-
26.
0Ekspeliamus
-
27.
0Buradan hikayeyi takip ederseniz, yeni bölüm girdiğim anda bildirim alırsınız. Buradan okuyarak ve oy vererek hikayenin daha çok kişiye ulaşmasını sağlayabilirsiniz. https://www.wattpad.com/story/94987412-spiritualemTümünü Göster
Doğum Günü Süprizi part 1
Terberis, Vexus ve Aurel, mezarlıktan çadırlarına doğru dönüyorlardı. Terberis kendini çok kötü hissediyordu. Kendi annesi onu terk etmişken, daha bir bebekken kendisini alıp büyüten, ona bir nevi anne olan Hyuna'yı toprağa vermişti. Başka türlü nasıl hissedebilirdi ki. Ertesi gün, Terberis'in doğum günüydü ve ilk defa Hyuna onun için orada olmayacaktı. Tek tesellisi, Hyuna'nın ölümüne sebep olan Melezlerden birinin ölü, diğerlerinin de Colostrum'a gönderilmiş olmasıydı.
Hyuna'nın ölümü dışında şeyler düşünmeye çalıştı. Aklına gelen şeyler de en az onun kadar kötüydü. Babasının, Drakth'tar adlı Melez tarafından öldürülmesi hatta ruhunun çekilmesi sahnesi, babasını hiç görmemiş de olsa gözünde canlanıyordu. Annesinin onu terk etmesi ve ardından intahar etmesi fikri de zaten düşük olan modunu, iyice düşürmüştü. Böyle bir şekilde doğum gününe girmesi onu mahvediyordu. Bir insan her zaman on altı yaşına basmazdı. On altıncı yaş gününün hep mükemmel olacağını hayal etmişti. Spiritualem'e gideceği için büyük bir şölen düzenlenmeli ve harika hediyeler almalıydı. Ama şu an bunların hiç biri onu heyecanlandırmıyordu.
Bir süre kendi çadırında uzandıktan sonra, bir şeylerle uğraşması gerektiğini düşündü. Eğer hiç bir şey yapmadan durursa, aklındaki düşünceler onu delirtebilirdi. Önce Vexus'u kontrole gitti. Onun durumunun nasıl olduğuna bakacaktı. Çadırına gittiğinde, Vexus'un çok iyi bir durumda olduğunu gördü. Sanki o büyüyü hiç kullanmamış gibiydi. Tamamen iyileşmiş ve eski gücüne kavuşmuş bir hali vardı.
Akşama kadar o ve Vexus, köy işlerine yardım ettiler. Odun kestiler, su taşıdılar ve yemek yapımına katıldılar. Akşam yemeği gayet güzel olsa da eski tadı yoktu. Çünkü eskiden yemeklerden sorumlu olan kişi Hyunaydı. Yemeklerin büyük bölümünü o yapardı ve hep beraber yerlerdi. Gece yarısı olduğundaher ne kadar öyle hissetmese de artık Terberis on altı yaşındaydı. Ay ışığı altında oturmuş, gökyüzünü seyrediyordu. Sonra yanına Vexus geldi.
Bir şey uzattı ve "doğum günün kutlu olsun" dedi. Terberis teşekkür etti ve hediyesine baktı. Bu küçük,mor bir kristaldi. Terberis bunun ne olduğunu sordu. Vexus "onu toprak kabilesinde bir tüccardan aldım ve tüccarın dediğine göre, bağlandığı kişiye bir tehlike yaklaşıyorsa, ışık yayarak onu uyarmaya yararmış" dedi. Vexus'un hangi ara böyle bir şey aldığına şaşıran ama hediyesini de beğenen Terberis teşekkür etti. Biraz ay ışığını seyrettikten sonra çadırlarına geçtiler.
Terberis elinde olmadan "acaba Melezlerin saldırdığı gün bu tehlike kristaline sahip olsam, olacakları önleyebilir miydim?" Diye düşündü ve geçmişi değiştiremeyeceğini, artık bunları düşünmeyi bırakması gerktiğini kendisine söyleyerek uyudu. Bütün gece kabus görmüştü. Hyuna'nın öldüğü an, babasının ruhunun çekilişi, Vexus'un ruhunu tüketmesi, Aurel'in insan eti yiyen Melezler tarafından yenmesi ve annesinin intaharı.
