duygusal mallar ibretlik aşk hikayemi anlatıyorm

bu aşk denen ilüzyona bulaşmış, kızın yalakası haline gelmiş, dünyayı kızdan ibaret sanan enayiler toplanın da anlatayım. eminim kendinize ders çıkaracağınız noktalar da olucaktır.

ikinci anlatışım bu, inanmayanlar için başlığın aslı,

(bkz: yaptığım en sağlam gibişi anlatıyorum)

bu arada okuyan arkadaşlardan spoiler vermemelerini rica ediyorum.

öncelikle bu yaşadığım olaydan önce, "seven gibilir, giben sevilir" düsturunu benimsemiş biriydim. kızlar falan gibimde olmazdı, denk gelene ver pompayı gitsin. işte bir süre sonra yapınca bi vicdan çöküyor ya insana, bunun acısı çok fena çıkıcak benden diyor ya. bunu hissediyorsunuz da bi şey yapamıyorsunuz böyle durumlarda. bir süre sonra bıktı bu onun bunun üstünde tepineyim derdinden, kabuğuma çekildim. dedim kız falan olmasın kafamı dinliyim biraz, tabi o sırada yalnızlığa da alışmıştım..

hayatımın en unutulmaz anlarını yaşadığım bu kız benden iki yaş büyüktü. üniversite son ben ise üniversite 2 deydim haliyle. bu kızın farklı bir yönü vardı. aslında farklı bir yönü de yoktu lan, tam karar veremiyorum ne bileyim çok güzel bi kızdı işte. sıradan çok güzel bi kız. ama işte kan çekiyor ya insanı. görünce bi, “vay dıbına koyim yaa” diye moraliniz bozulur ya. iç çekersiniz… iç çekilmeyecek gibi de değildi bana göre. 1.67 boylarında, beyaz tenli, siyah kıvırcık saçlı, büyük ve çekik ela gözleri olan., düzgün bir fiziği ve bunların üstüne o güzel gülüşü suratında belirdiği an ortaya çıkan iki tane gamzesi vardı. bu güldüğünde benim moralim bozulurdu işte, biraz önce anlattığım sebeplerden ötürü. dışı sizi, içi beni yakar cinsten bir kızdı. adı büşraydı

ortak arkadaşlarımız olduğundan, derhal bunun ortamında bulunan az çok merhabalaştığımız kişiyle irtibata geçerek, beni de ortama dahil etmelerini istedim. gel tanıştırayım dedi. ulan ne tanışcam. anaokulunda bunu da aranıza alın diye zütürcek sanki pekekent. dedim bi yere gittiğiniz zaman haber ver senin yanına yamanim de karambolde ben de geliyim. feci kafama takmıştım kızı. şöyle bakınca kız benle çıkmama ihtimali de vardı. zira ben de tip olarak yakışıklı biri sayılmazdım , sadece 1.87 boy , yapılı bir vücut, yeşil göz vardı fizik olarak. tek güvendiğim tarafım mental yönümdü. eğer kızla muhabbeti kurabilirsem gerisi kolaydı, ağzım iyi laf yapar. bir şekilde karşımdakini etkileyebilirdim. tek gereken muhabbeti kurmaktı…

merak etmeyin parça parça yayınlicam. bunu daha önce de anlatmıştım, silinmişti. mallık edip karıya kıza köle olanlar varsa aklını başlarına devşirene kadar da anlatırım.

olay halloldu bunlar bir gün taksime gidecekmiş, çocuk haber verdi. o gün paso bu ortak arkadaşla takıldım. bunla bir işim varmış gibi, inceden kızı kesiyorum iyice. bunlar toplandı gidecekler, ben de yanlarındayım. benim arkadaş, bugün biz de kalacaktı. taksim mevzusu çıkınca geliyor davasına girmiştim aralarına.

