-
1.
+2nerden çalıyon amk :d
-
2.
+1 -11994 Yılında Muğla Üniversitesi'nde Yaşanan Bir OlayTümünü Göster
Ben de size başımdan geçen bir olayı anlatacağım. 1994 senesinde Muğla Üniversitesi'nde okuyordum ve üniversitenin bahçesindeki yurtta kalıyordum. Üniversite, şehirden 10 dakikalık bir mesafede, yüksekçe bir alana kurulmuştu. Kız ve erkek yurdu yanyana uzanıyordu. Kız yurdundan bir arkadaşım vardı. Gerçek ismini buraya yazmıyacağım. Kendisinden Sibel diye bahsedeceğim. Yurta sürekli garip olaylar oluyor. Geceleyin derinden gelen tefli çalgı sesleri duyuluyor; ama nereden geldiği anlaşılamıyırdu. Sürekli kafayı yiyenler çıkıyordu. Odalar, 6 kişilikti. Sibel'in oda arkadaşı her gece uykusundan, "Geldiler, geldiler!" diye çığlıklar atarak uyanıyordu. Rüyasında insana benzeyen ama bacakları keçi bacağı gibi olan kişilerin onu uyandırdığını söylüyordu. Kız, artık uyku uyuyamıyordu. Altı -yedi gündür uyumamıştı. Ne zaman göz kapaklarını indirse, o adamlar onu kolundan tutup karanlık bir çimenliğe doğru çekiyorlardı. Müzik sesleri, en çok Sibellerin odasından duyuluyordu. Tam da sabah ezanı zamanı. Günün ilk ışıklarla aydınlanmaya başladığı alaca karanlıkla da kayboluyordu. Çarşamba akşamı saat 23:00 civarında, Sibel'in arkadaşı, "Geldiler!" diye çığlık atarak yurdun üçüncü katından aşağı atladı ve öldü. Bu olay Hürriyet Gazetesi'nde yurtta intihar diye de çıkmıştı. Bunu üniversitenin büyük bir kısmı ve ben gördüm; çünkü ikinci öğretimler o saate dersten çıkıp durağa doğru yurtların önünden yürüyordu. Bu olay arkadaşımı çok sarstı. Uzun süre kendisine gelemedi. Yurtta cuma günleri banyo gününür. Saat 22'de başlar ve 23'te su soğuduğu için kendiliğinden biter. Sibel, saat 23'te banyoya gitmiş. Uzun bir koridor gibi ve sağlı sollu duş bölmeleri var. Yalnız kapısı yok, girişler perdeli. Sibel de benim gibi ikinci öğretim. Su bitmesin diye hemen yurda geliyor. Odaya gidiyor kimse yok. Hemen malzemelerini alıp banyoyo gidiyor. Banyoda 3 kabin dolu. 8 sağda 8 solda toplam 16 kabin var. Sibel de birine giriiyor ve duş alıyor. Su ılımış bile. Hızlıca banyo yapıyor. Yavaş yavaş, diğer kabinlerden gelen su sesleri kesiliyor. Su, buz gibi oluyor. Sibel, havluya sarılıp çıkıyor. Son kabinden hala su sesi geliyor; ama su buz gibi olduğu için Sibel, herhalde açık unutulmuştur diye kabine gidiyor ve perdeyi açıyor. Şok oluyor; çünkü belden aşağısı keçi bacaklı olan bir kız yıkanıyor. Sibel, "imdat!" diye bağırarak odasına koşuyor. Odada diğer bir arkadaşı banyodan yeni çıkmış kurulanıyor. Olanları ona anlatıyor kız arkadaşı anlamsızca gülmeye başlıyor ve "Böyle mi?" diyerek birden havlusunu açıyor. Sibel, dona kalıyor; çünkü onun da bacakları keçi bacağı gibi!.. Çığlıklar atarak televizyon odasına kuşuyor. Diğer kızlar, onu sakinleştirmeye çalışıp odasına ve banyoya bakıyorlar; ama kimse yok. Daha sonra Sibel'in oda arkadaşı, diğer arkadaşlarıyla birlikte sinemadan geliyor. Son iki derse girmeyip sinemaya gitmişler ve daha yeni gelmişler. Kız arkadaşım, bundan sonra okulu bıraktı ve memleketi olan Manisa'ya giti. -
3.
