-
51.
+6Baya sevmiştim kızı. Bilmem abazalıktan bilmem uzun zamandır hayatımda bir kız olmamasından. Bu kıza aşık olmuştum gözlerine bakıyordum simsiyah zeytin gibi inca kıpkırmızı dudakları o kadar güzeldi ki. (spoiler: Şimdi yüzü yine geldi gözümün önüne acaba nerededir şimdi gidip bulsam ne der bana acaba) aşık olmuştum sanırım lan. Ben yüzüne bakıyordum o anlatıyordu. Gözleri dolu dolu olmuştu kızın.
.
.
.
https://www.youtube.com/watch?v=CjmaATRmA2Y
.
Birden bu şarkıyı söylemeye başladı amık. Bütün geçmişim gözümün önünden aktı gitti. Yıllardır bu kadar güzel dertleşmemiştim. Kızın ayrı bir etkisi vardı. Sanki etrafındaki negatif etkiyi çekiyordu. Tüm yorgunluğumu sarhoşluğumu almıştı. Pir-ü pak olmuştum lan...
.
.
.Kalbimdeki kasveti söküp atmıştı kız. Uzun zamandır hissetmediğim duygularla dolmuştu içim. Yattım kumun üzerine o hala şarkısını söylüyordu. Sormadan edemedim ama şarkısının bitmesini bekledim.
.
.
-Hayatında biri var mı?
-Neden soruyorsun? Utanmıştım amık sigaramdan bir fırt daha aldım. O da yine munzur munzur gülmeye başladı.
-Yok Yok uzun zamandır yok. Şerefsiz bir gülümsemenin yanında hemen bastım lafı
-Güzelllll. Bu yine gülüyor göğsüme hafif bir tokat atarak
-Pisliksin dedi. Kötü bir niyetim yok. Öyle şerefsiz biri değilim sadece bana çok iyi geldin kalbimi huzurla doldurdun.
-Sende bana iyi gelmedin değil ha. Burada fazla arkadaşım yok kimseye birşey anlatmaya anlatmaya yaşlanmaya başlamıştım.
-Bu güzellik yaşlanmaz, yapma. dedim tabi gülücüğü bastı. Hafiften yürüyordum ama öyle gibmek için felan değil. sevgilim olsun diyeydi hani anlatabiliyorumdur inşallah. Bu sırada bizim Meteden msj gelmişti. "Beyler kız bulamayan eve gelmesin. Kızı alanda odasına geçsin bakın salonda felan görmek istemiyorum sizi. Cebinizde paranız var bir otel bulun amık. Hade by"
.
.
.
Bu msj demek oluyordu ki ben kızı buldum gibmeye eve geçiyorum kız varsa gelin yoksa gibtirin demek oluyordu. Bu kız o kadar masum görünüyordu ki gözüme anlatamam. Onunla böyle birşey düşünemezdim. -
52.
+6Oturtturdu beni bir yere denizin sesi esen meltem felan çok güzeldi. Kalktı gidiyor... Birşey yapmam gerekiyor birşey derken ağzımdan tek kelime çıkıverdi.
-Gitme!
Munsur bir gülücük attı sanki bunu istiyordu gavaşe. Konuşmaya başladık.
-Niye bu kadar içtin?
-Sen hiç bu kadar içmez misin?
-Ben genel olarak içmem alkolün tadını beğenmiyorum. O yüzden de kafa olacak kadar içemiyorum. Hiç yoksan sigaramı yakabiliyorum.
-Hazır sigara demişken. Uzattım bir dal bun. Aldı yaktı bana verdi bir tanede kendine yaktı. Sigaralarımızı içerken muhabbet devam ediyordu tabi.
-Al şimdi sen yine yakamazsın.
Hafifce gülmüştüm o kadar masum bir ses duymamıştım daha önce
-Adın ne
-O kadar önemli mi?
-Önemli benim için önemli
-Senin ismin benim için önemli değil
Hayallerim yıkılmıştı bir anda dibine goyim. Başımı öne eğmiştim. Buradan bize ekmek çıkmayacak diyordum tam.
-Çünkü biliyorum, seni arkadaşınla konuşurken duydum. dedi gaveşe yüreğime indirecekti.
-Ahtapot. Ahtapot değil mi? Adın.
-Evet. başım hala önemdeydi adını söylememesi bende güven kaybına yol açmıştı galiba.
-Zeynep ben dedi.
Dünyalar benim olmuştu la binler. ismini söylemişti neyse beyler o dakikadan sonra alkolünde verdiği etkiyle hayatımı anlatmıştım o da dökülüyordu ağlaştık arada abisini bıçaklamışlar lan ölmüş ne bileyim ailesi tarafından kabul görmemiş işte o da evinden baya uzaklarda alanyalarda bir barda şarkı söylüyormuş. Ama sesi çok güzeldi o söylüyor ben bir dal sigara yakıyordum. -
53.
