1. 1.
    -4
    Beyler aksiyon dolu , uzun bir hikayeye başlıyorum.
    herkese okumasını tavsiye ediyorum , gerçekten sürükleyici olacak.

    Hadi başlayalım. ;

    dün sabah saatlerinde , balkonumda , bir yandan espresso kahvemi yudumluyor
    diğer yandan , geçen gün bana hediye edilen , rahmetli stieg larsson'un yayımlayamadan
    öbür dünyayı boyladığı serisinin , son kitabını okuyordum.
    birden sehpanın üstünde duran s3 ten nağmeler yükselince , ağır ağır kaldırdım
    ekranda , çok sevdiğim bir dostumun ismi yazıyordu.
    - alo
    " kanka nerdesin acil gel , mustiyi mahfetmişler , adamlar kaktüs barda
    biz yarım saate ordayız" dedi.
    tek kelime etmeden kapattım telefonu. savaş elbiselerimi giyip , belime taktım.
    evin kapısından çıkarken, kitapta son okuduğum cümle aklımda kalmıştı.
    " her zaman iyilerin kazanmasını beklemez , haksızlık olur "
    merdivenlerden aşşağı inip , kapının önünde duran siyah kawasaki ninja 250r ye atladım.
    kontağı çevirip , vitese takmamla , bir iki kırmızı ışığı geçerek
    gürültüsüyle kavgasıyla , hapçısıyla , katiliyle meşhur kaktüs bara
    varmam sadece birkaç dakika mı aldı.
    bizimkilerin gelmesi , uzun sürecekti , bekleyemezdim.
    içeri daldım.
    mekana girer girmez ağır sigarayla karışık esrar dumanı , rakının o geniz yakan
    kokusunu burnuma çekince , biraz sonra hiçde iyi şeylerle karşılaşmayacağımı
    söyleyen bir sesin , içimden geldiğini anladığımda , bedeni xl olmasına rağmen
    bilerek ve isteyerek small siyah tişört giydiği belli olan izbandut gibi
    badyguard karşımda duruyordu.
    - hayırdır bilader . dedi kaşlarını çatarak. nefeside alkollüydü.

    + "burada hayırın işine bilader "dedim. diğer yandan elimi hafiften çakıya doğru
    zütürüyordum.

    ---not : aslında başka bir başlıktaydı ama sanırım başlığın adını doğru bulmadım.
    buraya taşıyorum. --

    Devamı geliyor...
    ···
  1. 2.
    0
    neyse ki badyguard fazla zorluk çıkarmadı. bende bara doğru yol aldım.
    buzlu ağır bir martini söyleyip , diğer yandan sigaramı yakarken , etrafı gözetliyordum.
    arkadaşımı döven o itleri kestirmeye çalışıyordum.
    sigaramdan daha ilk dumanı almıştım ki , sağ yanımda bir afet olduğunu gördüm.
    kız kelimenin tam anlamıyla bomba gibiydi.
    sarı saçları , yeşil gözleriyle , üstündeki beyaz açık bluzuyla ,
    bembeyaz dişlerinin arasından " merhaba " diyince , kulaklarına doğru hafiçe
    çekilen yanaklarının birinde gamzesi ortaya çıktı.
    martinimden bir yudum daha alıp , elimi uzattım " merhaba , sizin gibi güzel bir
    bayan için , pekde tekin bir yerde olmadığınızı biliyorsunuz umarım " dedim.
    birşey söylemedi , çantasından sigarasını çıkardı , ağzına aldı , ben yaktım.
    sigarayı dudaklarının arasında sıkıştırmasından , nefes borusuyla , ucundaki ateşi
    içine doğru çekmesine kadar vucüdundan fiziksel olarak olup biten herşey
    çok güzeldi. beni etkiledi. dumanı üflerken , kırmızı dudakları açıldi ;
    "evet ama burada pek çok kahramanında dolaştığını biliyorum " dedi.

    Devamı geliyor ...
    ···
  2. 3.
    0
    ben hafifçe gülümseyip , elimi tekrar martiniye zütürürken , uzun siyah saçlı barmenin
    enteresan hareketleri , gözüme çarptı. bardak elimde izlemeye koyuldum.
    bir elinde tekila diğer elinde rusların " krasna " diye isimlendirdikleri kırmızı şarap olan
    bu adam , tekileyi havaya doğru eğim vererek salladı. dönene dönene boşlukta yukarı doğru ilerleyen
    tekila daha hızını kesip yere doğru alçalmaya başlamadan , şarap şisesinide yine
    aynı hız ve eğimle bu kez tam ters yönde fırlattı , bir kaç saniyeliğinede olsa
    şarap ve tekilayı aynı anda havada , kendi eksenleri etrafında dönerlerken izlemimze
    fırsat tanıyan yer çekimi , daha fazlasına musade etmeyip , ağırlıklarınca
    şişeleri yere doğru çekince , barmenin pratik elleri ikisi şişeyi birden
    her nasılsa aynı taraflarından yakalayıp , havada bir kere daha dönderdikten sonra
    şarabı kapağından ağzına aldı , tekilayı sol eliyle , kolu arasında ki dirseğine koyu
    35 lik votka şişesine doğru uzanıyordu ki , bir gürültü koptu.
    ağzından kırmızı şarap şişesi yere düştü.
    tezgah kırmızıya boyandı. bu sahne sanki az sonra olacakları haber veriyordu.

