/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 126.
    0
    Rez pampa
    ···
  2. 127.
    0
    Rez okurum
    ···
  3. 128.
    0
    Yaz panpa devam
    ···
  4. 129.
    0
    gecen sefer devdıbını okumadım bu sefer okuycaz inş :D
    PREzavatif
    ···
  5. 130.
    +7
    Cevdet abi oda bütün bu olayların içindeydi Allahtan hemen yan binadaydı da bizi uğraştırmayacaktı.
    .
    .
    .
    Zile basıyoruz kapının ırzına geiyoruz açan yok. Bekledik bir süre sigaralar yanıyor efkarlar dağılıyor işte. Biz süre sonra elinde poşetlerle bir kadın geldi 30lu yaşlarında güzel bir kadındı Allah var şimdi. "Oğlum kapımın önünde ne bekliyorsunuz" dedi
    -Abla burada Cevdet Y. diye biri oturuyordu ona ne oldu.
    -Cevdet buradan 1 buçuk ay önce taşındı evladım şimdi xxxx da oturuyor. Vay çakal Cevdet abi parayı cukkaya indirince hemen buralardan kaçmış. Neyseki o kadarda uzak bir şehir değildi. Uğraştıracaktı ama olsun. Allahtan Meryem Abla (Cevdet abinin evde oturan dul bayan) nerede oturduğunu felan biliyordu. (Vay amık büyük ihtimal Cevdet abi bu kadınla birşeyler yaşamıştı ama neyse bizi ilgilendirmez beyler konuya dönelim)

    Bizim bebeler isyanlardaydılar lan adamlar son 1 haftanın yarısını yolculuk yaparak geçirmişlerdi. Artık arabalar bile rest çekiyordu.

    Biraz dinlendik doğrusu beyler Bi gece takıldık bizimkilerle (Tabi amık çevşen olmasa koşa koşşa işin peşine giderlerdi ama işte rahattık) Plan sabitti Cevdet abiyi bulacak diğer isimlerin kim olduğunu soracak hepsinden paranın 10 da 1 ini alacak sonra onlarla altın alıp hazineyi nereden çıkardılarsa oraya gömecektik. Sabit kolay ve güzel bir plan gibi değil mi?

    .
    .
    O zaman izleyin beyler.
    ···
  6. 131.
    +7
    Ertesi gün dedemin evinde uyandık beyler işte kalktık yemek felan yedikten sonra doğruca yolumuz xxxx şehriydi Meryem ablamız (dul ve güzel komşumuz) adresi yazmıştı sağolsun. Arabalara doluştuk yine beyler son sürat gidiyorduk. 3 saat kadar sonra şehrin girişi,ne varmıştık. Ama beyler adresi bulmak zulüm gibiydi o nasıl bir şehir Allah'ın yollarını, trafiğini cadde boylarını işte ne varsa hepsini gibeyim.

    Birkaç saat de dönercilerin ve çakma saatcilerin arasında dolaştıktan sonra bir hayırsever vatandaş bizi adrese zütürdü. Çok dua ettim adam doğrusu. Dublex bir villanın önündeydik beyler (Not: Pay listesinde Cevdet abi en çok parayı alan adamdı neden en çok cukkayıda onun yaptığını anlatacağım beyler)

    Neyse amık çaldık kapıyı bir kadın çıktı hizmetçiydi sanırım. Ama ateş ediyordu kız saf bir güzelliği vardı. 5 tane sapı karşısında görünce saşırmış olmalıydı ama yine de yüzündeki hafif tebessümü bbozmadan.