+4 -2Evet son hiç yakışmadı ama vaktim olmadığı için böyle yapmak zorunda kaldım kusura bakmayın beyler...
Yakın zamanda yeni bir başlık daha açabilirim...
Yeni bir paranormal olayı araştırıyorum yeteri kadar bilgi toplarsam kurgulayıp yazacağım...
Teşekkürler iNCi SÖZLÜK. -
-
1.
0ulan hep en efsanevi hikayeler böyle taktan bitiyo quantumda aynısını yaptı sende
-
2.
0ulan hep en efsanevi hikayeler böyle taktan bitiyo quantumda aynısını yaptı sende
-
1.
-
54.
+6-Zeynep
-Efendim.
-Zeynep benim gitmem gerek. Saat 12 ye gelmişti. içimi anlamız bir umut ve heyecan sarmıştı kendimi aşık bir liseli gibi hissediyordum
-Nereye kal hep yanımda kal. Kucağında Sabahı tutuyor bir yandan da saçlarını tutturmaya çalışıyordu.
-Ama
-Biraz daha kal ne olur bira daha kal bir şarkılık da olsa kal
-Geri geleceğim ama önce yapmam gereken bir şey var.
-Ne Ne yapman gerekiyor
-Bu seni hatta beni bile açan bir şey Zeynep
-Olsun bende yardım edeyim sana
-Olmaz yapamazsın zaten.
-Tamam ama bir şarkılık kal...
Olur dememi beklemeden kucağından Sabah'ı indirdi. Ve Telefonundan bir melodi açtı. Göğsüme sarılıp yattı ve şarkıyı kendi söylemeye başladı
https://www.youtube.com/watch?v=z1Dg1irRIYM
Hayatımın en güzel günü yaşıyor olabilirdim. Bu sıcaklık bu duygu sanki insanın insan olduğunu anlatıyordu.
Daha düne kadar hiç bir duyguyu hissetmeyen ben artık kalbimin farkına tekrardan farketmiştim. Allah'ım bu nasıl birşeydi kalkamıyordum. Sesi tutuyor kolları beni buraya bağlıyordu sanki. Öpsem doyabilirmiydim acaba bir kereyle? -
55.
+6Ne yapmam gerekiyordu. Ne söyleyecektim. Onu seneler önce makus kaderiyle baş başa bırakmıştım. Ne diyebilirdim ki beyler. Hayatımın aşkı karşımdaydı ama bir şey diyemiyordum. Yine o tebessümünü yapmıştı. Ben kendimi zor tutuyordum lan sarılmamak için. içim titriyordu bir yandan da.
Beyler bilirsiniz belki sırtınız buz gibi olur eliniz ayağınıza dolanır, içinize tam göğsünüzün üzerine biri oturur konuşamazsınız bu tip durumlarda belki başına geleniniz vardır işte o an ki duygularım aynen öyleydi.
Ne diyeceğimi kestiremiyordum. Ama Allah razı olsun o beni bu iğrenç andan çıkarmıştı. Söze başladı.
Kaşlarını çattı emin olmak istiyordu sanırım. Yay gibi kaşlarından birini kaldırıp.
-Ahtapot sen misin? Dilim tutuldu bir süre sadece bakakaldım. Halimde ki esrarı ve ifadesizliği anlamış olmalıydı sanırım hemen kenara kaydı.
-Otursana. -
56.
+6Çok uzatmadım artık ayrılmamız gerekiyordu... Bu problemli durumları atlatabilirsem bigün gidecektim yanına sahiplenecektim, sahibi olacaktım o da benim...
Aşk böyle bir şeymiş demek ibadet gibi, farz gibi...
3 gibi evime vaardım. inanılmaz hafif hissediyordum. sanki kütleme inat uçacaktım. Ellerim ayaklarım uyuşşuk yüzümde inanılmaz saçma bir tebessüm vaardı. Bakan biri aşık olduğu mu anlamazsa kesin deli derdi sanırım. Kendime mani olamıyordum gülüyordum beyler tutmak istiyordum içimde ama olmuyordu. Şehrin elit caddelerinde kalabalık semtlerinde ara ara kahkaha atıyordum... -
57.
+6(Not: beni gördü herhalde ben gittikten sonra çalıştığı yerden ayrılmış, eş keza bu sene Antalya ya gittim bir cesaretle evine de baktım ama taşınmıştı. şimdi bile ağlamaklı oldum binler)Tümünü Göster
Neyse Asıl konumuza dönelim. Eve geçtim beyler ama sallanıyorum. Yoldayken Teoyu aradım evdelermiş Allah tan (Çünkü anahtarı o kafayla almamıştım). ,işte beyler muhabbet sohbet gün nasıl geçti felan ardında uyumak için çıktık odalara. Amık ama o kadar sarhoşum ki kafayı koyar koymaz daldım. O yorgunlukla kapıyıda açık bırakmışım gecenin ilerleyen saatlerinde kendi kendime uyanıverdim. Kapının arasından koridorda yürüyen gölgeler görüyordum ama yusuf yusuf beyler kalkamadım hatta yorgana daha sıkı sarıldım.
