Sabah hacı amcanın hazırlanmasından sonra eve doğru yola çıktık. Eve vardığımız da eşim daha hala gelmemişti. Öğlen saat 2 telefonla arayıp geldiğini otogardan kendisini almamı istedi. Hacı amca evde beklerken ben eşimi almaya aydın otogarına gittim. Geri geldiğimiz de saat 3 olmuştu. Eve geldiğimizde hacı kendi kendine fısıldıyordu. Seslenir tarzda
+Geldik biz
Tepki vermedi
+Hacı amca
-Heh evladım
+Geldik biz
-Tamam oğul
Hacı amca çantasından çıkardığı hayvan kanını yanaklarımıza 3 çizgi şeklinde çizdi. Şişesinden kattığı kötü kokulu sıvıyı içmemizi istedikten sonra söze girdi.
+Bunları için bitirin hemen. Hanım kızımız sana başka bir sıvı daha vericem.
Simsiyah katran gibi bir şeyi bardağa boşalttı. Eşim bana baktığında içmesini işaret ettim.
+Onları çağırıp bu evden gitmesi konusunda ikna edicem. Söylediğim her şeyi onaylayın sakın sorgulamaya kalkmayın yoksa bu evden canlı çıkartmazlar bizi. Hacı amca mumlar yakıp daire şeklinde dizip ortasına 2 ayna koydu. Mumların etrafına oturup sadece aynalara bakmamızı söyledi. Hacı fısıldayarak bazı kelimeler tekrarlamaya başladı. Bi süre sonra onun sesinden farklı fısıldaşmalar duymaya başladım. Aynada bir şey yoktu. 15 dakika geçtikten sonra benim sabrım tükenmişti. Hiçbir şey olduğu yok. Tam konuşucakken arkamda bir şeyin olduğunu hissettim. Buradalar. Nefeslerini ensemde hissediyorum. Hacı bi anda bağırdı.
+Onaylıyoruz
Bizde arkasından tekrar etmeye başladık.
-Onaylıyoruz
Bizim tekrar etmemizden sonra odayı buz gibi bi hava kapladı. Tüm mumlar söndü. Dışarıda güneş olmasına rağmen o an için oda karanlığa bürünmüştü. Hacı gülümseyerek söze girdi.
+Allah'ın izniyle kovduk oğul
-Hacı amca Allah senden razı olsun
O anki sevinçle karıma sımsıkı sarıldım. Hacı lafa girdi.
+Karanlık çökmeden son bir işimiz kaldı.

Hacı amca değirmene ilerlerken bizde eşimle arkasında takip ediyoduk. Hacı söze girdi.
+Oğul bunun deposu var mıdır
-Aşağıya inen bodrum tarzı bi yeri var.
+Oraya gir. Orda kağıtta ibranice yazılar olmalı. Onları al gel yakmamız lazım.
-Hacı amca kolide ki kağıtlardan bahsediyosun. Onlar evde koltuğ---
+Onları kovduktan sonra buraya getirmişlerdir bile sen gir al.
Değirmene girdikten sonra yerde ki kulpu kırık tahta kapıyla biraz uğraştıktan sonra sonunda kaldırabildim. içeri girdiğimde küf kokusu vardı. Merdivenlerden indiğimde telefonun flaşını açtım. Donup kalmıştım.
-Hacı amca burda altın ve değerli eşyalar var.
+Onlarıda çıkar evladım büyülüdür onlar.
Değerli eşyaları çıkarttıktan sonra altında dilini bilmediğim kağıtlar buldum. Hacı kağıtları yakarken konuşmaya başladı.
+ibranice bunlar. Cinlerin dilidir ibranice.
-Hacı amca altınlar ne olucak
+Cemal'in mezarına gömmek gerekir ama Cemal kayıp. Onun mal varlığının olduğu kimsenin bulamıcağı bi yere gömmek gerekir. Sattığı tarlalardan kendisine kalan kısma gömücem. Burda kalabilirdi lakin sen kağıtları almak için burayı açıp onları bulmuş oldun.
Kağıtlar yandıktan sonra hacı amcayı değerli eşyalarla birlikte köyüne bıraktım.
+Tekrardan çok teşekkür ederim hacı amca.
-Ne demek evladım ne demek.
Eve geri döndüğümde eşimin karnı ağrıdığı için o gece erkenden uyuduk.

Gece su içmeye kalktığımda eşim kendi kendine bir şeyler tekrarlıyodu. Kabus gördüğünü düşünerek uyandırmak istedim.
+Bitanem uyan
Hala sayıklayıp yatakta kıvranıyodu.
+Box uyan
Kalktı bana doğru döndü. Üzerime doğru kustuktan sonra tekrar uyudu. Transda gibiydi. Hemen kalkıp ışıkları yaktım. Bu kandı. Apar topar karımı kucaklayıp hastaneye zütürdüm. Doktor bir şeyin olmadığını iyi olduğunu söyledi. Her ne kadar kan kustuğunu söylesem de bir şeyinin olmadığı konusunda ısrar etti. Gün doğarken eve gelmiştik. Kahvaltı sofrası hazırlarken eşim bitkin halde salonda uzanıyodu. Sofraya oturduktan sonra çay doldurdum. Çay bardağını alıp tabağına döktü. Homurtular çıkararak çatalını plastik tabağa saplamaya başladı.
+Bitanem iyi misin
Nefret ettiği bir şeye vurur gibi saplamaya devam ediyodu
+BOX
Kendine gelip etrafa boş boş bakındı.
-Uyumak istiyorum
+Tamam bitanem kahvaltını et
-istemiyorum
+Bitanem bebek için yemel---
-O APTAL BEBEK UMRUMDA FALAN DEĞiL
Masadan kalktı yatak odasına doğru yürümeye başladı. Eşim asla böyle bir şey söylemezdi.