    -Buyrun kime bakmıştınız. Hemen arkamda abazanlar af attı ama Allahtan kız duymadı. Yoksa fena bozulurdu.
    -Biz Cevdet Beye bakmıştık kendisi burada mı? oturuyor acaba.
    -Evet ama kendisi şuan burada değil.
    -Nerede acaba?
    -Geçen hafta intahar etmeye çalıştı ama başaramadı şu an xxxx özel hastanesinde kendisini görmek istiyorsanız oraya gitmelisiniz ama sizinle konuşaçak halde olduğunu sanmıyorum.
    Lan dünyam başıma yıkılmıştı dibina goyim ya konuşmazsa ya konuşamazsa amık o zaman ne yapardım. Hayatım boyunca bir çevşenin etrafında mı? olamam gerekiyordu ya bu da öbürü gibi kaybolursa?

    Düşünülecek çok şey vardı ama içimde bir kazan su kaynıyordu beyler ya Cevdet abi konuşamazsa o konuşmazsa...
    ···
  7. 132.
    +4
    Amık korka korka gittik hastaneye işte Cevdet Y. isimli kişi kaç numaralı oda da kalıyor yanına girmemiz mümkün mü? Felan diye sorduk işte uzun bir soru cevap klasiğinden sonra yanına girmemizin mümkün olduğunu ama fazla yormamamız gerektiğini çok fazla konuşturmamız gerektiğini söyledi.

    Tabi bir de yalnız birimiz girebilirdik Cevdet abinin yanına bu şanssız kişide bilin bakalım kim?

    Uzun uzun koridorlar geçildi "pıst pıst" kapılar açıldı amık sanki uzaya çıkıyoruz hepi topu ölmek üzere olan bir adamın yanına gidiyorduk.
    ···
  8. 133.
    +8
    Odasına girdim elemanın sere serpe yatırmışlar bunu amık alçı almadıkları yeri kalmamış aq pipetle besleniyordu bin. Diş kalmamış ki konuşsun eleman bir de girişte laga luga yapıyorlardı. Neyse geçtim bunun yanına oturdum. Abi dedim

    Kafayı bana doğru çevirdi ama beyler çıkan ses aynen şöyle "tard dad da dart" felan amık kütür kütür kemikleri dönüyordu adamın. Nereden atladıysa artık.

    Beni görür görmez bir gözleri büyüdü. Ağlamaya başladı la adam ağlıyor hıçkıra hıçkıra ağlıyor amık. Ne oldu diyemeden konuşamaya başladı. Ama elemanın ağzında diş kalmamış ki
    -Ahtapot koçum geldin ha
    -Geldim abi ne oldu sana. Niye intahara kalkıştın nereden geldi bu kadar para.
    -Koçum benim fazla vaktim kalmadı. Dedinin evine git zemin katta ki sephanın altına bak evladım. dedi

    Bunları der demez zaten öksürmeye başladı eleman öyle öksürüyor ki amık sanki akciğerlerini kusmak için çırpınıyordu. Hemşireler geldi beni dışarıya çıkardı. Ne yapacağımı bilemedim benim başıma bıraktıkları musibet yüzünden kızsam mı yoksa şimdiye kadar yaptığı iyilikler için üzülsem mi bilemedim. Oda dan öylece ifadesiz ve sessizce çıktım.

    Ama bizim bebelere tekrar memlekete dönüyoruz demek kolay olmayacaktı.
    ···
  9. 134.
    +8
    Bizim binler zar zor ikna olmuşlardı. Hatta Murat neredeyse cayacaktı ama onu da arkamızda zorla da olsa sürüklemiştik.

    Saatlerce süren yolculuklar yemeden içmeden hatta uyumadan geçen günler bizim bebeleri çok yormuştu. Ama dib korkusuna hepsi arkamdaydı. isterlerse olmasınlar.

