/i/Başıma Geldi

Hayatta başınıza gelenlerden ibaret değil midir?
  1. 26.
    +10
    diyerek uzaklaştım. kemiklerim sızlıyordu. zor bela odama tekrar gittim. internette başka bir semte ait ev ilanlarına baktım. artık şu mahallenin serserilerinden de kurtulacak olmam beni sevindiriyordu. 1+1 evlere baktım. kiralar çok pahalıydı. kendime uygun bir ev yoktu. 1 saat süren araştırmam sonucunda kendime uygun , zemin kat , 1+1 ev buldum. sahibinin telefonunu aldım ve arayıp kendisiyle konuştum. kira konusunda da anlaşınca bugün taşınmak istediğimi söyledim. o da saat 7 gibi eve gelebileceğini, o zaman anahtarı teslim edebileceğini söyledi. “tamam” dedim ve telefonu kapattım.

    valizimi hazırladım, odamdan çıktım. dayım
    “ben bırakayım seni” dedi.
    “yok dayı , hiç uğraşma, ben giderim”
    “olur mu öyle şey”
    “yok dayı, rica ediyorum” dedim.
    “tamam, gidince ara “ dedi.

    evden çıktım, daha 1 adım atmadan kapıyı tekrar çaldım. dayım açtı kapıyı.
    “ne oldu evlat?”
    “laptopumu unutmuşumda, getirebilir misin ? “ dedim
    dayım sırıttı…

    ev sahibimin gelmesiyle eve yerleştim. içerisinde eşyalar bulunmaktaydı. bu yüzden burayı seçmiştim. 0’ dan eşya alacak durumum yoktu. şimdi ilk iş olarak şu seri katillik işini halledecektim. tekrar aradım bizim kurbanı.
    “bak güzel kardeşim, benim şakam yok. seni gerçekten öldürmek istiyorlar.”
    “ulan beni niye öldürsünler dingil?” dedi.
    “onu sen bileceksin” dedim.
    “bi bas git işine ya bir daha ararsan savcılığa şikayette bulunurum” dedi.

    kapattım. dingile bak ya, adamı öldürece(ğim)kler , bu gelmiş savcılık diyor. neyse sonuçta adam parayı yatırmıştı bana, başka birisini de tutma ihtimali olmadığına göre bu biraz daha idare edebilirdi.

    aradan 2-3 gün geçtikten sonra internet bağlattım, bu işide hallettim. bu sırada hacker dostumdan haber geldi. sql açığından faydalanarak kullanıcı adı ve şifreyi çektiğini söyledi. bulabildiği en yetkili hesap yardımcı admin gibi birşeydi. ana hesaba erişememişti fakat yine de bir çok yetkisi vardı. bir çok. hesabın bilgilerini bana attı. girmedim. panelde kimliğimi bırakmak istemiyordum. şimdi bu herif bir delilik yapar, ukrayna’da olduğum için de beni bulup, suçu üzerime atabilirlerdi. bu konuyu bir süre düşündüm. sonunda işime yarayacak bir konuda karar kıldım...

    deep webin ne olduğunu soranlar var. bir arkadaşımıza yazdığım cevabı kısaca buraya da yazıyorum:
    internetin bilinmeyen yerleri..
    Tümünü Göster
    ···
  2. 27.
    +1
    Devam knk
    ···
  3. 28.
    +2
    Devam ediyorum panpalar Şukular ekgib etmeyin
    ···
  4. 29.
    +10
    zaten benim gibi onlarca ilan vardı. daha çok facebook hesabı kırıyorlardı. ben de bir farklılık yapayım dedim. ukrayna’dan deep webe girecek pek kişi olduğunu sanmıyordum fakat yarım saat geçmeden ilk mail gelmişti. bir kızın profilinin şifresini istiyordu. her türlü ücreti karşılayacağını söyledi. 500 bitcoins istedim. kabul etti ve parayı yolladı anında. admin paneline ilk adımımı atmıştım. çok karmaşıktı ve lanet olası rusçaydı. 2 saat süren cebelenişim sonucunda kullanıcılar bölümünden bulmuştum kişiyi. bilgilerinin hepsi karşıma döküldü ve herife ilettim. “thanx man” dedi. “ı always change the mail adress. so follow my announcement.” dedim.
    ···
  5. 30.
    +5
    yaptığım şey her iş sonrası yeni bir mail adresi açmaktı. !! önce güvenlik !! güvenliğimi bir nevi bu yöntemle sağlamaya çalışıyordum. fakat hemen yapamazdım. ilanımdan yavaş yavaş mailler gelmeye başladı. her birisinin işlerini sırasıyla yaptık. gün sonunda yaklaşık 1200 bitcoins elde etmiştim ve bunu hesabıma aktardım. bu böyle giderse çok iyi olacaktı. ama devam etmesi zor gözüküyordu…