.
.
.
Birden kapıdan Abdül bini girdi. Elde aha yarah gibi bir bıçak ucu kanlı amık diğer eline bakınca korkudan işedim neredeyse amık. Diğer elinde dedemin kelleyi sallıyordu huur. Onu attı bir köşeye hızla koşup benim üzerime çıktı. Amık korkuyor ama birşey de yapamıyordum kaderime razı gelmiştim kafayı elemana vermeyi kabul etmiştim neredeyse.
.
.
.
Huur bir anda konuşmaya başladı.
-Altımlarım nerede. Amık ne altını valla ben altın felan bilmem amık zaten ha sıçtı ha sıçacam amık kalakaldım orada birşey diyemiyorum. Bu yine başladı ağzını ayıra ayıra konuşmaya amık ama dil bir yana sallanıyor dudakalr değişik değişik bükülüyor. Lan şu gündüz gözü bile korktum yine amık. Neyse bu konuşuyor ama ses değişik abi sanki onlarca kadın ve erkek aynı anda konuşuyor cızırtılı gibko bir ses.
-Altınlarımı geri getir. dedi ve Elindeki bıçağı kaldırım göğsümde delikler açmaya başladı. Çayır çayır kesiyor beni amık acıma yok. Ben bağırıyorum ama sesim çıkmıyor.
.
.
.
Son bir anda şarkı çalmaya başladı.
https://www.youtube.com/watch?v=GH6MB7YH-Bg
Ne alakaydı amık biraz önce kesiliyordum amık etraf kanımın kırmızısına boyanıyordu ama bir anda bir şarkı çalmaya başlamıştı. Hafif bir irkildim ardından gözlerim açıldı amık bini Muhammet cebinde telefonu altında kısa pantolonuyla odaya girmiş beni uyandırmıştı.
.
.
.
Sövsem mi? yoksa sevsem mi? bilemedim. Ama irkilmemi ve yüzümdeki korku ifadesini o da görüyordu. Amık adam benim yüzümdeki ifadeden korkmuştu rüyamın aynısını görse herhalde çarşafı kahverengine boyardı.
.
.
.
Hemen kalktım yüzümü yıkadım ama amık ben hafif esmer bir adam olmama rağmen yüz A4 kağıdı gibi amık bembeyaz yüzerine birşey yazsan yansıtır o derece.
(Spoiler: dedemin 3 aylık çürümüş kellesini getirmişti huur.) -
58.
+67 saat sonra karakoldan ve Zehra ablanın yanından ancak ayrılabildik işte polisler nerede oturduğumuz felan sordular bir yere gitmemeiz gerektiğini zırvaladılar takan kim bizden bir sıkıntı yoktu yatarsak hırsızlıktan yatardık her neyse. Bizimkiler bizim gitmemize gerek kalmadan hemen Cevdet münafığından 800 altın almışlar amık o da çok koorkmuş
Bizim bebelere bu parada hayır olmadığını alıp gömmemizi istediğini söylemiş. Hazineyi nereden çıkardıklarını felan söylemiş. Hala sargılarla dolaşıyormuş münafık bin. Ama korkusu o korkusu yok mu? işte 800 küsür altını elinin tersiyle ittirtmiş ona Bizim bebeler eve geldiklerinde 2 sandık ağzına kadar tıka basa altın vardı amık.
Hocayı aradık amık Hocam işte böyle böyle bu binler Şeytanın kesesinden 7 bin altın almışlar. Hocam bizde 1800 altın kurtardık hazinenin yerini de öğrendik gelin Allah için gömelim kurtulalım Hocam.
Hoca kabul etti beyaz kısa torosuna atlamış gelmiş adam. -
59.
+6Hocanın karşısına etrafına hilal şeklinde dizildik. Meteyle Muhammet bile suspus hocanın söyleyeceklerini dinlemek için pozisyon alıyorlardı. Ben umursamaz ve birazda yorgunluğun getirdiği bitkinlikle oturduğum yere adeta kilitlenmiştim. Hocanın dilinden kelimeler birbir dökülüverecek gibiydi.
