dünyanın en psikopat adamları

türk seri katil yavuz yapıcıoğlunu yakından tanımak isteyenlere;

Yavuz Yapıcıoğlu 1993 yılında başladığı seri cinayetlerini 2002 yılı sonuna kadar elini kolunu sallayarak sürdürdü. ilk cinayetlerinden sonra çıkarıldığı duruşmada deli taklidi yapınca Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne sevk edildi. Hastanede rolünü mükemmel oynadı ve Türk Ceza Kanunu'nun 46. maddesine göre cezai ehliyetinin bulunmadığına dair deli raporu almayı başardı. Ardından toplum içine karışıp yeni cinayetler işledi ve her defasında 46'lık raporuyla serbest kaldı.

Polis kayıtlarına göre 18 kişinin, yakınlarına göre 43 kişinin katili Yavuz Yapıcıoğlu (36) 10 yıl boyunca, sadece Bakırköy'deki hekimleri kandırmakla kalmadı. istanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 4. ihtisas Dairesi uzmanlarını da deli olduğuna inandırdı. 31 Ekim 2003 günü toplanan 37 üyeli Adli Tıp Genel Kurulu, Yavuz'u huzurunda sorguladıktan sonra yaptığı oylamada, üçte iki çoğunlukla "akıllı" ve "cezai ehliyetinin tam" olduğuna karar verdi. Genel kurula katılan 4. ihtisas Dairesi üyeleri ise ağırlıkla daha önce verdikleri deli raporları paralelinde oy kullandı. Artık oyunun bittiğini fark eden Yavuz burada, 10 yıldır kandırdığı uzmanlara şöyle bir ifşaatta bulundu: "Pgiboloji ve pgibiyatriyle ilgili bütün kitapları ben de okudum. Bu işi sizin kadar ben de bilirim."

Cumhuriyet tarihinin en kanlı seri katili Yavuz Yapıcıoğlu, son cinayetlerini Aralık 2002'de Tekirdağ Çorlu ilçesinde işledi. On saat içinde üç kişiyi tornavidayla başına vura vura öldürdü, iki kişiyi de ağır yaraladı. Kanlı elleriyle sabah namazı kılan cemaatin arasına karışıp namaz biterken imamı ensesinden tornavidayla yaraladı. Cemaat imamı elinden güçlükle kurtardı, Yavuz kaçtı.

Yakalanıp Tekirdağ Ağır Ceza Mahkemesi'nde duruşmaya çıkarıldığında yine salıverileceğinden emin deli taklidini sürdürdü. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları
Hastanesi'ne sevk edildi. Ancak bu defa Bakırköy Yavuz için "deli değil, deli numarası yapıyor" diye rapor verdi.

Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi eski başhekimi Arif Verimli, kullanıldığında insanda pgibotik davranışa sebep olan pgibiyatrik ilaçları Yavuz'un gizlice kullanarak kendilerini deli numarasıyla yanılttığını tahmin ettiğini söyledi. Yavuz'un deli taklidi yaptığını Bakırköy'ün hekimleri anlayıncaya kadar aradan geçen 10 yılda Yavuz 40'a yakın masumu öldürdü.

Adli Tıp Kurumu'nun Gözlem ihtisas Dairesi de Çorlu'daki cinayetleri dolayısıyla önüne gelen Yavuz'un dosyasında, Bakırköy gibi "deli taklidi yaptığına" hükmetti. 4. ihtisas Dairesi ise önceki yıllarda verdiği gibi yine "şizofren" raporu verdi. Her iki rapor da Tekirdağ'daki mahkeme heyetinin önüne gidince, hâkimler Adli Tıp Genel Kurulu'ndan birbirine zıt iki farklı raporu teke indirmesini talep etti. Ve nihai karar özelliği taşıyan Adli Tıp Genel Kurulu'nun 31 Ekim 2003 tarihli "akıllı ve cezai ehliyeti tam" diyen raporu 2 Aralık 2003 günü Tekirdağ Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada ele alınacak.

Tutuklu yargılanan Yavuz halen güvenlik nedeniyle Çanakkale Kapalı Cezaevi'nde tutuluyor. 2 Aralık'taki duruşmada Yavuz deliliğinden şüphe edilen ya da deli raporlu biri olarak değil, ilk defa akıllı ve cezai ehliyeti tam bir katil zanlısı olarak yargılanacak. Genel kurul raporu "deli" olsaydı bir yıl bir akıl hastanesinde tedavi görmek şartıyla seri katil TCK 46. maddeye göre salıverilecekti.

