1. 101.
    0
    siyasetin sınırlarından çıktığımızdaysa insanlar zamanın ruhuna ayak uydurarak dogma saydığımız kavramlarda da değişikliğe giderler. söz gelimi, bir kadın düşünün. yetişme tarzı tutucu bir ailenin koyduğu kurallar ile sabit, bakarete önem veren ve sonuç olarak da ailesinin tasvip ettiği bir damatla evleniyor. ancak evlilik hayatında zamanla değişen şartlar; -gelir düzeyinin artması, kocasının ilgisizliği ya da aşırı korumacı tavrı, çevrelerinde uyum yaşamakta zorlandıkları bireyler olarak sayabiliriz bunları- kadının aldatma konusundaki fikirlerini değiştirebilir. kadın yerine erkeği de koyabiliriz bu örnekte. aldatmaktan da öte maddi imkanlarını gösteriş amacıyla kullanma, akrabalarından uzaklaşma ve üst düzey kişilerin bulunduğu ortamlarında bunlarla anılmamak istememe... hepsi sosyal çevre tarafından olumsuz geri bildirimlerle sonuçlansa da pragmatik olarak o kişi için gayet olağan ve müspet davranış tarzlarıdır. bu durumda yok olan dogmalarından ötürü kişiyi yargılamak, tavır almak etrafındaki dogma yığını açısından kabul edilebilir görünse de kişiyi tercihlerinden dolayı kategorize etmek mantık dışıdır. çünkü o dogma yığınının da şartlara bağlı olarak pragmatist davranış kalıpları vardır.
    ···
  2. 102.
    0
    sayın @76 kadınların ne istediğini merak etmişsiniz. bence kadınların istediği, bir felsefe dizgesi olmaktan çok, bir yöntemdir, bu yöntem de, özü görüleme, özlüğe geri gitme, salt bilince bir indirgemedir ); bu da ayraç içine almakla başarılır: duyularla algılanan nesnelerin ötesinde bulunan düşüncel (ideal) özlükler alanına yükselebilmek, nesnenin özünü kavrayabilmek için, bir yığın rastlantı ve özü olmayan niteliklerle yüklü olan olgular dünyasını bir yana bırakmak, ayraç içine almak gerekir. bu olgular dünyasının varlığını ortadan kaldırma ya da ondan kuşku duyma anldıbına gelmez; yalnızca yöntem gereği bir yargı vermeme, bir sırt çevirmedir. bu yolla kadınlar felsefeyi kesin bir bilim olma basamağına çıkaracağına inanır.
    ···
  3. 103.
    0
    anatomik
    ···
  4. 104.
    0
    @78 destekleriniz için teşekkürü bir borç bilirim size minnettar kaldım bu konuda

    islam felsefesini, islami felsefe ve islam dünyasında gelişen felsefi akımlar olarak iki gruba ayrılarak değerlendirmek mümkündür.

    temelde özü itibarı ile dogmatik olan din ile felsefenin beraber nasıl değerlendirilebileceği tartışmalı olsa bile, islam dünyasında felsefe orta çağ batı dünyasından çok daha müsamahalı karşılanmıştır.

    bunun bir nedeni islam dininin temel esaslar dışında ferdi düşünceye serbestlik tanıması, imani esasları alenen zedelememek şartıyla düşünceye verdiği özgürlük, diğer bir nedeni de akli ilimlerin gerek siyasi otoriteler gerekse dini otoriteler tarafından sürekli desteklenmiş olmasıdır.

    bu sayede islam coğrafyasında ve özellikle arap dünyasında felsefe gelişmiş, gelişen felsefe de formel, doğa ve insani bilimlere de katkılar sağlamıştır.
    ···
  5. 105.
    0
    islamiyetin hicri 1. asırda hızla gelişmesi ve yayılması ile birlikte önceden müslümanların kendilerine yabancı olan kültürlerle etkileşimi artmıştır.

    islamiyet'in akla verdiği önem ve serbesti, bu yeni kültürlerde mevcut felsefi birikimin tercümeler vasıtası ile hızla müslüman ilim adamları arasında yaygınlaşmasını da beraberinde getirmiştir.

    henüz sistematik felsefe kültürü gelişmemiş olan müslüman arapların yunan felsefesi ile bu ilk tanışıklıkları daha ziyade edilgen nitelikte ve etkilenme şeklinde olmuştur denebilir.

    her ne kadar, farklı bir kültürde yeni gelişen bu felsefenin içerdiği ekoller islami temel esaslardan uzaklaşmamaya çalışmış olsalar da, yunan felsefesi etkili olmuş ve itikadi esaslarla çelişen çeşitli ekoller de ortaya çıkmıştır.

    fakat bu ekoller islami esasları kabul eden ekollere göre azınlıktadırlar.

    islam filozofları yunan felsefesinde özellikle platon ve aristo gibi düşünürlerin görüşlerini benimsemişler ve bunu islam düşüncesiyle birleştirmişlerdir.

    geneli itibariyle bu sistemi kuran 2. öğretmen de denilen "farabi"dir.