+1Evliyanın Yumruğu Sert Olur
Başımdan geçen ilginç olayı sizlerle paylaşmak istedim. 6 sene önce, askeriyede çalışıyordum. Bir akşam göreve gittik. Görev yerim, Bingöl -Sütlüce Köyü yakınında bir tepe. Ben, her zamanki gibi öncüydüm. Araçlardan indik. Ben önden, yaklaşık 4 saat yürüdük. Ortalık bayağı kararmıştı. Bölük komutanımıza sorduğumuzda bize bir açıklama yapmıyordu. Neyse, vara vara bir tepeye vardık. Ben giderken bir duvar yakınından geçtiğimi iyi hatırlıyorum. Neyse, biraz oturup mevzilerimizi yaptık. Daha sonra her mevziye 2 kişi gelecek şekilde girdik. Sayımız az olduğu için diğer arkadaşlarımı zor görüyordum. Aralar bayağı açıktı. Gece saat 1-3 nöbeti geldiğinde, arkadaşim beni uyandırdı. Ben de kalktım, nöbet yerine gittim. Nöbet yeri de mevzinin yaklaşık 7 metre falan uzagındaydı. Dedim kendi kendime, "Bir tuvalet ihtiyacını göreyim." Neyse, onu hallettim geri geldim. Hava da esiyor diye kafamı taşın arkasına biraz eğdim. Sen misin başını eğen! Bana bir taş mı yoksa yumruk mu, ne olduğunu anlayamadiığım sert bir sey, fena vurdu. Bir sıçradım, arkama bir baktım kimse yok. Gece görüşle diğer arkadaşlara bakıyorum, onlar uyuyor. Tek tek, herkese sordum; kimse birşey bilmiyor. Kaş yarık, surat kan içinde, bölük komutanına olayı anlattım. Bana neler yaptığımı sordu. Ona sadece küçük tuvalet yaptığımı, sonra da nöbet yerine döndüğümü anlattım. Bana, "Nereye?" dedi. Ben de gösterdim. Bana bir güldü. "Sabah, anlarsın" dedi. Sabah oldu, bir de ne göreyim: Önümüzde kocaman bir Yatır! Eski ismi tekke denilen, eski evliya mezarı gibi birşey. Meğer, her sene insanlar oraya adak kesmek için gelirmiş. Biz de emniyet için gitmişiz. Tabii bu arada benim kaş, oldu yumruk gibi şiş. Anladım ki dünya boş değil. -
4.
+1Cinle Tavla
Üniversiteye giden bir genç kız varmış. Birgün okuldan çıkışta arkadaşları, "Ruh çağıralım, cin çağıralım." demişler ve kızı ikna etmişler. Kızımız, burada arkadaşlarının şakasına kurban gideceğini düşünmektedir.
Klagib, bildiğimiz gibi fincana parmaklarını koyuyor 6-8 kişi ve "Ey ruh, geldiysen 3 defa vur." ile başlıyorlar. Gerçekten 3 defa vuruyor. Kız, inanmıyor halen. Sonra, "Buraya gelirsen sana sorular sorabilir miyiz?" falan diyip ikna edip odaya getiriyorlar. Herkes, onla korka korka konuşuyor. Sıra kıza geliyor. "Sen bana birşey sormayacak mısın?" diyor. "Ben, bunların baştan beri oyun olduğunu biliyorum ve gerçekte de öyle birşey yoktur." diyor kızımız. "iyi, senle karşılaşacağız." dedikten sonra merasim bitiyor ve herkes, o akşam dağılıyor. Akşam 11'de çıkıyorlar. Kız, halasının evine gittiğinde saat 12 oluyor. Halası, ona yemek hazırlıyor. Yemekten sonra da halasını da onu da uyku tutmuyor ve gece 3 'e kadar tavla oynuyorlar. Sabah 11'de kız uyanıp telefonunu açıyor kız. Babası, 10 dakika sonra arıyor. "Kızım bütün gece nerdesin sen?" "Baba, halamla akşam geç saatlere kadar oturduk." "Kızım, yalan söyleme! Dün akşam saat 11'de halan hastalandı. Onu geldik aldık. Gece 3'te halan vefat etti... " Kız, tabii gece kiminle tavla oynadığını , "Yeniden görüşüceğiz." diyen kişiye ait olduğunu anlıyor... -
5.
