1. 1.
    +18 -4
    http://imgim.com/3819incik5984036.jpg

    http://imgim.com/333incig1246191.jpg

    arkadaşlar kanada'daki bir müzede yer alan bu fotoğraf görenleri şaşırtıyor. 1940 yılında çekilen resmin fotoshop ile uzaktan yakından alakası olmadığı çeşitli fotoğraf analistleri tarafından onaylanmış. resme dikkatli bakıldığında (ki ben dikkat edilmesi gereken noktayı bir yuvarlak yardımıyla belirginleştirdim) içerisinde bulunduğu zaman diliminden kopuk gibi duran bir zamanyolcusu görüyoruz.

    zaman yolcusunun güneş gözlüğü (ben şahsen pilot gözlüğü olduğunu ve bu şahsın günümüz güneş gözlükleri modasına ilham veren öncülerden biri olabileceğini düşünüyorum), kirli sakalı, tiki saçları, baskılı sıfır yaka tişörtünün dahil olduğu rahat giyim tarzı ve elindeki fotoğraf makinasının modeli bu şahsın bir zaman yolcusu olduğuna dair şüphe bırakmamakta.

    fotoğrafları internette paylaşan kim mi dersiniz ?

    cevap : 2000 yılında john titor

    john titor, zaman yolculuğu yapıp 2037 yılından geldiğini öne süren bir kişidir.john titor 2000 yılında şunları yazmış ve yazdıklarının çıkmasıyla tüm dünyayı sarsmıştır !

    -amerika ırak'a ve ortadoğu'ya petrol için saldıracak, orada iç karışıklıklar 10 yıl civarı sürecektir.

    john titor, devlet için çalışan ve zaman yolculuğu projesi için seçilen bir asker olduğunu söylemiştir. 2037 yılından ibm 5100(ilk kişisel bilgisayar) almak için döndüğünü söylemiştir. bu bilgisayar ile 2037 yılında eski programların "ayıklama (debug)" işini yapacağını iddia etmiştir. gönderdiği yazılar, 2000-2037 yılları arasında birçok olaydan bahsetmiştir, 3. dünya savaşı dahil (2015 yılında olacağını ve toparlanmanın 20 sene süreceğini iddia etmiştir).

    daha sonra ibm'e bu iddialar sunulmuştur.
    ibm mühendislerinin uzun araştırmalarından sonra yaptıkları bu açıklama dünyayı derinden sarsmıştır.

    ibm mühendisleri:

    "iddia edilen bilgisayarı ve yazılımını inceledik,2037 ye uyarlı sanal bir yazılım yazdık ve işe yaradı.5100 markalı modelin ayıklama yazılımının günümüz teknolojisinden geride olmakla beraber, günümüz teknolojisinden üstün yanları vardır. bizzat kendi mühendislerimizin, kendi üretimimiz olan bir yazılımı ve özelliklerini başkaları tarafından öğrenmiş bulunuyoruz."

    john titor gelecek ile ilgili şunları yazmıştır

    -amerika ırak'a ve ortadoğu'ya petrol için saldıracak, orada iç karışıklıklar 10 yıl civarı sürecektir.
    -2015 yılında 3.dünya savaşı çıkacak. çin-amerika karşıtlarının yarattığı bu savaşın zütürüsü çok yüksek olacak. milyonlarca insan ölecek. savaşın sonunda dünyada etnik kimlik, kültür kalmayacak. insanlar robotikleşme, üst kimliğe bürünme, tanrılaşma evresine girecek. daha az hastalanacak, daha uzun yaşayacak, doğru seçimleri daha rahat verebilecek
    -2037 yılında bu düzene karşı çıkan anarşistler olacak. bende bu anarşistlerdenim, zaman makinesini yalnızca biz bilim adamlarımızın sayesinde bulduk. düşmanımızın bilgisayar ağını hacklememiz için 1970 yılında üretilen ibm cihazının bilgisayar kodlaması gerekmektedir.bu cihazı alabilmek için seçildim.

    3. dünya savaşının (2015) çok büyük bir yıkıma neden olacağını, tüm dünyanın kaosa sürükleneceğini, açlık ve sefaletin diz boyu olacağını bunun tam 20 yıl boyunca süreceğini söylemiştir.

    bu 20 yıllık savaş boyunca tüm dünya devletleri üretimini sadece silah ve askere endeksleyeceğini, silah ve asker gücü olmayan devletlerin çok hazin bir son yaşayacağını anlatmıştır.

