-
151.
0hadi be amk
-
152.
+1Caddeye indim. Her yerim ağrıyor, aklım karışık duygularımda sadece Teo vardı. Ağlamak istiyor ağlayamıyordum. Saat 4 aylardan mart 30. Eskişehiri bilen bilir o keskin ayazını insanın içine içine sinen o korkunç soğuğunu.
Annemi hatırladım bir an için. Çok küçüktüm öldüğünde. Dedemin para hırsına kurban gittiğinde. Onu sadece sarı saçlarını hatırlıyorum. Siyah Beyaz fotoğraflar bırakmış geriye sadece, acaba o da görüyor muydu oğlunun derdini?
Annem geliyordu aklıma ağlayamıyordum beyler. Ellirim titriyor, sinir krizi geçiriyordum ama yine de ağlayamıyordum beyler. Ölmek ne garip şey anne dedim bir an için. Toprak olmak. Sevgini hatırlamıyorum anne, yüzünü, sesini hatırlamıyorum annem hatırlamıyorum. -
153.
0Cadde hemen hemen boştu beyler, rüzgar serin serin esiyor ellerimi ceplerimden çıkaramıyordum. Korku özlem ve acı başka bir şey yoktu beyler başka hiçbir şey. Ölmek istiyordum sadece ölmek. Sonsuza kadar derin bir uykuya dalmak. Sonsuz karanlık ve sessizlik çok iyi gelirdi. Ruhum kalbim zihnim hepsi isyan ediyordu. Uykusuzluk, yorgunluk, duygu karmaşası hepsini aynı anda aynı beden çekiyordu.
Dilime bir türkü dolandı.
https://www.youtube.com/watch?v=nG9ByIiips8 -
154.
+1Bir yandan söylüyorum bir yandan ara sokaklardan başka caddelere çıkarak dolaşmaya devam ediyorum. Hatırlamıyorum beyler bir ara güneş doğmak üzereydi. Ben türkümü söyleye söyleye bir caddeye çıktım.
Az çok insan vardı ama genel olarak böyle genç tayfa hani anlarsınız, ünili tayfa yani. Neyse çiftler evlerine doğru yürüyor ben bir ara türkünün de verdiği efkarla donmuş ellerimi cebimden çıkardım. Amık ne vardı ki öyle hemen dışarı fırlıyon di mi montunu bari al amık bini Ahtapot. Dedim içimden. Kafamı şöyle bir az yan yatırdım sitem edercesine sonra çıkardım cepten Winston softumu yaktım namussuzu yürüyorum.
Ne kadar yürüdüm bilmem ama güneş doğmuştu yavaş yavaş ışıklar apartmanların aralarından lacivert asfaltlara kadar yayılmıştı.
Cadde de iyice boşalmış ezan okunmaya başlamıştı. Bir ara bir otobüs durağından oturan bir kız gördüm kısa saçlı benim yaşlarımda ama zil zurna sarhoş hani. Güneş doğmuş ama o mesafeden yüzünü göremiyorum. -
155.
+1Sanırım sigarasını yakmaya çalışıyordu ama ya gazı bitmişti ya da ellerinin titremesini bile kontrol edemez hale gelmişti ayyaş bin yakamıyordu bir türlü sigarayı. Yaklaştım hani yüzüne dahi bakmıyorum sigarasıyla uğraşıyor bu hala. Cebimde çakmağımı çıkarıp elemana uzattım.
-Buyrun.
Yüzünü çevirdi lan elim ayağım titredi. Zeynep, Zeynepti lan bu. O da şaşırmıştı. Sigara dudaklarının arasından ha düştü ha düşecek. Üstüne bir ton alkol. Kalakalmıştı öylece. Ne diyeceğini bilmiyordu. -
156.
+2Ne yapmam gerekiyordu. Ne söyleyecektim. Onu seneler önce makus kaderiyle baş başa bırakmıştım. Ne diyebilirdim ki beyler. Hayatımın aşkı karşımdaydı ama bir şey diyemiyordum. Yine o tebessümünü yapmıştı. Ben kendimi zor tutuyordum lan sarılmamak için. içim titriyordu bir yandan da.
Beyler bilirsiniz belki sırtınız buz gibi olur eliniz ayağınıza dolanır, içinize tam göğsünüzün üzerine biri oturur konuşamazsınız bu tip durumlarda belki başına geleniniz vardır işte o an ki duygularım aynen öyleydi.
Ne diyeceğimi kestiremiyordum. Ama Allah razı olsun o beni bu iğrenç andan çıkarmıştı. Söze başladı.
Kaşlarını çattı emin olmak istiyordu sanırım. Yay gibi kaşlarından birini kaldırıp.
-Ahtapot sen misin? Dilim tutuldu bir süre sadece bakakaldım. Halimde ki esrarı ve ifadesizliği anlamış olmalıydı sanırım hemen kenara kaydı.
-Otursana. -
157.
+1 -1Yüzümde ki ifadesizlik ve dilimde ki mühür bir türlü çözülmüyordu. Sadece onu izliyordum ne tuhaf bir karşılaşmaydı lan seneler sonra aynı durumda farklı bir şehirde sabahın köründe kargalarla beraber aynı duygulara mahzar oluyorsunuz beyler. O saflık o güzellik hala aynıydı. Gözleri ah o gözleri baktıkça bakasım geliyordu. O an hiç bitmesin istedim. ince koyu kırmızı dudaklarını araladı ve konuşmaya başladı.
