1. 23.
    0
    @22

    http://www.youtube.com/watch?v=z_tGHJoNTLY

    3.40ı açarsan atatürkün sarıklı bir din addıbına ne kadar samimi davrandığını görürsün,amasya gezisinden bir görüntü bu,ilaveten tarih 22 kasım 1930,(kaynak için http://uyg.tsk.tr/ataturk...aturkun_yurt_gezileri.htm buraya bak atatürkün tüm yurt gezileri yazıyor)yani şapka inkılabından sonra,demem o ki atatürk döneminde kimse şapka giymedi diye asılmamıştır,nedense bu iddiayı ortaya atanların hiçbiri bir tane bile belge koyamıyor önüme ama belki senin vardır ?

    o dönemde dil çalışmaları daha yeni başladığı için bu tarz gereksiz kelimelerin kullanımı normal ancak bir sonraki yılda atatürkün yaptığı konuşmalara bakarsan bu tarz kelimelerin olmadığını görürsün çünkü atatürk illa ki anlamıştır bu kelimelerin kullanımının yaygınlaşamayacağını konuşmalar için;

    http://uyg.tsk.tr/ataturk...%C3%B6ylevvedemecleri.pdf

    bu da 1935 meclis açılış konuşması http://uyg.tsk.tr/ataturk...emec/1%20KASIM%201935.asp

    bu tarz teoriler saçma olabilir ancak bu çalışmalar 600 yıl boyunca türklüğü aşağılanmış ve önemsenmemiş bir milletin kırılan gururunu yeniden diriltme çalışmalarıdır ilaveten bu tezlerin esas amacı dilimizin ve tarihimizin nereden köken aldığını öğrenmek içindir.

    bence okuma yazma oranı tatmin edici bir düzeye ulaşmıştır 1935 yılında okuma yazma oranı yüzde 20,1928 yılındaki oranın 2 katı,ülkenin bir an önce yetişecek aydınlara ihtiyacı var,o yüzden böyle bir vakit kaybı göze alınamaz.

    bu tarz kelimeler sadece başka dil çalışırken zorluk çıkartır zaten diller arası olan yapısal farklılıktan dolayı çıkan bir zorluluktur bu,bugün dile hakim hiçbir kimse cinayetle ilgili birtakım kelimeleri söylerken hiçbir sıkıntı yaşamaz belki senin dediğin gibi ingilizcedeki bir kelimeye karışılık olan şeyi bir ek ya da bir kelime ekleyerek anlatabilir bu sıkıntı değil.yani benim demem şu ki kelime sayısına göre bir dilin gelişmişliğinden bahesedemezsin.bizim dilimizden fazla kelime varsa ne olmuş yani ? onların ayrı ayrı oluşturduğu kelimeleri sen bir tane kelimeye 10 tane yapım eki getirebilerek çok rahatlıkla oluşturabilirsin.örneğin bilmek fiilini ele alalım:

    bilmek<<to know
    bilgi<<knowledge
    bilgiç<<?
    bildiri<<?
    bilişim<<?
    bilge<<?
    bilgelik<<?
    bilim<<science

    bu özellik türkçeyi aşağı bir dil değil,kolay öğrenilebilir bir dil yapar.

    bizim zaten cömert gibi bir kelimemiz var neden bonköre ihtiyaç duyalım ? laikliğin sekülerizmin nesi yanlış anlaşılmış ? bu ülkenin 4'te 3'üne sorsan sekülerizm ne bilmez.laikliğin de tanımını çoğu yapar.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 22.
    0
    @21

    şapkayı sarığa tercih etmek bireysel bir tercihse herhangi bir eleştiride bulunmak yanlış olur. atatürk kastamonuya başında şapka ile pektabi gidebilir ama laiklik dediğimiz şey devletin her dini vs. görüşe eşit mesafede olması ve bunların herhangi birini diğerine tercih etmemesi falan diye kısaca açıklanabilir. memurlar için ya da devlet çalışanları için de böyle bir düzenleme olabilir bu da tartışmaya açık olsa da haklı olduğunu kabul edelim. sokaktaki ortalama insanın sarık giyme hakkını elinden almak kimsenin haddine değildir. hele insanlar sarık giyiyor diye idamlar vs var ki tam bir jakobenlik. jakobenlik ne kadar yanlış tartışılır ama günümüz siyaset felsefesinde çok da tutulan bir görüş değil. halkın içinde ikililik çıkarıyor olması da devlet bazında yaptırıma değer görülecek bir şey olamaz.

