-
51.
+3Amık korka korka gittik hastaneye işte Cevdet Y. isimli kişi kaç numaralı oda da kalıyor yanına girmemiz mümkün mü? Felan diye sorduk işte uzun bir soru cevap klasiğinden sonra yanına girmemizin mümkün olduğunu ama fazla yormamamız gerektiğini çok fazla konuşturmamız gerektiğini söyledi.
Tabi bir de yalnız birimiz girebilirdik Cevdet abinin yanına bu şanssız kişide bilin bakalım kim?
Uzun uzun koridorlar geçildi "pıst pıst" kapılar açıldı amık sanki uzaya çıkıyoruz hepi topu ölmek üzere olan bir adamın yanına gidiyorduk. -
52.
+3Sabah 10 gibi uyandım kalktığımda yine kahvaltım hazırdı Teo ve Muhammet teselli için uğraşsalarda. inatçı yapım asla kolay kolay teselli olmazdı. Yemeğimi yedikten sonra vasiyet işi aklıma geldi hızlıca hazırlandıktan sonra xxxx Bürosuna doğru yola çıktık Teo ve Muhammet beni konuşturmaya neşelendirmeye çalışsalar da benim üzerimdeki bitkinlik ve halsizlik gülmeyi bırakın nefes almamı bile zorlaştırıyordu. 20 dakikalık bir yürüyüşün sonunda xxxx bürosuna varmıştık ama ben Avukatın ismini bilmiyorum. Hemen dün beni arayan numarayı aradım. Birkaç çalıştan sonra telefon açıldı.
B:Merhabalar ben Ahtapot Necmi
A:Ha merhabalar Ahtapot bey
B:Bugün öğlen için randevu almıştım.
A:Evet evet geldiniz mi?
B:Evet fakat kaçıncı katta ve hangi numaradasınız
A: 3.kat 7 numaralı oda Yıldıray Koru dedi.
Neyse beyler girdik büroya çıktık 3. kata 7 numaralı odayı bulup kapıyı tıklattım. içerden kalın bir ses gel dedi. Girdik içeri koltukta 30lu yaşlarında top sakallı saçları hafiften kelleşmeye başlamış kısa bir adam oturuyordu. Ayağa kalkarak ceketini ilikledi ve "Buyrun Ahtapot Bey" diyerek bize yer gösterdi. Oturduk birşeyler içip içmediğimizi sordu bizde birer çay söyledik. Çaylar gelene kadar başsağlığı vs muhabbetler ettik işte klagib mevzular anlayacağınız. Çaylar geldi ilk yudumlarımızı almıştık ki avukat arkasındaki mavi dosyaların arasından uzunca ve kalın bir zarf çıkardı.
.
.
.
A:Ahtapot bey bu zarfta dedenizin size ne kadar mal varlığı bıraktığı ve kişisel istekleri var.
B:Hemen burada mı açmam gerekiyor
A:Saklayacak bir şey yok, dedeniz o zarfı doldururken ben bizzat yanındaydım.
Bunu deyince kalakalmıştım. Biraz düşünür gibi olmuştum ama sonrasında "la ne bırakcak be 2 daire bi ahşap ev neyii vardı ki herifin neyi bıraksın" kafasıyla açtım zarfı. -
53.
+3Mete defteri bulmuş ve sallıyordu.
Meteye yanıma oturmasını söyledim pantolon cebinde bir sigara çıkarıp o da oturdu yanıma sigarasını yaktı yüzündeki tebessümle beraber açtı defteri. Okuduk beyler sabah saatlerine kadar okuduk. Okuyor okudukça da içimizi dehşet verici bir duygu kaplıyordu amık. Metenin hez keza Teonun elinde gördüğü bu defter Teonun 3 yılda neler yaptığının yazılı belgesiydi.
Neler döndüğünü ortaya bu kitap çıkarmıştı.
