-
76.
+2Cadde hemen hemen boştu beyler, rüzgar serin serin esiyor ellerimi ceplerimden çıkaramıyordum. Korku özlem ve acı başka bir şey yoktu beyler başka hiçbir şey. Ölmek istiyordum sadece ölmek. Sonsuza kadar derin bir uykuya dalmak. Sonsuz karanlık ve sessizlik çok iyi gelirdi. Ruhum kalbim zihnim hepsi isyan ediyordu. Uykusuzluk, yorgunluk, duygu karmaşası hepsini aynı anda aynı beden çekiyordu.
Dilime bir türkü dolandı.
https://www.youtube.com/watch?v=nG9ByIiips8 -
77.
+2178. sayfa artık yerimde duramaz olmuştum heyecanlanmıştım neler olacak diye hemen Meteye sayfayı çevirmesini istedim. Belli ki o da baya heyecanlıydı hemen sayfayı çevirdi. Yüksek sesle okumaya başladı.
"
-Evladım Daniel şu an burada değil
-Ne zaman gelir efendim
-Bir kaç saat sonra gelir sanırım
-Bekleyebilir miyim?
-Evet elbette evladım geç şu köşeye otur, istersen kitapta seç kendine beklerken sıkılma.
Hanımın gösterdiği yere oturdum rafta gözüme takılan ilk kitabı aldım. Şimdi adını hatırlamıyorum ama eski bir kitaptı sayfaları dağılıyordu. Ama zaten öyle okuyacağım bir kitap değildi sadece vakit geçirmek için elime almıştım.
Başladım okumaya kısa zamanda sarmıştı kitap akıcı bir o kadar da esrarengizdi. Galiba 24. sayfadaydım nur yüzlü teyze bana seslendi
-Evladım
-Efendim
-Daniel seni bekliyor." -
78.
+2Caddeye indim. Her yerim ağrıyor, aklım karışık duygularımda sadece Teo vardı. Ağlamak istiyor ağlayamıyordum. Saat 4 aylardan mart 30. Eskişehiri bilen bilir o keskin ayazını insanın içine içine sinen o korkunç soğuğunu.
Annemi hatırladım bir an için. Çok küçüktüm öldüğünde. Dedemin para hırsına kurban gittiğinde. Onu sadece sarı saçlarını hatırlıyorum. Siyah Beyaz fotoğraflar bırakmış geriye sadece, acaba o da görüyor muydu oğlunun derdini?
Annem geliyordu aklıma ağlayamıyordum beyler. Ellirim titriyor, sinir krizi geçiriyordum ama yine de ağlayamıyordum beyler. Ölmek ne garip şey anne dedim bir an için. Toprak olmak. Sevgini hatırlamıyorum anne, yüzünü, sesini hatırlamıyorum annem hatırlamıyorum. -
79.
+2Anını gibi elimö ayağım titriyordu yere düştüğümde kapıya baktım bizim servisci eleman gitmişti çoktan. Amık lan biz bunun parasını vermiştik bizim hoca bize oyun etmez başka bir tak dönüyordu bu işin içinde. Yıllardır normal seyrinde devam eden hayatım neden şimdi tekrardan taka dönmüştü bunun bir açıklaması olmalıydı.
-
80.
+2Tükürüklerini saçması bitince sızırtılı ve yankısız sesini duymaya başladım ama korkudan birazcık kaçırmışltım altıma. Bağıra bağıra konuşuyordu eleman.
-Altınım nerede. Tabi bende gram ses yok içimden dua ediyorum. Bu işkence erken bitsin diye. Benim sessiz kalmama sinirlenmişti sanırım daha gür daha korkunç bir sesle tekrar bağırdı.
-Altınım nerede? Belli ki eleman sinirlenmişti. Sesim yine çıkmayınca o korkunç yüzü yetmiyor gibi bir de kaşlarını çattı dişlerini sıktı bir daha sordu.
-Altınım nerede.
Bende yine ses yok beyler düşündüğüm tek şey hemen kurtulmaktı. Korku, dehşet ne arasanız vardı Allah sonumuzu hayr eylesin.
Bu benden ses alamayınca çok kızdı lan hani belli olmuyor da hissediyorsunuz ne de olsa metafiziksel bir şey. Algı var ama fiziksel bir iz yok. Korkuyu hissettiklerini biliyordum ne zaman ben felç geçirecek seviyede korksam bu eleman tapukluyordu. Şimdi de neredeyse felç geçirecek seviyeye gelmiştim. Beni tuttu kaldırdı ve evin içine doğru fırlattı. Duvara çarpıp yere düştüm. -
81.
