1. 1.
    -2
    anlatıyorum beyler rezerv alın. biraz ön bilgi verip akşama başlayacam.

    not: bu başlıkta okuduğunuz kişiler kurumlar mekanlar ve materyaller tamamen gerçektir.

    not2: gibiş yok beyler. eli gibinde gezen otuzbircilere duyurulur.

    edit: sadece benim yazdıklarım için http://inci.sozlukspot.co...vlad%C4%B1m/@sih%20mevali
    ···
  2. 2.
    -1
    olayın gerçekliğiyle ilgilenecekler gibtirsin gitsin en baştan. kimse okumak zorunda degil. ifşa konusunda ise muallak modlar, tahmin edeceginiz üzere isimleri degistirerek yazacagım. gerisi birebir gerçek olacak. isteyene kişilerin sansürlü capsini ve söz konusu kitabın capsini de atabilirim, oraya gelecez.


    öncelikle söylim beyler olay dolmuşta degil tramvayda vuku buldu. antebi bilen vardır tramvay çarşıdan şehrin güney ucuna kadar devam ediyor. yani dolmuş yerine tramvay her zaman iyidir çünkü antepte akşam trafiği çekilecek gibi degil. g.antep ünv. civarında öğrencilere yönelik stüdyo daireler var. dışardan gelen çoğu öğrenci burda barınır beyler ayrıca kyk merkez yurdu da bu mevkide.
    ···
  3. 3.
    -1
    bende o civarlarda 2+1 studyo dailerin birinde kalıyorum bi arkadasla. hangi okulda okudugum ise bana kalsın 2. sınıfım hazırlıkla beraber 3. senemdir beyler. oyle cok cok sosyal biri sayılmasam da işime geldiginde neler yapabilecegime bende sasırdım(göreceksiniz beyler).

    perş. ya da cuma günü olması lazım bi işim vardı tek başıma çarşıya indim. işimi bitirip bir şeyler atıştırıp evin yolunu tuttum. söyledigim gibi tramvayla dönecektim beyler. 20-25 dk arası bi yol tramvayla üniversite. akşama doğru kalabalıktan millet üst üste biner nerdeyse o derece. havalar yeni ısınmaya başlıyor. atladım tramvaya hınca hınc dolu amk ite kaka bi köşeye sıvıstım.
    ···
  4. 4.
    -1
    dibinde durdugum muallaklereden biri 2-3 durak sonra indi. bende kuruldum hemen onun yerine, yorgunum bi de hiç giblemedim kimseyi. antepte tramvayı bilen bilir 2 koltuk koridor + tekli turuncu koltuklar bulunur. tren usulü karşılıklıdır koltuklar. oturunca dizleriniz karşınızdakinin dizlerine deger. ikililerden birine oturdum orta kısımdayım. yanımda çizgili beyaz gömlek giymiş bi dayı oturuyor onunda ellerinde metro market poşetleri var.

    biraz belediyenin rekldıbını yapayım amk bakarsınz 3-5 kuruş kalır, belediye otobusleri ve tramvaylarda ücretsiz wi-fi var beyler. zaten o kalabalıkta anca millet telefonla oyalanıyor yoksa birbirlerini gibecekler.
    ···
  5. 5.
    +1
    neyse cıkardım teli. bağlandım wifi ya oyalanıyorum amk amele gibi gir çık yaptıgım bir sey yok maksat mesgul görünmek. ama emin olun elinde tlf olanların %70i aynı şeyle meşgul. baya da yorulmuşum amk kırtasıye kırtasiye dolaştım ayaklarım gibilmiş hiçbir şey düşünmek istemiyorum. sagımda arada omzuma sürten takım elbiseli binin biri duruyor . takatim olsa gibecem belasını. kelin biri elinde kafası kadar samsung note tlfnu acmıs %100 oyun oynuyor dedim ya sabır. birkaç durak kaldı amk ama kalabalık azalmıyor çünkü herkes aynı yere gidiyor. karataştan sonra tramvay boşa çalışıyor zaten orası ayrı bi mesele.
    ···
  6. 6.
    +2 -1
    okuyan ses versin gizliden şukulamayın beyler. gibtiğimin liselileri damlıyor çünkü.