Hep sınıf birincisiydi üvey anneyi hiç sevemedi

1967 Adana doğumlu Yavuz Yapıcıoğlu 9 kardeş. 25 Aralık 2002 tarihli Tekirdağ'daki duruşmasındaki ifadesine göre Yavuz, sevgisiz büyüdü. Babası başkasıyla ilişkiye girmişti.
ilkokulu ve ortaokulu okurken üvey annesini hiç sevemedi. Okulda hep sınıf birincisiydi. Sınıf arkadaşları arasında sayılıyor, seviliyordu. Lise 2. sınıfa kadar başarılı ve örnek bir öğrenci olarak okullarına devam etti. Lise 2'de ailesinden tartışarak ayrıldıktan sonra okulunu da terk etti. Sevemediği üvey anneli bir evde büyüyen Yavuz'u ölüm makinesi dönüştürecek kırılma noktası bu ayrılıklar oldu. Yavuz daha sonra evlendi ama 3 ay evli kaldıktan sonra eşinden ayrıldı.

Okul takımlarında ve amatör kümede futbol oynadı. Dericilik yapıp işadamı da oldu. Ancak işi yürütemedi ve işyerini kapattı. ifadelerinde normalde iyi konuşup düzgün işler yapabildiğini, ancak zaman ve mekân algısında bazen kendini kaybettiğini, cinayetleri bu sırada işlediğini ve sanki içinde iki ayrı kişinin barındığını söyledi.

Adli Tıp'ta Yavuz'a "akıllı" raporu verenler de pgibopat olduğunu kabul ediyor. Ancak bu onun çok zeki ve cezai ehliyetini kısıtlayacak bir neden oluşturmuyor. Seri katiller ikiye ayrılıyor. Birincisi tek tek ve belli aralıkla adam öldürenler. ikinci grup ise birkaç cinayet birden işleyip uzunca bir süre ara verdikten sonra tekrar birkaç kişiyi birden öldürüyor. Yavuz ikinci tip seri katil kategorisi içinde yer alıyor.

Yavuz 1993'te seri cinayetlerine başlamadan önce istanbul Merter'de 'Sis Tarikatı' denilen bir grupla birlikte oldu. 1993 yılında istanbul'da aynı mahallede oturan bir genç kız kendisine 'Günaydın' dedi. Bu yüzden önce kızla, ardından genç kızın nişanlısı ve arkadaşlarıyla kavga etti. Kavgada bıçağını çekip 3 kişiyi öldürdü. Bıçaklananlardan 20 yaşındaki Sait Korkmaz olay yerinde öldü. Olay yerinden kaçarken durdurduğu Mercedes otomobilin şoförü Rasim Aydın direnince onu da öldürdü. istanbul Avcılar'da yakalanıp tutuklu olarak yargılanmaya başladı.

On yıl sonra ifşa ettiği sırrına göre o pgibiyatri kitaplarını okuyup deli ile akıllı arasındaki farkı öğrenmiş, dersini iyi çalışmıştı. Duruşmada deli taklidi yapınca Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne sevk edildi. Burada anadan üryan soyundu, koridorlarda "Ben isa'yım" diye bağırdı. Tutulduğu adli koğuşu yaktı. Hastabakıcılara saldırıp yaraladı.
Koğuş arkadaşlarını dayaktan geçirdi. Ve bir süre sonra Türk Ceza Kanunu 46. maddesine göre cezai ehliyetinin olmadığına dair rapor alıp çıktı. Mahkeme de kendisini bir yıl akıl hastanesinde tedavi görmek şartıyla salıverdi. Ancak Yavuz uç uca bağladığı çarşaflarla hastane penceresinden firar etti.

Mahkeme salonlarında 'Gerçek Atatürküm' diye bağıran Yavuz'un salondakilere zarar vermesini önlemek için karate ve judo bilen polisler duruşmalarda görev yaptı. Pertevniyal Lisesi önünden geçerken bir hademe ile kız öğrencinin tartıştığına şahit olup olaya karıştı. Önce kızı kovaladı. Bu arada hademe kendini engelleyince bıçakla öldürdü. Cinayetten sonra kaçtığı memleketi Adana'da olmadık sebeplerle 3 kişinin daha canına kıydı. Adana'dan kaçarken bindiği otobüs Ankara'da mola verdi. Açtı, simit alacaktı ama cebinde parası yoktu. Tanımadığı birinden para istedi, vermeyince adamı izleyip tenha bir köşede şişleyerek öldürdü. Cinayeti gören bir adamı da kovaladı, yakalayıp boğazını bıçakla keserek katletti.

Ankara'dan ağabeyinin dükkânının bulunduğu Çorlu'ya geldi. Harçlık vermedi diye ağabeyinin dükkânını yaktı. Ayrıca yakın akrabalarından ikisinin daha evini yaktı. Silivri'deki
babasını öldürmek için evini bastı. Baba Selim Samih pompalı tüfekle ateş ederek Yavuz'un saldırısını püskürttü. Buradan Balıkesir Edremit'te bulunan babaannesinin yanına kaçtı. 3 gün yanında kaldığı babaannesi öz annesiyle ilgili hoşuna gitmeyen bir söz söyleyince kristal kül tablasıyla başına vura vura öldürdü. Olayı duyan babaannenin annesi 2 gün sonra kalp krizi geçirip öldü.