Teo hiç bir zaman tam olarak iyileşmemiş kabuslar ve halisülasyonlar 3 yıl boyunca devam etmişti. Neler yaşadığını tek tek anlatmıştı bin yazmış yazmış yazmış. O an kendi kendime seni bu bin Meteyle bırakmayacaktım Teo bırakmayacaktım dedim. Ama artık çok geçti adam sonunda dayanamayarak intihar etmiş üstüne gitmeden de bizi uyarmıştı.
Teo tedavinin ardından Meteyle beraber Bursaya gidip bir üniversiteye kayıt olmuş ve okumaya başlamış ama kabusların yeniden başlamasıyla konuyu kendi araştırmaya başlamış. -
54.
+3-Zeynep
-Efendim.
-Zeynep benim gitmem gerek. Saat 12 ye gelmişti. içimi anlamız bir umut ve heyecan sarmıştı kendimi aşık bir liseli gibi hissediyordum
-Nereye kal hep yanımda kal. Kucağında Sabahı tutuyor bir yandan da saçlarını tutturmaya çalışıyordu.
-Ama
-Biraz daha kal ne olur bira daha kal bir şarkılık da olsa kal
-Geri geleceğim ama önce yapmam gereken bir şey var.
-Ne Ne yapman gerekiyor
-Bu seni hatta beni bile açan bir şey Zeynep
-Olsun bende yardım edeyim sana
-Olmaz yapamazsın zaten.
-Tamam ama bir şarkılık kal...
Olur dememi beklemeden kucağından Sabah'ı indirdi. Ve Telefonundan bir melodi açtı. Göğsüme sarılıp yattı ve şarkıyı kendi söylemeye başladı
https://www.youtube.com/watch?v=-8AgevPwEzE
Hayatımın en güzel günü yaşıyor olabilirdim. Bu sıcaklık bu duygu sanki insanın insan olduğunu anlatıyordu.
Daha düne kadar hiç bir duyguyu hissetmeyen ben artık kalbimin farkına tekrardan farketmiştim. Allah'ım bu nasıl birşeydi kalkamıyordum. Sesi tutuyor kolları beni buraya bağlıyordu sanki. Öpsem doyabilirmiydim acaba bir kereyle? -
55.
+3Zaten istese de şu an için hiçbir şey anlatamazdım, ah o güzelliği yok mu beni böyle kilitleyen o güzelliği.
Çocuğun ismi Sabah'mış. Sabaha karşı sancılı bir doğumun izi olduğu için. Fazla gürültücü ve yaramaz bir çocuk olmamış tek kaldığı 2 buçuk senelik hayatında Zeynep'i çok üzmemiş.
Onunla hayata tutunduğunu anlattı ZZeynep bir de benimde yanında olmamı dilediğini.
Dualarının kabul olduğunu söyledi.
Bir süre sonra gülmeye başlamıştık artık. Sabah benim kucağımda Zeynep kolumun altındaydı. -
56.
+3Kilidi açtım, kapının hemen ardındaydı zaten çıkar çıkmaz kucakladım. Sıktım sıktım oda beni, hayatımda bu kadar iyi hiçir zaman hissetmemiştim.
-Bırakmayacağım seni asla bırakmayağım
-Bırakma beni
-Söz veriyorum bırakmayacağım seni artık
Hıçkıra hıçkıra ağlıyorduk...
Sanki senelerin hüznü bir andan akıp gitmişti gözlerimden.
Yılların intikdıbını alırcasına ağlıyorduk. -
57.
+3Hafif ve yüzünü ekşilterek mutfağı işaret etti bana sanki biraz çekimsedi ama bunden bir anlam çıkarmadım. Hafif ve yalpalayan adımlarla...
Tam köşeyi döndüm mutfağa girdim sandalyemi çekeceğim karşımda bir çocuk 2-3 yaşlardında kumral saçlı renkli gözlü bir kız çocuğu o ana fark ettim durumu.
Zeynep, Zeynep'im çocuğa kıyamamış aldırmamış. Doğurmuştu.
Ah be içim cız etti o çocuğu görünce, ayrılmamızın sebebiydi bu kız babası olacak huur çocuğuydu onu sevememiin sebebi ne kadar sürecekti bu içimdeki uğursuzluk, nefret, kin, çaresizlik
Çaresizlik... -
58.