Teo:Hocam hocam ho... -cam
Hoca:Efendim evladım
Teo Hocam benim bir sorum olacaktı
-Sor evladım
Teo:Hocam biz üç harflilere karıştık. işlerine bulaştık. Pişmanlık içindeyiz. Bilmediğimiz bir mirasın varisleri olduk. Para pul derken birbirimizi batağa sürükledik. Eskiden derviştim şimdi alkoli,k oldum. Para pul derdi çözer sandım imanımdan oldum. Bana bize bir çare göster hocam.
Vay amık bizim Teo meğer ne şair ruhluymuş. Bir bir kelimeleri sıraladı adama. Korktum lan. Neyse beyler devam edelim o an onları düşünüyorum.
-Evladım karanlık ne kadar büyürse. Karanlık sadece bir bedendir ışık ise karanlığı kesen kılıç. Vay anasına hocada Teo da deli edebiyat yapıyorlardı.
-Sen evladım ve sizler gençler karanlık sizin her köşenizi kapatsa da, birer kandil olun parlayın
Teo: Hocam ibadet yok, iman yok. Para gözümüzü kör etti göremez olduk önümüzü.
-Ne parası bu evladım nasıl bulaştınız cinlere
Teo hazine hocam hazine
-Neyin hazinesi kimin hazinesi
Ben:Yesus hocam Yesus diye bir mahlukun
-Yesus mu?
Teo:Ne oldu hocam
Hoca birden sinirlenmişti beyler hem de çok. Kaldırdı kafasını gözleri ateş saçıyordu elemanın. Hemen kalktı yerinden başladı bağırmaya
-Kafirler! münafıklar! Fasıklar çıkın Allah'ın evinden. Varlığınızla kirletmeyin Şeytanperestler. Bağırdıkça bağırıyor eleman.
Bizi apar topar dışarıya atmıştı. Arada da birkaç tane geçirmeyi ikmal etmedi tabi. Amık bunun Yesus isminden bu kadar nefret etmesi beni dehşete düşürmüştü doğrusu. Bizim bebeler tabi Yesus kim ne bilmiyorlar hızlıca onlara kağıtta yazanları anlattım. -
60.
+6Elimizde fenerler odanın köşesine kümelendik amık elimde o iğrenç kutu. Köpek gibi korkuyorduk Teo elindeki gibik feneri kapının ağzına doğru tuttu. Bir gölge kapının arasından hızla diğer tarafa çekip insan kahkahasına benzer bir ses çıkardı bizim Muhammet imana geldi resmen putperest bin Dua felan okuyor. Teo ağlamaya başladı. Ben zaten iptaldim lan bizim bebeler kurban değildi ki. 1 sırada olan bendim bana bıraktılar bütün musibeti öldülar amık.
Herneyse aramızda tek mantıklı kalan Meteydi. O da Allah tan öylebir durumda plan geliştirip. Korku ve kasvet dolu sesiyle kekeleye kekeleye.
-Pencere beyler pencere dışarı atlayalım.
Amık Teo hala yerde titriyordu adam resmen kilitlenmişti. Muhammet hemen ayağa kalktı. (Hah ha ha. koridordan hala korkunç bir kahkaha sesi duyuluyordu.) Ben hemen elimdeki gibik kutuyu kapattım ve Muhammetin arkasından bende ayağa kalktım.
Muhammet ne kadar zorlasa bir türlü açılmıyordu amık penceresi. Elimdeki kutuyu o pencereyi zorlarken son güzümle cama vurdum. "Küt çangır çungur" Bütün cam anında yere inivermişti Sağda solda kalan cam parçalarınıda temizledikten sonra Muhammet hemen dışarıya atladı. Yerde korkudan titreyen Teoyu Meteyle beraber kaldırarak Muhammetin şefkatli kollarına bıraktık. Ardından Meteyi attım dışarıya Kutuyu Muhammet'e uzatarak bende dışarıya çıktım Son Hız evden kaçıyorduk.
Uzaktan eve döndüğümde çatıda dedemi koşarken gördüm dehşet verici bir görüntüydü. Dedem çatıta dikilmiş bizi izliyordu. Gözleri tamamen siyah kollar gövde kadar kalın ve yerde sürünüyordu. Her zaman giydiği beyaz takım elbisesi leş gibi kan olmuştu. Ve hala tiz bir kadın sesiyle bize karşı kahkaha atıyordu.
Biz ise Meteyle beraber Teonun konula girmiş sokakta hızla belirsiz bir yere doğru içi kan dolu bir kutuyla koşuyorduk. -
61.
+6Kalktım beyler ne olduğunu bilemiyorum. Öğle saatleriydi sanırım bizim bebeler hala sere serpe yatıyorlar amık. Bu kadar erkek kalktığıma bende inanamamıştım. Saatlerin koşuşturmacası ve korkusu beni bu kadar erken kaldıramazdı diye düşünürken kapı çaldı.Tümünü Göster
Gittim kapıyı açtım kırmızı giysili bir oda servisine bakan elemandı kapıdaki 18 yaşlarında belli ki yazları çalışıyor burada. işte konuşmaya başladı.
