@5 frontal sinüzit olabilir
frontal sinüzitin ağrısı gözler üzerinde ve alın bölgesinde sızıntı şeklindedir. ... frontal sinüzitte sabah saatlerinde daha fazla ağrı olur, ...
al bu da link
http://www.onurcelik.com/.../ders_notlari/sinuzit.htm link acılmıyo aq
paranazal sinüslerin iç yüzünü döşeyen mukozanın enflamasyonuna sinüzit denilir. bu enflamasyon çoğunlukla enfeksiyöz bir enflamasyondur. sinüzit üç evreden oluşur: 1. akut evre; enfeksiyon 3 haftadan daha kısa süreden beri vardır. subakut evre; enfeksiyonun 3 hafta ile 3 ay arasındaki dönemidir. kronik evre; 3 ay veya daha fazla süren enfeksiyon veya enflamatuar evredir. sinüzitin insidensi genel popülasyonda genellikle değişkendir, fakat tüm genel üst solunum yolu enfeksiyonlarının % 05' inde görülür. diğer taraftan halkın %8' inde asemptomatiktir. olguların %34' ünde akut rinitlerle birlikte anormal sinüs röntgenleri vardır. çünkü sinüsler üst solunum yolunun uzantılarıdır. nazal kavite ve nazofarenksin patolojik prosesleri paranazal sinüsleri etkileyebilir.
semptomlar ve bulgular
akut sinüzit
akut sinüzitli hastaları doktora getiren asıl yakınma yakınması ağrıdır. ağrı; ağır sızıntı şeklinde ve ağırlık hissi ile ilişkili veya basınç tarzında tarif edilir. karakteristik olarak ağrı zonklayıcı özllikte, şiddetli, ilgili sinüs projeksiyonuna uyan lokalizasyonda ve valsalva manevrasıyla daha da şiddetlenen bir ağrıdır. ağrının lokalizasyonu enfekte sinüsün tespit edilmesinde önemlidir. maksiller sinüzitte ağrı sıklıkla alında, yanakta arasıra da alışılmamış şekilde dişlerde olur. yanak veya zigoma üstünde hafif tarzda ağrı olabilir. ayrıca bu alanlar üzerindeki dokuda ödem olabilir. etmoid sinüzitin sebep olduğu ağrı retro-orbital alanda, iki göz arasında ve dorsum nazinin iki tarafında olur. frontal sinüzitin ağrısı gözler üzerinde ve alın bölgesinde sızıntı şeklindedir. posterior etmoid ve sfenoid sinüs enfeksiyon larında ağrının retroorbital, oksiput veya verteks üzerinde olması gibi değişik şekilleri vardır. hastaların çoğu baş hareketleriyle yer değiştiren sıvı hissi tanımlar ve bu gerçekte sinüs içindeki süpürasyonun hareketine uymaktadır. eğer ağrı gece boyunca devam ederse, hasta gece boyunca uyanıktır ve bu durumda sfenoid sinüzit veya osteitten şüphelenilir. frontal sinüzitte sabah saatlerinde daha fazla ağrı olur, günün ilerleyen saatlerinde rahatlama gözlenir.
polipler veya sekresyonun tıkamasına bağlı nazal mukozanın enflamasyonu ve hiperplaziye uğramasıyla koku almada değişiklik meydana gelebilir ve bu iştahın azalmasına katkıda bulunabilir. hastalar sıklıkla pürülan materyalin nazofarenkse drene olmasından dolayı ağızlarının kirlendiğinden ve tat almalarının bozulmasından şikayetçidir. çocuklarda sekresyonları yutmalarından dolayı mide bulantısı ve kusma olabilir. nazofarenkste yoğun sekresyonun birikmesi sıklıkla tuba eustachii’yi enflame veya bloke eder. buna bağlı olarak kulakta dolgunluk hissi veya sinirlendirici tarzda kulakta patlama sesine yol açar. çocuklarda iyi bir öykü alınması güçtür fakat genellikle 5 yaşın üstündeki çocuklarda ağrının lokalizasyonuna güvenilir. çocuklar iştah azalması ve uyuşukluk gibi değişik semptomlar gösterebilirler. çocukta kötü nefes kokusu varsa alt solunum yolu enfeksiyonundan kuşkulanılır.
kronik sinüzit
kronik sinüzitli hastalar gerçekte daha az ciddi semptomlara sahiptir. akut ataklar meydana gelmedikçe nadiren ateş veya şiddetli ağrı vardır. çok iyi lokalize edilebilen bir ağrıdan çok daha yaygın, iyi lokalize edilemeyen bir baş ağrısı vardır.
kronik sinüzit kliniğinde baş ağrısından daha ön planda ve daha sık olarak nazal obstrüksiyon gibi semptomlar bulunur. tat alma duyusu ve koku almada azalma (hiposmi) yaygındır. burun veya farenksten kanlı akıntı veya kaymak gibi yoğun sekresyon meydana gelebilir. fiziksel muayenede, alın veya yüzün orta kısmının üstündeki perküsyonlarda duyarlılık bulunabilir.
aylar ve yıllar süren kronik enflamasyon sinüs mukozasında ödeme ve polip formasyonuna neden olabilir. sinüste sekresyonların toplanması mukoza içindeki glandları dilate edebilir ve mukosel gelişebili; eğer bu enfekte olursa piyosel oluşur. bu progresif büyüme, mukosel veya piyosel kemik erezyonuna neden olabilir. bu durum daha çok frontal sinüste görülür. uzun zaman periyodunda frontal sinüsün zemini erode olabilir ve mukosel orbitaya kadar herniye olur.