    arapça ve osmanlıca belge örneğini de tartışabilirim uzun uzun ama hadi orda da haklı olduğunu kabul edelim, bahsettiğim şey daha ziyade toplumsal dildeki yabancı kelimelerin temizlenmesi. bu durum aslında sadece dilde geçerli değil, o zamanki ve devamında şekillenen bir milli yada ulus-devlet yaratma projesi kapsamında değerlendirilebilir.

    --- atatürk ün isveç ilişkileri hakkındaki konuşması 3 ekim 1934 ---

    Altes Ruayâl,

    Bu gece, yüce konuklarımıza, Türkiye’ye uğur getirdiklerini söylerken duyduğum, tükel özgü bir kıvançtır. Burada kaldığınız uzca, sizi sarmaktan hiç durmayacak ılık sevgi içinde, bu yurtta, yurdunuz için beslenmiş duyguların bir yankısını bulacaksınız.

    isveç-Türk uluslarının kazanmış oldukları utkuların silinmez damgalarını tarih taşımaktadır. Süerdemliği, önü, bu iki ulus, ünlü sanlı sözlerinin derinliğinde sonsuz tutmaktadır.

    Ancak, daha başka bir alanda da onlar erdemlerini, o denli yaltırıklı yöntemle göstermişlerdir. Bu yolda kazandıkları utkular, gerçekten daha az özence değer değildir.

    Avrupa’nın iki bitim ucunda yerlerini berkiten uluslarımız, ataç özlüklerinin tüm ıssıları olarak baysak, önürme, uygunluk kıldacıları olmuş bulunuyorlar; onlar bugün en güzel utkuyu kazanmaya anıklanıyorlar; baysal utkusu.

    Altes Ruayâl,

    Yetmiş beşinci doğum yılında oğuz babanız, bütün acunda saygılı bir sevginin söyüncü ile çevrelendi. Genlik, baysal içinde erk sürmenin gücü işte bundadır.

    Ünlü babanız, yüksek kralınız beşinci Güstav’ın gönenci için en ıssı dileklerimi sunarken, Altes Ruvayâl, sizin Altes Ruvayâl, prenses Louise, sevimli kızınız Altes Prenses ingrid’in esenliğine, tüzün isveç ulusunun gönencine içiyorum.
    --- atatürk ün isveç ilişkileri hakkındaki konuşması 3 ekim 1934 ---

    bu dildeki sadeleştirmenin anlamsız olduğuna birinci elden bir kanıt olabilir sanırım.

    ya da güneş dil teorisinin bilimselliğinde (!) görebilirsin bu durumu.

    yada türk tarih kurultayında tartışılan tezlere bak tutanak ve raportlardan daha bir o kadar da rapora geçilmeyecek kadar saçma yalnızca katılımcıların anılarında anlatılanlar var.

    ayrıca eski kafalı önüne arap ve latin alfabelerini koyduğunda arap alfabesini tercih eden insana da yapıcak bir şey maalesef yok zaten arap alfabesini yasaklayınca da tatmin edici bir düzeye ulaşmıyor okuma-yazma oranı. okullarda vs. öğrencilere öğretilerek latin alfabesi zamanla yerleştirilebilirdi. daha uzun bir zaman alsa da ahlaki olarak daha doğru bir davranış. tek parti döneminde yapılan şey tam bir pragmatizm ki savunan filozof sayısı bile bir elin parmaklarını geçmez.

