1. 26.
    +1
    “Efendisiz Dalga Beruzebab iserius, dileğini gerçekleşmiş bil. Bundan böyle bütün gücüm ile seni ve arkadaşlarımı ve ailemi koruyacağım. Ve ne olursa olsun yardımcı olacağım.”

    “Anlaşmamız tamamlanmıştır. Mühürlere ve kan ile atılan imzalara gerek duymadan, bir iblis ile bir insanın kardeşliğini var eden ben; ben ki Efendisiz Dalga, Beruzebab iserius! Efendi dediklerimin bağlarından sıyrılarak özgürlüğümü elime aldım. Gücümü kanıtlamaya ant içtiğim günden beri, kendimi bu amaca adayarak bu doğrultuda adımlar attım ve bu zorlu yolda bütün gücüm ile ilerledim. Nihai bir amaç mı…? Nihai bir amacım, varmı ki? ilah. Onunla fısıldaşacağım. Sessizlik ile yahut çığlıklarla, Tanrı ile sohbet edeceğim. Ve ben ki, gücümün doruklarına erişerek geriye kalan özgürlük savaşçılarına yol göstericiler yağdıracağım gökyüzünden. Yapmak istediğim her şeyi yapacağım, almak istediğim her şeyi alacağım, tatmak istediğim her şeyi tadacağım; ve kaçmak istediğim her şeye koşacağım. Gerçekten olabilecek en yüksek yere, zirvenin de üstündeki sonsuzluğun en tepelerine tırmanmak neymiş; kimseye gösteremesem de kendi gözlerimle göreceğim. Önceliğim en büyük güçlerden olan, türümün yalnızca efendilerine bağlı kalarak iletişim kurabildiği iblislere nazaran çok daha güçlü olduğumu kanıtlayarak göstermektir. Ardından efendi denilen ustaların peşinden koşup kendilerini hızla geçmek, ve asil yolumun son diliminde efendilerin bile sıfatlarını kullandığı yüceler yücesi, özün özü, o ki ilah, o ki Tanrı, ona ulaşarak sormak: “neden?” diye. Mantıksız bir açıklama yapacak olursa, Tahtını kıçının altından çekip alırım, çünkü yok hakkı cevapsız sorular bırakmaya bizde, evrenin yüce mimarının.”

    “Kibirlilerin kibirlisi, kediyi ne öldürdü?”

    “Merak.”

    “Kaç kere?”

    “Sekiz.”

    “Dokuz canlı kedi ne yaptı?”

    “Bir kez daha merak etti.”

    “Ve merak, kediyi bir kere daha öldürdü. Ve aptal kedi, geberip gitti.”

    “Ben kedimiyim lan gavat?”

    “Hahaha, zaten bir kedi kadar güçsüz olsaydın seni kardeş edinmezdim. Çünkü ben dokuz canlı bir şeytanım; ve kendimden güçsüzlere saygımı sunmam. Dostluğumuz daim olsun, aydınlığın nihai olsun. Karanlığı aydınlatan alevlerin mekânı cehenneme, arkadaşlarımın alemine yol alıyorum. Görüşmek üzere!”

    “Düşüncelerinin uyuştuğu gibi düşüncelerime, kalbin daim bir olsun kalbimle; ruhların engin ruhumla. Bir olalım kardeşim, ve yolculuğun alevlerin getirdiği aydınlıkları feth etsin.”

    “Karanlığını aydınlatan mum olmak dileğiyle. Gidiyorum birader!”
    Tümünü Göster
    ···
  2. 27.
    0
    kardeş sinir hücrelerini fena tahrip etmişsin
    ···
  3. 28.
    0
    jgasjbcsajkbc

    çarpıldım amk ;););)

    göz kırpma klanı
    ···
  4. 29.
    0
    reserved
    ···
  5. 30.
    0
    ***

    "Sevgili Skorpia, kardeşim Sagitor; lordların topraklarına giriyoruz. Yasak bölgelere, soyluların alanlarına. Cehennemin en derin katına adım atıyoruz. Cehennemin dibine gidiyoruz."

