1. 126.
    0
    up up up
    ···
  2. 127.
    0
    up up up
    ···
  3. 128.
    0
    up up up
    ···
  4. 129.
    0
    up up up
    ···
  5. 130.
    0
    up up up
    ···
  6. 131.
    0
    up up up beyler daha fazla ekliycemde giblenmiyor giblenene kadar up
    ···
  7. 132.
    0
    up up up beyler daha fazla ekliycemde giblenmiyor giblenene kadar up
    ···
  8. 133.
    0
    rezerved
    ···
  9. 134.
    0
    güzel bi arşive benziyo rezervred
    ···
  10. 135.
    0
    metris güvenlik kameraları
    ···
  11. 136.
    0
    yolla panpa
    ···
  12. 137.
    0
    panpa çok severim hapishane temalı filmleri burdada 1 2 tane izlemediğim film tespit ettim saol şuku nick altını verdim
    ···
  13. 138.
    0
    zift:
    Bulgaristan'ın Oscar adayı olan film, adını argoda "tak" kelimesinden alıyor. Zift, bir özel dedektifin suçlularla olan savaşına değil suçlunun kendisine odaklansa da, kara film tarzında bir suç filmi olarak nitelendirilebilir. "Güve", yirmi yıl hapis yattıktan sonra özgürlüğüne kavuşur. Yeni ve yabancı bir dünya olan 60'ların komünist Sofya'sında kendi benliğini bulmaya çalışır. Bir günde olanları anlatan filmde, "Güve" geçmişiyle barışmaya çalışır, ancak işkence görür, kovalanır ve gün boyunca ajanlardan, doktorlardan, bar kuşlarından, serserilerden ve mezarcılardan pek çok hikâye dinlemeye zorlanır.

    tango ve cash:
    Los Angeles Polis Departmanı'nında narkotik polisleri olan Ray Tango ve Gabriel Cash, birbirleriyle rekabet halinde olan iki değerli kanun adamıdır.

    Şehrin karanlık ve gaddar suç lordu Yves Perret, işlerine taş koydukları gerekçesiyle bu iki başarılı polisi bir cinayetle suçlanmalarını sağlayacak şekilde tuzağa düşürür.

    Hapse giren iki kafadar onurlarını ve hayatlarını kurtarmak zorundadırlar. Ancak bu hiç kolay olmayacaktır.

    r:
    R hapse düşer ve başka bir R ile tanışır. Birlikte hapishanenin katı hiyerarşisini kendi avantajlarına çevirebileceklerine inanırlar. Ancak, katı ve gerçekçi Danimarkalı bakışıyla, hapishane mahkûma ancak iki seçenek sunar: Kurban olmak ya da katil olmak.

    Rune, bir bıçaklama olayı nedeniyle hapse girer ve şiddetin, yolsuzluğun ve ırkçılığın kol gezdiği bu ortamda varolmaya çalışır. ‘Baba’lar, birini benzetmesi için Rune’u görevlendirir ve o noktadan itibaren en aşağılık işlere koşturulan bir köle haline gelir. Kendini sağlama almak için, aksayan uyuşturucu ticaretini yola koyacak bir çözüm geliştirir. Hapishanedeki tek gerçek arkadaşı Rashid’i, ticaretin müslüman ayağını bağlaması amacıyla işine ortak eder. Patronun gözüne girer ama düşmanlar da edinir. Peygamber’in Malik’i gibi durumu kontrolü altında tutmayı başaracak mı? Tüm mesele orada. Tüm fark da. Ama bu öyle bir fark ki, ortaya tamamen bambaşka bir film çıkarıyor. Peygambergerçekçi ise bu film naturalist. iskandinav eli değmiş. Kamera çıplak, görüntüler ham, anlatım sert. Kapı, ayak, yatak sesi gibi dış sesler yüksek, konuşmalar ekonomik. Tatlı anlar sadece Rashid ve Rune’un mutfakta beraber çalıştıkları sahnelerle sınırlı. ‘R’ ikisini birden temsil ediyor. Zira filmin meselesi, hapishanelere önemsiz olabilecek suçlardan düşmüş ‘R’lerin suçlu ve/veya kurban olarak rehabilite edilmesine odaklanıyor.