    -türkçenin zayıf bir dil olduğu konusunda

    zayıflık ya da zenginlik göreceli değerlendirilmesi gereken sıfatlar. urartuca hititçeye göre daha zengin bir dil olabilir ama türkçe her ikisinden de daha zengindir.

    burada anlatmak istediğim şey , farklı durumları ifade eden farklı sözcüklerin olması. elbette türkçe sondan eklemeli bir dildir ve kelimeler böyleye türetilebilir ama fransızcadan örnek vereyim yine, fransızcada fiil çekim kitabında gördüğüm kadarıyla kayıp olan çorabını bulmak, denizden ağ ile uskumru balığı tutmak vs. durumları için tek fiiller var görsen aklın durur. bunlar çok da kullanılan kelimeler değil ama zenginlik açısından örnek bir durum diye söyledim. örneğin arapçada ve farsçada da soyut kavramları karşılayacak çok hoş kelimeler mevcut. ingilizcedeki cinayet champ lexical indeki kelimeler için ( bir konudaki farklı kelimeler ölüm champ lexical örneğin katil morg maktul falan gibi düşün) ezber çalışırken her kelimenin yanına şiddet, cinayet vs yazardım. ama hepsinin arasında ufak nüanslar vardı örneğin arapçada farklı kelimelere karşı farklı karşılıkların olduğunu gördüm. ingilizcenin zengin bir dil olduğunu kabul ediyorsan örneğin arapça da bu yönüyle oldukça karşılayıcı bir dil. çok iyi anlatamamış olabilirim durumu ama anlayacağını umuyorum.

    kelimelerde de yozlaşma olsun bugün bon coeur dediğin kelime (bonkör diye okunur) iyi kalpli falan demek fransızca ama bize cömert diye geçmişse öyle kullanırız en fazla bir fransızın yanında söylediğinde sırıtır. laikliği sekülerizmi yıllarca yanlış anladı bu memleket nolcak sanki. dolayısıyla dile müdahele olmadıkça yozlaşma falan olmaz yozlaşma olduğunu iddia etmek yalnızca elitistliktir.

    hadi evyole
    Tümünü Göster
    ···
  3. 21.
    0
    @20 öncelikle şunu söyleyeyim adım berkay * ,evet e'nin okunuşu ile ilgili türkçede verdiğin örnekler tatmin edici, ancak bu farklı sesler dili sonradan öğrenen kişiler için sorun çıkartır sonuçta bugün anadili türkçe olan bi insan berkay kelimesini bencildeki e sesi ile okumaz.

    atatürk'ün şapka inkılabını nedense herkes batılılaşma amacıyla yaptığını sanıyor ya da çok büyük ve çok önemli bir inkılapmış gibi görüyor ancak buradaki nokta atatürkün şapkayı sarığa tercih etmesi gibi basit bir durumdur. bunun da nedeniyse o günün şartlarında laik bir devletin halkının içinde giyilebilecek bu tarz kıyafetlerin hem devlet kademelerinde hem halkın içinde ikililik çıkartabilecek olmasıdır.

    dostum arşiv okumak zaten ortalama bir insanın işi değil tarihçilerin işidir * türkiye o dönemde liberal bir sisteme sahip değildi ki kaldı ki bu devrimlerin hiçbir zaman böyle bir özgürlük amacı olmamıştır, verdiğin örnek bence çok alakasız evet bugün okulda yapılan eğitimin kalitesini arttırarak dershaneye olan ihtiyacı azaltabilir ve dershanelere de müdahale etmeksizin kendiliğinden kapanmalarını sağlayabilirsin ancak arapça yayın organlarına olan ihtiyacı latin harflerini öğreterek mi azaltacaksın ? daha doğrusu zaten arapça okumasını bilen adam arapça yayın organları çıkmaya devam ediyorken neden latin harflerini öğrenme ihtiyacı hissetsin ? belki iki alfabeli yayın organlarına da izin verilebilirdi ancak bana bu da saçma geliyor, halk yine yeni harfleri öğrenme ihtiyacı hissetmezdi çünkü.

    4 ingilizce sözcüğün 1 türkçe sözcüğe karşılık olması türkçeyi aşağı bir dil yapmaz,ya da sadece tamlamalara ve sıfatlara bakarak bi dilin zayıflığını veya da güçlülüğünü kanıtlayamazsın ben de sana şöyle bir örnek vereyim:
    iki kelimelik Türkçe bir cümle 17 kelimelik bir ingiliz cümlesine bedeldir.

    - amerikalilastiramadiklarimizdan misiniz ?

    ingilizce tercümesi:

    -are you one of those people whom we tried-unsuccessfully to make
    resemble the citizens of america ?

