-
8.
+1tümer o yıl sınıfta kaldı. bunu o yaz da mobilyacıya verdiler ama farklı ve şehir içindeki daha küçük bir atölyeydi bu. bizimkilerin aklındaki şey hiçbir şey olmazsa mobilyacı olmasıydı abimin. abiminse düşünceleri hiç o yönde değildi. ilk yılında okula bomba ihbarı vermiş sağlık hocasının oğlunun kolunu kırmış müdür yardımcılarıyla haşır neşir olmuş ve okuldan uzaklaştırma almıştı bile.Tümünü Göster
ertesi yıl okulda bildiğin terör estirmeye başladı bu. ikiyıllık olduğu için herkese dalaşıyor satırlı polisli kavgalara giriyor şehrin merkezinde dershane basıp kavga ediyordu.bir zamanlar sallama muhabbeti vardı bilmiyorum belki de bizim buralara özgüdür. okula sallamayla falan gidiyordu bu işte. o aralar milli de olmuş bu karıya gidip. daha sonra ingilizce öğretmeni olan kadına huurdan aldığı tangayı hediye etmeye çalışmış bin size daha çok yakışırdı diye. sırf mahallede adı dolaşsın hikayesi anlatılsın diye bir kadını taciz etmişti aslında. şimdilerde bu mahalle kültürü de yok zaten herhalde. garip geliyor zaten düşününce.
abim o sene iyiden iyiye zıvanadan çıkmıştı. sürekli içki falan içiyor okuldan kaçıp eve kız falan atıyordu. annem her gün geldiğinde komşulardan şikayet dinlemekten bıkmıştı. babamsa hiçbir şey yapmıyordu bu duruma karşı. tümere karşı kullanabildikleri tek şey paraydı ve onlar da para vermeyi kestiler. bu durum tümerin okula gitmesini sağlamadı tabiki. o yıl da böyle manyaklıklarla geçti. bu arada bağlama çalıp grup yorum dinleyen abim küpe takıp teoman filan dinlemeye başlamıştı. o yılın sonunda bulunduğumuz şehir genelinde seviye tespit sınavı yapılmıştı. abim sınavda kitapçığı almadan optik formu doldurup vermişti. başındaki gözetmen de annemin arkadaşı olduğu için çok kötü kavga etmişlerdi. tümer aileme okumak istemediğini gibseler bir daha okula gönderemeyeceklerini söyledi. böylece abim okulu bıraktı. ben de o yapılan seviye tespit sınavında il ikincisi olmuştum. daha önce de bir kolejin sınavında 1. olup burs kazanmıştım ama ailem babamın yanında olmam için o koleje yazdırmamışlardı beni. o gün ilde ikinci olduğum için hiçbir sebep yokken dövmüştü abim beni. şimdi uzaktan hayatıma baktığım zaman mutlu olduğum anları biraz düşündüğüm zaman en ufak bir mutluluğumdan sonra felaketlerin başlaması aslında tesadüfi değildi.
bizim aile sizin deyiminizle "biraz laikçiydi" arkadaşlar. tümer aşağıdaki bakkalın oğluyla gün boyu bira içerdi gözümüzün önünde olsun bari deyip hiç laf etmezlerdi. tümer bana bile bira içirmeye çalışırdı o zamanlar. evde içki pek ekgib olmazdı zaten babam çok içmemesine rağmen. dedem alkolizm tedavisi görmüş bir adamdı ve yıllardır çok nadir içki içmişti. bir gün anneannemin altın günü vardı ve evlerimiz yan yana olduğu için dedem bize gelmişti. tümer sırf adamın sarhoş oluşunu görmek için babamın rakısını getirmiş ister misin dede diyerek karşılıklı içmişti. dedem sarhoş olunca evimizde de mi oturamayacağız amk diyip kadın gününü basmış millete salça olmuştu. dedem aslında gerçekten kral bir adamdı. beni öper ve harçlık verirdi hep. yaş biraz ilerleyince bir kez masturbasyon yaparken beni basmış sempatik bir şekilde gülüp odadan çıkmıştı. 3. sınıfa giderken bir kere dut istedim diye 70 yaşındaki haliyle ağaca çıkıp bana dut silkelemişti. -
7.
+1aynı roberto carlos un çocuğuna benzeyeceksin seni o sanacaklar falan diyerek ikna etmişti beni tuhaf bir şekilde. usturaya vurulmuş kafayla gezmiştim bu bin yüzünden.