tedavi̇
akut sinüzit medikal tedavi ile başarılı bir şekilde iyileştirilebilir; bunun için erken tanı çok önemlidir. hasta ampirik olarak oral antibiyotiğe başlatılır. uygun antimikrobiyalin seçiminde akut sinüzitte genellikle rastlanan bakteriyel patojenleri dikkate alınmalıdır. ancak bu tedaviye başlanırken beta laktamaz üreten stafilokoklar, haemophilus influenzae, moraxella catarrhalis ve bacteroides gibi bakterilerin yüksek insidansını dikkate almak gereir. herhangi bir şekilde kültür ve antibiyogram yapma olanağı elde edilebilmişse tedavi buna göre düzenlenir. basit ve ucuz bir tedavi için başlangıçta maksimum dozda amoksisilin veya ampisilin denenmesi uygundur. hangi tedavi başlanırsa başlansın kısa süren bir tedavi uygun değildir. akut sinüzit kliniğinde 48-72 saat içinde iyiye doğru bir gidiş olmadıysa veya klinik daha da ağırlaştıysa veya komplikasyon geliştiyse antibiyotik değiştirilmelidir. aksi taktirde 10-15 gün kadar tedaviye devam edilmelidir. böyle bir tedaviye yeterli yanıt vermeyen hastalarda beta laktamaz üreten organizmalar düşünülmeli ve ampisilin ve amoksisilinin kombine formları (örneğin amoksisilin+ klavulanik asit, ampisilin+sulbaktam) veya beta laktamaz üreten organizmalara etkili sefalosporinler (sefuroksim aksetil, sefaklor vb), kinolonlar veya klaritromisin kullanılabilecek antbakteriyel ajanlardır. kronik sinüzitte genellikle mikst bir flora vardır ve anaerobik ve gram (-) ajanları da içerir; antibiyotik seçerken bu özellikleri dikkate almakta yarar vardır. kronik sinüzitli olguların önemli bir kısmı antimikrobiyal tedaviye yanıt vermezler ve bu hastalarda cerrahi tedavi uygulanır. çok çeşitli cerrahi tedavi yöntemleri uzun yıllar yaygın olarak sinüzit cerrahi tedavisi için uygulanmıştır. bunlar içinde caldwell-luc ameliyatı, eksternal veya transnazal etmoidektomiler sayılabilir. ancak günümüzün en etkili ve popüler cerrahi yöntemi endoskopik sinüs cerrahisidir.
ağrı lokalizasyonu ve hassasiyeti sıktır ve genellikle narkotik aneljeziklerin verilmesine ihtiyaç gösterir. soğuk ve sıcak uygulama rahatlama yapabilir, fakat alana sıcak uygulama bazen yüzde şişmeye neden olur. bu tedavi metodu özellikle tek başına kullanılabilir. oral dekonjestanlar potansiyel olarak verilebilir. yüksek ph' lı solüsyonlardan uzak durulur. çünkü; nazal mukozanın lizozomal aktivitesinde değişiklikler meydana getirebilirler. oral dekonjestanlar, antihistaminiklerle beraber verilebilir. narkotikler sedatif etki komponentlerinden dolayı kullanılabilirler. potansiyel olarak oral dekonjestanların zarar verici etkileri mukosiliyer transport sistemini tamir etmeye yarayan nazal mukozanın kurumasıdır. steril nazal tuzlu spreylerin ve nemlendirici cihazların kullanımı nazal mukozanın nemlendirilmesine yardım eder. ek olarak hasta supin pozisyonundaysa başın yükseltilmesi, hidrasyonun sürdürülmesi, sigara içimi veya kuru hava veya soğuk gibi nazal stimülasyona yol açıp sağlığa zarar veren çevresel faktörlerden sakınmak gerekir.
sinüs irrigasyonu tedavi amacıyla giderek çok daha seyrek kullanılmakta olan bir tedavi yöntemidir. sinüslerden drene olamayan pürülan sıvının uzaklaştırılmasına ve dolayısıyla mukosiliyer aktiviteye geçici de olsa katkı sağlamaya yönelik bir girişimdir. bu işlem sırasında sistemik olarak sinüse yeterince ulaşamayan antibiyotikler topikal olarak ta uygulanabilmektedir. kanin fossadan veya intranazal olarak alt meatustan bir trokarla maksiller sinüse girilerek maksiller sinüs irrigasyonu yapmak görece sık yapılan bir uygulamadır. etmoid hava hücreleri proetz' in hareketli tekniğinin kullanılmasıyla başarılı bir şekilde aspire edilebilir.
akut sinüziti tedavi etmede cerrahi müdahaleye nadiren gerek duyulur. kronik enflamasyonda ise cerrahi müdaheleye sıkılıkla gerek duyulur. bununla beraber konkaların hipertrofisi veya polip formasyonunda da cerrahi uygulanır.
sinüzitin tedavisinde başarısızlığın genel sebebi yetersiz antibiyotik tedavisidir. uygun antibakteriyel ajan, uygun süre, uygun dozda, uygun aralıklarla kullanılmalıdır. çok basite indirgeyerek söylemek gerekirse, antibiyotikler maksimum dozda, minimum 2 hafta süreyle verilir. eğer oluşan yanıt zayıfsa başka antibiyotiklere geçilir. i̇mmün fonksiyonların bozuk olmasında veya mekanik obstrüksiyonlarda akut sinüzitin tedavisi için daha yüksek dozlarda ve daha uzun süreli antibiyoterapi gerekebilir.