-
76.
0Ruh ÇağırmaTümünü Göster
Bu olayı anlatırken hala daha tüylerim kalkıyor ve ağlamamak için kendmi zor tutuyorum. Fakat bunu bilmenizi isterim ki benim başımdan böyle bir olay geçti ve ben bu olaydan sonra bir daha ruh çağırmamak üzere yemin ettim! isteyen inansın istemeyen de inanmasın birini inandırmaya da zorlamıyorum zaten!! Adım belli, adresim belli, saklamıyorum onlar da yayınlansın!
Bundan beş altı yıl önce, ben daha o zamanlar 14-15 yaşlarında iken, bir yaz günü aynı mahhallede oturduğum bir arkadaşımın evinde 4-5 kişi ruh çağırmak için taplanmıştık. O zamanlar da bu ruh çağırma olayları çok moda idi. Herkes birbirine hikayeler anlatıyor, ruh çağırıyor, başından geçenleri anlatıyor ve çoğu zaman da korkutmak için kafadan atıyordu. Yani şahsen ben hiç inanmıyordum. Bir çok defa da ruh çağırmıştık ve hepsi fiyasko idi. Hatta bir çoğunda aramızdan birini kurban belirleyip onu korkutuyorduk. Ortada bir şey yokken ruh gelmiş gibi yapıp o seçilen arkadaşımızı korkutmak için ruh çağırıyorduk.
Herneyse, fakat bu son ruh çağıracağımız zaman gerçekten aramızda, ne seçilmiş bir kurban, ne de numara çeken biri vardı! Saat gecenin üçüydü ve arkadaşımızın anne ve babası uyuyordu. Biz de evin oturma odasına tam teşkilat yerleşmiştik. Gerçekten herkes o ortamdan biraz da olsa ürkmüştü ve herkes cidden ruh çağırmak istiyordu. Derken hazırlıklar bitmiş ve Klagib ruh çağırma olayı başlamıştı. Üzerinde harfler ve birtakım gerekli yazılar falan bulunan büyük karton kutu, üzerinde okunmuş fincan, dualar falan işte herşey hazırdı ve herşey ciddi bir şekilde yapılıyordu. Ben de biraz gerilmiştim artık çünkü herşey gayet ciddi ve bilinçli idi. Ne kadar da inanmasam böyle şeylere gene de ya gelirse diye bir heyecan vardı içimde.
Artık ruhun gelmesini bekliyorduk. Herşey yapılmış, ruh belirlenmiş, dualar okunmuş, herkesin işaret parmağı fincanın üzerinde bir hareket bekliyorduk. 10 dakika geçmeden fincan kıpırdamaya başladı. O anda herkes bir birine suç atmaya başladı, parmağınla kıpırdatma şu fincanı, ben kıpırdatmıyorum ya gerçekten kim kıpırdatıyor gibisinden ama kimse kıpırdatmıyordu! Derken sorular başladı ve fincan bize bu soruları cevaplıyordu. Yanıtların hepsi doğruydu! En son artık öyle sorular soruyorduk ki aramızdaki şahısların bilemeyeceği türden şahsi sorular, fakat onları da biliyordu! Çok korkmuştuk!
Evin sahibi olan arkadaşımızın böyle şeylere çok zaafı vardı ve çocuk birden ağlamaya başladı! Bu arada belirteyim ruh çağıranların ben dahil hepsi erkek. Çocuk çok kötü olmuştu ve kurban olarak seçilenin kendisi olduğunu sanıp bize yalvarıyordu. Artık oyun oynamamızı, çok korktuğunu, bu kadarın aşırı olduğunu söyleyip duruyodu ve ağlıyordı! işte o an korkum 2 ye katlanmıştı. Atık ruhu göndermeye çalışıyorduk ama o da gitmiyordu. Ruh gitmeden de fincanı kaldıramıyorduk. Ev sahibi arkadaşımız git gide fenalaşıyordu ve resmen ağlıyordu haykıra haykıra, benim de gözlerimden yaş gelmedi desem yalan olur yani!!
