/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    +3
    nereye gidiyoruz peki?
    - gittiğimiz yeri de bilmiyorum.
    - ya sen benle dalga mı geçiyorsun?

    bunu söyledikten sonra aklıma absürd şekilde " salak yemin ederim gerizekalı bu çocuk " 'daki " ya sen beni niye çağırdın " repliği geldi aklıma...

    - karargah değişir sürekli, biz de bilmeyiz yerini çoğu zaman.
    - ne karargahı?
    - gideceğimiz yerde anlatılacak aykut sakin ol.
    - bana bak beni bulaştırma pis işlerine.
    - daha ne kadar bulaşabilirsin ki aykut?

    haklıydı. kendim istemiştim bu durumu.
    ···
  2. 27.
    +3
    - deniz bizimle çalışmaya istekli bir arkadaş getireceğini haber verdi bir süre önce. bu sebeple buradasın.
    - ne iş yaptığınızı bilmiyorum henüz.
    - anlayacaksın. yan odaya geç daha sonra tekrar bizim yanımıza gel.

    bu isteğin sebebini anlayamamıştım ama istemsizce itaat ettim, başka şansım yoktu ne de olsa.

    odadan çıktım, sağ tarafta şoför bekliyordu. yanına gittim, kemerinden silahını çıkarıp bana verdi ve odaya geçmemi işaret etti. anlam veremeyerek kapıyı açtım.

    oda penceresizdi, kapıyı açmamla içeri dolan ışık içerde bir kadının olduğunu fark etmemi sağlamıştı. kapı şoför tarafından tekrar kapandığında, karanlık bir odada tanımadığım bir kadınla yapayalnız kalmıştım.
    p
    ···
  3. 28.
    +3
    artık plan yapmaya gerek yoktu, işler deniz'in istediği gibi yürüyecekti ne de olsa. korkmuyordum garip bir şekilde, hissettiğim en baskın duygu meraktı. deniz'in evine vardım ve kapısını çaldım, kimbilir kaç kişinin son gördüğü ev olmuştu burası?

    kapı açıldı. gayet normal görünüyordu deniz, ağlamış birinin ifadesi yoktu yüzünde. hiçbir şey söylemeden kolumdan tutarak içeri aldı beni.

    - teşekkür ederim geldiğin için.
    - önemli değil. ne oldu?
    - göstereceğim.

    salona aldı beni. içerde bir adam daha vardı.
    ···
  4. 29.
    +3
    adam artık güçten düşmüş kadınla oynamaya başlamıştı. giysilerini yırtıyor, elindeki bıçakla vücuduna çeşitli şekiller çiziyordu. garip bir şekilde kadını öldürmek istemiyor gibiydi, ona şefkatle yaklaşıyordu adeta. bıçak olmayan eliyle kadını okşuyor, kulağına bizim duyamadığımız bir şeyler fısıldıyordu. duyulan tek şey kadının hıçkırıkları arasındaki boşlukları süsleyen çığlıklardı.

    adam bu ritüele bir süre daha devam ettikten sonra aynı soğukkanlılık ve ifadesizlikle kadının boğazını kesti. oluk oluk akana ellerini uzattı ve avucuna doldurduğu kanı kendi vücuduna sürmeye başlamıştı. eski çağlardan kalma bir ritüeli gerçekleştiren bir şaman gibiydi adeta, ne yaptığını biliyor olmalıydı. işini bitirdikten sonra eserine son bir bakış daha attı, daha sonra odayı terk etti.

    - gösteriden memnun kaldın mı aykut?

    • **

    beyler bugünluk bu kadar olsun yoruldum inanın.
    ···
  5. 30.
    +3
    deniz kızmı erkekmi ona göre
    ···
  6. 31.
    +3
    ilgimi çekmeyen felsefe faslı sırasında denizin deep web denen illetle ilk tanışmasının babası yüzünden olduğunu öğrendim. babası denize tecavüz edişini broadcasting şeklinde deep webin derinliklerine sunuyormuş. duyduklarım başlarda ilgimi çekmiyordu ama sonra merakla dinlemeye devam ettim.