gittik taksime. i̇çki eğlence derken, konu biraz bana döndü. utana sıkıla 2. sınıf olduğumu söyledim. kızlar bi “heeee…” gibisinden triplere girdiler. benim canım sıkıldı verdim fondipi dıbına koyim. büşrayı da hayvan gibi kesiyorum. bir de yalnızlık dönemi geçiriyoruz, kız görünce delleniyoruz, bi de kız afet, hoşlanıyoruz. öyle bakışları kontrol edemiyorum, istemeden göz kaçıyor, bi yandan da yanındaki kızları kontrol ediyorum bana bakıyor mu diye. bilirsiniz, kız kestiğiniz zaman yanında başka bir kız arkadaşı varsa dikkat edin, o güvenlik kamerasıdır. siz kıza bakarken o da size bakar, kıza rapor verir.”bakıyor, hala bakıyor, oha göğüslerine bakıyor” gibisinden. nereye bakılcak başka dıbına koyim. ben de böyle durumlarda güvenlik kamerası görevi yapan kıza bakardım, “oha bana bakıyor lan” diye şaşırırdı bu gözlerini kaçırırdı. sonra ben yine ana hedefe bakardım. her neyse o gün bunla aynı yakada oturduğumuz için taksimden beraber dönücez

arkadaşlar şunu da belirteyim, eğer halihazırda ilişkiniz varsa bunu okurken fazla empati yapmamanızı öneririm. ilk yazdığımda gaza gelip sevgilisinden ayrılan oldu. aman diyim. sadece aklınızı başınıza alın yeter.

. bu bir de bi kız arkadaşı daha. 112 ile dönücez işte. neyse bindik otobüse, ben de karşılarına oturdum. kıza rol kesiyorum. cool davranmaya falan çalışıyorum. arada muhabbet ediyoruz ben konuyu çaktırmadan daha çok bilgili olduğum konulara geçiyorum, anlatıyorum da anlatıyorum. sonra ilişkilerden açılnca ukalaca kızların aslında o kadar da zor olmadığından, erkeğin zorlaştırdığını falan baya baya bi şeyler söylüyorum, 2-3 tespit yapıyorum. bunlara laf falan sokuyorum derken iyice muhabbete bağladım bunları. otobüsten ineceğe yakın vedalaştık, ben bundan küçük olmamın avantajını kullanarak, takıldığım bi ders olursa yardım isterim bahanesiyle, msn adresini aldım. akşam msn e eklemeden, ilk face te arattım. hesabı bu mail üzerineydi, direk ekledim. bu şekilde bağlantıyı kurmuştum…

pek muhabbet olmadı ilk başlarda, ara ara bi şey yazardım muhabbet ederdik kısa sürerdi. öyle duruyordu işte face te msn de.

bu arada ben yalnızlığa demir atmış bir vaziyetteyim. kızı eklemişiz ama bi faaliyet yok o kadar.

özkan adında bir dostum var. zaten öyle fazla arkadaşım olsun taraftarı bir insan değilim. işte 2 tane aramdan su sızmayan dostum bir de işte normal samimi arkadaşlar. öyle çevrem pek geniş değildir. huyumu bilirim çünkü, dertleştiğimiz zaman ben de derdimi anlatırım. daha sonra da keşke anlatmasaydım derim. o yüzden fazla dağılmayı sevmem, anlatma konusunda bilicekse 2-3 kişi bilsin işte. fazlası zarar. her şeyin fazlası zarardı..

bu özkanın bir sevgilisi var, adı pelin. 4 yıllık bir ilişkileri var. özkan hep imrendiğim adamdır. adam sevgilisi varken okulu da ihmal etmez, kızı da ihmal etmez. her şeyi bi arada zütürür. uzun bir süre sürekli bunların yanında üçüncü kişi olarak takılıyordum haliyle. üçüncü kişi olmanın ne kadar kötü bir duygu olduğunu bilen bilir. önünüzde kendi aralarında sevgi gösterilerinde bulunurlar o süre zarfında başka yerlere bakarsınız. sonra tekrardan muhabbete geçtikten sonra biraz kendinizi ön plana koymak için espriler vs bi şeyler anlatır muhabbet açarsınız. açtığınız muhabbet tükendikten sonra tekrar kendi aralarında takılmaya başlarlar. sonra siz yine onlar kendi aralarında takılırken düşündüğünüz şeyi muhabbette aktarırsınız, bittikten sonra tekrardan öpüşürler, sevgi gösterilerinde bulunurlar. ilişkilerinin ne kadar da iyi olduğundan ve ya ufak tefek çatışmalar başlar, sonra siz yine düşüncelere dalarsınız bi yandan onları izlerken ...

