Biz otururken Annemler bizi içeriye gönderdi "Büyükler konuşacak az dışarıda oturun" falan dediler, biz kırın mırın ettik ama çıktık, yemekleri b ile aldılar elimizden. viktora baktım dedim zihnim özgür olduğundan ihnlik düşünüyordum "Bak olum, biz bu okula gidemeyiz." dedim, Viktor hemen kafasını salladı "Bizi orada giberler dıbına koyayım, ılık oluruz lan, herife baksana oğlancı gibi dıbına koyayım, herifin gülüşüne bak seni gibecem der gibi bakıyor." bu bidaha kafa salladı sonra "ama nası yapacaz Hewal" dedi, durdum, hakkaten iyi bir soruydu "Valla bilemedim, dıbına koyayım kaçsak mı?"

Bu biraz etrafına bakındı "Olum bak ben cemaate falan girmek istemiyorum, bunlar zaten ÖY Cematindenmiş falan, dıbına koyayım bizi tam pekekent edecekler orada." ben o noktayı unutmuştum "Doğru diyon dıbına koyayım karı işini bıraktım hakkaten mürit edecek bunlar bizi.", bir süre sonra "Babana söylesek?", kafamı salldım "Hogwarts karma diye yollamıyor, Fransadaki beataubatuxo mudur botoksmudur nedir, onu da kız okulu diye yollamıyor, hay dıbına koyayım". Bu isyana bağladı "Ateyiz olacam ben" diye "iyi oraya gidince kuul gözükmek için söylersinde dıbına koyayım şu Durmstranga gitmemeiz lazım."

Birden aklımda şimşekler çaktı "Ak sakallı dedeye baykuş yollayalım!" dedim birden, bize yardım edeceğinden emindim, sonuçta Hogwarts çok ileri görüşlü laik bir okuldu. Herşeyi ayırıp uluslararası insan hakları normları üzerinden çalışıyorlardı, hiçbir şekilde sınav falanda yoktu, başvuran mülakatı g eçerse alıyorlardı.

Bu hemen "Nasıl yapıcaz?" dedi, "Konstantinden yardım alacaz, o çocuk biliyordur onların adresini.", "Hadi" deedi, o çocuğu bulmak için yola koyulduk

Rezerved

ilk önce kendimden bahsedeyim,

Müslüman bir ailenin tek erkek çocuğu olarak Türkiyede hayata geldim. Annem aşırı zengin bir müslüman büyücü ailesinden gelmekte, babam ise haca gidip kaçkere ibadet etmiş, Hacı mertebesine erişmiş, diniyle bütün çok güçlü bir büyücü.

Tabi nasıl oluyor bu iş derseniz çok karışık anlatmayacam, biz büyü yapan müslümanlarız, nasıl millet içkisini içip dinini icraa ediyorsa bizde öyleydik.

Yaşım 10 olduğu zaman evdeki herşey değişmeye başladı, annemle babam gitti bana asa aldı bitane, böyle siyah, içerisinde ejderha kalbi lifi falan filan varmış cartcut daha o zaman beğenmemiştim "gidin bana ünikorn zütünden alından kıl olan asa getirin diye" ama gibleyen olmadı, babam tokat attı "buda allahın nimeti pekekent" dedi, "bunları bulamayan var" diyip devam etti

Komik lan pic devam et

devam hewal

ikimizi omuzumuzdan tuttu, pat diye birden bire kendimizi evin dış kapısının önünde bulduk. Daha doğrusu holün orada bulduk adam ışınladı bizi. Benim midem aşırı derece bulandı, yere kusmaya başladım, Viktor da yere yığıldı çocuk bayıldı herhalde, Rus Hoca gülmeye başladı "Nefes al mümin, geçer birazdan" falan demeye başladı, içimden 'neremle nefes alacam huur çocuğu, kusuyorum burada' diye düşündüm, düşünmeyeydim, zütüme bitane tekme geçirdi. Gerildim, "ananın dıbına koyayım" diye bağıracakken üzerine kustum. Herif hiç hareketlenmedi bile, kustuktan sonra asasını bi oynattı bütün kusmuk üzerimde belirdi "Adaletini gibeyim dünya" dedim eve girdim

Annem beni o hale gördü, "Oğlum bu ne hal?!" dedi üzerime bakarken "Ne oldu" dedi, "igor oldu anne." dedim, kadın hemen kapıya baktı "Aaaa! Rus Hoca!" dedi böyle sanki ünlü bi insanı görmüş gibi "Bey koş bey! Rus Hoca geldi!" falan diye bağırdı, bu arada Viktorunkilerde geldi, el sıkışması selamlaşmalar falan "Allah evimize getirdi sizi hocam" diyerek karşılaşmalar.