    tramvay duraklara yaklaşınca bağlantı noktalarında 2 defa ışıklar hızlıca yanıp soner reload olur yani. işte o anlarda gözümü kapatıyorum, böyle ışıklar hep kapalı kalsın diyorsunuz beyler 10 sn daha sürse sanki herkes uykuya dalacak. baktım bi bayan sesi durakları anons ediyor: rasaf yolu. hey amk daha var dedim içimden. fazla etrafı kontrol etmedim, dalıp gittim telefona.

    sonraki duraga yakın ışıklar gidince yine gözlerimi kapattım amk kafamı geriye yasladım berberde saç yıkanırmış gibi.

    etraf aydınlandı gözlerimi actım tam karşıyı görüyorum. yarabbim solumda bir şey var karşı sırada çaprazda oturmuş ama algım halen açılmamış esniyorum zaten. elimle yüzümü ovuşturdum, lan! halen orda, gerçekmiş dedim içimden. boyle bi an silkelendim beyler size de olur ne yapacagınızı sasırırsınız. bi yandan kendime küfrediyorum acaba kac duraktır orda diye, bi yanımda yok böyle bi tatlılık diye telkin ediyor nöronlarıma. bir şey yapmalıyım amk hem de hemen çünkü birazdan muhtemelen o yoluna ben yoluma. düşünmeye calısıyorum ama beynim durmuş, bi an beni giben yok mu diye bagırmayı içimden geçirdim gibtigimin vagonunda. zorluyorum beynimi ama tık yok.
    ···
  7. 7.
    0
    evet beyler stop. malesef derse gidiyorum. reservleriniz kalsın akşam bi fasıl daha yaparım cok uzun degil zaten mesele.

    not: yalanına sokayımcı binleri ilk entryde uyardım amk niye kendilerini yoruyorlar. hikaye ilerledikce caps isteyene atarım özelden.

    takipte kalın beyler.
    ···
  8. 8.
    0
    pardon panpalar. işte devamı geliyor:

    elimden tek gelen kızı ve yanında oturanı -muhtemelen arkadaşı- incelemekti bu durumda amk. tabi benim içim kız çok tatlı diye diye patlayacak amk o derece
    http://www.sozluk.org/uploads/photos/199089_2183.jpg

    yanındaki kız telefonundan bir şey gösterdiğinde arkadaş oldukları kesinleşmişti. bense belki bi tak çıkar diye incelemeye devam ediyordum caktırmadan, cünkü muhabbet acamıyordum. sagdaki -arkadası olan- dizlerini ortaya toplamıştı sanki gibecem ya ayak üstü neyse. dumur oluyorum boyle kahpelere amk. işte kelebek etkisi burda başlıyor beyler. kız omzumdan koldugun dibine malzeme cantası asmıştı beyler. t cetveli fırlamıstı cantadan ( bizim okuldakilerden biliyorum cizimle alakalı biriydi) ilk bakışta önemsiz gelmişti.

    bizim asıl hatunun ise cantası ve elinde tuttugu ders kitabı türü bir şey vardı. kız sanki gökten inmişti amk aklıma gelseydi o anda bu diyarlardan mısınız diye sorardım. saclar uzun, düzleştirilmiş ve en önemlisi kızıldııı!!!bir11! boya olduğu açıktı ama kızıldı sonucta. ayrıca belliydi sacların kesimi, boyası filan; bakıyordu sacına.

    görünen köy kılavuz istemez ya benim duraga varmadan 1 önceki duraga yakın bunlar ayaklandı. bense elimden ucacak fırsatı düşünüyordum. komplekse girdim o anda cünkü bir daha karsılasmama ihtimalimiz yüksekti sonucta 1 milyondan fazla insan var amk sehrinde. tramvay stop dediginde ya allah dedim sanki bi tak cıkacak ya erken ineyim bende belki takip eder giberim amk. kafamı gibim diyordum icimden.
    ···
  9. 9.
    0
    tam inerlerken arkalarına yetiştim. kız elindeki kitabı göğüslerin altına dayayıp kucagına almıştı. -tipik kız tutuşu- o anda bi ayrıntı dikkatimi cekti ve dine imana olan inancım beşe ona katlandı birden. belkide son sansım buydu beyler. kitabın üst tarafında, sayfaların dışında kaşe vardı. hasan kalyoncu üniversitesi kütüphanesi kitabın ismi ise silmarillion du beyaz kapaklı bir şey. aha bu:
    http://www.dr.com.tr/pima...a38-a059-bb6a0b9f7298.jpg

    yalnız kitap entel işiydi belli amk. herkesin okuyabileceği bir kitap olmadıgını eve gidip arastırınca anladım. kız ekşici olabilirdi.