    Ve onlar gittiler. Sonsuz alevlerle yanarak küle dönmüş toprakların küllerinden doğan anka kuşlarıyla süslenip püslenen, allanıp pullanan, 72 iblis Lordu'nun ve Dört Büyük Kral'ın ikâmet ettiği cehennemin en son katı infomenium'a. Önce karşılarına iblis muhafızlar dikildi. Dokuz ruhun taşıyıcısı iserius Beruzebab, şiddetiyle kanıtladığı gücünün şeytanlara verdiği korkuyla bayıltarak muhafızları; ezerek yılanların başını, adım adım ilerledi yılmadan ve ulaştı Barbatos'un sarayına. Çağırdı:

    "Ortaya çık! Varol, ey soylu dük; Barbatos!"

    Ve karanlıktan zuhur etti gerçek yüzünün korkunçluğuyla Barbatos.

    "insan ruhu? Demek dokuz insan ruhunu ele geçirdin, demek efendilerinin isimleri ile sana söz geçiremedi aşağılık insanlar. Sevindim buna, iserius!"

    "Sevincini var eden nefesin kesilerek akciğerlerinde kalsın, kalbin ölsün Barbatos! Üzgünüm, sevinemeyeceksin. Çünkü bundan böyle iserius değil, Beruzebab diye dolaşacak dillerde, kalplerde ve ruhlarda benim ismim."

    "Seni gönderen, o hamam böceği miydi yoksa?!"

    "O, bir gün ikimizi de katlayarak cebine koyabilecek derecede güçlü dönecek. O kudretli ve özgür, bağımsız ve sonsuz savaşçı; Beruzebab! Onun adına seni tahtından indireceğim, ve ünvanını alacağım. Barbatos!"

    "Çıkışı olmayan bir kuyuya atladın, ağacın köklerine indin ve kapı üzerine kapandı; iserius. Şeytanlar nasıl ölürmüş, bak da gör!"

    "Şeytanların ölümünü de, ağlayışlarını da, aşklarını da gördüm ben soylu Barbatos! Artık görmem gereken tek şey senin ölümün, başlayalım!"

    Ve onlar çarpıştılar. Ve dokuz canlı kedi, köpeğin azı dişlerini keskin pençeleriyle kopararak yerle yeksan etti. Ve yeni iblisler Lordu, "Dokuz Ruhun Taşıyıcısı" iserius Beruzebab'ın habercileri; tahtın yeni sahibini Dört Büyük Kral'ın kulağına fısıldadı. Ve yeni bir soylu atandı, cehennemin efsanevi katmanlarına.
    ···
  6. 31.
    0
    Panpa ben okuyorum devam et
    ···
  7. 32.
    0
    hala inanan var mı lan böyle salaklara? hahaha
    ···
  8. 33.
    0
    Efendisiz, Egoist ve Anarko Dalga - 4 // Olur Olmadı Bak - Süleyman'la Muhabbet

    ______________________________________________________________________

    Bulabilirsin ya da,
    Durabilirsin ya da,
    Vurabilirsin ama,
    Yanabilirsin aga,
    Gülebilirsin demi,
    Sarabilirsin ve de,
    Düşebilirsin ama,
    Sevebilirsin yine.

    • **
    "Bütün yöntemleri uyguladım, çağırdım ve çağırıyorum, neden? Neden gelmiyorsun lan?! Yüzüğün gerçek sahibini çağırıyorum, gücüm yetmiyor mu?! Süleyman, sana soruyorum; NEDEN?"

    "Benimle konuşmak için yeteri kadar temiz misin?"

    "Ayıpsın."

    "Cihânı tavaf et ki, sırra eresin."

    "Sırrı aradım ben, bir ayna yetti."

    "Benim sembolümü neden reddettin? Gözlerinle gördüğün, baktığın aynada gözüken yansıma; sır orada mıydı? Sana bir ayna yetti mi?"

    "Sır bende. Hararet nârda, sacda değil. Keramet başta, tacda değil."

