duygusal mallar ibretlik aşk hikayemi anlatıyorm

bugün kimse yok lan, yarın devam ederim artık.

@32 tamam lan anlatıcam part 1 i senin için.

neyse doğum gününü evde kutlayacak bu. aradım içkileri ben alıcam dedim. tamam canım dedi. neyse gittim ben tekele rakı votka tekila bi sürü kırmızı tuborg aldım. bir de kefir aldım. bu kefir denen amcık, kokusu rezildir. bi kere kafa olduğum zaman içirmeye çalışmışlardı, koklamam kusmama yetti. öyle rezil kokulu. özellikle aldım ki dıbına koyim iyice bunların. bir de doğum günü hediyesi olarak, hep okumak isteyip okuyamıyorum dediği, oğuz atay'dan tutunamayanlar adlı kitabı aldım.

@38 hazır hikaye reyiz taka sarmaz. önceden de yazmıştım.

gittim evine. yahu bu bir giyinmiş, ben gördüm uyuştum. bir de doğum günü şerefsizin, etrafa gülücükler saçıyor zaten bi de gamzeleri var ben iyice efkara bağlıyorum, “vay amk yaa, şuna bak yaa” diye. her neyse bunun amcık arkadaşları da salonda kurulmuşlar. burak var yavşak huur çocuğunun teki, ben girdim salona, “ooo hoş geldin, gel otur abisi” diyor. senin ağabeyni giberim diye kafayı gömmek var da işte, malum… her neyse içki faslına geçtik, benim çenem iyice düşmüş, kafa da güzel iyice felsefeyi koyuyorum, böyle klagib sarhoş felsefesi işte dıbına koyim. e alkolü almış biraz gevşemişiz tabi, arada cıvıtıyorum sonra hemen kendimi toplamaya, ciddileşmeye falan çalışıyorum. böyle üzerine bi dünya konuşabilceğim konuları falan açıyorum büşra ya onuyorum. sen gül ya diyorum, ne güzel gülüyorsun. daha da çok güldürecektim nasıl olsa.

alın lan iyi gider akşam vakti,

http://fizy.com/#s/1lwr10

ben vitesi iyice arttırdım, zaten alışmışım eskiden beri içkiyi hızlı içmeye ben takır takır zütürüyorum bunlar da benden geri kalmamak için içiyorlar mecbur. rakının dıbına koyduk resmen. ben de hafiften kontrolü kaybediyorum bu arada, zaten abazanlık tepeme vurmuş, içimde büşraya olan sevgim var iyice yanıyorum içtikçe, içki iyice körüklüyor içimdeki alevi. aynı zamanda bu binlere olan nefretimi de. rakı faslı bitti, ben hafiften kaymaya başladım. biraz ara verdik. muhabbete devam ettik. sonra kalktım votkayı getirdim. bunlar şekle girdi votkayı görünce. votka limonu yaptım verdim binlere, votka nın da dıbına koyduk ama. votka da bizim amımıza koydu, ben iyice dengeyi kaybediyorum, olabildiğince koltuktan kalkmamaya çalışıyorum. oturdum bir süre. ağzımızı bıçak açmıyor içkiden, hepimiz beton olmuşuz. kızlar sadece bira içiyor tabi, onlar bizden iyi. ben içkiyi içmişim iyice efkara bağlamışım zaten, büşra da alkol alınca kafası güzel tabi, iyice gülmeye başlıyor ota taka. ben beton olmuş sinmişim koltuğa buna iç çekerek bakıp bakıp sigarayı körüklüyorum, o güzel gülüşüne, o güzel gamzelerine bakıp efkanlanıyorum,...

@44 o dediğine de bağlicam reyiz. sözlüğe yazdığım çoğu entry bu hikayeyle bağlantılı.

e o kadar hayvan gibi ilerletmişiz samimiyeti, herkes sarhoş tabi bu bana bakıyor arada. nasılsın dedi kontrol babında, benim içimde fırtınalar kopuyor, e içkinin de verdiği cesaret var, diyesim geliyor, “seni çok seviyorum lan” diye de. daha o kadar uçmamış kafamız işte. bunları gibmeye karar vermişim bi kere. dedim gidersek hepimizi gideriz dıbına koyim. aldım tekilayı geldim mutfaktan. i̇çebilcek durumda olan gelsin dedim, gelmesinler de göreyim…