    Ben burada Türkçe zayıftır ya da güçlüdür tartışmasına girmek istemiyorum hiçbir dili başka bir dille karşılaştırarak zayıf ya da güçlü diyemezsin,dil toplumsal ihtiyaçlar sonucu doğar ve sonuç olarak doğduğu toplumun ihtiyacını karşılıyorsa yeterlidir, kelime sayısına bakarak, sıfatlara bakarak, tamlamalara bakarak bir dil hakkında yorum yapamazsın. ilaveten Türkçedeki vurgu gücü hiçbir dilde yoktur.
    - türkçe zayıf bir dil
    - türkçe mi zayıf bir dil?, türkçe zayıf bir dil mi?, zayıf bir dil mi türkçe?, türkçe bir zayıf dil mi?
    - bilemedim ki.

    Çalışma yapılmadan alınan bu kelimeler dilde yozlaşmaya neden olur,şu an o döneme gidip insanlara demokrat kelimesinin anldıbını sorsak hepsi bize demir bir kır atı betimlerdi, bence başka bir dilden bir dile kelime aktarılacaksa bu detaylı bir çalışma gerektirir.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 20.
    0
    @19 en basitinden bugün türkçe yazıldığı gibi okunmayan bir dildir dostum anlatılanın aksine. abi deki a ile örf ve ananelerimiz derkenki a sesinin arasındaki farkı görebileceğini düşünüyorum. yada e örneğinde fransızcadan yola çıkalım 3 tane e vardır fransızcada e(normale), é(aigu) ve ѐ(grave). e bizim bildiğimiz orta kalınlıkta. é ince olan tenceredeki bencildeki e sesi gibi ѐ de sen deki sel deki e sesi. ve bu 3 ses için 3 farklı e geliştirmişler adamlar ama türkçede berkay kelimesindeki e yi bencildeki e gibi okursan ortaya çıkan ses kulağını tırmalayacaktır. yada ingilterede bir zamanlar latin alfabesine alternatif, ingilizceye daha çok uyan bir alfabe geliştirme çalışmaları başlamıştır. ingilizce biliyorsan demek istediğimi anlayacaksın aynı harfin 3, 4 sese tekabül ettiği bir dil ama ingilizce çok geniş bir coğrafyaya yayılmış bir dil olduğu için bu çalışmalar çok ileri gitmemiş.

    demem o ki bir dile tam olarak uyan bir alfabe bulmak çok zor bir şey, latin alfabesi dahi latinceye tam olarak uymuyor c sesinin bazı kelimelerde ke bazılarında se diye okunduğuna şahit olabilirsin. zaten ben latin alfabesinin arap alfabesinden daha uygun olduğunu kabul ediyorum. orda bir sıkıntı yok

    atatürkün gerçekçi karakteri pek tabiki tartışmaya açıktır. batılılaşma yolunca şapka devrimine başvurmuş bir liderden bahsediyoruz burda. tüm inkılaplarına çamur atmak değil niyetim lakin herkes her durumda tartışılabilir.

    tanzimat eserleri noktasında da bahsettiğim şey sadece tanzimat eserleri değildi, verdiğim örnekler öyle olabilir lakin bugün ortalama bir insanın arşivleri okuyamıyor oluşu güzel bir şey değil. yada o zamanlar arapça yayın organlarının kapatılması tam anlamıyla özgürlüklere müdaheledir. modern liberal dünyada böyle bir şeyin yeri olamaz maalesef. pratikte yararlı olsa bile en basitinden özel teşebbüse müdaheledir. (mesela bugün dershanelerin kapatılması pratikte yararlı olacak olabilir ama yapılması gereken dershanelere olan ihtiyacı engelleyip dershanelere müdahele etmeksizin onların kapanmasına yol açmaktır burdada benzer bir mekanizma işletilebilirdi)

