Güççedir bu fakiri aldatmak,
Yüzdürüp sonra kündeden atmak,
Gözünü aç da sen bana bir bak,
Ben senin i’tibarını gibiyim!
Saki-yi mah-ruyına gibiyim,
Gülünün reng ü buyuna gibiyim,
Mütribin haya-huyuna gibiyim,
Sagar-ı neşvedarını gibiyim!
Yok safası hezar-ı dem-gerinin,
Gül-sitanda şükufe-i terinin,
Bezm-i sahba-yı ruh perverinin
Neşvesiyle humarını gibiyim!
—
turk milleti gariptir
her lafi kaldirmaz
oruspu dersin kizar da
gibersin aldirmaz
şu tak’a tak demeyin
taklar duyar ar eyler.
tak’un üstüne bir zerresi konsa
tak’u mundar eyler.
——
olmuşu varken yeme meyvenin hdıbını
helali varken s.kme namahremin .mını
güvenme her dostunun yoğurduna sütüne
sonra sokarlar kazığı ta g.tünün dibine…
—–
bir de;
bana yar olmayan devr-i devranın,
izzet-i ikrdıbını s.keyim.
yansın muallakler alayı,
su veren itfaiyenin hortumunu s.keyim.
—-
alemin bağ-zarını s.keyim
sünbül ü verd ü narını s.keyim
andelib-i nizarını s.keyim
hasılı nev-baharını s.keyim!
bana yoktur lüzumu gülşeninin,
seb-i tarik ü ruz-ı ruşeninin
ne guldıbının ne de zenninin
hepsinin ta mezarını s.keyim!
ağlamam ben, ben erkeğim erkek,
hayli güçtür bana cefa etmek,
minnet etmem bu ömre de felek,
atını al, tımarını s.keyim!
güççedir bu fakiri aldatmak,
yüzdürüp sonra kündeden atmak,
gözünü aç da sen bana bir bak,
ben senin i’tibarını s.keyim!
saki-i mah-ruyına s.çayım,
gülünün reng ü buyuna s.çayım,
mutribin haya-huyuna s.çayım,
sagar-ı neşvedarını s.keyim!
yok safası hezar-ı dem-gerinin,
gül-sitanda şükufe-i terinin,
bezm-i sahba-yı ruh-perverinin
neşvesiyle hümarını s.keyim!
feleğin uğradımsa vartasına,
s.çayım ağzının ta ortasına,
bunu yazsın cihan da hartasına,
kıta’at ü biharını s.keyim
—
atatürk neyzen’in ününü duymuş olacak ki, çağırtmış köşküne sohbet etmişler, uzun uzun aşkla üflemiş neyzen.. ardından sormuş atatürk..
- senin çok fazla içki içtiğini söylüyorlar, benim kadar içer misin ?
neyzen düşünüyor, içkinin hududu olmaz.
- ne kadar içersiniz ?
- iki tane kiloluk rakı içerim.
ata kelimelere basa basa şu sözleri söylemiştir, neyzen’in gözünü korkutmak istemiştir.
- nasıl içersiniz ?
- canım ne isterse; susuz, mezesiz.
neyzen:
- ben de iki kiloluk içerim ama, öyle içmem.
neyzen’in arzusu ile ortaya kocaman bir emaye kase geliyor, iki kiloluk rakıyı neyzen kaseye boşaltıyor. başını sokup lıkır lıkır içecek zannediyorlar. fakat neyzen’in isteği daha bitmemiştir, bir somun ekmek ve irice bir kaşık geliyor. neyzen ekmeği lokma lokma koparıp kasedeki rakının içine bastırıyo. lokmalar rakıyı iyice çektikten sonra çalakaşık yanaşıyor.
yine anlatılanlara göre, ata:
- pes, pes, diye bağırarak ayağa fırlamış ve elleriyle yüzünü kapamış, ayrılırken de saygılarını sunmuştur. yine rivayete göre ata öldükten sonra neyzen, evinden haftalarca çıkmamış..
…………
9.atatürk’ün büyük dil kongresini topladığı gün, başvekil de bakırköyünde genişletilen bez fakrikasını açmaya gelmişti.
dil kongresine bütün bakanlar, milletvekilleri ve bazı büyükelçiler de gelmişlerdi.
dil konusunda tezi olanlar, kürsüye çıkıp konuşmuşlar, fikirlerini beyan etmişlerdi.
bunlar arasında üniversite profesörlerinden cafer kırımi bey de kürsüye çıkarak tezini savunurken, kırımlı olması dolayısıyla söz arasında ruslar hakkında biraz sitemde bulununca atatürk çok kızmış ve:
- “burası siyaset meydanı değildir, indirin şunu hemen” deyince profesörü kürsüden indirmişlerdi. neyzen tevfik bu olayı öğrenince şu kıtayı yazmıştı:
fabrika yaptı sümerbank bez için,
çok muazzam bir eser bu laf değil,
dil işinde ehli dil tezden dedi:
sıçtı cafer bez getirsin başvekil..
…………
bir yazar yazacağı romanı anlatırken, anlatacaklarının sonuna gelmiş ve bu sırada neyzen yüzünü buruşturup ‘bu konuyu hiç beğenmedim’ demiş. yazar da bunun üzerine ‘peki ama siz hiç roman yazmadınız ki, nasıl fikir yürütürsünüz?’ deyince neyzen ‘ben yumurtanın da iyisini bayatını anlarım, fakat hiç yumurtlamadım’ diyerek ağzının payını vermiş
…………
kime sordumsa seni, doğru cevap vermediler;
kimi hırsız, kimi alçak, kimi deyyus! dediler..
künyei almak için, partiye ettim telefon,
‘bizdeki kayda göre, şimdi o mebus’ dediler!.”
—
Kadın ne arzu etse sende de o murat var,
O murat bütünüyle senindir, var gücüyle;
Benim bol bol yaptığım, dertlerine dert katar,
Senin tatlı kösnünü ben arttırırım böyle.
Sende bir murat var ki, sereserpe, koskoca:
Meramıma varayım, bırak, bir kez girerek;
Başkaları amaca ulaşırken kolayca,
itilsin de sönük mü kalsın bendeki erek?
Deniz baştan başa su, ama çeker içine
Yağmuru, bolluğuna bolluk getirir kat kat.
Sen şehvet zenginisin, şehveti çoğalt yine,
Benimkini de alıp muradına murat kat.
Acımasızca itip kıyma taliplerine:
Hepsini bir kişi say, beni de koy içine.
—
Güççedir bu fakiri aldatmak,
Yüzdürüp sonra kündeden atmak,
Gözünü aç da sen bana bir bak,
Ben senin i’tibarını gibiyim!
Saki-yi mah-ruyına gibiyım,
Gülünün reng ü buyuna gibiyım,
Mütribin haya-huyuna gibiyim,
Sagar-ı neşvedarını gibiyim!
Yok safası hezar-ı dem-gerinin,
Gül-sitanda şükufe-i terinin,
Bezm-i sahba-yı ruh perverinin
Neşvesiyle humarını gibiyim!
entel gibertme
* şukular şalele panpa