-
126.
+2"Adamla uzun süre konuştuk kabusların peşimi bırakmadığını her gün rüyalarımda min-el cehennemin sözünü duyduğumu söyledim. Yalnız kalamadığımı sürekli birinin beni izlediğini hissettiğimi söyledim.
Kargaların peşimi bırakmadığını gölgelerin hareket ettiğini gördüğümü söyledim. Çevşenlerden ve hatta Ahtapot'un dedesinin ne haltlar yediğinden bahsettim. Kısacası o baharda ve yazda neler yaşadıysam hepsini anlattım.
Adama yalvarıyordum resmen abi beni bu durumdan kurtar diye. Gözlerim kararmış ağlamaya başlamıştım. Bu genç yaşımda üzüntüden tansiyonum düşmüştü. Ne ara bu hale gelmiştik ha ne ara. Huzurluydum lan parasızdım ama huzurluydum. Mutsuzdum ama huzurluydum amık. Elimde hiç bir şey kalmamıştı artık. Ben yoktum hayatım yoktu." -
127.
+2Beyler biliyorsunuz işte Toros'u (Not plakası 06 JTM 06 değildi) uyuz uyuz 6 saat te gelmişti tabi biz de o arada otelde uyumuştuk yine aynı pozisyon amık yorganlardan yer yatağı kanepelere uzanmak felan işte anlayın amık. Her neyse amık sigaraları yaktık 5 saat sonra uyanınca meyve sularını felan aldırttık Teoyla Meteye yemek söyledik şöyle sanki kutlama var amık.
Teoyu ilk defa sakin görüyordum. Mete de bana olan kinini sanki birazcıkta olsa atmıştı. Yiyor şakalaşıyor sonunda bitti diye dua ediyorduk. Birkaç saat sonra bir telefon geldi Hocam arıyordu. işte şehir girişine geldiğini bizim yanına gitmemiz gerektiğini felan söylüyordu bizde tamam dedik. Otelden çıkışımızı yaptık hesabın 2 katını ödemiştik. Ne de olsa odalarının anasını gibmistik.
Neyse birkaç dakikaya hocayı bulmuştuk. Hocaya dedim ya hocam sizin arabayı buraya bırakalım bizimkiyle gideriz dedim. O da kabul etti ama hoca geldiğinde saat dana 12 ye gelmemişti amık aklımız çalışmıyordu ki. Gündüz körü Jandarmanın kollarına kafa atacağımız. -
128.
+2Ben bunları okurken Muhammet çoktan yanıma gelmişti. Kağıtı Muhammet'in eline tutuşturdum ve masanın üzerindeki çevşeni de boynuma takıp dayının çürümüş bedenin altındaki yatağın altına baktım altı leş gibi kokuyordu. Sandığı çok geçmeden gördüm. Sarılı parılı hoş bir sandık yatağın dışına çektim, elime alıp zütürdüm Muhammet'in yanına ve masanın üzerine vurdum sandığı baya ağır bir şeydi amık.Tümünü Göster
Yüzümde bir gülümseme vardı amık. Muhammet'in çıkarken yanında getirdiği baklava paketini açtım yanımda çürümüş beden olmasına rağmen attım ağzıma bir tane amık gülümsüyordum yaklaşık 2 haftadır ilk defa gülümsüyordum açtım isim listesi kağıdını baktım amık 6 kişi var biri dedem zaten mefta bir diğeri Cevdet münafığı o da ölüm döşeğinde amık. 6 kişi biner altın aldıysa amık +1 de Selman amca yani yedi kişi 7 bin altın almışlar amık. Yani bana kalan gidip Selman amcanın altınları gömmek ve finito amık geri kalan parayla huzurla yaşayacaktım öncelikle buraları bir halletmemiz gerekiyordu. Alt kata indim bir sigara yakmışım zaten dudaklarımdan gülümsüyor namussuz sigara. Meteye dedim Teoyuda al gidin arabayı alın getirin. Bunlar mırın kırın etseler de sonunda ikna oldular.
Tekrar yukarı çıktım Muhammet mektubu okumuş, sandığı da çoktan açmıştı. Sandık ağzına kadar altın doluydu amık kanlı altındı ama yinede mutlu ediyordu lan adamı. Dedim kardeşim altını da alıp Cevdet abiye gideceğiz bini ne yapıp ne edip konuşturacağım. Bu altını nereden aldılarsa oraya zütüreceğiz sonra da gömüp yolumuza bakacağız.