içiniz sıkılır, gördüğünüz her çift sizi özendirir. ne bileyim bıkarsınız bir süre sonra kafanızı yasladığınız o sert otobüs camlarından, iki koltuk arkada sevgilisinin küçük omzuna yatıp, onun güzel kokusuyla kestiren adamı görürsünüz. tekrar önünüze dönüp başka birinin kafa yağını barındıran o sert ve bi türlü rahat ettirmeyen otobüs cdıbına yaslarınız kafanızı. mecbur hissedersiniz kendinizi. cam kenarları da yalnızlar içindir ya zaten... yol boyu kafayı yaslayıp düşünmek, ama hiçbir fikrin oluşamaması hiçlik...

allahı var pelin iyi kızdır. kız kaprisi falan yoktu öyle, hanım hanımcık bir kızdır. ailevi sebeplerden dolayı ailem sık sık şehir dışına çıktığı bir dönemdi, kız gelir bana yemek yapardı sürekli. oturur konuşurduk, buna bazen özkanla ilgili püf noktaları anlatırdım. sonra bu öğrenince gidip özkanı gibertmesini gülerek izlerdim. özkan gelip bana anlatırdı, nasıl anladı lan diye. ulan ben söylüyorum dıbına koyim.

@18 reyiz bunu ilk yazdığımda efsane olmuştu başlık. nick altıma yazılan en yakın tarihteki yazılara bak istersen. belki referans olur.

bunlarlayken ben de büşrayı anlatırdım mecburen. bu arada büşrayla samimiyeti iyice arttırmışız arada sahile falan iniyoruz ikimiz veya bunun bir arkadaşı daha oluyor, muhabbet almış başını gitmiş iyice yakınlaşmışız. i̇yice hevesliyim. çık ulan çık, git teklif et ne bekliyorsun diyorlar. ama yalnızlığa alışmışız tabi. yalnızlığın rahatlığı güzeldir. özgür olur insan, istediğini yapar, sadece kendi kuralları vardır, sadece kendisi vardır. ekstradan düşünmesi gereken bir insan yoktur. kendin lan işte.

bekarlık iyi ne rahatımı bozucam diye düşünsem de bunla her konuştuktan sonra darmadağın oluyordum. yalnızlık zaten gözün karanlığa alışması gibidir, bir süre sonra içinde bulunduğunuz durumu yadırgamazsınız, alışırsınız. en ufak bi ışık huzmesinde, hayatınıza giren hareketlilikte gözleriniz rahatsız olur, tekrar karanlığa, yalnızlığa dönmek için gözlerinizi kaparsınız. büşra gelene kadar aynı durumdaydım. ihtiyaç duymuyordum. ama öyle bir hayatıma girmişti ki gözlerimi kapatıp karanlığa dönmeye çalışsam da ışığı gözlerime işlemişti

@23 hacı büşra adlı 4 tane sevgilim oldu dıbına koyim.

bununla bira – midye alıp sahile inerdik. sohbet muhabbet mis gibi giderdi, bana her zaman bi mesafesi oluyordu yaş mevzusundan sebep fakat içkiyi içip yamulunca samimiyeti artıyordu. ne iyi oldu senle tanıştığımız ya diyordu. kız zengindi fakat öyle tikican cadde kızları gibi sürekli lüks mekanlara gidelim demezdi, öyle klagib kızlar gibi hesap geldiği vakit dışarıda bekleyen kızlardan da değildi, onun da hesap ödediği olurdu bi yere gittiğimizde... lakin arkadaşlarıyla olduğu zaman mecburen arkadaşlarının isteği doğrultusunda lüks, pahalı mekanlarda takılırlardı. ben de canım sıkıldığım zaman sahile indiğim zaman çağırırdım bunu da ilk geldiğinde muhabbeti fazla oturtamamıştım, tamam msnden falan hayvan gibi konuşuyoruz da iş yüz yüze oldu mu ben de heyecan başlıyordu. normalde ağzım iyi laf yapar, konuşurken bir şekilde karşımdakininin dikkatini çekmeyi başarırım ama bu bir gülüyordu abi, gamzeler çıkıyordu ben dağılıyordum. sırf o gülsün diye onun soytarısı olmayı bile göze alabilirim

