-
126.
+1Beyler o birinci entry 10 şuku olunca Devamı gelecek beyler
-
127.
08 şuku olmuş işte devam et panpa gecenin bu saatinde seni bekliyoruz
-
128.
+1Sayfayı çevirdi Mete meraklanmıştım amık adam ne demişti acaba buna neyin peşinden gitmişti.
Sigaralar tekrardan yakıldı düşünceler yine başladı. Sayfa çevrildi Metenin sesi duvarlara çarptı.
167. Sayfa
"Bu işi kökten bitirmem gerekiyor. Ne gelirse elimden yapacaktım. Ama adam oralı olmuyordu işime yaramayacağını felan zırvaladı. El almış biri olmadığını sadece kitap sattığını bilgili birisine görünmem gerektiğini söyledi.
O akşam oradan çıktım. Ne yapacağımı bilmiyordum. Bu kabustan kurtulacağıma beni daha çok korkutan şeyler öğrenmiştim.
Derken kabuslarla geçen 3 günün ardından arayıp taramalarım karşılık vermişti. Şehre yakın bir köyde bir hoca bu konularla baya ilgiliymiş.
Çok geçmeden Meteyi de dolandırıp düştüm yollara." -
129.
+1"Uzun bir yolculuktan sonra hocanın evini bulmuştum. Kapısını çaldım çok geçmeden kapısı 8 yaşlarında bir çocuk aştı. Hoca efendi içeride mi? diye sordum hiç ses etmeden beni içeri kabul etti.
Ayakkabılarımı çıkarıp içeriye girdim. Ev 2 oda bir salon köy evlerine benziyordu. Hocayı kapı aralığından görmüştüm bağdaş kurmuş yerde tesbih çekiyordu.
Çocuk kapısı açtı içeri girmemi işaret etti. Girdim hoca hemen ayağı kalktı. Sızka uzun bir adamdı hoca sesi kalın düşündüğümün aksine sakalsızdı. Buyur etti beni. oturdum karşısına" -
130.
+1Ne oluyordu dıbına koyum adam hızını alamayı Bursa daki tüm hocalara gitmiş herhalde. Görünen o ki hiçbir de derdine çare olamamıştı.
Sayfa tekrar döndü 168. Sayfa
"Hoca uzun süre sadece bana baktı bense kilitlenmiş kendimi resmen ona bırakmıştım. Derken içeriye bir kadın dirdi kara çarşaflar içinde orta yaşlarda güzel bir kadın. Elinde çay tepsisi bize çay verdi.
Hiç konuşmadan çıktı dışarıya. Hocada çayların gelmesiyle. Konuşmaya başladı.
-Söyle bakalım delikanlı derdin tasan nedir seni buraya getiren şey nedir?
-Hocam ben kabuslardan uyuyamaz oldum.
-Neden evladım.
-Hocam ben ve arkadaşlarım cinlere karıştık.
-Nasıl?
-Hocam benim bir arkadaşım var Ahtapot. Dedesinden büyük bir miktar para kaldı. Ama adam o parayı biriktirecek ya da kazanacak bir adam değildi.
Hoca çayından bir yudum daha aldı
-Eeeee
-Hocam bizim için başta her şey güzeldi. Daha sonra olur olmadık şeyler görmeye işitmeye başladık. Kormuştuk başladık paranın nereden geldiğini araştırmaya. 2 haftalık korku dolu bir kovalamacanın sonunda paranın bir cinin hazinesi olduğunu öğrendik. -
131.
+1Hoca Musa diye bağırdı. içeriden biraz önceki çocuk girdi. Çocuğun kulağına birşeyler fısıldayıp gönderdi. Bende neler yaptığımızı anlattım hocaya düşünceli ve dur şimdi sen neler olduğunu anları dedi.
Çocuk içeriye plastik bir leğen, bir şise su ve bir defterle girdi.
Hoca dualar okuyarak leğene suyu boşalttı ve defteri eline alıp gömleğinin iç cebindeki kalemiyle arapca bir şeyler yazdı deftere her cümleyi yırtım dualar okuya okuya suya attı. Sonra O sessiz çocuğu leğene sokup soydu. Çocuğun üzerinde sadece baxırı kalmıştı.
Saçımdan bir tel alıp suya attı." -
132.
+1Amık ne oluyordu lan Bizim Teo neler yapıyordu amık. Hocadan hocaya ayinden ayine koşuyordu bin. Lan başımıza yine belaları açmıştık. Teonun korkusu ve ruhsal bozukluğu sırrımızın yayılmasına yol açmıştı.
