/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 101.
    +2
    Hocanın karşısına etrafına hilal şeklinde dizildik. Meteyle Muhammet bile suspus hocanın söyleyeceklerini dinlemek için pozisyon alıyorlardı. Ben umursamaz ve birazda yorgunluğun getirdiği bitkinlikle oturduğum yere adeta kilitlenmiştim. Hocanın dilinden kelimeler birbir dökülüverecek gibiydi.

    Teo:Hocam hocam ho... -cam
    Hoca:Efendim evladım
    Teo Hocam benim bir sorum olacaktı
    -Sor evladım
    Teo:Hocam biz üç harflilere karıştık. işlerine bulaştık. Pişmanlık içindeyiz. Bilmediğimiz bir mirasın varisleri olduk. Para pul derken birbirimizi batağa sürükledik. Eskiden derviştim şimdi alkoli,k oldum. Para pul derdi çözer sandım imanımdan oldum. Bana bize bir çare göster hocam.

    Vay amık bizim Teo meğer ne şair ruhluymuş. Bir bir kelimeleri sıraladı adama. Korktum lan. Neyse beyler devam edelim o an onları düşünüyorum.

    -Evladım karanlık ne kadar büyürse. Karanlık sadece bir bedendir ışık ise karanlığı kesen kılıç. Vay anasına hocada Teo da deli edebiyat yapıyorlardı.
    -Sen evladım ve sizler gençler karanlık sizin her köşenizi kapatsa da, birer kandil olun parlayın

    Teo: Hocam ibadet yok, iman yok. Para gözümüzü kör etti göremez olduk önümüzü.
    -Ne parası bu evladım nasıl bulaştınız cinlere
    Teo hazine hocam hazine
    -Neyin hazinesi kimin hazinesi
    Ben:Yesus hocam Yesus diye bir mahlukun
    -Yesus mu?
    Teo:Ne oldu hocam

    Hoca birden sinirlenmişti beyler hem de çok. Kaldırdı kafasını gözleri ateş saçıyordu elemanın. Hemen kalktı yerinden başladı bağırmaya

    -Kafirler! münafıklar! Fasıklar çıkın Allah'ın evinden. Varlığınızla kirletmeyin Şeytanperestler. Bağırdıkça bağırıyor eleman.

    Bizi apar topar dışarıya atmıştı. Arada da birkaç tane geçirmeyi ikmal etmedi tabi. Amık bunun Yesus isminden bu kadar nefret etmesi beni dehşete düşürmüştü doğrusu. Bizim bebeler tabi Yesus kim ne bilmiyorlar hızlıca onlara kağıtta yazanları anlattım.
    ···
  2. 102.
    +2
    Amık gün ağarmış biz nereden baksanız 24 saattir büyük bir koşuşturmanın ortasında uykusuzduk. Bir de bunun üzerine babamın dedemin para sevdasına delirip, annemi öldürmesini öğreniyordum. Dıbina goyim lan hayat bu kadar acımasız olamaz diye düşünüyordum.

    Bizim bebeler kağıtta yazanları anlattığımda daha da beter bir hale gelmişlerdi harap ve bitaplardı. Akılları kaçmakta olduğunu bende biliyordum. Ama hiçbiri de bir kelime edemiyordu. Camiden kovulunca parka geçtik Mete su ve sigara almıştı. (inanın beyler yemek aklımızın ucundan bile geçmiyordu hepimiz dehşet içindeydik). Muhammet bankın tekinde elinde müptelası olduğu kısa chesterfilti pazo yakıyor arada birkaç yudum su da ağzının tadını alıyordu. Öbür yandan benim anlattıklarım ve hocanın tepkisiyle neredeyse aklını kaçırmak üzere olan Teoya su içiren Mete vardı. Benim üstüm is pas içindeydi bir kenara geçip bir yandan yapılan kafirlikleri düşünüyor diğer yandan elimdeki wistan kırmızı soft tan nefes alıyordum.

    inanın beyler ellim ayaklarım titriyordu. Uyumaz temizlenmek ve korkmadan yaşamak için hayatımın yarısı verirdim. Zeynep Zeynep diye aklımdan geçirdim iyi ki benle görüşmeyi kesmişti. Düşünün beyler siz olsanız bunu birine yapabilir miydiniz_ Bir laneti başkasına bulaştırabilir miydiniz? (Asla çünkü sizler incici binlersiniz, ekşici olsaydınız ha keza yapardınız)

    Her neyse beyler orada konuşmadan birkaç saat geçirdik. Arabaya gidemiyorduk o gece gördüklerimizden dolayı. Korku her yanımızı sardı.
    ···
  3. 103.
    +2
    Giyinir giyinmez bizim bebelerin hepsini uyandırdım. Bağıra bağıra amık kalkan bana sövüyordu. Kaldırdım yinede bunları oturttum masaya olanların hepsini anlattım bir Teo korkmuştu amık Murat "lan hani sarhoştum amık sende sarhoş geldin eve amık hayal görmüşsün işte" dedi amık en çok ta o ağrıma gitti.
    .
    .
    .
    Teo biraz dindar bir adamdı o yüzden korktu ve evde bir sıkıntı olabilir evi değiştirelim dedi.
    Bizimkilerde "Ahtapotun içi rahat olacaksa değiştirelim tamam " dediler öğleden sonra hemen başka bir ev bulup oraya geçtik. Hani rahatlamadım değil ama yinede içimde bir kuşkuyla denize gittim. Amık turistleri çevşenimi çalmasalardı hiçbiri başıma gelmeyecekti.
    .
    .
    Gib varda bende evdeki çevşeni getirmemiştim. Çevşenler varken dibimiz rahattı anasına satim... Amık ama ilk gün evde hep pusudaydım, kim tuvalete gidiyorsa onunla gidiyordum olmasa bile işiyordum o derece korkmuştum amık. Hani çevşen olayını bizim bebeler bilmiyor bilseler onlarda yusuf yusuf olurlar da. Söylemeye de yemiyordu doğrusu.
    ...
    ilk gecemiz bitmişti yeni evimizde. Teo Muhammet ben yine üst katta kalıyorduk diğerleri yine alt kattaydı. Gece başımı yastığa koyar koymaz birinin merdivenlerden düştüğünü duydum.
    ···
  4. 104.
    +2
    Derken Mete bir anda Teoyu bırakarak olduğu yerden fırladı. Beni tuttuğu gibi çimlerin üzerine yatırdı ve yumruklamaya başladı. Ne yapsa haklı adam amık normal bir insanın görmeyi kaldıramayacağı işleri gördü kimsenin bilmemesi gereken şeyleri öğrendi. Sinir sistemi artık bu olanlara dayanamamış olacak ki bütün hınçını ve öfkesini benim suratıma boşaltıyordu. Bir süre yumrukladıktan sonra ağlamaya başladı ve beni bıraktı yanıma geçip hıçkıra hıçkıra ağlamöaya başladı dudaklarından bir bir cümleler dökülüyordu.

