saat 18.00 sularıydı evden çıktım.3 saatlik matematik-geometri dersi için sabırsızlanıyordum desem yalan olur. öğretmenin evine yaklaştığımda dersimizin başlamasına yaklaşık olarak 40 dakikaa vardı. bende biraz zaman geçireyim dedim. otobüs durağındaki banka oturdum. evet zaman geçirmek için saçma bir yöntem ama ne buluşacak kız arkadaşım,ne de 40 dakika için zamanını çalacağım kadar önemsiz bir arkadaşım yoktu. veya facebook'a girebilen veya içinde süper güzel oyunlar bulunan bir telefonum vardı, sadece snake oyunu olan saçma bir telefon. oturdum ve halk arasında dendiği gibi "gelene geçene bakmaya" başladım. çok çeşitli insanlar gördüm. beyaz fötr şapkalı,70 yaşlarında, güzel giyimli yaşlı bir amca gördüm. şapkası çok güzeldi.o anda ensesine levyeyle vurup şapkasını çalmak geldi içimden.bir de olmazsa olmazı, gömleğinin iliklenmemiş 2 düğmesinde asılı duran güneş gözlüğünü. kendimi tuttum ve beklemeye devam ettim.
önümden ekip otosu geçti, içindeki polis beyler banaa tip tiip baktı.e tabi ben de polis olsam, sırtında çanta, sağa sola şüpheli şüpheli bakan birini sorgulamak isterdim.ama arabadaki yaşlı olan polis beyle bir an göz göze geldim ve benim direk ne mal olduğumu anladığı gibi arabayı kullanan polis beye birşeyler söyledi ve gittiler. sonra durağın aşağısından, park tarafından bi çoçuk yaklaşmaya başladı. saçı dikmiş,o sözde "güzel" görünen saçlarının tepesine saçma bir şapkayı, saçma bir biçimde takmıştı çingene benzeyen, yaşlarındaki çoçuk.. elinde son model, dokunmatik,benim bilgisayarımda kasan oyunların kaymak gibi oynandığı telefonundan çalan saçma atarlı şarkılarla önümden geçti. bana dooğru gelirken tip tip bakmasını söylememe gerek yoktur zaten.
sonra 2 adet deliğanlı geldi. bunlar saçı dikmiş olanlardan değildi.ama suratlarına bakınca aynı kafada olduklarını anlayabiliyordum.ve dış görünüşlerine tabii. birinin kafasında yine saçma bir şapka, üzerinde beyaz bir tişört, altında mavili beyazlı yırtmaçlı sarkıklı pantolonlardan,en aşağıda da saçma sapan bi konvers vardı. diğerinde ise 3 numara saç, saçma bir kolye, mavi bir tişört üzerine giyilmiş, ince kolsuz bir ceket olmasına rağmen göğüs tüyleri görünüyordu. heralde erkekliğini gösterme çabalarıydı bunlar. kıl demeye dilim varmayan tüğlerle.aaa şimdi hatırladım,bir de ekürisi olan bi pitbull'u vardı bu tipin. arada bir köpeğe "gel ulan!!1" diye bağırıp kıçına hafifçe vuruyordu. köpek bunu giblemiyordu tabii. arada bir de lafımı geçiririm ayağına tasmasını bırakıyordu köpeğin, serbest takılmasına izin veriyordu. köpek her seferinde sağa sola hamle yapıp uzaklaşmaya çalışıyordu ama nafile. döşü gıllı erkeğimiz tasmasının üzerine çullanıyordu tam zamanında.
sonra bu ikisinin yanına bir araç yanaştı. arabadan apaçi-kro kırması bir varlık
* ve yanında kel, turuncu top sakallı, üniversiteli grupların cool elemanlarından biri çıktı. içimden "arkadaş bula bula bu gavat topluluğunu mu buldun ulan" dedim. hepsinin çenesine levyeyle vurmak istedim.ama yine kendimi tuttum. yaklaşık bir 5-6 dakika sonra, saçı dik, ciks telefonlu, çingen çoçuk tekrar önümden geçti. giblemedim ben bunu.
parkın aşağısına doğru gitti tekrar.
sonra uzaktan yine bunu gördüm, yanında biri daha vardı. uzaktan güzel bir kıza benziyordu ama ben gözlerime inanmadım. günde 6 saat matematik soruları çözen, geri kalan zamanda da bilgisayarda telef olan gözlerim bana yalan söylüyor olmalıydı.
ne yazık ki doğruymuş gördüklerim.
bu çingen apaçi çoçuk, kızı boynundan boğarcasına sarmalamış, diğer elinde de telefonuyla şarkıyı dinlerken saçma bir tempoyla yürüyordu. işte o zaman beni hiç kimse tutamazdı. kendim bile.bu çoçuğa ve yanındaki kıza levyeyle saldırmalıydım.ama ne yazık ki hayatım boyunca hiç levyem olmamıştı.bu ikisi, benim önümden geçerken yapabileceğim tek şey kızın zütüne bakarak,31 için beynimin bir köşesine atabilmekti. sonra gibik, renksiz telefonumdan saate baktım, gibik derse doğru gibik çantamla beraber gibik gibik yürüdüm.
umarım mesajı almışsınızdır. kesinlikle bir levye edinin.