-1Cin Düğünü
Merhabalar, ben Murat. 17 yaşındayım ve büyük dedemin başından geçen ilginç bir olayı anlatmak istiyorum. Dedem, köyde yaşayan bir insan olduğundan mısır unu yapmak için değirmene gitmiş. Fakat sırayla yapıldığı için dedem en sona kalmış ve gece değirmene gitmiş. Sabah 4 civarlarında, mısırı öğütüp eve dönmek icin yola koyulmuş.Ama yolculuğu sırasında yolda bir düğüne rastlamış. "Bu saatte düğün olur mu!" diye düşünmüş ve korkmaya baslamış. Bir süre sonra içlerinden biri, dedemin kolundan tutarak halayın içine almış. Oynamaya başlamışlar. Çuval da sırtında bu arada... Bir fırsat bulup dedem adamların ayaklarına bakmayı başarmış ve ayaklarının ters olduğunu fark etmiş. Korku içinde, çaresizce oynamaya devam etmiş. Bu arada aralarından bir kişi, dügün topluluğunun içine gelip ''Kara horoz ötmeye başladı." demiş. Sonra, hepsi dağılmaya başlamış. Dedem de sırtında yükün ağırlığı ve korkunun etkisiyle yere yığılmış. Sabah oldugunda kalkmış ve koşa koşa evinin yolunu tutmuş. Eve geldiğinde, olanları teker teker anlatmış. 3 gün boyunca yataktan kalkamamış. -
6.
+1Garip Bir HikayeTümünü Göster
Bu olayın tüm tanıklarıyla ayrı şehirlerde ve farklı zamanlarda görüşme olanağım oldu. Hepsi de, harfiyyen aynı şeyi anlattı bana. Ben de aynı garip olayı, olayın şahitlerinden birisinin ağzıyla size aktarıyorum;
Babamız, evimizden uzaktaydı. Evimizde sürekli bir tedirginlik ve huzursuzluk vardı. Yedi kardeştik ve köy evimizde biz kızlar, annemizle birlikte aynı odada uyuyorken, abilerimiz yan odada uyuyordu. Ben, o devirde 13 yaşındaydım. Evimizin odası beyaz kireçti. Geceleri korkmayalım diye, bir gaz lambası, kısık ateşte sürekli yanardı. Ancak duvarlar beyaz olduğundan, az ışık da olsa odada herşey seçilebiliyordu. Ben, iki kız kardeşimle yer yatağında yatıyordum. Annem, divanda yatıyordu. Yatağa gireli bir kaç saat olmasına rağmen, ben uyuyamamıştım. Tavana bakıyordum. O sırada odamızın kapısı açıldı. içeri kafasında şapka bir adam girdi. (Bu şapka dediği şey, örgü bere) Babamız evde olmadığı için, dayım köyümüze gelerek sık sık bizde kalırdı. "Yine geç vakitte dayım geldi." diye düşündüm. Ardından adamın arkasından odaya bir kadın girdi. Adam önde kadın arkada, gaz lambamızın asılı durduğu duvara yürüdüler. Adamda pantolon yerine, aşağıdan iple bağlanmış bir kapri vardı. Kadın, beyaz bir elbise giymişti. Siyah saçları beline kadar arkadan uzanıyordu. Hiç konuşmadılar ve lambanın yanında durdular. Her ikisi de bir süre lambanın fanusundan içeri baktılar. O anda, her ikisinin de yüzünü net olarak gördüm. Bu kişileri tanımıyordum. Dayım olmadığını anladığım da çok korktum. Heyecandan dilim tutulmuştu. Ardından adam, gaz lambasının ışığını biraz açtı. Herşeyi artık daha net seçebiliyordum. Işığı açtıktan sonra, yine adam önde, kadın arkada yürüyerek odanın duvarından dışarı çıktılar. işte o anda, “Anneee !!!” diyerek sessizce ağlamaya başladım. Annem, hızla ellerimi tuttu. “Korkma kızım sende gördün mü?" dedi. Olaya odada bulunan annem, ben ve ablam, aynı anda şahit olmuştuk. Annem, sonra bizi şöyle teskin