5.ayımızın sonuna gelmiştik..
mutluyduk ama daha bir kere bile ellerimizin kavuşmamasının hüznü vardı üzerimizde..
defne'nin ailesi oldukça varlıklıydı..bir gece vakti... telefonum çaldı..
-sana sürpriz yapacaktım ama heyecandan duramadım. söylüyorum hazır mısın??
+ney söyle bakıyım ben de heyecanlandım...
-2 gün sonra yanındayım kundu'da bi otele rezervasyon yaptım.. ama seninleyim...

o an arka arkaya 5 evladım olsa böyle duygular hissedemezdim...
sevinç mutluluk karşılıklı ağlıyoruz... enfes anlardı... sabaha kadar konuştuk.
ama unutmamalıyım ki ben öğrenciydim.. param pek yoktu.
o benim için isveçlerden gelecek ben onu otobüse mi bindiricem.. yok dedim bu böyle olmaz..
aradım dayımı hemen
dayıma anlattım durumu.. çok parası olan bir adam değildi. ama böyle anlarda sorgu sual etmezdi... sordu ne kadar lazım diye.. söylerken içim acıdı çünkü bu onun için iyi paraydı..
tamam dedi kapattı telefonu.. kapattıktan hemen sonra yolladı parayı...
ohhh dedim şimdi gelsin işte.. hiçbir engel kalmadı

kadınım ve ben.. antalya'da

Dinliyorummmmmm

o gün ne kadar birbirimize söyleyemesekte deliler gibi birbirimize aşık olmuştuk...
artık o benim olgun kadınım.. ben onun asil beyefendisi...
her gün messenger'da buluşma saatleri belirledik...
saatlerce camda konuştuk... bunu 1 gün aksatmadık yaklaşık 5 ay boyunca..
o isveçte..ben antalyada.. camdan birbirimizi gördüğümüz an dünyanın en mutlusu oluyorduk...
kolbastı oynuyorduk camda karşılıklı... öğretiyordum ona...
camda karşılıklı şarap içiyorduk.. gül veriyordum ağzımdan.. alıyormuş gibi yapıyordu..
yastığa sarılıp dans ediyorduk karşılıklı...
şarkılar söylüyorduk.. bizim dışımızda hiçbir şeyin farkında değildik...
zaman akmış gitmiş umrumuzda değildi..

https://www.youtube.com/watch?v=nVuw8fp3ZDI

gelen mesaj:
-drfuuuuuuuuck sonunda seni burada da buldum hahahahhahahahahha
+oleeeeeeeeeeeeeeeeeeeeey evde tur atıyorum
yasasiiiiiiiiin yasasiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiin çılgınlar gibi seviniyorum...
şampiyonlar ligini bizzat kazanmışım sankii... drogba sevinci yaşıyorum salonumuzda...
o gece saatlerce konuştuk... abartıyorum en azz 6-7 saat.. soluksuz...
en sonunda konu söyleyemediklerimize geldi.. ben öyle bir şey demesini hiç beklemedim..
benden 3 yaş büyüktü.. oldukça zarif modern genç bir bayandı... istese istediği adamı tav edebilirdi...
-ne güzeldi ya hala unutamıyorum o günler
+ben de ben de burda kalmak daha acı seninle yaptığımız her şey aklıma geliyor
-benim de çok özledim
+ben de fazlasıyla
-yaniiiii... yaptı gülümsedi..
+benim mi oldun şimdi ne oldu, dedim..
neden böyle bir andavallık yaptım şuan bile kestiremiyorum ama iyi ki yapmışım
-sanırım, dedi.
o an var ya facebook mesajları mı göstersem keşke size.. evin halini görseniz keşke...
dağıttım gibtim ortalığı yoook böyle bir mutluluk.. yook böyle bir sevinç..
aklımın ucundan dahi geçmeyecek bir ilişkinin içindeydim artık...