    M:Ahtapot Ahtapot
    B:Efendim kardeşim. diyebildim kanayan burnumu silerken suratım kesin kızarıklar ve morluklar içindeydi ama umurumda değildi bu adam benimle gidilmesi zor bir yolda koşmuştu.
    M:Şu kız ne yaptın onu. Hafif gülümsüyordu sanki bu kadar karanlığın içinde birazcık aydınlık arıyor gibiydi.
    B:Hangi kız dostum.
    M:Alanya daki eve getirdiğin. O an kalbimde bir titreşim oldu beyler ensemden aşağıya buz gibi bir su döküldü. Zaynepten bahsettiğini anlamıştım ama kendimi bu kadar çabuk kaptırdığımı bilmemesi daha iyi olurdu.
    B:Ha şu kız ne olmuş ona
    M:Bitti mi yani?
    B: Ne bitti mi kanka birşey başlamamıştı ki.
    M:Yazık olmuş oysaki o kadar da güzel görünüyordunuz. Bu sözü kalbimden bir damar daha koparmıştı ama ne alakası vardı ki. Şimdi canımızın derdindeydim. Orada sadece aklımızı allak bullak eden şu konudan kurtulmak için konuşuyorduk zaten.

    Sustu sustum sustuk. Saat sekiz civarıydı artık uyumamak için tüm kaslarımı zorluyordum. Teklif etsemde kimse eve geri dönmek istemeyeceğinden otele gitmek gibi bir öneride bulundum. isteseler de istemeseler de geleceklerdi. Hemen bir kaç sokak altımızda bir otel vardı izbe bir yerdi ama ne yalan söyleyeyim rahat yatak sıcak yemek vardı o şu an bizim için lüks bir şeydi.

    Toparlanıp çıktık yola bir kaç dakika sonra otelden içeri girdik verdik nüfus cüzdanlarımızı yaptırdık kayıtlarımızı parayı da ellerini tutuşturunca aldık anahtarı ve çıktık odalarımıza. 4 Oda tuttuk ama çevşen 4 tane değil kimseninde zütü yemiyor çevşensiz oda da uyumaya özellikle Teonun. Neyse beyler geçtik bir odaya neyseki yataklar iki kişilik Teoyla Mete yatakta yattı ben koltukta Muhammet te odalarımızdan gitirdiğimiz yorganlarla yaptığımız yer yatağında.
    ···
  5. 105.
    +2
    Odasına girdim elemanın sere serpe yatırmışlar bunu amık alçı almadıkları yeri kalmamış aq pipetle besleniyordu bin. Diş kalmamış ki konuşsun eleman bir de girişte laga luga yapıyorlardı. Neyse geçtim bunun yanına oturdum. Abi dedim

    Kafayı bana doğru çevirdi ama beyler çıkan ses aynen şöyle "tard dad da dart" felan amık kütür kütür kemikleri dönüyordu adamın. Nereden atladıysa artık.

    Beni görür görmez bir gözleri büyüdü. Ağlamaya başladı la adam ağlıyor hıçkıra hıçkıra ağlıyor amık. Ne oldu diyemeden konuşamaya başladı. Ama elemanın ağzında diş kalmamış ki
    -Ahtapot koçum geldin ha
    -Geldim abi ne oldu sana. Niye intahara kalkıştın nereden geldi bu kadar para.
    -Koçum benim fazla vaktim kalmadı. Dedinin evine git zemin katta ki sephanın altına bak evladım. dedi

    Bunları der demez zaten öksürmeye başladı eleman öyle öksürüyor ki amık sanki akciğerlerini kusmak için çırpınıyordu. Hemşireler geldi beni dışarıya çıkardı. Ne yapacağımı bilemedim benim başıma bıraktıkları musibet yüzünden kızsam mı yoksa şimdiye kadar yaptığı iyilikler için üzülsem mi bilemedim. Oda dan öylece ifadesiz ve sessizce çıktım.

    Ama bizim bebelere tekrar memlekete dönüyoruz demek kolay olmayacaktı.
    ···
  6. 106.
    +2
    Kalktım beyler ne olduğunu bilemiyorum. Öğle saatleriydi sanırım bizim bebeler hala sere serpe yatıyorlar amık. Bu kadar erkek kalktığıma bende inanamamıştım. Saatlerin koşuşturmacası ve korkusu beni bu kadar erken kaldıramazdı diye düşünürken kapı çaldı.

    Gittim kapıyı açtım kırmızı giysili bir oda servisine bakan elemandı kapıdaki 18 yaşlarında belli ki yazları çalışıyor burada. işte konuşmaya başladı.

