-
26.
+4Beyler akşam 10 da gelecek partlar dün misafirim vardı olmadı kusura bakmayin
-
27.
+4Bir kaç saate Teonun defterinde bahsettiği kıtapçıyı buldum fakat kapalıydı. Sordum soruşturdum 1-2 Haftadır buranın kapalı olduğunu öğrendim. Fakat yardımsever bir esnaf bana Daniel beyin oturduğu adresi verdi.
Buraya uzak olmayan bir yere vardım. 7-8 Kattı lüx bir apatmanın 4. katıydı. Zile bastım ve bir yumuşak ve aksanlı bir kadın sesi duydum.
-Kimsiniz. Bir an panik olmuştum. Şu bir kaç haftada ruhsal sağlığım tekrardan bozulmuştu. Kimliği belirsiz her hareket ve ses beni derinden sarsıyordu. Biraz bocaladıktan sonra cevap verdim.
-Efendim ben Daniel beyle acil bir konuda konuşmam gerekiyor.
-Evladım Daniel bey. dedi ve sustu kadın sesi titriyordu.. Ardından kapı açıldı. Temkinli adınlarla daireye çıktım beni nur yüzlü bir kadın karşıladı kapıda ses etmeden içeri davet etti.
Güzel döşenmiş salonda misafirledikten sonra mutfağa gitti ve bana içecek bir şeyler getirdi.
-Eeee evladım Daniel beyle. dedim kadın birden sözümü kesip.
-Evladım Daniel bey kayıp dedi dolmuş gözlerle.
-Nasıl
-Evladım Daniel birkaç hafta bir çocuk ve Kütahyalı bir hocayla gitti ve bir daha dönmedi. dedi
-Ne diyorsunuz efendim siz.
-Aradık taradık evladım ama bir sonuç yok. dedi gözlerinden birkaç damla aktı.
-Hanımefendi ben de o konu için gelmiştim... -
-
1.
0Hadi amk
-
-
1.
0Panpa hazır değil bu partlar aklımdan yazıp atıom biraz bekleyeceksiniz kusura bakmayın
-
1.
-
1.
-
28.
+4Yeter mi bugün bu kadar.
-
-
1.
+2Olum en heyecanlı yerindesin devam et lütfen
-
2.
+1Olm ne yetmesi ya devam et
-
3.
0Lan en heyecanli yerde kesilir mi bölüm sonu gibi amk. Döktürmüssün reyiz okuyoruz
diğerleri 1 -
1.
-
29.
+4-Bak evladım bu ejder Yesus'u buradaki hayat dalgalarıda seni işaret ediyor. Bunu yapan adam işini baya iyi biliyor ama bizim görevimiz planları altüst etmektir değil mi?
-Hocam aklım almıyor gerçekten aklım almıyor.
-Oğlum işte üzerinde oyun oynanmış anlamayacak ne var...
-Şey hocam peki Daniel'e ne olmuştur.
-Daniel bey çok sevdiğim bir abimdir inşallah başına bir şey gelmemiştir ama kesin bir şey diyemem bu adam senin gibi genç dinamik bir adama bunları yapabiiliyorsa Daniel'i o adamdan Allah korusun... -
-
1.
0Şimdi Daniel ve mete kütahyada mı şimdi brn onu anlamadım
-
-
1.
+1Kardeş Mete kayıp Danielse Teoyla Bizim hazineyi gömdüğümüz köye gitmiş bir daha da geri dönmemiş. Teo Dönmüş fakat gelince de intihar etmiş anladım mı şimdi.
-
2.
0Anladım panpa
-
1.
-
1.
-
30.
+4-Hanımefendi nereye gittiklerinden kim olduklarından haberiniz yok mu?
-Daniel bana xxx köyüne gittiklerini söyledi sadece. Beynimdden vurulmuşa dönmüştüm orası benim köyümdü.
-Ya Hoca o kim onu biliyor musunuz? başını hayır anlamında sağa sola salladı.
-Ne yaptıkların peki...
-Başını yeniden hayır anlamında salladı.
-Evladım sadece Daniel beyi sormak için mi geldin?
-Hanımefendi o çocuk benim arkadaşımdı Daniel beyin aksine arkadaşım geri dönmüş fakat evine varınca ilk işi intihar etmek oldu. Dünde ev arkadaşı kayıplara karııştı. Burayı da intihar eden çocuğun günlüklerinden buldum.