    "işte bu yüzden geldim genç yolcu, neden kendi sembollerimi oluşturdum; ve neden yüzüğün gerçek sahibi olarak anıldığımı sanıyorsun? Ben de bir dalga idim, ve kendi krallığımı yarattım. Ve kendim yükseldim. Ve sen de bir gün yüzük sahibi olacaksın."

    "Reddediyorum. Bir yüzük ile kazanmayacağım niteliklerimi, ne de tanrının bahşetmesiyle. Ben, kral olmayacağım. Ben, kral keseceğim."

    "Cesaretin daim olsun. Ama bir bilgi vermeme izin ver, sana."

    "icazet veriyorum hacı, dinliyorum."

    "Egonun iki türü vardır. Birinci türde, kişi güçlüdür; gerçekten güçlüdür. Yapacağım dediği şeyi yapabilecek niteliklere sahiptir ve yapacağım der, ben yaptım! der gururla. Bu tür ego yararlıdır. ikincisi zehirlidir. Aynı senin yaptığın gibi, aslını; kudretini bilmediği olgulara aptal cesaretiyle yaklaşarak yapamayacağı halde yapacağım diye çığlıklara boğulur."

    "Yüzüğün gerçek sahibi, yüzüğünü paramparça edeceğim; ve laflarını sana yedireceğim. Ruhumun üzerine ant içiyorum, ki ağzımdan çıkanları realiteye dökmediğim takdirde ruhum zaten senindir."

    "Öyleyse sana gücümün en küçük parçasının ufak bir partikülünü göstermeme izin ver, Beruzebab."

    "Göster, Süleyman hazretleri."

    Nefes verdi Süleyman, ve yere yığıldı Beruzebab iserius. Duruldu kıyıya çarpan öfkeli dalga. Ve terketti Süleyman, huzurunu.
    ···
  9. 34.
    0
    ***

    "Ahh, bu etten kemikten bedenim sızlıyor sevgili Agicol, en yakın arkadaşım Agicol."

    "Düşersin bir gün. Yeter ki kalkmasını bil, Beruzebab. Kalk!"

    "Umutlarım mı öldü yoksa, kadim dostum?"

    "Biraz ot al, her zaman yaptığın gibi. Ya da bir çay içip kendine gel ha?"

    "Onlar insanı aktiviteler Agicol, senin vereceğin tavsiyeler olmaz olsun; Agicol."

    "Olur öyle."

    "Olur öyle, olur öyle... Hahaha! Ben ne yapacağım Agicol, ne yapacağım lan?! Neden hala yeterli güce erişemedim, Agicol!"

    "Benim bilgeliğim, geriye kalan dokuz arkadaşının bilgeliği; bunlar yetmiyor artık Beruzebab. Lejyonlarla, ordularla dolaşan varlıklar ile kendini bir mi tutuyorsun sen?"

    "Hahaha, istesem bir ordu kurabilecek kadar fazla iblise sahip olabileceğimi sen de bilmiyor musun?"

    "Ama onlar kadar değil. Ve olamaz."

    "Hayır hayır, benim bilgeliğim senin bilgeliğini geçmiş artık Agicol. Senden daha iyi düşünüyorum, haklı olan benim. Bu söylediklerinin bu durumla alakası bile yok. Öyleyse içime ineceğim, ve sırrı kendimde keşfedeceğim. Soracağım. Sır neydi? Neydi lan, neydi sizleri tanrı yapan? Neydi sizleri ilah'ın engin sarayına alan?! Peki ya ben bir başka kralın sarayında soylu olmak istemiyorsam, O ZAMAN NE YAPACAĞIZ HA?! TANRIYI ÖLDÜRECEĞiM !"

