-
1.
+90 -1215 gizemli olay
insanoğlu bilimle açıklayamadığı şeyleri doğa üstü güçlerle ilişkilendirmeye meyillidir hep. Oysa açıklanamayan her şeyin mutlaka bilimsel ve mantıklı bir açıklaması vardır; yalnızca biz keşfedememişizdir, bilmiyoruzdur veya onu algılayabilecek yeterliliğe sahip değilizdir henüz… Bu ekgiblik pek çok şeyden kaynaklanabilir; teknoloji, bilgi, yeterli kanıt ya da şaibeli kaynak ve hatta evrim sürecinde hangi aşamada olduğumuz… Neticede kuantum fiziğini sezgi yoluyla anlayabilecek kadar gelişmiş yaratıklar değiliz örneğin. Ama bir gün; neden olmasın? Hala açıklanamamış dünya üzerindeki sayısız olaydan derlediğimiz görece kısa listeye şöyle bir göz atmak isteyebilirsiniz.
1. Deniz Kavimleri
Kim oldukları ya da nereden geldikleri hala büyük bir muamma. MÖ. 1200 dolaylarında Yunan yarımadası, Ege ve Akdeniz kıyıları, Anadolu, Suriye, Fenike, Filistin’deki tüm şehirleri yakıp yıkarak üzerinden geçmişler, Antik Mısır’ın içlerine kadar ilerlemişler. Doğu Akdeniz’deki medeniyetler, Hititler, Yunanlar ve Minos Uygarlığı gibi pek çok uygarlığın ya çökmesine ya da gerilemesine yol açmışlar, Troya kenti tümüyle yok olmuş, Ugarit şehri düşmüş örneğin. Tunç Çağı’nı kapatan bu istilanın önünde hiçbir güç duramamış ve uygarlık yaklaşık bin yıl geriye sarmış. Antik Yakın Doğu’nun tarihine dair kayıtlı ne varsa bu istilayla yok olmuş o yüzden haklarında detaylı hiçbir şey bilinemiyor. istila ettikleri yerlere mi yerleştiler yoksa geldikleri yere geri mi döndüler? Filistin’e adını veren bu kavimlerden biri Antik Filistinliler dışında bugüne kalan hiçbir iz yok.
2. Büyük ileri Sıçrama
Tarihin bir evresinde hem de hiçbir geçiş döneminin izine rastlanmadan; bundan yaklaşık 40 ila 70 bin yıl önce insanlık aniden mağara resimleri çizmeye, şarkılar söylemeye, mücevherler tasarlamaya, taştan aletler yapmaya başlıyor… iletişimle ortaya çıkan dillerin buna sebep olduğu düşünülse de insanlığın evriminde bu sıçrayışın nasıl mümkün olduğu hala çözülebilmiş değil! Birdenbire nasıl olmuştu bu, sahiden naassı yağ?
3. Antikythera Düzeneği
Bir nevi analog bir bilgisayar düşünün ama iki bin yıllık olsun! Keşfedildiği 1901’den beri nasıl çalıştığını anlamak amacıyla pek çok kopyası yapılsa da işleyişi hala çözülebilmiş değil. Düzenek, bir ayakkabı kutusu büyüklüğünde ahşap bir kasa içinde yer alan bir grup pirinç dişliden meydana geliyor. iki bin yıl önce batmış bir gemide bulunan Antikythera düzeneğinin, gezegenlerin konumu ve Güneş tutulması vaktinin tahmin edilmesi hatta olimpiyat oyunlarının zamanlarını da dört yıla kadar gösterebilen mekanik bir hesap makinesi olduğu keşfedilse de nasıl çalıştığıyla ilgili araştırmalar sürüyor. MÖ. 1 yy teknolojisiyle yapılmış bu iç içe geçmiş çarklı sistem keşfedilene kadar, bu derece kompleks bir makinenin ancak 16. yy’da yapılabildiği sanılıyordu.