-Abi buyrun yemeğiniz. Metal bir tepside bir kapakla kapatılmış bir tepsiyi uzattı bana. Aldım hemen elinden çok açtım beyler çok hemen gibtirsin gitsin de yemeğimi yiyeyim diye cebimden hemen bir 20 lira verdim elemana.
Kurt gibi açtım amık hemen girdim içeriye bizim bebeleri uyandırmadan bir sandalye çekip oturdum yemeğe. Kapağı açtım koca bir tavuk beyler işte etrafı yeşillikle felan süslenmiş fırnda güzelce kızartılmış bir tavuk. Hemen tabağın yanında duran bıçaklarla dışından dışından yemeğe başladım amık şeyi oldukça lezzetliydi ya da ben çok aç olduğumdan öyle hissediyordum. Taki bıçakla tavuğu ikiye ayırana kadar. Aman Allah'ım içi böçek ve solunala doluydu hemen ağzımdaki çiğnenen yemeği de tepsinin üzerine kustum. Sandalyeden fırlamıştım ne oluyor lan dedim kendi kendime. Korku ve hiddetle hemen resepsiyona koştum tabi elimde de kurtlu tepsiyle beraber. Ben katları indikce tavuğun içindeki kurtlar ve böceklerde tavuğu yiyor kemiklerini ortaya çıkarıyordu. Birkaç kat indikten sonra karşımda güzel bir kadın vardı. Elimdeki tepsiyi ve kurtları göstererek.
-Bu yemeği kim hazırladı. dedim
Güzel kadın=GK
GK:Yunus usta hazırladı. Çok sinirlenmiştim lan amık karısı elimdeki böcekleri takmıyor yüzsüz yüzsüz "yonos hoco hozorlodo"
-Neredeymiş bakalım şu yunus usta zütür onun yanına beni söyleyecek birkaç şeyim var.
GK:Tamam. dedi ve düştük bunun peşine beni mutfak gibi bir yere getirdi amık karısı neyse.
Karşımda arkası bana dönük yaşlı bir adam havuç kesiyor.
GK:Usta bu adam seninle birşey konuşmak istiyormuş. Usta da ses yok havuca devam
-Usta bir bakar mısın? Usta da ses yok havuca devam.
-Ustaaa. dememle adam havuçları bırakıp parmaklarını kesmeye başladı amık. O anki adrenalinle koşup hemen adamı kurtarmaya çalıştım, yüzünü bana çevirmiştim ki karşımda simsiyah gözleriyle dedemi gördüm. Aman Allah'ın bir anda korkuyla tepsiyi bir köşeye fırlattım çıokan ses beynimde öyle bir yankılanmıştı ki gözlerimi kapatıp başımı iki elimin arasında çınlamaları dindirmesi için kulaklarıma yaklaştırdım. Gözlerimi bir açmıştım ki biraz önce mutfak olan bu küçük oda. Şimdi kanla yıkanmış mermer zeminii tavandan yere sarkan sinekli etleri ve küçük dar pencereleriyle tam bir mezbahaya benziyordu.
Dedem hala bir tabakanın üzerinde elinde paslı bir bıçakla parmaklarını kesiyordu. Bir anada korkunç bir sesle şoktan arınıp tekrar dehşete kapıldım.
Yesus:Benim altınıma dokunanın ellere ne olur görün. Bir anda elime bakakalmıştım. Biraz önce zararsız gibi görünen böcek ısırıkları elimin etini ve kemiğini birbirinden ayırmıştı. Geriye sadece kuru var kansız beyaz kemikler kalmıştı.
Şok Dehşet korku ne arasanız kalbimin içindeydi. Kadına döndüm bakmak için. Eli yüzü şişmiş dudaklar kırmızıdan mora gözlerse etlerin arasında küçüçük hale gelmişti. Elinde benim attığım metal kutu duruyordu.
Ses tekrar yankılandı mezbahanenin duvarlarından.
Senide deden gibi köle yapac---.
Bir anda Muahmmet'in yüzüme vurduğu suyla uyandım.
(Kardeşlerim bu hikaye kısmi olarak gerçek bir kısmıyla da oldukça uydurmadır. Kişilerin isimleri ile birazcık oynasam da karakterler vardır ve gerçektir. Hikayenin içerisinde geçen Zeynep karakterinin ismi gerçek olmasa da yaşananlar tamamen gerçektir.
Son Not: Olay kesinlikle benim başımdan geçmemiştir. Ben sadece olayı ana hatlarıyla birinci ağızdan dinleyen ve olayı hikayeleştiren biriyim.
Yazdığım notlar tamamen doğrudur mesela olayı yaşayan kişi Abdülle bir daha hiç görüşmemiştir.) -
62.