    Ve engin ve bağımsız ruhunun derinliklerine inerek sırrı keşfetmek için oturdu Beruzebab. Günlerce, saatlerce sabit kaldı; ve düşüncelerini durdurdu. Ve ardından biyolojisini durdurdu. Ve ardından diğer yedi bedenini durdurdu. Durdu, hiç oldu; yok oldu. Eridi. Ve ölmeden öldü. Ölümsüz oldu. Meditasyon yaparken uyuyakaldı, ve uyanır uyanmaz ot ve içki içti; ve sigarasını yaktı. Ve dumanlar ile birlikte umutsuzluğu da uçarak hiç oldu; yok oldu, eridi. Ve umutsuzluğu ölürken, binlerce güneşi doğdu. "Kalk!" denildi, ve kalktı Beruzebab. Asil yolunda yürürken bir katı daha atlayarak yukarıya çıktı. Artık sonsuzluğun başlangıcı başlamıştı. Aman, iyi saatte olsunlar.

    Beruzebab,

    istersen bulabilirsin. Ama, durabilirsin de.
    istersen kesip biçebilirsin, ama yok olabilirsin de.
    Gülebilirsin değil mi? Sarabilirsin, ve de düşebilirsin;
    Ama, sevebilirsin yine. Yapabilirsin, Beruzebab.
    Unutma, yüzük kimdeyse Süleyman odur.
    Yüzüğü paramparça et ve kendi yüzüğünü kendin oluştur.
    Yüzüğünü tak ve Süleyman olma, Beruzebab ol.
    Hiçbir sistemin köleliğini üstlenme, ve yoluna devam et fütursuzca.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 35.
    0
    @28 ulan dıbına koduğumun salağı epik fantazya romanı yazıyorum sen gerçek hikayemi sanıyorsun dıbına koduğumun huur çocuğu beyin nöronlarını gibtiğimin oğlu
    ···
  11. 36.
    0
    @31 yazsana o zaman pekekent, gelip şeytanla sohbet diyon amk biz ne bilelim öylesine anlattığını? etraf in cin hikayesi kaynıyor gına geldi lan artık
    ···
  12. 37.
    0
    @32 yargısız infaz etme yannanımın damarında dolaşan kanı oluşturan atomun yüklerini oluşturan kuark.
    ···
  13. 38.
    0
    "Gökyüzü öfkelenecek, gürleyecek çığlık çığlığa,
    Ruhumda ki dürtülerin canavarı ortaya çıktığında,
    Ağlayacak bulutlar korkudan; gözyaşları düşecek toprağa,
    Parlayacak gözlerim ölümsüzlük tutkusuyla,
    Çektiğimde kılıcımı ruhumun derin kuyusundan;
    Uyanacak içimde ki canavar en derin uykusundan.

    Üfle alevin nefesini ruhuma kızıl gözlü ejderha,
    Dök gözyaşlarını kızıl gözlü iblis devasa kanlı kılıcıma,
    Soyun güzel Barbatos sarhoş olsun gözlerim;
    Yaşam ver küllerimden bana ölümsüz zümrüd-ü anka!

    Eşlik et gökyüzünün gözyaşları yağmur bana,
    Yağdığında ruhum bedenime nihai ölüm olacağım sana!
    Düşecek yıldırımlar, kılıç çarpıştıracak şimşekler;
    Cehenneme atacağım seni zinciri vurup boynuna!"

    "Döküldü bir iblisin gözyaşları kılıcının keskin tarafına,
    Üfürdü alevin nefesini ruhuna kızıl gözlü ulu ejderha.
    Senin ki ölümsüz gözlerine ey ulu savaşçı,
    Simurg kuşları imrendi kaf dağının en arkasında;
    Çığlıkların yükseldi göğe sökmeyen şafaklarda.
    Gökyüzünden yeryüzüne savurdun kılıcını karanlığın sonsuzluğunda,
    iblisler boyun eğdi ruhuna dağların çığlığıyla!
    Söndürdü yıldızları ruhunun bütün alevleri,
    Tanrıların nefesi her an fısıltılarla kulaklarında,
    Karanlığının dehşeti düşmüş meleklerin kanatlarında!
    Göster ölümümü bana, cehennemin efsanevi katmanlarında!"