+2Kalktım yerden Hafifce doğrularak oturdum. Kulşaklarım öyle bir çınlıyordu ki Mete başımda bir şeyler söylüyor bana sadece boğuk boğuk birkaç kelime geliyordu onu da anlamıyordum daha doğrusu umursamıyordum.
Kalbimde hafif bir ağrı vardı. Amık onca zaman hor kullandık organı haliyle o da tepkiliydi. Mete ye döndüm gözlerim seçemiyordu. Amık bini beni fena fırlatmıştı ha. Duvardan sıva felan dökülmüş düşünün kuyruk sokumumdaki ağrı ha keza saplanıyordu sinir uçlarıma.
Neyse beyler sendeleyerek ayağa kalktım ama Metenin söylediği tek kelimeyi bile duymuyordum. Kafam da sadece temiz hava almak düşünmek vardı beyler. Şöyle sigara mı yakacak insanların içinde dolaşarak düşünecektim. Dünü bugünü yarını.
Mete bir den kolumu tuttu. Karşı koydum kendimi azad etmiş bir dingil gibi sendeleye sendeleye kapıdan çıktım
-Sabah dönerim dedim. Saat zaten 4ü bir saat sonra güneş doğardı o vakit eve geri dönerdim. 1 Saat bana yeterdi lan yeterdi. -
82.
+2Beyler öyle bir duygu karmaşasına girmiştim ki bunalım yanında hiç kalırdı. Neden sorusu yok mu işte her şey onun başının altından çıkıyordu. Düştüğüm yerde kalbimi tutmuş öylece yatıyordum. Beni koruyup kollayan Allah’a dua ediyordum. Geçen seneler beni dine yöneltmişti. Hani beş vakit namazında niyazında olan bir adam değildim yine. Ama ara ara namaz kılıp Kur-an okur olmuştum (Not hem Arapça hem Türkçe halini)
Göğsünde azıcık imanı olmayan adam zaten bu tip şeylere katlanamazdı. Kolay kopan adam Teo gibi olurdu. Ya da Mete gibi gibik dünya hayatını seven bünyevi bir bin olmanız lazımdı.
Neyse beyler ben orada kaç dakika ya da saniye yattım bilmiyorum bir süre sonra Mete geldim yanıma. Beni o halde yerde görünce bir an telaşlandı adam. -
83.
+2Bir yandan söylüyorum bir yandan ara sokaklardan başka caddelere çıkarak dolaşmaya devam ediyorum. Hatırlamıyorum beyler bir ara güneş doğmak üzereydi. Ben türkümü söyleye söyleye bir caddeye çıktım.
Az çok insan vardı ama genel olarak böyle genç tayfa hani anlarsınız, ünili tayfa yani. Neyse çiftler evlerine doğru yürüyor ben bir ara türkünün de verdiği efkarla donmuş ellerimi cebimden çıkardım. Amık ne vardı ki öyle hemen dışarı fırlıyon di mi montunu bari al amık bini Ahtapot. Dedim içimden. Kafamı şöyle bir az yan yatırdım sitem edercesine sonra çıkardım cepten Winston softumu yaktım namussuzu yürüyorum.
Ne kadar yürüdüm bilmem ama güneş doğmuştu yavaş yavaş ışıklar apartmanların aralarından lacivert asfaltlara kadar yayılmıştı.
Cadde de iyice boşalmış ezan okunmaya başlamıştı. Bir ara bir otobüs durağından oturan bir kız gördüm kısa saçlı benim yaşlarımda ama zil zurna sarhoş hani. Güneş doğmuş ama o mesafeden yüzünü göremiyorum. -
84.
+2Beyler şukuları görelim 1. entry şukulayın rez alın akşam buradayım ilgi olmazsa bilmiyorum
-
85.
+2Öğleden ssonraydı sanırım güneş pencereen girip yüzümü yakıyordu. Zeynep'in hunharca öğürme sesiyle uyandım. Sanırım geçen gece içtiği alkolü şimdi çıkarıyordu. Yanına gitmek yerine yattığım yerde neler olacak onu düşünüyorudum.
Neden yıllar sonra tekrar karşılaşmıştık bu bir tesadüf müydü yoksa bir işaretmiydi.