Mete sayfayı çevirdi. Yeni bir sigara yakıp kolaları fulledi.
169. sayfa
"Hoca dualar okuyor okudukça sesi yükseliyor, kendinden geçiyordu. Çocuk gözlerini kapamış suyun içinde ayakta öylece duruyordu. Hoca okudukça okuyor kendinden daha çok geçiyordu. Korkmaya başlamıştım lan çok korkuyordum.
Oda bir zaman sonra yavaş yavaş kararmaya başladı. Duvarların köşeleri gölgeleniyor odayı korkunç bir uğultu yayılıyordu. Hocanın arapça sesi korkumu katlatıyordu. Lanet yere nereden gelmiştim.
Çocuk birden gözlerini açtı. Ama gözleri tamamen simsiyahtı. Tamamen. Donuk donuk bakıyordu. Hoca girdiği transtan bir dakikalığına çıkınca çocuğun gözleri gördü. Belliydi o da korkmuştu.
Çocuk dev gibi genişleyen ağzını açtı.
-Beni bu bedene kim kilitledi. dedi ama sesi o sesi yok mu beni o kadar korkutmuştu ki hemen yerimde sürüklenerek duvara doğru kaçtım. O da neredeyse karartılardan görünemeyecek kadar gölgelenmişti.
Çocuk etrafa bakındı ama başını her cevirişin de boynundan kemir sesleri geliyordu.
Hoca hala okuyordu. Ama çocuğun onu dinlediğini sanmıyordum. Çocuk gülmeye başladı hoca okudukça o kahkahalar atıyordu. Hoca duaları bırakıp konuşmaya başladı.
-Senin adın sanın nedir dumansız ateşten yaratılan.
-Yesus derler bana ihtiyar. Tanırsın elbet beni.
Hoca korkmuştu. Neyle karşı karşıya olduğunu bilir gibiydi.
-Yesus bu Allah kulundan ne istersin.
-Altınlarımı. dedi sonra başını hızla bana çevirerek
-Hepsini diye ekledi.
-Şerden Allah'a sığınırım ki senin o altınlarda hakkın yoktur. Mülk Allah'ındır. dedi hoca
Çocuk kahkaha atmaya başladı etraf her ses tonuyla daha da kararıyordu. Hoca cümlelerle baş edemeyeceğini anlayınca dualar okumaya başladı.
Ama çocuk bir anda Hocayı boynundan tuttu ve sesini kesti." -
133.
+3Ananı gibim neler oluyordu lan. Teo nelere bulaşmıştı Mete de ağzı açık olanları okuyordu. Yesus'u bir çocuğun bedenine kilitlemişlerdi.
Mete hemen sayfayı çevirdi nefessiz okumaya başladı.
170. sayfa
"Hoca çocuğun ellerinde nefes almaya çalışıyordu. Resman el kadar bebek hocayı tek eliyle boğmak üzereydi. Hoca çırpınıyor çocuk daha çok sıkıyordu.
Bir kaç saniye sonra kapı çarparak açıldı. içeri biraz önceki kadın girmişti. Ne olduğunu çıkan seslerden anlamış olmalıydı. Elinde yanan bir kandil vardı. Çocuk kadını görünce hocayı bıraktı.
Hoca öksürerek kalktı ayağa ve bir köşe kadar öğürerek yürüdü. Kadın bir şeyler söyleyerek mum çocuğa yakın bir yere koydu. bir süre sonra nefes nefese olan çocuğun nefesleri düzelmeye başladı. Çocuk ama hala simsiyah gözleriyle olduğu yerde duruyor ve tıslıyordu.
Kandil sönene kadar hoca ve kadın dua ediyor bende odanın bir köşesine sinmiş herşeyin geçmesini bekliyordum. Kandil sönünce kadın gidip leğenden çocuğu çıkardı. Çocuk hiçbir şeyi hatırlamıyor ya da umursamıyordu.
Sonradan öğrendim ki çocuk dilsizmiş. Hoca sokakta bulup evlat edinmiş." -
134.
+3Lan biz okurken korktuk herif bir şey yokmuş gibi yazmıştı Mete soluk alıp vermeden okumuştu.
Kalktık yerlerimizden yemek yemek için. Mete dışarıdan bir şeyler söyledi bizde o vakite kadar zaten paso sigara ve düşünce aleminde tıkalı kalmıştık.
Yemekler geldi karnımız güzelce bir doydu saat gece 12 yi geçmişti. Yaşam korkusu işte beyler Teoyu bile unutturmuş değersiz hayatlarımız için çırpınıken kendimizi buluvermiştik.