    ben ana yoldan takip ederken onlar bir araya saptı ve böylelikle takip işinden de bi tak cıkmadı zaten kızın dönüp
    -sen tramvayda karsımızda oturan malsın, bu da numaram beni ara.
    diyecegi yoktu bosuna inmiştim ama bi umut işte.

    iyimser tarafım küçük emrahlık yaparken, bi yandan kendimi gibesim vardı. kızı kaçırmıştım ama. söve söve eve vardım cok uzak degildi zaten ünv. duragıyla güneykent duragı arası.
    ···
  10. 10.
    0
    eve girdiğimde ilk işim google a silmarillion yazmaktı. kitap yüzüklerin efendisiyle alakalıymış amk kafam kadardı nerdeyse. sağlam irade isterdi okuması çünkü ekşiciler çok ağır diye yazmıştı. bende bununla kendimi avutuyordum kız aptal degil kültürlü falan filan.

    günün ilerleyen saatlerinde bi tak olmadı ev arkadasım hasan geldi. kendisine haso diyordu arkadasları. bende oyle alışmıştım. yemekten başka bi tak düşündüğü yoktu. yemege dışarı çıkmış, eve girdiğinde ise ilk lafı: evde bir şeyler var mı?

    ayı gibi yerdi ama saf cocuktu, iyi niyetliydi. yoksa eve cıkmazdım amk. etraf bin dolu beyler. haso hukuk okuyordu. bir keresinde kalyoncu da okuyan bi arkadası vardı yanında kafede. direk onu sordum -hass senin şu elemanın adı neydi kalyoncu daki?

    pezo şaşırdı hemen ne yapcan dedi gülümseyerek. -sen boyle sorular sormazsın hayırdır inş.? dedi.

    muallak ayıktıysa da geçiştirdim ben. cocugun ismini söyledi filan. tabi herif malın biriydi. bıyıklı, kumaş pantolon-beyaz gömlekle üniversiteye giden bi tipti. ama köprüyü gecene kadar ayıya dayı. işime yarayabilirdi bu eleman.
    ···
  11. 11.
    0
    adamın nosunu aldım. arayıp hemen kapattım son arananlarda cıksın diye. haso bıyık altından gülmeye devam ediyordu. ilk defa beni ciddi gordu galiba haklıydı. çünkü kızlar gram gibimde degildi. cok seciciyimdir beyler iyi bir şeymiş gibi yazdım ama siz siz olun adam gibi bakın millete yoksa böyle zütünüz açılır neyse. biri benim yanımda ufak bi hata yaptı mı o kız benim için biterdi. konuşma, tanışma işinde fena sayılmazdım, en azından çekinmezdim amlılardan. cok samimi oldugum kız yoktu bu aralar.

    ertesi sabah gibindirik bir ders vardı. küfür ede ede uyandım, sürünerek okula vardım. sınıfa girdim. ders gibimde degildi, uyukluyordum. 2. blokta hafif ayıldım. kalemimle oynarken bi anda aklıma dünkü mesele geldi. kalemin kırmızı olmasından kaynaklı olabilirdi. etrafa baktım, sınıfın kız ortalaması fena degildi ama bi türlü benim kafamdaki kızı bulamamıştım uzun zamandır. her zamanki o olmaz bu olmaz şunu ele derken elde bi tak kalmadıgını fark ettim.
    ···
  12. 12.
    0
    ses verin gavatlar. şukulayıp susuyorsunuz. biraz gaza getirin adamı *

    sigara molası 5 dk
    ···
  13. 13.
    0
    dersten cıktım kantine indim belki bişey görürüm diye ama yok. eve döndüm aksam oldu derken düzenli olarak kızıl saclı amlıya takılmıştı kafam. ismini bile bilmemem ise ayrı bi meseleydi. c.tesi boş geçti. pazar akşama yataga kafamı koydugumda halen düşünceliydim. en son kendi kendime dedim bu kız kafam 2-3 gündür kurcalıyor mu evet! yapacak bir şey var mı hayır! orda durdum. madem ilk defa bi kız bu kadar kafama yattı son dönemde, elimden gelen her şeyi düşünmeliydim. ilkokulda problem çözer gibi verilen istenilen tablosu yaptım kafamda.