    ukrayna’da deep webe girecek çok fazla kişi olduğunu düşünmüyordum. bu yüzden bu kadar kişinin gelmesi bile büyük bir başarıydı. artık daha fazla kişinin geleceğini düşünmüyordum. arkama yaslandım, acıkmıştım evde hiçbir şey yoktu. kemiklerimin ağrısı biraz dinmişti, ama hala ağrıyordu. cüzdanımı yanıma alıp dışarı çıktım. markete doğru ilerlerken yerde bir şey görmüştüm. mide bulandırıcı bir şeydi. yemekti sanırım, bozulmuş olduğundan dolayı dökmüş olabilirdi ama neden dışarı döksünler ki diye düşündüm. biraz daha yakınlaşınca anladım. birisi kusmuştu. kokusu çok kötüydü, kendimi biraz kötü hissettim, hemen yoluma koyuldum. marketten ihtiyacım olan şeyleri aldım, çoğu abur cuburdu ve aldıklarımın çoğunun ne olduğunu bilmiyordum. ilk defa deneyecektim. kasadan geçtikten sonra eve gitmek için yola koyuldum, başka bir yoldan da gidemezdim, daha yeni taşındığım için kaybolabilirdim, en iyisi kusmuğun olduğu yerden hızlıca geçmekti, öyle yaptım. eve gelmiştim. hemen birkaç abur cuburu çıkarıp yedim. tadı oldukça kötüydü, hiç beğenmedim. türkiye’deki abur curburların neredeyse hiç biri yoktu. bu yüzden yeni bir tat keşfetmek için her birinden 1 tane almıştım. yedim ve uyumaya çalıştım, kulaklarım ağrımaya başlamıştı, nedenini bilmiyordum fakat uyumamı engelliyordu. zar zor uyudum. sabah kalktığımda yanağımın arkaları hafiften şişmişti ve iyice ağrıyordu. büyük ihtimal kabakulak geçiriyordum. küçükken geçirmemiştim, bu yüzden şimdi geçirebilecek olmam gerçekten can sıkıcıydı. 1-2 güne geçer olmasını umdum. biraz bir şeyler atıştırdıktan sonra bilgisayarı açtım. mailime baktım , 3 kişi daha hesap isteğindeydi. işlerini hemen hallettim. biraz haber sitelerini okuyayım dedim. pek bir şey yoktu. zaten türkiye’ye kıyasla ukrayna’da hiçbir şey olmuyor demek mümkündü. çok sıkıcı diyebiliriz. bu sırada yanaklarımın arkası iyice şişmişti ve ağrıyordu. evet kabakulak olmuştum…
    yanaklarım iyice şişmişti. ağrısı devam ediyordu. günü yatarak geçirmeye çalıştım, zor oldu ama başardım. sabah saat 5 sıraları uyandım. çok bitkin hissediyordum fakat yanaklarımın ağrısı hafiften dinmişti. evde 37 ekran küçük tüplü bir televizyon vardı. ev eşyalı bir evdi sonuçta. açtım televizyonu, hiçbir şey ilgimi çekmemişti. çok sıkıcıydı programlar, diziler. kapattım. yeniden bilgisayarımı açtım. şu hacker dostumla konuştum, site hackliyormuş, deface kasacakmış. “boş iş bunlar” dedim. “öyle ama can sıkıntısı işte” dedi. şu sosyal paylaşım sitesini***(no name no cry) ne yaptığını sordum. index atabileceğini söyledi fakat başka işlerle uğraştığından henüz zaman ayırmamış. tekrar deep webe döndüm. biraz da deep web deki forumları keşfetmeye çalıştım. ilk bulduğum forum bir hack forumuydu. içini kurcaladım, gerçekten enfesti. internette hiçbir yerde bulamayacağım programlar bulunuyordu. muhteşem keyloggerlar , botnetler, trojanlar, wifi-hack ler bulunuyordu fakat öyle kuruca koyduklarını sanmıyordum. sonuçta deep webdeydik. her türlü virüs vardı o programlarda, kendi virüslerini de içine gömmüş olmaları mümkündü. kimseye güvenmeyeceksin deep web de(no confidence no cry). başka forumlara baktım, bir tane 16 yaş erkeklerinin ferrelerinin, resimlerinin paylaşıldığı bir foruma denk geldim. ne tür bir cinsti bunlar. ya çok çeşit bir gaylerdi, ya da kadınlardı ki bunun olma olasılığı daha düşüktü
    Tümünü Göster
    ···
  6. 31.
    +8
    olasılık hesaplarını yapmayı seven biriydim, her olay da bir sebep sonuç ilişkisi kurar, olasılıkları zihnimden hesaplamayı çalışırdım. çevremdeki insanlar hep zeki olduğumu söylerlerdi. ama çok tembeldim. bu sebepten okulda başarım düşüktü, üniversiteyi kazanamadım. her ne kadar zeki olsam da çalışmadan olmuyor. bunu öğrenmiştim. zekamı başka konularda kullanmaya çalıştım, bilgisayar gibi. başarılı olmuş muydum bilmiyordum ama çok şey öğrenmiştim. bir çok hayat dersi çıkarmıştım…

    geç olmuştu, yanaklarımın ağrısını da iyice dinmişti. yarım saat içinde uyumuştum. derin bir uyku çektim. sabah bir burun akıntısıyla kalktım. daha doğrusu kalmadım. sinüzitim olduğu için yanımda hep peçete taşırdım. uyukende eşofomanlarımın cebinde bir peçete bulunurdu. burnum akıyordu. gözlerim kapalı, elimi cebime uzatım burnumu temizledim. fazla zaman geçmeden tekrar aktı, tekrar sildim. sonra tekrar aktı, bu sefer temizlemedim. bu anı daha önceden hatırlıyordum. burnum kanıyordu, gözlerimi açtım, peçeteye baktım , kan içindeydi. yastığımın kılıfıda birkaç damla kana boğuldu. hemen tuvalete koştum. geçmiyordu lanet olası şey. yarım saatte ancak durdurabildim. burnumun kılcal damarlarında bir sorun olduğundan daha önce bu tarz kanamaları çok yaşamıştım, şaşırmadım. hemen birşeyler atıştırdım. yediğim şeylerin tadını hiç beğenmedim. bir daha ki sefere bunları da almayacaktım. bilgisayrımın başına geçtiğimde midem bulanıyordu, bilgisayarı açamadan tuvalete koştum, kustum. kendimi çok kötü zorluyordum. sanki ölüyordum. daha önce hiç bu kadar kötü kustuğumu hatırlamadım. yediğim her şeyi çıkardım. başka bir şey yiyemedim. biraz dinlenmek için televizyon açtım, tekrar kustum. bu sefer tuvalete yetişemedim, az bir şey yere de damlamıştı. çok kötü hissediyordum kendimi, sanırım yediğim şeyler fena dokunmuştu. biraz dinlenmek için uyumaya çalıştım. saat akşam 7-8 gibi kalktım. kendimi biraz daha iyi hissettim. biraz dışarı çıkıp hava aldım. eve tekrar dönüp bilgisayarı açtım. deep webe girmedim. uzun zamandır facebook’a girmiyordum. bir bakayım dedim. 26 bildirim, 2 mesaj , 5 tane de arkadaşlık isteği vardı. bildirimlere tıkladım. çoğunun oyun isteği olduğunu gördüm. mesajlara tıklayamadan kusacağımı hissettim, tuvalete koştum, zaten boş olan midemden biraz sıvı bir şeyler çıktı. çok kötü hissediyordum. bu sefer hiç kalmayacaktım. uyudum, gece 2 sıraları bir ateşle uyandım. sanki evim yanıyordu. gözlerimi açtım, evin yandığı yoktu.

