En sevdiği şey dağda davar güderken öğle araları verdiği molada yufka ekmeğin arasına koyduğu soğan ve domatesi köy peyniri ile harmanlayıp yanında içtiği köy ayranıyla yaptığı küçük bir keyif idi gel zaman git zaman ahırdan bozma evine artık dar gelmeye başlamıştı iktidarsizlik başlıca sorunuydu Dölsüz sülo nun ama zamanla maddi durumu iyileşince ( keçileri bir hayli çoğalmış ve kurban bayramı arefesi olağanüstü kâr etmişti) gibi de yavaş yavaş kalkmaya başlamıştı… köyde orta halli bir ailenin kızına bile göz koymuştu Dölsüz sülo..

Eh kaderin cilvesi Dölsüz sülo yavaş yavaş hayata uyanıyordu sabahları erkenden kalkıyor davarları dağa salıyor yaşadığı hayatin çokta kötü olmadığını anlayarak kendine telkinler ediyor ve maddi durumunun düzelmesiyle pgibolojisine yansıyan iyilik hissi onu fizyolojik olarakta daha iyi kılıyordu hatta davarların başında türkü söylemeye bile başlamıştı sülo keçilerinden elde ettiği süt ve peynirden ve keçileri satarak kazandığı paradan bir hayli refaha ulaşmıştı

Evini tamir etti orta halli bir araba aldı artık sabahları savlarını bile taramaya başlamıştı yaşamaya başladığını gösteren bu emareler Dölsüz sulo nun hayata tutunmaya başladığının bir göstergesiydi komşunun 20 li yaslarindaki dul kızına yan yan bakıyor gözlerini kısıyor ve onu alıcı gözlerle süzüyordu birgün onu tenha bir yerde kıstırdı… “selime napiyon bu tenha yerde kizin nerde” selime hemen irkildi sana ne Süleyman git başımdan dedi Dölsüz sulo “amina kodumun karisi gel kaçma (kovalıyor )

Selimeyi şalvarından tutup kendine çekti kadin ses çıkaramadı dulluğunun verdiği azginlikla sessiz kaldı ve kendini Dölsüz sülonun kucağına bıraktı Dölsüz sulo yılların verdiği azginlik ve hircinlikla dul Selime nin üstüne atıldı şalvarini çıkarıp üstündeki blüzü bir hısımda çıkardı ve kollarında kendini bırakan dul selimeye sahip oldu

Hava kararmıştı dul selime ve Dölsüz sulo evlerinin yolunu tuttu Dölsüz sülo çok vakit kaybetmeden selimeyi babasından istedi ve dini nikahını koyun imamina kıydırdılar gel zaman git zaman Dölsüz sulo nun bir türlü çocuğu olmuyordu selime nin eski kocasından olan çocuğu bazen köye gelir gider bazen de babasında kalırdı… Dölsüz sulo feleğin çemberinden geçtiğinin bilincindeydi acaba bunca şeyden sonra kısır mı kalmıştı bir çocuğu olmasını ve ona dedesinin adını vermeyi çok istiyordu yaklaşık 2 yıl olmuştu ama Dölsüz sülonun bir Türlü çocuğu olmamıştı

Bu kısırlık sorunsalı beynini kemiriyor gece uykuları kaçıyor zaten zor alıştığı hayata yavaş yavaş küstürüyordu.. selime bu konuyu hiç açmıyor Dölsüz sulonun hallerini görmezden geliyordu sonuçta bir tane çocuğu vardı ve Dölsüz sulo dan çocuğu olmasa çokta ırgalamazdı Dölsüz sulo sinirden stresten kafayı yemek üzereydi artık kısır olup olmadığını öğrenmek istiyordu köy yerinde dedikodusu yayılmasın diye bunu kendinden bile saklamaya çalışıyordu

Bazen bu sorun aklını kurcalıyor acaba sıkıntı selime de mi diye düşünüyor fakat hayatın gerçekleri kafasına dank ediyor ve eğer selime de sorun olsa eski kocasından nasıl çocuğu olsun diyerek tekrar hayata küsüp için için ağlamaya başlıyordu, birgun bu böyle olmayacak diyerek hastaneye gitmeye karar verdi bundan kimsenin haberi yoktu eşine süt ve peynir satmak için pazar a gideceğini söyleyip evden çıktı küçük araştırmalar sonrası bir laboratuvar bulmuştu oraya gitti sperm testi vermek istediğini söyledi ve bir test verdi bu işlemin 31 cekerek yapıldığını öğrendiğinde bir şaşkınlık geçirmişti gerçi Dölsüz sülo nun böyle şeyler düşünecek hali yoktu beklemeye koyuldu 3 saat sonra test sonucu belli olacaktı yakınlarda bir kafe buldu ve oturmaya başladı

Bir gören eden bari olmasa diyerek içten içe tedirgin oluyordu derken vakit geçti test sonucunu aldı ve kısır olduğu gerçeğiyle başbaşa kaldı nasıl olurdu bunu nasıl kabullenebilirdi o her şeye rağmen erkek değil miydi kaderine çeşitli sövgüler yağdırarak evin yolunu tuttu akşam oldu eve geldi yüzü sirke satıyordu pgibolojisi alt üst olmuş kendini yetersiz ve yarım bir erkek olarak görmeye başlamış bu pgibolojik durumunu belli etmemek için selimeyle göz göze gelmemeye çalışıyordu derken selime durumdan işkillenip; suleyman hayırdır pek bir moralin bozuk peyniri satamadın mı yoksa “

Rez.

