-
1.
0resrved okuoruz
-
2.
0Olayımız 1960’lı yıllarda geçiyor. Türkiye'de devrimci hareketin en üst noktalarda olduğu zamanlar.Tümünü Göster
Tüm Türk gençliği yurdunun bağımsızlığı için sokakları dolduruyor, Amerikan askerleri serinlemesi için birer birer denize atılıyor.
Elbette ki tüm bu olayların olduğu zamanda karşıt düşüncede olanlar olduğu gibi, hangi düşünceyi niçin savunduğunu bilmeyenler de var.
işte tam bu sıralarda Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının dört Amerikan askerini rehin aldıkları haberi gündeme bomba gibi düşüyor.
Her taraf karış karış aranmasına karşılık hiçbir ipucu bulunamıyor. Polisin soluğu tüm devrimcilerin ensesinde…
Ama her zaman her harekette olabileceği gibi, devrimci hareketin içinde de tüm bu gelişmelerden korkan insanlar çıkıyor.
Deniz'in bu yaptığının yanlış olduğunu, devrimci harekete zarar verdiğini, böyle şiddet eylemleriyle hiçbir sonuç alınamayacağını söylüyorlar.
Bu grubun başında da şimdiki hızlı gazetecilerden Oral adında biri var. Belki de çekemediğinden olacak, gittiği her yerde Deniz aleyhinde konuşuyor, onun bu harekete en büyük zararı verdiğini söylüyor, “Eğer böyle şiddet eylemleri yaparsak Amerikalılar asla gitmez, makul olmalıyız. Deniz Amerikalılarla uzlaşmaya çalışsın" diyerek Deniz'e saldırıyormuş.
Deniz tüm bu konuşmaları öğrendiği zaman oldukça öfkelenmiş tabiî ki.
“Biz yurdumuzdan emperyalist düşmanları atmaya çalışırken, bazıları bizi içimizden vuruyor. Düşmanla sonuna kadar savaşmak yerine, korktuklarından dolayı uzlaşmaya çalışıyorlar.
“Bunlar hiç mi tarih okumamışlar, hiç mi Kurtuluş Savaşımızın tarihini bilmiyorlar? Mustafa Kemal sonunun ölüm bile olabileceğini bildiği halde gözünü bir saniye kırpmadan emperyalistlerle savaştı. Sonunda da her inanan devrimci gibi zafer onun oldu. Hiç mi onu örnek almıyorlar? Ya bu Baskın dedikleri! iyi ki tarihimizi Türk gençlerine bu ve bunun gibiler öğretmiyor. Yoksa hiçbir şeyden korkmadan yurdunu savunacak bir tek genç kuşak bile bırakmazdı bunlar” diyerek öfkesini açığa vurmuş.
Neyse ki Deniz'in beklediği fırsat çok fazla beklemeden eline geçmiş. Oral'ın, istanbul Üniversitesi'nde bir panelde konuşma yapacağını öğrenen Deniz, Amerikalıları arkadaşlarına emanet edip doğru üniversitenin yolunu tutmuş.
Oral, Deniz'i salonun en arkasında kendisini izlerken görünce buz kesmiş tabiî ki.
Deniz'in kendisi gibi bir devrimci olduğunu düşündüğünden, korkmadan buralara geleceğini tahmin etmiyormuş.
Konuşma sırası geldiği halde Oral'ın bir türlü konuşmaya başlayamadığını ve benzinin sarardığını gören arkadaşları Oral’ın bir put gibi gözlerini dikerek baktığı noktaya baktıklarında Deniz'i fark etmişler. -
3.
0hiçbir şey yapamadılar. Başaramadılar. Pisi pisine öldüler. Şimdi ise ergenlerin entel fakülteli binlerin dillerinde tişörtlerinde geziyorlar
işte size benim bildiğim 80lerin bilinmeyenleri.
Sayeslerinde cezaevinde doğdum.
Sayelerinde anamı babamı hiç göremedim. Devrim şehidi bile veremedim. Çünkü ortada devrim yoktu.
Başka bilinmeyen... -
4.
0@33 Çin,Kuzey Kore, Küba,Laos, Vietnam bunlar hala komünist cahil bin.Ama sizin gibiler anca iran'ı bilir.
-
5.
0@35 yoldaş ahahahah 3 fidan terk
-
6.
0@1 lan ben bunların hepsini biliyom yoldaş daha değişik şeyler paylaş
ve bu arada şakirtler doldu yine amk !! -
7.
0@31 peygamberleri din uğruna savaşmış bin. denizin çekmediği çileleri çekmiş. ülke kadar, millet kadar önemli şeyler bunlar. tabi inananlar için.
-
8.
0dünyada komünizm kalmadı bizim andavallar hala neyin derdine düşmüş ahahahahhahahahahha
-
9.