4. Voynich Elyazması
Bundan 600 yıl kadar önce, bilinmeyen bir yazıyla, anlamı hala çözülememiş gizemli bir kitap yazıldı ve 1912’de Amerikalı sahaf Wilfrid M. Voynich onu Roma’da satın aldı. Voynich elyazması yıllardır dil bilimciler, fonetik uzmanları, kriptologlar, tarihçiler vb. pek çok farklı alandan bilim insanı tarafından incelenmiş ama tüm çabalar sonuçsuz. Metnin gayet sistematik biçimde doğal bir dilin yazıya geçirilmiş hali olduğu onaylanıyor ama bunun hangi dil olduğu bilinmiyor. Bu elyazması 20. yy’ın en iyi şifre çözücülerini hayatından bezdirdi, kimilerine kafayı kırdırıp hastanelik etti. 2001’de şifre çözmekte uzman bilgisayarlarla yapılan çalışmalar da başarılı olamadı. Çok sayıda resim içeren el yazması kitapta; yıldızlar, bitkiler ve tuhaf bir tesisatla birbirine bağlı küvetlerde yıkanan çıplak kadınlar var. Kitabın şifalı otlar, astronomi, anatomi, farmakoloji ve reçetelerden oluşan beş ana bölümden oluştuğu düşünülüyor.
5. Göbekli Tepe
Söz konusu, Şanlıurfa’daki Göbekli Tepe olunca açıklanamayan keşiflerin hangi birinden bahsetsek? insanlık tarihini alt üst eden bu tapınakların tam 12 bin yıl önce tavanı açık ama tabanı sıvı sızdırmaz şekilde inşa edilmiş mühendislik teknolojisinden mi? Yoksa, Taş Devri avcı-toplayıcılarının taş ustalığından, mimari ve sanatsal üsluplarının üç boyutlu figürler yapacak kadar gelişmiş olmasından mı? Tapınaklara yansıyan bütün bu ilim ve bilgi tam olarak nasıl ve ne zaman oluşmuştu? insanların açlık ve korunma içgüdüsüyle değil, dinsel inanışların etkisiyle yerleşik hayata geçtiklerini ve ancak bundan sonra tarıma başladıklarını Göbekli Tepe sayesinde öğrendik. Dinsel törenler için inşa ettikleri bu yapıların etrafında neden hiç yerleşim yeri yok? Böylesi faaliyetler için kalabalık gruplar nasıl bir araya geldiler, işgücünü nereden buldular, farklı uzmanlık gerektiren fakat eşzamanlı yürütülen bu işlerin organizasyonunu nasıl yaptılar? Daha da ilginci; çapı 30 metreyi bulan şimdilik benzerine hiç rastlanmamış oval planlı 20’ye yakın sayıdaki bu yapılar bilerek moloz yığınları ve toprakla örtülüp, terk edilmiş. Yaklaşık bin yıl sonra geri gelerek yeni bir mabet yapmışlar ve aynı işlemi tekrarlamışlar. Bunu neden yaptıkları bilinmiyor. Derdiniz ne olm, yapıp yapıp gömüyorsunuz…
edit: amk ne kadar bilgi düşmanısınız kopyala yapıştır yaptım evet amk. gibişli sokuşlu bişey değil ya ilginizi çekmiyor tabi.
-
2.
+1 -8Copy past "ugu
-
3.
+1Şuku vur
-
4.
