1. 1.
    0
    toplaşın panpalarım. bugün Ankara'da dolmuş şoföründen yediğim ayarı anlatıyorum.

    küçükler ders çıkarsın, büyükler feyz alsın, asosyal binler kendine gelsin diye başyapıt niteliğinde bir anı.
    ···
  2. 2.
    0
    beni bilenler bilir. Ankara'da üniversite okuyan kendi halinde asosyal bir incisözlük yazarıyım. üniversitede son senemi okudum, mezun oldum. artık yüksek lisansla eğitim kariyerime devam etme hedefim var.

    aranızda yüksek lisans yapmış olan, ya da şu sıralar yüksek lisans başvurusu yapanlar varsa bilirler.. yüksek lisans başvurularında, akademisyenlerden aldığın referans mektupları senin önünde kapılar açar, bu açıdan önemlidir.
    ···
  3. 3.
    0
    ben ise kendi halinde asosyal bir adamım. çok fazla toplum içine çıkmayı sevmem, evde sabahtan akşama kadar kendi başıma takılırım.
    hocalarla da aram bu yüzden pek iyi değildir. derste güleryüzlü hareketlerini gördüğüm bir hocamdan, kıvrana kıvrana, ıkına sıkıla yüksek lisans başvurularım için referans rica etmiştim. hoca da sağolsun kırmadı beni, bu sabah mail atmış.

    referans mektubun hazır turalboi, bugün öğleden sonra gel mektubu al demiş. ben tabi çok sevindim.

    bu hoca da bana referans yazmasaydı başka da kimse yazmazdı amk.
    ···
  4. 4.
    0
    her neyse hocanın yaptığı iyiliğe zamanında yetişeyim dedim. öğleden sonra dedi, ben de onu 13:30 olarak algıladım ve tam o saatte hocanın odasında olacak şekilde kendimi ayarladım.
    bir yandan hocadan referans alacak olmanın mutluluğu, bir yandan ise insan içine çıkacak olmanın üzerimde yarattığı baskı vardı.
    ···
  5. 5.
    0
    son bir haftada sadece bir kere mahallemizdeki markete gitmiştim, onun dışında evden hiç çıkmadım. sağolsun ne varsa ev arkadaşım hallediyordu. insan içine çıkmam gerekince bir tedirgin oldum.

    şort giydim, sonra bana bakarlar, içinden küfrederler diye vazgeçtim. eşofman giydim, hocaya karşı çok laubali gözükürüm diye ondan da vazgeçtim. baktım böyle olmayacak, en temizi kot giymek dedim, giydim kotu, üstüme de bir t-shirt çektim.

    evden çıkmadan önce defalarca aynada üzerimde bir acayiplik aradım. kimsenin bana bakıp da dalga geçmeyeceğine kanaat getirdikten sonra evden çıktım.
    ···
  6. 6.
    0
    insanlarla çok muhattap olmak istemiyorum. birşey sorarlar da kilitlenir kalırım diye endişe ediyorum aslında.. o yüzden dışarı çıkarken kulağıma kulaklığımı takıyorum, müzik dinliyorum. birisi bişey sorarsa, birşey derse, duysam bile duymazdan geliyorum, zaten insanlar da bir yerden sonra rahatsız etmeyi bırakıyorlar. size de önerim, siz de böyle yapın asosyal panpalarım.
    ···
  7. 7.
    0
    her neyse, sıkıldığınızın farkındayım. yavaş yavaş konumuza dönecek olursak...
    ···
  8. 8.
    0
    ankara'da 100. yıl semtinde oturuyorum. yüksek lisans için bana referans verecek hoca ise akademisyenlik görevinin yanı sıra, kızılay'da bir kurumda yarı zamanlı danışmanlık görevi yürütüyor. ben de bulunduğum semtten dolmuşla kızılay'a hocanın yanına gideceğim.

