dost kazığı yemek koyuyormuş

bi yaz akşamı esenyurt hava lojmanlarındayız, yaşayan gören varsa bilir lojmanda yaz ayları gençler toplaşır çok hoş ortam olur neyse bizde okuldan gelen arkadaşlar şehir dışından gelenler falan bi gün yine toplandık 5 6 kişiyiz akşam saat 10 civarı çekirdek kola batak partimize başladık her şey güzel ve yolunda gidiyordu, o zaman ki sevgilim tuğçe, sinan musatafa, murat, burak,ve anıl vardı bi de mehmet vardı o sonradan eve gitmişti neyse dediğim gibi her şey yolunda batak oynayıp muhabbetin dibine vururken anıl kardeşimiz askeri okulda yaşadıkları eğlenceli hikayeleri anlatmaya başladı

üst devrelerin bunlara yaptığı işkencelerden komutanların taklitlerine bi çok eğlenceli hikayeyi dinlerken bi yandan tuğçeyle cilveleşiyoruz, yancı arkadaşlarla el değişince yürüyüşe çıkıyoruz öpüşüp koklaşmacayla eğlencemize eğlence katıyoruz. neyse yine biz tuğçeyle yürüyüp geldik konu nerden geldiyse ruh çağırma cin çıkartma şeytan hoplatma tarzı muhabbetlere gelmiş amk yerinde

bizim anıl askeri okulda bu tarz olaylara girmiş salak, neyse bu dedi ki bende kitabı bile vardı çağırırken edilcek duaları ve göndermek için yapılan duaları biliyorum falan dedi, sonra biz meraklı ergenler hadi deneyek lan hadi olum hadi lan tarzı tepkilerle ortamı gaza getirdik, kafamızı gibeyim bu karar kimse tarafından itiraz görmedi ama sadece memetin babası çağırdığı için eve gitmişti. tuğçe de gelirim ama katılmam deyince anıl olmaz öyle gelceksen katılcaksın falan gibi bi şeyler söyledi tuğçe de tamam ben parkta sizi beklerim dedi ve biz kalan 6 kişi murat burak sinan anıl mustafa ve ben bu işin başrol oyuncuları konumuna geldik, ne olup biteceğinden habersiz.

beyler esenyurt lojmanlarını bilen bilir lojmanda aşağı ve yukarı çamlık adında 2 piknik alanı vardır, yukarı çamlık terkedilmiş bi mekandır 3 5 bank 2 sokak lambasıyla öylece bekler, gizli sigara partilerimizi alkol partilerimizi orda yaparız biz, aşağı çamlıksa yazları açılan canlı bi yerdir ama kışın oraya girmek çok zordur. yukarı çardağa gitme kararı aldık ama anıl olayı organize eden kişi olarak beyler 4 tane a4 kağıdı bi fincan bi kalem lazım dedi, biri fincan biri kağıt biri kalem getirmeye gitti ve onlar gelince, şimdi bize tanımadığımız biri lazım dedi isim olarak lazımmış, tuğçenin ölmüş bi akrabası olsun mesela dedi ve tuğçe dayım var dedi hafif rengi atmış bi şekilde

anıl dedi tamam senin dayını çağrıyoruz o zman ama adını şimdi söyleme biz sonra senden teyit edicez dedi, 4 tane a4 kağıdını bantla birleştirip alafabeyi yuvarlak şekilde kağıda yazdı ortaya da görünmesi zor bi nokta koydu ve çamlığa geldik sonunda. heyecan korku ve başlarda herkesin birbirini korkutması amacıyla yaptığı salak şakalar aramızda tartışmaya yol açsada tatlıya bağlandı ve anıl; inanmayan varsa olmaz beyler içinden inanlar yapsın dedi.

böyle olunca burak ben inanmıyorum beyler falan dedi anıl da o zaman bekle bizi sen falan dedi ve burak ben kantinin oralarda takılıyorum diyip ortamdan uzaklaştı gitti, kalanlarla beraber tekrar deniyecektik dualar her şey hazırdı getirmek için okunan duayı anıl sesli okuyodu biz tekrar ediyoduk, olası bi kötü durumda da herkes nas suresini okuyacaktı

neyse beyler dualar falan okundu bekliyoruz ortamda ki şakacı tavırlar sıcak suratlar gitti gergin soğuk bi moda geçildi sanki herkes korkmuştu anılsa tam konsantreydi ve herzamankinden farklıydı o gece. ilk denememiz başarısız oldu olur öyle falan dedi anıl tekrar denemeye başladık 2. denemede de bi şey olmayınca sinan anıla olum sen bizi yemiyosun demi bak falan gibi takılmaya başladı anıl sessiz kaldı ve tekrar deniyoruz dedi