Kadın şok olmuştu, o da artık benim içinde bulunduğum duygu bunalımını yaşıyordu. Tepkisizleşti bir an da
-Evladım arkadaşının problemi neydi.
Başım önüme eğilmişti bir kez dana Teonun benim yüzümden öldüğü fikri aklıma düşmüştü. Kalbim parçalanmıştı biran da...
-Hanımefendi arkadaşım benim yüzümden öldü. dedim her kelime dilimden çıkarken damarlarımı geriyordu. -
31.
+420 yaşındaki körpe bir gencin 1 senesini anlatacağım beyler size
.
.
.
Güneşli bir nisan günüydü güneş kafamızın üstünde dans ediyor, bizde Anadoluda hatırı sayılır bir üniversitenin kampüsünde oturuyorduk. Çaylar yudumlanıyor, peşpeşe sigara yakıyor muhabbet ediyorduk . Metehan siyasi görüşü yüzünden Teomanla dalga geçiyor. Muhammet 2. Dünya savaşı sırasında gerçekleşen ilginç olayları bana anlatıyor. Abdül arkamda tuttuğu takımın marşını dinliyordu. Zaman böylece geçip gitmişti, ikindi sıralarıydı sanırım Teoman namaz için hafif hafif ayaklanmış, güneşin sıcağı yerini serin serin esen bir rüzgara bırakmıştı. "Zıırrrrr" diye telefonum çalmaya başladı. Kimin aradığını görünce biraz afallamıştım. Arayan Memleketimde kapı komşumuz olan Cevdet Abiydi. Cevdet abi memur tiplemeli bir adamdır dürüst, kibar ve en önemlisi ayın sonunu zor getiren bir adam. "Hayırdır inşallah" diyerek arkadaşlarımdan biraz uzaklaştım ve telefonu açtım. Cevdet abinin nefes alış verişinden kötü birşey olduğunu anlamak zor değildi. Sesi titrek ve oldukça kasvetliydi, kekeleyerek konuşmasına başladı.
C:Cevdet Abi
B:Ben
C: Ahtapot nasılsın koçum
B: iyilik sağlık be abi senden ne var ne yok?
C: Nerdesin koçum şuan ne yapıyorsun?
B: Okuldayım abi arkadaşlarla oturuyordum. Hayırdır abi birşey mi oldu?
C: Oldu ya koçum oldu. Deden deden...
diyebildi sadece o yumuşak kalpli adam. Kolay değildi tabi hem yetim hem öksüz bir gence son akrabasınında öldüğünü söylemek.
B: Ne oldu abi dedeme söylesene. diye çıkıştım, kalbim sızlamış, gözlerime yaşlar birikmeye başlamıştı bile.
C: Deden, bugün öğle vakitlerinde kalp krizi geçirdi ve vefat etti. dedi
Ağlamaya başlamıştım bir anda kampüsün ortasında çocuk gibi ağlıyordum. Telefonun öteki ucundan duymuş olacak ki Cevdet abi
C: Ağlama evladım metin ol!.. diyebildi sadece -
-
1.
-2resme beş posta
-
2.
-3Okursam en adı huur çocuğu olayim
-
3.
+1Okumana gerek yok...
diğerleri 1 -
1.
-
32.
+3Ananı gibim neler oluyordu lan. Teo nelere bulaşmıştı Mete de ağzı açık olanları okuyordu. Yesus'u bir çocuğun bedenine kilitlemişlerdi.
Mete hemen sayfayı çevirdi nefessiz okumaya başladı.
170. sayfa
"Hoca çocuğun ellerinde nefes almaya çalışıyordu. Resman el kadar bebek hocayı tek eliyle boğmak üzereydi. Hoca çırpınıyor çocuk daha çok sıkıyordu.
Bir kaç saniye sonra kapı çarparak açıldı. içeri biraz önceki kadın girmişti. Ne olduğunu çıkan seslerden anlamış olmalıydı. Elinde yanan bir kandil vardı. Çocuk kadını görünce hocayı bıraktı.