    -Abi buyrun yemeğiniz. Metal bir tepside bir kapakla kapatılmış bir tepsiyi uzattı bana. Aldım hemen elinden çok açtım beyler çok hemen gibtirsin gitsin de yemeğimi yiyeyim diye cebimden hemen bir 20 lira verdim elemana.

    Kurt gibi açtım amık hemen girdim içeriye bizim bebeleri uyandırmadan bir sandalye çekip oturdum yemeğe. Kapağı açtım koca bir tavuk beyler işte etrafı yeşillikle felan süslenmiş fırnda güzelce kızartılmış bir tavuk. Hemen tabağın yanında duran bıçaklarla dışından dışından yemeğe başladım amık şeyi oldukça lezzetliydi ya da ben çok aç olduğumdan öyle hissediyordum. Taki bıçakla tavuğu ikiye ayırana kadar. Aman Allah'ım içi böçek ve solunala doluydu hemen ağzımdaki çiğnenen yemeği de tepsinin üzerine kustum. Sandalyeden fırlamıştım ne oluyor lan dedim kendi kendime. Korku ve hiddetle hemen resepsiyona koştum tabi elimde de kurtlu tepsiyle beraber. Ben katları indikce tavuğun içindeki kurtlar ve böceklerde tavuğu yiyor kemiklerini ortaya çıkarıyordu. Birkaç kat indikten sonra karşımda güzel bir kadın vardı. Elimdeki tepsiyi ve kurtları göstererek.

    -Bu yemeği kim hazırladı. dedim
    Güzel kadın=GK
    GK:Yunus usta hazırladı. Çok sinirlenmiştim lan amık karısı elimdeki böcekleri takmıyor yüzsüz yüzsüz "yonos hoco hozorlodo"
    -Neredeymiş bakalım şu yunus usta zütür onun yanına beni söyleyecek birkaç şeyim var.
    GK:Tamam. dedi ve düştük bunun peşine beni mutfak gibi bir yere getirdi amık karısı neyse.

    Karşımda arkası bana dönük yaşlı bir adam havuç kesiyor.
    GK:Usta bu adam seninle birşey konuşmak istiyormuş. Usta da ses yok havuca devam
    -Usta bir bakar mısın? Usta da ses yok havuca devam.
    -Ustaaa. dememle adam havuçları bırakıp parmaklarını kesmeye başladı amık. O anki adrenalinle koşup hemen adamı kurtarmaya çalıştım, yüzünü bana çevirmiştim ki karşımda simsiyah gözleriyle dedemi gördüm. Aman Allah'ın bir anda korkuyla tepsiyi bir köşeye fırlattım çıokan ses beynimde öyle bir yankılanmıştı ki gözlerimi kapatıp başımı iki elimin arasında çınlamaları dindirmesi için kulaklarıma yaklaştırdım. Gözlerimi bir açmıştım ki biraz önce mutfak olan bu küçük oda. Şimdi kanla yıkanmış mermer zeminii tavandan yere sarkan sinekli etleri ve küçük dar pencereleriyle tam bir mezbahaya benziyordu.

    Dedem hala bir tabakanın üzerinde elinde paslı bir bıçakla parmaklarını kesiyordu. Bir anada korkunç bir sesle şoktan arınıp tekrar dehşete kapıldım.

    Yesus:Benim altınıma dokunanın ellere ne olur görün. Bir anda elime bakakalmıştım. Biraz önce zararsız gibi görünen böcek ısırıkları elimin etini ve kemiğini birbirinden ayırmıştı. Geriye sadece kuru var kansız beyaz kemikler kalmıştı.

    Şok Dehşet korku ne arasanız kalbimin içindeydi. Kadına döndüm bakmak için. Eli yüzü şişmiş dudaklar kırmızıdan mora gözlerse etlerin arasında küçüçük hale gelmişti. Elinde benim attığım metal kutu duruyordu.

    Ses tekrar yankılandı mezbahanenin duvarlarından.

    Senide deden gibi köle yapac---.
    Bir anda Muahmmet'in yüzüme vurduğu suyla uyandım.

    (Kardeşlerim bu hikaye kısmi olarak gerçek bir kısmıyla da oldukça uydurmadır. Kişilerin isimleri ile birazcık oynasam da karakterler vardır ve gerçektir. Hikayenin içerisinde geçen Zeynep karakterinin ismi gerçek olmasa da yaşananlar tamamen gerçektir.

    Son Not: Olay kesinlikle benim başımdan geçmemiştir. Ben sadece olayı ana hatlarıyla birinci ağızdan dinleyen ve olayı hikayeleştiren biriyim.

    Yazdığım notlar tamamen doğrudur mesela olayı yaşayan kişi Abdülle bir daha hiç görüşmemiştir.)
    Tümünü Göster
    ···
  7. 107.
    +2
    Elimizde fenerler odanın köşesine kümelendik amık elimde o iğrenç kutu. Köpek gibi korkuyorduk Teo elindeki gibik feneri kapının ağzına doğru tuttu. Bir gölge kapının arasından hızla diğer tarafa çekip insan kahkahasına benzer bir ses çıkardı bizim Muhammet imana geldi resmen putperest bin Dua felan okuyor. Teo ağlamaya başladı. Ben zaten iptaldim lan bizim bebeler kurban değildi ki. 1 sırada olan bendim bana bıraktılar bütün musibeti öldülar amık.

    Herneyse aramızda tek mantıklı kalan Meteydi. O da Allah tan öylebir durumda plan geliştirip. Korku ve kasvet dolu sesiyle kekeleye kekeleye.

    -Pencere beyler pencere dışarı atlayalım.

    Amık Teo hala yerde titriyordu adam resmen kilitlenmişti. Muhammet hemen ayağa kalktı. (Hah ha ha. koridordan hala korkunç bir kahkaha sesi duyuluyordu.) Ben hemen elimdeki gibik kutuyu kapattım ve Muhammetin arkasından bende ayağa kalktım.

