1. 1.
    +1 -2
    zaman durduğunda anlayabildiğim ama zaman akmaya devam ederken kafamı karıştıran bir düşünce. burada acaba farkında olmadan bir diyalektik kaos içine mi düşürüyorum kendimi bilemiyorum ama zaman durduğunda sadece maddenin anlamlı olacağını, zaman akmaya devam ederken de madde dışında her şeyin anlamlı olacağını sanıyorum. şöyle açmaya çalışayım; zaman akarken, sonsuz küçük hiçbir zaman diliminde maddenin kendisi bile bir önceki sonsuz küçük zaman dilimindeki kendisi gibi olmuyor, sonsuz hızda ve sonsuz süreklilikte değişiyor. bütünsel olarak gözlemlediğimizde belki pek böyle görünmüyor ama bunun minyatür evrende gerçek olduğunu biliyoruz. sürekli değişen ve hiçbir şekilde birbirinin aynı olmayan şeyler ancak bir bütün olarak ele alındığında bir anlam kazanıyor, çünkü böyle görünmüyor. anlam kazandırmaya ve kavram yüklemeye şartlanmış beynimiz bunu yapamadığı zaman isyan ediyor ve bu yüzden de maddeyi ancak bir bütün olarak düşündüğümüzde rahatlıyoruz, sakinleşiyoruz. yani kavramsal olarak sabitlere, yasalara, formüllere, değişmezlere ihtiyacımız var. bunlara da zaman içerisinde maddeyi gözlemleyerek ulaşıyoruz. maddeye isim koyuyoruz, ona bir anlam yüklüyoruz diyebilirim. ve maddenin zamanı akarken bu kavramların zamanı durmuş oluyor. onları beynimize çakıyoruz. öyle kolay kolay da çıkmıyor bir daha bunlar. zaman durduğunda (ki biz de duruyoruz, gözlemleme şansımız yok) maddeler çakılmış oluyor uzayın dört bir tarafına. bir anlama bir kavrama ihtiyaçları olmadan. o zaman maddenin bizzat kendisi tek ve en anlamlı varlık oluyor işte. eğer biz bu durmuş zamanın dışında kalabilseydik, maddeleri incelediğimizde her şeyin çakılı olduğunu görecektik ve durağan bir ortamdan hiçbir veri elde edemeyecektik. sonuçta da anlamlı tek şeyin madde olduğuna karar verecektik. bu biraz saçma ve imkansız belki evet ama ben maddeyi ancak böyle algılayabiliyorum, zaman akarken ise madde bana anlamsız geliyor. ayrıca zaman, maddelerin konumlarına hızlarına göre farklılık gösteren bir ölçü. yani bu da evrenin bir köşesinde bir yerlerde zamanın durmuş olabileceği ihtimalini destekliyor gibi. kara deliklerin tekillik noktası deniyor hatta bu yer için. tabi oraya gidip de gözlem yapabilme şansımız yok denecek kadar imkansız!. her neyse, zaman şu anda akmaktadır, zamanı durdurmak sadece bir düşünce oyunudur şu anda içinde bulunduğumuz ortamda. ama ben bu ortamda maddeyi bir taşıyıcı gibi görüyorum. sanki beynimin zeminine saçılmış ve zıplayan milyonlarca bilye ve onların üzerlerinden kayan anlamlar, kavramlar, düşünceler. ancak böyle düşününce kafam karışmıyor, çünkü maddeyi uzayın herhangi bir noktasına çakamıyorum, sabun gibi hep elimden kayıp gidiyor. ama maddenin (bilyelerin) taşıdığı ve elle tutulamadığı için de kayıp gitme ihtimali sıfır olan diğer soyut kavramlar beynimde çakılmış bir şekilde varlığını sürdürüyor. peki ben ölürsem bir gün. beni oluşturan madde kaybolmayacak elbette. ama bütünlüğü bozulduğu için ve bilyeler dört bir yana dağılacağı için üzerinde taşıdıkları düşünceler de kopacak dağılacak, yani evet yok olacak. çünkü onları taşıyan "ben" olmayacağım. önemli olan nedir'in kaygısını duymuyorum pek, beni anlamlı olan ilgilendiriyor. anlamlı olan şey de adı üzerinde anlayabildiğimiz şeylerdir, çakılmış çivilerdir. bu yüzden maddeden ziyade bu çiviler ilgilendiriyor beni. madde, beni bu uzun yolculukta taşıyan bir taşıt sadece. evrenin herhangi bir köşesine ve hatta ötesine düşünce yoluyla gidip orasını hayal edebiliyorsam zaten, evreni de maddeden arındırıp salt beynimin içine bir kavram olarak yerleştirebiliyorum demektir. hangisi daha büyük mutluluktur bilemem, oraya bir uzay aracıyla gitmek mi yoksa bu mu? ama yaptığım, en azından denediğim şudur; şu an için imkansız olan bu maddesel seyahati, düşünsel olarak gerçekleştirebilmek. benden başka yapanlar da vardır bunu ve hepimizin penceredeki manzarası çok farklıdır birbirinden, tıpkı birbirinin aynı olmayan sonsuz küçük zaman dilimlerindeki madde gibi. peki tanrıya hangi yolla ulaşıyoruz, pencereden baktığımızda onu nasıl görüyoruz? gökyüzüne hepimiz mavi diyoruz, peki mavi olarak gördüğümüz renk hepimizde aynı mı? beynimize çaktığımız anlamlar aynı mı? bunu kesinlikle bilemeyiz, ben bilmek de istemem şahsen. beni kendi kafatasımın içindeki çiviler ilgilendirir. onlarla çözümleyebiliyorsam bazı şeyleri bu bana yeter. kafatasımın duvarları maddedir, ortasındaki kıvrımlı beyaz organ da maddedir. nasıl doğduğumu, kemiklerimin kaslarımın nasıl oluştuğunu, beynimin nasıl çalıştığını bilmiyorum. maddeden haberim yok benim. pek öğreneceğimi de zannetmiyorum ama şu tuhaf yazıyı yazarken zevk alıyorsam işte o zaman bir şeyleri biliyorum demektir. anlamlıysa bu benim için bu anlamın ne olduğunu biliyorum demektir. biliyorsam da mutlu oluyorum demektir. madde pek bana göre değil herhalde. madde bağımlısı değilim hehheh diye bir esprikle de sabaha karşı yazdığım bu devrik cümleli başını benim bile unuttuğum garip yazımı noktalıyorum.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    +1
    @ 17 karl marx
    ···
  3. 3.
    +1
    @14 oha huur evladı sen ciddi misin amk
    ···
  4. 4.
    -1
    okuyun lan ekşiden çaldım bence faydalı birşey amk
    ···
  5. 5.
    -1
    okuyun beyler çok faydalı bilgiler veriyor herhalde
    ···
  6. 6.
    0
    ahahaha amk entelleri toplanmış gibtiğimin şaklabanları ahahaha
    ···
  7. 7.
    0
    daha ismini yazamıyorsun oç sg burdan
    ···
  8. 8.
    0
    istersen 8000 sayfa dose boyle adini dahi yazamiyosan gerisi bos.
    ···
  9. 9.
    0
    Diyalektrik değil la diyalektik
    ···
  10. 10.
    0
    ahahahahahahahahahaha diyorum ki bugün "sscb yıkılınca; abd'nin etkisiyle eski sovyet bloğu ülkeleri diğer dünya ülkelerine nazaran daha keskin kapitalizm anlayışı sürecine girmeye çalışmışlardır" konusunda ciddi misin :(