    Neyse tekrar gelmiştik bizim dedenin evine Amk kargaları sanki evi bekliyorlardı. Amık evinin üzerinde bir parça kara bulut ekgib o da olsa tam cafı evi aq. Allahtan çevşeni iki sallayınca kaçıyor binler.

    işlerimiz acildi beyler korku ve yorgunluk hepimizi esir edecekti neredeyse. Ece girdik her yer zaten incin (Geçen ki taramada hiçbir yeri düzeltmemiştik)

    Zemin kata indik dedem burayı hiç kullanmazdı soğuk olurdu (Lamba bile yok amık katında fenerlerle indik aşağıya) . Adam tabi 87 yaşına kadar yaşadı her türlü hastalık vardı. Her neyse odaları tek tek kontrol ettik. Sonunda bir oda da sehpayı bulduk ama altında felan bir şey yoktu.

    Teo: Beyler yerin altında olmasın
    Murat:Beyler gibtir edelim ya bırakalım bu işi
    Ben:Lan ne bırakması bu lanetle m,? yaşayalım
    Muhammet:Amık buraya kadar geldik ben bırakmıyorum lan
    Mete:Lan amma da korktun lan gibtir git istemiyorsan.
    Ben:Kimseyi burada zorla tutamam. Tek başıma olsam da elimden geleni yapacağım
    Teo: Buradayım amık giden gitsin.
    Murat:Eeee gibetim lan sizin işinizi ben gidiyorum
    Mete:Gibtir git lan ödlek herif
    Muhammet:Bu kadar dayandığı iyi lan bu herifin
    Ben:Lan tamam git. Kimsenin nazıyla uğraşamam şu saatten sonra.

    Amık verdik bine bir fener çıktı yukarıya teo ve meteden bununla çıktı (Bahçeden kazma kürek alacaklardı. Birkaç dakika sonra bu binin arabasının sesini duydum ardından Mete ve Teo da geldi.

    "Ya Allah vurduk" zemine kazmayı (Tabi önce parkeler söküldü.
    ···
  10. 135.
    +4
    Birkaç metre son metal bir kutu çıktı karşımıza mühürlü felan beyler öyle boş beleş bir kutu değil yani. Normalde gri olan kutu toprakla beraber kararmaya başlamış bile. Kalın bir iple iyice dolanmış sonrada mumla mühürlenmiş bir kutu öyle korkutucu bir şey bu amık kutucu yani.

    Teo nas felak okuya okuya açtı huur kutuyu amık öyle bir koku yok lan kan insan dışkısı sidik ve bol bol çürümüş hayvan kokuyordu amık kutusu. (Not: Bizim Muratla bir daha asla görüşmedim o da aramadı zaten geçenlerde bir yerde uzaktan göz gööze geldik resmen benden kaçtı.) (Not2: Metenin midesi biraz hassatır kusarak odadan dışarı çıktı)

    Teo bağırıyor zaten adam korkuyor amık birde olanlar hep bunun başına geliyor. Kutu kan doluydu amık üzerinde jaletinlenmiş kağır parçaları yüzüyordu.

    Teo:Aman Allah'ın Aman Allah'ın Bismillah bismi, llah.
    Muhammet: Amık Murat'ı kaçtı tabi bin.
    Ben: Tamam tamam amık tamam sakin olun artık
    Teo:Allah'ın yardım et bize yardım et.

    Kutuyu aldım Teonun elinden bu sırada Mete koşarak içeri girdi
    Mete: Ananı gibeyim o ne lan dışarıda birşey var amık koridorda biri var
    Muhammet:Lan ne diyorsun sen
    Ben:Murattır belki amık korkmayın
    Teo: O huur kaçtı lan gördüm amık arabaya biner binmez son hız kaçtı bin.
    Mete: Ne oluyor lan Ahtapot senin takuna geldik buralara
    Teo: Bismillah Bismillah
    Ben: Sakin olan lan binler

    Amık koridorda biri yoktu amık birileri vardı. Garip bir uğultu ve patırtı sesi vardı.
    ···
  11. 136.
    +6
    Elimizde fenerler odanın köşesine kümelendik amık elimde o iğrenç kutu. Köpek gibi korkuyorduk Teo elindeki gibik feneri kapının ağzına doğru tuttu. Bir gölge kapının arasından hızla diğer tarafa çekip insan kahkahasına benzer bir ses çıkardı bizim Muhammet imana geldi resmen putperest bin Dua felan okuyor. Teo ağlamaya başladı. Ben zaten iptaldim lan bizim bebeler kurban değildi ki. 1 sırada olan bendim bana bıraktılar bütün musibeti öldülar amık.