    Muhammet ne kadar zorlasa bir türlü açılmıyordu amık penceresi. Elimdeki kutuyu o pencereyi zorlarken son güzümle cama vurdum. "Küt çangır çungur" Bütün cam anında yere inivermişti Sağda solda kalan cam parçalarınıda temizledikten sonra Muhammet hemen dışarıya atladı. Yerde korkudan titreyen Teoyu Meteyle beraber kaldırarak Muhammetin şefkatli kollarına bıraktık. Ardından Meteyi attım dışarıya Kutuyu Muhammet'e uzatarak bende dışarıya çıktım Son Hız evden kaçıyorduk.

    Uzaktan eve döndüğümde çatıda dedemi koşarken gördüm dehşet verici bir görüntüydü. Dedem çatıta dikilmiş bizi izliyordu. Gözleri tamamen siyah kollar gövde kadar kalın ve yerde sürünüyordu. Her zaman giydiği beyaz takım elbisesi leş gibi kan olmuştu. Ve hala tiz bir kadın sesiyle bize karşı kahkaha atıyordu.

    Biz ise Meteyle beraber Teonun konula girmiş sokakta hızla belirsiz bir yere doğru içi kan dolu bir kutuyla koşuyorduk.
    ···
  8. 108.
    +2
    Birkaç metre son metal bir kutu çıktı karşımıza mühürlü felan beyler öyle boş beleş bir kutu değil yani. Normalde gri olan kutu toprakla beraber kararmaya başlamış bile. Kalın bir iple iyice dolanmış sonrada mumla mühürlenmiş bir kutu öyle korkutucu bir şey bu amık kutucu yani.

    Teo nas felak okuya okuya açtı huur kutuyu amık öyle bir koku yok lan kan insan dışkısı sidik ve bol bol çürümüş hayvan kokuyordu amık kutusu. (Not: Bizim Muratla bir daha asla görüşmedim o da aramadı zaten geçenlerde bir yerde uzaktan göz gööze geldik resmen benden kaçtı.) (Not2: Metenin midesi biraz hassatır kusarak odadan dışarı çıktı)

    Teo bağırıyor zaten adam korkuyor amık birde olanlar hep bunun başına geliyor. Kutu kan doluydu amık üzerinde jaletinlenmiş kağır parçaları yüzüyordu.

    Teo:Aman Allah'ın Aman Allah'ın Bismillah bismi, llah.
    Muhammet: Amık Murat'ı kaçtı tabi bin.
    Ben: Tamam tamam amık tamam sakin olun artık
    Teo:Allah'ın yardım et bize yardım et.

    Kutuyu aldım Teonun elinden bu sırada Mete koşarak içeri girdi
    Mete: Ananı gibeyim o ne lan dışarıda birşey var amık koridorda biri var
    Muhammet:Lan ne diyorsun sen
    Ben:Murattır belki amık korkmayın
    Teo: O huur kaçtı lan gördüm amık arabaya biner binmez son hız kaçtı bin.
    Mete: Ne oluyor lan Ahtapot senin takuna geldik buralara
    Teo: Bismillah Bismillah
    Ben: Sakin olan lan binler

    Amık koridorda biri yoktu amık birileri vardı. Garip bir uğultu ve patırtı sesi vardı.
    ···
  9. 109.
    +2
    Aşağı ya indik Teoyla ama amık herkes bıkkın, bitkin görünüyor. Çatalları zar zor ağızlarına zütürüyorlar. Sıkıldıkları belliydi. Mete hemen atladı zaten
    -Beyler deniz deniz sıktı artık daha değişik birşey yapalım bugün.
    Murat:Olur kanka ne gibi
    Abdül:Uçalım lan bugün Planör iyi olur
    Mete:Adam haklı beyler Planör iyi olur
    Abdül:Ben geçen bir barda afişini gördüm.
    Teo:iyi amık yapalım o zaman.

    Beyler ama benim içimde öyle bir bitkinlik vardı ki hiç gitmek istemedim. Onun yerine bizim bebelere karı -kız meselesi var diyip ev de kalmayı yeğledim. Zaten yükseklik korkusu var hafiften bir de yerin bilmem kaç kilometre üzerinde kalp krizi geçiremezdim. Hem yeni o kadar param olmuştu. Ha Gerçi o paralar nereden gelmişti. Aklımda işte hep bu sorular vardı. Bir türlü anın keyifini çıkaramıyordum. Aklım hep o paraların nereden geldiğindeydi. Düşündükçe ev daha bir ürpertici daha bir korkutucu geliyordu. Korkmuştum ve içimde garip bir özlem vardı. Zeynep Zeynep Zeynep kalbimin bir köşesinde hep o vardı.
    ···
  10. 110.
    +2
    Belki bir yerde görürüm diye evden çıktım saat 3 civarıydı. Hava hafif kapalı ve serin serin esiyordu. işte beyler belkilerle çıktım yollara Zeynep'i bir kere daha görmek için herşeyimi verirdim. Yani kısacası aklımı ona emanet ederek düştüm yollara. Gezmediğim sokak gezmediğim cadde kalmadı ama hiç bir yerde yoktu. Evine gitmeye karar verdim birkaç kez ama her seferinde geri adım attım. (Şimdiki aklım olsa amık giderdim.) Akşam saatleri iyice ilerlemiş bende oldukça yorulmuştum. Sonra aklıma şarkı söylediği kulüp gelmişti.
    .
    .
    .
    Beyler ne yalan söyleyeyim giderken illa göreceğim diye gitmiyordum. Yoksa da bir iki birşeyler içer eve öyle geçerdin. Uzun lafın kısası daha kulübün olduğu caddeye girer girmez o ilahi sesini duymuştum.