Ben tabi köşede ne itlik yapıp bu huur çocuğundan kurtulurum diye düşünüyorum ama muallak aklımı okuyor hala, dikkati bile bozulmuyor amcık hoşafının, her planın sonunda direk bana bakıyor, içimden dedim 'giberim bu işşi, aklımdaa bile güvende değilim, herşeyimi gözetliyorlar.' DNS ayarı yapasım geldi aklıma.

Biz oturduk işte, baklavalar, kekler, mandalinalar, portakallar, narlar falan hepsi havada uçuşuyor, anam bir muggle gibi kahveyi falan kendi eliyle hazırladı hatta, ömrümde annemi alet edevat kullanırken görmemiş bir insanım bi zütü taklu igor Karkarovu geldi diye kadın büyücülüğünü unuttu...

Konstnantinli veleti bulduk tabi bize sokağın başından görüdğü anda itibaren gülmeseyeme bşaladı ama muallakdeiki bir gülümseme vardı öyle böyle değil ne isteidğimiz ibilyior gibiyid. Viktor gitti yanına, "Aksakallı dedeye kuş yollamamız lazım", muallak kıs kıs güldü "Rus Hocamı geldi?", kafasını evet nalamında salladı "Kuşunuz varmı?", kafasını hayır anlamında iki yana salladı, "paranız varmı?" bana baktı. "Lira var bende" falan dedim böyle çocuk kahkahayı basıt "Lirayı ben napayım amın olum, galleon varmı?"

"Oha!" diye böğürdüm "amın oğlu galleon la napacaksın lan." diyereke üzerine yürümeye başladım sinirle muallak bizi kazıklamaya çalışıyordu. "Ulann ben 1 galeonla aşağıdaki hinci amcadan aldığım yiyeceklerle 2 ay geçinirim sen neyin kafasındasın birader?!" diye yumruk sallamaya çalıştım, Viktor kaptı hemen beni "Dur dıbına koyayım yakacaksın ikimizide." dedi fakat kötü olay Konstantinin ayağa kalkmış olmasıydı

Konstantin hemne asasını çekti, Viktor bunu görünce hemen oda kendininkini çekti, biz böyle yapınca bunun arkadan sokağın öbür tarafındaki arkadaşları hemen asaları çekip geldiler, bende otamatikman asayı çektim fakat sayılar çok fazlaydı 7 ye karşı 2idi resmen. işin komiği etrafımızda mugglelar vardı fakat kimse giblemiyordu "milletin ortasında büyü yaparsan ne olacağını biliyorsun dimi?" dedim gülerek "Ben biliyorum da, sen biliyormusun?" dedi bana muallak muallak bişey ima etmeye çalışıyordu "Bak, galleon vermem, ama başka bişey verebilirim.", "zütünümü vericen muallak, ne yapayım paradan başka birşeyi?!"

Bunu demesiyle beraber hiçbirşey söylemeden her birine işaret ederk büyü yaptı, millet havaya uçtu, yoldan geçenler şaşırdı, mugglelar büyüyü görmüştü. Olayın daha paniğine kapılamadan ben mugglelar çığlık atmaya bize bakmay abaşladılar, bitanesi bayıldı, mahallenin en yaşlı ninesi Nebahat teyze "Eşşoğlu eşekler, yine mi?!" diye elinde terlikle beraber bize yürümeye başladı, ince cılız sesiyle, olduğunca varan gücüyle bağırarak "Bin kere söyledim sizin gibiler burada bunları yapmasın diye, dimi?!" diye bağırmaya devam etti, kadının bunu söylemesi beni daha da şaşırmıştı "Bizim gibi..?" diye birşey çıktı ağızımdan çığlık atan bayılan kadınlar umrumda değildi "Görürsün birazdan." dedi kadın bacağıma bacağıma terlikle vururken, sanki çok acıtıyor.

Viktor bana baktı, "Sıçtık olum." dedi açık bir şekilde "Hatta fe-" lafı bitiremeden siyah bir figür gördüm önümde, ne nebahat teyze kaldı, ne viktor kaldı, ayağım yerden kesildi sanki kaydıraktan kayıyormuşum hissine kapıldım, yine mide bulantısı ile yere kusmaya başladım.