    • **

    Beruzebab iserius majikal nesnelerini hazırladı; mum, asa, kılıç, tütsü, altar, gereken ve gerekmeyen her şey vardı odasında. Enerjilerle donatılmış heykeller bile dikiliydi. Dokuz Kutsal Ejderha olarak bilinen evrenin dokuz koruyucusu, dokuz kraliyet ejderhası; aralarından Jian-lian olarak bilinen kızıl alev ejderhasını çağırmaya karar kılmıştı. On iki kutsal taşla büyük bir majikal çember oluşturdu, çemberin ortasına kutsal kılıcıyla ejder gözünün sembolünü çizdi. Etrafa demir ve altın tozu serpti. Çemberin içinde kan rengi reçine yaktı. Ejder gözünün ortasına geldi, durdu. Kutsal kılıcı ucu aşağıya bakacak şekilde tutarak baş hizasına kadar kaldırdı. Bu şekilde dururken üç kez, yüksek ses ve net biçimde kızıl ejdere seslendi:

    " Cum saxum saxorum, in duersum montum oparum da- in aetibulum, in quinatum: Draconis! "

    Bu sözleri söyler söylemez kılıcı hızla toprağa sapladı. Daha sonra ejder gözünün ortasında, mediatif bir halde durmaya başladı. Ve ejderin gelmesini bekledi. Ejderhayı geri göndermek için kılıcını sapladığı yerden çekmeliydi. Ve ejderha gidesiye kadar koruyucu çemberinden çıkmamalıydı. Ve bekleyişler sonuç verdi; ve ejderha geldi:

    "Kudretli büyücü Beruzebab! Nadirsin, istisnasın. Varoluşumuz boyunca, yani ezelden beri; bizi şu ırk içerisinde yalnızca sekiz kişi çağırabilmişti. Diğer sekiz kutsal ejderhayı diğer sekiz istisna çağırdı, sen ise kalan son ejderhayı dokuzuncu bir istisna olarak çağırıp istisnaları dokuza tamamladın. Söyle bana, nedir dileğin; nedir amacın?"

    "Güç istiyorum kızıl gözlü ejderha, gerçeklerden bile daha gerçek bir güç!"

    "Yapman gerekeni yaparak güç elde etmeyi hak ettin asil Beruzebab, şimdi söyle bana; cehennem alevlerinden kat kat sıcak olan nefesime dayanabilecek misin?"

    "Dayanamazsam ruhum senin olsun yüce ejderha!"

    Ve üfledi kızıl gözlü ejderha alevin nefesini ruhuna asil dalga Beruzebab iserius'un,
    bedenini saran alevler katılığını eriterek yok ederken, bütün vücudu kül olduğunda bir mum misali alevlerin sönmesiyle birlikte dumanı yükselmişti havaya ruhunun.

    "Yönergelerimi dinle kudretli büyücü! Maddesel bedenini yakarak seni maddenin sınırlarından kurtardım ve de astral aleme transfer ettim. Ancak her şeyden önce, ben seni kül ettim! Bedenin yanarak eridi fakat tebrikler ki ruhunun güç ve iradesi nefesime dayanıklılık gösterebildi. Yalnız katılığın yok olduğu için, eğer sana vereceğim yöntem ile bir anka kuşu çağırıp anlaşma yapmazsan astral seyahatte kısılı kalır ve de sonsuza kadar boşlukta dolanırsın. Ben seni kül ettim, anka kuşu ise sana küllerinden yeniden doğmayı öğretecek. Böylelikle Sekiz Kutsal Şövalye olarak bilinen istisnaların arasına bir dokuzuncusu olarak katılacaksın ve kutsal ejderhan olarak beni sahipleneceksin."

    Şeytani bir tebessüm ile:

    "Ben bir şövalye değilim, ben bir roninim. Ben kutsal değilim. Ben soylu değilim. Benim yalnızca yürüdüğüm yol asildir. Ben ne bir sarayda muhafızlık yapacağım, ne de ejderhalarla evreni koruyacağım. BENiM iŞiM TANRININ TA KENDiSi iLE !
    Şimdi, senden ritüel bilgilerini rica ediyorum."

    "Senin için bir yol elbet çizilir, belki de bütün yolları sen çizersin Beruzebab. Her şeyin vakti gelecek.
    Parşömenleri al."