3. sınıfta sınıf arkadaşlarımla filan anlaşabilmeye başlamıştım. o yılın yıldızı abimdi. ilk dönem karnesinde 9 zayıf getirmiş 19 gün devamsızlık yapmıştı. daha sonra birisinin adına kiraladıkları şahinle lise bahçesinde sıfır çizerken kaza yapmıştı. bizimkilerle bayağı hararetli falan kavga ediyorlardı o dönem. bir de air jordan olayı olmuştu o yıl. air jordan nike'ın bir modeliydi ve annemin maaşının yarısıydı. annemle abim günlerce alıp almamak hakkında tartıştı. tümer hiçbir zaman yoktan anlayan bir çocuk değildi. eve sarhoş falan geliyordu sırf tepki olarak. annem en sonunda almıştı ona o ayakkabıları. aldığı gün stress yüzünden ürtiker çıkarmıştı kadın. belki de o ayakkabıyı almak kontrolü tamamen ona verdiğimiz anldıbına geliyordu galiba. o günden sonra hiç problemlerim azalmadı zaten.
ben çok zayıftım o yıllarda arkadaşlar 3. sınıfta 18 kiloydum ve sürekli bademciklerim filan şişiyordu. o yüzden annem de sırf kansızlığıma ve zayıflığıma iyi gelmesi için bana özel az pişmiş et yapıyordu üzüm suyu falan alıyordu böyle. ben de fırata ayakkabıyı aldığı gün onun yanında kuruyemişçideydim. leblebi üzüm falan alıyordu işte. ben de gördüm orada canım antep fıstığı çekti. antep fıstığının yanında da siirt fıstığı duruyordu daha ucuz olan. annemin kulağına anne yüz gram siirt fıstığı alsana diye fısıldadım. siirt fıstığının antep fıstığından farkını merak etmiştim sadece. eve gittik. annemi heyecanla bekliyordu bu. gelince direk elindeki ayakkabıya yöneldi. aldı ayakkabıyı ve bir hoşgeldin bile demeden odasına gitti. sonra annem bunun kapısını açtı. benim antep fıstığı yerine siirt fıstığı istememi anlattı. çok utandım o gün nedense ikisinden de. bir probleme herhangi bir şekilde ilişkilendirilmek canımı sıkardı ve bu büyük bir problemdi. hala utandığım zaman o gün gelir aklıma. bu fıstık olayını hatırlarım hep nedense. -
6.
+1çocukluğuma dair ilk hatırladığım hararetli kavga abimin bilgisayar istemesiyle başlamıştı. abim bilgisayar istiyordu ve bizimkiler alamayacaklarını arabanın üstüne koyup bir şeyler yapmak istediklerini söylüyorlardı. abim 3 gün yemek yemedi bunlara bağırdı çağırdı. sonra 2 hafta hiçbirimizle konuşmadı falan. sonradan aldılar tabi bilgisayarı. monitörünün arkası parlak yeşil olan bir appledı ilk bilgisayar.
benim hiçbir gibime yaramıyordu o alet. annem de kullanmıyordu ama abim gündüz babam gece başından kalkmaz oldu. abim oyun moyun oynuyordu babamsa mynetde milletle chat yapıyordu. normal bir evimiz ailemiz falan vardı işte. tek problem abimin dikbaşlılığıydı. biraz da tembelliği tabi. kimse onun anadolu lisesine falan gideceğini düşünmüyordu. babam güzel sanatlar ilsesine gitmesini istiyordu çünkü çok güzel bağlama çalıp türkü söylerdi.
sekizinci sınıfa geldi abim ben de ikinci sınıfa tabi. o yıla dair hatırladığım tek şey annemle babamın kavga etmesi ve babamın tek başına almanyadaki arkadaşı sakıp amcanın yanına gitmesiydi. bir hafta falan kalmıştı sonra dönmüştü ama annemle hiç tam barışmış gibi olmadılar o kavgadan sonra. ben annem babamı sever miydi sevmez miydi tam bilmiyorum aslında. dedim ya sevgisini pek gösteremeyen bir insandı diye. aynısını kendim için de düşünüyorum tabi.
sekizinci sınıfın sonunda abim hiçbir yeri kazanamadı ve "küpeli zengin binleriyle" aynı okula gitmeyeceğini söyleyerek güzel sanatlar lisesini de yazmadı. evin arka sokağındaki liseye başlayacaktı o yüzden. o yaz okul kazanamadığı için bir mobilyacıda çalışmaya vermişlerdi abimi. öğretmen mantığı akıllarınca abimin burnunu sürtmeye çalışacaklardı bu hamleyle. abim ise şehre 20 km uzaktaki fabrikadan otostopla kaçarak cevap verdi onların bu hamlesine. böyle giderken bu liseye başladı ben de 3. sınıfa.
ikinci sınıfa giderken başıma sizleri gülümsetebilecek bir şey de gelmişti durun onu da anlatayım. abim gel lan senin saçlarını düzelteyim diye eşek traşı yapmıştı bana. annem görünce bildiğin sinirinden delirmişti tümerin eline para verdi ve beni onla berbere yolladı. abim yol boyu sıfıra vurduralım demişti bana. -
5.
