dünyanın en mal adamı benimmmmmmmmmmmmmm

alarm çalmadan sabah ezanınını duyarak uyandım. karşı komşum sabri amcayı sabah namazına kaldırmak için zillerini çaldım fakat ateist olduğunu öğrendiğimde türk toplumu gibi ona karşı saçma sapan bir önyargı olmuştu. Sabah 31imi çekip duş aldıktan sonra çantamı hazırladım. aşağıya indim kumrucu dükkanının önünden geçerken selam verdim, çok mutluydum. bu sabah güne güzel başlamıştım otobüste bu sefer oturuyodum beni entel sansınlar diye sigmund freudun totem ve tabu kitabını çıkarıp okumaya başladım.

Etik kurallar gereği yaşlı teyzeyi kucağıma oturması için ısrar ettiysemde ikna edemedim. kahvaltı yapmadığım için nefesim ölü zütü gibi kokuyordu. okula girerken güvenliğie gününün aydın olması dileklerini ilettim kendilerine. derse zamanında girmiştim ve çalışkan öğrenci gibi görünmek için kemik çerçeve gözlükleri çantamdan çıkarıp 2013 modasını yakından takip edermişçesine taktım. Hoca sınıfa girdiğinde çantamdan kaplanmış defterimi ataçlarımı ve abaküsümü çıkardım.

Derse geç kalan pirsinkli bir kız boş mu diye sorduğunda hocanın gözüne girmek için "o kaşındaki demir ne öyle anan baban bunu yap diye mi gönderdi seni üniversiteye" dedim. kız coolluğundan taviz vermemeye çalışsada onun giden coolluğunun yarısını benim hocanın gözün girme payı olarak düşünebiliriz. Hoca kendini tanıtmaya başladı yok amerikaya gitmiş yok şunu gibmiş bunu gibmiş işte tipik hoca egoları aq anlayın artık.

ders bitti kantinin yerini biliyordum artık dasta benzeyen dıbına kodumun fakültesinde c4 kurulacak yeri bulmuştum sanki. birden aklıma harika bir fikir gelmişti bu fikri hayata geçirmek için neskafe amam yeterliydi. neskafeyi aldım cebimdende sigarayı çıkarıp neslafe sigara yapacaktım. fakat ateşimin olmadığını farkettim ve çantayı masaya koyup en yakındaki marketten ikili tokai çakmak aldım. geri döndüğümde bir kız oturuyordu masamda.

kız fazla rahatsız olmamış olacak ki hiç bozuntuya vermeden bana bakıyordu. bende kaşlarımla ve bakışlarımla "hayırdır?" tepkisini yüzümüe yanıstmaya çalıştıysamda başarılı olamamış olacağım ki mısır tanesi gibi dişleri ile "hiiç xd" dedi. valla ne yalan söyleyeyim sıcak kanlı, iyi birine benziyordu. biraz muhabbet ettik, kız bir şey anlatırken sözünü keserek "eve geç gidersem babam kızar" bahanesini uydurup kızın yanından kaçtım.

2. derse girdik hoca daha ilk haftadan yoklama alıyordu. yoklama kağıdı bana geldiğinde kendime ait bir imzamın olmadığını farkettim pilot kalem ile başparmağımı boyayıp bana ait olan yere parmak bastım. hoca bunu görünce çok sinirlenmiş olacak ki bunu yapan kim dedi. dürüstlüğünde verdiği özgüven ile benim dedim. sen ne yaptığını sanıyorsun diyerek beni sınıf içinde küçük düşürdü. bende hiç bir şey demeden eve gidip yatağa yüzüstü yatıp ağlama yaşladım. ergen ruhum azmıştı birden bire sanki üniversite değil liseye gidiyordum. bu bunalımdan kurtulmak için halı sahaya gitme kararı aldım

aslında pek iyi futbol oynamam sadece zaman öldürüp kafamı dağıtmak için gidiyordum. Saatlerce halı sahada bekledim belki bir kişi gelmez de yerine beni alırlar diye. babayaro formamı giyip yaklaşık 4.5 saat beklememin sonucu başarı ile sonuçlanmıştı. adamlardan bir kişi ekgib ve ekgib olan takıma ben geçeecektim. neyse maça başlamıştık kendimi biraz göstermeliydim futbolda içimden bir ses morinhonun buralarda olduğunu dile getiriyordu. maçın yarısında takım kaptanına ender gelişen osasuna ataklarınıza dahil olmayacağımı güzel bir dil ile söyleyrek bonservisimi alıp eve gittim.