Gözlerimi tamamen açtığım zaman Atatürkün fotoğrafının olduğu bir odanın ortasında olduğumu fark ettim, midemde kalan son şeyleri de kustuktan sonra adam akıllı doğrulabildim. Etrafa baktığımda devlet dairesinde olduğumu anladım, zaten Atatürkün fotoğrafından anlamam gerekirdi. Bir figür beni masasının öbür ucundan seyrediyordu, adam ayağa kalktı eliyle şöyle bir hareket yapıp bütün pisliği temizledi "Yeter artık." dedim kusmaktan bıkmıştım. Adam gayet sakin bir şekilde yaklaşarak beni ayağa kaldırıp oturttu, etrafa dikkatlice baktığımda Türk bayraklarının olduğu ve Türk Büyü Bakanlığının bayrağının o adamın tam karşımda oturması gerektiği yerde olduğunu gördüm içimden "Aha bitti... " diiye geçirdim, babamın söylediği gibi beni Kaşıkçı adasına yollayıp orada çürümemi bekleyeceklerdi.

"Anlat bakalım genç adam" dedi, sakin bir şekilde makam koltuğuna oturduktan sonra, gayet sakindi "Ne oldu, ne yaptınız, niye büyü kullandınız?" diye sorgular ama hala sakin bir tonla. "Ben bişey yapmadım." dedim adam bir anlığına sırıttı ama alaycı bir sırıtmaydı. "Asan neden elindeydi o zaman?" dedi, gayet mantıklı bir soruydu, cevap vermedim adama bakmaya devam ettim, "Sen kims-" diyemeeden sözümü kesti "-Siz-" diye düzeltti. Tekrar söylememi ister gibi bana bakıyordu, oyununu oynayayım dedim "Siz kimsiniz?" dedim elimden geldiğince kibar ve saygılı bir şekilde "Türkiye Büyü Bakanlığı Baş Makamdarı Seherbaz Rovşhan ilkan." adamın adı türk değildi, fakat çok güzel türkçe konuşuyordu. "Sen hewalsin dimi?" dedi, evet anlamında salladım başımı. Sonra o kelimeyi söyledi;

"Anlat bakalım hewal."

ben başladım yusuf yusuf korkmaya, aklımdan bintane şey geçiyor, bir kaşıkçı adası, birde Viktorun nerede olduğu çünkü asıl başı belada olan o

"Rovşhan bey, benim bu konuyla alakam yok, onlar bize saldırd-", "sizde onlara karşılık verdiniz... " dedi kendi kendini, kafasını salladı, daha konuşmaya çalışırken ağızıma kendi asasıyla işaret edip susturdu. Konuşmaya çalışıyorum konuşamıyorum, sonunda pes ettim, bütün bu denemeleri yaparken oda bana bakıyordu. Yavaşça arkasına döndü, dolaptan bi kaç dosya çıkardı oturduğu yerden, sonra bana tekrar dönüp acır bir şekilde baktı.

"Seni kaşıkçı adasına gönderiyorum." dedi, sakin bir şekilde, kafamı hızlı hızlı sağa sola sallamaya başladım, asasıyla yine bana birşeyler yaptı busefer hareket edemiyordum anca gözümü açıp kapayıp nefes alabiliyordum. "9 muggle sizi gördü, 2 tane görgü tanığı var. Hepinizi adaya yolluyorum." dedi gayet sakin bir şekilde, aklımda lütfen beni yollama diye düşünüyordum tamda o anda "Ama gitmeyede bilirsin... " dedi, ne olduğunu merak etmeye başladım, böyle birşey dediyse kesin bir yinlik var işin içinde çünkü...

"Viktor Krum yakın arkadaşın gibi gözüküyor.. Seni onunla beraber Durmstrang'a yollayacağız. Saygıdeğer Rus Hocanın gözetiminde bulunacak her ay bize rapor mektubu yollayacaksınız." dedi, kaşıkçı adasına gitmek dışındaki herşeyi yapabilirdim açıkcası... Asasını havada savurdu, bütün yaptığı büyülerin etkisi geçmişti.

Sorduğum tek bir soru vardı "Ne zaman gidiyorum?"

Seherbaz bana tip baktı, gülümsedi sonra bir kaç saniyeliğine, ardından omuzuma dokundu, kendimi evin önünde buldum. Fakat ekgib olan bir olay vardı, Karkaroff gitmişti, Viktor ortadan kaybolmuştu, ailesinin arabasıda kapdıa değildi, içeriye girdim ne Sofia kalmış ne eşyaları kalmış, pılı pırtıyı toplayıp gitmişler.