+2 -1Konuyu bir bir anlattım sonra hanımefendiye Teonun ölümünü ve Metenin kayboluşu dahil bütün meseleyi anlattım zaman hızla geçti.
-Evladım sorununuz gerçekten çok büyükmüş kocam niye bu işe tek başına gitmediğini şimdi anlıyorum. Sana birinin adresini vereceğim ona git konuyu izah et bana Daniel'i ölü ya da diri getir.
-Teşekkürler Daniel'i size sağ salim getirmeye çalışacağım. Bana bir adres verdi montumun iç cebine koyup yola düştüm. -
59.
+3Birkaç gün sonra Muhammet te elinde sayısal vs kuponlarıyla gelmeye başladı. Bin tam bir kumarbaz olmanın ilk adımını atmıştı. Lotonun totonun biri bin para. Aldığı parayı tekele gömüyordu. Zamanla aramızdaki bağlarda zayıflamaya başlamıştı.
.
.
.
.
Okula daha seyrek gidiyor birbirimizle daha az konuşuyorduk. Bu durum iyicve kanıma dokunmaya başlamıştı. Teo yattığı odayı akol kokusu dolduruyor. Metehan eve gusül almak için geliyor, Muhammet kuponlarıyla yatıyordu. Yani beyler birileri kulağımıza günah işle diye fısıldıyordu. Gel zaman git zaman finalleri zar zor vermiştik haziranın ilk haftasıydı sanırım. Bunlar memlekete gitmek için hazırlanıyorlardı. Ama benim gönlüm el vermemişti.
Aldım karşıma bunları
...
B:Beyle kalamaz mısınız bu yaz burada?
T:Ben kalamam kanka evdekiler çalışmazsam giberler beni
M:Aynı be bilader. Yüzümü özlediklerinden değilde bi gibe yarayayım diye çağırıyorlar.
Muhammet: Beni biliyorsunuz beyler gitmesem arayıp niye gelmediğimi sormazlar siz kalırsanız bende kalırım.
B:Lan arayın o zaman evleri burada çok güzel maaşlı iyi bir iş bulduğunuzu bu yaz gelemeyeceğinizi söyleyin. Bizde bir araba alır çıkarız yollara gezeriz şöyle bi.
.
.
.Fazla düşünmemişlerdi bile, ailelerini de kandırmak çok kolay olmuştu. Bu sıcak parayla 3. ayımıza giriyorduk ama olayların birbirini böyle izleyeceğini hiçbirimiz bilmiyorduk. -
60.
+3Sanırım sigarasını yakmaya çalışıyordu ama ya gazı bitmişti ya da ellerinin titremesini bile kontrol edemez hale gelmişti ayyaş bin yakamıyordu bir türlü sigarayı. Yaklaştım hani yüzüne dahi bakmıyorum sigarasıyla uğraşıyor bu hala. Cebimde çakmağımı çıkarıp elemana uzattım.
-Buyrun.
Yüzünü çevirdi lan elim ayağım titredi. Zeynep, Zeynepti lan bu. O da şaşırmıştı. Sigara dudaklarının arasından ha düştü ha düşecek. Üstüne bir ton alkol. Kalakalmıştı öylece. Ne diyeceğini bilmiyordu. -
61.
+3Ne yapmam gerekiyordu. Ne söyleyecektim. Onu seneler önce makus kaderiyle baş başa bırakmıştım. Ne diyebilirdim ki beyler. Hayatımın aşkı karşımdaydı ama bir şey diyemiyordum. Yine o tebessümünü yapmıştı. Ben kendimi zor tutuyordum lan sarılmamak için. içim titriyordu bir yandan da.
Beyler bilirsiniz belki sırtınız buz gibi olur eliniz ayağınıza dolanır, içinize tam göğsünüzün üzerine biri oturur konuşamazsınız bu tip durumlarda belki başına geleniniz vardır işte o an ki duygularım aynen öyleydi.
