dünyanın en mal adamı benimmmmmmmmmmmmmm

üniversitede ilk günümdü tak var gibi sabah 8de okuldaydım. Ders progrdıbına bakayım dedim kendi kendime çok kalabalık olduğundan vazgeçtim. Utangaç olduğum için kankitin kimselere sormayıp aramayı tercih ettim, sadece neskafe alıp neskafe-sigara yapmak uğruna.

Önümde bir kız vardı. Kızda çay alıyormuş, kantindeki lavuktan çay fişini aldı yüzünü bana döndü. Masmavi gözlerini görünce bizim arkadaşın dediği geldi aklıma "üniversitede kızlar teklif ediyormuş" demişti. Kızla yaklaşık 5-6 saniye bakıştıktan sonra bir çırpıda dudaklarından "çekilde çayımı alayım" dedi. Aslında hiç beklemiyordum...

Bende kıza "eee teklif?" dedim üf sn n dysn be slk gibi bir şey dedi tam anlamadım zaten. O sırada yandaki kızlı erkekli grup baya taşak geçti farketmiştim. Neskafemi alıp sigaramıda ateşledim. Kızdan yediğim o darbeyi biraz olsun unutturmuştu bana günün ilk sigarası derken karşımda aynı kızı gördüm. Yanına adeta yaban tvdeki av arayışı içindeki boz ayı gibi usulca sokuldum, Adın ne senin dedim biraz güldü ve hayırdır dedi. Merak ettiğimi söyleyince Ser.. gibi gir şey dedi ve sadece ser kısmını duymuştum, Seray mı dedim? Kız tekrar ser.. gibi bir şey dedi. Aslında bir şey anlamıştım ama kızın adı Serhat olamazdı. Serhat mı? dedim Bağırarak Seren amk seren diyip uzaklaşarak gitti yanımdan.

Aslında amacıma ulaşmıştım ve bu benim için gayet güzel olmuştu. Dersten sonra Sereni gördüm tekrar kapının önünde bir şeyler yemek için bir teklifte bulundum fakat dediği şeyi anlamamam tekrar ortamı gerginleştirmişti bağırmaya başlamıştı bana ve bende ufka bakarak bak kızım dedim kulağımdaki örs çekiç üzengilerimi fazla çalıştramadığımı belirttim. Küçükken kulağıma şampuan kaçtığını da kibar bir şekilde ifade ettim. Sağıma baktığımda Seren yoktu Adamın teki suratıma mal mal bakıyordu. Bozuntuya vermeden kaçıncı sınıfsın dedim. 3. sınıfım kardeşim dedi kaz kıç teklif etti dedim ne diyon amk der gibi baktı. Ortamlar bana göre değildi sanırım veya ben bazı şeyleri çok yanlış anlamıştım...

En azından okulda bir tane arkadaş yapmıştım onunda verdiği özgüven ile mp3'ten Resul Balay - Nazlı yarim haber salmışı açtım. Kantine gittim gözlerim istemsiz bir şekilde seren'i aradı ama yoktu. üzüldüm ve müslüm gürses'ten nilüferi açtım. ders progrdıbına bakmak için tekrar a bloğa gittim biraz kızlara fordluk ve küçük değdirmeli şakalar yapıp ders progrdıbını alarak hedefime ulaşmıştım. herkes iphone ve samsun s3ler ile ders progrdıbının fotoğrafını çekerken bir kez daha düşündürmüştü üniversite hayatının bana göre olup olmadığı.

ilk dersim saat 9da ve amfi g'deydi. Saat 0:05te içeri girdim hoca yoktu. sınıfa girip "saat 9u 5 geçiyor arkadaşlar sizi saygı duruşuna davet ediyorum" diyerek küçük bir anma töreni organizasyonu yapmaya çalıştıysam da bu işte de pek başarılı olamamıştım her zamanki gibi ve gibleyen olmamıştı açıkçası. En arka tarafa geçtim saçı beyazlayan bir kaç eleman, memeleri sarkmış kızlar ve kapıdan en son giren insan azmanının görünce yanımdaki kıza buranın hangi bölüm olduğunu sordum "maliye 4" diyince nezaket kişiliğimden dolayı hayırlı işler diyip sınıfımı bulmak için yola çıktım.