    https://www.youtube.com/watch?v=W5If8eYeiiA

    iz bırakanlar diyordu unutulmaz diyordu. Utangaç bir havayla girdim kulübe öyle ön sıralara felan geçmedim. arkada barmenin olduğu yerde bir kaç şat söyledim dinliyor bir yandan da içiyordum. Ben onu öylece izliyordum ama o beni görmüyordu bile. Zaten amacımda oydu ne zaman görecek gibi olsa siniyordum. Görse ne derdim ne yapardım o an için bilmiyordum o yüzden göz göze gelmenin hiçbir anlamı olmayacaktı.
    .
    .
    .
    Kaçtım yani beyler kısacası hayatımın aşkından kaçtım. iyice kafa olunca çıktım, ne yalan söyleyeyim biraz daha kalsam ağlayacaktım çünkü. Saat 12 civarıydı hafif yağmur tiselemişti cebimden bir dal çıkardım ve kulübün önünde bekledim belki yine gelir yakarda yeni baştan başlarız diye ama ne o geldi ne de benim biraz daha beklemeye cesaretim vardı kendim yaktım sigaramı başladım yürümeye o hala söylüyordu.

    https://www.youtube.com/watch?v=OzFRE5nWkOA
    ···
  11. 111.
    +2
    (Not: beni gördü herhalde ben gittikten sonra çalıştığı yerden ayrılmış, eş keza bu sene Antalya ya gittim bir cesaretle evine de baktım ama taşınmıştı. şimdi bile ağlamaklı oldum binler)

    Neyse Asıl konumuza dönelim. Eve geçtim beyler ama sallanıyorum. Yoldayken Teoyu aradım evdelermiş Allah tan (Çünkü anahtarı o kafayla almamıştım). ,işte beyler muhabbet sohbet gün nasıl geçti felan ardında uyumak için çıktık odalara. Amık ama o kadar sarhoşum ki kafayı koyar koymaz daldım. O yorgunlukla kapıyıda açık bırakmışım gecenin ilerleyen saatlerinde kendi kendime uyanıverdim. Kapının arasından koridorda yürüyen gölgeler görüyordum ama yusuf yusuf beyler kalkamadım hatta yorgana daha sıkı sarıldım.
    .
    .
    .
    Birden kapıdan Abdül bini girdi. Elde aha yarah gibi bir bıçak ucu kanlı amık diğer eline bakınca korkudan işedim neredeyse amık. Diğer elinde dedemin kelleyi sallıyordu huur. Onu attı bir köşeye hızla koşup benim üzerime çıktı. Amık korkuyor ama birşey de yapamıyordum kaderime razı gelmiştim kafayı elemana vermeyi kabul etmiştim neredeyse.
    .
    .
    .
    Huur bir anda konuşmaya başladı.
    -Altımlarım nerede. Amık ne altını valla ben altın felan bilmem amık zaten ha sıçtı ha sıçacam amık kalakaldım orada birşey diyemiyorum. Bu yine başladı ağzını ayıra ayıra konuşmaya amık ama dil bir yana sallanıyor dudakalr değişik değişik bükülüyor. Lan şu gündüz gözü bile korktum yine amık. Neyse bu konuşuyor ama ses değişik abi sanki onlarca kadın ve erkek aynı anda konuşuyor cızırtılı gibko bir ses.
    -Altınlarımı geri getir. dedi ve Elindeki bıçağı kaldırım göğsümde delikler açmaya başladı. Çayır çayır kesiyor beni amık acıma yok. Ben bağırıyorum ama sesim çıkmıyor.
    .
    .
    .
    Son bir anda şarkı çalmaya başladı.
    https://www.youtube.com/watch?v=GH6MB7YH-Bg
    Ne alakaydı amık biraz önce kesiliyordum amık etraf kanımın kırmızısına boyanıyordu ama bir anda bir şarkı çalmaya başlamıştı. Hafif bir irkildim ardından gözlerim açıldı amık bini Muhammet cebinde telefonu altında kısa pantolonuyla odaya girmiş beni uyandırmıştı.
    .
    .
    .
    Sövsem mi? yoksa sevsem mi? bilemedim. Ama irkilmemi ve yüzümdeki korku ifadesini o da görüyordu. Amık adam benim yüzümdeki ifadeden korkmuştu rüyamın aynısını görse herhalde çarşafı kahverengine boyardı.
    .
    .
    .
    Hemen kalktım yüzümü yıkadım ama amık ben hafif esmer bir adam olmama rağmen yüz A4 kağıdı gibi amık bembeyaz yüzerine birşey yazsan yansıtır o derece.

    (Spoiler: dedemin 3 aylık çürümüş kellesini getirmişti huur.)
    Tümünü Göster
    ···
  12. 112.
    +2
    Masada olanları anlattım bizim bebelere rüyamı korktuğumu cevşenleri işte Muratın Metenin kevaşesinin ve benim başıma gelenleri öylece gün yüzüne çıkardım. Teo Korkmuş Muhammet le Metehan münafıklarının gibinde bile değildi. Muratla Abdülde nötrdü işin doğrusu. Beyler bakın bu parada birşey var. Benim dedim kuru bir emekli maaşı alan bir adamdı tüm hayatı boyunca maaşını biriktirse bu kadar para etmez lan. dedim

    Bizimkilerin gibinde miyiz amık yok elemanlara giren çıkan yok ki. En son dedim artık benim dedeme sık sık elinde parşömenlerle gelen huurlar olurdu. Define gömü işi işte bilirsiniz lan. işte o zaman biraz dikkatlerini çekmiştim, bende başta ihtimal vermek istemiyordum ama dedem belkide bu huurlarla beraber gömü işine girmiş ve bu parayı kaldırmıştı.
    .
    .
    .
    Bebelerde ihtimal verdi dediklerime Teo bilirdi bu işleri anlatmaya başladı.
    -Beyler üç harfliler kimi zaman sahipsiz hazineleri sahiplenirler kimi zamanda hazineyi gömen kişiler hazineyi sadece soylarından biri çıkarabilsin diye başına bir üç harfli dikerler. Kimi zaman kandırırsın bu üç harfliyi ama genelde sonu hüsran olur. dedi

    Tabi bizimkiler yusuf yusuf. Murat birşeyler demeye başladı.