    3. dünya savaşından sonra artık insanoğlunun savaşları bir kenara bırakıp teknoloji ve bilime ağırlık vereceğini ve bizim tabirimizle altın çağı yakalayacağımızdan bahsetmiştir.

    john titor 2000 yılında bu açıklamaları yaptıktan sonra bir daha görülmemiştir.
    kimilerine göre öldürüldü, kimilerine göre tekrar zamanına döndü, kimilerine göre de daha fazla sır açıklamaması için devlet kendi himayesine aldı.

    son dönemde yaşanan gelişmeler ve ülkeler arası sürtüşmeler büyük bir savaşın habercisi gibi. 2015 yılında 3.dünya savaşı çıkarsa yani john titor'un diğer söyledikleri gibi son söylediği de çıkarsa tam bir efsane olacağı kesin.
    ···
  1. 2.
    0
    reserved.
    ···
  2. 3.
    +5 -2
    http://www.electric-shado...dent-1959-group-shot1.jpg

    27 Ocak 1959 günü Sovyet Rusya’da dokuz genç kayakçı Ural Dağları’nın uçsuz bucaksız eteklerinde 2 haftalık bir tırmanış ve kayak gezisi için yola çıktılar. Aslında 10 kişiydiler ancak bir tanesi sağlık problemleri yüzünden son anda geride kalınca yola 2 kadın 7 erkek çıktılar.
    Yolculukları Kuzey’deki en son yerleşim birimi olan Vizhai‘den Otorten Dağı‘na kadardı. Rotaları dağcılıkta en zor kategori olarak bilinen “Kategori 3″ sınıfındaydı ancak başta liderleri Igor Dyatlov olmak üzere takım kendilerinden çok emindi. Her biri tırmanış ve uzun kayak gezisi tecrübeleri olan yetenekli sporculardı. 2 haftadan fazla bir süre dondurucu soğukla mücadele edecek olmaları ve tehlikeli rotaları gözlerini korkutmuyordu. Takımın deneyimden kaynaklanan bir cesareti vardı ve hiç birisi kolay kolay korkuya kapılacak insanlar değillerdi.

    http://0.thumbs.beta.scri...03785882c0984b447ejpg?a=d

    Gezi planına göre grup Vizhai kasabasına geri döndükten sonra Dyatlov hemen bağlı oldukları spor klubüne telgraf çekecekti. 12 Şubatgünü kararlaştırıldığı gibi telgraf gelmediğinde kimse bir tepki vermedi. Bu tür zorlu gezilerde gecikmeler neredeyse her zaman olurdu. Birkaç gün sonra birşeylerin ters gitmiş olabileceği ihtimali düşünülmeye başlandı.
    Sporcuların ailelerinin ısrarı üzerine enstitü bir kurtarma ekibi oluşturarak 20 Şubat 1959‘da arama çalışmalarına başladı. Polisin ve ordunun da helikopterler ve uçaklarla katıldığı arama 6 gün sonra, grubun varış noktasından 10 km uzaklıktaki Kholat-Syakhl dağında ilk sonucunu verdi; bu aynı zamanda kurtarma ekibinin yaşadığı ilk şoktu.
    Ekip kamp çadırını oldukça tahrip olmuş halde buldu. Bir dizi ayak izi yakındaki ağaçlık alana gidiyor ancak 500 metre sonra karla örtülüyordu. Ağaçlık alanda büyük bir çam ağacının altında bir kamp ateşinin kalıntılarıyla birlikte ilk iki ceset bulundu. Cesetlerin üzerinde sadece iç çamaşırları vardı. Daha sonra bulunan üç ceset ateş ve kamp arasındaydı ve durumlarına bakarak kampa geri dönmeye çalıştıkları düşünüldü. Üç ceset arasında yaklaşık 150′şer metremesafe vardı.
    Bulunan cesetlerin incelenmesi sonucu sporcuların hipotermi, yani vücut ısısının aşırı düşmesi sonucu öldükleri saptandı. Bir tanesinde kafatası zedelenmesine rastlandı ancak ölümcül değildi. Diğerlerinde ise hiçbir tahribat yoktu.Diğer 4 cesedin bulunması biraz uzun sürdü. Araştırma ekibi 4 Mayıs‘ta ikinci şokunu yaşadı. Bir nehir yatağında, 4 metre karın altında kalan cesetleri buldular. ilk iki cesede göre daha uzaktaydılar ve diğerlerinden bir farkları vardı. 3 tanesi şiddetli darbe sonucu ölmüşlerdi. Bir tanesinde ölümcül derecede kafatası zedelenmesi vardı, ikisinin ise göğüs kafesleri parçalanmıştı. Uzmanlar bu tür hasarları verebilecek bir gücün, bir araba kazasına eşdeğer olması gerektiğini söylediler. Dikkate değer bir nokta ise cesetlerin hiçbirinde dıştan gelen yaralanma olmamasıydı, yüksek basınç sonucu ezilmiş gibiydiler. Otopside kadınlardan birinin dilinin kayıp olduğu görüldü.
    Peki bu talihsiz sporcuların ölümlerine yol açan esrarengiz şey neydi? O karanlık Şubat gecesinde neler yaşanmıştı?