Etrafa bakındım "Anne?" diye bağırdım, içeriden bir patırtı geldi "Oğlum" edasıyla beraber annem bana sarıldı, etrafa bakınıyordum hala "Babam nerde?", "Bakanlığa gitti senin için.", "Krumlar nerde?" diye sordum hemen "Ülkeyi terk ettiler.", daha ben sormadan hemen devam etti "Karkarof Viktoru aldı, Durmstrangdalar şu an."

Yüzüm birden bire bem beyaz oldu, donuk donuk baktım yere, birkaç saat içerisinde herşeyimize karar verilmiş daha okul bile açılmadan oraya gönderiliyorduk. Etrafa bakındım "Anne, ak sakallı dedeye baykuş yollamamız lazım." dedim, annem bana gülerek "Ben çoktan yolladım, senin Norveçe gitmeni istemiyorum" dedi, canım annem

Hemen içeriye gidip adam akıllı giyecek birşeyler, çekip gideceğim için yanımda zütüreceğim şeyler falan ayarlamaya başladım.

Bavulu tam hazırlamıştım ki kapıdan bir patırtı sesi geldi koşarak salona gittim.

Bu çığlık çığlığa kaçıyor falan, uzun saçları var saçlarını tutuyor bu, birden yanmaya başladı bunun saçı "huur ÇOCUĞUUUUUU" diye bir çığlık atmaya başladı, hemen saçına su büüyüsü yapıp indirdi ateşi ama ben dahada sinirlendim böyle bağırdı diye, bunun üzerine tuttum asayı, yakıcam pekekenti koydum kafaya.

Bu koşuyor ben peşinden gidiyorum,, etraf alev içerisinde flan, birden bire ikimiz olduğumuz yerde donduk kaldık, hareket edemiyoruz. Ateşler falan söndü, pat asa elimden yok oldu. Pat viktor yok oldu, güm diye ortalık birden değişti. Zamanda geriye gittik.

Haccı tipli amcanın biris az önce dövüşmeden önceki halimizde tam ortamızda ortaya çıktı elinde böyle eski kum saati gibi birşey var, sakalı uzun falan böyle çok yaşlı belli.

Dondurma büyüsünü kaldırdı, ben ne hissedeceğimi şaşırdım, korku ağır basmaya başladı, adam boğazını temizledi ilk önce öksürüp, ondan sonra "Selamın Aleyküm gençler." dedi, biz otamatikman yarım yamalak "Aleyküm... Selam... Amca." falan diyebildik aynı anda "Ben Rus Hoca igor Karkarof, annenizle babanız bana sizden söz etti, sizinle tanışmaya geldim küçük müminler." dedi, pişkin pişkin gülmeye başladı falan. içimden aha sıçtık dedim dememle beraber "Sıçmadın yavrucum zamanı geriye aldım, hiçbirşey yanmıyor, adam gibi dur." dedi birden sesi otoriter oldu, ben dahada korktum adam aklımdakileri görüyor, karı kız muhabbeti falan geldi aklıma bu hemen geldi tak diye bi tokatı yapıştırdı "Evlenmeden kadın ile münasebet yok!" diye bağırdı

Viktor sinirlendi "giberim bu iş-" diye bağırıyordu daha kelimesini bitiremeden adam bunu dondurdu "Ya seve seve, ya gibe gibe geleceksiniz." dedi, olduğum yerde mıhlandım bişey yapamadım.

Sinirlendik dıbına koyayım, cemaatin yanına gitmek ayrı bir dert, 8 sene boyunca karı kız görmemek ap ayrı bir dert, hele türk kezbanlar gibise o kızlar tam sıçtık...

Neyse biz sinirli sinirli eve gittik, Viktor falan çok üzülmüş yolda hep diyor "Bulgaristanda kalsam şimdiye kadar karı gibmiştim dıbına koyayım, hep senin babanın yüzünden dıbına kodugum" dedi "Babamı karıştırma bin!" diye bitane yapıştırdım buna zaten sinirliydim. Biz başladık dövüşmeye falan

Bu asasını çıkarttı hemen, ne olduğunu anlayamadan "Expeliyarmıs!" diye bağırdı, büyü buna geri tepti "puaahah foşik muallak" diye gülmeye başladım, daha gülmem yarıda kalmıştıki "Stupify!" diye bağırdı havaya uçtum, asam cebimden çıktı yere düştü tam üzernede ben düştüm, bildiğin kıçıma girecekti neredeyse. Ben buna sinirli sinirli bakıyorum, asayı kaldırdım "Yan dıbına kodugumun çocuğu" diye bağırdım, birden asamdan ateş püskürmeye falan başladı fakat nasıl bir püsükürme anlatamam size bildiğin ateş fırlatıcı silahtan ateş çıkıyor.