    @17 çok biliyon amk

    metalyalism esasen

    türkçesi metalyalizim
    ···
  11. 11.
    0
    metalyelizim değil, materyalizm o
    ···
  12. 12.
    0
    edit: imla.
    ···
  13. 13.
    0
    felsefe ile ilgili birşeyler herhalde panpa
    ···
  14. 14.
    0
    alın beyler bunu da okuyun bu da çok faydalı galiba

    diyalektik materyalizm; her yeni soruna, eski uygulanabilen maddeleri içinde barındıran bir kavram değildir, çünkü diyalektiğe bakış hegelci gibi olmayıp sürekli olarak soyutlamalar yaparak kendi kendini tekrar eden bir yapı üzerine kurulmamıştır.

    marksizm'de herhangi bir yeni olayı, eski kalıplaşmış yöntemlerle çözme mantığı ve uğraşı yoktur. marksist diyalektik, yeni sorunun analizinin, eski sorudan bağımsız olarak yeni halde tez olarak ortaya konulması ve bu tezi nedensellik ile ilişkilendirerek senteze ulaşmak üzerine kuruludur.

    marksist diyalektik, hegelcilik’ten ayrıldığı bir diğer noktada dogmatik felsefeyi benimsememesidir. çünkü felsefe, bilimlerin sentezi olması sebebiyle donmuş bir öğreti olarak kabul edilemez. her şeyin, her an değişmekte ve gelişmekte olduğu gibi, felsefe de bu değişimden kendine düşen payı almaktadır.