    devamı geliyor...
    ···
  3. 4.
    0
    beynimin köşesinde bir yerlerde , barın içine yerleştirilmiş , devasa ses sisteminden , kıyamet
    tangırtıları gibi yükselen korkunç sesi bastırıp, dinleyenleri rahatsız edecek kadar
    ses çıkarabilecek tek aletin ancak "silah" olabileceğine beni ikna etmeye çalışan bilgiler kodlanmış
    gibiydi.
    başka biri tarafından yönetiliyormuş gibi , ağırca kapıya doğru dönmemle ,
    kapıda havada duran sağ elindeki silahın ucundan tükenmeye yüz tutan dumanları gözüme
    çarptı ilk önce.
    bir silah patlatılmıştı.
    gündüz vakti , antalyanın göbeğinde , karakola 300 metre uzak bir barı kim basardı.
    daha doğrusu bu bir baskınmıydı.
    ayrıca dev badyguard neredeydi.
    sorularla yerimden amaçsızca kalkarken , ilk olarak " nee oluyo yaa " diyen tiz bir ses
    duyuldu. arkasına , bu sesi bekliyormuşçasına , onlarca kızlı erkekli genç insanlar
    bağrışarak sağa sola doğru koşuşturmaya başladı.
    kimi kendini barın , altına atıyor , kimi masa altına gizleniyor ,
    kimileri tuvalete doğru koşuyordu.
    bir anda patlak silah sesiyle oluşan hengameye bakılacak olursa
    herkesin bir kan davalısı var gibi görünüyordu.
    kapıda sağ eli havada olan genç , hengameye aldırmaksızın elini indirdi.
    silahı beline taktı.
    barın merdivenlerinden yavaşça aşşağı inmeye başladı.
    o indikçe , bu adamın tek başına barı basan bir korkusuz değil ,
    manyak bir çetenin ele başı olduğu , arkasından inenlere bakılınca
    anlaşılıyordu.
    burnuma çok kötü kokular geldi. barın önünde ayakta duruyor ,
    tepkisizce gelenlere bakıyordum.

    devamı geliyor...
    ···
  4. 5.
    0
    merdivenin sonuna varan çete başının yüzü artık açıktan açığa görünüyordu.
    siması belirmeye başladığı anda , hafızalarda adeta kazınan ilk özelliği, kılsız suratında ,
    üst burnunun 1 cm sağından başlayıp , üst dudağına kadar inen , neşter iziydi.bir kaç santimlik
    bu izin etrafı belli belirsiz çökmüş , hafiften kararmıştı.
    ilk bakışta ameliyat izi sanılan iz, dikkatli bakınca , ağır bir hesaplaşmanın
    sonucu , olarak bırakılan hatıra olduğunu kestirebiliyordu.
    yüzü kılsız , en 26 yaşlarında gösteren bu genç adamın sağ eli hala belinde , olduğu halde ,
    barın ortasında ağır adımlarla ilerliyor , etrafına , kıpırtısız dudaklarıyla ve donuk
    gözleriyle bakıyordu.
    kim bilir belkide bir yandan polisin , kaç dakika içinde burada olacağını hesaplıyordu.
    birşeyler arar gibi etrafı gezinmeye başladı.
    bir iki genç kızın yüzüne uzunca baktıktan sonra , bir yerde durdu.
    uzunca bir bar masasının altına girmiş , masanın uzun olmasını sağlayan demir ayaklığa
    sarılmış , ağlayıp ağlamadığı belli olmayan bir kıza tekme attı.
    kız " auuah " diye inlemesine rağmen , sanki tekmeyi yiyen kendisi değilmiş gibi
    ses çıkarmadan demir ayaklığa sarılmaya devam etti.
    genç elebaşı elini silahından çekti. sanki aradığını bulmuştu.
    arkasını döndü, adamlarına tam anlaşılamayan bir kaş işareti yaptı.
    bundan sonra olacaklar gerçektende tahmin edilemezdi