Dölsüz sülo; peyniri de giberim seni de giberim kes sesini git bana yemek getir çay koy amina kodumun huursu seni” diyerek selimeyi başından savdı selime sesini çıkarmadı mutfağa gitti, Dölsüz sulo iyice kederlenmişti yatağa uzandı gözleri bir noktaya odaklanmış boş boş bakiniyordu

Anasını gibtigimin dünyasında başıma gelmeyen kalmadı bir çocuğum olsa belki beni bu hayatın çilelerini göğüsleyecek cesareti ve motivasyonu verirdi ama lanet olsun ki o bile çok bana, amina koyayim amina koyayim… o sırada selime yemeği getirmiş sofrayı hazırlıyordu selimeyle bakıştı ve içten içe hüzün dolu gözlerle başını çevirdi içi içine sığmıyordu dışarı çıktı ve eline aldığı sopayla keçileri dövmeye başladı keciler bağırıyor çağırıyor koyu adeta inletiyordu her vuruşunda hayattan adeta intikam alıyor kendi kendini avutuyor bir taraftan da canavarlaşıyordu selime sesleri duyunca ahıra gitti “suleyman suleyman!! Napiyorsun aklını mı kaçırdın !!! Dölsüz sülo gözü dönmüş bir vaziyette selimenin kafasına sopayı indirdi kadin bayılmıştı Dölsüz sulo be yaptın ahmak herif git kendini vur şimdi dedi

Köylüler gelmeden selimeyi içeri zütürdü neyseki sadece bayılmıştı kendi kendinden utandı kendi kendine “ulan ahmak herif sen kısırdan kadinin keçilerin suçu ne? Kafamı gibeyim kafamı gibeyim…. Selimeyi ayıltmaya çalışıyordu burnuna kolonya tuttu “selime! Selime! Uyan! Kadin dan ses yoktu Dölsüz sulo ne yapacağını şaşırdı doktor çağırsa adliyelik olurdu köylüler gelirse elaleme malamat olurdu kara kara düşünürken selime den ses gelmeye başladı “Süleyman sana ne yaptım da beni bu hale getirdin”, Dölsüz Süleyman “ ah selime neler çektiğimi bilsen! Kendimi kaybetmiştim seninle ilgili bir durum yok nasılsın al şu suyu iç! Selime doğruldu suyu içti

Köylülerden bir kaçı kapıya dayanmıştı dolsuz sulo hemen selimeyi doğrultu “çıtın çıkmasın!” Kapıyı açtı buyurun komşular sormayın başıma geleni..!!! Ne oldu Süleyman neydi olanlar ? Dolsuz sulo; “hiç sormayın bizim hanımı teke nin birisi boynuzlamış ölümden döndü kadıncağız “ bende hıncımı alamayıp keçileri sopayla dövdüm, hayvan işte laftan anlamaz sizleri de merakta koydum gelin oturun…”

Dölsüz sülo o geceyi hatırından çıkarmadı kaba kuvvet ve isyan etmek kendisine hiçbir şey kazandırmazdı üstelik selimeye yaptığı haksızlık çok büyüktü neyseki selime dolsuz sulo yu çok seviyor onun bu hareketlerine anlam veremese de kocasına kötülük beslemiyordu zaman akıp gitmekteydi dolsuz sulo erkekliğine düşkün birisiydi köyde erkekliği olmadığını ima edecek, onun kısırlığını yüzüne vuracak birisi olsa gırtlağına çökerdi köyde neden çocuğu olmadığını sorgulayan birileri çıkacak diye içi kendi kendini yiyordu laf söz olur diye doktora da gidemiyordu “derdini içine atıyor gittikçe sessizleşerek kendini içine kapatıyordu

Derken aradan günler haftalar geçti ulu orta sesler çıkmaya başladı donsuz sülonun neden çocuğu olmuyor diye selime de donsuz sülonun gibinden muzdaripti artık hep aynı gible gibilmekten zevk almıyordu sülonun peynir satmaya gittiği günler gizlice ahırda kendini parmaklıyordu donsuz sülo da kendi erkekliğinden şüphe duymaya başlamıştı selime yine bir gün ahırda kendini parmaklar iken donsuz sülo ahıra girdi selimeyi öyle görmesi gururuna dokundu selimeyi oracıkta hunharca giberek dıbını zütünü dağıttı selimenin zütü memesi hatta amı bile gibilmekten mosmor olmuştu donsuz sülonun selimeyi öyle görmesi iyice şüphelerini attırmaya başladı odasına cekildi düşüncelere dalmışken selimenin kendini parmaklamasını düşündü tarla sürmekten nasır tutmuş elini daracık züt deliğine zütürdü