Öyle bir an oldu, arkadaşımız dayanamadı artık ve herkese küfrederek fincanı kaldırdığı gibi pencereden dışarı yola fırlattı. Fincan kırılmıştı. Böylelikle ruh çağırma olayı da bitmişti tabii ama herkesin içinde bir endişe vardı ve o arkadaşımıza ne yapıyorsun sen gibisinden bakıyorduk endişeli gözlerle. Ev sahibi arkadaşımız hala daha sövüyordü ve siz arkadaş değilsiniz diye hem bize hem de ruhlara kadar sövüyordu. Allahtan anne babası gürültüye uyanmamışlardı. Bizde daha fazla gürültü rezalet çıkmadan yavaş yavaş evlere dağılmanın iyi olacağını anlamıştık. Öyle böyle herkes kendi evine gitti ve yattık uyuduk.
Ertesi sabah kalktığımda mahallede bir bağırışmanın olduğunu duydum. Bu sesler ruh çağırdığımız arkadaşımızın evinden geliyordu. Herkes ağlıyor, bağırıyor ve sağa sola anlamsızca koşuyordu! Ben resmen şok olmuştum! Ruh çağırdığımız evde oturan o arkadaşımızın babası uyurken sabaha karşı kalp krizi sonucu vefaat etmişti!!... -
77.
0reserved
-
78.
0Siyah ŞeyTümünü Göster
Yaklaşık 6 sene önce, 15 yaşındaydım ve arkadaşlarla her zamanki gibi evin önünde oturup muhabbet edecektik. Aşağı indiğimde bir çocuğu korkutuyorlardı. Ben de buna katıldım ve, "Bu apartmanda gizlice biri öldü. Biz de onu duvarların arasına gömdük." dedik. Ruhunun hep gezindiğini ve herkesin çok korktugunu da söylemiştik. Tabii çocuk aklıyla inandı buna. Biz de bunu korkutmaya calışıyoruz... Bunlar, evin arkasında yürürlerken; ben, dışarı çıkardığım müzik setinin kolonlarıyla mikrofondan çıkardığım garip garip sesleri aşağıdakilere dinletiyordum. Çocuk, öylesine korkmuştu ki, bunu bilmeyen başka çocuklar da buna inanmaya baslamıştı. Biz de bunun devam etmesi için yan bloğun bodrum katına bir yer hazırladık. Sanki bir insan ölüsü varmış gibi duruyordu. Arkadaslar da duvarların arkasından yerlere camlar atıyor; içerde, çıkan sesler yankılanıyodu.
Artık bütün mahallenin çocukları buna inanmıştı. Hepsi de, "Olamaz böyle birseş!" diyordu. Sonunda bir aksilik cıkmadan akşamı getirmiştik. Bu arkadaslardan bir gurubu, yine aşağı ineceklerdi. inanmışlardı ama gece ne olacagını merak ediyolardı. Biz, bunların gece oraya gideceğini öğrendik ve arkadaşlarla birşey yapamayacağımız için kara kara düşünmeye başladık. Çünkü oyunumuz ortaya çıkacaktı. Çardakta oturuyorduk. O sırada, kapkara birşey önümüzden geçti. Biz, "Ya kedi, ya köpek" dedik bunun icin. En sonunda karar aldık. Gizli saklanma yerimize gidecektik. Burası, boş bir evdi. Apartmanın zemin katı panjurundan giriyorduk. Eve girdik. Işıkları açmaya çalıştık; ama yanmadı ve birden önümüzden yine o siyah sey geçti. inanamamıştık. Kedi değildi. Köpek olsa saldırırdı. Çok ürkmüştük. O sırada, çığlıklarla arkadaslar bizi aramaya basladılar. Biz, bize bir oyun oynadıklarını düşündük. Fakat, oyun degilmiş... Aşağı indiklerinde, bodrumun ışık alan camları kırılmaya baslamış ve duvarların içinden sesler gelmeye baslamış. Biz de buna inanmayıp aşağı indik. Gördüüğmğz şey, sonunda bizi de korkutmuştu. Orada, birşeyler fazlaydı ve bunu bir insan, bizden habersiz yapamazdı. Anahtarlar da bizdeydi.