etti. “Kızlarım!!! korkmayın, bunlar bize zarar vermek için gelmedi. Hanemizin ışığını arttırdılar. Herşey daha iyi olacak.” O gece korkuyla biribirimize sarılarak uyuduk. Annem, o gaz lambasını korkudan bir daha söndüremedi. Onu yanık bir şekilde vitrinin üzerine koydu. Lamba, orada kendi kendine gazı bitene kadar yandı. Lambayı söndürmememiz içinde bize tembihte de bulundu. Sanırım, evimize gelenlerin açtığı ışığı söndürmeye korkmuştu…Bu olayı kimseyle paylaşmadık. Aile sırrımız olarak uzun süre içimizde yaşattık…»
Bu olayı, olayın tanıklarına ayrı zaman ve mekanlarda sordum. Hepsi, yaşanan bu olayı aynen teyit etti. Yaşları şu anda epey ilerlemiş bu sıradan kadınların, aradan yıllar geçtikten sonra böyle bir hikaye uydurmalarının hiç bir anlamı olmayacağı kanaati bende oluştu. Hatta, olayı duymuş olmama epey şaşırdılar. Sanırım, birbirlerine çok iyi tembihlemiş olacaklar veya bu sır dolu olayı unutmak istemelerinden de kaynaklanıyor olabilir. Genelde, olayı anlatışları yorumdan uzak, kısa ve özdü. Bu tip olayı anlatanların heyecanla, ballandırarak bezedikleri cümleler kurmadılar. "Yaşandı bitti! üzerinde durmuyoruz." havasındaydılar. Tüm bu izlenimlerim, bana bu olayın gerçekliliği konusunda daha da inandırıcı düşünmeme neden olmuştur. -
7.
+1vallah ben korkmuşam
-
8.
-1Nasıl, Böyle mi?
Daha o zamanlar, fazla korkmazdım cin hikayelerinden. Yanılmıyorsam orta ikinci sınıftayım. Hep olur ya hani, yurtta anlatılır özellikle gece yarılarından sonra. Bizi de uyku tutmamıştı o gün. Herkes bildiğini anlatıyordu. Geceleri bizim yurt çok sessiz olurdu… Bir tıkırtı. Ürpermiştim. Anlatılan hikaye şöyleydi: Bir çocuk, zemin katta banyo yapar ve birini görür. Gördüğü kimseye yurtta daha önce hiç rastlamamıştır. Selam vermek istemiştir ama o da ne?? Arkadaşının bacakları tersti. Bildiğine göre cinler, insan kılığına girdiği zaman bacakları ters olur. O korkuyla merdivenlerden avazı çıktığı kadar bağırarak hocam hocam diyerek koşar ve hocayı bulur. der ki ‘Hocam, hocam…’ ‘Evladım, ne oldu niye bu kadar telaşlısın?’ ‘ Hocam, aşağıda ayakları ters olan birini gördüm.’ Hoca, hiç tavrını bozmaz ve soğuk bir sesle öğrenciye dönerek ‘nasıl böyle mi?’ (hocanın ayakları terstir.) -
9.
+1Gözümüzdeki PerdeTümünü Göster
Başımdan geçen ilginç bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Bir gece rüyamda beyaz saçlı bir kadın, "Seni oglumla evlendirecegim." dedi ve gitti. Ben de uyandım, umursamadım; ama daha sonra bu rüyayı defalarca üst üste görünce korkmaya ve endişelenmeye başladım. Her gözümü kapattıgımda, o kadın geliyor ve "Seni oğlumla evlendireceğim." diyor ve gidiyordu. Ben, çok korkmuştum artık anneme babama anlattım. Babam da Benim tanıdığım bir hoca var, ona sorarım. dedi. Sonra babam sormuş, hoca da, Kızınla evlenmek istiyorlar. demiş. Babam, "Kim evlenmek istiyor kızımla?" diye sorunca hoca da, Bunların kim olduğunu sana söyleyemem. Söylersem, beni bu gece dövmeye gelirler. demiş. Babam, bunu bana anlatınca korkum daha da arttı. "Neler oluyor!" diye soruyordum kendime. Sonra, bir gece rüyama o kadın geldi ve