geldiler,

takır takır şatlıyoruz tekilaları, 1 tanesi kaydı dıbına koyim, ayakta duramıyorlar, koltuğa düşüp duruyorlar. büşra ya gülmelik bahane işte. gülsün, ne güzel gülüyor. tekilayı çakıp duruyoruz. en sonunda bitti tekila. burak la ikimiz kaldık iyice, ben koltuğa attım kendimi, büşranın yanına. başım nasıl dönüyor. resmen dünyayı sallıyorlar, dünya dönüyor. hiç öyle başım dönmemişti. büşra durdu, eliyle kafamı omzuna yatırdı. ben şoklardayım. omzunda kafam, suratımda bir gülümseme oluştu. garipti, hiç otobüsün cam kenarı gibi yaslandığımda kafamı acıtmıyordu. güzel de kokuyordu, ilginçti… iyice aşka geldim, sarılasım geldi inanılmaz bir şekilde. sarılayım öyle uyuyayım… öyle her istediğini yapamıyorsun tabi..

@48 reyiz hikaye anlatıyorum, ne özeti bekliyorsun. bu kısa sürcek merak etme. ilk açtığımda 2 günde 57 sayfa gitti başlık. o kadar uzatmicam merak etme.

bu arada bu binler başladı kusmaya. burak kusmamak için zor tutuyor kendini. midem bulanıyor deyip duruyor, mala bağlamış. kalktım ayağa dur dedim, bu gibi durumlar için kefir almıştım dedim. kefir ne lan dedi. eşeğin dölü dıbına koyim.
bi şey değil ya mideyi toparlıyor dedim. gittim kefiri getirdim, dayadım bunun ağza burna, kokuyu bi aldı bu, o dakika kusmaya başladı. ben de sinirlenmiş gibi yaptım attım kefiri bunun üstüne amk döküldü biraz bunun gömleğine falan. tekrar gittim büşranın yanına oturdum. büşra dehşet içinde bu hayvanların kusmasını izliyor ben zevkten dört köşeyim, kahkaha patlatıyorum dıbına koyim. büşra ya dedim. daha bu kafayla uğraşma sabah bunlara temizletirsin. yapacak bi şey yok mecbur öyle olacak dedi kızgın bir şekilde.
sen nasılsın dedi,
- iyi ki doğmuşun dedim.
güldü, gamzeleri çıktı.
gamzelerini görünce gülmeye başladım, o güzel gamzelerinin çukuruna gömseler ya beni..
. ne oldu? dedi,
- yok bi şey ya… yok..
yatağımı gösterdi. kusmamak için direnirken en son uyumuşum...

sabah kalktım bi baktım bu binlerin 2 tanesi halının üstüne kusmuklarının üstüne yatmışlar. biri tekli koltukta kıvrılmış yatmış burak bini de uyanmış oturuyor öyle. bunu görünce güldüm. i̇yi misin dedim.
başım çatlıyor dıbına koyim dedi utana sıkıla. sen nasılsın diye sordu? bomba gibi dedim.
o günden sonra yaş muhabbetini hiç açmadılar.

o günden sonra büşra’ya karşı hislerim iyice kontol edemediğim bir hale geldi. kız aklımdan çıkmıyordu, suratımda aptal bir gülümseme dolaşıyordum. diğer kızlar gözüme güzel gelmemeye başlamıştı. hep onun yanında olmak istiyordum, hep ona konuşmak istiyordum. zaten bi onlayken kendimi tam anlamıyla hissedebiliyordum.

özkanla konuştum durumu, o da artık açılmam gerektiğini söylüyordu. ama ne kadar samimi olsak ta aradaki yaş mevzusu sebebiyle ben de bi reddedilme korkusu mevcuttu. hayatımda hiç reddedilmemiş bir insan olarak bunu göze alamıyordum, ama büşra ya da dayanamıyordum. pelin klagib kız gözüyle yaklaşıp, “ne alakası var yaş mevzusunun git konuş, en fazla olmaz” diyordu. zaten reddedilmekten çok, açıldıktan sonra büşrayla ilişiği kesmek zorunda kalmak tırsıtıyordu.

http://fizy.com/#s/1m1719

aynı gruptan devam edek.