kantırdaki dast gibi amk kampüsü bir türlü sınıfı bulamadım ki. koridorda giderken kızın biriyle çarpıştık kız kitaplarını yerden toplarken bend bucalı oturuşuyla kızın omzuna elimi koyup gözlerinin içine bakarak dıbını dengesini gibtirmeyip önüne bakması için uyardım. En sonunda sınıfımı bulmuştum. ders başlamamıştı ders dediysem tanışma faslı aq. hafif tebessüm ederek "girebilir miyim efendim?" dedim hocanın daha cevabını beklemeden aklımdan geçirdiğim "gireceğim tabi yarram" düşüncesi beni sıraya oturtmuştu bile çoktan.

hoca bana biraz ayar olmuştu sanki onu farkettim. gözüme bir tane kız kestirip arkadaş edinmek istiyordum artık. kız amfinin en sağ tarafında bende en sol tarafında oturuyordum. nefesim kokuyor mu acaba diyerek avcumun içine hoh yapıp nefesimi avcumdan içime çektim kokmadığını farkedince kızın omzuna kapı çalarcasına vurdum kız "?" dercesine baktı. Sende ders notları var mı ya diyerek samimi bir şekilde giriş yaptım.

bizim arkadaş söylemişti notlar sayesinde bir çok kızla tanışmış o. neyse "daha ilk gün yuh" dedi. tamam amk dedim bende ne diyim başka? taktiği yanlış zamanda kullandığımı daha sonradan fark ettirsemde aptal kaderimi yine değiştirememiştim. o sıra hoca kendi aranızda konuşmayın dedi. silgi istedim hocam diyerek kıvrak zekalığımla açığımı kapatmaya çalıştıysamda hocanın "ders işlemiyoruz ne silgisi evladım" demesiyle 2. darbeyi de yedirmişti bana. verecek cevabım vardı ama arkadaşımın bana dediği bir söz geldi aklıma "susmak en büyük erdemdir" daha sonra bu sözün arkadaşıma ait olmadığını görmüştüm hayal kırıklığına uğramıştım neyse ders bitmeye yakın "nasıl defter alalım hocam?" dediğimde resim defteri al sen demesi sinirlerimi bozmuştu artık.

Neyse dışarı çıktım 2001 paketimin içinden camel sigaramı çıkardım mp3ümden eminem - lose yourself'i açtım ve sigaramı ateşledim. prensiplerim vardır ilk önce mmp3ü açar daha sonra sigaramı yakarım. yürümeyi başladım ama yürürken sigara içmenin zararlı olduğu gelince aklıma bir anda olduğum yerde durup sigarayı bitirdikten sonra harekete geçtim. herkes arkadaş yapmıştı ve bu durum biraz canımı sıktı.

erkekler tuvaletine girerek sereni düşünüp 31 çekecektim artık sıkıntıdan. Tuvalete girdiğimde tuvaletin kapısına boardmaker ile bir numara yazıp altına da "herkese veriyor" yazan bir abimizin anektotu gözüme çarptı ve baya cazip gelmişti bana. bir elim gibimde diğer elim telefonda numaranın başına 9696 getirip ödemeli atmaya çalıştım ama aynı operatör olmadığımz için ödemeli atamadım.