Amık bu bin mutlu ben mutlu takılıyoruz oynuyoruz felan tabi. Hayat güzel ama önce yapmamız gereken ardımızda delil bırakmamak için altın sandığını bizim bebelere verecektik ve öncen yola çıkaracaktık ve polise haber verip olaydan sıyrılacaktık. Günler sonra Selman dayıyı öldürmekten dolayı içeri giremezdim.
Bizim bebelere altını verdik çıkıp gittiler "Güzelce de tembihledim gidin biz birkaç saate aramazsak ne yapıp edin o binden laf alın" dedim. artık bu meselenin bitmesi gerekiyordu. Polisleri aradık tabi onlar gelene kadar kıpırdamadık bile mektubuda hemen yaktık yok ettik. Zehra abla altından felan haberi olmayacaktı ama zaten de altına felan ihtiyacı olan biri değildi koca zengindi yani sıkıntısı yoktu.
Polisi aradık birkaç dakikaya geldi işte ifadeler alındı Zehra Ablaya haber verildi geldiler felan enişteyle. Allah tan beni hatırladı Zehra abla yoksa işler yaş beyler eve ziyarete geldiğimi kızının beni tanıdığını felan sözledim kapıyı açmayınca da korkup camı kırarak içeri girdiğimizi felan sıçıyorum yani boş atmıyordum. Zehra abla ağlıyor bir yerden felan ama amık görmeniz lazım cesede ilk bakan polis kusa kusa kaçtı. Tatlı felan var amık bir de masanın üzerinde lanet olsun ya. Amık sigaraları yaktık 4-5 saat polislerle uğraştık felan (Not:Selman dayının cenazesine gitmedim.) -
129.
+2Hemen bir parça odun aldım kömürlükten gerekirse camı kırcak sonrada eve girecektim. Polisler gelse de Selman amca beni kurtarırdı ne de olsa. Biraz daha kapıyı kırarcasına vurduktan sonra baktım olmuyor evin arka tarafına geçtik orada hem bizi görecek kimse yoktu hem de buradaki pencere yere daha yakındı.
Kırdım camı içeri girdim normal bir evdi 1. kattaydım bizimkiler gibi aile bireyleri kesinlikle taban katta oturmazlardı çünkü orası gayet soğuk olurdu. Selman amcada üst katta olmalıydı diye düşündüm. hemen ahşap merdivenleri çıktım. odaları tek tek geziyorum yatak odasına girmiştimki. Oracıkta kusacaktım, Selam dayı yaklaşık 5-6 ay önce nalları odasında yatarken dikmiş gibi beyler.
Beyza çarşafların üzerinde kurtlar kemiklerinden ayrılan eti yiyordu. Midem kalktı amık Teo bunu görmemeliydi. Cama çıktım bizimkilere bağırdım işte gelin diye ama Meteye Teoyla alt katta kalın Muhammet sen yanıma gel dedim.
Bunlar gelene kadar bir sigara yaktım artından etrafı kolacan ediyordum ki. Aynalığın önünde kızıma yazan bir mektup buldum. Hemen açtım amk münafık'ı ne yazmış olacakki acaba.
Zarfı açar açmaz bir çevşen daha düştü. Vay anasına neydi bu cevşen aşkları bu adamların.
Her neyse koydum cevşeni masanın üzerine Kağıdın katlanmış yüzeyini açıp okumaya başladım. -
130.
+2Avukatın tozlu masasının üzerine yavaşça döktüm içindekileri.
1 tane çok eski, yeşil bir anahtar.
1 tane hesap cüzdanı
1 mektup
2 tane muska ve
sanırım sakalından bir tutam vardı zarfın içinde. Sakalını neden koyduğunu o zamanlar onu hatırlamam için felan sanıyordum meğer çok daha taktan meseleler varmış.
Mektubu yırtım. Kağıdı elime alıp okumaya başladım. Ha bu arada dedem tahsilli taşaklı bir adamdı ha okumuş birkaç dil bilen alim bir zattı kendisi öyle boş adam değildi.
Sevgili Torunum Ahtapot
Öncelikle bu mektubumu okuyorsan beni gömmüş ve avukatımdan sana bıraktığım zarfı almışsındır.
