Kapiyi araladik beyler sakin olun

Önlerden

Pasinler unutulan zafer

Guzel anlatiyor rez

Daşşağını yiyim afşin

Bu kadar mı oço?

Romanos diogenes. Enteresan bir hayatı var binin. Ailesi kapadokyanın daşşaklı ailelerinden. Tıpkı lannister ailesi gibi bin mi bin. Romanos diogenes kayseri valisiyken imparatora yapılan başarısız bir darbeden sonra suçlu bulunup asılmak üzere istanbula zütürülüyor. Tam bu esnada kader bu binin yüzüne gülüyor. Darbeden kurtulan imparator eceliyle ölüyor. Bizans yasalarına göre milf imparatoriçeler devleti bir süre yönetebilir, ama er yada geç daşşaklı biriyle evlenip onu imparator yapmak zorunda. Milf kraliçemizde romanos beye abayı yakıp onunla evleniyor. Ve 4. romanos diogenes resmen bizans imparatoru oluyor. Tabi ki ilk işi 10 küsür senedir topraklarını giben Türkleri uzaklaştırmak oluyor. Yeni donatılan bizans ordusu 13 mart 1071'de istanbuldan yola çıkıyor. Bizanslıların sayısı çoğu tarihçiye göre 200k civarındadır. Ermeni tarihçi edessalı matta bizanslıların sayısını 1 milyon olarak verir ama o dönemin şartlarında bu kadar orduyu gibseler toplayamazlar. Gerçekçi ve kabul edilen rakam 200k.

Hay gibecem yarım saat yazdım gri ekran verdi amk.

Bizans ordusunda düzenli rum ve ermeni askerlerinin yanında paralı slav, got, frank, gürcü, uz, peçenek ve kıpçak askerleride vardı. Bizanslılar ilk molasını sivasta verdi. Sivas halkı imparatora büyük sevgi gösterileri (biz buna sakso çekme diyoruz) gösterdi. Halk ermenilerden şikayet edince şehirdeki bütün ermeni mahallelerini yaktırdı, çoğu ermeniyi öldürdü veya sürgüne yolladı. Daha sonra erzuruma yürüdüler. Bazı bizans komutanları Türkleri erzurumda karşılamayı teklif etti. Ama ordu Türk topraklarına ilerlemeye devam etti ki bu diogenesin en büyük tarihi hatalarından biridir.

Bizans ordusunda Türklerin korkup kaçtığı, bir daha bizansın karşısına çıkmaya cesaret edemeyecekleri söylentileri dolaşıyordu (gelin bakalım muallakler kim kaçmış kim kaçacak görün) diogenes ise alparslanın çok uzakta olduğunu, geri dönemeyeceğini düşünüyordu.

Öncülerini malazgirte yollayan imparator asıl orduyu van gölüne doğru ilerletti. Bu arada bizans ordusundan haberdar olan alparslan mısır seferinden vazgeçip bizansa karşı tükuvvetlerini toplamaya başladı. Bazı kaynaklara göre 30 bazılarına göre 40 binlik ordusunun çok büyük kısmı süvarilerden oluşuyordu. Tamamı Türk ve yine çok büyük bir kısmı müslüman olan ordu düşmanla malazgirt ovasında karşılaşmak istiyordu. Çünkü alparslan ve beyleri "hilal taktiğinde" anlaşmıştı. Hilal taktiğini uygulamak için en elverişli coğrafya ise malazgirt ovasıydı

Alparslan bizans imparatoruna sulh elçilerini yolladı. Bu Türk töresinde bir gelenektir. Savaştan önce barış elçisi yollanır. Böylece savaşın sorumluluğu karşı tarafın üstüne kalır. Elbette ki gerçek bir barış teklifinden söz edemeyiz. Burda asıl amaç düşmanın bizi zayıf görmesini, barış istediklerine göre zayıf konumdalar diye düşünmesini sağlamak.

imparator alparslanın elçileriyle taşak geçmeye çalışıyor.
"Duyduk ki hamedan çok soğuk oluyormuş. Hayvanlarımızı hamedanda, ordumuzu ısfahan (selçuklunun başkenti) da konaklatıcam."

Alparslanın elçileride o tarihi ayarı imparatora verir.

"Hayvanlarınız homedanda konaklayabilir, ancak sizin nerde konaklayacağınıza ancak alparslan beyimiz karar verir."

26 ağustos 1071 cuma günü iki ordu malazgirt ovasında karşılaşır.

Alparslan Türk-islam adeti olarak kefene benzeyenn beyaz kıyafetlerini giyip ordusuna daşşaklı bir nutuk çeker. Beylerinin muharebeden kaçmayacağını anlayan Türk askeri gaza gelir.