    acilin yolunu tuttum…
    Tümünü Göster
    ···
  7. 32.
    +8 -1
    biraz anlayış istiyorum, işteyiz sonuçta...
    durumumu anlattım, üstümdeki şeyleri çıkarmamı istediler. don atlet kalmıştım. kalabalık bir odaya yatırmışlardı. milletin içinde (kızlar-erkekler) don atlettim. ne olduğunu bilmiyordum. herhangi bir açıklama da yapmadılar. sadece arada bir hemşire gelip, bir aletle ateşimi ölçüyordu. ne olduğunu sorduğumda henüz biz de tam olarak bilmiyoruz dedi. aradan bir süre sonra doktor geldi. son 5 gün içerisinde neler yaptığımı, neler içip yediğimi, dışarı çıkıp çıkmadığımı, hasta biriyle buluşup buluşmadığımı sordu. her şeyi anlattım (kusmuk dahil). sana karşı açık konuşacağım. menenjit olma ihtimalinden şüpheleniyoruz. kabakulak menenjiti. şu yerde gördüğün kusmukdan bir virüs bulaşmış olabilir, ama sadece şüpheleniyoruz kesin bir şey yok. bazı testlerde buluncağız fakat lütfen sorun çıkartma dedi. tamam dedim. menenjit değildim sonuçta, şüpheleniyorlardı o kadar. zaten biraz da zor gözüküyordu menenjit olmam. menenjit nasıl olunuyor onu bilmeden kendime bunu söyleyebiliyordum ya helal olsun diyorum. sabah olmuştu, uyanmıştım. hemşire ve bir adam geldi. beni tekerlekli sandalyeye oturttular. “yürüyebiliyorum” dedim. “biliyoruz” dediler. “sadece seni daha fazla yormak istemiyoruz, bu yüzden” diye yanıtladılar. adam beni zütürmeye başladı. yalnız biraz hızlı sürüyordu. hafiften korkmuştum düşerim diye. insanlara çarpabilirdik ama ustaca manevralar yapıyordu. korkutucu bir tekerlekli sandalye macerasından sonra gelmiştik. beni bir yatağa benzeyen bir yere yatırdılar. “şimdi sırtından bir sıvı alacağız, ama sakın ani hareket yapma, biraz acıyabilir” dediler. ne kadar kötü olabilirdi ki? “tamam” dedim. göbek hizasından sırtımdan iğneyi soktular. “ahhhhhhhh” diyerek neredeyse 10 cm sıçramıştım. böyle olabileceğini bildiklerinden yanımda hemşireler doktorlar beni tutmaktaydı. iğne kırılabilirdi, benim hareket etmemi engelliyorlardı. bir türlü alamadılar şu lanet olası sıvıyı. 6. kez çektiğim büyük acıdan sonra “bitti” sesi geldi. “ohhhhhhhhhh” çektim. ama bitmiştim bende. tekrar yatırdılar beni. kan aldıktan sonra derin bir uyku çektim
    ···
  8. 33.
    +6 -1
    hastalık dönemim üzerinde fazla durmak istemiyorum, bu dönemi hatırladıkça gerçekten üzülüyorum. şunları söyleyebilirim, 1 hafta boyunca özel odada yattım, gözetim altında oldum. bu sırada geri döndüğümde yapacağım şeylere ilişkin planlarım vardı. en sonunda taburcu olmuştum, fakat her ay kontröllere gidecektim. menenjiti atlatmıştım, her hangi bir hasar bırakıp bırakmadığı konusunda testlerde yapmışlardı (geri zekalı olabilirdim). neyse geçmek istiyorum bunları.

    aradan 1 hafta geçmiş ve seri katil işini geciktiğinden hala haber yoktu adamdan. insan bir arardı ama. ne yaptın benim işi diye? aramadı, durumu bildirmek için ben aradım (zaman kazanmak istiyordum) telefon çaldı çaldı çaldı. en sonunda bir kız açtı.
    “alo” dedi.
    “alo , siz kimsiniz tanıyamadım?” dedim.
    “ben h***(no name no cry)’ in kızıyım” dedi. daha önceden konuşmuş olduğum kişinin ismini öğrenmemiştim. no name no cry felsefesiyle ilerliyordum çünkü. konuştuğum herif büyük ihtimal h*** olmalıydı. bunları hızlıca düşündükten sonra kıza döndüm.
    “bu telefon h*** ‘ nın telefonu mu ?
    “evet de siz kimsiniz?”
    “h*** orda mı onunla görüşmek istiyorum?”
    “kendisi 4 gün önce vefat etti”
    “ne , nasıl yani?”
    “trafik kazası geçirdi”…
    "kaza mı ama nasıl olur?"
    başımdan aşağıya kaynar sular dökülmüştü. sevinmiş miydim üzülmüş müydüm pek anlayamadım.
    "arabasıyla giderken bir kamyonun altında kaldı" dedi. fakat bunu söylerken ses tonu hiç de iç açıcı değildi. sm (sosyal mühendislik) konusunda bilgiliydim. yalan söylediği hissene kapıldım.
    "başınız sağolsun" deyip kapattım.
    ···
  9. 34.
    +8
    düşündüm, "bu adam neden ölür, nasıl ölür, bu kadar kolay mı, komplo mu"
    sonunda bir yargıya vardım "gibtir et amk işim rahatladı oh be"

    çok sevinemedim, telefonum çaldı ve tehlikenin farkına vardım.