Hoca öksürerek kalktı ayağa ve bir köşe kadar öğürerek yürüdü. Kadın bir şeyler söyleyerek mum çocuğa yakın bir yere koydu. bir süre sonra nefes nefese olan çocuğun nefesleri düzelmeye başladı. Çocuk ama hala simsiyah gözleriyle olduğu yerde duruyor ve tıslıyordu.
Kandil sönene kadar hoca ve kadın dua ediyor bende odanın bir köşesine sinmiş herşeyin geçmesini bekliyordum. Kandil sönünce kadın gidip leğenden çocuğu çıkardı. Çocuk hiçbir şeyi hatırlamıyor ya da umursamıyordu.
Sonradan öğrendim ki çocuk dilsizmiş. Hoca sokakta bulup evlat edinmiş." -
33.
+3Kapını dışına bir hamle yapmıştım beyler sabrım tükenmişti artık. Bu elemana doğru elimi uzattım ki korkunç bir hızla evin dışana doğru hamle yapar yapmaz beni çekti amık serviscisi burun burunaydık. Onun yüzüyle benim ki arasında neredeyse hiç mesafe kalmamıştı. Aman Allah’ım gözleri simsiyahtı. Gözlerimin içine bakıyordu. Tam gözlerimin içine…
Yüzü kırış kırış ve çürük rengini almıştı. Gözleri simsiyahtı. Rabbim ne oluyordu. Korkudan ne yapacağımı bilememiştim. Öylece kalakaldım sadece kalakaldım. Nefes bile almadım. Yaklaşık yarım dakika sonra ağzını açabildiği kadar karşımda açtı ve kükreme gibi inleme gibi korkunç aynı zamanda yüksek desibelli lanet bir ses çıkardı. Tabi o kadar tükürükte benim yüzüme yapışmıştı.
Korkuyordum ama hala 2 elim serbest olmasına rağmen gram tepki veremiyordum. Can korkusu beyler öylece bekliyordum. -
34.
+3Hemen toparlandım acilen memlekete yol almam gerekiyordu. Ne kadar gerek olmadığını söylesem de Muhammet ve Teoman benle gelmek istediler, ısrarlara dayanamayarak kabul ettim. iyiki de kabul etmişim bu veletlerin bu kadar işe yarayacağını bilseydim hiç itiraz etmeden hemen kabul ederdim. 5 Saatlik yolculuk boyunca hiçbirimizde konuşmuyor ben hep camdan dışarı bakarak, sessiz sessiz ağlıyordum. Ağlarken tüm hayatım gözlerimin önünden bir şerit gibi geçiyor beni daha çok üzüyordu. Bundan seneler öncesine gitmişti aklım. Babam ben daha çok küçükken çıldırmış ve annemi defalarca bıçaklayarak vahşice öldürmüştü. Ve dolayısıyla Annemi mezar babamı da tımarhane almıştı. Bense daha 7 yaşımdayken 70lerinde yaşlıca bir adamın eline verilmiştim. Dedem enterasan bir o kadarda sevgi dolu bir insandı bir gün olsun bana kızdığını hatırlamam . O kadar kürtürlü bir adamdı ki Arapça ve farsça bilir Osmanlı imparatorluğundan kalan el yazmalarını bile okurdu. Sık sık tuhaf adamlar gelir dedeme bazı parşömenler gösterirlerdi. Ama dedemden hep aynı cevabı alırlardı "Evlat benim dilim bu işlerden çok yandı, bana kalırsa sizde bu işlere bulaşmayın"Tümünü Göster
Bitmek bilmeyen bir yolculuktan sonra memlekete inmiştik. Yağmur tiseliyor, asfalttaki boşluklar suyla doluyordu. Saat epeyce ilerlemiş hava zifiri bir karanlığa gömülmüştü. Teoman ve Muhammet etrafı keşfediyor, yürümek için benim komutumu bekliyorlardı.
Bu küçük şehre böyle döneceğim hiç aklıma gelmezdi. Hayattaki son dayanağımı toprağa vermek ve zaten yalnızlıkla perişan olmuş hayatımı iyice yalnızlaştırmak için gelmemem gerekiyordu.
Bu dibine goduğumun şehrine
Yolun kenarlarına dolan suya basarak çıktım kaldırıma, hızlı adımlarla evin yolunu tuttum. Teoman ve Muhammet boyunlarını bükmüşler, arkamdan sessizce geliyorlardı. Teoman bir şey diyecek gibi oldu ama sözünü anında yuttu.