    - aynı şeyi ikinci sefer yaptığında kararımı vermiştim aykut. hapiste yatmaktan daha büyük bir cezayı hakediyordu çünki o.2. seferden sonra yastığımın altına ekmek bıcağı koydum. artık geceleri uyuyamıyor onun gelmesini bekliyordum.onu en savunmasız olduğu anda,en beklemediği anda öldürecektim.3 gün sonra odamın kapısının aralandığını duydum. nihayet finale yaklaşıyorduk. bana 2 kere tecavüz edip gündüz hiç birşey olmamış gibi davranan bu adamı öldürecektim. yanıma gelmesini bekledim. önce bilgisayarı masaya bıraktı.o anda hatırladım. geçen seferlerde de bilgisayarı masanın üzerinden alıp çıkmıştı odamdan. aklımda başka şeyler olduğundan olsa gerek dikkat bile etmemiştim ama o anda gözümün önünde canlandı herşey. sonra tekrar sinsice sokuldu yanıma. bıçağı elimde tutuyordum. boynumdan öpmeye çalışırken ilk darbeyi indirdim karnına.ne olduğunu anlamasına imkan tanımadan 3-4-5 diye devam ettim. belki ilk seferde ölmüştü ama ben devam ettim. acımı çıkarırcasına defalarca bıçakladım onu. sonra ağlamaya başladım belki bir saat ağladım aykut...

    -peki nasıl bulaştın bu illete?

    -izleyicilerden biri çat pat türkçesiyle bana yardım edeceğini, adresimi mail hesabına atmamı ve o kapıyı 4 uzun 3 kısa şeklinde çalmadan hiçkimseye açmamamı, kimseyle görüşmememi ve hemen bilgisayarı kapatmamı söylemişti. kaybedecek bişeyim yoktu aykut. hapise girmektense bu pgibopata teslim ettim kendimi.

    -sonra ne oldu?

    -başka bir yere gidelim lütfen aykut.

    zaten baskın taraf olan deniz otoriteyi tamamen eline almıştı artık. içimdeki merak ve korku silsilesi arasında tamam dan başka birşey çıkamadı ağzımdan. deniz ödedi hesabı ve pubdan ayrıldık.
    p
    ···
  7. 32.
    +2
    uyandığım anki pgibolojimi kelimelere dökmeye dünyanın hiçbir dili yetmez. etrafıma bakındım, uyandığım zaman evimde olduğuma ilk defa şaşırdım o sabah. evet, yaşıyordum ve evimdeydim. dün yaşananlar rüya mıydı? sanmıyordum, sanki o lanetli çayın kokusu hala burnumdaydı...

    deniz'i bulmalıydım. cevaplarım ondaydı. üstüme giyinip doğru işyerine yollandım. kapıdan içeri girdiğimde deniz'i 9 yaşındaki bir çocuğa, alacağı bilgisayarın özelliklerini anlatırken buldum. böylesi şeytanlar sokaktaydı, aramızda yaşıyorlardı. işin sosyolojisini sonraya bırakarak deniz'in karşısına dikildim.

    - dün ne oldu?
    - ne?
    - dün ne oldu!!
    - neden bahsediyorsun?
    - doruk'tan.

    tuhaf bir şekilde suratıma bakıyordu.

    - oturup sohbet ederken bayıldın bir anda. biz de seni evine bıraktık.
    - doruk nerde şu anda?
    - şey, yurtdışına çıktı uzun bir süre gelmeyecek.

    hadi ya?
    ···
  8. 33.
    +2
    - aykut lafı çok dolandırmayacağım. sen temiz bir delikanlıya benziyorsun, öncelikle seni de bu işe karıştırdığımız için özür dileriz. fakat deniz senin bunu kaldırabileceğini düşündü.

    neyi ulan neyi? deniz barbie bebek yapmacıklığında bir gülümseme oturtmuştu suratına.

    - beni öldürmeni istiyorum senden.

    odada sessizlik konuşuyordu artık. doruk ve oturduğu koltuk nedense yan dönmüştü ve yukarı doğru çıkıyordu. sorunun onda değil, benim, bayıldığım için yere doğru düşen kafamda olduğunu uyandığımda fark ettim.
    ···
  9. 34.
    +2
    Takipteyim bin
    ···
  10. 35.
    +2
    - aykut, doruk. doruk, aykut. siz takılın ben çay hazırlayıp geliyorum.