    1. kız kalyoncu da okuyor. orası ise allahın dagıydı beyler yol gözüme gelebilirdi. (bu arada antepte 3 ünv. var beyler)
    2. mimarlık mühendislikvari bi arkadası vardı gerekirse okulda cetvelle gezen herkesi sorgulardım. ama tahminimce bizim kızda aynı bölüm degildi cünkü yanında malzeme yoktu.

    duruma baktım, kendimi ezik hissediyordum. samanlıkta igneden beterdim.

    bir dayanak lazımdı bana. erkek dişiyi elde ederken belirli süreclerden gececekti. benimki aşırı olabilirdi fakat madem tutulduk amk elden bir şey gelmezdi. ayrıca biraz heyecan istiyordum. akrep bile dişiyi dansıyla cezp ediyordu. izledigim belgeseller ilk defa bi taka yaramştı. kararlıydım artık. pes etmek yoktu.

    hasan kalyoncu benim artifactım olabilirdi (assassins creed çilere selam). hiç gitmişliğim yoktu amk. tek bildigim uzak olduğuydu. saat 2yi devirdigimde bi an önce sabah olmasını bekliyordum. aceleyle uyudum.

    p.tesi ogleden sonra bostu. sabah okuldayken kütüphaneye ugradım, malum kitabı sorgulattım. bingo! bizim okulda yoktu. artık bu bir bahane olabilirdi. koşturarak eve döndüm, heyecandan yakama bi gül takmadıgım kalmıştı şaban gibi. aslında bi tak oldugu da yoktu ya neyse.
    ···
  14. 14.
    0
    plan zamanıydı beyler. gerçekçi bir kılavuza ihtiyacım vardı ve hemen işe koyulmalıydım. daha fazla bekleyemezdim.

    aslında kafamda bir şeyler şekillenmişti. detayları düşünmem gerekiyordu. saate baktım 12 ye geliyordu. hemen yola cıkarsam 1i geçe kampüse varabilirdim. duşumu aldum, parfümümü sıktım ve hazırdım. dışarı çıktım, önce tramvaya binmem gerekiyordu sonrası kalyoncunun otobusleri ile gidiliyordu galiba. tramvaydayken inecegim yeri arkadaşlardan teyit ettim smsle. gibiş başlamıştı beyler. gaza gelmiştim. bi kere.

    gibtigim yol 1 bucuk saat sürdü. otobusu beklerken az kalsın vazgececektim yarım saatten fazla bekledim. vardıgımda burdaki ögrencilere sabır diliyordum. dagı oyup ünv. yapmışlardı sanki. girer girmez bir yokuş. güvenlik ise meclisle yarışıyordu. 50 kişilik otobusten inerken tek tek kimlikleri kontrol ettiler. boş duran güvenlikçilerden kütüphanenin yerini öğrendim. iyi ki yokuşun ortasıydı . tepede olsaydı vazgeçip geri dönecektim amk yamaç paraşütü bile yapılabilirdi en tepeden. kütüphanenin girişi zemin kattaydı. hemen çaprazındaki bina ise gülümsememe neden oldu:

    güzel sanatlar ve mimarlık fakültesi.

    içeri girdim. hemen girişte memurların birleşik masası bulunuyordu. hemen bizim kitabı sordum. tipinden ben müdürüm lan havasıyla kütüphane müdürü olduğuna kanaat getirdigim adam 1 dk. dedi. yazıp aradı ve kitabın su an ödünç olduğunu söyledi.
    ···
  15. 15.
    0
    dururumu mu acıkladım. içimden inş. başka kopya yoktur dedim. adam zaten cinsin biriydi. okulun öğrencisi olmadıgımı, kendi okulumda ise kitabın bulunmadıgını soyledim. laf kalabalığı yapsada gibe gibe alacaktım prosedür netti. (öğrenin beyler bu arada kitabı vermek zorundalar ogrencileri olmam sart degil bu durumda) neyse bu bini kafalayabilirsem kızın ismini kapabilirdim. kitabın benim için önemli olduğunu kimde oldugunu sordum.
    o an resmi kurumda olmasaydım masada oturan gavata girişirdim beyler.