+1çocukluğuma dair ilk hatırladığım şey sünnet oluşumdu. 3 yaşında falanmışım. çok korkmuştum. polisi aramıştım telefonla. herkes gülmüştü bana. bizimkiler sonra polisi aramıştı böyle böyle olay oldu diye. babam ismini söyleyince karşıdaki polis öğretmenim diye yanıt vermişti. o çocuk o gün üniformasıyla sünnetime gelmişti. o günden sonra polis olmak istemişim bir süre nedense.Tümünü Göster
çocukluğumdan hatırladığım bir başka şeyse inatçı ve sinirli oluşumdu. 5 yaşındayken anannem beni kuran kursuna yazdırmıştı bir de rahle almıştı. rahle herkesin ilgi odağı olmuştu. 2 gün sonra rahle kayboldu. hep böyle dalgın bir insan olmuştum zaten. 2 gün sonra samet diye bir çocuk benim rahlemle sınıfa gelmişti. ben çok sinirlenip Kuran'la çocuğun kafasına vurmuş sonra da çocuğun kuranını yırtmıştım.
kuran yırtınca imam kovmuştu beni. dinle aram o gün açılmaya başladı. babam ateistti zaten. annem inanırdı ama namaz oruç falan takmazdı pek. okulla aramın açılması da anaokulunda olmuştu. bir yıl kuzenimle beraber gittim ana okuluna. o yılki öğretmeni sevmiştim. ertesi yıl kendi yaşıtlarımla beraber de gitmemi istemişti annem. okulun ikinci haftasında hoca beni sütünü iç diye azarlamştı. bir daha gitmedim o yıl ana okuluna. ne zaman sinirlensem o kadının beni azarlarkenki ifadesi gelir aklıma. tuhaf bir şey tabi.
bir diğer önemli olaysa ailemin benim akıllı olduğumu keşfetmeleriydi. bir arçelik reklamı varmış televizyonda. rakamlar yazıyormuş 14900000 gibisinden. ben de okumuşum o rakamları. reklamı ezberlediğimi düşünüp bana farklı rakamlar okutmuşlar. milyonlara kadar okuyabiliyormuşum. şaşkınlık içerisinde bir çocuk kitabı getirmişler ve okutmuşlar. bildiğin okuma biliyormuşum. bunun üzerine bizimkiler beni ikinci dönem için babamın sınıfına yazdırmayı düşündüler.
daha sonra o işten vazgeçip beni direk ikinci sınıftan başlatmayı düşündüler. bir sürü de hikaye kitabı aldılar okumamı ilerletmem için. her akşam bana matematik işlemlerini çarpım tablosunu falan öğretiyorlardı. okula gidecek yaşa geldiğimde beni birinci sınıftan başlatmanın daha doğru olacağını düşündüler. okul hayatım tak gibi başlamıştı. okuldan nefret ediyor öğretmenin dediklerini yapmıyordum. evdeki herkese bağırıp çağırıp vuruyordum. beni ilk o zaman pgiboloğa zütürdüler.
pgibolog beni oyuncak bir evin önüne zütürdü ve hadi oynat dedi. ben de doğal olarak babayı televizyon karşısına anneyi mutfağa kardeşleri de beraber odaya koydum. kardeşleri dövüştürdüm falan. aptal görüşme geçti öyle. sonra diğer odada adam annem ben konuşmaya başladık. adam, baba biraz pasif abi de ondan rol çalmaya çalışıyor dedi. ben adamın bu dediğini anladım ve çok sinirlendim. benim babam pasif falan değil huur çocuğu. senin doktorluğunu gibeyim diye bağırdım adama. sonra beni çocuk pgibiyatrisine zütürüp ilaç yazdılar. çayıma damlatıyorlardı ilacı.
çocukluğumun geri kalanından hatırladıklarım abimin ergenliği oluyor aynı zamanda. zor zamanları yani hayatımın. o zamanlar evimiz falan yoktu babam arabayı da satmıştı. arka sokağımızdaki lise dağıldığında hep oradaki liseli çocukların yanına giderdim. lisenin maskotu gibi bir şey olmuştum çok hızlı ve yaratıcı küfür ettiğim için. benle küfür yarışı yaparlardı millet hep kola çikolata falan alırdı bana. sonra git şu kızın eteğini aç ya da şuna pandik at falan derlerdi. ben de yapardım kızlar da benim yaptığımı görünce güler geçerlerdi.
o yılları düşündüğüm zaman toplumun muhafazakarlaşmamış halini görüyorum aslında. akşam balkonda iki bira içmenin kimseyi rahatsız etme ihtimali yoktu mesela. daha dürüst ve daha günahsızdık galiba. şimdi kenar mahallelerde bonzainin, ucuz gibişmelerin, internetin çağında ölümler bile kolpa. -
4.
