1. 11.
    0
    ananı gibiyim denemedim mi haaaa denemedimmmmmm miiiii o huur çocuğu bile giblemedi
    ···
  2. 10.
    0
    ama vazgeçtim, bu kadar artistlik yaptıktan sonra geri dönüş yok. herkeste aynı tutku var, birilerinin zihninde en karizmatik haliyle yer etmek..
    o gece kurtuluş parkında yattım. sabah apartmana girerken kapıcı yolumu kesti

    +otomatik yanan sensörlü lambayı sen mi kırdın ulan?
    -kim ben mi? ben hayatımda kendimden başka kimseyi kırmamışım, dedim. yalan söylerken bile tatlıyımdır. (yazar burda mütevazi olamıyor)
    +komşu görmüş yalan söyleme, süpürge sapıyla kırmışsın!
    -kırdım çünkü; beni görmezden geliyordu, yok sayıyordu!
    +el sallasaydın, kendini gösterseydin dedi. denemedim mi sanıyosun dedim, içimden..
    ···
  3. 9.
    0
    lan sevmeyin huur çocukları hayatınız gibilir
    ···
  4. 8.
    0
    gitme vaktimin geldiğini söyledi birileri. bardağı kaldırdım,giderdim elbet, dedim giderdim dostlar! inandığım bir takım değerler olmasaydı giderdim çoktan.
    ama dehşetin dibindeyken, bütün dünya bana sırtını dönmüşken, beni hala ayakta tutan şeyler var çok şükür. bunların başında da sizler geliyosunuz. şu birahanede
    içtiğimiz fıçı biralar geliyo.bu hain aşağılık dünyanın gemisi batarken gururla gülümseyebilenlere ne mutlu! ne mutlu aşkları yüzünden hassasiyetlerini, karakterlerini,
    kaybetmeyi göze alabilen adamalara. hepinize afiyet olsun!
    konuşmamı bitirirken daha etkili bi son olsun diye. yaklaşık elli lira tutacak olan adisyonun üste
    yüz lira koyup çıktım. çıkarken çok daha beter güldüler. çok geçmedi yaptığım hatayı farketmem. geri dönüp elli liramı geri verirleri mi diye ağız yoklayacaktım
    ···
  5. 7.
    0
    http://www.youtube.com/watch?v=ySphki4lD68
    ···
  6. 6.
    0
    Sonda niye sıçtın iyi gidiyordu
    ···
  7. 5.
    0
    birahaneye girdim tekrar. oniki bira. bi kase fıstık. masaya yumruk. bağırdım,kainatta yapayalnızım! .gülenler oldu. alışmışlardı, hemen kovmuyolardı artık. yine de hesabı ödeyip
    gitme vaktimin geldiğini söyledi birileri. bardağı kaldırdım,giderdim elbet, dedim ''giderdim dostlar! inandığım bir takım değerler olmasaydı giderdim çoktan.
    ···
  8. 4.
    0
    dayan kapısana,yeter ulan senden çektiğim! de, ona yansıt ne varsa. şeytan cümlesini bitirdiğinde bi kestane ağacının altında oturmuştum. anam ağlamıştı resmen,
    gerçekten ağlamıştı. birahaneye girmeden önce arayıp çok özledim oğlum deyip ağlamıştı..
    bu ülkede ne kadar karakterli olursan ol, çirkin olmak suçtur. bi de kapalı alanlarda sigara içmek.. bu yüzden hep dışarda kalmayı tercih ettim ben,
    her şeyin dışında kaldım, çünkü; içeride sigara içilmiyodu.. yürümeye başladım bi yandanda düşündüm. her şeyi düşündüm.. murat kekilliyi, uzaya yapılacak prefabrik otelin inşa projesini,
    toplu taşıma araçlarında roman okuyanları. düşünecek bi şey kalmadığında, telefon kulağımdaydı. yedinci çalışında açtı; seni seviyorum. sana cesaretim var. sana
    hazırlık yaptım! bu hayat denen maskeli baloya seni sevmek için geldim. bu şiirsiz dünyanın kalbi olmak için geldim
    dedim. -başkasını seviyorum deyip, kapattı. o an,
    çabuk soyulsun diye sıcak sudan, soğuk suya atılıp şoka mağruz bırakılan kabuklu sebzeler gibiydim. kendimi uzay çöpü gibi hissettim. eko yapacak bi yer bulup
    fuck you diye bağırmak istedim. sıkıntılı anlarda kullanılan bi deyim. amerikan ingilizcesinde canın cehenneme demek..
    ···
  9. 3.
    0
    okumadım
    ···
  10. 2.
    0
    o; gördüğüm en yeşil gözlü kızdı, gözleri ben burdayım diye bağırmıyordu. gözde mühim olan budur zaten, irilik, parlaklık değil, yalınlık..
    saçları kestane renginin bir iki ton açığıydı. böyle kızları belli bi kategoriye sokamazsınız,
    kumral desen değil, sarışın desen değil, nevi şahsına münhasır bir tipleme işte.
    ve beni girdiğim bu çıkmazdan bi tek 'o' kurtarabilirdi, 'o' da düşünmek için biraz süre istemişti. sekiz ay önce. bazen amma çok düşündü diye düşünüyodum, genellikle
    günbatımlarında.
    asansörü bozuk on katlı binanın dokuzuncu katına omzumda damacanayla tırmanmıştım. insan çok yorgun olduğu anlarda gururunu yenebiliyor. sarhoşluk gibi bi şey.
    'o'na, buluşmak istediğim konulu bi mesaj çektim.. uzun bi süre cevap gelmeyince mesej hakkı yoksa
    demek ki diye düşünüp, buluşma yerine gittim. pantalonuma bulaşan çamur lekesini ıslak mendil ile silerken, geldi..
    oturduk bankta yan yana.. farklı taraflara bakıyoduk ve konuşmuyoduk hiç.. susarak birbirimizi yalnızlıkla aldatıyoduk adeta.. konuşmam gerektiğini düşündüm,
    ama duygularımı ifade edecek kelimeleri seçemiyodum. ucuz konuşmayı tercih ettim. birlikte mutlu olabiliriz zırvalıklarından bahsettim..
    bana, bi taka bakar gibi baktı önce, sonra - 'unut gitsin' dedi. sigarasını söndürüp kalkıp gitti.. giderken adımlarını saydım yirmisekiz adımdan sonra gözden kayboldu.
    bir daha onu hiç göremeyeceğimi düşündüm, işte o an dünya dönmeyi
    bırakıp bi sigara yakmış olmalıki, elimde sigara olmadığı halde gözüme duman kaçmıştı.. kalkıp yürüdüm. en salaş birahaneye girdim, üç bira, yarım kase bayat fıstık.
    masaya yumruk.öldürdün ulan beni, diye bağırdım. kovdular. sokağa çıktım. şeytan diyor ki; birahanedeki sarhoşlara ve bütün dünyaya olan sinirini üst üste ekle,
    ···
  11. 1.
    0
    yine dinleyin huur çocukları...
    ···