    midnight express:
    Amerikalı öğrenci Billy Hayes uyuşturucu alışkanlığını Türkiye'ye gerçekleştirdiği ziyaretinde de sürdürmeye kalkınca yetkililer tarafından gözaltına alınır. Bundan sonra ise Hayes'ın zorluklarla dolu hapishane günleri başlar... Oliver Stone'un senaryosunu yazdığı film, özellikle bizim ülkemizde bolca tartışma yarattı. Gerçek olaylardan yola çıktığını ve deneyimleri sinemaya aktardığını söyleyen yapımcılar, filmin abartılı olduğu eleştirilerine hedef oldular. Yönetmen Alan Parker da ancak yıllar sonra filmde Türkiye'ye dair hakaret düzeyinde eleştiriler olduğunu kabul etti ve özür diledi.

    fugivite rage:
    Bir uyuşturucu lordunu öldürmeye teşebüs eden Tara isimli kadın hapse konulur. Kurtuluşu tek bir hususa, yarım kaldığı işi bitirmesine dayanır.

    the longest yard:
    Usta yönetmen Robert Aldrich'in yönettiği 1974 yapımı aynı adlı filmin yeniden yapımı olan "En Uzun Mesafe"nin, Hollywood'un gözde mekânlarından hapishanede geçen geçen bir öyküye sahip. Yıldız olduğu zamanları çoktan geride bırakmış bir Amerikan futbolcusu olan Paul Crewe, alkollü araç kullandığı için hapse girer. Crewe'in iyi bir futbolcu olduğunu bilen hapishane müdürü Bay Hazen, ondan disiplinsiz mahkûmları adam ederek, sadist gardiyanların takımının karşısına durabilecek bir Amerikan futbol takımı yaratmasını ister. Crewe'ın bu teklifi kabul etmekten başka şansı yoktur. Özellikle oyuncu kadrosuyla dikkat çeken "En Uzun Mesafe"de, 74 yapımı orijinal filmde başrolde yer alan ve Paul Crewe'i canlandıran Burt Reynolds'ın bu kez Koç Nate Scarborough rolünde karşımıza çıkması, hoş bir sürpriz

    adalet peşinde:
    Başrollerini ünlü oyuncular Gerard Butler ve Jamie Foxx‘ın paylaştığı Law Abiding Citizen gerilim/aksiyon türünde bir yapım. Filmin konusundan kısaca bahsedecek olursak; Clyde Shelton (Butler) eşi ve çocuğu ile mutlu bir hayat süren bir adamdır. Bir gün iki saldırgan Shelton‘ın evine gelir ve onun gözleri önünde eşi ve çocuğunu öldürür. Avukat Nick Rice (Foxx) saldırganlarla bir anlaşma yapmıştır. Mahkeme saldırganlardan birini ölüm cezasına çarptırırken diğerine çok az bir ceza verir. Karardan hiç memnun olmayan Shelton adaleti kendi elleriyle uygulamaya karar verir. Artık tek bir amacı vardır; bu olayda suçlu gördüğü herkesi birer birer ortadan kaldırmak.

    duvar(1983):
    Dördüncü koğuşun çocukları. Dördüncü koğuşun çocuklarının sefaleti. işte koğuşun kırık camları, hırsızları, katilleri, terk edilmiş çocukları… Ay… incecik, kavun dilimi gibi ay… umut ve özlem… Şişko’nun, Şaban’ın ve diğer çocukların elleri Tanrıya doğru açılır. Derler ki, yeni ayı ilk gördüğünde dua eder ve dilek tutarsan, Tanrı bunları yerine getirir. Çocukların hepsi tek bir dilek tutarlar: “Allah’ım, beni daha iyi bir hapishaneye yolla.” “Beni de Allah’ım” Tüm çocukların dilek ve arzuları budur: daha iyi bi cezaevi. Buraya artık dayanamıyorlar. Şiddet, Dördüncü Koğuş’un angaryaları onları tüketmiş. Her şeyi kabul etmek zorundalar. Temizlik, mutfak işleri, kömür ve çöp taşıma, kısaca cezaevinin tüm angaryası onların eline bakar… Dayak, baskılar… Onlar gerçekten cezaevinin kölesidirler. Ancak umutları tükenmez. Başka bir cezaevine gitmeyi başarmalıdırlar…

    uçurtmayı vurmasınlar:
    Annesinin mahkumiyeti nedeni ile hapishanede büyümek zorunda kalan Barış, bütün mahkumların neşe kaynağıdır. Ama siyasi mahkumlardan biri olan inci ile arasındaki yakınlık diğer bütün mahkumlarla olandan çok farklıdır.