Oradaki masa ve bıçak... Resmen kanlıydı ve o sırada içeriden yine o siyah şey dışarı çıktı. Artık altımıza kaçıracaktık. Kaçtık... En iyisi, herkesin evine gitmesiydi. Evlerimize döndük. Ben, durmadan dua ediyodum. En sonunda, anneannem bizde kaldığı icin salonda yatacağımdan, eşyalarımı aldım ve salona gittim. Uyumak icin gözlerimi kapadığımda hep bir ses duyuyordum. Bunlar, sanki birinin bana doğru yürüdüğü ve yaklaştığı ayak sesleri gibiydi. Gözümü açtım ve sesler kesildi. Tekrar gözümü kapadığımda, yine bir şeyler yaklaşıyor gibiydi. Hemen gözümü açtım. Dayanamıyordum... Çığlık atacaktım... En sonunda bildiğim bütün duaları okudum ve uyudum. Fakat çare etmedi. Resmen içimden bir ses, "Kesinlikle dua etme ve gözünü açma!" diyordu. Dayanamamıştım. Birden cıglık atarak kalktım ve içeriye koştum. O gün, abimin yanında yattım. Ertesi gün uyandığımda, buluşma yerinde birşeyler olmustu. Sabah, o ışık girmeyen evde onlarca göz ve insan gölgeleri görmüşler, sesler duymuşlardı. Hepimiz de delirmiş gibiydik. iyileşene kadar cıkamadık bir yere. Sonradan, bu oyunu yaparken birilerinin ruh çağırdııını ögrendik. Bir daha böyle birşey yapmamaya kendime söz verdim... -
79.
0Yardımsever Zenci
Olayın geçtiği yer, Beyoğlu, Asmalımescit Sokak, 50 numaralı evdir. Olayın geçtiği tarih, 1912-1914 yılları arası; olayın kahramanı ise, bu yazarın (Giovanni Scognamilla) büyükannesi, adı ile Mariana Filipucci. ***n oldukça dar bir gelirle yaşamakta olduğu o yıllarda (Birinci Dünya Savaşı öncesi ya da başlangıcı) bir kış sabahı evin geniş avlusunu süpürmekte olan, kara kara düşüncelere dalmış büyükanne Mariana üst kat merdivenlerinden birinin inmekte olduğunu, yaklaştığını görmüş, dönmüş bakmış ve hayretler içinde kalmıştı.
Merdivenlerden inen ve yaklaşan, evde hiç görmediği bir zenciydi, alımlı, kır saçlı ve fesli. "Bir paşa gibi giyinmiş, sırmalarla süslenmişti" diye anlatırdı büyükanne. Zenci önünde durmuş, eğilip selam vermiş sonra da redin***n cebinden bir kese çıkatıp Mariana’nın eline bırakmış ve kapıdan çıkıp gitmişti. Büyükanne, hayretten dona kalmış, bir süre sonra kendine gelmiş, keseyi açtığında ise içinin altınlarla dolu olduğunu görmüştü. Tam o sırada, sokaktan kızı (annemiz) Elisabetta gelmiş; büyükanne de sormuş ona sokakta böyle bir zenciyi görüp görmediğini. Hayır, kızı böyle bir kimseyi görmemişti, ne o ne de başka birileri. Sanki birden cisimlenmiş, büyük***n parasal sorunlarını bir çırpıda halletmiş ve de kayıplara karışmıştı. Kesin olan bir şey varsa o da o gün, o evde herhangi bir zencinin kalmadığı, daha önce ve daha sonra hiç gelmediği görünmediğidir. Ancak o evde, dört-beş yıl sonra, bir ruh çağırma seansı esnasında üç bacaklı yuvarlak bir masanın dört kat merdiven boyunca indiği seansa katılanlar tarafından görüldü! -
80.
0reserved ama şimdi okursam altıma sıçarım
-
81.
0hala bunlara inanan var mı lan asdasd
-
82.