    Herneyse aramızda tek mantıklı kalan Meteydi. O da Allah tan öylebir durumda plan geliştirip. Korku ve kasvet dolu sesiyle kekeleye kekeleye.

    -Pencere beyler pencere dışarı atlayalım.

    Amık Teo hala yerde titriyordu adam resmen kilitlenmişti. Muhammet hemen ayağa kalktı. (Hah ha ha. koridordan hala korkunç bir kahkaha sesi duyuluyordu.) Ben hemen elimdeki gibik kutuyu kapattım ve Muhammetin arkasından bende ayağa kalktım.

    Muhammet ne kadar zorlasa bir türlü açılmıyordu amık penceresi. Elimdeki kutuyu o pencereyi zorlarken son güzümle cama vurdum. "Küt çangır çungur" Bütün cam anında yere inivermişti Sağda solda kalan cam parçalarınıda temizledikten sonra Muhammet hemen dışarıya atladı. Yerde korkudan titreyen Teoyu Meteyle beraber kaldırarak Muhammetin şefkatli kollarına bıraktık. Ardından Meteyi attım dışarıya Kutuyu Muhammet'e uzatarak bende dışarıya çıktım Son Hız evden kaçıyorduk.

    Uzaktan eve döndüğümde çatıda dedemi koşarken gördüm dehşet verici bir görüntüydü. Dedem çatıta dikilmiş bizi izliyordu. Gözleri tamamen siyah kollar gövde kadar kalın ve yerde sürünüyordu. Her zaman giydiği beyaz takım elbisesi leş gibi kan olmuştu. Ve hala tiz bir kadın sesiyle bize karşı kahkaha atıyordu.

    Biz ise Meteyle beraber Teonun konula girmiş sokakta hızla belirsiz bir yere doğru içi kan dolu bir kutuyla koşuyorduk.
    ···
  12. 137.
    +5
    Nasıl koştuysan amık yarın saatklik yolu 5 dakikada gitmiştik. Amık soluk soluğa kaldık. Teo hala titriyor hala dua ediyordu. Mete çatıdaki huur kimdi lan kimdi diyordu. Muhammet bir köşe çökmüş

    -Allah'ın affet bizi biz neye bulaştık diyordu. Mete aniden kalkıp yakama yapıştı bunlar hep senin yüzünden oldu lan bin. Dedeni de senide gibeyim. Diyip bana bir yumruk attı. Muhammet ve Teo hala şoktaydı. (Bende artık çevşenlerin bile bir işe yaramadığını anlamıştım.) Yanağım Metenin yumruğuyla kızarmış ama korkunun getirdiği adrenalin bana hiçbir şey hissetirmemişti.

    Mete tekrar oturduğunda kutuyu açtım ve içindeki inanılmaz kokuya dayanarak içindekileri yere döktüm içinde 3 parça jaletinlenmiş kağıt vardı.

    Şunlar yazılıydı.
    ···
  13. 138.
    0
    Rezerve
    ···
  14. 139.
    +4
    1. kağını aldım katlanmış yüzünü açtım ve okumaya başladım

    "Ey büyük ve yüce Azazil. (Burada bir irkilmiştim beyler çünkü Azazil Şeytanın cennetten kovulmadan önceki ismiydi) Sen ve senin hizmetkarlarının yolundan çıkmayacağımıza dair ant içeriz. Senden ve senin hizmetkarın Yesus'un üzerine konduğu hazineden pay isteriz."