    çay? çay nedense ortama pek uygun değildi. çay içilen bir evde bu tip cinayetler işlenmesi nereden baksan saçmaydı aslında... bu absürd düşünceleri kafamdan atarak doruk'a odaklandım. kimdi bu herif?

    - arkadaşı mısınız deniz'in?
    - evet, bir süredir tanışıyoruz.
    - nereden?
    - internetten.

    bu gece bu evde bir şeyler olacağı belliydi.
    ···
  11. 36.
    +2
    saçma bir komedi filmi açtım, bir kez bile güldüğümüzü hatırlamıyorum. kafamdan binbir çeşit düşünceler geçiyordu ki deniz'in sesiyle kendime geldim.

    - aykut gitsem sıkıntı olur mu? baya yoruldum, dinlenmek istiyorum biraz.
    - tabi tabi geçireyim seni.
    - iyi geceler.
    - sana da.

    kapı kapandı, derin bir soluk verdim yaşadığım her şeyi dışarı atmak istercesine. deniz'in soğukkanlı şeytaniliği karşısında buz kesmişti her tarafım. kaç kişiyi öldürmüştü? nasıl bu kadar normal gözükebiliyordu? beni de öldürecek miydi? ve en önemlisi neden yapıyordu bütün bunları?

    anlamak istiyordum. anlamak için her şeyimi verebilirdim, geri dönüşüm yoktu artık.
    p
    ···
  12. 37.
    +2
    Devam binli
    ···
  13. 38.
    +2
    sıradan ve mutlu bir aileydik. zaten sıradanlık mutluluğu getirir bana kalırsa, en azından mutsuzluğa giden kapıları kapatır. hiçbir aşırılığa kaçmadan ölür gidersin. annem de aynen bu şekilde öldü işte. evet, mutluydu öldüğünde. 8 yaşındaydım o sırada, cenaze işlemleri süre gelirken uzun süre evde yalnız kalıyordum, bu ilerleyen günlerdeki iç yalnızlığımın bir provasıydı sanki.

    ilk birkaç hafta ağlayamadım. çünkü bilmiyordum ölümü o yaşta, aklıma sokamıyordum. bir süre sonra annemin bir daha gelmeyeceğini tam olarak anladığımda artık gecelerime gözyaşlarım eşlik etmeye başladı. hıçkırıklarımı duyan babam gelir teselli ederdi beni geceleri. evet, tutunacak tek dalım babamdı o sıralar. bir gece onu da kaybetmemle beraber, rüzgarlı bir havada elden kurtulmuş uçurtma gibi savruldum.
    ···
  14. 39.
    +3 -1
    yaklaşık bir hafta boyunca normal hayatıma devam ettim. deniz de aynı oyunu oynuyordu, bir şeylerden şüphelendiyse bile kesinlikle belli etmiyordu. iyi bir oyuncu olduğunu biliyordum zaten... 1 hafta sonunda aramızdaki sessizliği bozacak bir hamle geldi deniz'den.

    - aykut benim televizyonun uydu alıcısında sorun var galiba. bugün gelip bakabilir misin?

    bakabilir miyim? bakabilirdim elbette. soğukkanlı bir katil olmasaydın eğer...

    - şey, bugün işim var aslında biraz. başka bir zaman baksam?
    - yarın?

    kurtuluşum yoktu bu pislikten.

    - pekala yarın olur.

    içeriye bir grup müşterinin girmesiyle bir süreliğine kurtuldum deniz'den.
    ···
  15. 40.
    +2
    hiçbir şey söylemeden evimin sokağına saptım ve eve geçtim. üstümdekileri çıkarmadan yatağa uzanıp düşüncelere daldım. yarın ne gösterecekti bana deniz? babasını öldürdükten sonra hayatını nasıl yoluna koyabilmişti ayrıca? ve her şeyden önemlisi deniz gibi kaç kişi dolanıyordu sokaklarda?

    kabuslar içinde bölük pörçük bir uykuyla 9 gibi kalktım. zombi gibi hissediyordum kendimi, aç olmama rağmen iştahım yoktu. kahvemi yudumlarken telefonun çalmasıyla tüm bilişsel fonksiyonlarım yerine geldi. evet, bugün büyük gündü.