+1"insanın tarihi doğduğu gün değil çektiği en büyük acı, yaşadığı en büyük utanç, işlediği en büyük günah, yaptığı en onurlu şeyle başlar."Tümünü Göster
herkes diyor ya buradaki hikayelerin kahramanları hep 1.90, kaslı, sosyal insanlar diye. ben değilim. orta sınıf bir ailenin ikinci çocuğuyum. annem babam memur. benden yedi yaş büyük ve ruh hastası bir abim var. hala ailemle yaşıyor abim. bir evimiz var bir metropolün kenar mahallerinden birinde. toplamda da 100.000 kadar borcumuz var aile olarak.
annem babam toplumun hoca deyip el üstünde tuttuğu kesimdendi. kendilerince kültürlü insanlardı. annem yaşadığımız metropolde doğup büyümüş bir kadındı. babamsa kayseri de doğmuş üniversitede istanbul, bursa, kayseri şeklinde üniversite değiştirmiş 2 kez. darbe zamanında hapiste yatmış koyu solcu futbol fanatiği beşiktaşlı/adana demirsporlu bir adam işte.
yan binada anannemler oturuyordu çocukluğumda. anne baba çalışınca bana o bakmak durumunda kalmıştı kuzenim mavi ile. kuzenim benden bir yaş büyük bir kızdı. ben her zaman ondan daha mantıklı ve daha zekiydim. daha doğrusu mavi biraz salaktı. biz sürekli kavga ederdik ama birbirimizi severdik de. abim de evin arka sokağındaki liseye giderdi o yıllarda. mahallenin çocuklarından biriydim işte ben de. ufak tefek sarışın renkli gözlü tatlı bir çocuk işte.
abim dik başlı bir çocuktu. her şeye karşı gelen bir yapısı vardı ve arkadaşlarına çok değer verirdi. evin içindeyse tam bir şerefsizdi. çocukluğumun büyük kısmında beni baskılamıştı. bir su getirler bir çay zütürlerle köle gibi kullanıyor ve kişiliğimi de eziyordu. yeri geldiğinde beni dövüyor yeri geldiğinde paramı tabağımdaki köfteyi alıyordu.
bir lada samaramız vardı babamın. okula onla gidip gelirdik beraber. sessiz sakin bir adamdı babam. gözü dönene kadar beklerdi her şeyi ama gözü döndükten sonra en olmayacak işleri yapardı. annemin okul müdürünün burnunu kırmış bir kere doğum iznini yürürlüğe koymuyor diye. üniversite zamanları bayağı belde silahla falan gezermiş ama hapishanede onun da ruhunu ezmişler işte.
biraz da annemden bahsedeyim size. annem zehir gibi zeki bir kadındı. yanlış tercih yüzünden öğretmen olmuştu ama işini gerçekten severek yapar okulda bir kelime fazla öğretebilmek için gırtlağını yırtardı. tam anlamıyla idealist bir kadındı ama sevgisini göstermekte zorlanan bir insandı. genel olarak çocukluğumdaki karakterler bunlardı. -
3.
0ilk hikayeyi şu ana kadar yaşadıklarımı kopyala yapıştır yapıyorum.
-
2.
0Rez 1 kasinda okurum
-
-
1.
0Belki değerenir ve ben şuku manyağı olurum
Rez
-
1.
-
1.
+1Merhaba panpalar,
Beni çoğunuz tanımazsınız çok fazla takılmadım ben buralarda. çok güzel bir hayatım olduğunu söyleyemem ama hayatımdaki her şeyden bir hikaye çıkarmaya çalıştım ben. biraz hızlı ve dolu yaşadım o yüzden bu ülkeyi kendim için tükettim. şu ana kadar yaşadığım her şeyi yazdım. beni özleyecek arkadaşlarıma durumu açıkladım. aileme sahte bir intihar mektubu bırakacağım boş umutları olmasın diye.
aklımda üç rota var. ilki kafkasya-sibirya ve çin. ikincisi güney amerika. üçüncüsü ise boydan boya afrika. gittiğim yerlerde çalışacağım ve hikayemi yazacağım.
bu rotaları bilip bilgi vermek isteyen, hikaye için rezerve almak isteyen daha önceki hikayemi merak edenler istediğiniz şeyi sorup söyleyebilirsiniz.
başlık yok! burası bom boş!