1. 1.
    +1 -1
    inanılması güç ama gerçek. dün akşam mahalleden çocuklarla her akşam olduğu gibi mahallenin kavesinde toplanmış bilmem kaçıncı geleneksel okeyimizi atmakla meşgulduk. okeyin aşırı zihinsel konsantrasyon gerektiren zor bi oyun olması ve yorucu bir gün geçirmiş olmam sebebiyle beynim bu yoğun tempoya dayanamayarak yorgun düşmüş, gece yarısı olmadan gözlerim istemsiz kapanmaya başlamıştı. alnıma masaj yaparak biraz baş ağrımı dağıtıp, rahatlamaya çalıştıysam da nafileydi. kendimi çok yorgun ve tükenmiş hissediyordum. masamın yanındaki tablanın üzerinde yarım duran portakallı oraletimden bir yudum aldım. iyice soğumuştu peh.

    bardağı yerine koyduğumda oyun arkadaşlarım yüzüme bakıyordu. sıranın bana geldiğini farkettim. hamlemi yaptım. fazla taşımı atar atmaz ezeli yancım rıza'nın tepkisiyle karşılaştım. "olum salak mısın dıbına koyim. niye attın adama yarayan taşı. bi karşıya bak takip et oyunu" dedi. "rıza" dedim. "efendim" dedi. "gibtir git" dedim. "amk salaa" diyip yanımda oturmaya devam etti. ben de oyunu daha fazla sürdüremeyeceğimi belirtip "bu son oyun olsun artık yeter uykum var dedim". yancım rıza; "tavuk gibi tüneyecek misin erkenden sütünü de içmeyi ihmal etme amk" dedi. "bak rıza bu iki oldu" diyebilecek dermanım yoktu. öyle sustum.

    neyse oyun bitti. karşımdaki oyun arkadaşım yazboz dediğimiz skor kağıdını eline aldı ve sonucu hesaplamaya başladı. kafası zehir gibi çalışıyordu muallaknin. aramızdaki en tahsilli kişiydi. lise mezunuydu. puanları ışık hızıyla hesapladı. bitkin halimle 3. olmuştum. hesabın bana kalmamasına sevindim. sonuncu olan adamı her akşam olduğu gibi biraz sözlü rencide ettik eğlendik. hadi bana eyvallah dedim ayağa kaltım. tam masayı terkediyordum ki. uzun saçlı, sakallı bir adam karşımda belirdi. "işte bu, işte bu!" diye bağırmaya başladı. yorgun bakışlarla adama bakıyor hareketlerine anlam vermeye çalışıyordum. "ne diyon dayı?" dedim. iki elinin baş ve işaret parmağını çapraz birleştirip dikdörtgen bir kadraj haline getirdi ve bana kadrajın içinden bakmaya başladı. bi yandan ellerini yakınlaştırıp uzaklaştırıyor bir yandan "işte bu!" demeye devam ediyordu. mahallenin delisi sandım. "dayı akşam akşam tombaladan mı çıktın yahu?" dedim. "hayır ben ünlü bir film yönetmeniyim 1 saattir seni izliyorum. üzerinde çalıştığım yeni bir film projem var ve uzun zamandır arayışı içersinde olduğum, fakat bir türlü karar veremediğim baş karakter profilini gerek melankoliyi yaşam tarzı haline getirmiş görünümün gerekse nev-i şahsına munhasir davranışlarınla en iyi senin canlandıracağını düşündüm. kafamdaki gölge karaktere cuk oturdun. seni çok ünlü yapıcam. oynadığın filmler ödülden ödüle koşacak, şöhretin, paranın kapıları sonuna kadar sana açılacak" dedi. "peki zeki müren de bizi görecek mi" şeklinde ucuz bi espri yaptım. kimse gülmedi. gerçek olduğuna hala ihtimal vermiyordum. bütün bunların mahallenin delisi zırvalıkları olduğunu düşünüyordum ta ki kartvizitini çıkarıp "al bu benim kartım eğer düşünürsen -ki bunu çok isterim- beni ara" diyene kadar.

    karta baktım "zeki demirkubuz (ste)" yazıyordu. dizileriyle büyüdüğümüz osman sınav'a özenmişti yavşak. fakat kartvizitin kalitesini görünce adamın taşaklı bi adam olmasa bile zengin biri olduğuna inanmaya başlamıştım hafiften. uykusuzluktan kapanmak üzere olan gözlerim birden açılmıştı. "çok kazanacak mıyım?" diye sordum. paradan, şöhretten girdi ışıklı hayatlardan alkolden kadınlardan çıktı. bir anda gaza geldim ve aceleci bir ses tonuyla "nereli imzalıyorum" dedim. sen hele bu gece bi yat dinlen o işi yarın hallederiz dedi. bi süre daha ayaküstü sohbet ettikten sonra tekrar görüşmek üzere vedalaştık.

    eve gittim bi süre gözüme uyku girmedi. paramla mutluluk satın alabileceğim günlerin çok yakında olması beni heyecanlandırırken bi yandan korkutuyordu. bi süre yatakta debelendikten sonra geceye gözlerimi yumdum. sabah dinç ve kıpır kıpır bi şekilde erkenden uyandım. telefona baktım patronum 12 kere aramıştı. umursamadım. kahvaltı yaptım. traş oldum. traştan sonra aynaya önceden numaratajını yapmış olduğum bakışlarımı attım. mmm şöhret basamaklarını tırmanmaya hazır ve nazır gibiydim. şimdi oturdum randevu saatini bekliyorum. birazdan kartvizitteki numarayı aramayı planlıyorum. umarım herşey olumlu gider ve hayatımın idişatı hem u dönüşü yapılan hem yükselen bi otopark rampası gibi olur. bana şans dileyin beyler.
    ···
  1. 2.
    +1
    bunu john f. kenedy bile okumaz panpa.
    ···
  2. 3.
    +1
    özet geç bin
    ···
  3. 4.
    +1
    Böyle uzun metinleri hiç zorlanmadan okuyorum amk niye üşeniyosunuz ki
    ···
  4. 5.
    0
    işte bu!'dan sonrasını okumadım amk. gerçekçi değil. kralı gelsin, zeki demirkubuz gibine takarsa nolayım
    ···
  5. 6.
    +1 -1
    baştan sona okudum. bi yat dinlen o işi yarın hallederiz sözünde kahkaha attım. zeki abi gerçekten zeki bir insan.

    Kadife pantolon, kareli kısa kollu gömlek, kirli beyaz spor ayakkabı ve eski bel çantası kombinasyonundan vazgeçmezsen yükselirsin.

    edit: senin başlıklarına ne zaman yazı yazsam eksi yiyorum amk.
    ···
  6. 7.
    +1
    sabaha kadar duvardan duvara mi kesfetti panpa
    ···
  7. 8.
    0
    hep ilk nicki okuycam diyom unutuyorum amk zamanimi harcadin pic
    ···