    Ve aldı.
    Ve kılıcını çekerek ejderhayı geri gönderdi.
    Ve asası ile ritüel çemberini hazırladı. Çemberin üzerindeki yazıların üzerini beyaz mumlarla süsledi ve çemberin içerisine dere otları yerleştirdi. Çemberin ortasına geçti ve konsantre olmaya başladı, az sonra boyut kapısı açacaktı astral alemde. Mumlarını ve Süleyman'ın Mührü Tütsüsü'nü yaktı. Bu sırada sandalağacı dalını da ritüel çemberinin ortasında yaktı. Sandalağacını ateşe verdiği anda asasını eline aldı ve asasından çıkan enerjiler ile bir boyut kapısı açtığını imgeleyerek sözcükleri söyledi:

    "Gökyüzünün nihai katındaki tanrıların kutsal isimleri adına,
    Seni çağırıyorum! Gel buraya!
    Bu ritüel gerçekleşecek,
    Ölümsüzlerin ruhları bu dünyada yürüyecek.''

    Sözlerini tamamladıktan sonra konsantre olarak tekrarlamaya devam etti. Üçüncü gözü açık olduğu için açılan boyut kapısını kendi gözleriyle gördü. Heybetli ve gösterişli bir anka kuşu içeriye girdi. Sözcükler konuşmadı, sessizlik konuştu. Anka kuşu pençeleriyle kollarını yardı Beruzebab'ın, ve kanıyla anlaşmayı imzalayarak anka kuşunun tüyünü sahiplendi Beruzebab. Ejderin nefesi ve ankanın tüyü ile donanarak astral alemin derinliklerine, iblislerin ikâmet ettiği bölgeye indi.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 39.
    +1
    okuyoruz amcık ağızlı devam et
    ···
  15. 40.
    +1
    bi ses verin lan şuraya, yoksa devdıbını yazmam huur çocukları.
    ···
  16. 41.
    +1
    ses
    ···
  17. 42.
    0
    bu türü bilmem ama söylediğin birçok şeyi anımsıyorum panpa sıkıntı olabilir.

    partları biraz daha kısa tut.

    bu yazıların içinden 1-2 yeri not edeceğim eğer senin değilse pm at alıntı yaparken yalan söylemek zorunda bırakma beni.
    ···
  18. 43.
    0
    @38 anlamadım ben seni kanka, ne diyorsun amk oğlu?
    ···
  19. 44.
    0
    beyler partlar uzun demeyin, napayim dıbına koyim bi partın hepsini bi kerede okumayın sizde. bölüm bölüm ara vererek okuyun üşengeç amcık hoşafları huur çocukları bunlar bi kitap sayfası bile etmez ne şerefsiz adamlarsınız siz am çullamaları ha.
    ···
  20. 45.
    0
    ***

    "Kimsin?"

    "Boyutlar arası transfer iblisi."

    "ismini bahşet."

    "Yoldagarde Rouzenbach."

    "Beni soyluların topraklarına teleporte etmeni istiyorum."

    "O bölgeye transfer olamıyoruz, çünkü diğer sekiz katın aksine o dokuzuncu kat, cehennemin dibi; orası bizim dünyamızın farklı bir paralelinde bulunuyor ve de şeytani ruh parçacıkları çok yoğun. Teleportasyon anında kül olabiliriz. Bu yüzden seni sekizinci kata zütüreceğim, gerisini kendin halledeceksin."

    "Sıkıntı değil, gidelim; hadi."