0Baba, Üstümü ört
Bu olay Bursa’da olmuş. 17 yaşında bir genç kız aniden ölmüş. Aile, perişan olmuş ama n’apsınlar, kızı defnetmişler tabii. Aradan birkaç gün geçmiş. Baba, kızını rüyasında görmüş. Kız sürekli titriyomuş ve, "Çok üşüyorum baba. Yalvarırım üstümü ört!" diyomuş. Adam, sabah kalktığında rüya aklına gelince hüngür hüngür ağlamış. "Gül gibi evladımı kaybettim. Rüyama giricek tabii." diye düşünmüş. Karısının üzülmemesi için de ona hiçbir şey söylememiş. Ama ertesi gece, sonraki gece, daha sonraki gece, hep aynı rüya: "Çok üşüyorum baba. N'olur üstümü ört!" Baba, bir gece yine aynı rüyayı görürken kan ter içinde uyanmış. Dayanamamış. Karısının, "Nereye bey bu saatte?" demesine aldırmadan sokağa fırlayıp soluğu mezarlıkta almış. Kızının mezarına gelince ne görsün? Mezar açık ve bomboş! Adam, ne yaptığını bilmez bir halde mezarlık bekçisinin kulübesine yönelmiş. Allahım, o an gördüğüne yürek dayanmaz. Bekçi, resmen kıza tecavüz ediyomuş! Meğer bu aşşağılık herif her zaman, yeni gömülen ölülere belli bir süre bunu yaparmış. -
83.
0(bkz: korkunç hikayeler gelin)
-
84.
0Cin Fikirli Mahkum
Amerika'da, müebbet hapis cezasına çarptırılan bir adam, sabah akşam hapishaneden kaçmanın yollarını düşünüyomuş. Birgün bahçede volta atarken, gardiyanların bir tabutu cenaze arabasına yüklediğini görünce, nihayet aylardır aradığı fikri oracıkta bulmuş. Burası, büyük bir cezaevi olduğu için her hafta mutlaka 2-3 kişi Tanrı'nın rahmetine kavuşuyomuş. Mahkum, gardiyanlardan birine, cenaze olduğu bir gün, tabuta konularak kaçırılması karşılığında epey yüklüce para teklif etmiş. Gardiyan, korktuğundan başta biraz mızırdanmış; ama sonra paranın cazibesine kapılıp kabul etmiş. Gardiyan, adama; gece cenazelerin bekletildiği yerin anahtarından yaptırıp vermiş. ilk cenazede, adam tabutun içine girecekmiş. Cenaze defnedildikten sonra da, gece gardiyan gelip adamı mezardan çıkaracakmış.
Plan aynen uygulamaya konmuş. Kaçma ateşiyle yanıp kavrulan mahkum, ölüye aldırmadan sıkış tepiş tabutun içine girmiş. Sabah da gardiyanlar tabutu cenaze arabasına yüklemişler ve mezarlığa zütürüp laf olsun diye yapılan bir dini törenle gömmüşler.
Mahkum, tabutun içinde sabırsızlanarak gardiyanın gelip onu çıkarmasını bekliyomuş. Epey vakit geçtiği halde, gelen giden olmayınca biraz endişelenmeye başlamış. Bayağı bir zaman geçip de hâlâ gelen olmayınca, bizimki hafiften tırsmaya başlamış. "Acaba kendim çıkabilir miyim?" diyerek etrafı araştırmak istemiş. Cebinden zar zor çakmağını çıkarıp yakmış. Tabutun üstünü incelerken gözü bir an yanındaki ölüye takılmış. Ve o an donup kalmış! Yanındaki ceset, anlaşmayı yaptığı gardiyanmış! -
85.
0Ermiş
Daha henüz 9 yaşımdaydım. Fal, ruh, cin, şeytan vb. gibi şeylere inanmazdım. Yeni inşaa edilmiş bir eve taşınmıştık; ama nedense bir türlü gece banyodan ve sokak kapısından garip sesler geliyordu. Taşındıktan bir hafta sonra, seslerin nereden kaynaklandığını anlamak için ben, banyo; abim ise, sokak kapısının önünde bekliyordu. Fakat hiç bir şey gözükmüyordu. Ama ses vardı. Evimize hoca çağırdık. Dua okudu ve bize banyoya 1 kova su, takunya ve havlu bırakmamızı söyledi. "Neden?" diye sorduğumuzda ise, hiçbir şey söylemedi. Hocanın dediklerini aynen uyguladık. O gece, rüyama garip şeyler girmişti. Beyazlar içinde, elinde bir asa, yaşlı biri; el hareketiyle kızgınlığını anlatıyordu. Sabah kalktığımızda su bitmiş, takunyalar ve havlu ıslaktı. En ilginç olanı ise, kapının kilidi açıktı. Hocayı tekrar çağırdığımızda bize evin yapıldığı konumda çok ama çok eskiden bir mezar olduğunu söyledi ve rüyama giren kişinin bir ermiş olduğunu söyledi. Banyoda ise abdest almış. Ertesi hafta evden taşındık ve şu an orada hiç kimse oturmuyor. Ve tam 17 yaşındayım. -
86.