Sabah kalktığında vıcık vıcık terlemişti. Kutsal ormana yakın bölgedeki dereye gidip, banyo yaptı. Soğuk su onu kendine getirmişti. Artık önüne bakmalıydı ve öyle de yaptı. Bir hafta sonra ay bitiyordu ve toprak kabilesinden, yaşı gelmiş Druidler ve Büyücülerle beraber Spiritualem'e gidecekti. Orası hakkında Aurel'den çok şey duymuştu. Okulun Baş Ustası, okulu kuran kişiydi ve neredeyse iki bin yaşındaydı. Nasıl olup da bu kadar yaşadığını kimse bilmiyordu. Herkesin farklı bir teorisi vardı ve tabii Vexus'un da. Vexus'a göre Baş Usta, bir ruh yiyendi. Geceleri sürekli okuldan çıkıyor ve Unicorn kalbi yemiş melezleri avlayarak, hayatını uzatıyordu. Okulda bir sürü Usta ve bir sürü ders vardı. Oradaki eğitim, çok katı ve zordu. Oraya giden birinci sınıfların daha ikinci haftadan dövüştürülmeye başlandığına dair duyumlar almıştı. Spiritualem'i düşünmek onu kötü düşüncelerden uzaklaştırmıştı.
Toprak kabilesinden ayrılmadan önce anlaştıklarına göre, Germoth bu akşam gelecek ve Terberis ile Vexus'u alarak kabileye zütürecekti. Oradan da bir hafta sonra, kabilenin okul çağındaki Druid ve Büyücüleri ile Spiritualem'e gideceklerdi. Spiritualem'e giden yol, bu yaştaki insanların tek başlarına gidemeyecekleri kadar tehlikeli olduğundan, onlara toprak kabilesinden Druidler eşlik edecekti.
Akşama daha çok vakit olduğundan ve her ne kadar kötü de olsa bu gün Terberis'in doğum günü olduğundan, Vexus'la beraber köylerinin yakınındaki tepeye çıktılar. Orada bulunan keçiler, sürekli ddağlara tepelere tırmandıklarından çok iyi zıplıyor ve hızlı koşabiliyorlardı.
Vexus ile Terberis'in ilk kez hayvan bağlama büyüsünü öğrendikleri günden beri en sevdikleri oyun, keçi yarışıydı. Tepeye zar zor çıkar, birer keçiyi kendilerine bağlar ve sırtlarına binip aşağıdaki düzlüğe kadar yarışırlardı. ikisi de birer keçiyi büyü ile kendilerine bağladıktan sonra, sırtlarına binip üçten geriye sayarak yarışa başladılar. Aşağıya inen yol, taşlar, devrilmiş kütükler, büyük kayalar ile dolu ve eğimi çok fazla olan bir yoldu. Keçiler bu engellerin üzerinden atlayarak, en kestirme yolları bularak, son sürat aşağı doğru koşabiliyorlardı. Vexus'a göre bu oyunun en zevkli yanı, düşme tehlikesiydi. Eğer düşerlerse en az üç gün yataktan çıkamayacaklarının düşüncesi, oyunda adrenalin salgılamalarını ve aldıkları zevki artırmayı sağlıyordu. Üç gün olduğunu bilmeleri ise Terberis'in bir keresinde düşerek, bir kolu ve bacağını kırması ve üç gün boyunca yattığı yerden kalkamamasıydı. Vexus'un, her ne kadar tehlikeyi seven ve kazanmak için tehlikeyi göze alan bir yapısı olsa da keçi yarışında her zaman Terberis kazanıyordu. Onun Hayvanlarla yaptığı bağlar çok daha kuvvetli olduğundan, keçiyi daha iyi yönetebiliyordu. Tabii bunu yeni öğrenseler de sebebi bir Druid olmasıydı. Toprak elementinin antik canavar ruhunu taşıdığından, bir toprak hayvanı olan keçi ile bu kadar iyi anlaşabilmesi şaşırtıcı değildi.
Bu seferki yarışta önde giden kişi Vexus'tu. Keçisi üzerinde inanılmaz bir kontrole sahipti. Terberis kendisinden iki saniye kadar ileride giden Vexus'u geçmek için hamlesini yaptı. Önce, Vexusun keçisi ile tırmanmayıp da etrafından dolaştığı büyük kayaya dayalı olan kütüğün üzerine, oradan da kayaya tırmanıp aşağıya indiğinde artık yanyanaydılar. Vexus bunu görüp eğime aldırış etmeden süratini artırdı. Terberis de onu takip etti. O kadar hızlı gidiyorlardı ki Terberis'in gözlerinden yaşlar süzülüyor, kulağı uğultudan başka hiç bir şey duymuyordu. Vexus çok daha hızlı gitmeye çalıştığından, gözleri daha fazla sulanmış ve önünü düzgün göremediği için biraz yavaşlamıştı. işte bu da yarışı kaybetmesine sebep oldu. Terberis son düzlüğe gelmeden önce bir atak yaparak, gözlerini ovuşturan Vexus'u geçmişti. Vexus "bu sefer neredeyse yeniyordum." dedi. "neredeyse" diye tekrarladı Terberis gülerken. Vexus'un haklı olduğunu bilse de ona biraz umut vermek için yavaş gittiğini söyleyerek, Vexus'u kızdırıyordu. -
28.