Neyse mevzu bahis o değil, şimdi içene düştüğün konum oldukça üzücü biliyorum ama hayat önünden akıp gidiyor. Ailenin kalan diğer üyelerini nasıl unuttuysan beni de unut gitsin. Tabi unut dediysek arada sırada fatihanı da esirgeme.
Son olarak evlerden birini satıp xxxx kuruluşuna bağışlamanı ve arkamdan sık sık dua etmeni istiyorum. -
131.
+2Ben yüzümü yıkıyorum Muhammet bini peşimde ne oldu kanka yüzün kireç gibi diyordu. Giben mi bunu yoksa sabaha mı bırakırsın bu bini. Korkudan ne yapacağımı bilemedim amık gib'i çıkardım işiyemedim o derece neyse yüze su vura vura bir süre sonra kendime birazda olsa gelebilmiştim.
.
.
.
Gözlerim karara karara indim aşağıya bizim bebeler yine masadaydı köpek gibi yiyorlardı binler Abdül mutfakta bir şeyler kesiyordu bir an mutfağın merdivenlere bakan camından bana baktı korkmuştum ama birşey diyemiyordum. Abdül iyi çocuktur ama biraz pgibodur.
Hani çabuk sinirlenen atarlı tipler olur ya işte Abdül onlardandı tam bir mevzuya çağırmalık adamdır yani. Lafı uzatmayayım rüyamdaki gerçek olsa pekte şaşırmazdım yani beni de doğrayabilir güvenemiyorum da.
(Spoiler: Abdülle bu olaylar bittikten sonra bir kere bile görüşmedik. Ne aradık birbirimizi ne de sorduk.) -
132.
+2Bunu okurken bizim Teo ve Muhammet "kesin adama ne bıraktın ki zaten dibina koyim. Evin teki de gitti bu çocuk nasıl doysun şimdi diye düşünüyorlardı. Ki ne yalan söyleyeyim hesap cüzdanını açana kadar ben hafiften "evin biride gitti" demedim değil.Tümünü Göster
Meraktan ve avukatın tasdik etmesi için hesap cüzdanını da açtım. Ama o ne dıbine koyim şaşkınlıktan küçük dilimi yutmuştum. Biraz önce zar zor açılan gözlerim şimdi kocaman olmuş rakamlara bakıyordu.
Hesap cüzdanında tam 1milyon 453 bin lira vardı beyler. Bu parayı üst üste koysan dedemin boyunu geçer. Ben mi yanlış görüyorum diye avukata onaylattım. Bizim çocukların yüzünü görmeniz lazımdı ama elemanlar yüzüme bakıyorlar sevinmelerimi gerekiyor yoksa matem mi tutmaları gerekiyor tam arasında kalmışlar gözlerime bakıyorlardı. Neyse hesap cüzdanını daha detaylı incelerken içinden küçük bir kağıt düştü.
ince sarı renkli bir kağıt diğerleri görmedi bu kağıdı hemen elimin içine alıp gizlice kağıdın üzerinde yazanları okudum.
.
.
.
.
"Evlat ne olursa olsun bu paranın nereden geldiğine nereye gittiğine dikkat etme sadece senden çaldığım çocukluğunun bedeli olarak bil yeter" yazıyordu.
Bu not aklıma bir kuşku düşürmüştü ne oldu? neden bu notu yazdı? çaldığım çocukluğun cümlesi ne anlama geliyordu?..
.
.
.
Sonra masanın üzerinde duran 2 muskaya baktım tam muska sayılmazdı aslında bunlar bir çeşit cevşen diyelim en iyisi. Bakır ruloların içinde dualar vardı kesin ama onlar umrumda değildi şimdilik sadece bakır işlemelerin üzerinde yazanlara dikkat ediyordum. ilk elime aldığımın üzerinde evinin girişine as yazıyordu. 2.sininse üzerinde "Parayı harcamaya başlar başlamaz boynuna as bir daha da asla çıkarma yazıyordu". yazıyordu
.
.
.
.
Beyler inanın bana bu yazanlar beni baya ürkütmüş ister istemez paranın nereden geldiğini düşünür olmuştum. Ama o kadar üstüne düşmüyordum ne de olsa yüklü bir miktar param vardı artık. Öğrenci burslarına, otobüslere, yağan yağmura yakalanma gibi şeyler artık benim için bitmişti.
.
.
.