10 dakikalık ıslak bir yürüyüşün sonunda evin kapısına vardım. 2 katlı müstakil, ahşap evi şöyle bir süzdüm, Sen ha 87 yıllık bir çınarı (dedemi) bile devirdin ha dedim kendi kendime. Tam bahçe kapısına elimi atmıştım ki Pos bıyıkları ve siyah paltosuyla yan kapıdan Cevdet abi çıktı.
C: Evladım oraya girmeyin gelin bugünlük bizde kalın
B: Eyvallah abi. dedemin naaşı evde mi? diye sordum
biliyorum beyler tam bir salağım
C: Yok koçum hastanede morgta yarın öğle namazına mütakip gömeceğiz. dedi
B: Allah razı olsun abi sende olmasan... lafımı bile bitirtmedi Cevdet abi
C: Neyse ne olum girin içeriye üşütmeyin dışarıda. dedi -
-
1.
-3Okuyanı gibsinler
-
1.
-
35.
+3Belirtiler ilk Teo da başladı. Bizim Teo öyle sık bir içki kullanıcısı değildi. Biz bu binle liseden beri ark olduğumuz için (o zamanlar da cemaatte kalıyordu) toplamda 5 kere içtiğini görmüştüm. Ama bu it elimize bu para geçtiği ilk günden beri alkolik olup çıkmıştı. Ailesi zaten fazla bir şey gönderemiyordu ama gelen bursları felan komple gömüyordu içkiye. Ama bizimde öyle bir gaflet vardı ki üzerimizde kimsede kardeşim yapma etme demiyordu... Okula gidiyoruz takıl baba takıl eve gel takıl baba takıl caddeye in takıl baba takıl hayat güllük gülistanlık. Bizim Teo içkiye düştükçe Mete de karıya kıza düşmeye başlamıştı. Bizim kız milletinden tiskinen Metehan am'a müptela olmuştu resmen. Ne yalan söyleyeyim eleman yakışıklıydı, hemen hemen her gece bir kız düşürüyor bir yerde gibip öyle geliyordu eve. ..
.
.
.
.
ilk ay bitmiş biz 10 bine yakın para harcamıştık. Ama görmeniz lazım her yerden para fışkırıyordu resmen kaldırdığın yastığın altında en az 200 lira buluyordun. Cepler paradan yırtılıyordu (cepler parasızken de yırtık aq paralıyken de yırtıktı). Ama evde sağlıklı adam neredeyse kalmamıştı, Metehan karıda-kızda Teo deseniz iyice müptezel bir bin olmuştu. Benle Muhammet birbirimizi idare ediyorduk. Ha beyler birbirimizden koptuğumuzu düşünmeyin yine muhabbet akıyor yine beraber takılıyorduk ama kimse ağzını açıp ta kardeşim abarttın artık kendine çeki düzen ver diyemiyorduk. Bir şey bizi alıkoyuyordu. -
36.
+3Kapıyı açtım. Karşımda gençten bir servis elemanı kırmızı giysili işte beyle söylemek istemiyordum da pizzacı hangisi olduğu biraz muallekte kalsın. La adama bakıyorum o bana bakıyor kilitlenmiş ama adam lan sadece bana bakıyor. Saf saf durgun durgun bana bakıyor. Ortamı size şöyle tarıf edeyim beyler.
Apartman koridorunun ışığı yanıyor ama o ışık birden biraz uzak yani yanıyor ama bizim evin kapısına gib gibi ışık geliyordu. Yani elemanın yüzünü tam olarak göremiyordum. Bende kapının içindeyim yani vücudum evin içindeydi. Neyse beyler bunun da benimde salak salak bakışmalarımız bitmeyecek gibi görünüyordu. Birandan da ani korkutmaya başladı bin salak salak sadece bana bakıyordu. Dayanamadım.
-Birader pizza nerde
Göremiyordum ama kafasını oynattığını hissedebiliyordum.
-Vay anasına çattık ya. Dedim
Amık göremiyordum ama bir taklıklar yapıyordu onu hissedebiliyorum hem de her hücremde. -
37.