Ne diyeceğimi kestiremiyordum. Ama Allah razı olsun o beni bu iğrenç andan çıkarmıştı. Söze başladı.
Kaşlarını çattı emin olmak istiyordu sanırım. Yay gibi kaşlarından birini kaldırıp.
-Ahtapot sen misin? Dilim tutuldu bir süre sadece bakakaldım. Halimde ki esrarı ve ifadesizliği anlamış olmalıydı sanırım hemen kenara kaydı.
-Otursana. -
62.
+2Mete eve gitmemiz gerektiğini Teonun tuttuğu günlük tarzı not defterine bakmamız gerektiğini ama binin genelde bu defteri sakladığını felan söyledi. Doğru bu bir başlangıç olabilirdi. Sanırım bu tarz bir defter tutmasını da tedavi gördüğü hastanenin pgibologu söylemiş. Her neyse beyler Teonun ailesi felan evden ayrılınca akşama doğru eve geçtik.
Ev standart bir öğrenci eviydi o kadar parayla bu eve mi talim ediyorlardı. Doğrusu komik. Mete parayı bankaya yatırdıklarını faiz yiyen münafıklar olduklarını söyledi. Ama çokta gibinde değildi şu an ecel terleri döküyordum amık. Teo intihar etmişti üstelik giderken de bizi bir ifritle baş başa bırakmıştı.
Neyse eve girdik beyler Teonun odasının kapısını açtık. içerisi ne bilim beni çok kötü etkilemişti. Ağlamamak için kendimi zor tuttum. Odanın ortasına kadar ilerledim sonra dona kaldım. Birşey beni durduruyordu lan gitme diyordu ama Metenin kaba sesiyle bu ağır duygudan sıyrıldım.
-Ahtapot sen yatağı kontrol et ben rafları.
Hiçbir şey diyecek halim yoktu beyler hafifce baş salladım. 3 sene önce aynı olayları tekrarlamıştık amık dejavu etkisini dakikalarca yaşadım korkunç bir duyguydu. 20 Dakika sonra o da da üst üste duran hiçbir şey yoktu amık. -
63.
+2175. sayfa
"Ağlamaya başladım kepenklere yaslanmış sadece ağlıyordum. Gözlerim yanıyor, belim ağrıyordu. Birazda üşümüştüm ama ağlamak iyi geliyordu. Çok iyi geliyordu. Artık aklımı kaçırmak üzereydim. Artık sadece ölümü ve ötesini düşünüyordum Rabbimin karşısına intihar ederek çıkabilir miydim acaba.
Ölüm bir son değildi halbuki bambaşka bir başlangıçtı. Büyük bir başlangıç. Ben ağlıyordum kimse oralı olmuyordu bana bu daha iyiydi. Kollarımla başıma kapatmış yere bakarak 5 dakika ağladım korumadan kendimi güvende hissederek sadece ağladım. Taki koluma biri dokunana kadar.
Başımı kaldırdım karşımda 50li yaşlarında kısa tombul bir amca vardı.
-Evladım neden ağlıyordun?
-Abi. diyebildim sadece açıklama yapamıyordum. Yüzünü biraz üzgün bir ifadeyle kolumdan tutarak kaldırdı beni. Yandaki iş yeri onunmuş. " -
64.
+2la bir burada olanları görim hadi amık şuku verin rez verin amık sanki cebinizden gidiyor...
Hikaye benimdir, copy felan yoktur amık daha önce yazmıştım sözlüüğe fakat tutmamıştı ve hevesim kaçtığı için yarım kalmıştı şimdi tamamlayacağım.
Bi şuku verin bir rez alında tamamlayayım amık... -
-
1.
0La aq burdayız sen yaz hikayenin akıcılığı kaçmasın devam etmezsem çükünü keser cebine koyarım hewal
-
1.
-
65.
+2"Adamla uzun süre konuştuk kabusların peşimi bırakmadığını her gün rüyalarımda min-el cehennemin sözünü duyduğumu söyledim. Yalnız kalamadığımı sürekli birinin beni izlediğini hissettiğimi söyledim.