bu aşk tane tane yaşandı seneler aldı.. hotel california hikayesinden çok daha uzun.. ona göre aceleci olmayın sabırla okuyun lütfen

bu olaydan ve o günden sonra her gün her saat onu düşündüm...
ama herhangi bir iletişim adresimiz yoktu.. almamıştım yanlış anlaşılmasın diye..
oysa ne salakmışım şimdi farkediyorum..
aradan 2 ay geçti 3 ay geçti başkaları selamlarını iletiyor bana
ben de ona söylemeleri istiyorum.. ama dahasını diyemiyorum.. hala çekiniyorum
bir gün evde olduğum gene
yurtseven kardeşlerden.. oldun muuu.. oldun mu.. sen hiç aşık oldun muuu
şarkısını dinliyorum.. o zamanlar ciddi ciddi dinliyordum. çok koymuştu bana bu olay..
bir anca facebooktan bir mesaj geldi
inanamıyorum
defne'ydiiiiiiiii deeeeeeeeeeeeefneeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee

odama gittim. akşam yemeğine kadaar uyudum, hazırlandım çıktı..
onların ailesine yakın bir bar şefi vardı.. beni gördü restaurantta..
-defneyle baya iyi anlaşmışsınız haa babasına sürekli seni anlatmış arıdılar az önce benii
defne sana çok selam söylemiş emre de...
+...

o an ben sadece tebessüm ettim. boğazınız düğümlenir ya işte öyle oldu..
kafa sallayarak tebessüm edip lavabonun yolunu tuttum..
konuşmadım. çünkü biliyorum konuşsam ağlayacaktım.
tuvalete girdim kapıyı kapattım... sırtımı kapıya dayadım... yavaş yavaş aşağıya indim.. oturdum.
hüngür hüngür ağladım.. işte o an farketmiştim içimde büyük bir şeyler oluşmuştu..

Anlat kanka bekliyom

adımlarını aldılar gitmek için..
arkasından bakakaldım... ne bir söz açtı ağzımı ne başka bir şey... baktım öylece..
baktım.. gidiyorlar..baktım.. gittiler.. ben hala bakıyorum..
nasıl ya arabadan bana el sallayan, suratından tebessüm ekgib olmayan kadınım
biraz sonra isveçe mi gidecekti???...
işte bunu kabullenemiyordum..
babam durumu hafiften çaktı gene.. adam exper amk..
-ne oldu lan hayırdır? yaptı, gülümsedi..
+iyi kızdı ya üzüldüm gitmesine
-tabii tabiii, hadi ben ofisteyim...
+tamam

o ana kadar duygusal hiçbir şey hissetmemiştim... ancak veda zamanı anlayabilirsiniz gerçek duygularınızı.. ben de orada öğrendim..
gittim resepsiyona kolamı aldım oturdum..
babam annem oradaydı.. defnelerin ailesinin gelmesini bekledik..
çok geçmeden annesi babası göründü.. ve arkadan defne suratı asık, ağladı ağlayacak karşımdan geliyordu... yapmaaaaaaa ulan ya zaten duygusalım.. ağlarsam rezil olurum...
yapma sakın ağlamaa...
zaman geldi çattı ve vedalaşmamız gerekti... teker teker defneyi sona bırakacak şekilde herkesle vedalaştım.. en sona defne kaldı...
o an.. hani bir cam fanus olur ya içindesiniz.. ses yok kulaklarım duymuyor...
gözleri hala aklımda.. geldi geldi önümde durdu... bir sarıldı bana..
ben hayatımda böyle bir sarılma yaşamadım... hatta dur lan noluyo dicektim
diyemedim oysa ki baya mutlu olmuştum.. sanki o bana karşı bir şeyler hissediyordu..
ney ben mii.. yooo yoooooooo demekle geçiştiriyorum kendimi...

hemen kalktım erkenden ertesi gün sabahında defnelerin son günü diye
yaptım kahvaltımı koşturdum türk kahvesine..
evet onlarda oradaydı, çok mutlu oldum beni bekliyorlardı..
hemen aldık havluları havuza gittik. çok fazla vaktimiz yoktu eğlenmek için..
defne emre ben.. havuzda defne ayaklarını omzuma cıkartıyor.. ittiriyorum
çıkartıyor, ittiriyorum.. bu saçma hareketi en az 4 kez yaptk ve nedenini anlamadım...
o sıra emre potu patlattı.. ufaktı zaten..
-abla siz druck abiyle çıksanıza..
gülümsedi başta defne..
+emrecim nerden çıkarıyosun hadi yüz yüz son saatlerimiz dedi..
karşımda esmer kadın gibi kadın birisi vardı
karşımda biraz sonra benden yüzlerce kilometre ötelere uçacak bir melek vardı..
salınaaa salınaa yüzüyordu bana bakıp gülümsüyordu..
saçlarına fön yaptırmış, saçlarını ıslatmamaya çalışıyordu.. ben muallakliğine ıslatıyordum...
saatler bitmek üzere kaldı 1 saatimiz...
onlar valizler için odaya gittik resepsiyonda buluşalım dedik..
tamam mı tamam.. bana bir hüzün çöktü

