+16
ikinci part:
Basının karşısına çıkar çıkmaz Alvarenga’ya ilk yöneltilen soru “Yolculuğunuz nasıl geçti” oluyor. “Kötü düşünceleri aklıma getirmemeye çalıştım ki etrafta sizi ümitlendirecek hiçbir belirti yokken bu sandığınızdan daha zor” diye yanıtlıyor
Alvarenga. “Sürekli dua ettim. Tanrı’nın beni koruduğuna inandım.” Hiç köpekbalığı tehlikesiyle karşılaşmamış. Avlanan balıkları koymak için teknede bulunan sandığa girip yakıcı güneşten kendini korumuş. Tekne devrilmemiş... Bunların tersi olmuşsa da hatırlamıyor!
Anlattıklarına bakılırsa, altın kural: “Ne kadar susarsan susa asla deniz suyuna meyletme!” Tecrübeli balıkçımız bu kurala harfiyen uyuyor; yağmur suyu en büyük kurtarıcısı. Yetersiz kaldığı zamanlarda da kendi idrarını içiyor. Yemekse küçük balıklar ve martılar... Bir de kaplumbağa kanı içtiğini söylüyor. “Yemek ve içecek bir şeyler bulmak için uğraşmak beni ayakta tuttu. Pes etmemek için bir hedefiniz olması önemli” diyor.
Uzmanlara sorular:
7 metrelik 75 beygir motoru olan bir tekneyle 6 bin 600 mil yol alabilir miyiz?
Okyanus uzmanı Eric Van Sebille’ye göre Mekgiba’dan Marshall Adaları’na ulaşmak 18 ay sürer. Ancak rüzgâr ve akıntıya bağlı olarak bu süre 13 aya kadar inebilir.
Kendi idrarımızı içerek hayatta kalabilir miyiz?
Bu mümkün fakat yalnızca kısa bir süre için. Günlerce bu şekilde devam edildiği takdirde zararlı atıkları vücuda geri koymuş oluruz ve bu da böbrek yetmezliğine yol açabilir.
Çıplak elle martı ve balık yakalayabilir miyiz?
Hız ve beceri bu işin sırrı. Küçük balıklar teknenin etrafında gezindikleri için rahat yakalanabilir. Martılar da sık sık tekneye konabilirler, fakat yakalamak bir hayli zor olur.
Hafızamız ne durumda olur?
Bu kişisine göre değişir. Ancak Alvarenga’yı inceleyen doktorlar balıkçının hafızasında birtakım gel-gitler olduğu görüşünde hemfikir.