+6Rez alın ilk entry e şuku atın geçler yine geleceğim iyi okumalar
Saygılarımla
Beyler birde başlığı yanlış altinciya açmışım hikayeye alabilecek olan var mı? -
63.
+6Konuyu bir bir anlattım sonra hanımefendiye Teonun ölümünü ve Metenin kayboluşu dahil bütün meseleyi anlattım zaman hızla geçti.
-Evladım sorununuz gerçekten çok büyükmüş kocam niye bu işe tek başına gitmediğini şimdi anlıyorum. Sana birinin adresini vereceğim ona git konuyu izah et bana Daniel'i ölü ya da diri getir.
-Teşekkürler Daniel'i size sağ salim getirmeye çalışacağım. Bana bir adres verdi montumun iç cebine koyup yola düştüm. -
64.
+6Dünya başıma yıkılmıştı ama artık daha iyi anlayabiliyordum neden bunca zaman sonra lanet devam ediyordu. Ama anlayamadığım yeni bir sorun çıkmıştı kim bana neden bu ifriti musallat etmişti. Adam tekrardan konuşmaya başladı kaşları çatılı ve yüzünde bir soru işareti vardı evladım şimdi sen burada otur ben birazdan geliyorum.
Odadan çıktı. ben orada yetim bir çocuk gibi oturuyordum doğru ya zaten yetimdim. Bin dedesinin elindde büyümüş lanetlenmiiş bir yetimdim. Duygularım birbirine girmiş artık hissizleşmiştim. Teo Mete Daniel hepsi aklımdan çıkmıştı. Geçmiişe dalmıştım.
Eziktim lan ben ezik hiç aşk yaşayamadım çünkü hiçbir kızın bana yazacağını düşünemiyordum. Mesela hiç hayır diyemedim kimseye. içimde kaldı hiç fikrimi söyleyemedim kimseye. Aklım karmakarışıktı.
Bir süre sonra hoca girdi içeriye
-Delikanlı bu giysiler sana olur bunları giy üzerindekileri bana ver dedi. Çıkardım herşeyi giyindim hocanın verdiklerini. ,
-Yaarın bir şeyler alırız sana bilirim yeni gençliği hoca kısmısının giysileri açma sizidedi ve kahkahayla güldü bende güldüm. Neşemi yerine getirmek istiyordu anlamıştım.
Oturdu yanıma
-Bak evladım Yesus günlüklerde yazıldığı gibi güçlü ve bir reistir emrinde binlercesi vardır. Sevmez parasının alınmasının. Altına tapar bu mahluk. Kızdırmışsınız ama payını vermişsiniz ona. Teomanın derinden etkilendiğini ve bu yüzden rüyalar gördüğünü düşünüyorum evladım. Sonra ne olduysa bu işi kendi kafasına göre deşelemiş bu yüzden tekrardan uyandırmış bu mahluku ve biri de sana musallat büyüsü yapınca ihale tamamen sana kalmış delikanlı.
Hoca konuştukça her şey yerli yerine biraz daha oturuyordu. Ama kim niye böyle bir şeyi yapardı. -
65.
+5 -1Hoca sonra hiysilerimi önüne aldı ve kurcalamaya başladı. Bir süre inceledikten sonra montumun sırtını yoklarken bir şey hissettiğini anladım. Etrdıbına baktı iç kesimde bir santimli bir dikiş izi gördüm. Hemen bir bıçakla dikişleri söktü. Montu yardı ardından Montumun arasından A5 büyüklüğünde bir sarı kağıt levha çıktı üzerinde Arap harfleri ve değişik figürler vardı ejder kafalı insanlar, dalgalı karışık işaretler felan.
Beynimden vurulmuşa döndüm bir anda bu ne ara buraya girmişti kim sokmuştu bunu buraya. Hay Allah'ım neler oluyordu... -
66.
+5 -1Ben bunları okurken Muhammet çoktan yanıma gelmişti. Kağıtı Muhammet'in eline tutuşturdum ve masanın üzerindeki çevşeni de boynuma takıp dayının çürümüş bedenin altındaki yatağın altına baktım altı leş gibi kokuyordu. Sandığı çok geçmeden gördüm. Sarılı parılı hoş bir sandık yatağın dışına çektim, elime alıp zütürdüm Muhammet'in yanına ve masanın üzerine vurdum sandığı baya ağır bir şeydi amık.Tümünü Göster
Yüzümde bir gülümseme vardı amık. Muhammet'in çıkarken yanında getirdiği baklava paketini açtım yanımda çürümüş beden olmasına rağmen attım ağzıma bir tane amık gülümsüyordum yaklaşık 2 haftadır ilk defa gülümsüyordum açtım isim listesi kağıdını baktım amık 6 kişi var biri dedem zaten mefta bir diğeri Cevdet münafığı o da ölüm döşeğinde amık. 6 kişi biner altın aldıysa amık +1 de Selman amca yani yedi kişi 7 bin altın almışlar amık. Yani bana kalan gidip Selman amcanın altınları gömmek ve finito amık geri kalan parayla huzurla yaşayacaktım öncelikle buraları bir halletmemiz gerekiyordu. Alt kata indim bir sigara yakmışım zaten dudaklarımdan gülümsüyor namussuz sigara. Meteye dedim Teoyuda al gidin arabayı alın getirin. Bunlar mırın kırın etseler de sonunda ikna oldular.
