1. 1.
    0
    "Benim adim Aziz Tursuncan. Doğu Türkistan'ın başkenti Urumçi'ye oldukça yakın olan Beşbalık'ta ilk okula gidiyorum.

    Bugün Ramazanmış. Gece vakti ne olduğunu anlayamadim ama babam gelerek birden beni yatağımdan kaldırdı.
    - Ne oldu baba? diye sordum
    - Bugün Ramazan'in ilk günü. Müslümanlar oruç tutar. Oruç tutmak için ise sahura kalkarız. Bu sünnettir...

    Gece vakti yenilen yemeğin ismi sahurmuş. Babam elimden tuttu ve beni yemek için mutfağa doğru zütürdü. Hayret acaba niye ışıkları yakmamışlar? Elimi ışığı yakmak için uzatırken babam beni engelledi
    - Yapma yavrum; Hıtaylar (Cinliler) sahura kalktığımızı görürse bizi hapse atarlar.
    - Ama onlara ne oluyor baba?
    - Onlar kafir oglum. Bizi dinimizden soğutmak için ellerinden geleni yaparlar. Unutma agabeyin, Barin Cihadinda şehid edilmişti. Sana anlatmıştım. Hatırlamıyormusun?

    Evet hatirliyordum. Allah'in ismini yuceltmek için agabeyin şehid oldu demişti babam. Uygurlarin bagimsizligi icin.

    Saat 06.00 olmuş. Annem beni yatagimdan kaldirdi.
    - Unutma oglum. Bugün oruçlusun. Akşama kadar hiç bir şey yemeyecek ve içmeyeceksin. Söz mü?
    - Söz...

    Annem beni okula bırakırken sabahlari Hitay ogretmenlerin bizlere zorunlu olarak yaptirdiklari spor icin herkes siraya girmeye baslamisti bile...

    Sabah sporunu tamamladiktan sonra; siniflara gectik. Bu arada saat 07.00 olmustu. Hıtay ogretmenimiz bize anlayamadigimiz bazi sekiller ile Hitayca ogretmeye calisiyor ve Uygurca konustugumuz zaman bizi dovuyor. Hic anlayamiyorum...

    Vakit geciyor ve oglen tatili yaklasiyordu. Oglen tatilinden once ki son teneffuste Hitay ogretmen beni yanina cagirdi. Cok guzel bir Uygurca ile;

    - Gel bakalim Tin Suan. (Bana verdikleri Hitayca isimdi bu) Seninle biraz konusalim. Annen, baban nasil; diye sordu...

    Benimle böyle yakından ilgilenmesi çok hoşuma gitmişti. Galiba artik dayak yemeyeceğim diye düşünüyordum.

    - Çok iyiler öğretmenim.
    - Siz evde neler yapiyorsunuz çok merak ediyorum? Hadi bana dün akşamdan beri neler yaptığınızı vaktinizi nasıl geçirdiğinizi anlat bakalım...

    Öğretmenimin benimle ilgilenmesini kıskanan arkadaşlarım olduğunu bilerek keyifle cevap verdim;
    - Akşam babam geldi. Onunla oturduk akşam yemeği yedik. Televizyon seyrettik. Sonra da yattim.
    - Bu kadarmi?
    - Haa, birde gece kalkip yemek yedik. Biz Muslumaniz, oruc tutarmisiz. O yuzdende gece yemek yemeliymisiz. Sonra aksama kadar hic bir sey yememeliymisiz...

    Ogretmenim birden ayaga kalkti ve okul mudurunun ve onun yanındaki asker kıyafetli adamin yanina dogru kosmaya basladi. Benimle ilgilenmekten vazgecmisti anlasilan. Beni gostererek birseyler anlatmaya basladi. Benim ne kadar iyi bir ogrenci oldugumu anlatiyordu muhakkak!

    Ogle yemeginden onceki son dersimizde bitmisti. Birazdan ogle yemegi vakti gelmisti. Birden aklima annemin soyledikleri geldi. Ona soz vermiştim; yemek yemeyecektim. Demekki o yuzden annem bugun ogle yemegi koymamisti cantama. Zaten Hitay ogretmenler ve ogrenciler haricinde bize yemek vermiyorlar.

    Hitay ogretmenim beni yanina cagirdi ve bugun ogle yemeginin bedava oldugunu soyledi. Allah Allah? Normal zamanlarda bir kalem istedigimizde bile bize dayak atan Hitaylar yemek veriyorlardi?
    -Tesekkur ederim öğretmenim ama ben yemek yiyemem. Çünkü bugun anneme söz verdim yemek yemeyeceğime dair.

    Suratimda patlayan tokatin acisi aksam olmasina ragmen gecmemisti. Hitay ogretmen tokadi attiktan sonra zorla bana yemekte yedirmişti. Anneme söz vermiştim. Ne yapacağım şimdi?

    Eve doğru giderken akan gözyaşlarıma hakim olamiyordum. Anlayamiyordum? Müslüman olmakmı yasaktı? Uygur olmakmı? Yoksa anneye söz vermekmi yasaktı?

    Birden aklima yan evde oturan arkadaşım Rahimullah geldi. Babasi ona Kur'an ogretirken yakalanmıştı ve babasıyla annesini hapse atmışlar Rahimullahi'da Urumçi'deki bir yetimhaneye vermişlerdi. Annemler konuşurken duymuştum. Rahimullah artik hiç Uygurca konuşmuyormuş. Ben Hitayim diyormuş...

    Uzaktan evi goruyorum ancak evin onunde ki askeri arabada neyin nesi acaba? Yaklaştıkça annemi ve babami askerlerin dövdüğünü gördüm. Babam Allah-u Ekber diye bagiriyor. Annem ise gözyaşları içerisinde. Onlarada doğru koşmaya başladım. Birden bir asker tuttu beni. Annem bağırmaya başladı;

    -Bırakın oğlumu...

    Arkasindaki askerin dipçik darbesi ile bana doğru devrildi annem. Artık hiç sesi çıkmıyordu. Babam ise gözleri ve elleri bağlanmış olmasına rağmen hala Allah-u Ekber diye bagiriyordu.

    Beni tutan askerin elinden kurtulmaya calisirken bir Hitay kadinin bana dogru yaklastigini gordum. Beni tutan askere;

    - Çocuk bu olmali. zütürün, diye emir verdi...
    - Bırakın beni nereye zütürüyorsunuz? Babamı annemi istiyorum ben. Nereye zütürüyorsunuz beni?
    - Artik URUMCI'de yeni bir evin olacak Tin Suan merak etme... "
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    0
    @2,@3 şurda bi ben varım böyle düşünen diye üzülmüştüm helal size.
    ···
  3. 3.
    0
    @18 devamı yok reyiz malesef.
    ···
  4. 4.
    0
    @22 duyarsız kalmaktan iyidir. yarın öbür gün senin nefretin artar diğerinin nefreti artar çıkar destek oluruz. belki sayın başbakanımız sesimizi duyar da filistine gösterdiği yardımın 10/1'ini Doğu Türkistana gösterir.
    ···
  5. 5.
    0
    @27 yer kardeşim yer bu uğurda ölmek şereftir benim için.
    ···
  6. 6.
    0
    @30 okuma zaten amk liselisi
    ···
  7. 7.
    0
    @45 düşündürdün
    ···
  8. 8.
    0
    @51 hesap makinasından mı yazdın o yazıyı huur çocuğu
    ···