    numara türkiye'deki bir şebekeye aitti. tereddütle açtım.
    "hello" dedi karşıdaki ses. arkadan garip garip sesler geliyordu.
    "hello" diye yanıt verdim. "what's problem?"
    "mr *** (no name no cry) ??? "

    adımı duyar duymaz kapattım. ne oluyordu lan, nooluyor . bu kim , ismimi nerden biliyor, arkadan gelen sesler ne, nooluyor amk dememe fırsat kalmadan yeniden çaldı telefon. aynı numaraydı. soğuk kanlılığımı korumalıydım. telefonu açtım ve

    "sorry, low battery."
    "no problem mr. *** ." buralarda hatırlayamadığım bir kaç şey söyledi. sonra da:
    "we are reserach a topic."
    "what's about this topic?"
    "ıt's about h*** (no name no cry)"

    bahsettiği herif şu bizim ölen adamdı. acaba aramızdaki ilişkiyi mi anladılar diye iyici tereddüte kapıldım. kötü düşünceleri uzaklaştırmalıydım. ama bu kimdi ki amk ? nerden anlayacaktı?

    "who are you?" dedim.
    "turkish police"

    e yok artık ebenin amı ? film mi çekiyoruz lan? (diye içimden geçirdim)

    "nasıl" diye haykırdım, ulan geri zekalı, türk olduğunu niye belli ettin, beynini gibeyim diye kendime saydırdım.
    "türk müsünüz?" dedi polis. hiç dikkat etmediğim nokta ise telefonda bir bayan vardı. bunu şimdi farketmiştim.
    "ee şey ee evet" diye geveledim.
    "bakın *** bey. h*** hakkında sizinle konuşmak istiyoruz."
    "evet, de kendisi ölmemiş miydi?" oha, bu nasıl soru lan. iyice sıçtığımı farkettim. her kelimemde batıyordum.
    "evet, bundan nasıl haberiniz oldu?"
    "kızı söyledi, fakat neden bunu araştırıyorsunuz? trafik kazası geçirmedi mi? ne var bunda?" diye aslında benim de şüphelendiğim konuyu çaktırmamaya çalıştım. trafik kazasında ölmediğini ben de düşünüyordum. polisin bu telefonu üzerine emin olmaya başlamıştım."
    "eee yani şey ölmedi, öldü de yani, size trafik kazası olduğunu kim söyledi?" diye geveledi bayan. benim bilmediğim düşüncesine kapıldı. olayın ne olduğunu bilmiyordum ama bu telefon görüşmesi derhal sonlanmalıydı.
    "kızı söylemişti fakat şu an acelem var, bir toplantıya gireceğim sonra konuşursak iyi olur."
    "yurt dışında mısınız?"
    "evet de gerçekten acelem var, sonra arasınız olmaz mı?"
    "bu önemli bir mevzu"
    "neresi önemli, trafik kazası geçirmiş ölmüş işte."
    "ee peki sonra konuşsak iyi olur fakat bu konu hakkında mutlaka konuşmamız gerek."
    "sonra ararsınız" dedim ve kapattım. kadın kararsızlığa düşmüştü. çünkü gerçek ölüm sebebini açıklamak ya da açıklamamak konusunda bir fikri yoktu. bu yüzden de onun için de kapatmak daha iyi olmuştu.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 35.
    +7
    neyse olayı sentezlemeyi sonra yaparsın" dedim kendime. bir süredir deeep webe girmiyordum. biraz kafa dağıtmalıydım. açtım laptopu.

    irc kanallarında geziyordum. "tr hacker z" diye bir kanal gördüm. "gir anasını satayım" dedim. muhabbet derine benziyordu. kanal da 7 kişi vardı ve hararetli bir tartışmaya girmişlerdi. fazla zaman geçmeden garip nickli herifin teki mesaj attı.

    "***.edu.tr hacked !"
    şaşırdım, edu.tr ler den database sızdıranı gördüm fakat hackleyeni hiç görmemiştim.
    "oo adamsın" felan diye mesajlar geldi. şu garip nickli heriften 2. bir mesaj daha geldi.
    bir link atmıştı. linke tıkladım, yüklenmesini bekledim, bekledim bekledim ve "ahan da girdi" dedim.

    sitenin database si

    ne işime yaracakki diye düşündüm. irc kanalına tekrar baktım.
    "you are banned"

    gibtiri çektim. ne diye banlarlar ki diye düşündüm.

    "yoksa, hadi be olamaz??"

    database de hocaların, öğrencilerin, çalışanların bilgileri ortadaydı. bu kişisel bilgilerle bir kişinin hayatını karartmak çok kolaydı. sahte şirketler, hayali ihracatlar... bir de bulunduğumuz yıla bakarsak daha da kolaydı.

    ulan neden banlarlarki diye yine düşündüm. sadece tanıdık herifleri felan mi tutuyorlardı ki?

    neyse ipnelik değil mi,
    aradım üniversiteyi. normalde gibsen böyle bir şey yapmazdım. o an ki kafamı hayal bile edemiyorum.

    telefon çaldı, açıldı ve o arada tam tam tam diye kapının yumruklanma sesi geldi. daha hiç konuşmadan telefonu yüzüne kapayıp kapıya gittim. bir binlik seziyordum. kimseyi tanımıyordum, kapım niye çalınsın ki?

    "belki de dayımdır" düşüncesiyle delikten baktım.
    "hassssssssss"
    polisti.
    aklıma o an her türlü şey geliyordu. acaba şu ölen herifin şeyi mi? yoksa deep web de başıma açılan bir bela mı? kapıyı açmak zorundaydım. delikten bakarak evde olduğumu belli etmiş oldum. çünkü ışık kesilmişti.

    açtım kapıyı.

    hemen eve girdiler ve alt kattaki evin balkonuna inmek için benim evi kullanmak istediklerini söylediler. sebebini sordum.
    "evde silahlı bir hırsız bulunuyor" tarzında bir şey dediler. tam olarak böyleydi herhalde. çünkü o anki heyecanım ve ödümün takuma karışmasıyla bir şey anlayabilecek modda değildim.