0https://www.wattpad.com/story/94987412-spiritualemTümünü Göster
Doğum Günü Süprizi part 2
Keçileri salıp, köye doğru gitmeye başladılar. Akşam vakitleri gelmişti ve Germoth köye gelmiş olabilirdi. Köye vardıklarıda Germoth'un onların gelmesini bekliyor olduğunu gördüler. Beklettikleri için özür dileyip, gitmek için hazırlandılar. Çadırında fazla eşyası bulunmayan Terberis, çabuk hazırlanmıştı. Ancak çadırdan çıkmadan önce biraz etrafına bakındı. Burada çok fazla anısı vardı. ilk defa burada büyü yapmıştı. Tahtadan oyulmuş kartal oyuncağını istemsizce uçurmuştu. Hyuna onun büyü yapabildiğini görünce çok sevinmişti. Dişlerini burada çıkarmış, kolu ve bacağını keçi yarışında kırdığında burada yatmıştı. Hep mutlu anıları vardı burada ve okul dönemleri arasında geri dönebilecek olsa da buradan gitmek, sanki o anıları terk etmek gibi geliyordu.
O bunları düşünürken Vexus ve Germoth içeri girdiler. Germoth elinde yuvarlak, tepsi gibi bir şey tutuyordu. "Doğum günün kutlu olsun" diyerek tepsiyi Terberis'e uzattı. Bir köyde büyümüş olan Terberis, bu hediyenin de ne olduğunu bilmediğinden Germoth'a sordu. Germoth "bu bir ruh aynası. Bir seferlik, bağlandığı kişinin istediği kişiyi görmesini sağlar" dedi. "Ruh ile bağlandığından, görülmek istenen kişinin ölü yada diri olması bir şeyi değiştirmiyor" diye de ekledi. Terberis'in gözleri dolmuştu. "Bu... bu gerçekten çok, çok iyi bir hediye. Çok teşekkür ederim amca" diyerek Germoth'a sarıldı. Vexus "bu bir servet değerinde olmalı" dedi. Germoth ise "bir tüccarın güvenle, su kabilesinden bazı mallar getirmesi için koruması oldum. Bana ne istediğimi sorduğunda kardeşimi görmek istediğim için su kabilesi tılsımcılarının oraya has bir buzul ile tılsımlayarak yaptıkları ruh aynasını istedim" dedi. "Daha kullanmamıştım ve senin bunu kullanmak isteyebileceğini düşündüm" diye ekledi.
Terberis, çok duygulanmıştı. Babasını, Ayı Pençe Altor'u, on melez gücünde dövüşen efsanevi savaşçıyı görebilecekti. Artık babasını düşünmeye çalıştığında, bir ayı değil bir insan figürü belirecekti gözünde. Terberis ruh aynasına bağlama büyüsü yaptı ve herkes pür dikkat olacakları izlemeye başladı. Terberis "Babamı görmek istiyorum. Bana babamı göster" dedi gözünden bir damla yaş akarak. Ruh aynasının yüzeyi tıpkı kirli bir ayna gibiydi. Terberis kendi yansımasını görebiliyordu. Sonra üzerindeki puslar dağaldı, karanlık ve hiç bir şeyi yansıtmayan bir yüzeye dönüştü. Ardından bir ateş göründü. Odunlar ile yakılmış, yarısı köz olmuş bir ateş. Aynı çadırın dışı gibi gece karanlığını aydınlatan bir ateş. Üzerinde koyun çevirmesi yapılan, çevirilen koyunun yağları üzerine damlayan bir ateş. Kimse ne olduğuna anlam verememişti. Sonra koyunu büyü ile ateşin üzerinde çeviren adam geldi görüntüye. Bıçağı ile bir parça kesti ve çenesinden yağlar aka aka eti yedi. Terberis, babasının geçmişinden bir görüntü olduğunu düşünüyordu. Ancak babası çirkindi. Kendisi veya Germoth ile bir alakası yoktu. Neredeyse mor denebilecek bir ten rengine sahipti. Terberis Germoth'un sinirlenip, tepsiyi tutup fırlatarak kırmasıyla irkildi. Germoth bağarıyor, lanetler okuyor ve küfürler ediyordu. Vexus ve Terberis buna bir anlam verememişlerdi. Germoth'un sakinleşmesini beklediler ve Terberis ne olduğunu sordu. Germoth konuştu ;
Ruh aynası, ruh sayesinde yaşayanların bedenini, ölülerin de ruhunu gösterir. O senin baban değildi. O babanın ruhunu çekmiş olan Drakh'tar'dı dedi. -
-
1.
0sen kesin lol oynuyon zamqi Drakhtar falan zed mainmi?
-
-
1.
+1Aynen kadeşim de ismi ordan olayım dememişken, bilinç altıma işlemiş. Ben de ne güzel isim buldum diyordum. Sen söyleyince fark ettim
-
2.
0:D boşver hikaye güzel seri yaz
-
1.
-
1.
-
29.
0buradan devam etmeyeceğim beyler zaten az kişi takip ediyor. Diğer partları okumak isteyen wattpad'e geçsin.
başlık yok! burası bom boş!