/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +5
    11 eylül 2018.. üçüncü dünya savaşı başlayalı henüz 2 hafta olmuştu. 72 ülkenin liderleri barış görüşmeleri için versailles sarayında toplandılar. galip devletleri temsilen rusya, çin ve iran devlet başkanları rahat koltuklarına kuruldu. mağlup devletlere tahta iskemle verildi. konferans henüz başlamadığı için salonda dev bir uğultu vardı. 

    vladimir putin ve kim jong-un kafa kafaya vermiş küba purosu tüttürüyor, angela merkel orta atlasını açmış ülke bayraklarını inceliyordu. 64 yaşındaki şansölye yeniden çocukluğuna dönmüştü. güney kore başkan ise samsung s10 ile tarihi konferansın fotoğraflarını twitter'da paylaşıyordu.

    kim jong-un: şunun hareketlere bak. yemin ediyorum gerizekalı bu herif.

    putin: lan oğlum bi boşver artık yeter yaa. bırak naparsa yapsın.

    kim jong-un: aslında doğru diyorsun ama..

    putin: hşş tamam başgan geliyo, ayağaa.

    putin'in uyarısıyla tüm liderler ayağa kalktılar. salon ölüm sessizliğine bürünmüştü. başgan trump kendinden emin adımlarla koltuğuna doğru yürüdü ve nazikçe buyrun verdi. tüm liderler yerine oturdu. 11 eylül 2018 paris barış konferansı başlıyordu.

    trump: i'm opening the conference. 

    başgan trump eline bir cetvel aldı ve dünya haritasının üzerine koydu. dudak hareketlerinden canının bir şeylere sıkkın olduğu belliydi. kimseden çıt çıkmıyordu. tek kelime dahi etmeden önündeki objelerle ilgilenmeyi sürdürdü. birazdan yeni dünyanın sınırları belirlenecekti. 

    trump: where is mr. erdogan?

    merkel: kendisi katılmama kararı aldı. dünya beşten büyükmüş.

    trump: what about low energy? 

    merkel: maalesef, binali'de gelemiyor.

    trump: so? we will talk to?

    netanyahu: sayın başgan, eğer uygun görürseniz türkiye adına selahattin demirtaş ile görüşebiliriz. kendisi arka salonda bekliyor. 

    trump: demirtaş for turkey? hoh hoh hoh! well, you came to call. i wonder what to say.

    amerika birleşik devletleri kağıt üstünde tarafsız görünse de savaşa belli bir yön vermeyi başarmıştı. donald trump, tıpkı 70 yıl önce franklin roosevelt'in yaptığı gibi "bekle ve yut" taktiğini uyguluyor, ülkesini bataklıktan uzak tutmayı başarıyordu. 

    bu esnada selahattin demirtaş kendinden emin ve cesur adımlarla ana konferans salonuna doğru yürümekteydi. nasip kısmet olursa özerk kürdistan'ın temelleri bu akşam atılacaktı. fakat toplantı salonunda bambaşka bir tartışmanın fitili ateşlenmişti bile.

    e.p. nieto: neden sınıra hala duvar örüyorsunuz?

    trump: i'm protecting my country. my people chose me fo..

    e.p. nieto: kapa çeneni donald! zırvalarına karnım tok. o pirketler bu gece yıkılacak.

    bu sözlerin ardından başgan trump yerinden doğruldu. kafasını öne eğerek penisiyle konuşmaya başladı!

    trump: did you hear little donald? mexicans cunts will destroy our wall! (e.p. nieto'ya dönerek haykırdı) have you got the big balls? 

    merkel: neler diyorsun donald? bu yaptığın ahlaksızca.

    trump: look at me blonde bitch! did you teach me ethics? you get ethics! (fotoğrafı masaya fırlatır)

    şi cinping: bu sefer çin seddine işedin donald. bu bir savaş ilanıdır.

    trump: what the fuck is going on here? you will not fucking america. suck my dick aliexpress's bitches! 

    kim jong- un: bende koyujam haa. kendine gel artık donald.

    (tosunun bu çıkışı bardağı taşıran son damla olmuştur)

    trump: seni dıbına kodumun dombilisi, sana noluyor lan?

    donald trump mavi kravatını alnına bağladı. öfkeden çılgına dönmüştü. şakaklarındaki damarlar 100 metre öteden seçilebiliyordu. ellerini gökyüzüne kaldırdı ve kulakları sağır eden bir çığlık attı. yıllar yılı beluga havyarıyla beslendiği için bir gergedan kadar güçlüydü. masanın üstüne çıktı ve uçarak kim jong-un'un üstüne atladı. koltuklar iskemleler havada uçuşuyordu. ortalık savaş alanına dönmüştü. tam o esnada selahattin demirtaş salona giriş yaptı.

    selo: barış var dediler geldik. 

    trump: sen kimsin amk?

    selo: biz devlet kuracaktık abi.

    donald trump usulca sağ gömleğinin kolunu sıvadı. dirsek kısmından eline kadar diliyle yaladı ve hareketini çekti.. şlaaaakkkkk!!

    trump: al sana devlet. get the fuck out of here.

    selo: ama efendim.

    trump: bunu bunu alın bunu burdan. 

    trump: mr. erdogan gelmemekte haklıymış. dıbına koyayım böyle konferansın. sizinle sıçmağa bile gidilmez. bundan sonra beni unutun. artık yalnızca halkıma hizmet edeceğim. gibtimin ortadoğu çomarlarıyla biraz da başkaları uğraşsın. petrol de bitti zaten. ne yarramı yerseniz yiyin. behlül kaçar. (son)
    Tümünü Göster
    ···