Duvara anlatıyo gibiyim amk dinleyen var mı?

Alparslan kaybederse ata mirası devletini kaybedeceğini biliyordu. Diogenes ise kaybederse devletinin çok büyük topraklar kaybedeceğini. Her iki hükümdarda kaybederse yok olacağından emindi. Diogenes en ihtişamlı zırhını giyip inci beyazı atına binmişti. Alparslan ise beyaz kıyafetlerini giyip atının kuyruğunu bağlatmıştı.

Bizans ordusu geleneksel kaideye göre dizilmişti. Ortada zırhlı piyadeler, önce mızraklar arkada okçular, kanatlarda ise süvariler vardı.

Savaş cuma namazındansonra Türk atlılarının toplu ok saldırısıyla başladı. Türk ordusunun çok büyük bir kısmı atlıydı. Türk süvarileri hem ok, hem mızrak, hemde kılıç kullanmakta çok ustadır. Türklerin ok yağmurunda bizans ordusu büyük kayıplar vermiştir. Ama yinede bizanslılar disiplinden taviz vermedi. Verilen ağır kayıplara rağmen bozulma yada çekilme olmadı

Türk süvarileri bizans saflarına yaklaşınca aniden geri dönüp kaçmaya başladı. Türk süvarilerinin geriye dönüp ok atma olayını bilirsiniz. Türklerin bizanslıların sayısından ürküp kaçtığını gören diogenes ordusunu gücuma kaldırdı. Tabi ki alparslanın gizlediği, hilal şeklinde dizilmiş Türk ordusunun kucağına doğru gittiğinden habersizdi. Zırhsız Türk atlıları zırha boğulmuş bizanslıların yakalayamayacağı kadar hızlıydı. Ama yinede bizanslılar takibe devam ettiler. Geçitlerde pusu atan Türk okçularına aldırmayan diogenes ısrarla Türk süvarilerini kovalamaya devam ediyordu. Çoğunluğu piyadelerden oluşan bizans ordusu ağır zırhından dolayı çabuk yorulmuş, durma noktasına gelmiştir. Kovaladıkları Türk atlılarının bir anda geri dönüp hücuma geçtiğini gördüğü anda etrafının kuşatılmış olduğunu anladı imparator. Ama artık çok geçti. Geri çekilme buyruğu verdi ama Türk taarruzlarından dolayı geri çekilme hemen bozgun halini aldı. Uz, peçenek ve kuman Türkleri selçukluların safına geçti. Sivasta soydaşlarına yapılanların intikdıbını almak isteyen ermeni lejyonlarının savaştabir gün önce savaş meydanından kaçtığı çok geç anlaşıldı. Kaçmaya çalışan generalleri gören bizans ordusu iyice paniğe düştü. Üstündeki zırhları atıp kaçmak isteyen bizans piyadeleri ustaca kılıç kullanan Türklerle eşit duruma düştü ve çoğu kılıçtan geçirildi.

Bizans ordusunun çoğu kılıçtan geçirildi, aman dileyenler esir alındı. imparator omzundan yaralı olarak tutsak edildi.

Alp Arslan: "Eğer ben senin önüne esir olarak getirilseydim ne yapardın?" Romanos: "Ya öldürürdüm ya da zincire vurup Konstantinopolis sokaklarında gezdirtirdim." Alp Arslan: "Benim vereceğim ceza çok daha ağır. Seni affediyorum, ve serbest bırakıyorum."

"yenik imparatorla" anlaşma yapıp onu serbest bıraktı. imparator kendi fidyesi için 1.500.000 denarius, vergi olarakta yıllık 360.000 denarius verecekti. Ayrıca antakya, urfa, malazgirt ve ahlat selçukluya verilecekti. imparator serbest bırakılır. Ama orta çağ devlet geleneğinde kimse yenik hükümdarı giblemez. Diogenese de aynı olay oldu. Tahttan indirildi, sürgün edildi, gözüne mil çekilip öldürüldü. Yerine geçen imparator mikhail anlaşmayı geçersiz saydı. Bunun üstüne alparslan beylerine anadoluyu fethetme emrini verdi.

Anlatcaklarım bu kadardı beyler dinleyen arkadaşlara teşekkür ederim.

devdıbını getir

o öbür imparatoru

Rezzerved

Rezerve

(bkz: ohaa şuna bakın bi)

Her yer karanlıkkkk
pür nur o mevkiiiii
Mağrip mi yoksa makber mi Ya rabbbb