. bunla sahile daha sık inmeye başladık artık. i̇yice samimiyet almış gitmiş, bazen arkadaşını da al istersen diyorum. yok boşver falan diyor. bunla içiyoruz mesela, bu bir süre sonra kafa olurdu. ben böyle babası gibi bunu toparlıyorum, üstü falan açılırsa çekiştirip örtüyorum içkiyi kesmesi gerektiğini falan söylüyorum, buna fazla sırnaşmıyorum, arada buna laf sokuyorum, oturup nasihat veriyorum aradaki yaş mevzusunu kapatmak için, güvenilir adam ayakları kısaca. ulan kızla takılmaktan, iyice etkilenmeye başladım tabi. bir de uzun süre bir boşluk var. kız da tam istediğim gibi. canım sıkılınca sahilde gidip zaman geçirebilceğim muhabbeti iyi, güzel bi kız… süper. gittikçe buna karşı daha yoğun şeyler hissettiğim belli

aşk nedir bilmezdim. hala da bilmem. saçma gelir. zaten aşık insanın kullandığı bi laf vardır, "nerden çıktı anlamadım" bi anda farklılık yaratması zaten ilgi çekiyor. ya da uzun süre tanışık olduğun adam bi anda gözüne güzel gelmeye başlıyor. gözün boyanıyor lan belki de. gözünü boyayarak gibiyor yani hayat. öyle doğrudan bir bela değil de, sana da zevk vererek gibiyor. şikayetçi olmuyor insan tabi. ben de şikayetçi değildim gidişatımdan. lakin ilişkinin ana mevzularından birisi olan kontrol olayı canımı sıkıyordu hep. kontrol ben de olsun insanıyımdır. aşık olmaya başlayıp kendimi karşı tarafa kaptırırsam gibildiğim resmidir zaten. pek bi şey yoktur aslında bu kontrol mevzusunda, kızı dinleyin, dertlerine değer verin ya da veriyormuş gibi yapın. saygılı olun, ve en önemlisi bunun için tüm donanımızı kanıtlayarak kıza mental olarak üstünlüğünüzü kanıtlarsanız problem kalmaz. tabi bu kontol mevzusunda arada ipler sanki ondaymış gibi rol kesmeyi unutmayın. aynı, çocuğunu kucağına alıp ön koltukta araba kullandıran baba gibi. direksiyon çocuğun ellerinde, fakat çocuğun elleri babanın kontrolünde aynı o hesap.

artık büşranın ortdıbına daha sık girmeye başlamışım. e tabi ortamındaki binler daha önceden sadece öylesine bir tip olarak zannediyor fakat, gittikçe daha fazla bunların organizasyonlarına katılıyorum diye işkillenmeye başladılar bir de büşrayla iyice samimi olmuşuz ki... yaş mevzusundan üzerime gelmeye başladılar. i̇şte gel seni ders çalıştırayım yok efendim daha çekiceğim varmış okuldan bilmem ne. ağabeylik taslıyor huur çocukları. ulan zaten kızla aramdaki yaş mevzusunu unutturmak için kastıkça kasıyorum bunlar bir daha dıbına koyuyor işin. hele bir arkadaşı var dıbına koyim. ben büşrayla böyle daha konuşmaya başlarken kıskançlıktan kendini gibiyor amcık. çocuklar da zengin tabi, para tak adamlarda. birinin caddebostan da kendine ait evi var. birinin bodrum da kendi yazlığı var. altında audiyle falan takılıyor. ulan ben hesap yapıyorum ki eksper olduktan kaç sene sonra alabilirim arabayı. o da eksper olacam daha. adam arabayı beğenmiyor bmw alcam diyor. dıbına koyayım senin.
bu binler alttan alttan bana laf dokunduruyor, ben kaale almıyorum binleri. bunlar iyice üstüme geliyor ben bi şey demedikçe, bekliyorum ki büşra bi şey desin. büşra bana gelip, sen aldırma onları sen bu zekayla yaş farkı kaç olursa olsun sırıtmazsın diyor. ama

o da gülüyor amk bazen espri olursa.

büşra’nın doğum günü gelmiş. ben kafama koydum, bunların dıbına koyucam. i̇tin görüne sokup çıkartıcam itoğlu itleri