yine Seni oğlumla evlendireceğim. dedi. Sonra oğlu geldi, Bak, oğlum budur. dedi. Ben, oğlunu görünce, rüyamda ağlamaya başladım ve yine uyandım. Kalktım, babama anlattım. Babam da, Bu böyle olmaz, ben yine hocaya sorayım. dedi. Sonra hocaya sormuş. Hoca da, Kızını yanıma getir. demiş. Neyse, babamla yanına gittik. Eline bir kağıt aldı ve Bu kagıda iyice bak; ama gözünü bir yere dik ve oraya dikkatlice bak. dedi. Ben de baktım ve o beyaz saçlı kadını gördüm. Hoca: Gördüğün kadın bu mu? dedi. Evet dedim. Sonra hoca kağıdı aldı ve yırttı. Bu kadın kim? dedim. Hoca, Zamanı gelince söyleyeceğim. dedi. Bir ay kadar sonra dayımın oğlu beni istemeye geldi, beni dayımın oğluyla nişanladılar. Sonra yine rüyamda o kadın geldi. Bana, Sen evlenemezsin, sen oğlumunsun. dedi ve elimdeki nişan yüzüğünü çıkarttı. Uyandığımda yüzük elimdeydi. Sakinleşmeye çalıştım. Aradan bir ay geçti ve nişan bozuldu; çünkü dayımın oğlu, yani nişanlım trafik kazasında öldü. Kazadan altı aya yakın zaman geçti, herşey düzene girmeye başlamıştı ki yine o rüyalar başladı. Ben de gece yatağıma geldiğimde rüyamda o kadının geleceğini, aynı sözleri söyleyecegini biliyordum. Yatağıma uzandım, gözümü kapattım. Gel oğlunla evlenmeyi kabul ediyorum. dedim. Daha fazla dayanamayacaktım. Sonra uyudum ve kadın geldi. Bana Senin göz perdeni kaldıracağım ve bizi tam olarak göreceksin. dedi. Elini gözlerimin üzerinde gezdirdi. Olanları babama anlattım ve tekrar hocaya gittik. Hoca bana, Kızım, sana cinlerin rüzgarı değmiş ve senle evlenmek istiyorlar. dedi. Dua etti ve bana muska verdi. Boynunda taşı. dedi. Gece yatmak için odama gittim. Tam yatağıma uzandım, tepemde bir bayan gördüm, yataktan fırlayarak kalktım. Bana, Korkma, ben boynunda taşıdığın muskanın için burdayım. dedi. Ne kadar dua etsem de gitmedi. Olanları babama anlattım, babam da hemen hocaya gitti. Hoca, olanlara şaşırmış. Benim hiçbir şey görmemem gerektiğini söylemiş. O bayanı her zaman görmeye başlamıştım ama eskisi kadar korkmuyordum. Rüyalarımda rahatım artık. Beş ay geçti ve ben bunları yazıyorum. Bunları yazarken bile o bayanı görüyorum. -
10.
+1Hiç Ayakları Ters insan Gördünüz mü?
Edirnekapı Erkek Öğrenci Yurdu'nda kalan bir öğrenci sabah erken saatlerde hamama gidiyor. Hamamda birkaç kişi yıkanıyor. Çocuk, bir süre sonra çevresine bakıyor, kimse kalmamış; ama yan taraftaki bolümden hâlâ gürültüler geliyor. "Hamamın kapanmasına daha var demek ki." diyerek yıkanmaya devam ediyor. Yan taraftaki gürültüler giderek artınca merak edip bakıyor. Gördüğü manzara karşısında çocuğun aklı başından gidiyor. Sekiz-on kadar tuhaf adam, birbirlerine su serperek, eğleniyorlar. Adamların ayakları ise ters. Çocuk, korkuyla hamamdan kaçıp merdivenlere yöneliyor. ikinci katın merdivenlerinde düşüyor. Üç kişi, çocuğu kaldınp, "Ne oldu?" diye soruyorlar. O da hamamda gördüğü tuhaf adamlardan söz ediyor. "Hepsinin de ayaklan tersti." diyor. Bunun üzerine üç kişi birbirine bakıyor ve gülümseyerek, "Nasıl yani, bizimkiler gibi mi?" diye ayaklarını gösteriyorlar. Çocuk, o gün apar topar yurttan ayrılıyor. -
11.