dipnot: buraya kadar 2 sene sakin sürdü burdan sonraki 1 sene duygusal

herkes beni tanıdığı için otelde geldim oturdum arka tarafa soğuktan titriyorum...
meğerse benim aile ile onun aile önde oturuyorlarmış...
garsonlrdan beni görmüş biri hemen babama yetiştirmiş..
babam geldi. halimi sordu.. çok geçmeden e ne yaptığımı anladı zaten.
garsonlardan birine gömlek getirmesini söyledi..
meğer defne ile emre de onların yanındaymış hepsi birlikteymiş..
gel bizimle otur dedi.
yok ben kaçayım baba en iyisi.. hadi iyi geceler size dedim ayrıldım..
uzaktan defneye baktım hafifçe..
oda salına salına odanın yolunu tutuyordu emreyle..
güzel geceydii...
defnelerin son gecesi olması dışında

yolda birbirimizle dalgaa geçiyoruz..
emre beni çok sevmiş onu anlatıyor.. ben de çok sevmiştim onu çok sakin bi çocuk..
defne'yle şakalaşıyoruz..
kararlaştırdık direk atlıyoruz eşyaları bırakmak yok... cumburdanak..
koştuk koştuk koştuk... bi atladık
bu akıllılar havluylada atlamış neyse ki ben son bir hamleyle havlumu dışarıda tutmuştum..
havuzda hoş güzel sıcacık... 1 saate yakın orada eğlendik atladık çıktık girdik...
havuzdan çıkıcazz bu kamillerin ne havlusu ne kıyafeti var...
ben kurulanırken farkettim al dedim emre sen havlumu...
defne sen de kurulan tshirtümü al...
bara geçelim belki annemler ordadır.. ama ben arkadan gidiyim böyle çıplak gelmemeyim
tamam dediler ayrıldık orada buluşmak üzere..

devletin okudum aq

selin seslendi bize:
-ben gidiyorum geç oldu
defneyle vedalaştılar, ben de el ettim. kaldık defne ben... derken defne'nin küçük kardeşi bizi buldu...
+abla sizi arıyordum nerdesiniz.
-burdayız emre gel
artık 3 kişiydik... dedik hadi kapalı havuza girelim hem üzerimizdeki tuzuda atarız..
ben tabii otelin experi olduğumdan o saatlerde kapalı havuzda kimsecikler olamaz...
booomboşşş ama aklımda hiçbirr pislik yok allah çarpsın ki
kapalı havuz yoluna koyulduk..

hemen işareti çaktım. anladı, geldi kızın yanındayken bir şeyler diyomuş gibi yaptı. kıza gitmem lazım, ablam dedim.
aldı zütürdü beni yanından kızın.
o gün zaten beach party + foam(köpük) partisi vardı.. başlamasına az kalmıştı havai fişekleri atılıyordu.. kumsalda sucuk ekmek..
çılgınlar gibi eğleniyoruz öyle böyle değil...
ben de hafiften bi yanma başladı..
alla alla neydi buu?? çok fazla yakıyodu..
pek zaman geçmeden köpükten dolayı olduğunu anladım.. gözlerimi ovuşturmaktan tahriş etmiştim.. gittik ateşin kenarına biraz kuruyalım diye..
o an gibimin fena halde yandığını hissettim.
ateşin yanına gelmemle denize koşmam arasında 10 saniye yoktur..
-denizeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee... diye bağırdım çaktırmadan onlarda geldi girdi arkamdan..

neyse o gece her sene gelen bir rus hatunum vardı.. beni arıyordu.. her sene birlikte takılırdık sıkıldım artık.. hala birlikte takılmak istiyordu.
giderken discoya defne'ye
-defne abla beni yalnız bırakma.. diyorum.
+tamama olayı anlat bakıyım ama bana bidaha abla deme gerçekten
-tamam.. tebessüm ettim
aldık içkilerimizi bir masaya geçtik hafiften başladı disco defne'nin arkadaşı selin de geldi o da onunla aynı yaşlarda biz 3lü olduk masada o ara..
çok fazla geçmeden benim rus geldi.. tutttu kolumdan dansa zütürdü beni.. bir şey diyemedim

buraya kadar guzelde amk ben bu ısın kısa zamanda nasıl buyuk bı bag olusturucagını cozemedım