    5 dakika sonra polis evimden ayrıldı, 15. dakikada apartmandan adamla çıktılar.
    "helal olsun, adamlar işi biliyor" diye içimden geçirdim.

    hiçbir şey olmamış edasıyla odama gittim. ne yapacağımı hatırladım.

    neyse şu üniversiteyi yeniden arayayım dedim.
    "*** üniversitesi *(burada birşeyler söyledi*"
    "merhaba, web sitenize girmek istediğimde bir indexle karşılaşıyorum. siteniz hacklenmiş."
    "evet beyefendi bu durumdan haberimiz var. şu anda siteye erişimi kestik"
    "yalnız sitenizin database i internette yayınlanmakta.
    "nasıl?"
    "sitenizin veritabanı, öğrenci bilgileri, hepsi internette."
    "lütfen hattan ayrılmayın" dedi kadın.

    bir ipnelik sezdim, telefonu kapattım. aramasa mıydım acaba?

    telefon çaldı.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +1
      Zemin katta ev tutmuştun simdi senin balkondan alt kata mı indi polisler
      ···
    2. 2.
      0
      Helal panpa.
      ···
  11. 36.
    +5
    alo, merhaba ***(no name no cry) bey."
    "merhaba" diye temkinli bir şekilde konuştum. yanılmıyorsam yine şu polis kadındı.
    "bugün içerisinde *** üniversitesiyle iletişim kurmuşsunuz. toplantınızdan sonra sizinle görüşecektik."
    "evet, haklısınız. bir bilgi öğrenmek için aramıştım, ancak gerek kalmadı" diye doğaçlama takıldım.
    "peki, h*** olayı hakkında sizinle yüz yüze görüşmek istiyoruz"
    "hasssgibkktirrrrrr" diye içimden geçirdim.
    "eee şey yalnız ben çok yoğunum bu aralar" diye geveledim.
    "bu önemli bir mevzu ve sizinle görüşeceğiz.
    "şey peki, tamam. benim oraya gelme ihtimalim yok. sizinle burada görüşmek istiyorum." dedim.
    "bizim için bir sakıncası yok. ekibimiz en yakın zamanda sizinle görüşmek için yola çıkacaklar."

    bu laflardan sonra bir buluşma ayarladık. *** hotelinde buluşmayı tercih ettim. evimde konuşmak çok sakat iş.
    gizlilik önemli diye düşünürken laptopu kucağıma aldım ve tr den haber sitelerine baktım.

    şimdi sıçmıştım.
    "esrarengiz ölümün arkasındaki sır"
    manşet aynen böyleydi. küçük yazı olarak da "iş adamı h*** (no name no cry) ölümü aralanıyor"
    zütüm çok pis tutuşmuştu. büyük bir heyecan ve korkuyla habere tıkladım. tam olarak haberi hatırlamasam da genel mevzuyu anlamıştım. h*** trafik kazası sonucu ölmüştü. h*** nın aracı, duvar ile kamyonet arasında ezilmişti. oldukça hızlı gelen gelen kamyonet arkadan çarpmış, ve olay yerinden hızla ayrılmıştı. haberde bahsedilen konu ise bir mafya hesaplaşmasının olduğuydu. bu herifin bana öldürtmek istediği herifte büyük ihtimal mafya liderlerinden birinin çocuğuydu. olayı yavaş yavaş kavramaya başlamıştım. haberin ayrıntılarını incelerken şok oldum.

    "polis, ondan şüpheleniyor.
    h*** nın son görüşmeleri incelenediğinde ukrayna' da yaşayan birisine ulaşılıyor. polis, olayın bu kişiyle doğrudan alakası olduğunu düşünüyor." tarzı bir yazı vardı.

    faka bastığımın farkındaydım. hazırlanmalıydım, hiç bir çelişki bırakmamalıydım polis ile olacak konuşmamda. önümde 2 gün vardı.

    lanet olası 2 gün.
    neler yapabilirdim ki ? acaba kaçmalı mıydım? hiç arkama bakmadan yeni bir başlangıç mı?

    gönderecekleri ekibin oldukça profosyonel olduklarını biliyordum ya da öyle düşünüyordum. soracakları sorularlarla istedikleri bilgileri alacaklardı ya da izin ben buna izin vermeyecektim.
    Tümünü Göster
    ···
  12. 37.
    +3 -3
    Bi bitmediniz amk
    ···
  13. 38.
    +7
    kendimi korumalıydım. ama elimden ne gelirdi ki? belki de bir şeyler gelebilirdi, evet evet. hemen laptopu aldım ve deep web de bir e-book sitesi buldum.
    "lying" terimini arattım. karşıma yanlış hatırlamıyorsam "the best way of the lying" tarzı bir sonuç çıkmıştı. bu ne olduğu belirsiz şeyi açtım. yeni bir web sayfasında kitabın içeriği metin olarak kaşrıma çıkmıştı. başladım okumaya.

    bir yerden gelişmeye başlamak lazım değil mi?

    yararlı bir kaynağa benziyordu.
    sadece yalan söylemeye değil, yalanın anlaşılmaması için fiziksel bazı taktikler de vermekteydi. aslında bir nevi sosyal mühendisler için gerekli bir kitap diyebilirim. kısaydı, 1 saatte bitirdim.

    gözlerimin ağrıdığını fark ettim. ekranın parlaklığından dolayı gözlerim yorulmuştu. ama artık hazır gibi hissediyordum kendimi. karşımda nasıl bir şey olduğunu bilmiyordum fakat evet, hazırdım.

    2 boyunca sürekli pratik yaptım. kendi kafamdan senaryolar uydurdum. bunları akıcı bir şekilde ayna karşısında kendime anlattım. bunları kendime de inandırdım. eğer inanmazsam bazı fiziksel etmenler yüzünden kendimi ele vermiş olurdum.
    kitabı iyi okumuştum.

    evet evet hazırdım.

    saat tamamdı.