    Beyler bu arada yere döktüğüm kan benzeri lanet şey toprağın üzerinde daha da iğrenç kokmaya başladı. Bizim bebeleride kaldırdım Mete ve Muhammet Teonun koluna girerek taşıyorlardı.

    Sessiz ve sakin bir park bulduk yorgunluk, uykusuzluk, bıkkınlık hepsi birikmiş çok daha ayrı bir duyguya bürünmüştü. Korku yerini yavaş yavaş dehşete bırakmış, peşinden koştuğumuz belanın bizi kat kat aştığını anlamıştım. Dehşetle 2. kağıdın yazını yüzeyini araladım.

    "Ey Yesus. Ben Hizmetkarın Mehmet oğlu Kadir Çetin (Aman Allah'ın bu dedemdi, demek o da bu iğrençliğin içinde çekilmiş ve bana bütün bu dehşeti miras bırakarak cehennemi boylamıştı ha) Ey Yesus ve onun büyük efendisi, Azazil. Mehmet oğlu Kadir Çetin sizin büyüklüğünüze kurban adamaz ister."

    Kağıdın diğer yüzünde 2 satır birşey yazıyordu ama bunu okumak beni neredeyse dehşetin pompaladığı adrenalin beni öldürecekti.

    "Ben Mehmet oğlu Hızır çetin size kurban olarak oğlum Hızır oğlu Melih çetini sunuyorum."

    Dedem olacak bin kurban etmek için kendi oğlunu benim babamı seçmişti. Ne kadar da kördüm bunca zaman bu iğrençliği nasıl görememiştim. Yanıbaşımda ya hemen yan oda da bir şeytanperest vardı ama bunun hakkında şüphelenmiyordum bile. Ağlamaya başladım demek annem bir hiç için ölmüş, babam güç ve para hırsı yüzünden yıllardır o tımarhanede yatıyordu. Yaşlaşık 5 dakika felan hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Benim ağlamam bizim bebeleri de dehşete düşürüyordu. Teo zaten ipleri kaçırdı, (sürekli nas felak okuyor garibim) Mete bile korkuyor dehşet verici bir şekilde dişlerini sıkıyordu. Muhammet bir ağacın dibine oturmuş bir sigara yakmış ve olanları düşünüyordu.

    Bense toprağa oturmuş ağlıyordum bir yandan da göğe bakarak anlamsız seslerle bağırıyordum.

    3 Kağıdı açtım.
    ···
  15. 140.
    +5
    "Ey Yesus senin hazinene göz koyduk bilesin. Bizlere biraz sıcaklığını hissettirsen, bizde sana dualar eder, kıblemizi senin ayakların belleriz... Oğlum sana kurban ben senin sıcaklığına Ey Azazil oğlu Yesus. Dokunduğun yer babanın ismiyle anılır. Bak yanımda Yavuz oğlu Selman Avcı da öyle düşünüyor. O da sana Selman kızı Zehrayı kurban ediyor. (Amn Allah'ın Selman- Selman amca o da mı bu işin içindeydi halbuki bu adam 5 vakit namazında mümin bir kuldu. Ya Rabbi neler oluyordu. Etrafımızı münafıklar mı? sarmıştı. O da Zehra ablayı kurban etmiş baksana müşrik bine.) (En azından buradan sonra kime gideceğimi biliyordum).

    Yazılar devam ediyordu... -Ey Yesus kalbimizi sana açtık kanımızı bu kaseye akıttık kurbanlarımızdan birer tel saç aldık ta geldik sana. Aç kutunun kapağını aç hazinenin mührünü seni kıble babanı yaratıcı bilelim."

    iğrençlik ve pervasızlık akan bu sözler kimindi bir emekli imamla bir işçinin mi? Allah yardımcımız olsun zorlu bir yola girecektik. Bir sigara yaktım ve neler yapabileceğimi hesaplamaya başladım."
    ···
  16. 141.
    +5
    Sabaha kadar orada kaldık bir sokak lambasının altında Teo dua ediyor Muhammet sıfır paketi kendi başına bin ediyordu. Mete hala öfke ve dehşetle beraber kardeş kardeş bir bankın üzerinde oturuyordu. Ben düşünüyor düşünüyordum. Teo ama harbi harbi ipi koparmıştı sanırım.