    yazı dilindeki türkçeyle toplumda kullanılan türkçe arasındaki farklara gelince, bence de divan şiirinin dili oldukça ağır ama bu ağırlık dediğin argümanı anlatmak için yeterli değil. bugün de mesela birçok ikinci yeni şiiri aynı derecede marjinal kelimeleri kullanıyor ve belki daha anlaşılmaz. toplumdaki türkçe bu kadar ağır olmasa da bence o zamanki dilin(günlük hayattaki) de tam manasıyla öztürkçe olduğunu iddia etmek gerçekçi olmaz. ve şu bir gerçek ki arapça ve farsça türkçeden çok daha zengin bir diller tamlamalar yada sıfatlar açısından. bu zayıflığı şöyle örneklendireyim: ingilizce vocabulary çalışırken 3-4 farklı ingilizce kelimenin karşısında aynı türkçe karşılığı yazdığın çok olur. arapçada mesela bu durum daha azdır. ama yine kabul bazı kelimeler ne kadar dili zenginleştirse de anlaşılması çok çok zor, çok elit kelimeler olabilir ne kadar az sayıda olsalar da ama bence yine de dil devriminden sonra dile getirilen öztürkçe kelimeler aynı oranda anlaşılmaz. internette biraz araştırmayla ulaşabilirsin bu öztürkçe örneklere.

    dile uyarlama için de tdk bazında profesyonel bir çalışmaya gerek yok dil canlı bir varlık gibidir ve kendi kendini evirebilir. demokrat kelimesine dili dönmediği için bir nesil demir kırat diye türkçeleştirdi örneğin kelimeyi bunun gibi de bir çok örnek bulunur.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 19.
    0
    @18 latin alfabesinin türkçeye tam olarak uymadığını söylüyorsun ya bir tane örnek verebilir misin ? evet atatürk'ün yurt gezilerinin kesildiği doğrudur ancak bunu tamamiyle bu inkılaba bağlayıp sadece bu inkılabı bir etken olarak görmek yanlış, belki de bir sağlık problemi yaşadı ? bunu bilemeyiz. ilaveten gerçekçi karakteri tartışılmayacak olan atatürk'ün böyle uçuk bir hedef koyup da sonra hayal kırıklığına uğraması bana biraz gülünç geldi.

    senin dediğin bu dönem tanzimat dönemidir, tanzimat döneminde basılan eserler genelde edebi açıdan önemli olan eserlerdir tarihi önemi olan eserler değil kaldı ki bu eserler kaybolmuş ya da günümüze kadar gelmemiş değildir bugün hangi kitabevine gidersen git bu dönemin tüm eserlerini rahatlıkla bulabilirsin, bugün koca osmanlı arşivi hiç olmuş durumda değil tarihçiler gidip çatır çatır okuyorlar,ha gidip kendin okumak istersen alırsın osmanlıca eğitimi hani diyorsunuz ya kolay bir şey diye alırsın işte o eğitimi gider sen de okursun kimseye yasak değil.

    arapça yayın organları tabiki kapatılacak, eğer kapatmazsan halk neden latin harflerini öğrenme ihtiyacı hissetsin o zaman ? ilaveten bu devrim öyle senin sandığın gibi bir gecede değil 2.abdülhamitten beri gelen bir çalışmanın sonucudur, ahmet cevdet paşa, münih efendi, ahunzade mirza feth ali, mustafa celalettin paşa, hüseyin cahit yalçın, hüseyin kazım kadri gibi değerli insanlar bu konuda çalışmalar yapıp görüş belirtmişlerdir, gidip araştırabilirsin.

    divan edebiyatı şiirlerine bakarsan ya da hani osmanlıca diye bahsedilen dile bakarsan türkçeden eser kalmadığını anlarsın, tabiki dilin sadeleştirilmesi gerekiyordu çünkü halkın konuştuğu dille yazı dili arasında bir uçurum vardı. ingilizcede yapılan şey başka dillerden alınan kelimelerin dilin kendi kurallarına ve telaffuzuna göre yeniden düzenlenmesidir, ancak o dönemde bu tarz bi çalışmanın benzerini türkçeye yapabilecek kapasitede ve eğitimde ne aydın vardı ne de dil uzmanı
    ···
  6. 18.
    +1
    @15 latin alfabesinin türkçeye tam olarak uyduğunu söylemek doğru olmaz ama arap alfabesinden daha iyi olduğunu söyleyebiliriz burda sıkıntı yok. okuma yazma oranındaki artış da bence çok da büyütülecek gibi değil. zaten atatürkün Bu ya 3 ayda olur ya hiç olmaz! sözünden sonra beklediğini alamamış olması muhtemel ki devamındaki 6 ay boyunca yurt içi geziler kesilir, ortalıkta pek görülmez.