    Küçük Barış ile inci arasında gelişen bu sevgi dolu dostluk, hapishane duvarlarını bile delen koskoca bir dünya yaratmalarını sağlayacaktır.

    5no lu cezaevi:
    “Burası askeri bir okuldur. Bu okulun tek amacı vardır; o da sizi Türkleştirmektir.”

    Bu belgesel, 12 Eylül 1980 askeri darbesinden 1984 yılına kadar geçen süreçte otuz dört tutuklunun ölümüne, yüzlerce tutuklunun sakat kalmasına neden olan Diyarbakır 5 No'lu Cezaevi'ni anlatıyor. Dönemin askeri yetkilileri bu cezaevini "askeri okul" olarak tanımlarken, tutukluların "vahşet dönemi" diye adlandırdığı 1980-1984 yıllarında cezaevinde yaşananlar tanıkların anlatımıyla karşınıza geliyor.

    bırdman of alcatraz:

    Robert Stroud ömürboyu hapse mahkum edilir. Bir gün kaldığı hücreye yaralı bir kuş gelir ve onu tedavi eder. Zamanla kuşlar konusunda uzmanlaşan Stroud, artık kuşlar konusunda bir eksper olmuştur. Hapishanede zor şartlarda yaşayan Stroud kuşlara daha fazla ilgi göstermeye başlar. Alcatraz'a nakledilen Stroud, burada da kuşlara olan ilgisinden vazgeçmeyecektir.

    In THE NAME OF THE FATHER:
    Gerry Conlon isminde irlandalı bir genç 70'i yıllarda ingiltereye gelir.. Arkadaşları ile bir evde yaşarlar..Bir polis baskınında hiç ilgisi olmadığı halde 1974 Gyildford bombalamasından sorumlu tutulur. Terörle mücadelede insan haklarının hiçe sayıldığı bir ingiltere dönemidir. Babasıda dahil ailesinden bazı kişilerde tutuklanır.. Gerry'e fiziksel manevi işkence yapılır. kadın avukat (Emma Thompson) yıllar süren mücadeleden sonra suçsuz olduklarını ispatlayabilir...

    blood in blood out:
    önemlinot:oz dizisine ilham olan filmdir.
    Blood in Blood out ya da diğer bir adıyla Bound by Honor 1993 senesinde çekilen polisiye ve dram filmidir. Film'in konusu üç genç Chicanosun yani Miklo Velka (Damian Chapa), Cruz Candelaria (Jesse Borrego) ve Paco Aguilar'ın (Benjamin Bratt) 1972'den 1984'e kadar süren hayatlarını konu alması. Vatos Locos East L.A.'de bulunan bir sokak çetesi ve üyeleri her gün Barrio'larında hayatda kalma savaşı sürdürüyorlar. Hikaye'nin dönüm noktası bir çete savaşından sonra Miklo'nun San Quentin hapishanesine ve Paco'nun ise askeriye'ye girmesinde olur.

    The defiant ones:
    Kavga eden iki mahkûm, başka bir hapishaneye gönderilirler. Bindikleri araç yolda kaza geçirince kaçarlar, ancak onları birbirlerine bağlayan zincirlerden kurtulmaları kolay olmayacaktır...

    Mean Machine:
    Eski bir futbol yıldızı sarhoş araba kullandığı için hapse düşer ve burada mahkumlardan oluşan iddialı bir takım kurar. Gardiyanlarla yapılacak olan maç öncesi son derece sıkı bir hazırlık yapan takım ve koçu, hem gardiyanları hem de izleyicileri şaşırtacaktır...
    Tümünü Göster
    ···
  14. 139.
    0
    up up up beyler daha fazla ekliycemde giblenmiyor giblenene kadar up
    ···
  15. 140.
    0
    green mile bunların hepsini giber atar.
    ···
  16. 141.
    0
    sadece hapishane temalı film yüklücem sürekli editlicem başlığı canlı tutmak için up
    ···
  17. 142.
    0
    1-2 tanesi hariç hepsini izledim ekleme yapmak istersen ölüm yarışı serisini koyabilirsin o da sağlamdır...

    ha bide sıradışı sanıklar var bu film hem süper dersler veriyor hemde güldürüyor.
    ···
  18. 143.
    0
    hepsini izledim güzel liste
    ···
  19. 144.
    0
    reserved alim birde çok işime yarar
    ···
  20. 145.
    0
    rezerved..
    ···