+1Taksici
Bir gece Ali adındaki bir taksici, ekmek parasını kazanmak için geç saatlere kadar çalışmış. 4-5 tane müşterisini istedikleri yerlere bırakmış. Fakat o gece hava oldukça yağmurluymuş. Ali, tam eve gidecekken kaldırımda bir kadın görmüş. Ali de kadını evine bırakmak için arabasına almış. Daha sonra Ali Kadına şöyle söylemiş: "Sizi nereye bırakmamı istersiniz?" Kadın ise: "Hayalet Kasaba." demiş. Ali de biraz düşünmüş. içinden ’’Bu kasaba yıllar önce bir depremde yıkılmıştı. Peki bu kadını oraya nasıl bırakacağım?’’ diye geçirmiş. Daha sonra kadının gözlerine bir bakmış. Çok şaşırmış; çünkü kadının gözleri kırmızıymış. Kadının bir cin olduğunu anlamış ve içinden Kelime-i Şahadet getirmiş. Cin ise bunu anlayıp hemen Ali’ye, ‘‘Dur!’’ emri vermiş. Ali ise, arabayı durdurup kadına:
"Niçin arabayı durdurmamı istediniz?" demiş. Kadın ise: "Ben bir cinim. Sana bir uçurumu, Hayalet Kasaba olarak gösterecektim. Sen de ölecektin. Ama içinden Kelime-i Şahadet getirip beni etkisiz halde bıraktığın için ölmeyeceksin." demiş ve oradan uzaklaşmış. -
12.
+1Bir Yurtta Bütün Öğrenciler Birden Mehmet Ali Ağca Olursa Ne Olur?
Edirnekapı Öğrenci Yurdu'nda anlatılan bir diğer öykü de Mehmet Ali Ağca ile ilgili. 12 Eylül öncesinde bir ara askere tahsis edilen Edirnekapı Öğrenci Yurdu'nda Ağca'nın bir süre tutuklu kaldığı iddia ediliyor. Aradan yıllar geçtikten sonra Ağca'nın yurtta kaldığı odaya bir öğrenci yerleşiyor. O akşam çocuk, yan ranzada aşina olduğu bir yüz görüyor. Yakından baktığında ranzadaki öğrencinin Mehmet Ali Ağca olduğunu fark ediyor. Büyük bir şaşkınlık geçiren çocuk, diğer ranzadakilere sesleniyor, onlar da dönüyorlar Bir de ne görsün, onların da hepsi Ağca. Korkuya kapılan çocuk eşyalarını toplayarak ayrılıyor yurttan. Bir daha uğramak mı o yurda? Tövbeler olsun!!! -
13.
+1Askerde...
inanmayan arkadaşlara örnektir. Bu olay, askerde başımdan geçti. Askerde çavuştum, yani nöbet tutma olayım yoktu. Askere yeni gelen Adana'lı bir çocuk vardı. Çok sakin ama neşeli bir çocuktu. Geldikten yaklaşık bir ay sonra arkadaşa nöbet yazılmış. Ama taburun en sakin, karanlık yerinde, adamı kesseler farkında olmaz kimse. Yanına da üst devre bir arkadaşı vermişler. Tabi üst devre arkadaş başlamış uyumaya, bunu da dikmiş nöbete. Bir saat sonra taburda bir karışıklık, bir panik, silah sesleri geliyor onun tuttuğu nöbet kulesinden. Çocuğu zar zor getirdiler koğuşa. Bağırmalar, titremeler gözlerini dikip bir noktaya bakmalar. Ne olduğunu soran yüzbaşımıza cinlerin düğününü gördüğünü söylemiş tepenin eteğinde. ilk anda hava değişimine gitmek için numara yapıyor dedim tâ ki gözlerimle bir şeyleri görmeden önce. Çocuk cılız zayıf bir şey ama 3 kişi yatakta zor tutuyoruz. Kendini boğmaya çalışıyor acaip acaip bir şeyler mırıldanıyor, gözleriyle odada sanki bir şey varmış gibi onu takip ediyor. Ama ona gerçekten inanmamın tek bir sebebi vardı. Uyumaya başladığı zaman aniden ellerini boğazına zütürdü. Kendini boğmaya çalışıyor. Nerden esti bilmiyorum içimden 3 kulluvallah bir elham okudum ama kimseye farkettirmeden. Çocuğun gözleri kapalı elini dudaklarına zütürdü ve bana sus işareti yaptı. Başımdan sanki kaynar sular döküldü. O gün bugündür yatmadan önce mutlaka bu duaları okurum. -
14.
