nerden başlasam anlatmaya bilmiyorum ki. veya hangi kelime benim derdimi anlatmaya yeter ? mısralar yanlızlığıma derman olabilir mi sizce ? ... üniversite mezunu memur bir babanın ve evhanımı olan bir annenin garip bir çocuguydum ben. garip dediysekte maddi durumumuz o zamanlara göre baya taşşaklıydı. ama ne hikmetse para bile bazı şeyleri yerine getiremiyor.
ben hiç evden dışarı çıkmadım canlar. sokak tehlikeliydi. yani öyleydi çünkü benim garip anam öyle derdi. arkadaşım yoktu. akraba çockları gelir oyuncaklarımı ceplerine koyar evine zütürürlerdi . bi şey diyemezdim. korkuyorumdum çünkü. 4 duvar arasında büyüyen bir çocuk evden başka biyere gitmeyen bir çocuk ne kadar cesaretli olabilirdi sizce ? oldboy filminden fırlamaydım. ama sonunda eğitim hayatı başlıyacak
anaokulundayım. ilk günüm gözlerinin önünde babasını öldürülen bir çocugun ki kadar taze. tanıışıp kaynaştık. 1 hafta sonra anneme gerek duymuyordum. gelmezdi zaten. bilir misiniz bilmiyorum ama sürünen mehmetçik oyuncakları vardı .
bu oyuncağın capsi :
http://imgim.com/11999425.jpg
kimsede yoktu o zamanlar. sınıfın şişman ayısı gelip aldı oyuncağımı. benim canım askerimi aldı. kalktım ver oyuncağımı be ! dememle beraber çocuk itekler iteklemez kafamı kombi peteğine çarpmam bir oldu. elimi başıma attığımda sadece tek şey vardı kan.
çok değil sadece 4-5 dikiş atıldı. anlaşılan hak aramak kötü sonuçlar doğuruyordu.
ilkokul 5. a kadar istanbulda
6.sınıfı ankarada bi okulda
7.-8. sınıfı yine ankarada ama başka bi okulda okudum
9.-10. sınıfı nevşehirde
11.-12. sınıfı yine ankarada okudum
her gidişde bi matem havası vardı. bazen okula bazen o koca şehire veda ediyorsun ve hayata sıfırdan başlıyorsun. bu ne demek bilir misin ? her seferinde farklı öğretmen farklı şehir farklı insanlar... uyum sağlamak kolay mıydı yoksa sıfatlar farklı ruhlar aynı mıydı ? bilemezsin...