+166
1977’de SETI (Dünya Dışı Akıllı Yaşam Araştırması) projesi kapsamında, Jerry R. Ehman tarafından “Big Ear” radyoteleskopuyla keşfedilmiş 72 saniyelik, dar bantlı bir radyo sinyali. Dünya dışı akıllı varlıkların gönderebileceği türden sinyallerin tüm özelliklerine uyuyordu. Buna çok şaşıran Ehman sinyal izinin bilgisayar çıktısının sayfa kenarına “Wow!” yazdığı için bu şekilde adlandırıldı. Sagittarius (Yay burcu) yönünden gelen sinyal, tüm arama çabalarına rağmen bir daha bulunamadı. Nereden gelmişti ve orada ne vardı? Onu bu kadar sıra dışı kılan neydi? Bunun cevabı sinyalin frekansında yatıyor. Akıllı bir uzaylıysanız ve başka bir akıllı uzaylının ilgisini çekmek istiyorsanız, yapay olduğu kolayca anlaşılabilecek, duyulabilmesi mümkün bir frekans tercih edersiniz. Dahası, evrende bolca bulunan ortak bir elementin frekansını; örneğin hidrojen elementini seçmeniz çok olağan sayılır. Yıldızlararası hidrojen 1,42 Ghz’de hareket eder. “Wow!” sinyali de 1,42 GHz’deydi ve bu menzilden şaşmıyordu! Dünya’daki hiçbir aygıt da o frekansta ileti yapamıyordu. Hava ya da uzay aracından da gelmiyordu çünkü uzayda hareket etmeyen bir noktaya sabitlenmişti. Bilinen hiçbir gezegen ya da asteroit, sinyali Dünya’ya yansıtacak pozisyonda bulunmuyordu. Çekimsel mercek ve yıldızlararası parıldama gibi karmaşık astronomik etkiler bile “Wow!” sinyalini açıklamak için gerekli teknik özellikleri karşılamıyor. Sonuç ta, “akıllı uzaylı” açıklaması hala en iyi aday. Ama bunu destekleyecek bir kanıt bulunmadığı için çözülmemiş en heyecan verici gizemlerden biri.
7. Oak Adası ve Para Kuyusu
Efseneye göre adada büyük bir hazine gizli. Kimi defineci dini hazineler olduğunu, kimileri de ispanyol korsanların ganimetlerini buraya gömdüğünü düşünüyor. Çeşitli tuzaklarla örülmüş mühendislik harikası bu çukuru inşa etmenin korsanları aştığını düşünenler de var. Şirket batıran, pek çok kişinin hayatına mal olan çukurdan elde edilebilen kısıtlı verilerle varlığı bilinen hazine gelişen teknolojiye -
5.
-12COPY PASTENi gibiM
-
6.
-1AT YALANINI gibEYiM iNANANI
-
7.
+1Yararli bilgi şuku
-
8.
0Muneccin yarragi yemis bu
-
9.
+6 -110. Tunguska Olayı
Sibirya, 30 Haziran 1908 günü sabah yaklaşık 7:45’te Tunguska Irmağı yakınlarında oluşan 10-15 bin tonluk dinamit patlamasına eşdeğer büyük bir gök patlamasıyla sarsıldı. Kesin olmayan verilere göre patlamanın nedeninin, bir kuyruklu yıldız parçasının ya da meteorun yere çarpması olduğu sanılıyor. Cismin atmosfere yaklaşık 100 bin km/sa hızla girdiği ve ağırlığının 100 bin ile 1 milyon ton arasında olduğu varsayılıyor. Ama emin olunamıyor. Olayı uzaktan gözleyenler önce bir ateş topu gördüklerini ve ardından yer sarsıntısıyla birlikte, güçlü sıcak rüzgarların oluştuğunu söylemişler. Patlamanın alevleri yaklaşık 800 km uzaktan görülmüş. Cisim atmosferde buharlaştığından çevreye çeşitli gazlar yayılmış ve geceleri gökyüzünün parlak bir renk almasına neden olmuş.
11. Rasputin
“Öldürülemeyen ölümlü” benzetmesini sonuna kadar hak ediyor, sanırsınız 9 canlı! Üç insanı öldürebilecek kuvvetteki siyanürün öldüremediği Rasputin’e daha sonra iki el ateş edilmiş, halen ölmediğinin anlaşılması üzerine bu kez sopalarla dövülmüş, sonra alnının ortasından üçüncü kez vurulmuş ve donmuş Neva nehrine atılmış. 14 saat sonra, atıldığı yerden 140 metre uzakta bulunduğunda otopsi yapılmış. Yine hemen ölmediği, boğulmadan önce bir süre daha çırpındığı anlaşılmış. Öldüğünden hala yeterince emin olunamamış ki; Şubat devrimi sırasında mezarından çıkarılmış ve cesedi yakılmış. Grigori Jefimoviç Rasputin, Rus Çarı 2. Nikola döneminde sarayda oldukça etkili olmuş doğaüstü güçlere sahip bir mistik olarak bilinir. istediği kişiyi bakışlarıyla hipnotize ederek kolayca etkisi altına aldığı söylenirdi. Çar’ın hemofili hastası oğlunu dua ederek ve dokunarak iyileştirmişti. Ahlaken savaşa karşı olmasına rağmen, Rusya’nın I. Dünya Savaşı’na girmesinden sorumlu tutulmaya başlandı. Rasputin, insanın ne kadar günah işlerse o derece günahtan arınacağını savunuyor, içkiye düşkünlüğü ve abartılı cinsel hayatıyla tanınıyordu. Yaşamı ve ölümü üzerindeki gizem perdesi pek çok araştırmac -
10.