beyler 3. denemede yine duaları okuduk bekliyoruz derken size yemin ederim bakın yemin ederim sokak lambasının ışığı patlayıverdi, yazarken hala tüylerim diken diken oluyo gözlerim doluyo sadece filmlerde olur sanılan bi olay o gece orda gerçek oluyodu ve açık söylüyorum altımıza sıçmıştık beyler. bu olay olunca herkes kafasına göre kaçmaya başladı lojmanın içlerine doğru anıl bizi durdurmaya çalışıyo ama nafile ben içimden 50. kez nas okumuşum zaten. neyse beyler kantinin önüne geldik burak kantinin önünde oturmuş bekliyo bizi görünce yanımıza doğru yürüdü nolduğunu soruyo falan ama millet şokta amk

ben kendimi toparlayıp burağa olanları anlattım ama inanmıyo tabi haliyle neyse parka doğru yürüyoruz herkes bi korku içinde pişmanlık duygusu hakim genel olarak ve ben bi an elimde ki fincanı farkettim. yolda fincanı farkedince sinirden vurdum yere parçaladım. anıl bağırdı sen nabıyosun eğer gönderemediysek o fincan kırıldığı için musallat olur salak mısın falan diyo ama korkutmak için mi diyo yoksa ciddi mi anlamadım

neyse beyler anıl bana bağırırken burak bi an beyler ben hafıza kartının kabını düşürmüşüm çamlığa gelen var mı dedi. ee tabi herkes bi an buz kesti kimse de gidecek züt kalmamış dedim senle yarı yola kadar gelirim kantinin orda beklerim deyince hep beraber gitmeye karar verdik,bu da kantinin önünde lojmanın çocuklarından bi bigiblet gördü rica edip aldı bigibleti

bu gitti çamlık bigibletle 1 dakikalık yok ama 5 dakikadır ses yok bundan ben diyorum saçmalamayın bişey olmaz arıyodur falan diyorum ama kendimde tırsıyorum bi yandan. derken hepimizin telefonuna sırayla mesaj gelmeye başladı, sırayla ve ardarda 3 er mesaj geldi mesaj buraktandı ve 'çıkamıyorum' yazıyodu. al bide burdan yak moduna girmiştik. hadi git gidebiliyosan şimdi diye kendime kızarken korkudan da buz kesmiş haldeydim

biz bu salağın yanına gidek mi gitmeyek mi tartışırken bu bigibletle yanımıza doğru yardırdı amk, dedik noldu lan falan olum dedi kart kutusunu buldum bigiblete biniyorum dümdüz giderken dönüp düşüyorum 5 6 kere oldu lan falan dedi. amk dedim mesajları ne ara attın bin falan diyorum buna bu dedi ne mesajı amk hayal mi görüyosun. ulan adamın telefonu açıyoruz yok gönderilen kutusunda bize mesaj attığı saatte sevgilisine mesaj atmış bize bi mesaj yok biz iyice korktuk artık naapcaz ne etcez düşünüyoruz en son bizim arkadaşlardan biri oturdu başladı ağlamaya amk

burak dayanamadı ulan dedi ben ayarladım mesaj olayını sizle taşşak geçecektm falan deyince biz buna saldırdık amk kalp krizi geçirsek yeriydi öyle bi durumdaydık yani sonra tuğçeye mesaj attım nerdesin diye

cevap yok, arıyorum açmıyo, ertesi sabaha kadar 30 mesaj atmışımdır amk ama yok yani cevap gelmiyo neyse beyler ertesi gün oldu ben kızdan ayrılmaya karar verdim, zaten ergeniz bi de yaz ayları bu tarz kararları hızlandrır yani bilirsiniz. akşam oldu beyler tuğçeden bana tek bi mesaj geldi, özür dilerim yazıyo mesajda ulan dedim bu ne amk. zaten aklımızda hala dün ki sokak lambasının bi anda patlaması var aramızda tesadüf mü şaka mı tartışıyoruz ama nasıl tesadüf olabilir ki amk