    Sigaranın biri sönüyor öbürü yanıyordu. Korku ve dehşet sabah ezanıyla biraz dağılmıştı. Teo 4 saattir kıpırdamadığı yerinde fırlayarak "Namaza namaza beyler kalkın ne olur kalkın namaza Allah çağırıyor" koşuşturmaya başladı amık Teonun o görüntüsü dedemi çatıda gördüğümden daha korkunçtu.

    Muhammet bile söylediğini mantıklı bularak düştük yola en yakın caminin çadırvanında abdest alıp girdik caminin içine. Amık münafık mahallesinde de kimse gelmemiş namaza bi biz 4 genç varız camide bir de 50li yaşlarda klagib imam tiplemeli bir imamımız var.

    Neyse namazımızı kıldık (Not: Bu arada amık kutusunu attım çöpe ama notlar cepte çevşen boyunda öyle takılıyoruz hani). Tesbihler çekildi dualar edildi ama amık Teosu da abarttı ha nerden baksan yarım saat dua etti neyse biz görevimizi yaptık çıkacakken. Teo

    -Hocam işiniz yoksa bizi biraz aydınlatabilir misiniz? (Ya Rabbi bu çocuk... )
    -Ne işi evladım benim maaşım bu yüzden yatıyor. Oturun bakalım
    ···
  17. 142.
    +6
    Hocanın karşısına etrafına hilal şeklinde dizildik. Meteyle Muhammet bile suspus hocanın söyleyeceklerini dinlemek için pozisyon alıyorlardı. Ben umursamaz ve birazda yorgunluğun getirdiği bitkinlikle oturduğum yere adeta kilitlenmiştim. Hocanın dilinden kelimeler birbir dökülüverecek gibiydi.

    Teo:Hocam hocam ho... -cam
    Hoca:Efendim evladım
    Teo Hocam benim bir sorum olacaktı
    -Sor evladım
    Teo:Hocam biz üç harflilere karıştık. işlerine bulaştık. Pişmanlık içindeyiz. Bilmediğimiz bir mirasın varisleri olduk. Para pul derken birbirimizi batağa sürükledik. Eskiden derviştim şimdi alkoli,k oldum. Para pul derdi çözer sandım imanımdan oldum. Bana bize bir çare göster hocam.

    Vay amık bizim Teo meğer ne şair ruhluymuş. Bir bir kelimeleri sıraladı adama. Korktum lan. Neyse beyler devam edelim o an onları düşünüyorum.

    -Evladım karanlık ne kadar büyürse. Karanlık sadece bir bedendir ışık ise karanlığı kesen kılıç. Vay anasına hocada Teo da deli edebiyat yapıyorlardı.
    -Sen evladım ve sizler gençler karanlık sizin her köşenizi kapatsa da, birer kandil olun parlayın

    Teo: Hocam ibadet yok, iman yok. Para gözümüzü kör etti göremez olduk önümüzü.
    -Ne parası bu evladım nasıl bulaştınız cinlere
    Teo hazine hocam hazine
    -Neyin hazinesi kimin hazinesi
    Ben:Yesus hocam Yesus diye bir mahlukun
    -Yesus mu?
    Teo:Ne oldu hocam

    Hoca birden sinirlenmişti beyler hem de çok. Kaldırdı kafasını gözleri ateş saçıyordu elemanın. Hemen kalktı yerinden başladı bağırmaya

    -Kafirler! münafıklar! Fasıklar çıkın Allah'ın evinden. Varlığınızla kirletmeyin Şeytanperestler. Bağırdıkça bağırıyor eleman.

