0
KARADELiK TEKiLLiĞi
Genel görelik denklemlerinin bazı çözümlerine göre, astronot tekillikten geçerek evrenin başka bir bölgesine ulaşabilir. Uzay gezileri için karadelikler potansiyellere sahiptir. Aksi halde diğer yıldızlara ve galaksilere ziyaretin pratik bir anlamı yoktur. Karadelik tünelleri, evrenin başka köşelerineyolculuk yapmayı mümkün kılabilir. Bir karadeliğin merkezi, uzay-zamanda bir "tekil nokta"dır. Genel görelik teorisine göre, "kurt deliği" adı verilen böyle noktaların, uzay-zamana bir köprü-tünel olma olasılığı söz konusudur. insanoğlu, karadelikler ve kurt delikleri ile erişilmez evrenlere ulaşabileceğini bekliyor. Kuramsal olarak bu yolların kestirme yollar olduğu öngörülüyor. Acaba Dünyalılar; "insan" yahut "cin", karadelik tünellerini kullanarak yolculuk yapabilirler mi? Bir karadeliğin içine atlarsanız parçacıklara ayrılırsınız. Acaba bu parçacıklar, başka bir evrene veya bir köşesine taşınarak ortaya çıkmanız mümkün mü?
Nitekim Kur'an'daki Hızır meselesi, geçmişe ve geleceğe yolculuk için ilginç bir örnektir. Aynı şekilde "cinler"in, "ikinci Sema"nın sınırlarına kadar yolculuk yaptıkları, burada "ikinci Sema"dan "dinleme" yapmak isterken kovuldukları açık bir şekilde ifade edilmektedir. "Cinler"in "ikinci Sema"nın sınırlarına yaklaşmaları için gidiş-geliş toplam süre; milyarlarca sene yolculuk yapmaları gerekiyor. Bunun ise, karadelikler olmadan başarılması mümkün gözükmüyor. "Cinler"in ne hızları ne de yaşam süreleri, Ku'ran ifadeleriyle, muhkem olan bu yolculuğu yapmaya, yetmez. Ancak, yolculuk yaptıkları da kesin.
Karadelikler, uzay ve zamanda yolculuk için potansiyeller içermektedir. Ancak, genel görelik denklemlerinin çözümleri, oldukça kararsız gözükmektedir. Karadelik sansürüne hala büyük bir umut bağlanmaktadır. Çıplak tekillik, geçmişe yolculuk için potansiyel bir kapı olarak görülmektedir. Bilim-kurgu yazarlarına çok cazip gelen bu alan, gerçekte oldukça tehlikelidir. Böyle bir gücü elde eden bir dünyalının neler yapabileceğini tahmin etmek güç değildir. Ancak böyle bir yol, şimdilik kapalı gözükmektedir.
Gerçekte karadeliğe düşen astronot, ayaklarından çekilerek önce iplik gibi uzayacaktır. Astronotun, karadelikten kurtulması için ışıktan daha hızlı hareket etmesi gerekir. Adeta astronot "iplik", karadelik de "iğnenin deliği" olmuştur. Sonuçta birkaç saniye içerisinde paramparça olacaktır. Öyle ki astronot bu tekillikte moleküllere; molekül, atomlara ve atomlar da çekirdeklere parçalanacak. Hatta çekirdekleri ve tüm atom altı parçacıkları da parçalanacak ve ezilecektir. Neredeyse ezilmenin sonu yoktur. Yıldızlar, galaksiler ve evreni bekleyen son da budur. Sadece madde değil uzay-zamanın kendisi de bu akıbetten kurtulamayacaktır. Bu tekillikte bilgi de yok olmaktadır. "Bilginin korunduğu" fizik prensibi gibi diğer fizik yasları da burada işlememektedir.
Bir karadeliğin içine atlarsanız, parçacıklara ayrılırsınız. Acaba bu parçacıklar, başka bir evrene veya bir köşesine taşınarak ortaya çıkmanız mümkün mü? Gerçek zamanda bir karadeliğe düşen astronotun atom altı parçacıklarının geçmiş tarihleri bu tekillikte yok olur. Ancak bu parçacıkların "sanal zaman"daki tarihleri devam eder. Yani başka bir evrende, "sanal" olarak ortaya çıkabilirler mi? Elbette şimdilik karadelikler yoluyla uzayda yolculuk yapmak pek de güvenli görünmüyor.
DÖNEN KARADELiKLER
Karadelikler, kendi eksenleri etrafında dönerler. Madde, karadeliğin içinde sarmal(burgulu) bir yol izler. Dönen karadeliklerçok daha yaygın olmakla beraber dönmeyen karadelikler de vardır. Aynı şekilde elektrik yükü olan, olmayan karadeliklerden söz edebiliriz. Karadelik oluşurken yıldızın kütlesi dönüyorsa, bu dönme karadeliğe miras kalır.