    -Bak kanka benim bildiği bir hoca var xxx köyünün xxx ilçesinde onun yanına gidelim o bize bir yol gösterir gerekirse dibina godumun parasını geri gömeriz. Üç harflilerle mi? uğraşacağız. Dedi.

    -Tamam ondan sonrada kalkar benim memlekete gideriz orada neler olup bittiğini öğreniriz. dedim

    Beyler buraya kadar sıradan bir hikayeydi asıl macera buradan sonra başlıyor... Kimler neye bulaşmış bu para nereden gelip nereye gitmiş onu anlatacağım size.
    ···
  13. 113.
    +2
    Akşdıbına evi topladık paramızı ve anahtarımızı emlakcıya teslim edip arabalara doluştuk. (Beyle söylemeyecektim de neyse bizim Murat'ın memleket Tokat ama ilçesini söylemeyeceğim).

    Saat akşam 9 gibi yola koyulduk işte dönüşümlü sürülüyor aramalar felan ama hiç Alanya yolculuğundaki gibi bir neşe yok kimsede herkes sus pus oturmuş sadece yola bakıyordu. Yaklaşık 15 saat yol gitmiştik sonunda Murat'ın evine varmıştık orada hemen bir öğle yemeği yedikten sonra Murat'ın annesinin helalliğini alıp Hocanın evinin yolunu tuttuk. Yaklaşık yarın saat sonra ilçenin hafif dışında müstakil bir evin önünde durduk. Herkes çıktı arabadan bindik hocanın kapısına zile basıyoruz duyan yok kapıyı yumrukluyoruz duyan yok.

    Murat bekleyelim dedi tamam dedik sigaraları yaktık Hocayı beklemeye başladık. Az bekledik uz bekledik derken hoca eski model kısa torosuyle geldi.

    Murat aravadan inan adamı göstererek işte hocamız bu dedi. Adam ne olduğunu anlamadan Murat adamın elini tuttu ve öptü. Adam hafif gülümseyerek Murat'ın kelleyi okşadı.

    Bize doğru dönüp
    -Hayırdır gençler bu kadar adam benim evimin önünde neyi bekliyorsunuz ya da bekleyin hele eve geçelim çaylarımızı bi içelim daha anlatırsınız. dedi

    Neyse torosun içinden adamın eve aldıklarını taşıdık dolabına yerleştirdik, çay koyduk. Sonrada hocanın karşısına oturduk.

    -Eeee anlatın bakam neler oluyor neler bitiyor gençler.
    -Hocam benim dedem bana ölmeden önce 1 trilyondan daha fazla para bıraktı. Ama adamın bu parayı ne kazanmaya ne de biriktirmeye gücü yeterdi. Dedem farsça osmalıca ve arapça bildiğinden dedeme sürekli parşömenler getiren herifler olurdu. Dedem bu adamları hep ters çevirirdi ama sonradan biri kanına girmiş herhalde.
    -Nasıl anladın oğul. dedi
    -Hocam biz arkadaşlarla tatile çıktık orada hemen hemen hepimizin başından enterasan olaylar geçti. En son rüyamda aha şu çocuğun kılığına girmiş bir şey (Abdül'ü işaret ediyordum). Bana altınlarıma geri ver diye bağırdı durdu ve beni bıçakladı.

    Hoca düşünceli bir o kadarda karamsardı. Ayağa kalktı çenesinde biriken uzun sakalını oynayarak bana döndü.

    -Evladım bu tür olaylarda genelde sahiplenilmiş bir hazine çıkarıldığı için bunlar insana musibet olurlar. dedi
    ···
  14. 114.
    +2
    Hoca 170 boylarında kumral bir adamdı. Saçlarına kısa denemezdi sakalıysa beyaz bir şerit gibi göğsüne iniyordu. 50 yaşına henüz girmemişti dinç ve güzel konuşan bir adamdı.
    (Not: geçen yaz bir hayır duasını almak için gittim yanına iyi ve mütevazi bir adamdır). 99 depreminde kocaelinde görev yaptığı için deprem sırasında karısını ve bir çocuğunu kaybetmiş ama isyana bürünmemiş bir adamdı.

    işin özetini bize hemen geçti sağolsun. Hazinesi araklanan cinin hazinesinin en az 10 da biri geri konulmalıymış ve o dakikadan sonra hazineden bahsedilmemeli konusu dahi açılmamalıymış. Evdeki çevşeni yanımıza almamız yararlı olacağınıda söyledi. Hazinenin yerini bulunca kendisini ya da konuya hakim başka bir hocayla hazinenin gömülmesi gerektiğini anlattı. Çok iyi bir adamdı o günün öğle saatinden akşama kadar bize baktı sağolsun. Akşamda arkamızdan dualar ederek bizi uğurladı.
    .
    .
    .
    Arabalara doluştuğumuz gibi üniversite okuduğumuz şehre geçtik oradan çevşeni aldığımız gibi doğruca memleketimin yolunu tuttuk. Akşam hocanın evinden çıktık saat sabahın 10nuna doğruda memleketime dönmüştüm.