+1Misafir Cinler
Çok güzel birgündü. En sevdiğim arkadaşlarımı evime çağırmıştım. "Beraber çay içeriz, oturup dertleşiriz." diye düşünmüştüm. Beklemeye başladım. Tabii boş durmuyordum. Müzik dinliyor, günün keyfini çıkarıyordum. Olacaklardan habersizdim. Her zamanki gibi, fondaki müzik her ne kadar hareketli de olsa içimde birşeyler oluyordu. Gündüzdü ama karanlıklar hissediyordum. Kapı çalındığında korkmadım desem yalan olur. Gelenler onlardı: arkadaşlarım. "En sonunda geldiniz." deyip eve konuk ettim onları. Bir kenara oturdular. Gülüp eğleniriz diye gelmişlerdi; ama suskunlardı. Konuşturmak için çok çalıştım ama çabalarım boşunaydı. içeceğimiz bir bardak çayın bizi neşelendirebileceğini düşünüp oradan çay getirmek üzere ayrıldım. Garipti; çünkü birbirleriyle bile konuşmuyorlardı. içimi tarifsiz duygular kapladı. Neler oluyordu acaba? Yanlarına çaylarla geldiğimde ikisi birden bana öyle bir baktılar ki, gözlerinde nefret vardı. Havayı dağıtmak istedim yine sustular. Tam o esnada arkadaşım, çayını upuzun tırnaklarıyla karıştırmaya başladı. Tırnaklarını gördüğüm an, üstüme sanki kaynar sular boşandı. Korkuyordum nasıl uzaklaşabilirdim... (Cinler insan kılığına girdiklerinde ya tırnakları uzun olur yada vücutlarının bir bölümü farklı olur) Son çırpınışlarımdı. Kaçmalıydım. Tam o esnada, bugüne kadar sesine sinir olduğum kapı zili, bana en güzel şarkılar gibi gelerek çaldı. "Müsadenizle... " diyip kapıya yöneldim. Sessiz durmaları, beni korkutmuştu; ama kapıyı açmak son çaremdi. Kapıya yöneldim. Kapıda abim vardı. Hızla olayı anlattım. "Hadi gidelim. Çabuk olmalıyız, kaçmalıyız." dedim. "içerde cinler var." "Nerden anladın?" dedi. Kısaca önemsemeyerek, "Uzun tırnakları vardı." dedim. Abim, hızla yüksek sesle tırnaklarını gösterip, "Böyle mi!" dedi. O anda bayılmışım. Sonra geciken arkadaşlarım geldiğinde beni ayıltılar. -
15.
0Lanetli CinlerTümünü Göster
Başımdan geçen garip; ama gerçek olan bir olayı sizinle paylaşmak istiyorum. Henüz çocuktum. 12 yaşındaydım. Ablamla aynı odayı paylaşıyorduk. Büyük bir oda ve karşı, karşıya yataklarımız, bir de büyük bir penceremiz vardı. Bir gece uyurken, bir el beni dürtükledi. Ben de bilinçsiz, uykulu uykulu gözlerimi açıp, hemen pencereye doğru baktım ve siyah bir gölge şeklinde bir cisim gördüm uzun kulaklı. Ablamın ayağının ucunda oturmuş, dışarıyı seyrediyordu. Baktım ablam uyuyor. Aklıma bir şey gelmeden, korkumdan gözlerimi yumdum. Yorganı çektim, Kur'an okumaya başladım uyuyana kadar.
Sabah olup bitenleri anneme, babama, ablama anlattım. Annem, "cin, şeytan" diye çok korktu. "Hocaya zütürelim." dedi. Ama babam, bana inanmadı ve, "Ağaç gölgesidir." dedi. Halbuki, boş bir bahçeye bakıyor odamız ve ağaç falan da yok.
ikinci gün; ben, annem, ablam ve kundaktaki kardeşim Ozan, bizim odada yere yatak serdik ve uyuduk. Yine bir el beni dürtükledi ve benim gözlerim, yine cama gitti. Yine aynı şeyi gördüm ki, Ozan hemen ağladı ve ağlamasına annem gece lambasını açtı. Ama o, kaybolmuştu. Olaylar, büyümeye başladı.
Yatağımda uyuyorum. Uyandığımda kendimi bahçede, salonda, damda, annem'le babamın arasında buluyorum. Ama birgün uyandığımda, ağzım yamulmuştu!!!... Sanki yanağım, felç olmuştu. hissetmiyordum, oynatamıyordum. Yanağım ve ağzım resmen yamulmuştu ve benden korkmaya başladılar, "Seni cinler çarptı!" diye... Annem, beni doktora zütürdü. Doktor, çok şaşırdı. Yanağıma tam 15 gün, elektirik verdiler ki düzeldim. Eve geldim ve o gece yine beni uyandırdılar; ama bu defa lanetli cinler değil, aynı şekilde bir cisim. Ama nur gibi, ışık gibi. Ben, yine korktum.