    • **(no name no cry) görüşmeye hazır...
    otele girmiştim. otelin lobisinde aval aval dolanırken ***(no name no cry) ismini duydum. hemen döndüm. ekibi görmüştüm. beni çağırmışlardı. yanlarına gittim ve oturdum, görüşme başlamıştı.

    --
    --daha önceden bir polis panpamız güvenirlik için polisle görüşmelerini aktarma demişti. sadece biraz değineceğim--
    --

    görüşme iyi geçmişti. çoğu şeyi (tamamı değil) olduğu gibi anlatmıştım. aslında bir adam öldürtmek istediğini, benim yardımcı olduğumu falan filan. ellerinde benim görüşmelerime dair bir veri var mıydı bilemem ama kendimi doğrulatmıştım.
    benden iş çıkmayacağını anlamışlardı ve gitmişlerdi. hakkımda yasal bir prosedür uygulana bilirmiş, bu konuda da bilgilendirme yaptılar.
    ···
  14. 39.
    +6
    kendimi korumalıydım. ama elimden ne gelirdi ki? belki de bir şeyler gelebilirdi, evet evet. hemen laptopu aldım ve deep web de bir e-book sitesi buldum.
    "lying" terimini arattım. karşıma yanlış hatırlamıyorsam "the best way of the lying" tarzı bir sonuç çıkmıştı. bu ne olduğu belirsiz şeyi açtım. yeni bir web sayfasında kitabın içeriği metin olarak kaşrıma çıkmıştı. başladım okumaya.

    bir yerden gelişmeye başlamak lazım değil mi?

    yararlı bir kaynağa benziyordu.
    sadece yalan söylemeye değil, yalanın anlaşılmaması için fiziksel bazı taktikler de vermekteydi. aslında bir nevi sosyal mühendisler için gerekli bir kitap diyebilirim. kısaydı, 1 saatte bitirdim.

    gözlerimin ağrıdığını fark ettim. ekranın parlaklığından dolayı gözlerim yorulmuştu. ama artık hazır gibi hissediyordum kendimi. karşımda nasıl bir şey olduğunu bilmiyordum fakat evet, hazırdım.

    2 boyunca sürekli pratik yaptım. kendi kafamdan senaryolar uydurdum. bunları akıcı bir şekilde ayna karşısında kendime anlattım. bunları kendime de inandırdım. eğer inanmazsam bazı fiziksel etmenler yüzünden kendimi ele vermiş olurdum.
    kitabı iyi okumuştum.

    evet evet hazırdım.

    saat tamamdı.

    • **(no name no cry) görüşmeye hazır...
    otele girmiştim. otelin lobisinde aval aval dolanırken ***(no name no cry) ismini duydum. hemen döndüm. ekibi görmüştüm. beni çağırmışlardı. yanlarına gittim ve oturdum, görüşme başlamıştı.

    --
    --daha önceden bir polis panpamız güvenirlik için polisle görüşmelerini aktarma demişti. sadece biraz değineceğim--
    --

    görüşme iyi geçmişti. çoğu şeyi (tamamı değil) olduğu gibi anlatmıştım. aslında bir adam öldürtmek istediğini, benim yardımcı olduğumu falan filan. ellerinde benim görüşmelerime dair bir veri var mıydı bilemem ama kendimi doğrulatmıştım.
    benden iş çıkmayacağını anlamışlardı ve gitmişlerdi. hakkımda yasal bir prosedür uygulana bilirmiş, bu konuda da bilgilendirme yaptılar.
    ···
  15. 40.
    +4 -2
    rahatlamıştım. kendimi eve atar atmaz cehennem ateşi sıcaklığında bir suyla duş almıştım(sıcak suyu severim).

    düşünüyordum, ne yapabilirdim. param da yoktu. şu h*** herifiyle sözde anlaşmıştım. ulan adam parayı yollayacaktı ne güzel, adresimi iletmedim. harbi büyük malım. kendime saydırmaya devam ederken laptobumu aldım.

    deep webi açtım. yeni işler bulabilirdim değil mi?

    hidden wiki de gezerken general bir forum gördüm. bir konusu yoktu, her şey bulunuyordu diyebilirim. buradan para kazanabilirdim. ne yapabilirdim, . . . . yapabileceğim en iyi şeyi tabiki de!
    hack...

    açtım konuyu. web hacking, account hacking yapabileceğimi belirttim. fiyatı bitcoin cinsinden veremeyeceğim ama 100$ gibi bir meblağa denk geliyordu. bu da oldukça iyi bir rakamdı. 5-6 iş alırsam ayımı rahatlıkla çıkarırdım.

    elimde kalan son paraya baktım. az kalmıştı. biraz alışveriş yapmalıydım.
    son paramla yiyecek stoklamalıydım (dışarı çıkmayı fazla sevmezdim ben) .

    yarım saattlik bir alışveriş sonucu eve varmıştım. yiyecekleri yerleştirdikten sonra laptobuma yöneldim.
    başlığı açtım
    yükleniyordu site
    sanki yüklenmesi biraz uzun sürüyormuş gibiydi
    aklıma büyük bir teklif aldığım düşüncesi geldi
    içime doğdu diyebiliriz

    ve site açıldı.

    evet evettttt...
    ovv shit man. what happened ! what is this ovv yeah.

    amk herifin teki 52 tane account hacklememi istemiş. parayı bitcoin cüzdanıma yolladığını söylemişti. taşak geçiyor olmalıydı. daha adamla anlaşmamıştık bile.
    hemen cüzdanı kontrol ettim. evet yatırmıştı tüm parayı. dıbına koyayım bu para 1 yıl yeterdi bana. daha herifin işi bile halletmemiştik. yeah.

    verdiği accountlar bir sosyal paylaşım sitesinin accountlarıydı. 1-2 tanesini inceledim. normal sıradan kullanıcı hesabı gibi duruyordu
    ···
  16. 41.
    +4 -1
    ya da ben öyle sanıyordum ?
    adamın işini hemen halletmek istedim.
    bu kadar hesabı keylogger, fake ya da trojen ile hacklemek mümkün gözükmüyordu.
    sitedeki bir açığı kullanmalıydım. daha önceden bu sitede account hacking yapmıştım. gizli soru üzerinde bir bug vardı. acaba hala duruyor muydu?