Kargaların peşimi bırakmadığını gölgelerin hareket ettiğini gördüğümü söyledim. Çevşenlerden ve hatta Ahtapot'un dedesinin ne haltlar yediğinden bahsettim. Kısacası o baharda ve yazda neler yaşadıysam hepsini anlattım.
Adama yalvarıyordum resmen abi beni bu durumdan kurtar diye. Gözlerim kararmış ağlamaya başlamıştım. Bu genç yaşımda üzüntüden tansiyonum düşmüştü. Ne ara bu hale gelmiştik ha ne ara. Huzurluydum lan parasızdım ama huzurluydum. Mutsuzdum ama huzurluydum amık. Elimde hiç bir şey kalmamıştı artık. Ben yoktum hayatım yoktu." -
66.
+2Bir yandan söylüyorum bir yandan ara sokaklardan başka caddelere çıkarak dolaşmaya devam ediyorum. Hatırlamıyorum beyler bir ara güneş doğmak üzereydi. Ben türkümü söyleye söyleye bir caddeye çıktım.
Az çok insan vardı ama genel olarak böyle genç tayfa hani anlarsınız, ünili tayfa yani. Neyse çiftler evlerine doğru yürüyor ben bir ara türkünün de verdiği efkarla donmuş ellerimi cebimden çıkardım. Amık ne vardı ki öyle hemen dışarı fırlıyon di mi montunu bari al amık bini Ahtapot. Dedim içimden. Kafamı şöyle bir az yan yatırdım sitem edercesine sonra çıkardım cepten Winston softumu yaktım namussuzu yürüyorum.
Ne kadar yürüdüm bilmem ama güneş doğmuştu yavaş yavaş ışıklar apartmanların aralarından lacivert asfaltlara kadar yayılmıştı.
Cadde de iyice boşalmış ezan okunmaya başlamıştı. Bir ara bir otobüs durağından oturan bir kız gördüm kısa saçlı benim yaşlarımda ama zil zurna sarhoş hani. Güneş doğmuş ama o mesafeden yüzünü göremiyorum. -
67.
+23 buçuk 4 saat sonra Eskişehire giriş yapmıştım. Meteyi aradım tam olarak şehrin neresinde kalıyorsunuz dedim. Yerlerini tarif etti işte çocuk hala ağlıyordu beyler. Ses mes gitmiş çocuk bertaraf olmuştu aklım almıyordu Teoman gibi bir adam nasıl intahar ederdi. Neyse zorlanarak ta olsa yarım saatlik bir arayışın sonunda Metelerin evini bulmuştum. Öğrenci mahallesi olduğu daha sokağa girer girmez fark ediliyordu. Ne bileyim işte Çantalı üniversiteli kızlar dubarlara yaslanmış sigara içen cool bebeler felan yani anlamışsızdır yaşlı ebeler yok yani.
Birkaç dakikaya bir evin önünde kalabalık bir grup gördüm aralarında bizim Metede vardı çektim arabayı sağa aldım bunu karşıma. Yüzünde dehşet verici bir ifade vardı öyle hüzün felan değil beyler adamın beti benzi atmış amık. Dedim.
-Lan ne oldu Teo niye intihar etti. Amık gözlerimiz dolu dolu ha ağladık ha ağlayacağız. Endişeyle beni bir kenara çekti sesimizi kimsenin duymayacağı bir köşe.
-Ahtapot kardeşim. Amık adam konuşmayı unutmuş ne diyeceğini seçemiyor garibim.
-Ne oldu lan, adama bir şey mi yaptın.
-Kardeşim Teo ölmeden önce Yesus bizi buldu dedi. Aha yine yan basmıştık lan bu sefer gömecek altın felan da yok öyle Korkmuştum senelerdir duymadığım bir isimdi bu. Yesus ha Yesus
(Not: Teo kedini zehirleyerek intihar etmiş ağzından köpükler saçarken de öylece ölmüş gitmiş.) -
68.
