1. 1.
    0
    81 yaşında kalp hastası bir dedeye sahibim. sahiptim.. geçen ay, aylık ziyaretlerimden birini gerçekleştirdim. bir şeyler yedikten sonra tv karşısına zütürdüm ve tv izlemeye başladı. yemek masasında, onu karşıdan görecek bir açıyla onu izliyordum. önümde duran bilgisayarla uğraşıyor gibi görünmeyi ihmal etmiyordum. 1 saat kadar baktım bu yaşlı adamın yüzüne, her kırışıklığa saçma duygusal anlamlar yükledim önce, sonra her kırışıklığın dahilindeki acıyı gördüm yüzünde. ama kırışıklıklara bakmayı kesip yüzünün geneline bakınca, huzurlu görünüyordu, her şeyden arınmış ve bekleyen. ölümü bekleyen.. 15 dk sonra ilaç alması gerekiyordu, gözleriyle bana bakıp ölümü erteleme zamanının geldiğini anlatmaya çalıştı birkaç kez. ama umursamadım, karşısındaki eski yeşil koltuğa oturdum ve bedeninin nerdeyse tamamı felçli olan bu adamı izlemeye koyuldum. ilk 10dk ne yapmaya çalıştığımı anlamadı. ama o son 5dk, gözlerinden öyle büyük bir korku akıyordu ki, tasviri imkansız. sanki 81 yaşında tüm trenleri kaçırmış bir adam değil de, henüz doğmuş bir bebek gibi ölümden korkuyordu. yaşayacak çok şeyim var der gibi bakıyordu. ama yoktu. hem de hiç. son 5dk bu korkan gözlere baktım yalnızca. ve zaman dolmuştu. korktuğu için kalbi çok daha hızlı çarpmaya başladı, hızlı hızlı nefes alıp veriyordu, minik ve yaşlı iniltiler duydum bu gözleri genç adamın çıkardığı. ve sonra titremeye başladı, gözleri kapanır gibi oldu, sadece gözlerinin beyazını görebiliyordum, titremeye devam etti.. tanrının varlığı için güzel bir kanıt olabilirdi bu, şahane portresinin son rötuşlarıydı, ufak fırça darbeleri, bu muazzam çirkinlikteki tabloyu noktalayan darbeler. ve resim bitmişti. hem de benim iznimle. 81 yıl boyunca itinayla işlenmiş bu çirkin tablo nihayetlenmişti. sergilik milyonlarca tablonun arasına koyuldu, tek bir farkla, bu sefer üzerinde benim de imzamın olduğu bir tabloydu bu.
    ···
  2. 2.
    0
    ···