-Ahtapot dedi. Elini gözümün önünde savurdu. Dalmışım lan deniz gibi pürüzsüz tenine bakarken dalmışım olum hala düşünüyorum da tekrar ağlayacak gibi oluyorum lan.
Öyle her gün sevgili değiştiren cinsten adamlardan olamadım ben. Bir kişiyi kalbimi çalan kişiyi bekledim lan hep. Sadece birini Zeynep’i onu da kirletmişlerdi be. Ah lan namussuz dünya dedim içimden.
Elini savurmasıyla kendime geldim. Biraz önce üşüyen bedenim yanıyordu beyler terlemiştim bile. Hem de gözle görülür derece terlemiştim.
-Zeynep bu sen misin?
-Garip değil mi?
-Sadece garip mi diyorsun buna bu imkansızın gerçekleşmiş hali?
-imkansızlara inanmamak gerek o zaman. -
158.
+4 -2-imkansıza değil şu ana inanalım sadece Zeynep.
-inanalım o zaman.
Her ağzını açtığından alkol kokusu yayılıyordu etrafa dehşet bir koku. Ne kadar içtiyse artık.
-Ne kadar içtin
-Haddimden fazla diyelim. Dedi hınzır hınızr ardından yine çaktı tebessümü. Vay anasına kız benim sözlerimi bana karşı kullanıyordu.
-Vay sözler geri dönüyor ha. Dedim
-Sadece sözler mi baksana tarih bile tekerrür ediyordu.
-Karakterler değişmiş sanki
-Karakterler değil hayatlar değişti.
-Nasıl yani
-Bittik yani Ahtapot bitti.
Ayağa kalkmaya çalıştı. Ama yürüyemeyeceğini bildiğim için hemen kalktım. Biliyordum hemen düşmeye yattı. Tuttum. -
159.
-1bak senin dıbına koyarım çocuk çabuk yaz gibicem parmaklarını.
-
160.
0Zeynep girdi araya bozuldu panpa
-
161.
+1Hay Dedenin düşmanlarını gibem panpa hadi yaz
-
162.
0Abicim hadi ama yaz artık amk rez isterken iyiydi
-
163.
-340 yılın başı bir hikâye okuyalım dedik, onu yazan da huur çocuğu çıktı amk, şansımı gibeyim.
-
164.
0Yaz artık totoş
-
165.
0Bide hesaba girmiyor it yesus gibi galiba bunu
-
166.
0ooo yeni gördüm devdıbını alırım bi dal *
-
167.
0Yazsana lan hadi
-
168.
0yazsana aq
-
169.
0-Beni evime bıraakır mısın? Ahtapot
-Bırakırım evin nerede
Hafif hareketlerle sokağı işaret etti ve devam etmemi söyledi. Onun tenine temas etmek beni yıllar öncesine tekrar zütürmüştü. O kadar huzur bulduğum başka bir an daha yoktu. Hayatım lanet bir Türk dizisi gibi rutindi. Bu kız bu kız beni etkiliyordu ama nasıl beni bağlıyordu, düğümlüyordu kendine.
Saatler ilerliyor, güneş yavaş yavaş semada kırılıp tüm şehri aydınlatıyordu. Soğuk, ayaz ve bozkır Eskişehir'in kısaca tanımı buydu. Etrafta okullarına doğru yürüyen çiftler ve tabiki bir sarhoşla amansız bir deli.
Hastalık gibiydi bu kıza duyduklarım, sanki beni ona bağımlı eden bir şey vardı. Kollarımda yarı baygın bir şekilde evini tarif ediyor, gözlerinin altında biriken siyahlıkla ara sıra bana bakıyordu.
Suratında anlamsız bir ifade, bir kin bir öfke vardı sanki. Bana mı sinirliydi acaba yoksa zamanın ta kendisine mi?
Son gördüğüme göre biraz kilo almış yüzü çökmüş ve o güzelim saçları biraz yıpranmıştı. Önceden yüzüne her baktığımda içimdeki negatif enerjiyi söküp atan bu kız artık kalbimi olumsuzluklarla dolduruyor. Onu her gördüğümde dünyayla bağlantısını koparan aklım artık soru işaretleriyle kaplanıyordu.
Ne vardı ne olmuştu ya da ne olmak üzereydi.
1 Saat kadar yürüdükten sonra evini zar zor bulmuştuk saat 6 buçuk civarıydı. Alkolün etkisiyle bir süre 2 cadde de sürekli dolandığımızı hatırlıyordum. Ama o kollarımda olduğu sürece buna en ufak bir itirazım yoktu.
Bir apartmanın önünde durduk. Cebinden bir anahtarlık çıkardı ve apartman girişini açtı ve merdivenlere doğru yol aldı.
Gitmek için arkamı döndüğümde.
-Gir içeri?! dedi. Sesinde öfke ve birazda belirsizlik vardı.
içeri adımlarımı attım.
3 Kata çıktık kapıyı açtı. içeri girdik. Seneler önce girdiğim evin biraz daha değişiğiydi ama ana hatlar aynıydı 2+1 lüx sayılabilir bir ev. Sıcak ve huzurluydu. Sallana sallana kapıyı kapattı salona geçti bir koltuğa uzanıp bana da bir köşe yatmamı söyledi uyandığımızda konuşuruz dedi. Ağzını gevrete gevrete.
Karşısındaki koltuğa uzandım. Onu uyurken birkaç dakika izledikten sonra uyuyakalmışım. -
-
1.
0rezerved
-
1.
-
170.
0Beni çıldırtma devam et su hikayeye
başlık yok! burası bom boş!