    Yoldagarde'nin açtığı boyut kapısı, Beruzebab iserius'u iblisler aleminin sekizinci katına kadar zütürür. Alevlerle kül olarak külden tekrar toprağa dönen kızıl yeryüzüne ayak basar Beruzebab, ilerler. ilerler. Ve ilerler. Geçmişi, düşüncelerindedir; düşündüğü geçmişidir ve düşünür geçmişini, bakar, göz atar, ben ne idim? Ben... ne yaptım? Buraya geldim, peki ne yaptım? Neden? Ben neyim... insan mı? iblislerin alemine yolculuk eden, bağlarından sıyrılmış özgür bir insan. Ha? Aslında, düşünmeye gerek yok. Gerçekten. Ben ezelden beri yalnızca tek bir şeyim, tek bir niteliğim var. Anarşizm düşüncesini ruhuna işlemiş etten kemikten bir insan. Şuan ne etim ne kemiğim var, anarşizmin kara ve kızıla boyadığı ruhum ile ortadayım ve cehennemin sekizinci katında geziniyorum. Yerin altındayım, yer altındayım. Burada şeytanlar var. Neden buradayım... ? Ölüm, yanıma gel. Beraber, gidelim; asil topraklara, hazır soyluluğa konmuş onursuz varlıklara. ilerliyorum, ve ilerliyorum... Cehennemde ilerliyorum, alevlerin arasında. Gidiyorum, yürüyerek; ama ayaklarımla değil. Ruhumla. Ruhumun taşıdığı bir ayak kara, bir diğeri kızıl. Kara kızıl ayaklarım kızıl toprağı yakıp geçiyor ve külleri de bir daha toprağa dönüşmemek üzere yok ediyor. Külleri bile yakıyorum, ben. Karanlık, ve kanın kızılını taşıyorum. ilerliyorum.

    Ve karşısına sürülerce iblis çıktı Beruzebab'ın. iblisler aleminin hayvanları, iblisler aleminin düşük seviyeli iblisleri, belki de dünyadaki emektarlara benzer nitelikler taşıyan "işçi" iblisler. Karşı durmaya çalıştılar, iblisler; insan'a. Yalnız ruhunun yoğunluğundan yaklaşamadılar yanına, Beruzebab'ın gümüş saçları gözlerini gölgelerken sessiz ve sakin; ilerledi kapıya doğru. Yavaş adımlarla, yürüyerek. Yürüdü, yürüdü, yürüdü ve yürüdü yalnızca; yürüdü. Ve sona ulaştı. Cehennem nihai ve daim bir savaş içerisindeydi. Savaşı, ölümleri ve yaşamları izleyerek yürüdü ve cehennemin dibine açılan kapıyı kızıl ayağıyla tekmeleyerek açtı sonsuzluğa. Kızıl. Girdi içeri, atladı ve ruhu paramparça olarak partikülleri dağıldı ve cehennemin dibinde birleşerek dokuzuncu ve son katta zuhur etti. Önce kızıl ayak bastı, kızıl. Kara, kızıl ile birleşerek cehennemin dokuzuncu katına temas etti. Karahan.

    Beruzebab iserius, 49 yaşında. Meslek: anarşist, savaşçı, büyücü ve serbest meslek. Lise 2 terk. Yoğun kadın düşkünlüğü, uyuşturucu; sigara ve alkol kullanımı. iblislerle muhabbet etti, bir iblisi ağlarken gözleyip on ruh bahşetti, bir iblisi yaşama geri döndürdü, bir iblisi soylu toprakların en soylu düklerinden kıldı, yıllarca Tanrı'nın ve Hz.Süleyman'ın isim ve sembolleriyle çağırdığı ötealem varlıkları ile dalga geçti, en sonunda Süleyman'ı çağırarak karşı koydu ama yıkıldı, bir ejderha ve bir anka kuşu ile anlaşma imzaladı, güç için adadı hayatını ve özgürlüğü için. Ve yapacağım dediği her şeyi yaptı. Ateş olup suyu bile yaktı, kendisine yönelen her şey yalnızca eridi ve yok oldu. Bir mum gibiydi Beruzebab, ateşi de vardı ama en sonuna eriyip yok olması gerekiyordu ve söndüğünde ise dumanı havaya yükselecekti. Bedeni eriyip yok olduğunda ruhu havaya yükseldi, bir anka kuşunun gücünü aldı ve gerçek ölümsüzlüğü kazanarak cehennemin dibine yolculuğa çıktı. Öğrenecekleri, mücadelesi ve yolu bitmedi. Maceraları da.
    Tümünü Göster
    ···