Mete tekrar geçti defterin başına açtı 171. sayfayı amık başlıyorduk yine.
"Hoca geçti karşıma oturdu hala boğazını tutuyordu. Çocuğun elinin izi öyle bir geçmişti ki sanki boynunda hep o izle yaşayacaktı. Ben mahcubum ve bir o kadarda korkuluydum hoca boğazından gelen hafif hırıltılı bir sesle
-Oğlum ben bunun gibi bir ifritle baş edemen
-Yapmayın hocam beni kovmayın kime gittiysem ya kovdu ya bilmiyor gibi yaptı hocam bana ne olur bir yol gösterin ne olur..
Hafif hafif öksürdü.
-Oğlum ben sana yardım edemem ama
-Aması ne hocam
-Birini biliyorum belki bir yardımı olur ama bu adam
-Hocam ne çok ama var
-Evladım bu adam Müslüman değil
-Nasıl yani hocam
-Bu adam başka bir dine inanıyor ama kuvvetlidir bu konularda.
-Tamam hocam nerededir bu adam neyin nesidir.
-Adı Daniel. Eskişehir de
kalemini çıkardı kağıda bir şeyler yazıp bana verdi adresini yazmış meğer
-Bu adrese git bu adam sana yardımcı olacak.
Hocaya 250 lira verdim cebim de başka para yoktu otostop çeke çeke eve kadar geldim Meteyle de anlaşıp evi Eskişehire taşıyacaktık yarın." -
135.
+1Devam et hacı
-
136.
+3Beyler iyi hos yaz diyorsunuz da benim de işim gücüm var sürekli takılamıyorum. Lütfen anlayış. Neyse tekrar başlıyorum.
172. ve 173. sayfalarda Meteyi ikna etme ve taşınma anıları vardı bu yüzden direk 174. sayfayı yazıyorum.
174. sayfa.
"Eskişehir tanımadığım için adresi bulmak epey uzun sürdü. Dolaşmadığım han hamam kalmadı adresin hikamet yerini en son bir iş hanının en alt katında buldum.
iş hanından içeri girdim. Elimdeki kağıda baktım adresin yazılı olduğu dükkana baktım. Tamam doğru yerdi fakat kepenkler kapalıydı. Hayal kırıklığına uğramıştım. Onca yolu ve hayatımdan bir kesit vererek geldiğim bu şehirde de umduğumu bulamamıştım. Kalbim öfke ve hayal kırıklığıyla doldu. O kadar karmaşık bir ifadeye bürünmüştüm ki intihar etmek aklımdan geçmişti. Artık aklımın varlığını hissedemez olmuştum ölmek ve bu hayatı geride bırakmak istiyordum. Çok yorulmuştum koşmaktan, uğraşmaktan. Uyumuyor yemiyor içmiyordum. Düşünmek ve korkmak yaşadığım 24 saati kaplıyordu zaten.
Kepenklere yaslanıp hanın ortasına oturdum. Kalbim bu kadar yükü taşıyamaz olmuştu. içimi boşaltamaz dola dola taşmaya başlamıştım."
Teonun yazdığı intihar kelimesi kalbimi burkmuştu. Çok kötü olmuştum, ağlamak istiyordum saatlerce ağlamak ve kendime geldiğimde hiçbir şey olmamış gibi o 20 yaşımdaki mütevazi halime dönmek istiyordum.
Dayanamadım beyler, Teonun yazdıklarını okumaya dayanamadım. Masanın öteki tarafına geçip, sigaramı yaktım Metenin sesini duymak istiyordum sadece Teonun hissettiklerini ve benim yüzümden intihar etmiş olması gerçeğini kabullenmek istemiyorum. Teo gibi bende belkide intihar etmeliydim.
Sayfa tekrar çevrildi bardaklar ve küllükler tekrar doldu. Mete yine sesindeki titremeyi gizleyerek okumaya başladı. -
137.
+2175. sayfa
"Ağlamaya başladım kepenklere yaslanmış sadece ağlıyordum. Gözlerim yanıyor, belim ağrıyordu. Birazda üşümüştüm ama ağlamak iyi geliyordu. Çok iyi geliyordu. Artık aklımı kaçırmak üzereydim. Artık sadece ölümü ve ötesini düşünüyordum Rabbimin karşısına intihar ederek çıkabilir miydim acaba.
