/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 8.
    +10
    Arkadaşlar dıdımın dıdısının dıdısını gibtiğimi anlatsam hepiniz doluşurdunuz, lütfen biraz destek.
    ···
  2. 7.
    +14
    Ne kadar beklediğimi hatırlamıyoNe kadar beklediğimi hatırlamıyorum, fakat ağacın kalın dallarında; galaksimizin büyük kolunu seyrederken bir şekilde uykuya dalmış ve ağaçtan düşmüştüm, düşmem ile gözümü açmam bir olmuş, dört tane siyah gözü olan, dört kollu ve uzun kuyruklu mavi bir maymun ile karşılaşmam bir olmuştu. O anın verdiği şaşkınlık ile atabildiğim kadar çığlık atarak ayağa kalkmaya çalıştım fakat nafile, bir işe yaramadı ve oracıkta bayıldım.

    Uyandığımda bir mağaradaydım. Ayağım sert bir şekilde sarılmıştı ve yanı başımda yukarıya kara dumanlar çıkaran kırmızı bir ışık vardı. Ateş. Bunu daha önce görmüştüm, yıldırımın düştüğü bir ormanda. Tüm orman aynı bu şekilde yanıyordu, sadece çok azcık yanına yaklaştığımda sıcaklığını hissetmiştim ve şimdi yanı başımda, aynı ateş yanıyordu. Sıcaktı. Korku ve heyecan bir arada elimi ona doğru uzattım, içine soktum ve muhteşem bir hızla elimi geri çektim. Yine aynı çığlığı atmış, sürünerek ateşten uzaklaşmaya çalışıyordum. O anda "Yuğh, yuğh" diye sesler çıkartan dört kollu maymun yanıma fırladı ve elimi tutarak beni bir yere zütürdü.

    Mağaranın daha soğuk bir köşesiydi. Elimi soğuk duvara dayayarak taşların altından çıkardığı otları ezmeye başladı, sanırım hayatımın en utanç verici anlarından biriydi; ezdiği otların üzerine işedi, hazırladığı ilkel merhemi elime sürdü.

    Tabi ki milyonlarca yıl önce hijyen kurallarından pek haberdar değildim o yüzden o an pek ses çıkartamadım.

    Ne kadar olmuştu hatırlamıyorum ama sanırım bir yüz yıl sonra tekrar bir yaşam belirtisi ile karşılaştım. Yuğh (maymuna böyle sesleniyordum çünkü çıkardığı tek ses buydu) ile birlikte yaz ayını yaşamak için başka bir mağaranın içine sığınmıştık. Mağaranın duvarlarına resim çizmek için yaklaştığımda tıpkı bana benzeyen çizimler gördüm. Acaba daha önce geldiğimiz bir mağara mı diye düşünmedim değil fakat olamazdı. Bir sürü çizim vardı, tüm duvarlar doluydu nasıl fark edememiştik? içimde kötü bir his vardı...
    ···
  3. 6.
    0
    Yaz oç
    ···
  4. 5.
    0
    Hadi kur sen rezerved
    ···
  5. 4.
    0
    Rezzzillik anam
    ···
  6. 3.
    +4 -2
    Adem reis sen misin??
    ···
  7. 2.
    0
    Duvarı gibiyorsundur.
    ···
  8. 1.
    +34 -4
    PART 1

    Daha doğrusu dünyadaki tek insandım, buraya henüz kıtalar ayrılmamışken, dinozorlar yeni yeni baş göstermişken geldim. Kabul ediyorum; sizden kat ve kat yaşlı olmama rağmen, sizden genç gösteriyorum.

    Sanırım bu ilk bedenim olmalıydı. Her şey o kadar karmaşıktı ki ilk üç yüz yıl boyunca... Kendi kendime anlaşıyor, içimdeki doğal üreme dürtüsünü bastırmaya çalışıyordum. Nihayetinde mor renkli minik dinozor gibecek değildik.

    Biraz hızlı geçeyim isterseniz;
    Kendi kendime avlanmayı öğrendim, toplamayı ve hastalandığım zaman yerdeki bitkileri toplamayı. Bir çok zehirli bitki vardı, sanırım onlara karşı bir bağışıklığım var ki hala hayattayım. Buraları çokta önemli değil, dünyada yalnız başıma olmadığımı ilk başta her zamanki yolumun üstünde ayak izleri gördüğümde anladım. Kışın kuzeye, yazın güneye iniyordum. Evet size biraz ters gelen bir durum fakat dönemin şartları bunu gerektirdi.

    Gördüğüm küçük ayak izleri kayalık bir alana gelince kayboluyordu. Tıpkı benim ayak izlerime benziyordu fakat birazcık daha küçüğü. ilk başta bu durum beni çok korkutmuştu, ama sonra ayak izlerinin küçüklüğüne bakınca onlardan üstün olduğumu düşünerek yolun kenarında çıkmış (gerçi burada istediğiniz yere yolun kenarı diyebilirsiniz zira belirli bir yol yok) büyük bir ağacın üstüne tırmanarak buradan geçenler tekrar gelene kadar beklemeye karar verdim.

    http://www.imgim.com/0291...ca6-9f0e-c2d8d1433ef4.jpg
    ···