neyse beyler biz bu olayları tartışırken falan bi ara burak banktan kaldı top oynayan çocukların oyununa falan yavşamaya başladı çoluk çoçuğa çalımlar atıyo aklı sıra makara yapıyor bende sigara üstüne sigara yakıp ulan ayrılırsam kimle yiyişcem zaten kızların alayı kampta düşüncelerini beynimde çeşitli mercilere soruyorum. o sırada anıl geldi amk çocuğu başımızı zaten belaya soktu bi de şimdi gelmiş gece gördüğü rüyayı anlatcakmış. geldi bu selam sabah yok direk beyler rüya gördüm anlatıyorum falan başladı amk yok neymiş tuğçenin dayısının adı ramazanmış aramızdan birine çok sinirlenmiş çamlığa bizi sokmayacakmış da bilmem ne de o fincanın kırıldığı asfalttan istese arabaları geçirmez insanları geçirmezmiş de falan da filanda anlatıyo ben de olayın heyecanı ile üstüme alındım benden başka kime sinirlencek fincanı ben kırdım amk , zaten tuğçenin dayısı musallat olacak bi de tuğçeden ayrılıp onu üzersem yannanı yerim düşüncesi beynimi sardı bi an. nasıl bir çocukluksa amk bu. neyse bu anıl bini rüyayı anlattı ve beyler akşam görüşürüz size olayı anlatmaya geldim dikkat edin çamlığa gitmeyin biz evdekilerle yemeğe gidiyoruz dışarı dedi ve gibtirdi gitti. ortada kalmıştık grubumuzun bi lideri yoktu artık. resmen çaresizdik. tuğçede cevap atmıyodu doğru düzgün neler olduğunu hala tam kavrayamamıştım amk yerinde. neyse bu anıl gitti dün olayı yaşayan tayfa toplanmaya başlamıştık artık 4 kişi falan olduk benim zaten kafam karışık burak olaylara inanmadığı için dünya gibime minare zütüme havalarında takılıyo, bizlede taşşak geçti korkuttu kafası rahat tabi binin. neyse bunlar yine çocukların oyuna salça oldular burak sinan falan top oynuyolar o sırada burağın telefonuna mesaj geldi beyler

neyse beyler biz baya samimi arkadaşlar olduğumuz için (!) mesajı açtım mesaj dediğim gibi tuğçeden di ve mesajda aynen şu yazıyodu, geliyorum ne giyeyim... beyler mesajı okudum yine yeni yeniden aldatılmışlık hissi körpecik yüreğimi sarıverdi artık düşünemiyor, konuşamıyor, hissedemiyor ve sıçamıyor haldeydim. ulan neydi şimdi bu mesaj bana cevap atmayan sevgilim burağa neden böyle bi soru sormuştu. zaten ayrılıcaktım sevdiğimden değil ama beyler sevmesende aldatılmışlık küçük düşmüşlük hissi bi başkadır bunu yaşadım çok kez ne yazık ki. amk bi anlık sinirle gelen kutusuna girmeye çalıştım şifre vardı ama biliyodum bizim burağın java özentiliği vardı çocukluktan beri o yüzden java ydı şifresi girdim mesajlara mesaj kutusu boş sadece son gelen tuğçenin mesajı var. nokia 3110c yi bilen bilir gönderilen mesajlar ileti raporları diye ayrı bi başlığa kaydedilir, hemen o aklıma geldi aynı telefon pederde de vardı çünkü girdim direk ileti raporlarının olduğu sayfaya. beyler bi de ne göreyim, burağın tuğçeye attığı mesajlarda sakın ona cevap atma lojmana gelirken haber verme tarzı şeyler yazıyo. tekrar beyimden vurulmuşa dönmüştüm beyler, bu ruh çağırma şeytan gibem cin çıkartma olayları beni nereye getirmişti bi gece de amk. olaylar yavaş yavaş aydınlanmaya ve parçalar beynimde oturmaya başlamıştı. tuğçenin parkta kalmak istemesi, burağın son anda karar değiştirip kantine gidiyorum demesi bunların hiç biri tesadüf değildi ne yazık ki beyler