Ölüm bir son değildi halbuki bambaşka bir başlangıçtı. Büyük bir başlangıç. Ben ağlıyordum kimse oralı olmuyordu bana bu daha iyiydi. Kollarımla başıma kapatmış yere bakarak 5 dakika ağladım korumadan kendimi güvende hissederek sadece ağladım. Taki koluma biri dokunana kadar.
Başımı kaldırdım karşımda 50li yaşlarında kısa tombul bir amca vardı.
-Evladım neden ağlıyordun?
-Abi. diyebildim sadece açıklama yapamıyordum. Yüzünü biraz üzgün bir ifadeyle kolumdan tutarak kaldırdı beni. Yandaki iş yeri onunmuş. " -
138.
+1Okuyoruz okudukça duygulanıyoruz, meraklanıyorduk. Mete hız kesmeden sayfayı çevirdi.
176. sayfa
"Beni kaldırıp iş yerine soktu oturttu bir sandalyeye kendisinden başka kimse yoktu iş yerinde. 2 çay söyledi bana döndü.
-Evladım nereye gelmiştin sen?
-Abi ben, ben o kapalı iş yerine gelmiştim.
-Evladım sen Daniel beyi mi arıyorsun?
-Evet abi ama iş yeri kapalı
-Ne için gelmiştin
-O konuyu onunla konuşacağım abi.
-Evladım ben Daniel'in nerede olduğunu biliyorum.
-Nerede abi söyler misin?
-Daniel bey tam 5 ay önce taşındı buradan. Eline bir kalem kağıt alıp tekrar adress yazmaya başladı. Offf Allah'ım tekrar adres aramakla uğraşacaktım.
-Evladım al bu adresi Daniel bey burada bir iş yeri işletiyor ama onunla konuşmak o kadar kolay olmayacak uğraşman lazım.
-Neden?
-Yoğun adamdır Daniel insanlardan da pek haz etmez.
-Peki abi dedim çaylar bile gelmeden hemen adamın elini öpüp kalktım. Israr etti ama bu işi hemen halletmem gerekiyordu." -
139.
+1177. Sayfa
"iş yerinden çıktım düştüm tekrar yollara, birkaç saatlik yorucu bir kovalamacanın sonunda iş yerini buldum. Bir kitapçıydı beyler. Sade bir kitapçı öyle 2. el veya sıfır kitap satan tam emekli işi bir yerdi.
Hani hayatının son çeyreğinde uzatmaları oynarken yapmak istediğin şey olur ya Daniel de işte bunu yapıyordu sanırım. içeri girdim hiç müşteri yoktu. Kasada yaşı oldukça ilerlemiş bir yaşlı kadın oturuyordu. Saçları beyaza çalmış yüzü kırış kırış ama o saf gülümsemesinden anlarsınız çok nur yüzlü bir kadındı. Önünde bir kitap elinde bir bardak çayla beni buyur etti.
-Buyur evladım neye bakmıştın.
-Efendim ben Daniel beyle görüşmeye gelmiştim.
-Buyrun evladım ben eşiyim ne sormak istiyorsan bana sor.
-Efendim benim konun baya özel sadece onunla konuşabilirim.
Kadın o kadar güzel gülüyordu ki kalbim ferahlamıştı." -
140.
+2178. sayfa artık yerimde duramaz olmuştum heyecanlanmıştım neler olacak diye hemen Meteye sayfayı çevirmesini istedim. Belli ki o da baya heyecanlıydı hemen sayfayı çevirdi. Yüksek sesle okumaya başladı.
"
-Evladım Daniel şu an burada değil
-Ne zaman gelir efendim
-Bir kaç saat sonra gelir sanırım
-Bekleyebilir miyim?
-Evet elbette evladım geç şu köşeye otur, istersen kitapta seç kendine beklerken sıkılma.
Hanımın gösterdiği yere oturdum rafta gözüme takılan ilk kitabı aldım. Şimdi adını hatırlamıyorum ama eski bir kitaptı sayfaları dağılıyordu. Ama zaten öyle okuyacağım bir kitap değildi sadece vakit geçirmek için elime almıştım.
Başladım okumaya kısa zamanda sarmıştı kitap akıcı bir o kadar da esrarengizdi. Galiba 24. sayfadaydım nur yüzlü teyze bana seslendi
-Evladım
-Efendim
-Daniel seni bekliyor." -
141.