Tekrar yukarı çıktım Muhammet mektubu okumuş, sandığı da çoktan açmıştı. Sandık ağzına kadar altın doluydu amık kanlı altındı ama yinede mutlu ediyordu lan adamı. Dedim kardeşim altını da alıp Cevdet abiye gideceğiz bini ne yapıp ne edip konuşturacağım. Bu altını nereden aldılarsa oraya zütüreceğiz sonra da gömüp yolumuza bakacağız.
Amık bu bin mutlu ben mutlu takılıyoruz oynuyoruz felan tabi. Hayat güzel ama önce yapmamız gereken ardımızda delil bırakmamak için altın sandığını bizim bebelere verecektik ve öncen yola çıkaracaktık ve polise haber verip olaydan sıyrılacaktık. Günler sonra Selman dayıyı öldürmekten dolayı içeri giremezdim.
Bizim bebelere altını verdik çıkıp gittiler "Güzelce de tembihledim gidin biz birkaç saate aramazsak ne yapıp edin o binden laf alın" dedim. artık bu meselenin bitmesi gerekiyordu. Polisleri aradık tabi onlar gelene kadar kıpırdamadık bile mektubuda hemen yaktık yok ettik. Zehra abla altından felan haberi olmayacaktı ama zaten de altına felan ihtiyacı olan biri değildi koca zengindi yani sıkıntısı yoktu.
Polisi aradık birkaç dakikaya geldi işte ifadeler alındı Zehra Ablaya haber verildi geldiler felan enişteyle. Allah tan beni hatırladı Zehra abla yoksa işler yaş beyler eve ziyarete geldiğimi kızının beni tanıdığını felan sözledim kapıyı açmayınca da korkup camı kırarak içeri girdiğimizi felan sıçıyorum yani boş atmıyordum. Zehra abla ağlıyor bir yerden felan ama amık görmeniz lazım cesede ilk bakan polis kusa kusa kaçtı. Tatlı felan var amık bir de masanın üzerinde lanet olsun ya. Amık sigaraları yaktık 4-5 saat polislerle uğraştık felan (Not:Selman dayının cenazesine gitmedim.) -
67.
+6Amık çok geçmede etraftan dehşet verici sesler gelmeye başladı. Aklımızı kaçıracaktık, Her yerde cızırtılı kelimeler ve akıl almaz sesler geliyordu. Teo ve Mete mest olmuş sesleri diliyor Muhammet be ve hoca aldırmıyor kazmayı vurdukça vuruyorduk. Pat Küt sesleri Uuuuu Çat Çat seslerie karışarak ovanın etrafında oradan oraya çarpıp yükseliyordu.
Yasin oturduğu yerde korkmuş bizim ne yaptığımızı anlamaya çalışıyordu. Birkaç dakika sonra hoca durun dedi. Biz de bir soluk alıp sigaramızı yaktık. Hoca yeterice derinliğe geldiğimizi artık gömebileceğimizi söyledi. Çıkardık altın sandıklarını indirdik çukurun dibine koyduk tam çıkacağız. Bizimkiler salak salak etrafa bakıyor.
Çıktığımızda bizde neredeyse sıçıyorduk. Etrafta kara kara gölgeler bizi izliyordu beyler kedi aralarında konuştuklarını rahatlıkla anlayabilirdiniz. Fısıltılar arada çıkan iğrenç çığlıklar bizi korkutuyordu. Yasin in sinirleri bozulmuştu. Ayağa kalkıp tüfeğini kaptığı gibi gölgelerin kalabalıklaştığı bir noktaya 2 el sıktı. Biraz önceki eşeli fısıltılar öfkeli cümlelere dönmüştü. Hoca oldukça soğuk kanlı bir şekilde dualarıı okuya okuya sadıkları üzerine toprağını atıyordu.
Bizde yavaşta toparlanıp küreklerin başına geçtik. toprağı attıkça etrafta biraz daha kara gölge azalıyordu. Sonunda tamamen gömdük hoca tepsideki küllü ve kanlı suyu toprağı üzerine döktü. Herşey rayına oturdu arabalarımıza bindik ve memleketlerimize gittik.