    hemen kullanıcı adını yazdım. mail adresini doğruladım. gizli soru bugunu denedim.

    olmadı.

    aklıma hiçbir şey gelmiyordu. başka bir açık bilmiyordum bu site üzerinde. sosyal mühendisliğimi konuştursam 1 yılımı alırdı o kadar hesap. gerek yoktu.

    aslında para da yatmıştı.
    ne gerek vardı hacklemeye ?

    aslında biraz bekleyebilirdi. yeni bir açık keşfedersem bunun üzerinden işi halledebilirdim. ama dediğim gibi para yatmıştı. uzun zaman sonra elime böyle yüklü bir mebla geçmişti. harcamak istiyordum bu parayı. bitince yeni iş alırdım amk ne var.

    düşüncelerle adeta beynimi gibiyordum. aslında beynim zaten gibilmişti. sanki yaşamıyor gibiydim. mastürbasyondan zevk almayı bırakalı yıllar geçse de beynimi gibmek için devam ediyordum. ama yetmiyor gibiydi sanki.
    ···
  17. 42.
    +4
    ** markete girdim deep webde. marihuanalara baktım. evet alıcaktım bundan. bu kafayı yaşamak istiyordum.
    verdim siparişi. 1000$ küsür bir şey tutmuştu. bitcoin cinsinden herifin wallet a yatırdım.

    nasıl geleceği hakkında bir fikrim yoktu.
    "ama herkes alıyordu, elbet adamlar bir yol bulmuştur" diye düşünüyordum.

    sorularımı gidermek için adamla iletişime geçtim.

    ---
    ---
    --

    nasıl dıbına koyayım, normal kargo mu !!!
    tepkim aynen böyle olmuştu. işin aslını öğrendim.
    herif normal kargoyla yolluyormuş. malı oyuncak statüsünden gönderip magic küplerin (şu zeka küpü işte) içine koyuyorlarmış. şu ana kadar bir sıkıntı çıkmadığını söylemişti.

    tabi her aksilik beni bulur ya !!!
    yanılmamıştım.
    ne halt olduğu gümrükte belli olmuştu ya da ben öyle düşünüyordum. ama başıma hiçbir zaman böyle bir şey gelmemişti. 2 gün gümrükte beklediğini hiç görmemiştim. anlalışmıştı işte başka açıklaması olamazdı.

    lan mal gibi zaten evimin adresini vermiştim. sıçmıştım.
    hemen kaçmalıydım. buradan kurtulmalıydım.
    hay dıbına koyayım lan kargo adıma gelecekti hem de.
    kurtulmalıydım buradan.

    kaçmalıydım uzaklara, kurtulmalıydım bu ülkeden. yakalanmak istemiyordum. sadece kullanıcı olduğum için bir şey olacağını düşünmüyordum.
    ama daha önce hiç kullanmamıştım. yırtabilirdim.
    lanet olsun bu da bir işe yaramazdı. ne yapacağım şimdi ben.
    hesaplamalara koyuldum. eğer kargo anlaşılmışsa büyük ihtimal akşama kalmaz benim evdeydiler. parama baktım. elimde nakit para da yok, gibtir.
    hemen deep webi açtım. bitcoini eft yapan herifler vardı. bu işten komisyonda alıyorlardı ama nereden güvenebilirdim tüm paramı almayacaklarına.

    güvenmek zorundaydım. zorundaydım !!

    yolladım parayı.
    ···
  18. 43.
    +3 -1
    1 saat geçmişti. 1 saatin her dakikası, her saniyesi, her salisesinde heyecan, korku, adrenalin tavan yapıyordu.

    kaçmalıydım buradan. hem de olabildiğince erken bir şekilde.
    sürekli banka hesabımı kontrol ediyordum.

    ---
    ---
    --

    gibtir
    oça bak. herife yolladığım paranın %60 ı sadece hesabımdaydı.
    vaktim de yoktu. yapacak bir şeyim de yoktu. ama bana para lazımdı.

    ---
    ---
    --

    yeni bir sekme açtım...

    bana para lazımdı. kaçacaktım ulan. para lazımdı bana.
    çıldırmıştım. gözlerimin yandığını hissediyordum.
    terlemiştim. alnımdan, ellerimden, ayaklarımdan adeta su boşalıyordu.

    açtığım sekmeden hemen tefecilere bakıyordum.
    kaçıyordum dıbına koyayım. bütün parayı tıkayacaktım.
    fazla bir şey de alamazdım.
    4000$ banka hesabına.

    banka hesabına para yatıramayacaklarını söylediler. bitcoin takip edilemediğinden "only bitcoin" diyordu bin herifler.

    ne yapacaktım.
    düşünürken toparlanmaya çalışayım dedim.
    1-2 eşya mı sırt çantama koydum. biraz su ve meyve koydum.

    laptobun başına geçtim. heriflere bitcoin cinsinden alamayacağımı söyledim.
    anlamıyordu oç lar.

    kalbim yerimden çıkacaktı.
    ağlıyordum. gözlerimden yaşlar boşalıyordu. ağlıyordum lan
    aklıma annem geldi.
    keşke
    keşke hiç ayrılmasaydım evimden.
    başlarım ailevi sorununa.
    ya da keşke hep dayımlarda kalsaydım.
    ne diye bunlar olurki

    ağlıyordum.
    kalbimin her atışında kapı çalıyor sanıyordum.
    ağlıyordum.

    evet fark ettim.
    her şey bitmişti.

    kapı çalmıştı...

    buradan sonrasını şunu dinleyerek okursanız iyi olur: https://soundcloud.com/66 ... -kanunsuzlar-instrumental

    ---

    "heyyyyyyyyyy
    • ** do you remember meeeeeeee"

    bu kimdi lan. bu kimdi
    polis olamazdı.
    ismimi biliyordu.
    kim di bu herif.