+2179. sayfa
"Vay anasına demek adam o kadar zamandır buradaydı da bana haber vermemişlerdi. Belki unutmuşlardı belki de daha yeni gelmiş ve içeri girdikten sonra beni öyle çağırmıştı. Bilmiyorum ama artık önemsemiyordum da. Hanımefendi yolu gösterdi iş yerinin 2. katına çıktım.
bir kapı çıktı karşıma hafifçe tıklatıp içeri girdim. Karşımda 70 lerine merdiven dayamış takım elbiseli fötr şapkalı ufak bir adam çıkmıştı. Ama yüzü o kadar nurluydu ki evliya sanki mübarek.
Okuduğu kitaptan başını kaldırarak.
-Otur bakalım oğlum. dedi ama o kadar içten gelmişti ki bu ses beni duygulandırmıştı. Babam bile bana öyle oğlum dememişti.
-Birşey içer misin?
-Yok efendim
-Bana Daniel desen yeter evladım sıkma kendini. Bu arada okuma gözlüklerini de çıkarmıştı.
-Daniel bey beni size Bursadaki bir hoca yolladı.
-ismi neydi
-Efendim valla ismini hatırlayamayacağım şimdi. Sormamıştım ki adama ismini zaten Yesus'u duyunca korkmuştu eleman.
-Hmm evladım bir problemin mi var?
-Evet efendim çok büyük
-Anlat bakalım belki bir çare buluruz
-Efendim nasıl söylesem. Adam Müslüman değildi nasıl işimi görecekti.
-Rabbin olan Allah'ın adıyla konuş evladım korkma. Vay anasına adam sanki, aklımı okumuştu hemen cevap vermişti. Şok olmuştum büyük şaşkınlık içindeydim.
-Daniel Bey ben kabuslar ve halissülasyonlar görüyorum." -
142.
+2Okumadim aq
-
143.
+1Devam et bin 10 şuku olmuş
-
144.
+3180. sayfa Mete okuyor ben sigaraya kolaya vuruyordum kendimi
" Daniel elleriyle çenesini bir ovduktan sonra bana tekrar döndü.
-Evladım karanlık bir yerde kuru bir zemine işedin mi? diye sordu ama adam bilmiyordu ki daha çok daha kötü şeyler yaptığımızı.
-Hayır efendim daha kötü şeyler geçti başımdan.
-Anlat o halde evladım. Ne uğraştırıyorsun beni.
-Efendim benim bir arkadaşım var. Ona dedesinden yüklü bir miktar para kaldı ama adam bu parayı ne kazanabilir ne de biriktire bilirdi. Ama o zamanlar genç ve toyduk efendim aklımızdaki tek şey o parayı yemekti. Güzel güzel eğleniyor parayı yiyorduk ama bir süre sonra korku dolu rüyalar ve hayaller görmeye başladık. Korkuyorduk ama ne neden oluyor bilmiyordum anlamıyordum.
-Devam et evladım.
-işte efendim araştırmaya başladık sonunda öğrendik ki bizim elemanın dedesi satanist bir tarikata iman edip bolca altın almış bir cinin hazinesini çalmıştı.
Daniel biraz düşündü yüzünü ekşiltti. Anlamıştım bu adam da arayışlarıma bir cevap veremeyecekti sanırım. Bana yarın tekrar gelmemi o zaman bir şeyler düşüneceğini söyledi. Yarın aynı saat için sözleştik." -
145.
+2Sayfalar çevrildi hareketler tekrarlandı.
181. Sayfa
"Ertesi sabah bir şekilde evden çıkıp kitapçıya doğru yürüyordum. Ara bir sokağa girdim yanlışlıkla. Etraf sessizdi, tek bir insan bile yoktu doğrusu. Ama bunları fark bile etmiyordum aklımda olan tek şey Daniel e gidip bu bin hayatımdan kurtulmaktı. Hızlı adımlarla sokağı adımlıyordum ki küçük bir aradan bir köpek çıktı. Bir sokak köpeği öyle pis uğursuz bir canlı karşıma geçti sokakta bir ben bir o var.
Karşımda bana öyle sert öyle korkunç bakıyordu ki ellerimi ceblerimden çıkardım. Her an bana saldıracak gibi vahşice gardını alıyordu. Korkmuştum herhangi bir saldırıya karşı her an kaçma posizyonundaydım. Köpek sertçe bakıyor ben de ona bakıyordum ikimizde de gram kıpırtı yok. Köpek bir süre sonra hiddetle bana havlamaya başladı. Ama sanki bana havlamıyor etrafındaki bir şeye karşı bu kadar sinirlenmişti.
Son nefesiyle olağanca kuvvetiyle havlıyordu."
başlık yok! burası bom boş!