Çok geçmeden noter işlemlerini yapmıştık evler benim üzerime geçmiş para tamamen harcanabilir bir konuma gelmişti. Dedem bir pazartesi günü öldüğünden bu işlemler Çarşamba günü bitmişti. Planımda parayla üniversite okuduğum şehre yerleşip krallar gibi bir üniversite hayatı geçirmek vardı ama bu hayallerim birkaç aydan fazla sürmemişti.
.
.
.
Parayı ve evleri üzerime aldıktan sonra valizleri hazırladık ve yola koyulduk. 4-5 saatim yolda geçmişti ama yolda hayal ettiklerimin, düşündüklerimin hatti hesabı yoktu. işte şu arabayı alırım işte ne bilim şuradan ev alırım üniversiteden mezun olduktan sonra bi gibe sap olamazsam şurada şu işi kurarım felan o kadar renkli geliyordu ki hayat: yaşayacaklarım aklımın ucundan bile geçmezdi beyler. -
133.
+2Okumadim aq
-
134.
+2Saat 9 gibi uyandım. Sağolsun Cevdet abi cenaze işlemlerinin halletmiş, üstüne birde bize kahvaltı hazırlamıştı. Teoman ve Muhammet kalktığımda sofraya oturmuşlar kıtlıktan çıkmış gibi yiyorlardı. adamlar haklıydı mk peşimde sürüklemiştim ama karınlarını bile doyurmamıştım. Neyse bende geçtim bunların yanına yumuldum resmen amık bende açıkmışım baya. Cevdet abi girdi odadan içeri elinde çayla hemen çaylar koyuldu yemekler yenildi geçtik camiye gelenler baş sağlığı diliyor işte el öpmeler dualar ediliyor, sağda solda yasin okuyanlar felan işte cenaze merasimi nasıl oluyorsa her şey seyrine uygun gidiyordu. işte malum işlemler namaz kılındı haklarımızı helal ettik tabutu koyduk cenaze arabasına tuttuk mezarlığın yolunu. Mezarlıkta herşey yolundaydı dedemin yatağı hazırlanmış onu bekliyordu resmen. girdik Cevdet abiyle mezara uzattılar kefenin uçlarını yerleştirdik dedemi mezara, tahtalarla kapattık bedenin üstünü. Sonra biri kürek uzattı ve toprağı gösterdi. Anlamıştım ne yapmam gerektiğini ama elim gitmiyordu zar zor bir kürek toprak attım sonrası geldi zaten Cevdet abi aldı küreği o toprak attı ondan başkası derken mezar tamamen kapandı. Suladılar toprağı yavaş yavaş ayrıldı herkes mezarlıktan. Teoman Muhammet Cevdet abi ve Ben kalmıştık mezarlıkta yalnızca. Ben çömelmiş, dedemin başında kendimi ağlamamak için zor tutuyordum. Ama bu olan biten aslında hiçbir şeymiş asıl olaylar telefonumun çalmasıyla başladı.Tümünü Göster
.
.
.
Telefonum durdurak bilmeden çalıyor bense umursamıyordum. Teo dayanamayarak "olum baksana şu zımbırtıya" dedi. Telefonu cebimden çıkardım bilmediğim bir numara arıyordu başta bakmak istemesem de refleksif olarak açtım telefonu.
A:Avukat
B:Ben
B:Efendim
A:Merhabalar, Ahtapot beyle mi? Grüşüyorum
B:Evet buyrun
A:Ahtapot bey sizinle dedenizin vasiyeti hakkında konuşmamız lazım
B: Başka birgün olmaz mı?
A:Evet, Elbette. Yarın öğleyin xxxx bürosuna gelebilir misiniz?
B:Tamam
diyebildim sadece konuşacak hiç gücüm yoktu. Ama bu vasiyet işi aklımı karıştırmıştı dedem ne vasiyet etmiş olabilirdi ki? 2 Dairesi ve oturduğu ahşap evden başka bir şeyi yoktu. Ama şuan son derdim oydu birkaç dakika daha dedemin başında oturduktan sonra Cevdet abi beni kaldırdı ve eve zütürdü. Kendimi o kadar halsiz hissediyordum ki eve geçtikten birkaç saat sonra uyuyakalmıştım. -
135.
+2"Sevgili Kızım Zehra
Öncelikle senden özür dilerim. Şimdi soruyorsundur kesinlikle. Neden özür diliyorum neden cesetim çürükler içinde diye (dayı ne çürüğü sen bildiğin kurda kuşa yem olmuşsun). Bunların hepsini cevaplayacağım.