Ertesi gün annem, beni babamdan habersiz bir hocaya zütürdü. Bütün bu olanları anlattım ve bana cinlerin iliştiğini, beni yanlarına almak, lanetlendirmek istediklerini söyledi. Başaramayınca (Kur'an okuduğum için) bana tokat vurduklarını; ama son gördüğüm şeyin beni koruması için Allah'ın gönderdiği bir melek olduğunu söyledi. Büyük bir Kur'an getirdi ve elini başımın üstüne koyarak okumaya başladı.O günden sonra da, hiçbir şey görmedim ve onların lanetinden kurtulduğum için mutluyum. Ayrıca Kur'an'ın, ayetlerin ne kadar önemli olduğunu da anlamış oldum. Şimdi, 19 yaşındayım ve ayet okumadan yatmam... -
16.
0yok lan bu baska hikaye...
-
17.
0illa korkucaz amk
-
18.
0Falcının Cini
Bu olay, annemin ve annemin arkadaşının başından geçti. Bunların ikisi, fal düşkünüdür. Onlar bize geldiklerinde, annem bakar; biz onlara gittiğimizde de, o, anneme bakar. Tabii bunlar fal düşkünü ya. Birgün, bir falcı kadına gittiler. Fal baktıracaklar. Biz de her zamanki gibi evdeyiz. Onların gelmesini bekliyoruz. Aradan bayağı saatlar geçtikten sonra, kadının neler anlatıklarını bize söylediler. Akşam oldu. Tabii, biz de yataklarımıza yatacağız.
Ertesi gün annem, bize, "Gece, birtakım sesler duydunuz mu?" diye sordu. Biz de, "Hayır, duymadık." dedik. Annem, dün gece bizim hırsız alarmının çaldığını duymuş; ama alarmı açmadığından emindik. Annem de emindi. Biz, o gün annemin arkadaşına oturmaya gittik. Hep beraber oturmuş muhabbet ediyorduk. Annem, birden o gece duyduğu sesi anlattı.
Annem hepsini anlattıktan sonra, arkadaşı da bize, o gece kapı zilinin çaldığını anlattı. Kocasına, "Kapı çalıyor, aç." demiş. Kocası da, "Saçmalama, çalmıyor. Yat, uyu!" demiş... Ama biz bunları duyunca, hepimiz bir süre şoka girdik. Kısa bir süre, kimse kimseyle konuşmadı. Annemler tekrar falcıya gittiler ve başlarına gelen bu olayı anlattılar. Falcı kadın, iyi erkek cinin onları beğendiğini ve bu yüzden onlarla birlikte eve gittiklerini söylemiş annemlere. Falcı kadın, "iyi ki, size kadın cin peşinizden gelmemiş. Dua edin." demiş... Annemler de, meraklı tabii. "Neden?" diye sormuşlar. Kadın da onlara, "Eğer kadın cin gelseydi, siz, şu anda yaşamazdınız." diye cevap vermiş... ister inanın, ister inanmayın; ama cin diye birşey var. Bundan eminim.. -
19.
0reserved
-
20.
0panpa şuan cenabetim yarın abdest alıp okuyacam reserved
-
ramo bu oluum boş kalır mı
-
anlık hava 44 derece
-
millet tepki verdikten sonra
-
bu gidisle kaptan kirkle evlencem galiba
-
varlıklı bir bin lazım
-
telefondan anlayan var mıııı
-
seven kız belli eder mi
-
fena stresliyim 3 4 gundur
-
istinat duvarı çekti canım
-
minguziyi öldürenler 15 yıl sonra çıkıpppp
-
şok dondurması yanında kola içiyorum
-
bazı şeyleri başınıza gelmeden anlayın lan
-
habiscan ne isi buldun la
-
ne istediğini bilen elit pasifler yazsın
-
giden kız gittiği gün bitmiştir aga
-
banana koy anana
-
canım sıkılıyo ağlıcam sıkıntıdan bak
-
ucan kedi ile evlenip memur isci karisimi yasamk
-
illa bir sey uykumu mahvediyor
-
beyazniganin bullugu yalasak
-
ferro altincisi silindiği an sözlük ölmüştü
-
berber çırağına bahşiş verdim
-
abi yediğim seylerden tat gelmiyor noldu bana
- / 1