sabah uyanıp saba tümere bakarak 31 çektim ve cenabetken attığım her adımın günah olduğu aklıma geldi tekrar kafamı kullanarak daha az günaha girmek için büyük adımlarla banyoya yürüdüm. zütüm üşümesin diye ilk önce tabureye sıcak su döktüm. dalinimin bittiğini gördüm hüzünlendim, banyoda sigara yakmak istedim ama çok zor geldi. Arab sabunu ile üç posta yıkandıktan sonra gusül abdestimi aldım, cenabet olmadığımdan emin olmak için üzerine bir de teyemmüm aldım. balkona çıktım hava çok güzeldi, gaza gelip havai şortumu ile pekekent gömleğimi giydim. parmak arası terliklerimle muazzam göründüğümü ayna karşısında bir kez daha farkettim.

okula gittiğimde gözlerin benim üzerimde olduğunu ister istemez hissettim. artık hocalar yavaş yavaş ders işlemeye başlıyordu. benim ise hala tek bir arkadaşım yoktu, derste hoca on dakikalık ara verdi. Bende direkt sınıfın erkeklerine gidip uzun eşşek oynarsak bu aptal sınıfa göre çok eğlenebileceğimizi söyledim fakat içlerinden birinin bana liseli demesi üzerine ossurup oradan uzaklaşarak küçük çaplı bir protesto ettim o binleri.

Bana liseli diyen eleman da serenin sevgilisi çıkmıştı zaten yelkenleri iyice suya indirmeye başlamıştım artık, Güne kötü başlamıştım fakat ipler benim elimdeydi hala.mp3ten adnan şenses doldur be meyhaneci şarkısını açtım. bahçedi sigara içen insanların kafaları birden bana doğru dönmüştü. aklımdan kıyafetim ile adnan şensesin uygun olmadığını düşündüm. Şarkıyı değiştirmeyi denedim ve hala gözler benim üzerimdeydi. Seren yanıma gelip bir şeyler söyledi fakat kulaklık olduğu için anlayamamıştım. 1 ay oldu ben bu sereni hala anlayamadım zaten adam gibi aQ

kulaklığı çıkarınca telefon zil sesim olan murat kekillinin çılgın parçasını dakikalardır okulun ortasında herkese dinlettiğimi farkettim. çok utandım ve serene gitmem gerektiğini söyleyerek en yakınımdaki ağacın arkasına saklanıp okuldakilerin 2. derse girmesini bekledim. tuvalette elimi yüzümü yıkayıp derse girmek için kapıyı çaldım, sağolsun hoca şekil şukul yapmadan beni derse aldı.

hoca derste kapitalizmden bahsederken söz olmadan "hepinizin kapitalizmi övmeniz için cebinize para koyduklarını biliyoruz" dememle hocanın beni dersten atması bir olmuştu. Kendimi 5 dakika içinde 2. sarı karttan kırmızı kart gören balotelli gibi hissediyordum. Arkama bakmayarak koşa koşa çıktım dersten. kantine gidip veresiye yazdırmaya çalışsam da kantinde duran amca pek yaklaşmadı bu teklifime. emin adımlarla okuldan çıktım, bugün otobüse binmek istemiyordum. Yolda bir berbere girip etek traşı olmam gerektiğini söyledim fakat epey sinirlenmiş olacak ki yedi ceddime kadar sövdü ve usain bolt edası ile berberden uzaklaştım.

Zaten o günkü havai şortum delikmiş sonradan öğrendim. Artık mallığımdan kurtulmak istiyordum ama bunu nasıl yapacağım konusunda aklıma bir tak gelmiyordu ve gün geçtikçe bu durum benim canımı sıkmaya başlamıştı. Ertesi gün okula giderken sevap pointsim azaldığını ve sağdaki meleğin yan gelip yattığı farkedip cuma namazına gitme kararı aldım. Hoca namaz arasında konuşurken "tutsanızı diye size öğüt" verir diyince tutacak bir şey bulamayıp cuma namazının bana göre olmadığını anladım. ortamda beklediğim gibi değildi açıkçası. Gta vice citydeki görevde çantayı teslim edip koşan adam gibi uzaklaştım camiden. Öğleden sonra bilgisayar dersi vardı...

hoca microsoft office ile ilgili bir şeyler anlatırken söz alıp masa 7yi süresiz açmasını istedim. hocada büyük bir samimiyetle dışarı çıkar mısın dedi. o kadar samimiydi ki çıkmasam gerçekten insanlığımdan ödün vermiş gibi olacaktım. O sırada bilgisayarın faresini çaktırmadan çantama atıp kısa günün kısa karı diyerek sınıfı terk edip bir bilgisayar toplamaya karar vermiştim, ideolojilerimi ve hayallerimin peşinden sonuna kadar gidecektim ve bu bilgisayar toplama işi o kadar zor bir iş değildi.