Belki hatırlarsın seni yıllar önce bir adama zütürmüştüm. Sen o zamanlar daha çok küçüktün. Hanir hıtrlarsın ya 70lerine merdiven dayamış bir adam oğlu delirmiş ve karısını vahşice öldürmüştü. Bir oğlan çocukları vardı ismi Ahtapot. işte zarfımdan düşen çevşeni ona ulaştırman gerekiyor. Neden mi? Şimdi diyeceklerimi iyi kulak ve delirdiğimi düşünme. Ben kızım çok kötü birşey yaptım birkaç yıllık dünya hayatımı neredeyse heba ediyordum ama o ihtiyar adam ahiretini yıllar önce Azazil'in oğluna satmış. Şeytanların hazinesinden pay kapmak için oğlunu kurban etmiş. Ama tek başına olduğu için hiçbir zaman hazineyi çıkarmayı başaramamış. Oğluda benim gibi iğrenç bir şekilde ölecekti lakin karısının laneti bozması sonucu o delirdi karısıysa vahşice öldü. Kızım bundan yaklaşık bir kaç ay önce bende seni kurban ederek hazineyi almaya gittik. Uzun bir kazma kürek ve ayin meselesinden sonra altın paraları çıkardık. Üzerinde "Kanlı yazılar olan altınları çıkardık". Kişi başı 1000 altın alabildik. Ben kendimi veda ederek sana miras olarak bin altın bıraktım. Artık bilmiyorum ahiretim yandı mı yoksa kaldı mı? Ama bu altınlar sana helaldir.
Sözün kısası kızım bu çevşeni Ahtapota zütürmen gerekiyor. Ve altınlar benim yatağımın altındaki sandıkta yatıyorlar.
Seni seven Baban 21.12.2009
Dedem meğer ölmeden 4 ay önce hazineyi çıkarmıştı ha. -
136.
+2Hayallerle dolu yolculuğum bitmiş beni korkuya boğacak olan şehre ilk adımımı atmıştım. Teo ve Muhammet yanımdan hiç ayrılmamışlardı onlara bir teşekkür amaçlı iner inmez bir meyhaneye zütürmüştüm. Ne kadar binim değil mi? dedem ölmüş ben 4 gün sonra meyhaneye gidiyorum. Ne yapayım amık o kadar olay olmuştu ki üzülsem mi sevinsem mi anlayamamıştım. Sizde kendi öz eleştirinizi yapın lütfen böyle bir şey başınıza gelse ne yapardınız.
Neyse beyler bir yandan içiyoruz bir yandan da dökülüyoruz işte bir yandan aileleriyle olan sorunları anlatıyorlar bir yandan maddi problemlerini felan ama bilmiyor ki kevaşeler benim hiç düzgün bir ailem olmadığını.
.
.
.
.
Bu para bana biraz bunca sene çektiklerimin bir ödülü gibi gelmişti ama şimdi keşke o paranın bir kuruşuna dokunmasaydım diyorum. Günler böyle geçiyor tabi ben cevşeni boynumdan çıkarmıyorum, diğerini de yurdumun kapının girişinden indirmiyordum. Gel zaman git zaman bankadaki paradan 250 bin lira çektim işte her şey o zaman başladı.
Hemen bizim elemanlarla şehrin merkezin daşaklı bir semtte geniş güzel bir ev aldık. O zaman eve 205 bin vermiştik... Eşyalar felan alıyoruz beyler görmeniz lazım bir mutluluk bir heyecan bizde... Arada birbirimize dönüp dibine godumun dünyası bize de güldü felan diyorduk.
.
.
.
Abdül okuduğum şehir de ailesiyle yaşadığı için bizimle yaşayamasa da sık sık gelip gidiyor bizi yokluyordu. Metehan zaten bir eve çıkmak için can atıyordu fakat biz (fakir binler) elimizi cebimize atamıyorduk. Teo desen adını vermek istemediğim bir cemaatin yurdunda beleşe kalıyordu (elde avuçta yok yani) Muhammet bir kaç kez Metehanla eve çıkmaya çalışmış ama hiçbirinde başarı gösterememişti. Neyse Eşyalar yerleştirilmiş tabi ben cevşeni kapının üzerine asmıştım. Teo ben Muhammet ve Metehan ev düzenine alışmaya başlamıştık bile. Bir elimiz yağda bir elimiz baldaydı valla. Hayat güzelce seyrinde ilerliyordu. Ama fazla geçmeden garip olaylar peydah olmaya başlamıştı. -
137.