    http://38.media.tumblr.co...mh430PcW1syhduso1_500.jpg

    Hastalığından dolayı geride kalan grubun 10. üyesi Yury Yudin şöyle diyordu; “Eğer Tanrı’ya tek bir soru sorma şansım olsaydı bu ‘O gece arkadaşlarıma ne oldu?’ olurdu.”

    http://rjmorwood.files.wo....com/2013/08/dyatlov4.jpg

    Araştırma kapsamında ilk keşifte bulunan günlükler ve amatör video kayıtları incelendiğinde (Blair Witch? Cloverfield? REC? Noroi?) ortaya çıkar ki, grup 31 Ocak günü dağlık araziye varmış ve tırmanışa hazırlanmıştır. Dönüş için yiyecek ve ekipmanları için ormanlık alanda bir stok çadırı kurduktan sonra 1 Şubat‘ta tırmanışlarına başlarlar. Hesaplarına göre 1 günde tırmanışı bitirip ertesi gece kampı öteki tarafta kuracaklardır. Ne var ki giderek sertleşen hava, kar fırtınaları ve azalan görüş mesafesi bir şekilde onları hedefleri olan Otorten Dağı yerine Mansi dilinde “Ölüm Dağı” anldıbına gelen Kholat Syakhl’a zütürür. Dağın ismi hariç buraya kadar yaşananlarda pek olağandışı bir durum yok. Kampta bulunanlar buradan sonra ne yaşadıklarına dair bir ipucu vermiyor.
    Her ne kadar cesetlerdeki hasarın insan gücüyle yapılmış olamayacağı söylense de Rus polisi bir cinayet olasılığını düşünerek adli araştırmalara başlar. Böylece zaten soru işaretleriyle dolu olan olaya bir yenisi eklenir: radyasyon. Cesetlerin üzerlerindeki giysilerde radyoaktif kirlenme vardır.
    Ural bölgesinde yaşayan Mansiyerlilerinden şüphelenen polis geniş çaplı bir arazi taraması yaptığında çevrede hiç insan izine rastlayamaz. Zaten kamp alanı etrafında sporculardan başkasına ait ayak izi yoktur.Deliller detaylı incelenince birkaç ilginç nokta daha göze çarpar. Kamp çadırı dışarıdan değil de içeriden yırtılmış gibidir. Ormanlık alanda ateş yakan grup üyeleri çok yakında duran kuru dalları değil de nedense ıslak dalları kullanmışlardır.

    http://2.bp.blogspot.com/...+incident+%25281%2529.jpg

    Genç sporculara ne olduğu tam bir merak konusu olur. Gazeteler olaya geniş yer verir. Komplo teorileri üretilmekte geç kalınmaz.Eldeki verileri gözden geçirince, yapılabilecek en kesin varsayım birşeyin grubun ödünü kopardığı. Üzerlerine giysi giymeden çadırı yırtıp çıkarak ormanın içine koşmuşlar (tabii neden üzerlerinde giysileri olmadığı yine muamma). Daha sonra ormanın girişinde durup ateş yakmışlar. Aralarından ikisi (ölü ya da canlı) ateşin yanında kalırken üçü kampa geri dönmeye karar vermiş ancak yolda birer birer ölmüşler. Dördü ise ya önceden ya sonradan ormanın içlerine ilerlemiş. Bir varsayıma göre grubun düzensiz hareketi ve ateş yakarken çok yakındaki kuru dalları kullanmamalarından kör olduklarıdüşünülüyor. Bu ilk bulunan cesetlerin birindeki kafatası zedelenmesini de açıklayabilir, zira
    kör birisinin ormanda koştururken ağaçlara çarpması gayet doğal.Peki bu gözüpek sporcuları ölesiye(gerçekten ölesiye) korkutan şey neydi? Ayı veya başka bir yabani hayvan olsaydı eğer yaralanmaları gerekirdi. Etrafta da ayak izleri, mücadeleye dair izler olurdu. Hem radyasyon?