+3-Lan bin niye aramadınız he niye
-Ne
-La niye aramadınız diyorum niye
-Ha. Lan arayacak yüz de zütte kalmamıştı.
-Ne demek kalmamıştı ha. Sizin için o kadar şey yaptım. Tamam size büyük kötülük ettim de arasaydın belli Teo yanımızdaydı. Korktuk, dehşete düştükte beraber düştük lan yine de
-O iş o kadar kolay değil işte olmuyor lan olmuyor arayamıyorsun
-Lan senin gelmişini geçmişini gibim lan. Teo öldü lan Teo… Ağlamayha başladım beyler hıçkıra hıçkıra ağlıyordum çocukluk arkadaşım sırlarımla anılarımla beraber toprak oluyordu. Ağlamamak kolaymıydı. Hani beyler olur ya bazı anlarda beyninizde bir şarkı çalmaya başlar işte benimde öyle oldu bir anda beynimin her kovanında bu şarkı çalmaya başladı.
https://www.youtube.com/watch?v=rdsAgz4dVxM
Bir menekşe kokusunda seni aramak var ya bu hep böyle böyle gider mi?
-Lan müptezel bin şu gibik hayatında bir kez doğruyu yapsaydın da şu adama düzgünce baksaydın. Dedim. Tam o sırada kapı çaldı sanırım yemek gelmişti. Hesabı bu sefer ben ödeyeyim diyerek ayağa ben kalktım. -
38.
+3Mete defteri kapattı.
-Kardeşim gerisini de yarın okuyalım. Adam doğru söylüyordu lan. Saat yine 4 de gelmişti. Karnımızda açtı en iyisi bir yemek söylemek ve ardından uyumaktı uyuya bilirsek. Mete kalktı ayağa pcden yemek söyledi. Beklemeye başladık. O bir köşe de ben bir köşe de birbirimize bakıyor sadece susuyorduk.
Dayanamadım konuşmaya başladım... -
39.
+3183. Sayfa
"Kitapçıdan içeri girdim yine o sevimli teyze vardı kasada. Bana hafifce baktı bugün yüzü düşüktü ya da beni görünce bu yüz ifadesine büründü tam olarak bilmiyorum hemen. Ayağa kalktı Denielin beni beklediğini söyledi ve üst katı işaret etti.
Katı heyecanla ve korkuyla çıktım. Kapıyı yine tıklayıp açtım ve girdim.
Daniel yine kitap okuyordu. Fötr şapkası ve gri ceketi askıda asılıydı. Bana baktı hafif gülümseyerek ve o hafif yahudi aksanıyla.
-Evladım gel otur şuraya. geçtim oturdum gösterdiği yere.
-Evladım senin durumunun zor olduğunu sende biliyorsun değil mi?
-Biliyorum biliyorum da efendim
-Da sı oğlum kolay olmayacak ama seni bu dertten kurtarabiliriz.
-Riz derken
-Kütahyadan bir arkadaşım bana birini önerdi onunla birlikte seni bu illetten kurtarmaya çalışacağız.
-Ne zaman gelir bu adam efendim.
-Birazdan burada olur bir şey içer misin?
-Yok efendim ben sadece bekleyeyim.
Kendine bir çay söyledi." -
40.
+3182. Sayfayı çevirdi Mete başladı tekrar okumaya.
"Köpek havladıkça benim için ürperiyordu. Anlamıştım bana karşı sinirli olmadığını tepkisi kesinlikle göremediklerime karşıydı. Cesaretimi topladım köpeğe yaklaşmaya başladım. Aramızda 2 metre felan kalmıştı ki köpek havlamayı kesmiş saldıracak posizyonda hırlamaya dişlerini gösterip ağzını köpürtmeye başladı.
Durduk uzunca bir süre. Köpek bir anda sendeledi ve mızıklayarak koşmaya başladı olağanca hızıyla benden kaçıyordu. Mızıklaya mızıklaya kaçtı. Korkmuştum bende bu ara sokakta bir köpek tarafından öldürülerek manşet olmak istemiyordum. Caddeye kadar korkudan koştum.
Artık daha tedirgin ve daha temkinli yürüyordum zaten çok geçmeden de kitapçının önüne gelmiştim." -
41.