    evden çıktım, kızılay dolmuşunun geçtiği güzergah evime çok uzak değildi. o güzergah üzerinde gölge bir yer buldum, orada durdum. kulağımda da kulaklık var tabi, arada yanımdan insanlar geçerken bana bakarlar diye tedirgin oluyorum, kafamı yere eğiyorum, ne zaman gelicek bu amk dolmuşu diye de iç geçiriyorum.
    ···
  9. 9.
    0
    sonunda dolmuş geldi, ben de yolun kenarına geçtim, el ettim ve dolmuşu durdurdum.
    dolmuş şoförü kapıyı açtı, bir baktım içerideki insanlar açılan kapıdan bana bakıyorlar. bir yutkundum, hafifçe terledim. utandım nedense. ama hocanın yanına da geç kalmak istemiyordum, çaresiz bindim dolmuşa..
    ve o an bir de ne göreyim!..
    ···
  10. 10.
    0
    dolmuşta oturacak sadece tek boş yer var, o da en arka köşe..
    o boş yerin yanında da beyaz askılı bodyli, uzun kahverengi saçlı, hafif esmer tenli bir kız oturuyor.
    ···
  11. 11.
    0
    doğal olarak o boş yere oturmam gerekecek. ama kızdan nasıl bacaklarını toplamasını isteyeceğim? bir yandan da dolmuştakiler hala bana bakıyor mu diye onları süzüyorum. dolmuş şoförü de hadi artık amcık versene parayı der gibi dikiz aynasından bana bakıyor. kulağımda da müzik, kafam karışık, yapıştım bir tutunma demirine, cüzdanımı çıkarmaya çalışıyorum cebimden.
    ···
  12. 12.
    0
    daha önceden bahsetmiştim. evden öyle çok fazla çıkan birisi değilim.. en son evden çıkıp dolmuşa bindiğimde dolmuş ücreti 2 tl idi. ben de bir yandan cüzdanımdan bozuk para çıkarmaya çalışıyorum, bir yandan da dolmuşa bindiğimden beri beni kesen yeşil t-shirt'lü amcadan gözlerimi kaçırıyorum. dolmuşçu da hala daha para vermemi bekliyor, dikiz aynasından beni kesiyor..
    ···
  13. 13.
    0
    sonra bir an cesaretimi topladım, cüzdanımdan çıkardığım iki lirayı şoföre uzattım, insanların bana doğru olan bakışlarını umursamadan en arka köşedeki boş yere doğru yöneldim..

    bizim beyaz body'li kız sağolsun anlayış gösterdi, ben bişey demek zorunda kalmadan, bacaklarını kenara topladı ve ben en arka köşedeki boş yere oturdum.

    en arkaya geçince insanların benim üzerimdeki bakışlarının kaybolduğunu gördüm, bu beni biraz rahatlattı.

    ama dolmuş şoförü hala daha dikiz aynasından benim olduğum yere doğru bakmaya devam ediyordu. biraz tedirgin oldum.

    yanımdaki kızın parfüm kokusu da, açık camlardan içeriye doğru esen rüzgar kızın saçlarına vurdukça benim burnuma doğru geliyordu, iki ayağım birbirine dolandı.
    ···
  14. 14.
    0
    yerime oturunca biraz olsun kendime geldim. ama bu sefer de yanımda oturan kız camdan dışarı bakmaya başlayınca bir kötü oldum. sanki dik dik bana bakıyor gibiydi kevaşe. kafamı çevirip yüzüne bakamıyordum ama sanki bana bakıp gülüyordu içten içe. ne bakıyon lan dıbını gibtiminin karısı diye yapışacaktım boğazına az kaldı. sinirlerim bozuldu.

    bir yandan da dolmuş şoförü dikiz aynasından bana bakıyordu. sanki birşeyler diyordu. hiç üstüme alınmadım.
    minibüsteki yeşil t-shirt'lü amca da bir kere dönüp bana bakınca artık hepten elim ayağım birbirine girdi.

    bir gün için çok fazla sosyalleşmiştim, çok fazla baskı hissediyordum üzerimde. böylesi durumlar için nice zamandır kullandığım uyuma metodunu uygulamaya karar verdim gene. başımı kollarımın üzerine koydum ve uyuyor numarası yaptım üzerimdeki bakışlardan kaçmak için.
    ···
  15. 15.
    0
    kulağımda müzik, dışarıdan vuran güneş, yanımda oturan kızın güzel kokusu falan derken biraz olsun rahatladım, gevşedim. en azından üzerimde bir bakış olmadığından emindim. zaten yolun da yarısına gelmiştik neredeyse.