0Falcının Cini
Bu olay, annemin ve annemin arkadaşının başından geçti. Bunların ikisi, fal düşkünüdür. Onlar bize geldiklerinde, annem bakar; biz onlara gittiğimizde de, o, anneme bakar. Tabii bunlar fal düşkünü ya. Birgün, bir falcı kadına gittiler. Fal baktıracaklar. Biz de her zamanki gibi evdeyiz. Onların gelmesini bekliyoruz. Aradan bayağı saatlar geçtikten sonra, kadının neler anlatıklarını bize söylediler. Akşam oldu. Tabii, biz de yataklarımıza yatacağız.
Ertesi gün annem, bize, "Gece, birtakım sesler duydunuz mu?" diye sordu. Biz de, "Hayır, duymadık." dedik. Annem, dün gece bizim hırsız alarmının çaldığını duymuş; ama alarmı açmadığından emindik. Annem de emindi. Biz, o gün annemin arkadaşına oturmaya gittik. Hep beraber oturmuş muhabbet ediyorduk. Annem, birden o gece duyduğu sesi anlattı.
Annem hepsini anlattıktan sonra, arkadaşı da bize, o gece kapı zilinin çaldığını anlattı. Kocasına, "Kapı çalıyor, aç." demiş. Kocası da, "Saçmalama, çalmıyor. Yat, uyu!" demiş... Ama biz bunları duyunca, hepimiz bir süre şoka girdik. Kısa bir süre, kimse kimseyle konuşmadı. Annemler tekrar falcıya gittiler ve başlarına gelen bu olayı anlattılar. Falcı kadın, iyi erkek cinin onları beğendiğini ve bu yüzden onlarla birlikte eve gittiklerini söylemiş annemlere. Falcı kadın, "iyi ki, size kadın cin peşinizden gelmemiş. Dua edin." demiş... Annemler de, meraklı tabii. "Neden?" diye sormuşlar. Kadın da onlara, "Eğer kadın cin gelseydi, siz, şu anda yaşamazdınız." diye cevap vermiş... ister inanın, ister inanmayın; ama cin diye birşey var. Bundan eminim.. -
87.
0Lanetli CinlerTümünü Göster
Başımdan geçen garip; ama gerçek olan bir olayı sizinle paylaşmak istiyorum. Henüz çocuktum. 12 yaşındaydım. Ablamla aynı odayı paylaşıyorduk. Büyük bir oda ve karşı, karşıya yataklarımız, bir de büyük bir penceremiz vardı. Bir gece uyurken, bir el beni dürtükledi. Ben de bilinçsiz, uykulu uykulu gözlerimi açıp, hemen pencereye doğru baktım ve siyah bir gölge şeklinde bir cisim gördüm uzun kulaklı. Ablamın ayağının ucunda oturmuş, dışarıyı seyrediyordu. Baktım ablam uyuyor. Aklıma bir şey gelmeden, korkumdan gözlerimi yumdum. Yorganı çektim, Kur'an okumaya başladım uyuyana kadar.
Sabah olup bitenleri anneme, babama, ablama anlattım. Annem, "cin, şeytan" diye çok korktu. "Hocaya zütürelim." dedi. Ama babam, bana inanmadı ve, "Ağaç gölgesidir." dedi. Halbuki, boş bir bahçeye bakıyor odamız ve ağaç falan da yok.
ikinci gün; ben, annem, ablam ve kundaktaki kardeşim Ozan, bizim odada yere yatak serdik ve uyuduk. Yine bir el beni dürtükledi ve benim gözlerim, yine cama gitti. Yine aynı şeyi gördüm ki, Ozan hemen ağladı ve ağlamasına annem gece lambasını açtı. Ama o, kaybolmuştu. Olaylar, büyümeye başladı.