o an mantıklı düşünemiyordum haliyle aslında yapmam gereken kalkıp burağa saldırıp kendimce intikam almaktı ama burak benden 2 yaş büyüktü hem kaslıydı ve beni tek eliyle al aşağı edebilirdi, dayak yeme korkusunun bana kazandırmış olduğu mantıklı düşünme yetisini kullanmaya karar verdim. takip edecektim bunları. ben beyin fırtınasına devam ederken 2. mesaj geldi tuğçedendi ama mesajı açmadım gelen kutusuna girdim direk mesaj boştu belliydi, mesajı açmadan ilk gelen mesajı sildim ve telefonu yerine koydum hemen. sinan ve burağa yaklaşıp beyler benim dayımlar gelmiş 1 2 saat evde olcam, tuğçenin smsi bitti sanırım dayısının adı ramazansa kesin bana da haber verin diyerek gerçekçilik katıp uzak takibin ilk safhasını başlattım kendimce, arabaların arasında sigara içip keyiften döt köşe olan burağı izliyordum, ne yapmalıydım. hadi diyelim ben bunları yakaladım yine döverdi bu çocuk beni hem ekmeğimi çaldırıp hem dayak yemek gururumu kırardı. bi ara cin ruh şeytan olaylarında kendimi geliştrip burağa cin musallat etmeyi düşündüm, kendimce mantıklıydı ama zaten başım beladaydı iyice taka sarmak istemediğim için hemen vazgeçtim. beyler aklıma bi hinlik gelmişti, madem bu burak benim sevgilimi zütürüyo madem kaçak savaşıyo bende öyle yapacaktım. hemen tadilatta olan blokların birinden kısa demir bi sopa bulup aldım yanıma. takip mesafsini koruyarak beklemede kaldım ve burak sinanla beraber top oynamayı bıraktı acele bi şeyler konuştular ve hızlıca yürüyerek bizim halısahanın tribünlerine gitmeye başladı. tribünlerin ışıkları o dönem bozuk tam bir yiyişme mekanı beyler biz oraya fuhuş tepeside deriz. b benim için dezavantajdı oraya gidemezdim görünmeden takip etmem gerekiyodu bunları düşünürken burak tribünlere çıkmaya başladı o sırada loş bi ışıkta tuğcenin o ciksi vücudunu ve saçlarını tanıdım. nerde olsa tanırdım zaten. bu aldatılmışlık hissi bu huurya aşık mı ediyordu anlamıyordum

bunları kendi içimde düşünürken bi anda kalktılar ve yürümeye başladılar, hemen takibe devam ettim gittikleri yer tahmin ettiğim yerse katil bile olabilirdim, bana yapılırmıydı ulan, bana lan burak olum 4 yıldır en samimi dostumdu bu adam benim, esenyurdun kekolarına karşı beraber saf tuttuğumuz sırf burağın javasıyla gezmek için kaç km ötede ki benziliğe benzim almaya yürüdüğümüz, ehliyetsiz adamla motorla alidağına çıktığımız yılbaşında içtiğimiz vişne kiraz erik ve bilumum ağaç türlerine çocukluktan beri beraber daldığımız adam bana ihanet ediyordu. hemde olay ciddiye bağlamıştı tadilatlı bloklara yürüyorlardı, bu tadilatlı bloklar lojmanda fuhuşun en çok arttığı dönemlerdi beyler herkes orayala ilgili fantezi anlatırız aşıklar tribün kalabalıklaşınca hemen oraya giderdi, resmen boş evlerdi buralar beyler hemde güvenli

tepki verin huur çocukları

beyler tuğçe ve burak tahmin ettiğim gibi tadilatlı bloklara girdi, demir sopayla burağı dövmeyi hayal eden ben adete korkmuştum içeri bile giremedim, e napıcaktım peki ? tek çare sinan ve murata mesaj attım bana ancak onlar yol gösterirdi mesaj attım acil taş sahaya gelin diye, gitti taş saha da bunları bekliyorum geldiler noldu diye, tek tek anlattım olanları. bunlar bi an şaşırdı sinan baya sinirlendi muratsa sakin çocuktu zaten ve durun bi emin olalım mavraları atıyordu, ulan ne emini kızı gibiyor diyodum sakin ol diyodu gavat. neyse bunlar dedi hadi basacaz bunları, beyler olayların büyümesi işime gelirdi haklıydım ama korkuyordum, burağı orda dövsek dışlasak bile beni tek bulduğunda pestil ederdi. ben dedim oturup konuşalım murat haklı. sonra parka gittik tekrar o zamanlar içtiğim west silverımdan yaktım yine, bunlarla sigaranın kattığı dumanlı ve efkarlı ortamda konuşmaya başladık bi ara ağlamışım. dünkü olay da hala aklımdaydı zaten iyice dibe batıyordum. sevglim diye yanımda gezdirdiğim kız başkasına veriyor bense dayak yeme korkusuyla kendimi frenliyordum. bu nasıl bir gavatlıktı anlamadım gitti. burağa mesaj atmaya karar verdim. parkta bekliyorum yazdım buna sadece. anlamadı tabi benim her şeyi bildiğimi tamam kanka yemek yiyip gelcem 1 saate gelirim yazdı yüzsüz bin. acil dedim sadece ve beklemeye başladık