0@1 anlat lan
-
10.
0@11 Peygamberin bu ülke için ne yapmış ki bin bilsinler onun hayatını ? Bu gençler tam bağımsız Türkiye ve idealleri için canlarını feda etmiş.
-
11.
012 Mart 1971 muhtırasından sonra yakalanan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin inan'ın idamlarını engellemek için 27 Mart 1972'de Ünye'deki NATO üssündeki yabancı görevlilerini kaçıran Türkiye Halk Kurtuluş Partisi - Cephesi kurucularından Mahir Çayan, Dev-Genç Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü, Dev-Genç MYK üyesi Hüdai Arıkan, THKO'dan Cihan Alptekin, Fatsalı Nihat Yılmaz, öğretmen Ertan Sarıhan ve Ünyeli Ahmet Atasoy, iki ingiliz ve bir Kanadalı radar teknisyenini NATO üssünden kaçırdılar. Kendilerini Kızıldere'de bekleyen Dev-Genç Genel Sekreteri Sinan Kazım Özüdoğru, SBF Öğrenci Derneği yöneticisi Sabahattin Kurt, THKO'dan Kürt kökenli Ömer Ayna ve Hava Kuvvetleri Proleter Devrimci Örgütü' nün kurucusu olarak aranan Üsteğmen Saffet Alp'le buluştular. (Not: Cihan Alptekin ve Ömer Ayna THKO' lu; diğerleri THKP-C' lidir.)
Grup köyün muhtarının evinde mevziilendi. Operasyon, Ankara Merkez Komutanlığı görevinde bulunan Tümgeneral Tevfik Türün tarafından yönetilmiştir. Helikopter destekli güvenlik güçleri, köydekilerin ihbarı üzerine evi buldu ve kuşattı. Ağır makineli tüfekler ve (köylülerin iddialarına göre) NATO askerleri kuşatmayı destekledi. içeridekiler, rehineleri dışarı gösterdiler fakat bilinmeyen bir sebeple güvenlik güçleri rehinelere önem vermedi. Grup lideri Mahir Çayan, güvenlik güçleriyle iletişime geçmek için çatıya çıkıp konuşma yapmıştır: "Sıradan askerleri çekin üst düzeyler gelsin". "Biz bu yola dönmek için değil ölmek için girdik."
Rehineleri bırakmaları halinde kendilerine zarar verilmeyeceği söylenmiştir. Ancak teslim olmak yerine silahla karşılık veren Mahir Çayan ve ekibi yapılan operasyon sonucu öldürülmüştür. Çatıdaki Mahir Çayan kafasına isabet eden bir mermiyle orada yaşdıbını yitirdi. Geriye kalanlar savunma mevziine geçerek kapının arkasına yerleştiler. Güvenlik görevlileri ateş açan diğer militanları da vurdu. Kuşatmada , evdeki militanlar ölmeden önce Ünye'de kaçırdıkları ingiliz teknisyenleri de vurmuştu. Alt kata samanlığa kaçan ve saklanan Ertuğrul Kürkçü dışında 30 Mart 1972 günü evdekilerin tümü katledildi. -
12.
0bi gibtirin gidin hepsi uydurma bunların
-
13.
0@37 bine bak sen sol karşıtı olan herkese hemen yobaz, aşırı dinci yaftası. belki adam ateist amk? herkes solcu olmak zorunda mı? deniz'i sevmek zorunda mı?
-
14.
0işte o anda salonda bir kargaşa çıkmış.Tümünü Göster
Hepsi, Oral'ı nasıl kurtarırız telaşına düşmüş.
Oral’ın herhalde en şanslı günlerinden biri olacak ki, daha sonra yaşdıbını birleştireceği yoldaşı ipek'i görmüş.
ipek ona elleriyle masanın altını gösteriyormuş. Oldukça Zeki olan Oral hemen anlamış yapması gerekenleri.
Bir çırpıda masanın altına saklanmış.
Saklanmış saklanmasına ama Deniz’in üniversiteyi terk etmediğini düşündüğünden etrafta kimse kalmamış olmamasına rağmen bir türlü salonu terk etmeye yanaşmıyormuş.
Ve bugün tanıştığı kız ikinci sefer onu kurtaracak olan planı söylemiş: “Bak, ben üniversitenin basketbol takımının ponpon kızlarında görevliyim. Elbiseler de dolapta duruyor. Bunları giy. Deniz gibileri çok iyi tanırım. Bir kıza asla yan gözle bakmazlar. Seni de kız sanacaklarından Deniz dışarıda olsa dahi utanacağından dolayı seni tanıyacak kadar uzun boylu bakmaz.”
Oral “Oh be! Aklınla bin yaşa” diyerek hemen kabul etmiş öneriyi.