Son çare mesaj atayım dedim "slm, nbr?" diye bir mesaj atıp elim gibimde yaklaşık 45 dakika boyunca karşıdaki kappeden cevap gelmesini bekledim. Umutlarım gitgide tükense de fenerbahçenin son dakika golü gibi bir mesaj bekliyordum ama gelmedi işte. Derken tuvaletin kapısını tık tıkladı biri "dolu" demeye çok utandığım için bende geri tıktıkladım. o bir kez daha tıktıklayınca böyle decam edeceğini düşünüp tıktığına cevap vermemekten yana kullandım oyumu ve sandıkta tepkimi gösterdim.

kilidi açıp kafamı çıkardım ve kurallara uygun bir şekilde ilk önce sağa sonra sola daha sonra tekrar sağa bakıp çıktım tuvaletin kapısından. Lavaboda bir kaç eleman vardı, direkt çıkarsam ellerini yıkamadı pis diyeceklerini düşündüğüm için musluğu açıp ellerimi yıkıyormuş gibi yaparak parmak uçlarımı ıslatım tuvaletten dışarı çıktım. üniversitenin bana pek yaramadığını düşünerek bahçede bir banka oturdum. karşı banktaki ayı gibi bir kızın bacak bacak üstüne atmaya çalışarak sigara içişini izledim dakikalarca, kızın yardıma ihtiyacı olduğunu düşünüerek insanlık görevimi yerine getirmek üzere "merhaba, yardımcı olabilir miyim?" dedim avea müşteri hizmetleri edasıyla. "niçin" dedi şişko kız yeşilçam havası ile bende "tek eliniz ile sağ bacağınızı sol bacağınızın üstüne koymaya çalışıyorsunuz, diğer elinizlede sigara olunca rahat edemediğinizi gördüm uzaktan." diyince bir şey söylemeden kalktı gitti :/

Bir gib anlamamıştım iyilik de yaramıyor insanlara ama pokemondaki çarmendırın ateşi sönerken yaşadığım heyecanın aynısı vardı içimde, Saate baktım dersin başlamasına az kalmıştı. Sınıfa gittiğimde bana yer kalmadığını gördüm. Bende hocanın kürsüsüne oturdum aradan bir kaç dakika geçince saçma olduğunu anladım ve geri indim. Ben sanırım yaptığım şeylerin 2-3 dakika sonra farkına vardığım için malım yoksa bu mallık nasıl açıklanır bilemiyorum.

Sıraların arasına gezinerek boş yer arıyordu gözlerim o sıra aıslıkla kill bill'in şarkısını çalmaya çalışıyordum. Bir tane ülkücü bıyığı bırakmış arkadaşın yanında boş yer olduğunu gördüm ve oturdum. içten bir giriş yapmak istedim ve "40 yapar" dedim. eleman anlamamış olacak ki yüzüme ağzı açık bir şekilde bakıyordu. 2. kez şansımı denedim "işsiz, işsi, işsasız" dedim bu sefer kaşlarını çatıp "ne diyon amk sen?" dedi. ortamı sakinleştirmek için ülkücü hareketi engellenemez diyip arkasından direkt alexin fenerbahçeden gitmesi hakkındaki düşüncelerini almak istedim ama sorulara cevapsız kalmayı tercih etmişti sessiz bozkurt. Hoca da ilk ders olduğu için gelmiyormuş bende giblemez tavırlar ile çantamdan rotring kalemimi çıkarıp tırnaklarımın arasındaki pislikleri temizledim.

Herkes gibi bende dışarı çıktım. okulu pek sevmemiştim sorun bende mi diye kendime hangi savaşta anadolunun kapıları türklere açıldığını sordum ve doğru cevapladığıma emin olmak için tiki bir kıza sordum oda benle aynı cevabı verdi. ikimizinde yanılmadığından emin olmak için 3. bir kişi arayışı içine girmeye üşendiğim için bu eylemi gerçekleştirmek istemedim. Okul bittiğine göre rahat bir şekilde eve gidebilirdim. burnumdaki sümüğün nefes almama engel olduğunu farkettim. Turvalete girip burnumdaki sümüğü çıkardım ve duvara sürdüm. bu sefer ellerimi yıkıyormuş gibi yapmadım delikanlı gibi yıkadım. o kadarda pis olmanın alemi yok aq işedikten sonra yıkamasanız yeter. neyse artık eve gitmek için bütün hazırlıklarımı yapmıştım.