+3Daha köye gidiceniz büyüyü kim yaptı onu bulcanız
-
42.
+3180. sayfa Mete okuyor ben sigaraya kolaya vuruyordum kendimi
" Daniel elleriyle çenesini bir ovduktan sonra bana tekrar döndü.
-Evladım karanlık bir yerde kuru bir zemine işedin mi? diye sordu ama adam bilmiyordu ki daha çok daha kötü şeyler yaptığımızı.
-Hayır efendim daha kötü şeyler geçti başımdan.
-Anlat o halde evladım. Ne uğraştırıyorsun beni.
-Efendim benim bir arkadaşım var. Ona dedesinden yüklü bir miktar para kaldı ama adam bu parayı ne kazanabilir ne de biriktire bilirdi. Ama o zamanlar genç ve toyduk efendim aklımızdaki tek şey o parayı yemekti. Güzel güzel eğleniyor parayı yiyorduk ama bir süre sonra korku dolu rüyalar ve hayaller görmeye başladık. Korkuyorduk ama ne neden oluyor bilmiyordum anlamıyordum.
-Devam et evladım.
-işte efendim araştırmaya başladık sonunda öğrendik ki bizim elemanın dedesi satanist bir tarikata iman edip bolca altın almış bir cinin hazinesini çalmıştı.
Daniel biraz düşündü yüzünü ekşiltti. Anlamıştım bu adam da arayışlarıma bir cevap veremeyecekti sanırım. Bana yarın tekrar gelmemi o zaman bir şeyler düşüneceğini söyledi. Yarın aynı saat için sözleştik." -
43.
+3Beyler öncelikle sizde özür dilerim. işe başlamam ve kişisel problemlerim yüzünden fazla vakit bulamadım. Neyse o zama devam edelim.
Pat vir o vuruyor kazmayı pat bir diğeri. Teo ağacı dibide domuş gibi duruyor ben ve diğerleri kazma kürek çukuru kazıyoruz amk. Gel zaman git zaman. Biz 1 metre felan kazdığımız aralarda uzaklardan biri el feneriyle yavaş yavaş yaklaşmaya başladı.
Muhammet aha sıçtık diye düşünürken gelen elemanın arkadaşım Yasin olduğunu anladım. Avcı binin tekiydi. Üstünde kamuflaj omzunda tüfekle ağır ağır bize yaklaşıyordu. Yakınlaşınca o da beni tanıdı. Ağır ağır giden adımları hızlandı neredeyse koşar adım yanımıza geldi. Nefes nefeseydi tabi bu arada biz onu görünce kazma küreği bıraktık.
Yanımıza gelir gelmez hemen tüfeği bir yana koydu bir yere oturup solukladı.
Korktuğu her halinden görünüyordu. Selam verdi hemen söze başladı.
Y: Ahtapot ne işiniz var burada
A:Bizi bırak Yasinim sen niye bu kadar korktun.
Y:Anlatsam da inanmazsın zaten boşver. Bir sigara var mı?
A:Var cebimdeki winston box paketinden bir tae uzatıp yaktım. Normalde öyle sigara içen biri felan değildir ha.
A:Anlat dinleriz hiç yoktan.
Y: Sigarasından bir nefes daha aldı. Elleri bir an için titreyiverdi. gözleri dolu doluydu. Bilmiyorum bilmiyorum ne gördüğümü bilmiyorum dedi.
A:Baştan anlat şunu bilader
Y:Ormandaydım Paris le avladıyorduk (Paris köpeği) Bir ada ağaçlardan kuşlar ve yarasalar küme küme havalandı. Bir domuz olabileceğini ya da ayıdır diye düşünüyordum.
A:Eeee sonra korkuyordu bir fırt daha aldı.
Y:Paris, paris ağaçların arasına doğru koştu. Bir süre sora havlamayı kesti ve garip bir mızıklamayla tüm sesi kesildi. Gölgelre geçmeye başladı sonra dalları ağaçların arasında hızla gölgeler geçiyordu. Arkamı döndüğüm gibi koşmaya başladım buraya kadar koştum. -
44.
+3Lan biz okurken korktuk herif bir şey yokmuş gibi yazmıştı Mete soluk alıp vermeden okumuştu.