Teo: Aylarca pgibolojik yardım aldı.
Muhammet: Hala aynı evde kalıyoruz.
Mete:Okulu değiştirdi. Giderken Teoyu payına düşe parayı ve çevşenlerden birii almayı unutmadı.
Yasin:O günden kimseye bahsetmemeye yemin etti tabi 10 bin liraya ikna oldu.
Ben: Birkaç sene paramla Zeynep'i aradım fakat bir işe yaramadı şu an okulumu son senesini okumaya hazırlanıyorum
Beyler alt entry bu olaylardan birkaç sene sonrasını anlatıyor Rez alın ilk entryi şukulayın hikaye ilginç yerlere gidecek. Yarıda kesilmeyecektir. -
68.
+6"Zırrr, zırrr zırrrr" telefonun lanet melodisi gecenin 3 ünde neden çalıyordu acaba. Üstelik numara bilmediğim gibko bir numaraydı. istemeye istemeye dibına godumun telefonunu açtım. Kızgın ve uykulu bir sesle.
-Efendim.
-Ahtapot Ahtapot.
Vay amık bu Metenin sesiydi. ne olmuştu ki 3 senenin ardından ilk defa aramıştı. Teonun tedavisi bittikten sonra 500 bin lirayı da alıp kayıplara karışmışlardı. O günden sonra bir daha da aramamışlardı. Şaşkınlıkla
-Mete ne oldu.
-Teo
diyebildi sadece. O an bir taklar olduğunu anlamıştım zaten. Sesi çok kasvetli geliyordu. Ya ağlamış ya da ağlayacaktı. Seneler sonra beni aramasından anlamalıydım
-Ne olmuş lan Teoya.
-Teo Teo
gerisini getiremiyordu garibim belli ki olanlar çok kötüydü. Kalbim sıkışmıştı amık benim için onca derde göğüs germiş bir adamdı Teo. Mete neyi saklıyordu. Sinirlenmiştim amk panik ve endişede yanına kardı.
-Ne oldu lan söylesene ne oldu Teoya.
-Abi Teo intihar etti.
Amık şok olmuştum bunu da beklemiyordum. Bir anda gözlerim boşalıverdi beyler senelerdir korkuyla kalbime gömdüğüm tüm gözyaşları boşalıverdi. Ağlamaya başladım. Benim ağlamamla Mete de açılmış olmalı ki oda ağlamaya başladı beraber 3-4 dakika konuşmadan sadece ağladık. Dilimin ucundan çıkan tek kelime.
-Neredesin. oldu konuşmaya ikimizinde mecali kalmamıştı
-Eskişehir. diyebildi sadece -
69.
+63 buçuk 4 saat sonra Eskişehire giriş yapmıştım. Meteyi aradım tam olarak şehrin neresinde kalıyorsunuz dedim. Yerlerini tarif etti işte çocuk hala ağlıyordu beyler. Ses mes gitmiş çocuk bertaraf olmuştu aklım almıyordu Teoman gibi bir adam nasıl intahar ederdi. Neyse zorlanarak ta olsa yarım saatlik bir arayışın sonunda Metelerin evini bulmuştum. Öğrenci mahallesi olduğu daha sokağa girer girmez fark ediliyordu. Ne bileyim işte Çantalı üniversiteli kızlar dubarlara yaslanmış sigara içen cool bebeler felan yani anlamışsızdır yaşlı ebeler yok yani.
Birkaç dakikaya bir evin önünde kalabalık bir grup gördüm aralarında bizim Metede vardı çektim arabayı sağa aldım bunu karşıma. Yüzünde dehşet verici bir ifade vardı öyle hüzün felan değil beyler adamın beti benzi atmış amık. Dedim.
-Lan ne oldu Teo niye intihar etti. Amık gözlerimiz dolu dolu ha ağladık ha ağlayacağız. Endişeyle beni bir kenara çekti sesimizi kimsenin duymayacağı bir köşe.
-Ahtapot kardeşim. Amık adam konuşmayı unutmuş ne diyeceğini seçemiyor garibim.
-Ne oldu lan, adama bir şey mi yaptın.
-Kardeşim Teo ölmeden önce Yesus bizi buldu dedi. Aha yine yan basmıştık lan bu sefer gömecek altın felan da yok öyle Korkmuştum senelerdir duymadığım bir isimdi bu. Yesus ha Yesus
(Not: Teo kedini zehirleyerek intihar etmiş ağzından köpükler saçarken de öylece ölmüş gitmiş.) -
70.
+3 -3Akşam görüşmek üzere beyler...
-
-
1.
0Rizörvıd 9 görüşelim hacı dayı
-
2.
0Reserved bekliyorum reis
-
1.
başlık yok! burası bom boş!