Neydik? Ne Olduk?
Hiçbir şeyi hatırlamak istemiyor geçmişi hemen burada arkamda bırakmak istiyordum.
Mete, Teo hepsi bir anda silinip gitmişti bu kızın yanında. -
86.
+2-Ahtapot Ahtapot
-Efendim
Cılız ve tinsinen bir ses duydum ardından
-Kahvaltı hazır.
Toparlandım üstüme birşeyler alıp yanına gittim üzerinde ince bir pijama vardı. Saçlar incin makyajı hafiften bozulmuştu ama bu haliyle de çok çekiciydi
Hah Zeynep ne güzel şeydin sen ya
Halada öylesin bu aşk değildi beyler bu bambaşka birşeydi. Maddeyi geçmişti artık duygularım manaya yükselmiştim tasavvufum bu kızı sevmekti. -
87.
+2Ardından Zeynep geldi arkamdan otursana dedi bana düşmüş biz yüzle ama suratıma bakamıyordu, utanıyordu sanırım ama onun utanması gerekmiyordu.
Ben Oturdum oturmasında sofraya iştahım kaçmıştı, bırak yemeği neredeyse midemi dolduran mide öz suyunu bile çıkarmak üzereydim...
Kalbim sıkışmıştı, çaresizlik her hücremi zabdetmişti. Biraz daha dursaydım kafayı yiyecektim. Hemen kalktım ayağa fırladım lavaboya. Kapıyı kilitleyim ağladım ama ne ağlamak, hıçkıra hıçkıra, salya sümük beyler.
Bu nasıl bir duygudur bilmiyorum tarif edemiyorum.
Sevgi, korku, endişe, suçluluk duygusu, dehşey ne kadar huur çocuğu duygu varsa kalbimi esir almıştı.
Ağladım aynaya baka baka ağladım.
Zeynep geldi kapının önüne Oda ağlıyor belli
Arada hıçkırarak.
-Ahtapot senin bir suçun yok
-Var dıbına goyim var işte
-Seni o sahilde bırakmayacaktım, sahip çıkacaktım
-Nasıl yapabilirdin bunu Ahtapot olmayız olamayız biz beraber
-Olurduk, oluruz -
88.
+2Sayfalar çevrildi hareketler tekrarlandı.
181. Sayfa
"Ertesi sabah bir şekilde evden çıkıp kitapçıya doğru yürüyordum. Ara bir sokağa girdim yanlışlıkla. Etraf sessizdi, tek bir insan bile yoktu doğrusu. Ama bunları fark bile etmiyordum aklımda olan tek şey Daniel e gidip bu bin hayatımdan kurtulmaktı. Hızlı adımlarla sokağı adımlıyordum ki küçük bir aradan bir köpek çıktı. Bir sokak köpeği öyle pis uğursuz bir canlı karşıma geçti sokakta bir ben bir o var.
Karşımda bana öyle sert öyle korkunç bakıyordu ki ellerimi ceblerimden çıkardım. Her an bana saldıracak gibi vahşice gardını alıyordu. Korkmuştum herhangi bir saldırıya karşı her an kaçma posizyonundaydım. Köpek sertçe bakıyor ben de ona bakıyordum ikimizde de gram kıpırtı yok. Köpek bir süre sonra hiddetle bana havlamaya başladı. Ama sanki bana havlamıyor etrafındaki bir şeye karşı bu kadar sinirlenmişti.
Son nefesiyle olağanca kuvvetiyle havlıyordu." -
89.
+2179. sayfa
"Vay anasına demek adam o kadar zamandır buradaydı da bana haber vermemişlerdi. Belki unutmuşlardı belki de daha yeni gelmiş ve içeri girdikten sonra beni öyle çağırmıştı. Bilmiyorum ama artık önemsemiyordum da. Hanımefendi yolu gösterdi iş yerinin 2. katına çıktım.
bir kapı çıktı karşıma hafifçe tıklatıp içeri girdim. Karşımda 70 lerine merdiven dayamış takım elbiseli fötr şapkalı ufak bir adam çıkmıştı. Ama yüzü o kadar nurluydu ki evliya sanki mübarek.
Okuduğu kitaptan başını kaldırarak.
-Otur bakalım oğlum. dedi ama o kadar içten gelmişti ki bu ses beni duygulandırmıştı. Babam bile bana öyle oğlum dememişti.