    devamı geliyor...
    ···
  5. 6.
    0
    silahlı ekibin arasından diğerlerine nazaran daha zayıf olanı barın dışına doğru merdivenleri ikişer
    ikişer atlarak kapının dışına çıktı. onun mekanı terketmesiyle , kalbimin hızlı hızlı attığını
    , adrenalinin vucüduma ağır ağır salındığı farkettim. biraz sonra olacakları, bir ses şifreli bir
    şekilde mekana fısıldırıyordu ama şifreyi çözmeye kimsenin tecrübesi yetmiyordu.
    genç ele başı , kızın ayağına yapıştığı masaya sağ kalçasını koyup, yarı oturur duruma
    geldikten sonra boğazını temizler gibi yaptı.
    bu harekat az sonra uzunca bir nutuk atacakmış gibi bir edaya bürünmesini sağlasada
    aslında uzunca anlatılacak bir olaya bizzat imza atacağının göstergesiydi.
    bu arada , barın arka taraflarından birkaç kişinin merakı , korkularını yenmişti.
    kafaları kaldırıp olanı biteni izlemeye koyuldular.
    az sonra barmende usulca kalktı , tezgahın altından. birden yanımdaki
    sarışın kızı merak ettim. sağıma döndüm fakat göremedim.
    kaçmasına imkan yoktu , buralarda bir yerlerdeydi , ama nerede.

    az önce dışarı çıkan çocuk , hızla içeri girdi ,merdivenleri ikişer ikişer
    atlarken , kimse onun neden dışarı çıktığını , fiziksel özelliklerinden
    anlayamadı.
    ancak sadece çok dikkatli gözler , sağ avucunun sıkılı olduğunu gördü.

    devamı geliyor...
    ···
  6. 7.
    0
    usulca patronunun yanına geldi. genç patron , addıbını görür görmez, sanki birkaç dakikalığına girdiği
    rüyadan uyanır gibi oldu , masadan indi. bulunduğum açıdan görülmeyecek bir şekilde , çocuğun elinde ki
    şeyi aldı. yüzünün büzülüşü , buhranlanışını görmemle , ortada bir meselenin döndüğünü anladım.
    ancak bu mesele , yoksa bir klagib bir aşk hikayesi , entrikalı bir ilişkinin ürünü müydü ?
    antalyanın göbeğinde , bu insanlara silahla bar bastıran dürtü , henüz şeklini şemalini göremediğim
    bir havva kızı tarafından mı verişmişti.
    genç patron addıbının önünden iki adım çekildi.
    sanki herşey önceden planlanmış gibiydi.
    o şeyi getiren genç adam , kızın duyulur duyulmaz bir sesle, sarıldığı masayı sağlam
    bir tekmeyle devirdi.
    bu arada patron arkasını dönmüş , barın ışıltılı duvarlarına bakıyordu.
    ne düşünüyordu kim bilir. şimdiye kadar çıkmadığına göre , buradan bir çıkış planı
    hazırlamaya gerek görmemişti. çünkü az sonra polislerin o göz korkutan sren sesleri
    duyulmak üzere olması gerekiyordu.
    masanın devrilmesiyle , yere yuvarlanan kızı yine genç adam ağır hareketlerle
    ayağa kaldırmaya çalıştı. genç adama hiç direnmeyen kız , buna rağmen bir hüngürdemeyle
    iç parçalayan yumuşak bir sesle ağlamaya başladı.
    kızı daha kaldırmak için , belini kavrayan genç adam , şimdi patronun arkasında
    sanki , bir giyim mağazasının vitrinine dikilecek , bayan modeli dik tutmaya
    çalışıyor gibi duruyordu.
    elebaşı arkasını döndü. kızın gözlerinin içine baktı.
    hüngür hüngür ağlamayı duymuyor gibiydi.

    devamı geliyor...
    ···
  7. 8.
    0
    genç elebaşı, kızıl küt saçlı , siyah tişörtlü kıza bir saniyeden daha az bir süre baktıktan sonra
    elleri kolları tutulmuş olan kıza yaklaştı , sol eliyle , kızın çenesini kavradı.
    sert bir hareketti bu. " glak " diye ses çıktı yanaklarından kızın.
    " hılk " diye kesildi yumuşak ses.
    sonra sanki oynadığı sahnenin en zorlandığı yerine gelen oyuncunun tedirginliği gibi
    " aç " dedi elebaşı. davudi bir sesi vardı. barı bastığından itibaren , ilk kez bir insan sesi
    duyan gençler olayın ciddiyetini dahada kavradı.
    gayet ciddi , olacakların bir oyun değil , gerçek olduğunu tüm davudiliğiyle haykıran bir sesti bu.
    kızın göz yaşlarının damladığı sol elinin işaret ve orta parmağıyla az biraz açıp
    sol bileğiylede iyice sıkarak desteklerken ağız dikey olarak 4 cm açıldı.