Serde yiğitlik var ama karşındaki de Deniz.
Nasıl kabul etmeyeceksin ki!
ipek hemen bir koşuda gidip elbiselerini getirir.
Büyük bir telaş içinde elbiseleri giyer Oral.
Gerçekten de ipek'in söylediği gibi hiç zorlanmadan üniversiteden çıkmayı başarmışlardır.
Yapılan tüm bu iyiliklerin altında kalmak istemeyen Oral, ipek’i bir kahve içmek için evlerine çağırır.
Oral o zamanlar Tarlabaşı’nda metruk bir evde oturmaktadır.
ipek evi görünce oldukça şaşırır: “Yahu bizim genel evler (pardon evler bile genelde) bile bundan en az on kat daha büyük. Aynı zamanda ev pislikten geçilmiyor. Köpek bağlasan durmaz burada” der içinden.
Ama düşüncelerini belli etmez.
içeri girdiklerinde daha birbirlerinin adlarını bile bilmediklerini fark ederler.
Senin adın neden Oral?
Oral, ipek’in adını öğrenince, “Çok güzel bir ad. Ben çok severim ipek’i” der.
Aynı tepki Oral’ın adını öğrenen ipek’ten gelir: “Ben de Oralı çok severim…”
Gerçi Oral’ın isim babasının da gerçek babası olmadığı, sonradan lakap olarak aldığını da ipek sonradan mı öğrendi o gece mi bilmiyorum.
Ama isim alış hikayesi şöyleymiş.
Deniz önderliğindeki 68 gençliği Gümüşsuyu’nda toplanmış ve 6. Filo askerlerini protesto için Dolmabahçe’ye yürümeye başlamış.
Oral’ın da içinde bulunduğu grup ise bunun büyük bir provokasyon olduğunu söylemiş söylemesine ama kitle Oralcıları değil Denizleri dinlemiş ve yürüyüşe devam etmiş.
O gün Deniz ve arkadaşları Amerikan askerlerini denize dökerken, Oralcılar okulda alternatif bir eylem düşünmeye başlamışlar.
Sonra hippilerin sloganı gelmiş akıllarına: Savaşma seviş!
Ama nerden bilsinler 6. Filoda bayan asker olmadığını!
Hepsi izbandut gibi askerler, kimi beyaz, çoğu siyah...
Onlar da gitmişler 6. Filo askerlerini karşılamaya.
Bir kayıkla yanaşmışlar gemiye..
Amerikan askeri görünce bunları, sanmış ki protestocular.
Hemen tüfeğinin namlusunu doğrultmuş...
Oralcılar Amerika’daki gösteride tüfeklerin namlusuna çiçek takan hipileri hatırlamış hemen.
Ama çiçek yokmuş yanlarında.
Oral demiş ki ulan şimdi yedik...
Ama Oral uyanık çıkmış ve hemen tüfeğin namlusunu ağzına almış...
Anlamış Amerikalılar bunlar da “onlardan”.
Oralcıları gemiye almışlar...
Ondan sonra arkadaşları ona Oral demeye başlamışlar.
Oral ise enternasyonalizmi o gün o gemide öğrendiğini söylermiş... -
15.
0Arkadaşlar hepimiz bu ülkenin evladıyız. Tamam hepimizin ideolojik bir görüşü olacak ve bunlar farklı olacak ama birbirimize saygı göstererek yaşarsak bu ülke gelişir.
-
16.
0okuyanı gibsinler. sırf bunu yazmak icin girdim konuya
-
17.
0Nâzım Hikmet Ran (d. 20 Kasım 1901[1], nüfusta kaydı 15 Ocak 1902[1][2], Selanik - ö. 3 Haziran 1963, Moskova) Türk şair ve oyun yazarı. Lakabı "Güzel Yüzlü Şair" veya "Mavi Gözlü Dev"dir. Yasaklı olduğu yıllarda Orhan Selim adını da kullandığı olmuştur. Hatta it Ürür Kervan Yürür kitabı Orhan Selim imzasıyla çıkmıştır.[3] Türkiye'de serbest nazımın ilk uygulayıcısı ve çağdaş Türk şiirinin önemli isimlerindendir. Uluslararası bir üne ulaşmış ve adı 20. yüzyıl'ın ilk yarısında yaşamış olan dünyanın en büyük şairleri arasında anılmıştır.[4] Eserleri birçok dile çevrilmiştir. Mezarı halen Moskova'da bulunmaktadır. Türkiye Komünist Partisi (TKP) üyesi olup ayrı ayrı toplam 11 davadan yargılanmıştır.
Eserleri birçok ödül almıştır. Türkiye'deki yaşdıbının çoğunu hapiste geçirmiş daha sonra Moskova'ya gitmiş ve Türk vatandaşlığından çıkarılmıştır.