+2Suyun kaldırma kuvvetiyle otelin ucuz kıanepesinden helen fırlamıştım. Dudaklarımda kan tadı vardı burnumdan ve gözlerimden kulaklarıma kadar kan sızmıştı. Göz bebeklerime dahi kan oturmuş bir zombi filminden fırlamışcasına korkunç görünüyordum.
Bizim bebeler kriz geçirdiğimi yaklaşık bir dakika kanepede debelendiğimi sonra gözlerimden ve burnumdan kanlar boşalmaya başlayınca korkup suyla uyandırmaya çalıştıklarını anlattılar. Amık bende işte rüyamı anlattım bu bebelere irkildi gavaşalar.
Herkeste bir belirsizlik vardı şimdi ne yapacağız amık hayatımız boyunca böylemi yaşayacağız lan derken ben Selman amcanın yanına gitmek istiyordum bu işleri artık bir sonuca kavuşturmak zorundaydık. Ama kafama takılan şey Selman amca kızını kurban etmesine rağmen para alacaklar listesinde ismi yoktu.
Selman amca hayatında sadece kızı olan bir adamdı. Kızını evlendirmiş, dedemin evi gibi vir evde tek başına köpekleriyle yaşayan yaşlıca babacan bir adamdı. Dedem dedem dedem o adamın bile ahiretini yakmıştı.
Kalktığımda Sabah ezanı okunuyordu, yaklaşık 16 saat kütük gibi uyumuştuk tabi onlar ben kabuslarda dolaşıyordum. Neyse beyler Selman amcayı evini felan bunlara anlattım yola düştük. Ama ayaklarımız geri geri gidiyordu lan geri geri gidiyordu. Yanımıza biraz sigara ve ev ziyaretine gidermiş gibi tatlı felan aldık. Az gittik uz gittik neyse beyler dedemin evinde birkaç kilometre uzakta olan Selman amcanın evinin önüne geldik.
Kapıyı çalıyorum çalıyorum yok kapı duvar. Ama içeriye girmek herşeyi yapardım amık artık bu işlerden sıkılmıştım yapmam gereken belliydi içeri girecek Selman dayıdan isim listesindekilerin kim olduğunu öğrenecek sonrada parayı bırakıp bu işten kurtulacaktım. -
138.
+2175. sayfa
"Ağlamaya başladım kepenklere yaslanmış sadece ağlıyordum. Gözlerim yanıyor, belim ağrıyordu. Birazda üşümüştüm ama ağlamak iyi geliyordu. Çok iyi geliyordu. Artık aklımı kaçırmak üzereydim. Artık sadece ölümü ve ötesini düşünüyordum Rabbimin karşısına intihar ederek çıkabilir miydim acaba.
Ölüm bir son değildi halbuki bambaşka bir başlangıçtı. Büyük bir başlangıç. Ben ağlıyordum kimse oralı olmuyordu bana bu daha iyiydi. Kollarımla başıma kapatmış yere bakarak 5 dakika ağladım korumadan kendimi güvende hissederek sadece ağladım. Taki koluma biri dokunana kadar.
Başımı kaldırdım karşımda 50li yaşlarında kısa tombul bir amca vardı.
-Evladım neden ağlıyordun?
-Abi. diyebildim sadece açıklama yapamıyordum. Yüzünü biraz üzgün bir ifadeyle kolumdan tutarak kaldırdı beni. Yandaki iş yeri onunmuş. " -
139.
+27 saat sonra karakoldan ve Zehra ablanın yanından ancak ayrılabildik işte polisler nerede oturduğumuz felan sordular bir yere gitmemeiz gerektiğini zırvaladılar takan kim bizden bir sıkıntı yoktu yatarsak hırsızlıktan yatardık her neyse. Bizimkiler bizim gitmemize gerek kalmadan hemen Cevdet münafığından 800 altın almışlar amık o da çok koorkmuş
Bizim bebelere bu parada hayır olmadığını alıp gömmemizi istediğini söylemiş. Hazineyi nereden çıkardıklarını felan söylemiş. Hala sargılarla dolaşıyormuş münafık bin. Ama korkusu o korkusu yok mu? işte 800 küsür altını elinin tersiyle ittirtmiş ona Bizim bebeler eve geldiklerinde 2 sandık ağzına kadar tıka basa altın vardı amık.