Kalktık yerlerimizden yemek yemek için. Mete dışarıdan bir şeyler söyledi bizde o vakite kadar zaten paso sigara ve düşünce aleminde tıkalı kalmıştık.
Yemekler geldi karnımız güzelce bir doydu saat gece 12 yi geçmişti. Yaşam korkusu işte beyler Teoyu bile unutturmuş değersiz hayatlarımız için çırpınıken kendimizi buluvermiştik.
Mete tekrar geçti defterin başına açtı 171. sayfayı amık başlıyorduk yine.
"Hoca geçti karşıma oturdu hala boğazını tutuyordu. Çocuğun elinin izi öyle bir geçmişti ki sanki boynunda hep o izle yaşayacaktı. Ben mahcubum ve bir o kadarda korkuluydum hoca boğazından gelen hafif hırıltılı bir sesle
-Oğlum ben bunun gibi bir ifritle baş edemen
-Yapmayın hocam beni kovmayın kime gittiysem ya kovdu ya bilmiyor gibi yaptı hocam bana ne olur bir yol gösterin ne olur..
Hafif hafif öksürdü.
-Oğlum ben sana yardım edemem ama
-Aması ne hocam
-Birini biliyorum belki bir yardımı olur ama bu adam
-Hocam ne çok ama var
-Evladım bu adam Müslüman değil
-Nasıl yani hocam
-Bu adam başka bir dine inanıyor ama kuvvetlidir bu konularda.
-Tamam hocam nerededir bu adam neyin nesidir.
-Adı Daniel. Eskişehir de
kalemini çıkardı kağıda bir şeyler yazıp bana verdi adresini yazmış meğer
-Bu adrese git bu adam sana yardımcı olacak.
Hocaya 250 lira verdim cebim de başka para yoktu otostop çeke çeke eve kadar geldim Meteyle de anlaşıp evi Eskişehire taşıyacaktık yarın." -
45.
+3Beyler iyi hos yaz diyorsunuz da benim de işim gücüm var sürekli takılamıyorum. Lütfen anlayış. Neyse tekrar başlıyorum.
172. ve 173. sayfalarda Meteyi ikna etme ve taşınma anıları vardı bu yüzden direk 174. sayfayı yazıyorum.
174. sayfa.
"Eskişehir tanımadığım için adresi bulmak epey uzun sürdü. Dolaşmadığım han hamam kalmadı adresin hikamet yerini en son bir iş hanının en alt katında buldum.
iş hanından içeri girdim. Elimdeki kağıda baktım adresin yazılı olduğu dükkana baktım. Tamam doğru yerdi fakat kepenkler kapalıydı. Hayal kırıklığına uğramıştım. Onca yolu ve hayatımdan bir kesit vererek geldiğim bu şehirde de umduğumu bulamamıştım. Kalbim öfke ve hayal kırıklığıyla doldu. O kadar karmaşık bir ifadeye bürünmüştüm ki intihar etmek aklımdan geçmişti. Artık aklımın varlığını hissedemez olmuştum ölmek ve bu hayatı geride bırakmak istiyordum. Çok yorulmuştum koşmaktan, uğraşmaktan. Uyumuyor yemiyor içmiyordum. Düşünmek ve korkmak yaşadığım 24 saati kaplıyordu zaten.
Kepenklere yaslanıp hanın ortasına oturdum. Kalbim bu kadar yükü taşıyamaz olmuştu. içimi boşaltamaz dola dola taşmaya başlamıştım."
Teonun yazdığı intihar kelimesi kalbimi burkmuştu. Çok kötü olmuştum, ağlamak istiyordum saatlerce ağlamak ve kendime geldiğimde hiçbir şey olmamış gibi o 20 yaşımdaki mütevazi halime dönmek istiyordum.
Dayanamadım beyler, Teonun yazdıklarını okumaya dayanamadım. Masanın öteki tarafına geçip, sigaramı yaktım Metenin sesini duymak istiyordum sadece Teonun hissettiklerini ve benim yüzümden intihar etmiş olması gerçeğini kabullenmek istemiyorum. Teo gibi bende belkide intihar etmeliydim.
Sayfa tekrar çevrildi bardaklar ve küllükler tekrar doldu. Mete yine sesindeki titremeyi gizleyerek okumaya başladı.
başlık yok! burası bom boş!