    burda osmanlıda matbaa mı kullanılıyordu demen çok yanlış, osmanlı da matbaa vardı ve gazete sayıları vs. tatmin edici düzeydeydi. osmanlı eserlerini toplasan bir elin parmaklarını geçer. bugün koca osmanlı arşivi hiç olmuş durumda açıp okuyacak durumda dahi değiliz. harf devrimi kabul edilebilir bir devrim ama devamındaki süreçte arapça yayın organlarının kapatılması arapça nın eğitim müfredatına dahi alınmaması ( arapçadan kastım osmanlıca arap alfabesi vs ) bence sıkıntılı. devrimler böyle bir gecede olunca temele inemiyor maalesef ondan sonra böyle ikililik oluyor toplumda

    harf devriminin devamında türkçenin yabancı diller boyunduruğundan kurtulması da ayrıca incelenmesi gereken bir durum. arapça ve farsçadaki betimlemelerin çeşitliliği maalesef türkçede yok. bu kelimeler pekala türk dil kurallarına uyularak türkçeleştirilebilirdi, nitekim kullanımdaydılar da. ama ne yapıldı bu kelimeler topyekün yok sayıldı ve bumin kağanların mete han ların kullandığı öz türkçe kelimeler dile kazandırıldı. dilin milli olmasının hiçbir önemi yoktur ve o zamanki zihniyet maalesef bunu anlayamadı. chp nin 1935 yılı yanlış hatırlamıyorsam bir parti programı var yanında 170 kelimelik öz türkçe sözlükle dağıtıldı halka o kadar anlaşılmazdı yani. dünya tarihinde de ilktir bu. dil kültürdür ve diller arası geçişler çok doğaldır bugün ingilizce de 1 milyon kelime varsa bunların %85 i ingilizce dışındaki dillerden geçen sözcüklerdir. bu ne ingilizceyi zayıf aşağı bir dil yapar ne ingilizleri sömürülen konumuna düşürür, bu maalesef bizim kuruntumuz

    sevan nişanyan ın yanlış cumhuriyeti de güzel bir kaynak alıp oku istersen

    eyyorlamam bu kadar
    ···
  7. 17.
    -1
    Lan dalyarak .. 5 elin parmağını geçmez diyiyor dıbına kodumun avrupası tıbbı bizim kitaplardan öğrenmiş dediğin lafa bak. O zamanlar osmanlıca bilenler yok mu diyorsun peki ondan sonrakiler ? şapka takmayanı türkçe konuşmayanı giben bir devletten bahsediyoruz .. amcık amcık konuşma
    ···
  8. 16.
    0
    hip hip
    ···
  9. 15.
    0
    @14 halkın hepsini cahil yapmak derken ? latin harflerinin kabulünden önce halkın okuma yazma oranı %10'du.2 yıl sonra ise bu oran %12 olmuştur,1935'te ise %20'dir. yani ortada cahil kalma gibi bi durum yok aksine okuma yazma oranında artış var hem de sıfırdan başlamasına rağmen, osmanlı eserini yok etmek derken ? o dönemde arap alfabesi bilen adamların hepsi harf inkılabıyla beraber ölüyolar mı ? zaten osmanlı eserlerini toplasan bi elin parmağını geçmez, matbaa mı kullanılıyodu osmanlıda? sen bugün osmanlı eserlerini okuyup adam akıllı anlıyorsan bu atatürk'ün sayesindedir.
    ···
  10. 14.
    0
    latin alfabesi alıp halkın hepsini cahil yapıp o kadar osmanlı eseri yok olunca zütün göğe erdimi.
    ···
  11. 13.
    0
    acelen neydi dıbına koduğum
    ···
  12. 12.
    0
    @11 eyvallah
    ···
  13. 11.
    0
    hip hip
    ···
  14. 10.
    0
    hay amk cahilleri, soramıyacağınız soruyu gibeyim
    ···
  15. 9.
    0
    hip hip
    ···
  16. 8.
    0
    hip hip
    ···
  17. 7.
    0
    hip hip
    ···
  18. 6.
    0
    hip hip
    ···
  19. 5.
    0
    neden panpi?
    ···
  20. 4.
    0
    @2 güldüm ama saygısızlığın yüzünden eksi
    ···