Hocayı aradık amık Hocam işte böyle böyle bu binler Şeytanın kesesinden 7 bin altın almışlar. Hocam bizde 1800 altın kurtardık hazinenin yerini de öğrendik gelin Allah için gömelim kurtulalım Hocam.
Hoca kabul etti beyaz kısa torosuna atlamış gelmiş adam. -
140.
+2Beyler neyse işte Hoca geldi. Böyleyken böyle dedi. Sabah saatleri yaparsak bu işi jandarma alır zütürür geceyi bekleyelim dedi. Bizde el mecbur kabul ettik. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar ibadet ettik abdest tazeleyip ayin için malzemeleri aldık. Hocaya Yesus hikayesini ve rüyalarımı anlatınca oldukça korkmuştu. O bile bir satanist tarikatın içinde olduğumuzu düşünememişti.Tümünü Göster
Hoca bize geçmişten gelen bir tarikattan bahsetti işte.
Kendi dünyalıkları ve para için Şeytana tapan bir tarikat ayinin için olduğumuzu dedemin medrese de öğrendiklerini kötüye kullandığını kurban verip ibadet ederek şeytana taptığını neler döndüğünü özet geçmişti. Kendisi bu tip insanlarla çok az karşılaştığını ahiretlerini yaktıklarını söylüyordu. Tamam hiç birimiz 5 vakit namazında olan insanlar değildik ama tutup ta şeytana da tapmıyorduk.
Zaman geçti beyler fark edilmemek için farları kapatarak hazinenin gömülü olduğu mekana doğru aracımızı sürdük. Ama başımıza geleceklerden bir haberdik.
Beyler mekanı görseniz zaten burada bir takluk var dersiniz. Her yer düz beyler doğudan batıya her yer düz sadece artık kurumuş bir derenin yatağının derinleştirdiği bir yer var. Ağaçlar yarı kurumuş yarısı hala hayat ta bizim aradığımız yerde bu dere yatağının ortasında artık ölmüş bir çınar ağacının dibiydi. Amık bir düşünün ortamı ölü bir çınar ağacı ve üzerine çullanmış onlarca karga. Kargalar her yerde bizi takip eden kargalar. Kara bir bulut gibi üzerimize gölgelenen kargalar.
Arabayı durdurduk hep beraber inip ağacın dibine geçtik. Hoca ağacın etrafına kırmızı mumları dizdi ve yaktı her mum yanına 3er tütsü yaktı kibrite benziyordu bu tütsüler aynı hurma gibi kokuyorlardı. Metal bir tepsi çıkardı çantadan üzerine zemzem suyu döküp daha önce yazdığı ayetleri gömlek cebinden aldı.
Ne yazdığını bilmiyordum ama onları görmem bile bana bir ferahlık getirmişti. Tepsi yere koydu ayetleri tek tek yakarak küllerini suya attı. Ne yaptığını bilmiyorduk ama heyecanlı ve bir o kadar da korkuluyduk. Yakma işi bittikten sonra hoca benden bir damla kan istedi çakısı çıkarıp elimden az bir yer kesti kanım yavaş yavaş küllerden dolayı grileşen suya aktı.
Hoca o andan itibaren birşeyler söylemeye başladı. Bir kaç dakika sonra tütsüler yarıya inince kazma küreği gitirtti bizimkilere. Tutuşturdu ellerimize
Ya Allah! diyerek ilk kazmayı o vurdu. -
141.
+1Kaç kere şukulayacaz aq elimizden bu kadar geliyor. Sen de naz yapma da devam et.
-
142.
+1Yemekten sonra
-Bütün bu olanlar ne Ahtapot? amık ne diyeceğimi bilmiyorum ortalıkta camdan atlayan fenerle dolaşan şeyler var evi inler cinler mi bastı diyim kıza hemen sattım yalanı tabi.
-Ya köpek gibi içiyorlar sonra etrafta birbirlerini candan atlarken görüyorlar. Anasını satim işte ne olacak ya başka. dedim.
-Senin gibi içiyorlar o zaman dedi biraz gülüştük ama bunun kaşlar hala çatılı amık.
(Not:Bu arada beyler Meteden başka eve gelen olmamış o gece )
Hemen başka bir muhabbet açmam gerekiyordu ki unutsun bu olanları. Mete de tek başına iyi duruyordu amık altta ben kızın yanında neredeyse sıçtım. Arkadaşlarımın çoğu münafık çıktı ya. derken girdim muhabbete
-işin var mı bugün? diye sordum.