-Birşey içer misin?
-Yok efendim
-Bana Daniel desen yeter evladım sıkma kendini. Bu arada okuma gözlüklerini de çıkarmıştı.
-Daniel bey beni size Bursadaki bir hoca yolladı.
-ismi neydi
-Efendim valla ismini hatırlayamayacağım şimdi. Sormamıştım ki adama ismini zaten Yesus'u duyunca korkmuştu eleman.
-Hmm evladım bir problemin mi var?
-Evet efendim çok büyük
-Anlat bakalım belki bir çare buluruz
-Efendim nasıl söylesem. Adam Müslüman değildi nasıl işimi görecekti.
-Rabbin olan Allah'ın adıyla konuş evladım korkma. Vay anasına adam sanki, aklımı okumuştu hemen cevap vermişti. Şok olmuştum büyük şaşkınlık içindeydim.
-Daniel Bey ben kabuslar ve halissülasyonlar görüyorum." -
90.
+2-Eeee sonra ne oldu
-Sürekli yanlız kalmaya çalışıyordu.
-Hiç neden olduğunu sormadın mı?
-Sordum sormasına da beni azarlayıp gitti.
-Nereye
-Bilmiyorum 3 gün sonra geldiğinde bana yaptıklarından utandığını fela söyledi.
-Ne yapmış olabilir hiçbir şey söylemedi mi?
-Söylemedi bilirsin zaten öyle her şeyi söyleye bir adam da değildir.
-Ya asıl söylemez hiçbir şeyden de mi şüphelenmedin?
-Teo lan bu Teo standart adam namaz kılar gelir yatar bilmiyor musun?
-Nereden bilim lan 3 senedir arayıp sormadınız Muhammette olmasa kafayı yerdim şimdiye
-Ne yapsaydık Ahtapot ne yapsaydık arayıp ne söyleyecektik.
-Ne bilim lan sesiniz bile yeterdi.
-Para ve ev bıraktık rahat edersin diye düşündük.
-Ne rahatı lan sizden sora zarar veririm diye bir arkadaşım bile olmadı Muhammet ayrı oda da ben ayrı oda da senelerce sadece birkaç cümle konuşarak yaşadık. Biliyoruym benden nefret ediyorsunuz ama insan sövmek için bile arar lan
-Arayamadık Ahtapot arayamadık. Korktuk tekrar Yesusla başımız belaya girer diye.
-Neyse neyse gibtir et artık vefasız bin. Teo Yesusla ilgili ne dedi?
-Odaya girdim Teo ağzından köpükler saçıyordu baş ucuna geçip ambulası aradım bir yandanda bunu teselli ediyorum bir ara bir şeyler mırıldandı.
-Ne dedi tam olarak
-Yesus dedi bizi bulmuş benim yüzümden dedi.
-Vay anasına şimdi ne yapacağız.
-Yine başlıyoruz Ahtapot bu sefer sadece sen ve ben
-Ya o kadar sene sonunda artık normaliğe dönmüşken.
-Ya ne yapacağız Ahtapot oturup bekleyecek miyiz bizi bulmasını delirtmesini mi bekleyeceğiz?
-Tamam tamam peki nereden başlayacağız.
-Ben biliyorum sanırım. -
91.
+2Birinin başına bir şey geldi korkusuyla hemen koştum koridora merdivenlerin dibine bi baktım. Aman Allah'ım Teo yerde sere serpe yatıyor. Hemen merdivenleri üçer beşer inmeye başladım ama gözümü biran Teodan ayırmamla Teo yattığı yerden yok oldu. Amık Göz açıp kapanıncaya kadar herif gitmişti. Amık merdivenlerin ortasında öylece kalakalmıştım. Korkudan da kıpırdayamıyordum. Put gibi duruyordum ses çıkmasın diye nefes dahi almıyordum ki.
.
.
.
Teo merdivenlerin başından "Ne yapıyorsun lan" demesiyle sıçradım amık başladım buna sövmeye.
-Lan senin dibina goyim çocuk. Biraz önce şurada yatıyorsun ne ara oraya çıktın.
-Lan ne yatması ne orası amık ben odamda sigara içiyordum. Senin sesini duydum öyle çıktım dışarıya.
-Ya olum oyun mu oynuyorsunuz? Böyle şaka olmaz bakın, kafayı yiyeceğim.
-Ne şakası kardeşim,Şaka felan yok. Yapma böyle beni de korkutuyon bin.