Yatağımda uyuyorum. Uyandığımda kendimi bahçede, salonda, damda, annem'le babamın arasında buluyorum. Ama birgün uyandığımda, ağzım yamulmuştu!!!... Sanki yanağım, felç olmuştu. hissetmiyordum, oynatamıyordum. Yanağım ve ağzım resmen yamulmuştu ve benden korkmaya başladılar, "Seni cinler çarptı!" diye... Annem, beni doktora zütürdü. Doktor, çok şaşırdı. Yanağıma tam 15 gün, elektirik verdiler ki düzeldim. Eve geldim ve o gece yine beni uyandırdılar; ama bu defa lanetli cinler değil, aynı şekilde bir cisim. Ama nur gibi, ışık gibi. Ben, yine korktum.
Ertesi gün annem, beni babamdan habersiz bir hocaya zütürdü. Bütün bu olanları anlattım ve bana cinlerin iliştiğini, beni yanlarına almak, lanetlendirmek istediklerini söyledi. Başaramayınca (Kur'an okuduğum için) bana tokat vurduklarını; ama son gördüğüm şeyin beni koruması için Allah'ın gönderdiği bir melek olduğunu söyledi. Büyük bir Kur'an getirdi ve elini başımın üstüne koyarak okumaya başladı.O günden sonra da, hiçbir şey görmedim ve onların lanetinden kurtulduğum için mutluyum. Ayrıca Kur'an'ın, ayetlerin ne kadar önemli olduğunu da anlamış oldum. Şimdi, 19 yaşındayım ve ayet okumadan yatmam... -
88.
0Siyah Pardesülü Adam
Bundan 4 sene önce, kardeşim, 5; bense, 14 yaşındaydım. Bir akşam, kardeşim benim yanımda yatmak istedi. Bir türlü uyutamadım. Sonra bir baktım ki uyumuş. Saat, 02:00'ye geliyordu. Bense kız arkadaşımla mesajlaşıyordum. Bir ara kardeşim, uykudan uyandı ve bana dünüp, "Sen, beni çocuk parkına zütürmüyon!" deyip yanımdan kalktı ve annemle babamın odasına yöneldi. Bense şaşkındım. Aslında hep zütürürdüm; ama rüyasında ne gördüyse... "Neyse," dedim. "Devam edeyim, kız arkadaşımla mesajlaşmaya."
Kardeşim, yatak odasının kapısını açar açmaz, "Annnneeee!" diye bir çığlık attı... Bense şoktaydım... Kardeşim, döndü ve yorganımın altına girip, "Abi, içerde bir adam var!" dedi... Ben, o an ne diyeceğimi düşünürken; bir anda, annem geldi odaya... Dili, bir türle dönmüyordu. Bana birşeyler anlatmaya çalıştı; ama anlamadım... Arkasından babam da gelip anneme bir tokat attı, kendine gelsin diye... Annem, babamla yalnız konuşmak istedi... Ama, ben de neler olduğunu öğrenmek istedim... Ben, annem ve babam, oturma odasına geçtik. Annem, anlatmaya başladı...
Kardeşimin çığlığından sonra annem, gözlerini açtığında, babamın yanında uzun boylu, siyah pardesülü bir adamın, babamın boğazını sıkar şekilde orda durduğunu görmüş... Babam, inanmadı; ama bense, şoktaydım hâlâ... Çünkü biraz önce kardeşim, bana aynısını anlatmıştı. Şimdi annem de anlattığında, çıkmaz bir sokaktaydım sanki ve o günden sonra ben, 4,5 ay, ışıksız yatmadım... işte bu kadar. Kusura bakmayın. Almanya'da yaşadığım için, Türkçem biraz kötü. -
89.
0gece gece
tübe estağfullah -
90.
0@11 fotografi paylassana panpa
-
91.
0reserved bakalım beli okumaya geri dönerim
-
92.