-Yok ne oldu ki?
-Denize gidelim beraber olmaz mı?
-Olur ama giyecek bir şeyim yok eve gitmem gerek. dedi
-zütürürüm o önemli değil. Tamam mısın şimdi.?
-iyi tamam gidelim bakalım. dedi ama bu kız da korktu lan. Sarı çiyan zangır zangır titreyip anlatınca. Bizim kızıda korkutmuştu. -
143.
+1Aynen aga bak burnuma pis pis trend kokusu geliyo keşfedildikten sonra sen alıp gidersibin
-
144.
+1Oturtturdu beni bir yere denizin sesi esen meltem felan çok güzeldi. Kalktı gidiyor... Birşey yapmam gerekiyor birşey derken ağzımdan tek kelime çıkıverdi.
-Gitme!
Munsur bir gülücük attı sanki bunu istiyordu gavaşe. Konuşmaya başladık.
-Niye bu kadar içtin?
-Sen hiç bu kadar içmez misin?
-Ben genel olarak içmem alkolün tadını beğenmiyorum. O yüzden de kafa olacak kadar içemiyorum. Hiç yoksan sigaramı yakabiliyorum.
-Hazır sigara demişken. Uzattım bir dal bun. Aldı yaktı bana verdi bir tanede kendine yaktı. Sigaralarımızı içerken muhabbet devam ediyordu tabi.
-Al şimdi sen yine yakamazsın.
Hafifce gülmüştüm o kadar masum bir ses duymamıştım daha önce
-Adın ne
-O kadar önemli mi?
-Önemli benim için önemli
-Senin ismin benim için önemli değil
Hayallerim yıkılmıştı bir anda dibine goyim. Başımı öne eğmiştim. Buradan bize ekmek çıkmayacak diyordum tam.
-Çünkü biliyorum, seni arkadaşınla konuşurken duydum. dedi gaveşe yüreğime indirecekti.
-Ahtapot. Ahtapot değil mi? Adın.
-Evet. başım hala önemdeydi adını söylememesi bende güven kaybına yol açmıştı galiba.
-Zeynep ben dedi.
Dünyalar benim olmuştu la binler. ismini söylemişti neyse beyler o dakikadan sonra alkolünde verdiği etkiyle hayatımı anlatmıştım o da dökülüyordu ağlaştık arada abisini bıçaklamışlar lan ölmüş ne bileyim ailesi tarafından kabul görmemiş işte o da evinden baya uzaklarda alanyalarda bir barda şarkı söylüyormuş. Ama sesi çok güzeldi o söylüyor ben bir dal sigara yakıyordum. -
145.
+1Şaşırdım amık şaka zannettim. Ama gerçekmiş meğer her şeyi tek tek anlattı. 6-7 hafta önce bir çocuk buna sarhoşken tecavüz etmiş buda hamile kalmış. Amık ağlayacak gibi olmuştum ben bakmaya kıyamazken biri gibmişti anlayacağınız. (Şimdi ki kafam olsa sanırım kabul ederdim kızı o haliylede olsa) Neyse işte beni sevdiğini felan söyledi ama ben istesemde o bu hali kaldıramayacağını felan söyledi bir daha görüşmememizin gerektiğini felan zırvaladı işteama beyler ben bir anda çocuk gibi ağlamaya başladım. Amık olacak iş miydi bu.
.
.
.
Kalktı ayağa bende kalktı yanağımdan öptü tekrardan sarıldım ama en az 5 dakika öylece kalmıştım o ağlıyor ben ağlıyordum. Şimdi olsa gibseler bırakmazdım. Ama kollarımdan kaydı gitti. Ağlaya ağlaya arabaya bindim bir tekelin önünde durup ne var ne yok aldım amık sahile tekrar indim sabaha kadar içmiştim. O kadar sarhoş olmuştum ki bir süre sonra sızmışım kalktığımda üzerinde turist bebeler vardı amık onlar uyandırmıştı. Şişeleri toplayıp kaçtım resmen oradan eve geçtim bizim bebeler ossura ossura uyuyordu.
.
.
Çıktım odama banyo yapacaktım amık t-sörtü bir çıkardım ne görsem beğenirsiniz.
başlık yok! burası bom boş!