    "open the door.
    we have a deal with youuuu"

    yoksa lan yoksa ?

    "hahahaha ı know, you are in the home.
    ı, ı sent you a money for job."

    kapıyı hala yumrukluyordu.
    tek kişi olamazdı.
    silahsız da gelmiş olamazdı.
    sorulması gereken soru beni nereden tanıyor, kim bu ve evimi nasıl buldu?

    ulan bunları şimdi mi düşünmeliydim.
    herifler az sonra gibecek belamı.

    kaçmalıydım.
    run ** runn *runnnnnnnnnn
    laptobu çantaya koydum.
    balkana çıktım.
    atladım ve koşmaya başladım.
    uzun zamandır koştuğumu hatırlamıyordum. nasıl bir histi onu da bilmiyordum.
    ama koşarken ağlıyordum. göz yaşlarım, rüzgarın etkisiyle gözlerimden ayrılıp adeta hava da asılı kalıyordu. sanki arkamı dönsem hava da onları asılı görecektim.

    ama arkadamdan bu heriflerin geldiğini de bilebiliyordum.
    sesler duymuştum.

    kaçtığımı anlamışlardı.
    ne yapacaktım ulan.
    kaçıyordum arkama bakmadan.
    koşuyordum önümü göremeden.

    uzaktan sıksalar belki indirirlerdi beni.
    ama istekleri nedir bilemezdim.
    evet belki indirmek istiyorlardı beni.

    yapacak bir şeyim yoktu. polisi arayamazdım. onlara sığınamazdım.
    tek yapmam gereken aradaki farkı açıp bir yere saklanmaktı.

    ama tıkanmıştım.
    koşamıyordum.
    adamların nefesini boynumda hissediyordum.

    bitmişti be.
    buraya kadardı.
    rüya sona ermişti.

    hani böyle ölmeden önce gözlerinizin önünde film şeriti geçer diyorlardı ya. aynısı olmuştu işte.
    durmuştum.
    olduğum yerde duruyordum.

    küçükken bigibletten düşmüştüm.
    ağzım burnum, dizlerim gibilmişti.
    üstüne bir de babam dövmüştü.

    hacker dostum geldi deep webdeki.
    içime doğmuştu. yakalandığını düşündüm.

    lisedeki ingilizce hocam gelmişti. seviyordum be o kadını.
    gençti, güzeldi.

    buraya kadardı.
    son bir adım her şeyi bitirebilirdi.

    emin miydim bilmiyordum.
    ama bunu yapmam galiba en doğrusuydu.

    hazırdım.
    yok yok değildim.
    ama yapmalıydım.

    kaçamazdım.
    bu kadar.
    rüya sona etmişti...
    Tümünü Göster
    ···
  19. 44.
    +9 -1
    1 adımı attım.
    adeta bebek ciyaklaması gibi bir ses duydum.
    bir acı.
    büyük bir acı.

    ehueheuhueeu
    ne olduğu hakkında hiç bir fikrim yoktu.

    gözlerimi zorladım.
    açtım.

    birisini gördüm.
    anneme çok benziyordu.
    annemdi herhalde.
    "anne" dedim

    bir şey demedi bu kadın.
    değildi herhalde.
    gözlerimin makrosu yerine gelmişti.
    ulan annemdi bu işte.
    ağlıyordu.
    konuşmak istiyordu, ama konuşamıyordu.

    bitmiş miydi yoksa her şey.

    kurtulmuştum lan.
    doğru mu ?

    ehehehe bitmemiş tabi ki.

    miş li anlatıyorum.
    bunları sonradan öğrendim tabiki.

    şevroletin teki gelmiş koymuş amk.
    kaç metre uzağa atmış ipne.

    1 hafta yoğun bakımda kalmışım. annem ve babama ulaşmışlar. onlar da dayıma söylemişler.
    dayım ilgilenmiş hemen.

    sürekli uyutmuşlar amk.

    sonra türkiye' ye naklim olmuş işte.

    türkiye' de gözlerimi açtım.

    sıkıntı yok, sağlık yerinde.

    neyse amk sonra tekrar ukrayna'ya gitmek zorunda kaldım.

    şu utandırıcı meselesinden dolayı.

    ilk kez aldığımı, denemek amaçlı olduğunu söyledim.

    para cezası verdiler ve ülkeye girişimi yasakladılar. amk çok meraklıydık sanki ülkenize.

    babam gibti belamı. ulan eşek kadar adam olduk yine dayak yedik.

    neyse anneme affettirdim kendimi. sıkıntı yok o konuda.

    hee diğerleri ne oldu derseniz hiç gibimde değil. umarım karşıma da çıkmazlar.

    kurtuldum herhalde o binlerden.

    şu anda ne mi yapıyorum?

    gibindirik bi teknoloji mağazasında satış görevlisiyim.

    lan sabah 9 akşam 10 a kadar mağazada ayakta oluyorum.
    bazen gece 3 e kadar mağaza da kaldığımı biliyorum.

    bir de asgari ücret alıyoruz işte.

    ailemle kalıyorum.
    eş adayı yok, bakacağız artık. bu parayla bulabilir miyim bilemem.

    demek istediğim şu illet hayatımı gibti.
    aman girmeyin.

    vay be yıllar süren yazım burada sona erecekti.
    vay be duygulandım.

    yazmayı düşünmüyordum.
    işlerden vakit kalmıyordu ve sözlükte ortam eskisi gibi kalmadı. sözlüğü de girmiyordum zaten.
    geçenlerde girmiştim. özelden çok taciz aldım.

    bitireyim dedim.

    efsane bir başlık olamadı ama okuyanlara teşekkürler.
    hayatımda hiç bu kadar küfür yememiştim. ama canınız sağolsun.

    hadi allaha emanet.
    başlığa arada girer bakarım.
    ···
    1. 1.
      0
      Panpa +9 sallama itemi kaç M dükkana koy ben alirim
      ···
  20. 45.
    0
    Eski hikayeyi hortlatip durmayin huur cocuklari
    ···