-Lan şurada yatıyordun merdivenlerden ses geldi diye çıktım hah işte şurada yatıyordun başına birşey geldi sandım. Koştum yanına gözlerimi bir an kaçırmamla kayboldun sonrada orada bittin lan bin.
Korkudan aklımı kaçıracak gibi olmuştum. Hemen Teonun yanına çıktım.
-Lan olum bakın bu bir şakaysa sizi gibtim biliyorsunuz di mi?
-La şaka felan yok amık ne oluyor sana. Orada Teoya bu olayların sadece bana değil Muratla Metenin kevaşesine de olduğunu anlattım. Anlatmaz olaydım Amık Teo Korkudan gel beraber yatalım dedi.
Ne yalan söyleyeyim o demese ben diyecektim zaten sabahı beraber ettik. Sabah Muhammet başımıza geldi.
MKalkın çifte kumrular kahvaltı hazır.
T: Bi gittir git ya
B: Tamam La Tamam geliyoruz. dedim sırf açtığı saçma sapan şarkıyı kapatsın diye
Bu indikten sonra bizde giyinip indik aşağıya. -
92.
+2Nasıl koştuysan amık yarın saatklik yolu 5 dakikada gitmiştik. Amık soluk soluğa kaldık. Teo hala titriyor hala dua ediyordu. Mete çatıdaki huur kimdi lan kimdi diyordu. Muhammet bir köşe çökmüş
-Allah'ın affet bizi biz neye bulaştık diyordu. Mete aniden kalkıp yakama yapıştı bunlar hep senin yüzünden oldu lan bin. Dedeni de senide gibeyim. Diyip bana bir yumruk attı. Muhammet ve Teo hala şoktaydı. (Bende artık çevşenlerin bile bir işe yaramadığını anlamıştım.) Yanağım Metenin yumruğuyla kızarmış ama korkunun getirdiği adrenalin bana hiçbir şey hissetirmemişti.
Mete tekrar oturduğunda kutuyu açtım ve içindeki inanılmaz kokuya dayanarak içindekileri yere döktüm içinde 3 parça jaletinlenmiş kağıt vardı.
Şunlar yazılıydı. -
93.
+21. kağını aldım katlanmış yüzünü açtım ve okumaya başladım
"Ey büyük ve yüce Azazil. (Burada bir irkilmiştim beyler çünkü Azazil Şeytanın cennetten kovulmadan önceki ismiydi) Sen ve senin hizmetkarlarının yolundan çıkmayacağımıza dair ant içeriz. Senden ve senin hizmetkarın Yesus'un üzerine konduğu hazineden pay isteriz."
Beyler bu arada yere döktüğüm kan benzeri lanet şey toprağın üzerinde daha da iğrenç kokmaya başladı. Bizim bebeleride kaldırdım Mete ve Muhammet Teonun koluna girerek taşıyorlardı.
Sessiz ve sakin bir park bulduk yorgunluk, uykusuzluk, bıkkınlık hepsi birikmiş çok daha ayrı bir duyguya bürünmüştü. Korku yerini yavaş yavaş dehşete bırakmış, peşinden koştuğumuz belanın bizi kat kat aştığını anlamıştım. Dehşetle 2. kağıdın yazını yüzeyini araladım.
"Ey Yesus. Ben Hizmetkarın Mehmet oğlu Kadir Çetin (Aman Allah'ın bu dedemdi, demek o da bu iğrençliğin içinde çekilmiş ve bana bütün bu dehşeti miras bırakarak cehennemi boylamıştı ha) Ey Yesus ve onun büyük efendisi, Azazil. Mehmet oğlu Kadir Çetin sizin büyüklüğünüze kurban adamaz ister."
Kağıdın diğer yüzünde 2 satır birşey yazıyordu ama bunu okumak beni neredeyse dehşetin pompaladığı adrenalin beni öldürecekti.
"Ben Mehmet oğlu kadir çetin size kurban olarak oğlum Kadir oğlu Melih çetini sunuyorum."