    farabi'den sonra islam'ın tanrı anlayışıyla rasyonalizmi diğer islam filozofları da birleştirmişlerdir.

    islami felsefe ile kelam bir süre birlikte yürümüş. daha sonra genel olarak felsefe ekolü ile kelam ekolü arasında önemli görüş ayrılıkları çıkmış ve islami ilimlerde felsefeden ayrı bir yere sahip olmuştur.

    itikadi konularda felsefe ekolü ile kelam ekolü arasında görüş ayrılıkları mevcuttur.

    her ne kadar bu iki farklı grubun düşünceleri diğer grup ve mezheplere oranla daha akli bir bazda olsa da, kelam felsefeye oranla klagib dini itikada ve nakile daha yakındır.

    islam filozofları ve felsefi ekoller ise itikadi konularda daha çok aklı baz alırlar ve akıl ile naklin çeliştiği yerlerde aklı tercih eder, çoğu kez nakli tevil ederler.

    islam dünyasında ortaya çıkan felsefi yaklaşımlar ve pek çok hususiyetleri ve özellikle dine bakışları açısından farklılık arz ederler.

    fakat maddeciler hariç tüm ekoller islam'ın tevhit anlayışı esaslarına çok yakınlardır.

    bu ekoller geneli itibariyle tanrı,ruh, vahiy,peygamber, kutsal kitap vb. dinsel varlık ve kavramları kabul ederler.
    ···
  6. 106.
    0
    insanlar bunca yazıya bakıp da felsefe nedir diye sorabilirler tabi. ama felsefede aslolan her şey den şüphe etmektir. bence felsefenin en önemli niteliklerinden birisi, eleştirici olmasıdır. felsefe, tarihsel olarak yunan dünyasında daha önceden mevcut olan dinsel-mitolojik dünya görüşünün bir eleştirisi olarak başladığı gibi her filozofun da kendinden önceki bilgi birikimini sorgulamak ve eleştirmekle işe başladığı bir gerçektir.

    bu anlamda şüphe, bir tavır olarak felsefenin ruhunda mevcuttur. böylelikle her filozofun felsefi bir tavır olarak şüpheci olduğunu söylemek mümkündür.
    ···
  7. 107.
    0
    Ateist kime denir biliyormusun tanrının olmadığını her ortamda savunan kişiye denir. tanrıya inanmayana yalnızca ate denir. ateizm ise tanrının varlığını yadsıyan görüştür.., ruh, ölümden sonra yaşam vb. her türlü metafizik inançların yadsınmasını kapsar. ateizm, tanrıyı ve tinsel varlıkları kabul eden teizmin karşıtıdır. ayrıca ateizm, tanrının var olup olmadığı sorusunu karşılıksız bırakan, bu sorunun yanıtsız ya da yanıtlanamaz olduğunu savunan agnostizimden ayrılır. ateistlere göre, tanrının var olmadığı kesin bir doğrudur. ateizmin felsefesel temeli, özdekçilik ve bir ölçüde şüpheciliktir.
    ···
  8. 108.
    0
    Bireyin statüsüne uygun olarak toplumun beklentileri doğrultusunda gösterdiği davranış kalıplarına sosyal rol denir. Sosyal rol statülerin dinamik yönünü oluşturur. Bireyler aynı anda birden çok statüye sahip olduklarından, birden fazla rolü de oynamak zorunda kalırlar. Eğer bireyler statülerine uygun rolü karıştırırsa rol çatışması yaşanır. Örneğin, bir zabıta arkadaşının işyerlerini denetlerken duygusal hareket ederse rol çatışmasına düşmüş demektir.
    ···
  9. 109.
    0
    bana düşmeş söylemesi ama

    hep soruyoruz..

    bir kere de duymayı denesek..

    bir kere de dinlemeyi

    cevaplar yazılı, sözlü, hatta mail ile gelecektir

    bazen uçakla
    bazen helikopterle

    hele

    gelecektir cevaplar

    ...

    anlamayı öğrenmek lazım..