    -arkadaşım amacın kitap mı yoksa başka bir seyi mi sorguluyorsun?

    diye bir cevap geldi. huur cocuklugunun tanımıdır. boyle afra tafralı memurlar yok mu kendini bi tak sanarlar. ama alttan almak zorundaydım, gülerek başka ne olabilirki amacım abi dedim. neyse kolay gelsin deyip dısarı attım kendimi. binin arabasını bilsem boydan çizik atardım amk.

    mimarlık binasının önünde banklar vardı. su an icin elimden gelen tek sey oturmak ve beklemekti. telefonla ilgilenirmiş gibi yaparken giren çıkanların listesini yapıyordu gözlerim. ama boştu, bizim ikiliden eser yoktu. şu numarasını aldıgım malı aramak aklıma geldi ama ilk günden o kozu oynamak istemedim. 1 saatten fazla oturdum bi gibim yoktu. yollar boşalınca derslerin bittigini farkettim. belki otobuste sansım döner diye agır agır ilerledim.

    eve vardıgımda ilk gün elim bomboştu beyler. kütüphane0 fakülte binası0 otobüs0 çekmişti.

    biraz moralim çökse de öyle ilk denememde pes edecek biri degildim. umudumu korudum. günün degerlendirmesini yaptıgımda keske kütüphaneciyle muhabbet yerine ilk ödünç dediğinde isim sorsaydım dedim. böyle mallıklara yer yoktu planımda. her şey tıkırında olmalıydı. yakaladıgım en ufak fırsatı ise anında degerlendirmeliydim.
    ···
  16. 16.
    0
    to be continued...

    @54 hakkaten lan guneykent amk editledim eyw. kentler karıstı
    ···
  17. 17.
    0
    day 2 - salı

    hırs beni alıp zütürmüştü. bu işi başarmalıydım. salı günü okulu gibtir edip tekrar gitmeyi düşündüm. ilk başta abartı gibi geldiyse de yapacaktım. %100 ikna olmam için haftanın 5 gününde tek tek orda olacaktım. tekrar yolu koyulduğumda ise yaptıklarımı düşünüyordum. işin ucunda ufacık bir ışık olsa bile değerdi. yalnız kızın yüzünü unutmaya başlamıştım. şimde ned stark reyizi daha iyi anlıyordum.

    sabah 10 gibi okulda olmayı planlıyordum. sabah dersi olabilir diye düşündüm. okula girdigimde, benim gibi erkenden gelenlerin yıgıldığı yolu takip edip kantini buldum. bir şeyler yemeden kafam düzgün çalışmazdı. tetikte olmalıydım.
    ···
  18. 18.
    0
    poğaçamı bitirmek üzereyken masaya biri yaklaştı. tahminleriniz üzere gelen hasonun hukukçu arkadaşıydı. her zamanki gibi kumaş pantolon, parlak kundurayı çekmişti. fakat asıl sorun benim adamın adını unutmamdı yannan gibi nosunu kaydetmeye üşendiğim için. bozuntuya vermemeye calısacaktım.

    -birader nbr, ne geziyorsun buralarda? dedi.

    bense üstü kapalı olarak kitap olayından bahsettim. bu kadar yolu gelmem için ya deli gibmişti ya da geçerli bi sebebim vardı diye düşündüğünden olabilir, üstelemedi. herif işime yarayacaktı. hemen masaya buyur edip 2 çay kaptım.
    ···
  19. 19.
    0
    ee ne var ne yok derken ilk hedefim sağlık bilimleri, pgiboloji vs. amlı kaynayan bölümlerin yerini öğrenmekti. bu arada telefonumda bi yerlerde durmasına ragmen herifin nosunu aldım. bu sefer kaydettim. yalnız farkettigim bir şey vardı ya elemanın dersi yoktu ya da benim için ekiyordu, çünkü kantin yavaş yavaş boşalıyordu.
    ···
  20. 20.
    0
    bölümlerin yerini öğrendim. gibsen unutmazdım. yol alma vakti gelmişti. cocuga seni tutmim bende ktpne.ye geçerim deyip kalktım. tekrar kütüphaneye gidemezdim, bu sefer o gavatı döverdim. önce sağlık birimlerine uğriyim dedim. yavaş yava yürüdüm. kampüs cok büyük degildi. 5 bina fakülte ve enstitülere ayrılmıştı. rektörlük, amfi, yurt ve yamaç paraşütçüleri için sosyal tesis vs. vs. vardı başka birkaç bina. ayrıca rektörlüğe çıkmak için teleferik seferleri düzenleniyordu. ( tamam abarttım ) kampüsün en kıyak yanı tuvaletlerde bile wifi full cekiyordu. misafir olduğum için smsle gecici sifre alıp saglık bilimlerinin önünde pusuya yattım. elimde tlf birini cagırıp beklermiş gibi yaptım. millet sınıflara akıyordu.
    ···