Dedem olacak bin kurban etmek için kendi oğlunu benim babamı seçmişti. Ne kadar da kördüm bunca zaman bu iğrençliği nasıl görememiştim. Yanıbaşımda ya hemen yan oda da bir şeytanperest vardı ama bunun hakkında şüphelenmiyordum bile. Ağlamaya başladım demek annem bir hiç için ölmüş, babam güç ve para hırsı yüzünden yıllardır o tımarhanede yatıyordu. Yaşlaşık 5 dakika felan hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Benim ağlamam bizim bebeleri de dehşete düşürüyordu. Teo zaten ipleri kaçırdı, (sürekli nas felak okuyor garibim) Mete bile korkuyor dehşet verici bir şekilde dişlerini sıkıyordu. Muhammet bir ağacın dibine oturmuş bir sigara yakmış ve olanları düşünüyordu.
Bense toprağa oturmuş ağlıyordum bir yandan da göğe bakarak anlamsız seslerle bağırıyordum.
3 Kağıdı açtım. -
94.
+2Sabaha kadar orada kaldık bir sokak lambasının altında Teo dua ediyor Muhammet sıfır paketi kendi başına bin ediyordu. Mete hala öfke ve dehşetle beraber kardeş kardeş bir bankın üzerinde oturuyordu. Ben düşünüyor düşünüyordum. Teo ama harbi harbi ipi koparmıştı sanırım.
Sigaranın biri sönüyor öbürü yanıyordu. Korku ve dehşet sabah ezanıyla biraz dağılmıştı. Teo 4 saattir kıpırdamadığı yerinde fırlayarak "Namaza namaza beyler kalkın ne olur kalkın namaza Allah çağırıyor" koşuşturmaya başladı amık Teonun o görüntüsü dedemi çatıda gördüğümden daha korkunçtu.
Muhammet bile söylediğini mantıklı bularak düştük yola en yakın caminin çadırvanında abdest alıp girdik caminin içine. Amık münafık mahallesinde de kimse gelmemiş namaza bi biz 4 genç varız camide bir de 50li yaşlarda klagib imam tiplemeli bir imamımız var.
Neyse namazımızı kıldık (Not: Bu arada amık kutusunu attım çöpe ama notlar cepte çevşen boyunda öyle takılıyoruz hani). Tesbihler çekildi dualar edildi ama amık Teosu da abarttı ha nerden baksan yarım saat dua etti neyse biz görevimizi yaptık çıkacakken. Teo
-Hocam işiniz yoksa bizi biraz aydınlatabilir misiniz? (Ya Rabbi bu çocuk... )
-Ne işi evladım benim maaşım bu yüzden yatıyor. Oturun bakalım -
95.
+2-Bu gece sabahlamaya var mısın?
-Varım ama bu kadar sigara biz iki müptezel'e yetmez kalkıp almamız gerek. dedi
-Hayde o zaman. diyip kalktım üzerimi çırptıktan sonra o da kalktı. Boyu omzuma kadar geliyordu. Siyah saçları omzuna kadar dalga dalga iniyordu. Bir iki adımdan sonra sendelediğimi görünce koluma girmişti. Okadar güzel bir duygu kaplamıştı ki içimi anlatamam. Bir tekel bulduk saat 2 gibiydi. Bu kola sigara felan aldı bende normalde bira alırdım da daha da sarhoş olup sabah bu kızı hatırlamamak istemiyordum. Bende aynılarını alıp geçtik sahile. Baş dönmesi mide bulanması felan geçmişti. Saat altıya kadar konuşmuştuk. Beraber gün doğumunu felan izledik bu şarkı söylüyor ben anlatıyordum. Ben dinliyordum o anlatıyordu.
.
.
.
-Sabah eve gidelim istersen kahvaltı yaparız. dedim
-Kötü amellerine beni alet etme. dedi hafif hafif gülerek.
-Yok yok ya o kadar saf ve güzelsin ki senin için öyle düşünmek imkansız. dedim
-iyi öyleyse gidelim bakalım. dedi
.
.
.
Düştük bununla yola birazcık kaybolsakta sonunda doğru yolu bulmuştum. Anahtarları aldım elime açtım kapıyı. Ev oldukça normal görünüyordu. Ama Mete nasıl bir abazaysa hala işini bitirmemiş olacak ki alttan hafif hafif inleme sesleri hala geliyordu Allah tan kız duymamıştı. Üst kattaki salona çıkardım bunu sırf Metenin sesleri duymasın diye. Mutfaktan şöyle normal bir kahvaltı hazırlamıştık beraber. Oturduk masaya birbirimize baka baka yiyorduk. Tam bir liseli aşık modu amık işte. Alt kattan bir çığlık sesi geldi.
başlık yok! burası bom boş!