Akşamları bir internet kafeye gidip genelde alt katlara geçip kameranın görmediği yerlerdeki bilgisayarların remini filan almaya başlamıştım çünkü hayallerimi gerçekleştirmezsem ben asla yaşamış sayılmayacaktım, Adeta bilgisayarı kendi emeğim ile topluyorum. Eve giderken spotçudan klavye almak için dükkana girdim, adam bana "f" mi "q" mu diye sorduğunda milliyetçiliğim ağır basıp "F" ezelden beri türkçe harf olduğu için f alayım dedim. ama ah kafamı gibeyim nerden aldım o f klavyeyi?

Eve gidip tüplü televizyonun önünde okan bayülgenin gibik anarşistim tavırlarını izlerken mouse ve klavyeyi televizyona bağlamış gibi yapıp eğleniyordum. Akşamüstüne doğru tekrar spotçuya monitör almak için gittiğimde hayal kırıklığına uğramıştım. Monitör kalmamış elinde ama benim ilk bakışta mal olduğumu anlayıp daktilo teklifi sundu ve bende kim 500 isterdeki yarışmacı edası ile teklifini kabul edip aldım. okula zütürüp zütürmeme arasında epey bir ikilem yaşasamda daktilo zütürmenin iphone 5 veya samsung s3 zütürmekten pek bir farkı yoktu.

Ertesi gün okula gittiğimde ilk ders muhasebeydi, artık bir çok insan bana mal gözüyle baksa da bu fazla canımı sıkmıyordu çünkü artık ben bile kabullenmiştim mal olduğumu. yani insan çaresiz olunca bazı şeyleri kabullenmesi gerek diye düşünüyorum panpalarım. Ben mal değilim diye zorlamanın alemi yoktu artık. Muhasebe dersine girdik herkes tahtadakileri iphone 5 ve samsung s3leri ile fotoğraf çekerken bende çantamdan cool bir şekilde daktilomu çıkadım. Biraz fazla ses çıkaracaktı belki sınıfta açıkçası zerre gibimde değildi. 4. tuşa bastıktan sonra bütün yüzler bana çevrilsede hiç coolluğumdan taviz vermeyip yazmaya devam ediyordum. Kimseye aldırış etmeden yazımı bitirdim. Ders bitiminde 1.50 boylarında bir kızın yamıma gelip ne kadar tuhaf bir insan olduğumu söyledi.

kıza o saçma klişelerden "iddiada banko maç gibi boy oranın var" demedim tabikide onu diyenler ile artık konuşmama kararı aldım 2014 yılında böyle espriler yapmayın panpalarım sizde artık, şu mizah çitasını gezi parkında yükselttik daha da düşmesin atık yani. Neyse bende kıza açık bir dil ile gibtir olup gitmesini söyledim. ama laftan anlıyormuş akıllı kız ben olsam hala mal mal bekliyor olurdum mesela. Artık okul bahçesinde sigara içmekten sıkılmıştım, tuvalette sigara içmem gerekiyordu e yani biz üniversiteli olsak da içimizdeki liseliyi durduramıyoruz ne yapalım aq.

Seren geldi aklıma fakat onu erkekler tuvaletine sokmam çok zor olacaktı. uzaktan acuna benzeyen birinin yanına usulca sokulup tuvalette sigara dönmemiz gerektiğini yoksa diablo adında ki kaplanın onu gibeceğini söyledim. giberim belanı yavşak diyince tuvalette sıçarak tek başıma sigara içeceğimi anlamıştım. Sıçarken sigara içmekten çok haz alıyorum, ilk önce pantolonumun düğmesini açıp baksırımı çıkardım. Klozeti kestim inceden ama çok soğuk görünüyordu eğer o halde oturursam zütümün üşüyeceğini tahmin ettiğim için klozete ilk önce birini oturtup ısıtması için yardım almam gerekiyordu.

klozete oturtmak için hiç kimseyi bulamadığım için tuvalet kağıtlarını koyup yaklaşık 3 dakika bekledim. Daha sonra oturup eylemi gerçekleştirmeye başladım sigaranın külünü klozetin ön tarafından çükümü yakmayacak şekilde serptim. işim bittikten sonra millet beni kıskanıp zütümün dile geldiğini anlasınlar diye sifonu çekmeyerek koşarak uzaklaştım. kendi kendime asker kaçağı serdar ortaçın neden ahmet kayaya nispet olsun diye 10. yıl marşını okuduğunu anlamaya çalıştıysam da başaramadım.