    ben çevreyi kolaçan etmek için kafamı kaldırdığım an dolmuş şoförü de dikiz aynasından bana baktı.. bu sefer birşeyler söylediğinden adım gibi emindim. fakat bahçelievler taraflarına geldiğimizde dolmuş şoförleri her zaman "bahçeli, milli kütüphane var mı?" derler.. ben de yine öyle bişey diyor zannettim. yine üstüme alınmadım.

    ama bu sefer dolmuştakilerin de bana doğru sırayla dönüp baktığını gördüm. iyice gerildim. ters giden bişeyler vardı, titriyordum gerginlikten. derken yanımdaki kız bana dokundu ve film koptu.
    ···
  16. 16.
    0
    kızın suratına baktım, bana birşeyler söyledi. kulaklık olduğu için duymadım, kulaklığı çıkarttım ve birşey diyemeden kızın suratına baktım. adeta çenem kilitlenmişti beyler.
    kız sakince şoför dedi ve dolmuş şoförünü işaret etti. tam o anda farkettim ki dolmuştaki bakışlar benim üzerimde..

    altına sıçmış ilkokul öğrencisi gibi hissediyordum kendimi.. çaresizdim
    ···
  17. 17.
    0
    ve dolmuşçu başladı konuşmaya.. bunları duymamak için neler neler vermezdim panpalar bilemezsiniz.. \"hele şükür be kardeşim.. ne müzikmiş, ne kulaklıkmış, yolun başından beri sana sesleniyorum, aynadan bakıyorum, konuşuyorum, bi duymadın beni. geçtin en arkaya, lay lay lom.
    bi çıkar o kulağındaki dalgayı da beni dinle.. sen bana iki lira verdin, yol parası 1.75\'e düştü. ben sana para üstü vermek istedim, aynadan baktım, arkandan seslendim, zahmet edip de o kulaklığını çıkaraydın da duyaydın beni..

    al şimdi bu yimmbeş guruşu da kendine sakız neyin alırsın inince.\"
    ···
  18. 18.
    0
    dünya başıma yıkılmıştı panpalar. dolmuştaki genç ve yaşlılar bir tebessüm ettiler, acıyan gözlerle baktılar bana. bu sefer kilitlendim, dondum kaldım, kaçıramadım bakışlarımı kimseden.. bir bir çekildi üzerimdeki gözler, ama o dıbını dengesini gibtiminin yeşil t-shirt'lü adam bana bakmaktan vazgeçmedi. uzunca bir süre baktı, içten içe benle taşak geçti, farkındaydım.
    ···
  19. 19.
    0
    yolculuğun bundan sonraki kısmı herkes için normal geçti. şoför yine sinyal vermeden şerit değiştirenlere laf etti, birilerinin telefonu çaldı, yanımdaki kıza mesaj geldi falan..
    onlar için traji-komik bir hatıra olarak kalan bu anı, benim için ise asosyalliğin dibine vurmam bakımından çok büyük önem taşıyor.

    bugünden sonra artık insan içine kolay kolay çıkamayacağım beyler.. peder bey arabayı da vermez ki amk, tekrardan dolmuşa otobüse binmek zorunda kalırsam ne yapacağım ben?

    nasıl aşacağım bu çekingenliğimi? bir bilen yardım etsin lütfen beyler, utanıyorum kendimden amk.

    bu acı hatıradan çıkarılacak ders: dolmuşa bindiğinizde, her şeyin normal olduğunu anlayana kadar müzik dinlemeyin.
    ···
  20. 20.
    0
    şimdiye kadar sabırla beni dinleyen panpalarıma teşekkür ediyorum. belki birçoğunuzun pek hoşuna gitmedi bu anı ama inanın bende tarifi imkansız yaralar açtı. anlatıp rahatlayayım dedim..

    seviyorum sizi lan huur çocukları.. belki hiçbirinizin yüzünü görmediğim için seviyorumdur.. konuşmak zorunda kalsam yine utanır sıkılırım.. bir de dolmuşa binen çekingen insanlara dik dik bakmayın lan ipneler.

    nerde boynu bükük bir garip görsen, hor görme kim bilir ne derdi vardır.
    ···