    genç elebaşı kızın gözlerinin içine biraz daha baktıktan sonra , sağ elinden tuttuğu şeyi ağzının içine ,
    kimsenin görmesine izin vermeden kapattı.
    bu cisim her ne ise kızın yüzünün morarmasına , ağzını oynatamasada , acıdan
    böğürtü şeklinde , anlaşılmaz sesler çıkarmaya başlamasına sebep oldu.
    öyle ki , genç kızı tutan adamda , artık kızı zaptetmek için daha fazla çaba sarfetmek
    zorunda kalmaya başlamıştı

    devamı geliyor..
    ···
  8. 9.
    0
    tamda bu anda belimde birşeylerin varlığını hissettim.
    elimi belime zütürmemle , evden çıkarken belime taktığım
    çakının artık yerinde olmadığını fark ettim.
    bu farkedişe şaşıramadan , metal saplı bir çakının havada döne döne
    ilerleyerek elebaşının boğaz dersini yırtarak ilerleyip , soluk
    borusuna kadar ilerleyişini gördüm.
    kalbim yerinden fırlayacak gibiydi.
    olacakları kestirmek için herzamakinden , daha fazla çalışması gereken beynim
    durdu.
    sabitliğin , hiçliğin içine düştüm sanki birkaç saniyeliğine.
    beni arkama , çakıyı fırlatana doğru döndüren çılgınca merakı yenemedim

    devamı geliyor...
    ···
  9. 10.
    0
    Çakı " lüp " diye boğazına saplanan adamla beraber zamanda yavaş yavaş
    yere doğru akmaya başladı. önce dili tutuldu , sağ elini zorlayarak çakıya zütürüp
    sapını tuttu , tam bu anda gözleri kayarak yere düştü.
    Bu düşüş anında bir kaç çığlık koptu.
    Yere yığılan adam çenesini , dişlerini sıkıyor , belirsiz sesler çıkarıyordu.
    kızı tutan genç , şiddetle kızı bir kenara attıktan sonra
    yere boylu boyuna uzanan adamın yanına gitti.
    bir nara attı , öyle bir nara ki , boğazları yırtılacak gibi oldu.
    hepsi sivri burun ayakabı giymiş adamlar düşen ele başına doğru koşmaya
    başladı.
    bir yandan koşuyorlar , diğer yandan , sanki hava döne döne ilerleyen
    çakının nereden gelip , nereye gittiğini gösteren bir iz arıyorlardı.
    bir kaç kız, o hengamede bir kenara atılan ve sanki boğuluyormuş gibi
    böğüren küt saçlı kızın yanına gidip , köşeye çektiler.
    tüm bunlar bir kaç saniye içinde olurken ben arkamı döndüm.
    sarı saçlı kız barmen tarafında , elinde benim martinim ,
    bir insan öldürmeye teşebbüs etmekten dolayı pişman fakat
    bunu gizlemeye çalışacak kadar güçlü bir gülümseyişle
    kaşlarını kaldırarak ;
    " haklıymıssın burası pekde tekin bir yer değilmiş "
    dedi.
    o anda aklımda ışık hızıyla dönen yüzlerce sorudan sadece birini
    yakalayabildim ;
    " neden yaptın "
    gülümsemesini biraz daha genişleterek , milyonlarca yıl saklanmış
    bir sırrı verir gibi kulağıma eğildi ;
    " ben değil , sen yaptın " .
    kanım dondu. Ancak bu donuş , sözlerinin etkisiyle değil , tamda o bunu
    söylerken , gözlerimin gördüğü şey yüzündendi.
    daha olanları tam olarak idrak edemeden ,
    o kulak gıcırdayıcı , sren sesleri yüzlerce farklı kulakta birden patladı.
    akabinde kızılca bir kıyamet, kıyamet kadar büyük bir hengame koptu içeride.
    kahramanlar gelmişti.
    ancak ben hala gözlerimi kızdan ayıramamıştım.
    daha doğrusu kızın eline taktığı eldivenlerden...

    --devamı daha sonra gelecek. belki bu gece belki yarın.

    polise ifade verme sahnesi , sarı saçlı kızın söyledikleri
    polis tutanaklarından ki tanıdık isim , küt saçlı kız meselesi aydınlanırken
    birileri karanlığa boğulacak.
    ···
  10. 11.
    0
    okunurmulan bu
    ···
  11. 12.
    0
    @11 sen bilirsin kanka.
    ···
  12. 13.
    0
    reserved
    ···
  13. 14.
    0
    son bir up.
    ···
  14. 15.
    0
    devam et panpa

    edit: çok hoşuma gitti amk.
    ···
  15. 16.
    0
    @15 devam edecem tabi.
    ···
  16. 17.
    0
    film gibi lan devam et amk
    ···
  17. 18.
    0
    reserved
    ···
  18. 19.
    0
    dünden sonrasını okumadım direkt çüküledim
    ···
  19. 20.
    0
    panpalar sağolun.

    @19 muallak.
    ···