    marksist diyalektik’te insan aklı en büyük ve en önemli güçtür. insan aklının ulaşamayacağı, hiçbir mutlak şey yoktur. bu bağlamda, insan aklı durmaksızın ilerlemek ve gerçeğe yaklaşmak zorundadır. dogmacılığı yok sayıp, tartışmasının yapılmaması gerektiği söylenilen ve mutlak hakikat olarak tabir edilen kavramların tartışılması ve eğer doğru kabul edilmişse dahi geliştirilmesi gerekliliğini ortaya koyar.

    marksizm'in, mutlakçılık olarak tanımlanması ve bu şekilde diyalektikten koparma çabası sonrası marx, kendisinin marksist olmadığını söylemiştir. bu; diyalektiğe anlam kaybettirilme çabasına yönelik söylenilmiştir. ki marx, hiçbir şeyin mutlaklaştırılmaması ve yine hiçbir şeyin kutsallaştırılmaması gerekliliğini ortaya koyar.

    ve lenin şöyle der;

    “(…) şu söz zütürmez doğruyu iyice kafamıza yerleştirelim: bir marksist dünün kurdıbını değil, yaşayan gerçekliği, belli ve somut gerçekliği göz önünde tutmalıdır. her kuram geneli, esaslıyı işaret edebilir, fakat yaşamın karmaşıklığını ancak yaklaşık olarak belirtir. (…)”

    diyalektik yöntemi kullanarak, hiçbir şekilde durmayan ve durmayacak olan hareketli gerçeği inceleyip, çözümleyen ve bir tezi düzeltmek veya yeni bir tez ortaya koymak için marksizmi temel alan kişiye karşılık gelir, marksist.

    diyalektik materyalizm; zorunluluğun krallığından özgürlüğün krallığına sıçranılmasını sağlayan yöntemdir.

    diyalektik materyalizm ile; insan, dünyaya hakim olmaktadır. eskilerdeki basit mantıkla, dünya insan için yaratılmıştır. bu bir bakıma doğrudur. yaratılma eyleminden ziyade; dünya, insanın hükmedebileceği, toprağını işleyeceği, doğayı ihtiyaçlarına göre gerektiğinde düzenleyebileceği bir yerdir. ve diyalektik materyalizm yöntemi ile dünyaya hükmetme gücünü daha da arttıracaktır, insan. buradaki hükümran ifade, insanın insana hükmetmesi değil, insanın doğaya hükmetmesidir.

    diyalektik materyalizm her koşula ve bu koşullarla birlikte her şeye uygulanabilir bir yöntemdir. her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğu gerçeği farkedildiğinde; bu yöntemi doğaya ( canlı, cansız maddelerin tamdıbına ) ve dünyaya ( topluma ve tarihe ) uygulamak/uygulayabilmek gerekir.
    Tümünü Göster
    ···
  15. 15.
    0
    diyalektik materyalizm, marksist-leninist partinin dünya görüşüdür. doğa olaylarına yaklaşışı, onları inceleme ve anlama yöntemleri diyalektik, doğa olaylarını yorumlayışı, bu olayları kavrayışı ve teorisi materyalist olduğundan, bu dünya görüşü, diyalektik materyalizm adını almıştır.

    marx ve engels, diyalektik yöntemlerini tanımlarlarken, genellikle, hegel'i diyalektiğin temel niteliklerini formüle eden filozof olarak gösterirler. ama bu, marx ve engels diyalektiğinin hegel diyalektiğinin aynısı olduğu anldıbına gelmez. çünkü, marx ve engels, hegel diyalektiğinin idealist kabuğunu bir yana iterek, onun yalnızca rasyonel özünü almışlar ve daha da geliştirerek, ona modern, bilimsel bir biçim vermişlerdir.

    marx, şöyle diyor:
    "benim diyalektik yöntemim, hegel'inkinden yalnızca temelde farklı değil, üstelik onun tam karşıtıdır. hegel'e göre 'ide' adı altında bağımsız bir konu (subject) haline bile dönüşen düşünme süreci, gerçeğin yaratıcısıdır, ve gerçek, 'ide'nin fenomenal [dış-olaysal] biçimidir. bana göreyse, bunun tersine, düşünme süreci, insan kafasında yansıyan, ve düşünce biçimlerine dönüşen madde dünyasından başka bir şey değildir." (kapital, cilt: i.)
    ···
  16. 16.
    0
    okuyun dıbınıza korum
    ···
  17. 17.
    0
    marx murx sen ne ayaksın yeğen
    ···
  18. 18.
    0
    bilmiyorum lan iyi bir şeyler yazıyor galiba faydalanın diye şeyettim
    ···
  19. 19.
    0
    OKURSAM GÖTÜM
    ···
  20. 20.
    0
    ben sizin faydanız için yazdım bunları buraya beyler :(
    ···