    (Not: Abdül Üniversite okuduğumuz şehirde bizden ayrıldı bu işe bulaşamayacağını korktuğunu söyledi. Eyvallah dedik. ogünden sonra birbirimizi asla görmedik ne o beni aradı ne ben onu)
    ···
  15. 115.
    +2
    Yine ben yine ben aq. Dedemin kitaplığının arkasında buldum bu isim listesi ve kime ne kadar pay verileceğini. Ama aralarında şaşırdığım bir isimde vardı. Bizim bebeler soluk soluğa kalmışlar kanepelere yatmışlardı. Nede olsa saatlerdir uyumuyorlar ve oldukça heyecanlı bir maceranın ortasına düşmüşlerdi.

    Uyuyalım beyler bu isimleri yarın araştırırız isterseniz başka bir yere gideli isterseniz burada kalalım dedim. (ne de olsa çevşenin teki hala bizdeydi). Bebeler o kadar yorulmuş ki
    gelip bunları gibseler bana mısınız demezlerdi. Yattılar bunlar üzerlerini örttüm bende geçtim bir köşeye uyudum amık. Son 1 haftadır en temiz uykumu çekmiştim beyler kemiklerim yerine oturmuştu resmen bu çevşen neyin nesiyse bilmiyorum ama işe yarıyordu namussuz.

    Ertesi gün uyanmıştık ta nereden baksan 20 saate kadar kafa yaşamıştık. ne uyuduk amık derken derken bir kaçımız çıktı yiyecek bir şeyler alıp geldi (Sağolsun Teoyle Mete bu tip işleri yaparlardı). SAAT 8 gibiydi beyler yedik felan işte hazırlanıp çıktık yollara. Arada şaka felan yapıyorlardı bizimkiler moraller iyiydi. (Tabi iyi olacaktı amık çevşen işe yarıyordu işte)

    Elimdeki isimlerin kim olduğunu bulup sormak lazımdı. Ne kadar para kimdeydi nasıl alacaktık bu paraları korku ve heyecan dolu bir macera bizi bekliyordu. Öncelikli hedef tanıdığım biriydi.
    ···
  16. 116.
    +2
    Cevdet abi oda bütün bu olayların içindeydi Allahtan hemen yan binadaydı da bizi uğraştırmayacaktı.
    .
    .
    .
    Zile basıyoruz kapının ırzına geiyoruz açan yok. Bekledik bir süre sigaralar yanıyor efkarlar dağılıyor işte. Biz süre sonra elinde poşetlerle bir kadın geldi 30lu yaşlarında güzel bir kadındı Allah var şimdi. "Oğlum kapımın önünde ne bekliyorsunuz" dedi
    -Abla burada Cevdet Y. diye biri oturuyordu ona ne oldu.
    -Cevdet buradan 1 buçuk ay önce taşındı evladım şimdi xxxx da oturuyor. Vay çakal Cevdet abi parayı cukkaya indirince hemen buralardan kaçmış. Neyseki o kadarda uzak bir şehir değildi. Uğraştıracaktı ama olsun. Allahtan Meryem Abla (Cevdet abinin evde oturan dul bayan) nerede oturduğunu felan biliyordu. (Vay amık büyük ihtimal Cevdet abi bu kadınla birşeyler yaşamıştı ama neyse bizi ilgilendirmez beyler konuya dönelim)

    Bizim bebeler isyanlardaydılar lan adamlar son 1 haftanın yarısını yolculuk yaparak geçirmişlerdi. Artık arabalar bile rest çekiyordu.

    Biraz dinlendik doğrusu beyler Bi gece takıldık bizimkilerle (Tabi amık çevşen olmasa koşa koşşa işin peşine giderlerdi ama işte rahattık) Plan sabitti Cevdet abiyi bulacak diğer isimlerin kim olduğunu soracak hepsinden paranın 10 da 1 ini alacak sonra onlarla altın alıp hazineyi nereden çıkardılarsa oraya gömecektik. Sabit kolay ve güzel bir plan gibi değil mi?

    .
    .
    O zaman izleyin beyler.
    ···
  17. 117.
    +2
    Ertesi gün dedemin evinde uyandık beyler işte kalktık yemek felan yedikten sonra doğruca yolumuz xxxx şehriydi Meryem ablamız (dul ve güzel komşumuz) adresi yazmıştı sağolsun. Arabalara doluştuk yine beyler son sürat gidiyorduk. 3 saat kadar sonra şehrin girişi,ne varmıştık. Ama beyler adresi bulmak zulüm gibiydi o nasıl bir şehir Allah'ın yollarını, trafiğini cadde boylarını işte ne varsa hepsini gibeyim.

    Birkaç saat de dönercilerin ve çakma saatcilerin arasında dolaştıktan sonra bir hayırsever vatandaş bizi adrese zütürdü. Çok dua ettim adam doğrusu. Dublex bir villanın önündeydik beyler (Not: Pay listesinde Cevdet abi en çok parayı alan adamdı neden en çok cukkayıda onun yaptığını anlatacağım beyler)

    Neyse amık çaldık kapıyı bir kadın çıktı hizmetçiydi sanırım. Ama ateş ediyordu kız saf bir güzelliği vardı. 5 tane sapı karşısında görünce saşırmış olmalıydı ama yine de yüzündeki hafif tebessümü bbozmadan.

    -Buyrun kime bakmıştınız. Hemen arkamda abazanlar af attı ama Allahtan kız duymadı. Yoksa fena bozulurdu.
    -Biz Cevdet Beye bakmıştık kendisi burada mı? oturuyor acaba.
    -Evet ama kendisi şuan burada değil.
    -Nerede acaba?
    -Geçen hafta intahar etmeye çalıştı ama başaramadı şu an xxxx özel hastanesinde kendisini görmek istiyorsanız oraya gitmelisiniz ama sizinle konuşaçak halde olduğunu sanmıyorum.
    Lan dünyam başıma yıkılmıştı dibina goyim ya konuşmazsa ya konuşamazsa amık o zaman ne yapardım. Hayatım boyunca bir çevşenin etrafında mı? olamam gerekiyordu ya bu da öbürü gibi kaybolursa?