    - alo?
    - hazır mısın?
    - evet.
    - iyi 5 dakikaya geliyoruz.

    kapandı. " geliyoruz " da neydi?
    ···
  16. 41.
    +2
    kahkahalarım içinde bulunduğum tuhaf durumdan dolayı haddini aşmaya başlamıştı. deniz'in telefonun çalması kendimi toplamam adına bir fırsat yarattı. " beni istediğin zaman arayabileceğini kim söyledi sana?" dedi kısık sesle telefondaki kişiye, eliyle müsade isteyerek kalktı masadan o güzel şeytan.

    ne olacaktı şimdi? hiçbir şey olmamış gibi devam edebilecek miydim? bunu istesem bile yapamazdım, zira içten içe bu durumla karşılaşmaya can attığımı biliyordum. burada duramazdım, daha fazla heyecan lazımdı bana. hayatımda ilk defa önemli bir şeylerin parçası olmuş gibi hissediyordum kendimi.

    - özür dilerim aykut. nerede kalmıştık?
    - dövmenden bahsediyordun.
    - ah evet, hayırdır sana nerden esti bu istek?
    - değişiklik iyi gelir diye düşündüm. gelip geçici tatminler işte naparsın?

    konuşurken gözlerinin derinlerine bakıyordum, o şeytana dair bir ipucu bulmak adına. hayır, bunca kanıta rağmen sanki yanılmıştım, bu kızda kötülüğe dair hiçbir emare yoktu. bir adım daha ileri atmayı düşündüm ve ağzımdan şu sözler döküldü:

    - bana gelsene film falan izleriz.

    her şey benim dışımda gelişiyor gibiydi, planlar kuruyor, eyleme geçiyordum fakat sanki bunları yapan ben değildim...
    ···
  17. 42.
    +2
    Devam kardesim
    ···
  18. 43.
    +2
    kendimi hiç olmadığı kadar güçlü hissediyordum. sanki o sabah kalktığımda 10 yaş büyümüş gibiydim. gerçekten de kaybedecek bir şeyi olmayan bir insanı yenemezsiniz, o an bunun farkına vardım. canavara karşı gelmeyecektim kesinlikle, oyun onun istediği gibi oynanacaktı bir süre. rehavete kapıldığı an, sonsuza kadar kaybettiği an olacaktı.

    günler bu periyotta akıp gidiyordu. okuluma gidiyor, geldiğimde babamla olabildiğince az muhattap oluyor ve gece canavarla baş başa kalıyordum. son zamanlarda bir değişiklik yaşanmıştı bu olaylarda, geceleri bize bir kamera eşlik ediyordu. daha sonra bu videoları bilgisayara yüklüyordu. bu bana iyi bir fikir verdi.
    p
    ···
  19. 44.
    +2
    yine hıçkırıklara boğulduğum bir gece babam geldi yanıma. artık annemin yokluğuna değil, babamın yanıma gelmesi için ağlıyordum geceleri. geldiğini görünce gözyaşlarım diniyordu kendiliğinden. yanıma oturdu, ağırlığıyla yatağı çökertti ve fizik kuralları gereği onun kucağına doğru yaslandım. okşuyordu saçlarımı, tüm sıkıntılarımı unutuyordum o çocuk aklıma o anlarda.

    fakat o gün beni her zamankinden farklı şekilde okşadığını hissettim. ayrıntıya girmek istemiyorum fakat bana sakin olmamı, kötülüğümü istemediğini söylüyordu sürekli. üstümdeki giysileri çıkarttı. neler olduğunu anlamıyordum ama korktum nedense, tekrar ağlamaya başladım. o sığındığım limanı, tüm savunmasızlığımla kendimi teslim ettiğim babamı da kaybedersem yaşamamın ne anlamı kalacaktı ki?

    babam işini bitirdikten sonra tekrar saçımı okşamaya başladı. düşünemiyordum o sırada, sanki ruhum bedenimden ayrılmış, kendimi izliyordum. algılarımı yitirmiştim. kalktı ve çıktı odadan. artık odada da, hayatta da yalnızdım. hayat, küçük omuzlarıma bu yükü yüklemeyi uygun görmüştü. önümde iki seçenek vardı, mücadele mi edecektim, boyun mu eğecektim
    ···
  20. 45.
    +2
    Yapıştır bakalım.
    ···