Arazide oluyordu bu olay, uzun uzun otlaklar var yanmaya başladı hepsi, bu korkmaya falan başladı, "DUR DUR!" diye bağırıyor Viktor ama asa durmak bilmiyor, açma kapama düğmesi yokki durdurayım

eksiledim okumıcam

heri potır candır. gibiyim sizin okulunuzu voldinin köpeklerinin olduğu okulu okuldan saymam ben hıh.

O zamanlar bir arkadaşım vardı viktor diye, çocuk yazları bizim ayvalıktaki yazlığa gelirdi, benden 1 yaş falan büyüktü bu, ama aşırı kaslı muallaktorun tekiydi.

Babam onunla konuşmama izin vermezdi "gevurlarla konuşmayacaksın" diye, fakat Viktorun aslında müslüman olduğunu öğrendik, o zaman babamın içi yumuşamış, Viktoru ikinci evladı gibi kollarının altına almış, ona kardeşim gibi davranmamı söylemişti.

Bizim aileler tabi yakınlaşmaya başladı, bunlar bulgar dı ama bulgar çingenesiydi, fakat aşırı derece zeki kabileytli çingenelerdi, daha doğrusu bunun anası çingeneydi öyle söyleyeyim. Babbası falan çok zengin bir iş adamıydı, büyü malzemeleri ihraç ediyordu dünyaya, yada bildiğimiz buydu.

Neyse yaş oldu 15, biz Viktorla çok yakın arkadaşız, aradda bir muğlanın tundra gibi kurak topraklarında süpürgeyle uçar kendi çapımızda quidditch dünya şampiyonasını canlandırırdık.

Bu arada sirkan, böyle kural mı olur amk 600 saniyede 3 entari girebilirsin diye, bi türlü entari attırmıyorsun ayıp bak kardeşim

_______________

Neyse, ben yine artist artist hareketler yapıyorum, o zamanlar tabi nimbus2000 ler falan yoktu, türkiyede "Şahin36" falan satılıyordu. Bu huur çocuğu gitmiş "Sofia900" almış, mahalennin zengin çocuğu gibi, süpürgesi var ama kullanmayı bilmiyordu pekekent. Tabi bizde sadece şahin var ama işin ehliydik, deli gibi süpürge kullanıyorduk.

Babam işte gördü benim bu hissettiğim ezikliği, o gün bana kendi nimbusunu vermişti, o günden beri bu Viktor ile aramızda bir çekişme falan başladı, aramız açılmaya başladı.

Biz yine Viktorla bikaç ay sonra uçuyoruz, ayvalıktan muğlaya gidip geliyoruz falan, babam bana o zaman yeni çıkan eriksonlardan vermişti, telefon açtı "sizi mugglelar görmüş, bakanlık kapıda senin dıbına koyayım orosupu çocuğu gel buraya" diye bağırd, hacı adam küfür ediyordu bukadar kötüydü, seherbazlar bizi içeriye sokmaya gelmişti

Buraları hızlı hızlı geçiyorum çünkü okula gelmek istiyorum, okuyanlar falan bi şuku versin rezerve almıyorsanız bile en azından burada olduğunuzu bileyim...

___

Biz Viktor ile beraber eve geldik, aileler bir köşede, seherbazlar bir köşede, kahve içiyorlar ama sanki kahvenin içerisinde su yerine sidik, şeker yerine tuz var, adamların yüzü bizi görünce kahve yerine tak kullanılmış gibi yüzleri böyle iğrenç bir hal aldı

"Hayırdır" falan dedim eve girdim böyle artist tavırlarla, Viktor hemen anasının babasının yanına girdi, rusça konuşur gibi bi dil konuşuyor, seherbaz hacılar bunlara baktı, anlıyorlar herhalde ne dediklerini, biz bişey anlamıyoruz ama. Daha doğrusu ben anlamıyorum

Viktor konuşurken bunlar gittikçe kızdı, adımı duyar gibi oldum, seherbazlar bana döndü dövecek gibi bakıyorlar.