0Copypaste
-
11.
+1okurum rez
-
12.
+1Bak burası iyiymiş. Random başlıklardansa buna da şükür
-
13.
-2AhhshshshsajsjajakakakakajsjjzjszjjajajsjsjsnsjsKkajauajshahsjshsjssjue71w827eu27ueydsyusu2wu6wsuzhuz7s72ueuceuey3737ydfjshsuhzhdejus7272uszjs
-
14.
+1Rezervasyon
-
15.
+1Rezerve
-
16.
+5 -1Halen çözülememiş gizemli olaylar
Dünyada insanoğlunun çözemediği pek çok gizemli olay medyana geliyor. işte tarihe damgasnı vurmuş ve halen çözülememiş gizemli olay.
Loch Ness Canavarı
iskoçya'nın Highlands bölgesinde yer alan bir vadi set gölü olan Loch Ness gölünde yaşadığı ileri sürülen efsane deniz canlısı. ilk kez 6'ıncı yüzyılda görüldüğü rapor edilmiş olsa da, "Loch Ness Canavarı" dünyanın gündemine 1934 yılında Londralı bir jinekolog olan Dr.Robert Kenneth Wilson'ın çektiği fotoğraflarla girmiş ve bundan sonra da popülerliği her geçen gün artmıştır. Bilim çevreleri bir modern çağ efsanesi olduğunu ileri sürdükleri bu canlının varlığını kabul etmemektedir. Buna rağmen meraklı birçok araştırmacı aralarında sismik çalışmalar, derin su altı dalışlarının da olduğu birçok olanağı kullanarak halâ bu canlının varlığını ispatlamaya çalışmaktadırlar.
New Orleans Baltacısı
1918-1919 yılında sekiz cinayet işlemiştir. Ardından cinayetler kesilmiş ve katil de asla bulunamamıştır. Epey bir kişi tutuklanıp sorguya çekilse de, baltacı katil asla yakalanamamıştır. New Orleans menşeeli bu katil, gazeteye 13 mart 1919'da bir mektup yazmış, gece sokağa çıkacağını ve jazz müzik çalmayan her eve girip, cinayet işleyebileceğini söylemiştir. Bunun üstüne şehirde o gece boyunca jazz konserleri düzenlenmiş, amatör gruplar da evlerde sahne almıştır. Hiçbir imkanı olmayanlar da plaktan jazz müzik çalmıştır. Katilin caz müzisyeni olduğu da iddia edilse de, bunu kanıtlayan bir delil bulunmamıştır.
Mary Celeste
Mary Celeste (ya da Sir Arthur Conan Doyle'un kurgusal bir karakter olarak verdiği isim olan Marie Celeste) 4 Aralık 1872 tarihinde Atlantik Okyanusu'nda terk edilmiş olarak bulunduğundan beri gizemini koruyan bir ticari gemidir. Gemi bulunduğunda bir filikası kayıptı ve iyi bir durumdaydı, rüzgarın da etkisiyleCebelitarık boğazı'na doğru ilerliyordu. Bulunduğu zaman yaklaşık bir ay önce yola çıkmıştı ve halihazırda güvertesinde altı aylık su ve erzak mevcut idi. Kargosuna d -
17.
+1Bilgili
-
18.
+2Trende girmişiz beyler eyvallah
-
19.
+1Bakacam
-
20.
+1Rezzantirik