    http://cdn.mos.totalfilm....4-p-1376307506-470-75.jpg

    Rus polisi ve KGB bu bilmeceyi çözemiyor (ya da halka öyle söyleniyor). Mayıs 1959‘da dosya kapanıyor. Sporcuların hepsinin “bilinmeyen zorlayıcı bir güç” yüzünden öldükleri söyleniyor. Olay dosyası resimleriyle birlikte gizli bir arşive yollanıyor. Resimler ancak 1990‘da ortaya çıkıyor – ekgib olarak.
    1967′de, araştırmalar sırasında görev almış ve fotoğrafçılık yapmış olan gazeteci yazar Yuri Yarovoi olaydan esinlenerek “En yüksek derecede karmaşa” isimli bir roman yazıyor. Ancak Sovyet yönetiminin olayla ilgili bilgileri sır olarak sakladığı bir dönemde yazıldığı için pek çok detayı es geçtiği biliniyor. Tanıdıkları ise yazarın romanın yayınlanmamış detaylı bir kopyası olduğunu söylüyorlar. Yazar 1980‘de hayatını kaybettikten sonra yazarın fotoğraflar, günlükler ve el yazılarından oluşan arşivi bulunamıyor.
    1990‘da yazar Anatoly Guschin olayla ilgili bir araştırma yapıyor. Rus yetkililerin ona tanıdığı ayrıcalıklar sayesinde bazı fotoğrafları ve önceden bilinmeyen detayları gün ışığına çıkarıyor. Pek çok belgenin ortadan kaybolduğunu farkediyor. Araştırmasıyla ilgili “Sırların bedeli dokuz yaşam” isimli bir kitap yazıyor. Kitapta Sovyet yönetiminin gizli araştırmaları sonucu geliştirilen bir “gizli silah” teorisine ağırlık veriliyor.
    Kitabın verdiği cesaretle 1959′da araştırmayı yürütmüş olan emekli polis subayı Lev Ivanov bir makale yazıyor. Makalede araştırma timinin olaya hiçbir açıklama getiremediğini söylüyor. En önemli nokta ise, Ivanov’un iddiasına göre gökyüzünde bazı “uçan küreler” görmüş oldukları. Üstlerine bunu rapor ettikten sonra timin araştırmayı bırakması ve bulguları gizli tutması emri geliyor. Ayrıca olayın olduğu tarihte grubun rotasından 50km güneyde olan bir yürüyüş grubu kuzeyde garip turuncu küreler gördükleri ve o çevrede Şubat ve Mart aylarında meteoroloji yetkilileri ve askerler dahil değişik kişilerden benzer raporlar geldiği biliniyor. Araştırmalarda bu tanıklar gözardı edilmiş.
    Bir de şu aşağıdaki fotoğraf var. Olayla ilgili polis dosyasında yer aldığı söyleniyor.

    http://news.theparanormal...1/dyatlov-pass-ravine.jpg

    Grup lideri Igor Dyatlov’un adı geçide veriliyor. Sovyet yönetimi olayla ilgili detayları tüm gücüyle gizliyor. UFOlar mı, paranormal varlıklar mı, gizli ordu araştırmaları mı bilinmez ama ortada alışık olmadığımız birşeyler olduğu kesin.1959′da Kholat Syakhl’da o zavallı dokuz gence ne oldu sorusu hala yanıtsız.

    http://i.dailymail.co.uk/...4000005DC-269_634x433.jpg
    Tümünü Göster
    ···
  3. 4.
    0
    jhon titorun olayı enteresan. ikinci resimde öndeki abinin elindeki makina baya eski duruyor. muhtemelen ilk foto makinalarından. ama titorun elindeki baya teknolojik duruyor. enteresan.
    ···
  4. 5.
    +1
    hahaha hiç güleceğim yoktu hahsda
    ···
  5. 6.
    +1
    yanlı yanlı anlatma olayları amk
    jonh titon aynı zamanda 2007 yılından ştşbaren dünyada olimpiyatda olmıyacak dedi
    ···
  6. 7.
    0
    reserved
    ···
  7. 8.
    +5
    lan ben olsam direk iddaa kralı olurum .gibmişim paranormalini olayını her hafta paranın dıbınakoyardım..
    ···
  8. 9.
    -2
    Lan iyi olur lan 2015 dünya savaşı kürtler gibilir ahahahha
    ···
  9. 10.
    0
    reserved
    ···
  10. 11.
    0
    hasgibtir amk ne hurafeleri bitiyor ne de zütlerinden sallamaları bunların. 2 yılda bir ya 3. dünya savaşı çıkıyo ya da kıyamet kopuyo zaten amk gibtir git
    ···
  11. 12.
    0
    Rezervrd
    ···
  12. 13.
    0
    2.si tırttı ama reservuar
    ···
  13. 14.
    0
    Reserved
    ···
  14. 15.
    0
    ilgimi çekmiştir hağ reserved
    ···
  15. 16.
    0
    reserved
    ···
  16. 17.
    0
    bin yıl önce gördüm bu fotoları
    ···
  17. 18.
    0
    reserved
    ···
  18. 19.
    +1
    buna inanan var mı la harbiden ?
    ···
  19. 20.
    0
    FOTOŞOK
    Konu kilit bb
    ···