    peki sizce?..tanrı sadist mi?.
    ···
  10. 110.
    0
    bence bir insanın kim olduğunu ait olduğu tarih belirler. örneğin kuraklık sonucu orta-asya’dan anadolu ve mezopotamya’ya gelinen, sonra islam’ın seçildiği, bir müddet değişik milletlerin islam devletlerinde yaşanılıp, daha sonra şelçuklu ve osmanlı gibi kendi devletinin kurulduğu bir tarihin oluşturduğu bir insan, bir “ben”; ortaçağ, rönesans, fransız ihtilali ile oluşmuş bugünkü modern batı’da yetişmiş “ben”den farklı olacaktı. farklı bir dile, farklı düşünce ve duygulara ve farklı bir ahlak anlayışına sahip olacak
    ···
  11. 111.
    0
    yüzyılın gibertmesini yaptım capsli
    ···
  12. 112.
    0
    ananla düğün hazırlıklarına başladık (:
    ···
  13. 113.
    0
    am züt meme lan noluyo burda binler
    ···
  14. 114.
    0
    evet, düşünmüştüm; ben eğer yaşadığım coğrafya, ait olduğum toplum ve tarihin üzerimdeki etkisini kayıtsız şartsız kabul edeceksem, türkiye’de doğup, dindar bir aileden gelmeseydim, müslüman olmayacaktım. ya da genelde şafii olan kürtlerden olmasaydım, şafii olmayacağım gibi, mesela iran’da doğsaydım büyük bir ihtimalle bir sunni değil de şii olacaktım. öyleyse sahip olduğum düşünceler ve inançlar ne kadar bana aitti? bu düşüncelere ve inançlara doğru oldukları için mi sahiptim, yoksa başka bir çarem olmadığı için mi? bir insan şuur sahibi, yaratıcı (üretici anlamında) ve seçme şansına sahipse ve ben de bir insan olmak istiyorsam bu özelliklerimden faydalanarak zindanlarımdan, başkalarına kulluktan kurtularak, özgür olmam, sadece allah’a kul olmam gerekiyordu.
    ···
  15. 115.
    0
    am züt meme
    ···
  16. 116.
    0
    özellikle üniversite hayatımın ilk günlerin yaşadığım sıkıntılar beni hep bunu düşünmeye itmişti.
    sosyal hayatımızın en önemli kısmını okul yaşamımızın kapsadığını varsayarsak. benim anaokuldan başlayarak üniversiteye kadar geçen eğitim hayatımın hep aynı çevrenin içinde geçti. dünyanın hertürlü pisliğinden uzak cam bir fanusta yaşadım tabiri caizse.o zamana kadar hiçbir kötülük görmedim kimseden.ama üniversiteye gidipte değişik insanlarla, türlü türlü oyunlarla, dudak uçuklatacak olaylarla karşılaşınca resmen yaşamdan soğudum.ben dünyayı böyle bilmiyordum çünkü dünyanın çirkin yanından yoktuki haberim, geleceğe dair tüm umutlarımı kaybetmiştim. kendimi korumayı başardım çok şükür,ama çok yıprandım, duyarsız insanlar tarafından o kadar incitildimki, gördüklerim canımı öyle acıttıki ; eve gidince aileme çattım istemeden. beni yetiştirmiş oldukları değerler ekseninde kazanmış olduğum kişiliğimin, çocukluktan gelen sosyal normlarım ve sahip olduğum sosyal değerlerin hayatımı yaşanmaz hale çevirdiğini düşünmüştüm
    ···
  17. 117.
    0
    çoçukken bana öğretilen biçok şey karakterime öyle bi işlemiş ki değiştirmek ne mümkün. beni olumsuz etkilediğini düşündüğüm birçok şey var maalesef. şimdiki çocuklar gibi her sorusu anında cevap bulan ,özgür bırakılan bir çocuk olamadım. aman bunu yapma ayıp, aman insanlar ne düşünür, aman üzülürsün canın yanar, herkese güvenme, uslu bir çocuk olursan herkes seni sever... uzayıp gidiyor işte.

    aman ne dertliymişim ben de..
    ···
  18. 118.
    0
    @96 aslında azizim ;

    Anlamın doğası, yorumun niteliği, nesnelliğin olabilirliği, benlik ve benliğin başkalarıyla ilişkisi, kültür ve toplumun doğası, kültürlerarası anlayışın karmaşıklığı gibi meseleler Fay'in irdelediği konularda bazıları. Ama Fay'in ele aldığı bu sorunlar yalnızca sosyal bilimleri değil, çokkültürlü deneyimi özneleri olan bireyleri de çok yakından ilgilendiriyor. Fay bizler için çok önemli bir kılavuz sunuyor. Bugün karşımızda duran en önemli sorunlardan birinin tikelliklerimizi koruyarak bir arada nasıl yaşayacağımız olduğu düşünüldüğünde, "Sadece farklılığı tanımak yetmez; etkileşim, diyalog ve karşılıklı öğrenme olmalıdır" düsturundan öğreneceğimiz çok şey olduğu tartışma zütürmüyor...
    ···
  19. 119.
    0
    @97 Senin derdin azizim bence ;

    Sadece farklılığı tanımayı ve ona saygı göstermeyi vurgulayan yaygın çokkültürcülük anlayışının nihai sonucunun farklı grupların tecridi olacağını iddia eden Fay, karşılıklı öğrenmeye, diyaloğa ve etkileşime vurgu yapan bir çokkültürcülük anlayışı sunuyor...
    ···
  20. 120.
    0
    @98 yoldaş sadece farklılığı tanımak yetmez diyerek riske girmişsin bence ve buradaki risk şudur: kendi özgürlüğünüz için, varlığınızın özgürlüğü için yarım bir hayat yaşamaktansa tüm canınızı ortaya koymak ve tam bir hayat yaşamayı seçmektir. kaybedecek bir varlık yokken nasıl risk alınır?

    lütfen bana söyleyin ortaya koyacağınız neyiniz var da risk alıyorsunuz?

    neyin var da risk alıyorsun?

    kaybedecek gerçek bir şey göster ki riske gir.
    ···