    Düşünülecek çok şey vardı ama içimde bir kazan su kaynıyordu beyler ya Cevdet abi konuşamazsa o konuşmazsa...
    ···
  18. 118.
    +2
    Bizim binler zar zor ikna olmuşlardı. Hatta Murat neredeyse cayacaktı ama onu da arkamızda zorla da olsa sürüklemiştik.

    Saatlerce süren yolculuklar yemeden içmeden hatta uyumadan geçen günler bizim bebeleri çok yormuştu. Ama dib korkusuna hepsi arkamdaydı. isterlerse olmasınlar.

    Neyse tekrar gelmiştik bizim dedenin evine Amk kargaları sanki evi bekliyorlardı. Amık evinin üzerinde bir parça kara bulut ekgib o da olsa tam cafı evi aq. Allahtan çevşeni iki sallayınca kaçıyor binler.

    işlerimiz acildi beyler korku ve yorgunluk hepimizi esir edecekti neredeyse. Ece girdik her yer zaten incin (Geçen ki taramada hiçbir yeri düzeltmemiştik)

    Zemin kata indik dedem burayı hiç kullanmazdı soğuk olurdu (Lamba bile yok amık katında fenerlerle indik aşağıya) . Adam tabi 87 yaşına kadar yaşadı her türlü hastalık vardı. Her neyse odaları tek tek kontrol ettik. Sonunda bir oda da sehpayı bulduk ama altında felan bir şey yoktu.

    Teo: Beyler yerin altında olmasın
    Murat:Beyler gibtir edelim ya bırakalım bu işi
    Ben:Lan ne bırakması bu lanetle m,? yaşayalım
    Muhammet:Amık buraya kadar geldik ben bırakmıyorum lan
    Mete:Lan amma da korktun lan gibtir git istemiyorsan.
    Ben:Kimseyi burada zorla tutamam. Tek başıma olsam da elimden geleni yapacağım
    Teo: Buradayım amık giden gitsin.
    Murat:Eeee gibetim lan sizin işinizi ben gidiyorum
    Mete:Gibtir git lan ödlek herif
    Muhammet:Bu kadar dayandığı iyi lan bu herifin
    Ben:Lan tamam git. Kimsenin nazıyla uğraşamam şu saatten sonra.

    Amık verdik bine bir fener çıktı yukarıya teo ve meteden bununla çıktı (Bahçeden kazma kürek alacaklardı. Birkaç dakika sonra bu binin arabasının sesini duydum ardından Mete ve Teo da geldi.

    "Ya Allah vurduk" zemine kazmayı (Tabi önce parkeler söküldü.
    ···
  19. 119.
    +2
    "Ey Yesus senin hazinene göz koyduk bilesin. Bizlere biraz sıcaklığını hissettirsen, bizde sana dualar eder, kıblemizi senin ayakların belleriz... Oğlum sana kurban ben senin sıcaklığına Ey Azazil oğlu Yesus. Dokunduğun yer babanın ismiyle anılır. Bak yanımda Yavuz oğlu Selman Avcı da öyle düşünüyor. O da sana Selman kızı Zehrayı kurban ediyor. (Amn Allah'ın Selman- Selman amca o da mı bu işin içindeydi halbuki bu adam 5 vakit namazında mümin bir kuldu. Ya Rabbi neler oluyordu. Etrafımızı münafıklar mı? sarmıştı. O da Zehra ablayı kurban etmiş baksana müşrik bine.) (En azından buradan sonra kime gideceğimi biliyordum).

    Yazılar devam ediyordu... -Ey Yesus kalbimizi sana açtık kanımızı bu kaseye akıttık kurbanlarımızdan birer tel saç aldık ta geldik sana. Aç kutunun kapağını aç hazinenin mührünü seni kıble babanı yaratıcı bilelim."

    iğrençlik ve pervasızlık akan bu sözler kimindi bir emekli imamla bir işçinin mi? Allah yardımcımız olsun zorlu bir yola girecektik. Bir sigara yaktım ve neler yapabileceğimi hesaplamaya başladım."
    ···
  20. 120.
    +2
    Mete eve gitmemiz gerektiğini Teonun tuttuğu günlük tarzı not defterine bakmamız gerektiğini ama binin genelde bu defteri sakladığını felan söyledi. Doğru bu bir başlangıç olabilirdi. Sanırım bu tarz bir defter tutmasını da tedavi gördüğü hastanenin pgibologu söylemiş. Her neyse beyler Teonun ailesi felan evden ayrılınca akşama doğru eve geçtik.

    Ev standart bir öğrenci eviydi o kadar parayla bu eve mi talim ediyorlardı. Doğrusu komik. Mete parayı bankaya yatırdıklarını faiz yiyen münafıklar olduklarını söyledi. Ama çokta gibinde değildi şu an ecel terleri döküyordum amık. Teo intihar etmişti üstelik giderken de bizi bir ifritle baş başa bırakmıştı.

    Neyse eve girdik beyler Teonun odasının kapısını açtık. içerisi ne bilim beni çok kötü etkilemişti. Ağlamamak için kendimi zor tuttum. Odanın ortasına kadar ilerledim sonra dona kaldım. Birşey beni durduruyordu lan gitme diyordu ama Metenin kaba sesiyle bu ağır duygudan sıyrıldım.

    -Ahtapot sen yatağı kontrol et ben rafları.

    Hiçbir şey diyecek halim yoktu beyler hafifce baş salladım. 3 sene önce aynı olayları tekrarlamıştık amık dejavu etkisini dakikalarca yaşadım korkunç bir duyguydu. 20 Dakika sonra o da da üst üste duran hiçbir şey yoktu amık.
    ···