ayrıca o zamana kadar hiç düzenli bir ilişkim olmamıştı. aslında her ilişkiye başlarken bu kızla devam ederim mantığıyla çıkıyordum fakat lise de başıma gelen bir olay yüzünden bu olaydan da iyice soğudum, kızlara karşı bi önyargı beslemeye başladım her zaman. olayı kısaca açıklamam gerekirse, kızla çıkmaya başlamışız, gayet güzel falan, 1 hafta geçmişti neyse oturuyoruz bunla, konu cinselliğe geldi, açıklamam gereken şeyler var dedi, bilmen gerekir. nedir diye sordum, kız anlatmaya başladı ama ağzından dökülen her harfte ben kızdan iyice tiksiniyorum. abi, kız bekaret durumuna aynen şöyle açıklık getirdi, “sevgilimle evde çıplak bir şekilde yiyişiyorduk sadece, ben bunun üstünde sadece sürtünürken bi kerecik girip çıktı sadece” . ne kadar masum değil mi? bunu anlayışla karşılamanızı beklerler. gibtiri çekersiniz, arkanızdan salak ya dürüst oluyoruz kaldıramadı derler. ulan ben bi de bu kızdan baya bildiğin hoşlanıyordum. bu öyle söyleyince dedim, enayi miyim ben dıbına koyim. kıza bakış açım 180 derece değişti o an. gibtim yolladım...

@59 bu lise dönemindeki örneklediğim kız büşra değil lan. yanlış anlaşılmasın.

bundan sonra çıkmaya başladığım çoğu kız azgın çıktı onları gibip sonra gibtir ettim. arada arıza çıkanlar oldu, onlara daha ikinci haftadan gibtiri çektim. yani bir şekilde, ben istesem de istemesem de bir düzenli ilişkim olmadı. o yüzden ne yapılır, ne yaparım. nasıl düzen veririm kendime, kıza ilgi gösterirken kendimi kaybeder miyim. diye düşünceler var kafamda. zütüm yemiyor bi yandan da. özkan benim durumu biliyor tabi, abi bi yerden başlaman lazım artık dedi. pelin de bak yarın konuş biz de taksimde oluruz büşrayla yanımıza gelirsin kutlarız dedi. ben iyice kafayı taktım. ertesi günü aradım büşra’yı taksim de buluşalım mı dedim. tamam dedi. aylin i getiriyim mi dedi. getirme dedim, konuşmamız gerekenler var.
ne oldu ? diye sordu.
konuşuruz dedim.
merak ettim dedi. kapattık.

artık bu karışıklığa bir son vermeliydim...

ertesi gün gittim taksime gittim buluşacağımız yere erkenden, kafamda bi konuşma planı hazırlamışım ama yine sıçmaktan tırsıyorum, bi gülüşü yetiyor zaten gibip atmaya bir de böyle bir kararla iyice içim içimi yiyor. neyse bu geldi, bende zaten bunu görünce suratta otomatikman bir gülümseme oluşuyor. dar bir kot giymiş, üzerindekini çıkardı, askılı body giymiş. zaten vücut hatları güzel, beli falan ince bi de bunu giymiş iyice göğüsleri belirginleşmiş ben uyuştum bunu görünce, tokalaştık oturduk.. beni iyice stres bastı, kalbimin atış sesini duyuyorum nerdeyse. stresten ayağımı sallamaya başladım deli gibi. nasılsın vs muhabbetlerini geçtik öyle konuşuyoruz havadan sudan arada benim göz bunun göğüslerine kayıyor anlıyor “öhm” diye öksürüp gülüyor. napim amk bakılmicak gibi değil...

stresli olduğum 100 km öteden belliydi. aslında çaktırmazdım bu tip durumları ama bu kız kimyamı bozuyordu işte..

her neyse bu tabi merak etmiş telefondan benim ne konuşmak istediğimi. ben sürekli bir konu açıyorum tırsmaktan biraz daha uzatim diye bu akıllı tabi kısa cevaplar verip konuyu kesip atıyor. durdu sen de bi şey var bugün dedi. yoo dedim ama kulaklarımın kızardığını hissedebiliyorum. yok bi şey deyip birayı diktim kafama ben bi lavaboya gidicem dedi. tamam dedim. birayı diktim kafaya. ben stresten ayağımı sallamaya devam ediyorum istemsizce bi yandan da nasıl açıcam mevzuyu şimdi diye bardak altlığına gözüm dalmış düşünüyorum. lavabodan geldi, yanıma oturdu, o güzel kokusu yine başımı döndürmüştü, yanıma oturduğunda saçlarının koluma değmesi bile heycanımı arttırıyordu. her şeyiyle kimyamı bozuyordu kız. elini yanağıma koydu, suratımı kendine çevirdi, aramızda 10 cm mesafe vardı yoktu, gözlerime baktı, “neyin var lütfen söyle” dedi. benim heycandan kalp krizi geçirmek üzereyim. bi gözlerine bi dudaklarına bakıyorum sürekli. i̇yice kıpkırmızı olduğumu hissediyorum. bu da anladı sanrım. cazibesinin de farkında tabi, gülümseyip geri çekildi. anlatmicak mısın dedi. bi an kendime çeki düzen verip, toparlandım. evet dedim. konuşacaklarım var..