1967'de Werner israel, dönmeyen karadeliklerin çok basit yapıda olduğunu gösterdi. Karadeliğin çapının, kütlesine bağlı tam bir küre olduğu kanıtlandı. Roy Kerr ise, dönen karadelikleri tanımlayan çözümler elde etti. Büyüklükleri ve biçimleri sadece kütlelerine ve hızlarına bağlı olan Kerr karadelikleri, sabit bir hızla dönmekteydiler. Dönme hızı sıfırsa, karadelik tam bir küre biçiminde olacaktı. Daha sonra Carter, Hawking ve Robinson, dönen karadelikler için Kerr çözümünü sağladılar.
Böylece kütlesel çekimin yönettiği çöküşün sonucunda karadelik, bir dönme hareketi kazanır. Bu karadeliğin büyüklüğü ve biçimi, çökerek onu oluşturan yıldızın kimyasal yapısına değil sadece kütlesine ve dönme hızına bağlı olacaktır. Karadelik, çöken yıldızın başka bir özelliğini taşımaz. Yani bunun anlamı, yıldızın yapısal özelliklerinin kaybolduğudur. Çöken yıldızın nasıl bir yıldız olduğu önemli değildir.
Sonuç olarak karadelik, yalnızca kütle, açısal moment ve elektrik yükü özellikleriyle tanımlanan kararlı bir duruma geçer. Karadeliğin bu son durumundan dolayı, "karadeliğin saçı yoktur" önermesi, çok kullanılan bir deyim olmuştur. Bu şu demektir ki, yıldızın kütlesel çöküşünde çok miktarda bilgi kaybından dolayı, karadelik "kel" kalmıştır. Bu son durum yıldızın, madde ve anti madde yapılı, küresel veya düzensiz şekilli olmasından bağımsızdır. Sonuçta karadelikler, çok çeşitli yıldız yapılarının çöküşünden ortaya çıkmış olabilir.
KARADELiK RADYASYONU
1974'de Hawking, "karadelik ışıması"nı öngördü. Buna, "Hawking radyasyonu" da denir. Karadelik dışarıya ışık kaçırmıyordu ancak radyasyon yayıyordu. Penros'un düşünce deneyi ise, karadeliğin kendi ekseni etrafında dönme enerjisinin bir bölümünü dışarıya aktaracağını öngörüyordu.
Karadelik, düzenli bir hızla parçacık yayar. Karadelik, yüzey kütlesel çekimiyle orantılı ve kütleyle ters orantılı bir sıcaklıkta, bir sıcak nesne gibi parçacık üretip, yayar. Bu, sonlu bir sıcaklıkta ısıl denge demektir. Nasıl oluyor da olay ufkunun içinden hiçbir şey dışarıya kaçamayacağı halde karadelik, parçacık yayınlar gözüküyor? Yahut radyasyon, karadeliğin kütlesel çekim alanından nasıl kaçıp kurtuluyor? Bunun cevabı, belirsizlik ilkesinin parçacıkların küçük bir uzaklık için ışıktan daha hızlı ilerlemesine izin vermesidir. Bu durum, parçacıkların ve radyasyonun olay ufkundan çıkmalarına ve karadelikten kaçıp kurtulmalarına imkân verir. Ancak karadelikten kaçan şey, içine düşen şeyden farklı olacaktır. Yalnızca enerji aynı olacaktır.
Kuantum mekaniği, sürekli olarak çiftler halinde maddeleşen, ayrılan ve tekrar bir araya gelen ve biri birini yok eden "sanal" parçacık veya anti-parçacıklardan söz eder. Sanal parçacıklar, "gerçek" parçacıklar gibi, bir parçacık detektörüyle algılanamazlar. Ancak dolaylı etkileri ölçülebilir. Proton, nötron, elektron, kuark vs. bütün bu gerçek parçacıkların, anti-parçacıkları(sanal-melekut) mevcuttur. Fotonun anti-parçacığı ise kendisidir. Gerçek parçacıklar artı enerjiye, sanal parçacıklar eksi enerjiye sahiptir.
Bir çift parçacıktan birisi karadeliğe düşerken; diğerini olay ufkunun sınırında yalnız bırakabilir. Yalnız kalan parçacık veya anti-parçacık, diğerinin arkasından karadeliğe düşebilir yahut kaçıp kurtuladabilir. Dışardan bakan bir gözlemci, onu, karadeliğin çıkardığı "radyasyon" olarak görür.
Karadeliğe anti-parçacığın düştüğünü varsayarsak, bu sanal parçacık zaman içinde geriye gidecektir. Bu karadelikten çıkan ve zaman içinde geriye giden bir parçacık olarak düşünülebilir. Parçacık, anti-parçacık birleşmesiyle maddeleşme aşamasına gelince, kütlesel çekim alanı ona çarpar ve zamanda ileriye doğru yol alır.
Tümünü Göster