Günün geri kalanını eşim uyuyarak geçirdi. Onu evde tek başına bırakmak istemesem de arabaya binip hacı amcanın evine doğru yola koyuldum. Köye vardığımda arabayı park edip hızlıca hacının evine gittim. Kapıyı onlarca kez çalmama rağmen ses yoktu. Yaşlı bir teyze arkamda ki evin penceresinden seslendi.
+Kime baktın evladım
-Burada oturan bi hacı amca vardı ama tarlaya gitti heralde
+Sen şu hacıyı köye bırakan delikanlısın dur tamam tanıdım seni. Sen bıraktıktan sonra hacı ve karısı apar topar köyden ayrıldılar. Senin haberin yok mu
Hayır diyebildim sessizce. Biz nasıl bi işe karışmıştık.
-Bu köyün camisi nerdedir teyze
+Kahveleri geçtikten sonra bakkalın çaprazında evladım
Teşekkür ettikten sonra arabama atlayıp camiye doğru ilerledim. Öğle namazına dakikalar kalmıştı. Bende abdestimi alıp cemaatle birlikte namazımı kıldım.

Namaz çıkışında imamın yanına gittim.
+Hocam sizinle bir şey konuşabilir miyiz
-Buyur kardeşim
Başımdan geçen bütün olayları teker teker anlattım.
-Allah'ım sen bizi koru. Siz ne yaptınız kardeşim ? Cemal efendinin olayını duyduktan sonra kardeşine nasıl güvenebildiniz ? Allah için hiç abdest almadan Kuran okunmadan evden cin mi kovulurmuş.
Dedikleri mantıklı gelmişti. Olaylar olurken hiç bunlar aklıma gelmemişti.
-Bunlar define cinleridir. Hacı efendi defineyi senin almanı sağlayarak size musallat etmiş. Bu kara büyüdür kardeşim. Bu cinler karşılıksız yapmaz bunu. Karşılığında mutlaka bir şey istemiştir.
+Mal varlığı ya da değerli bi eşya gibi mi
-Ademoğlunun canını ister bunlar. Hanginize siyah sıvıyı içirdi.
+Eşim. Benden fazla bir bardak daha katran gibi bi sıvı içmişti. Bana baktığında içmesini işaret eden bendim. Allah'ım ben ne yaptım. Hocam bunun geri dönüşü yok mu kurbanınız olayım.
-Mümin kardeşim bu ifritlerle anlaşma sağlandıktan sonra mühürlenir. Elimden bir şey gelmez.
+Hacı bu yüzden sorgulamadan onaylamamızı istedi demek ki.

Son partı atarak bu yazıyı da burada bitiriyorum. Bi önceki hikayeyi okumayan varsa son parta bakmadan okumasını öneririm çünkü bir şey anlıcağınızı sanmıyorum. Okuyan herkese teşekkür ederim.

2 hafta geçti olayın üzerinden. Eşim ve bebeğim doğum sırasında vefat etti. Elimden bir şey gelmedi. Ölüceğini bile bile doğum sırasında hastaneye zütürdüm onu. Artık sesler yoktu. Gölgeler yoktu. Omleti hazırlayıp garson taklidi yapacağım eşimde yoktu. Bu evin benim için anlamı kalmamıştı artık. Eşyalarımı topladıktan sonra babamı arayıp temelli eve geliceğimi söyledim.

Ankara'ya evime geri dönmüştüm. Her şey aynı. Annem hala hayal dünyasındaydı. Oturdum yatağının başında ağlamaya başladım.
+Kalk artık anne. Öğretmenliği bıraktım. Yeni iş buldum. Evlendim. Karım ve çocuğumu öldürdüler. 2008 den beri ordasın çık artık. Sana ihtiyacım var...

Herkese tekrardan teşekkür ederim. Bu entry altında iyi veya kötü eleştrilerinizi yazabilirsiniz. Herkese tek tek cevap vericem. Eğer yazmamı önerdiğiniz bi rivayet varsa mesaj bölümünden iletirseniz sevinirim. Mesaj atan olursa bu akşam yazmaya başlarım anlık olarak. Sabaha kadar biter sanırım.

Bi kaç kişinin bölgeyi sorması üzerine bunu yazıyorum.

Aydın'ın Karacasu ilçesinde geçiyor bu olay. Eğer google maps ile bakarsanız Karacasu gerçekten de Aydın'ın dışında il sınırındadır. ilçenin kendi ait orta boyutlarda bir gölü ve deresi vardır. ilçe tamamen dağa doğru yakın kurulmuştur.

Yeni yazımın ilk partını 00.00 da atmaya başlıcam

(bkz: hoca efendinin günlüğü)