Babamda döndü bana "Şehirin yakınından uçan senmiydin?" dedi, "Yoo" dedim, daha lafımı bitirmeden babam bi tokat yapıştırdı "Senmiydin?" dedi tekrar "Hay-" bidaha yapıştırdı. Bidaha sordu. Sustum busefer, Seherbazlar bize bakıyor falan. Ağızımdan anca "Özür dilerim baba." falan diyebildim yine vuracaktı vurmadı.

Seherbazlara baktı, "Yaşı 15 olduğundan bunu siciline işlemicez, ama en kısa zamanda okula göndermenizi istiyoruz." falan dedi.

Ben tabi bunları tam dinlemedim, Viktora bakıyorum, sanki tek uçan benmişim gibi muallak bütün herşeyi üzerime atmıştı. Dövücektim amcık hoşafını, bunlar bizde kalıyordu zaten, yeteri kadar vaktim olucaktı intikam almaya, bende plan yapmaya başladım.

Aklıma gelen şey, bunun Sofia marka süpürgesini yakmaktı. Gittim hemen babamın viskisini alıp bir kutuda kibrit cepledim, geceyi bekledim, gece oldu. Odamdan çıkıp hemen alt kata indim, baktım Sofia yok,. "Allah allah lan" diye düşünürken salonun ışığının açık olduğunu fark ettim, annemle babam viktorunkileride almış önüne oturup konuşuyorlar.

"Biz bu oğlanı napacz " falan diye bişey duydum kimden bahsettiklerini bilmiyorum tabii "Seherbazlar doğru söylüyor çocukları okula yollamamız lazım." dedi Viktorun babası, anası çıktı "Ben oğlumu uzaklara yollamam!" diye birşeyler söyledi, benim anamda onun anasını anaasınısn anısn anlar gibisinden bi hıhı sesi yaptı. Babası ondan sonra "Ne yapalım Hogwartsamı yollayalım?" dedi, "Ben oğlumu gevurların eline, kızlı erkekli okullara yollamam!" diye bağırdı babam resmen, bi sessizlik oldu, "Fransayada yollayamayız o zaman." dedi, ben çok duymuş Beabatutx diye bi okul vardı orda, hepsi karıymış, kız meslek lisesi gibi mübarek.

Ondan sonra "Türkiyedekilerede ben yollamam." dedi Viktorun babası, adam haklıydı eğitim tak gibiydi amk. Büyücü olmayanlar bile okula giriyordu, sınavı geç gir tarzındaydı."

"O zaman Durmstrang kaldı birtek" dedi benim babam kara kara düşündü bir süre "Benim için tamam." falan dedi onun babası, bizim analar laf ediyor hala gibleyen yok ama bunlar kararı verdi.

Ertesi gün kalktık, Viktorla mahalledeki diğer büyücü çocuklarıyla falan konuşuyoruz. Aralarında artis bitane var hiç sevilmeyen "Konstantin Büyüokulu"na gidiyor, tabi bizde okuldan bol birşey yok "Bursa Osmanlı Büyüokulu", "Erzurum Dağbayır Büyüokulu", "Kıbrıs Lefkoşa Büyüokulu" falan var zilyon tane okul var.

Dünyada 11 okul var, yarısından fazlası bizde amk.

Neyse dıbına koyayım politikayla alakalı konuşmicam

Bu Konstantinli çocuğa anlattım işte "Yurt dışında okicaz olum" falan diye hava atıyoruz Viktorla, "Ooo yurt dışında kızlar teklif ediyormuş" diye klagib lafı söylediler "Nereye?" diye sordu bu çocuk "Durmstrang'a" gidecez dedi Viktor. Bunların hepsi gülmeye başladı "Puahahahahaha, adamlar muggle gibi endüstri mesleğe gidiyor resmen." diye bi espiri patlattılar daha da gülmeye başladılar.

Tabi biz ne endüstri meslek biliyoruz ne başka bişey, bildiğimiz bi kız meslek lisesi var onuda büyük abilerden öğrendik, Muggle Bilimi okumuyoruz ki amk. Sorduk işte "One lan?" diye, bunlar başladı anlatmaya;

"Olum Durmstrang dağın ortasında Norveçte biryer, ne karı var ne kız var, üç beş tane kız gidiyor hem cemaatin yeri orası." falan demeye başladılar tabi biz yusuf yusuf bi öfke bi korku bizi sarmaya başladı