+1Askerde...
inanmayan arkadaşlara örnektir. Bu olay, askerde başımdan geçti. Askerde çavuştum, yani nöbet tutma olayım yoktu. Askere yeni gelen Adana'lı bir çocuk vardı. Çok sakin ama neşeli bir çocuktu. Geldikten yaklaşık bir ay sonra arkadaşa nöbet yazılmış. Ama taburun en sakin, karanlık yerinde, adamı kesseler farkında olmaz kimse. Yanına da üst devre bir arkadaşı vermişler. Tabi üst devre arkadaş başlamış uyumaya, bunu da dikmiş nöbete. Bir saat sonra taburda bir karışıklık, bir panik, silah sesleri geliyor onun tuttuğu nöbet kulesinden. Çocuğu zar zor getirdiler koğuşa. Bağırmalar, titremeler gözlerini dikip bir noktaya bakmalar. Ne olduğunu soran yüzbaşımıza cinlerin düğününü gördüğünü söylemiş tepenin eteğinde. ilk anda hava değişimine gitmek için numara yapıyor dedim tâ ki gözlerimle bir şeyleri görmeden önce. Çocuk cılız zayıf bir şey ama 3 kişi yatakta zor tutuyoruz. Kendini boğmaya çalışıyor acaip acaip bir şeyler mırıldanıyor, gözleriyle odada sanki bir şey varmış gibi onu takip ediyor. Ama ona gerçekten inanmamın tek bir sebebi vardı. Uyumaya başladığı zaman aniden ellerini boğazına zütürdü. Kendini boğmaya çalışıyor. Nerden esti bilmiyorum içimden 3 kulluvallah bir elham okudum ama kimseye farkettirmeden. Çocuğun gözleri kapalı elini dudaklarına zütürdü ve bana sus işareti yaptı. Başımdan sanki kaynar sular döküldü. O gün bugündür yatmadan önce mutlaka bu duaları okurum. -
93.
0rizörveyşın
-
94.
0aynı şeyleri paylaşma leh
-
95.
02000 yılında Kimberly Rivers adında genç bir kadın gördüğü bir rüya yüzünden pgibolojik tedavi gördü. Söylediğine göre; rüyasında sisli bir tapınaktan sinsi ve korkutucu bir gülümseme olan insansı bir yaratık ağzından kan damlaya damlaya bastığı yerleri kanla lekeleyerek ona yaklaşıyor ve "Geliyorum" diyordu. Bu rüyayı her uykuya dalışında gördüğünü söylüyordu ve hergün yaratık z daha yaklaşıyor diyordu.
Bu durumdan kurtulması için yaklaşık 10 ay tedavi gördü. En sonunda iyileşti artık öyle bir rüyadan bahsetmiyordu ama doktorlar Kimberly'de gözle görülen bir zayıflama ve solgunluk sezdiler. Kendisini topladığına kanaat getiren Kimberly 16 Kasım sabahı taburcu edildi.
Taburcu edildikten 1 hafta sonra 23 Kasım sabahı komşularının ihbarı üzerine yapılan aramada ölü bulundu. Eve yatak odasının kapısının karşısındaki pencereden girilmişti. Yerde kanlı ayak izleri bulan polisler kızın kafasının kesici bir alet olmaksızın kopartılmış olduğunu ve yatağın yanındaki duvarda kanla yazılmış olan şu sözlerin olduğunu belirttiler:
" Neden ona inanmadınız ? "
-
kaptan kirk ufuku keşke tanımasaydım
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 25 11 2024
-
başı açık kadın görmekten gına geldi
-
kaptan kirk keşke karşıma çıkmasaydın
-
keşke bu dünyada yaşamasaydım
-
topal ördek buyur
-
topal odlek ordek hayırlı sabahlardiler 25 11 2024
-
emin ağabeyin bu uğursuz
-
benim modum işini bilir karışmayın
-
hayatımda hiç bir kız bana bakmadı
-
huur memati afk nedir bilmiyor
-
sözlüğe naptınız laaa
-
playstoreda aşk oyunu var mı türkçe
-
piyuuuww piwwuuuy
-
the vikings i sevmeyen herkes
-
taklarımız kimyasal asit olsaydı
-
liselilere saygı duymayan binler
-
çok yazdınız biraz dinlenin inci shotdown
-
mematiyi yine sileceğiz
-
3221 inci shatdown perva sözlüğe gelin
-
bir kadın isterim arkadan sıçsın
-
çok yazdınız biraz dinlenin perva sözlük
- / 1