+2işte Mete zaten Teonun ailesine falan haber vermişti. Ailesi yıkılmıştı Amik annesi ağlıyor babası yumruklarını sıkıyordu. Yikadilar sardılar sarmaladilar üzgündük lan nereden baksan 12 senelik arkadasim intihar etmişti üstelik beni en zor zamanlarim da bırakmamış bir adamdı Teo. işte beyler ağlaya sizlaya gömdük adamı helvasını fela yedik işte. Kosturmacayla geçen bir kaç günden sonra sonunda Meteyle yalnız kalmıştık.
Bir kafeye gittik ama sinirli ve üzgündüm çayı söyledik yaktım winston softumu basladim konuşmaya.
-Mete anlat bakam ne oldu.
-Kardeşim geçen bir haftaya kadar Teo normal bir adamdi. -
69.
+2O küçük çocuk geldi bir anda yanımıza sevimli ve zorlanarak yürüyerek.
Zeynep daha sonra herşeyi anlattı bana
Vicdanı el vermemiş kürtaja onun yerine doğurmaya karar vermiş, Eskişehir'e kuzeninin yanına gelip herşeyi anlatmış haftada 3 gün bir barda şarkı söyleyerek hayatını kazanmaya başlamış doğum yaklaşınca da işi bırakıp iyice kuzene yerleşmiş.
Çocuk doğmuş ardından da kuzeni Kayserili bir gençle evlenince ev ona kalmış, Şimdi Gündüzleri çocuğu bakıcıya bırakıp bir kursta gençlere entürüman dersi veriyor haftada birkaç gün şarkı söylüyormuş.
O anlattıkça ben ağladım.
Ama benim hayatımla ilgili hiçbir şey bilmiyordu. -
70.
+2-Eeee sonra ne oldu
-Sürekli yanlız kalmaya çalışıyordu.
-Hiç neden olduğunu sormadın mı?
-Sordum sormasına da beni azarlayıp gitti.
-Nereye
-Bilmiyorum 3 gün sonra geldiğinde bana yaptıklarından utandığını fela söyledi.
-Ne yapmış olabilir hiçbir şey söylemedi mi?
-Söylemedi bilirsin zaten öyle her şeyi söyleye bir adam da değildir.
-Ya asıl söylemez hiçbir şeyden de mi şüphelenmedin?
-Teo lan bu Teo standart adam namaz kılar gelir yatar bilmiyor musun?
-Nereden bilim lan 3 senedir arayıp sormadınız Muhammette olmasa kafayı yerdim şimdiye
-Ne yapsaydık Ahtapot ne yapsaydık arayıp ne söyleyecektik.
-Ne bilim lan sesiniz bile yeterdi.
-Para ve ev bıraktık rahat edersin diye düşündük.
-Ne rahatı lan sizden sora zarar veririm diye bir arkadaşım bile olmadı Muhammet ayrı oda da ben ayrı oda da senelerce sadece birkaç cümle konuşarak yaşadık. Biliyoruym benden nefret ediyorsunuz ama insan sövmek için bile arar lan
-Arayamadık Ahtapot arayamadık. Korktuk tekrar Yesusla başımız belaya girer diye.
-Neyse neyse gibtir et artık vefasız bin. Teo Yesusla ilgili ne dedi?
-Odaya girdim Teo ağzından köpükler saçıyordu baş ucuna geçip ambulası aradım bir yandanda bunu teselli ediyorum bir ara bir şeyler mırıldandı.
-Ne dedi tam olarak
-Yesus dedi bizi bulmuş benim yüzümden dedi.
-Vay anasına şimdi ne yapacağız.
-Yine başlıyoruz Ahtapot bu sefer sadece sen ve ben
-Ya o kadar sene sonunda artık normaliğe dönmüşken.
-Ya ne yapacağız Ahtapot oturup bekleyecek miyiz bizi bulmasını delirtmesini mi bekleyeceğiz?
-Tamam tamam peki nereden başlayacağız.
-Ben biliyorum sanırım.
başlık yok! burası bom boş!