Nazım Hikmet,1938'de cezaevine girmiş ve şiirleri yasaklanmıştır. Türkiye'de ancak ölümünden iki yıl sonra 1965'te şiirleriyle yeniden önem kazanmıştır. -
18.
0KENDiM iÇiN YAŞAMIYORUM
hayatı kendim için yaşamıyorum. ve korkmuyorum
hiç birşeyden. başıma gelecekleri de biliyorum.
herşeye rağmen düşmana inat yaşayacağız.
Yarın bizim çünkü... -
19.
0@46 Panpa işte onuda ayarlamak lazım. Adam isterse taşa isterse Allaha tapsın bu kimseyi ilgilendirmemeli.
-
20.
0Yalnızsın. Gemerek’in dışında bir benzin istasyonunun arkası. Yerler ıslak. Çamur. Zifiri bir karanlık. Bir yamaçtasın orada. Yalnızca jandarmaların attıkları mermilerin alevlerini görüyorsun. Ateş etsen yerin belli olacak; ateş edemiyorsun.
O anda bombayı atmak aklıma geldi. Kafan çalışıyor. Mantığın tıkır tıkır işliyor. Soğukkanlısın. Pimini çekip bombayı elinde tutuyorsun bir iki saniye. Pimi çektikten dört saniye sonra bombanın patlaması gerek. Vakit geçirmemek gerek. Bomba elinde patlayabilir; bunun korkusu var içinde; elinde patlarsa diye.
Fırlatıyorsun bombayı. Sinip bekliyorsun. O andaki bekleme müthiş işte. Müthiş uzun geliyor o süre; zaman bir türlü geçmiyor; saniyeler dolmuyor bir türlü. Bomba, savunma bombası. Patlayınca bayağı etkili patlar. Havada birtakım kollar bacaklar göreceğini sanıp bekliyorsun.
Daha önce de kullandım bu bombadan. Eğitim atışları yaptım. Ama buradaki, eğitim atışlarından çok değişik. Patlayıncaya kadar, ilk akla gelen, bir türlü akıldan çıkmayan şey, bombanın patlamama olasılığı. Bomba bozuk çıkabilir. Ve bomba patlayınca isabet almak olasılığına karşı tam siper, yüzü koyun yere atıyorsun kendini. Çok gariptir, bir içgüdüyle ellerini ensende kenetliyorsun. Hiç tanımadığın, bilmediğin, hiç görmediğin birtakım insanların öleceğini düşünüyorsun birden; üzülüyorsun.
Patlıyor bomba. Kan kokusu duyduğunu, feryatlar, çığlıklar, bağırışlar duyduğunu sanıyorsun ilk anda. Sonra derin bîr sessizlik oluyor. Sonra da kaçışan birtakım insanların ayak sesleri. Yani, önce bir şok etkisi oluyor karşıdakilerde, bir şaşkınlık. Sonra da panik ve kaçışma.
Yağmur ve çamur. Sigaran bitmiş. Yok. Tek sigaran yok. Anlatılmaz bir sigara özlemi. Dayanılmaz bir istek. Yanında da bir bardak sıcak çay istiyorsun, iyi mi. Sonra birden anlatılması güç bir susuzluk. Yerden kar falan alıp yiyorsun; susuzluğunu biraz olsun gideriyor.
-
izmirin dağlarında kürtçülük açar
-
mottogirl selamun aleycum
-
melek gozun anasının
-
tyler dursunun babaları şukulaşıyor
-
megane2 10 kişilik sözlükte başlık taşıyor
-
türkiye de felaketlerden ölenlere üzülen yok
-
izmir kars rize
-
hayatında köyünden dışarıya adım atmamış
-
insallah 3 takimimizda avrupadan elenir
-
ezzane mi eczane mi ezan mı
-
keşke züt deliğimizden nefes alsaydık
-
aranızda türk hekimi var mı
-
gs ye verilmeyen kırmızılar
-
püberte ucan kedi karı değil dost
-
konyada bina çökmüş
-
askerliği uzatmama kararı
-
her gece agliyorum
-
560 bin reyizi gören oldu mu beyler
-
melek got başlık açmayacaksın demedim mi sana
-
ali koç akpli kanka
-
ümit özdag ne habeeerrr dosss
-
bu kitap alamayan adam çok şanslı adam
-
ccc rammstein ccc gunaydın diler 25 01 2025
-
zalinazurt ne anlatıyorsun yine
-
50lik viskinin su gibi akması
-
sizin nasıl bir yaşam sevinciniz var amk
-
31spor kirk melek goz megane dayanışması
-
kedim çok yiyor ve çok sıçıyor
-
zorba liste 2025
-
yıkılsım bu düzem ya
- / 2