Durakta otobüsü bekliyordum, otobüs gelmişti ve herkes kapıya doğru yöneldi. Kuyruğun tam ortasında olmanında verdiği özgüven ile "arkadakiler itiyor yaaa .s.s.s" bahanesine sığınarak önümdeki teyzeye biraz sürttürdüm. Ayakta kalmıştım otobüste ve en sinir olduğum şeydir para verdiğim halde ayakta gitmek. mp3'ümden mahmut tuncer - jandarma şarkısını açıp uzaklara dalmıştım. ineceğim durağa gelmiştik fakat adam arka kapıyı açmamıştı. yıllardır yapmak istediğim şey buydu, Sesimi biraz kalınlaştırarak "kaptan arka kapı... " dedim ve daha cümlenin fiilini getirmeden şoför arka kapıyı açmıştı.

Eve geldiğimde üzerimde tatlı bir yorgunluk vardı. bruger kingi arayıp tost istedim, tost yapmadıklarını söylediler. bende alt katımdaki kumrucuya gittim "abi ben üst katta oturuyorum yeni taşındım bir tane karışık kımru alabilir miyim?" dedim. tabi kardeşim dedi gülerek. "abi bu kumru uçarak gelir mi yoksa bekliyim mi xdxdxd" diyerek adamın ne dediğini dinlemeden yukarı çıktım. Tvyi açtığımda yetenek sizsinizin özeti vardı. o sırada kapı çaldı kumru gelmişti. siparişi getiren çocğua "gel suyu ısıttım çay içeriz" derken sadece "suyu ısıttım" kısmını anlayınca kafasında beliren ciks objelerini ben dahi görmüştüm fakat yanlış anlaşıldığım için üzülmekten başka çarem yoktu. Bende parayı vermek için dükkana gittim. Eve geldiğimde yetenek sizsiniz türkiye'de depresyon sıyatla çıkmıştı. Arabesk rep eşliğinde kumrumu yedikten sonra üzerine keyif sigarası içmek için saatlerce ateş aradıysamda bulamadım. Son çare olarak ocaktan sigarayı yakmak için domalmam kaşlarımın ve kirpiklerimin yanıp 3 gün sokakta merlin mensın tiplemesinde dolaşmama vesile olmuştu.

Bime gidip 7 defter 1 tane silgi 2 tane kalemtraş ve 1 tane ataç aldım. eve geldiğimde etikette yapıştırıp özel mülkiyetime girmesini sağlayarak kapitalist ruhumu gözler önüne sermiştim. Sonra türklerin hitleri sevmesinden daha normal bir şey varsa oda yeteneksizsinizdeki acun'a dünyayı versek "uzayda hayat var mı?" sorusuna maruz kalacağımız gerçeğidir. Bazen başbakanın bile acuna borçlu olduğunu düşünüyorum. Neyse üniversitenin sitesine girmek için en yakın internet kafeye gittim fakat 12-13 yaşlarında çocuklar ile kantır oynamak daha cazip geldiği için üniversitenin sitesi filan hikaye oldu. kalan 15 dakikaylada arka masalarda bir yerlere geçip teyzm.com'a girdim.

eve gelip buzdolabını açıp boş boş baktım. yatağa yüzüstü yatıp biraz sürtünerek sereni düşündüm. balkona çıkıp yoldan geçen adamlara tükürdükten sonra umarsız bir şekilde telefonumdan alarm kurup uyudum. Ertesi güne başlayıp arkadaş edinmek için sabırsızlanıyordum adeta. Rüyamda dedeme sakso çektirmem sabah dudağımda uçuk çıkmasına neden olmuştu ve bilinçaltımın gerçekten aptalca şeyler ile dolu olduğunu bu uçuk sayesinde tekrar hatırlamıştım.