    Bizi apar topar dışarıya atmıştı. Arada da birkaç tane geçirmeyi ikmal etmedi tabi. Amık bunun Yesus isminden bu kadar nefret etmesi beni dehşete düşürmüştü doğrusu. Bizim bebeler tabi Yesus kim ne bilmiyorlar hızlıca onlara kağıtta yazanları anlattım.
    ···
  18. 143.
    +8
    Amık gün ağarmış biz nereden baksanız 24 saattir büyük bir koşuşturmanın ortasında uykusuzduk. Bir de bunun üzerine babamın dedemin para sevdasına delirip, annemi öldürmesini öğreniyordum. Dıbina goyim lan hayat bu kadar acımasız olamaz diye düşünüyordum.

    Bizim bebeler kağıtta yazanları anlattığımda daha da beter bir hale gelmişlerdi harap ve bitaplardı. Akılları kaçmakta olduğunu bende biliyordum. Ama hiçbiri de bir kelime edemiyordu. Camiden kovulunca parka geçtik Mete su ve sigara almıştı. (inanın beyler yemek aklımızın ucundan bile geçmiyordu hepimiz dehşet içindeydik). Muhammet bankın tekinde elinde müptelası olduğu kısa chesterfilti pazo yakıyor arada birkaç yudum su da ağzının tadını alıyordu. Öbür yandan benim anlattıklarım ve hocanın tepkisiyle neredeyse aklını kaçırmak üzere olan Teoya su içiren Mete vardı. Benim üstüm is pas içindeydi bir kenara geçip bir yandan yapılan kafirlikleri düşünüyor diğer yandan elimdeki wistan kırmızı soft tan nefes alıyordum.

    inanın beyler ellim ayaklarım titriyordu. Uyumaz temizlenmek ve korkmadan yaşamak için hayatımın yarısı verirdim. Zeynep Zeynep diye aklımdan geçirdim iyi ki benle görüşmeyi kesmişti. Düşünün beyler siz olsanız bunu birine yapabilir miydiniz_ Bir laneti başkasına bulaştırabilir miydiniz? (Asla çünkü sizler incici binlersiniz, ekşici olsaydınız ha keza yapardınız)

    Her neyse beyler orada konuşmadan birkaç saat geçirdik. Arabaya gidemiyorduk o gece gördüklerimizden dolayı. Korku her yanımızı sardı.
    ···
  19. 144.
    0
    Rezerved
    ···
  20. 145.
    +7
    Derken Mete bir anda Teoyu bırakarak olduğu yerden fırladı. Beni tuttuğu gibi çimlerin üzerine yatırdı ve yumruklamaya başladı. Ne yapsa haklı adam amık normal bir insanın görmeyi kaldıramayacağı işleri gördü kimsenin bilmemesi gereken şeyleri öğrendi. Sinir sistemi artık bu olanlara dayanamamış olacak ki bütün hınçını ve öfkesini benim suratıma boşaltıyordu. Bir süre yumrukladıktan sonra ağlamaya başladı ve beni bıraktı yanıma geçip hıçkıra hıçkıra ağlamöaya başladı dudaklarından bir bir cümleler dökülüyordu.

    M:Ahtapot Ahtapot
    B:Efendim kardeşim. diyebildim kanayan burnumu silerken suratım kesin kızarıklar ve morluklar içindeydi ama umurumda değildi bu adam benimle gidilmesi zor bir yolda koşmuştu.
    M:Şu kız ne yaptın onu. Hafif gülümsüyordu sanki bu kadar karanlığın içinde birazcık aydınlık arıyor gibiydi.
    B:Hangi kız dostum.
    M:Alanya daki eve getirdiğin. O an kalbimde bir titreşim oldu beyler ensemden aşağıya buz gibi bir su döküldü. Zaynepten bahsettiğini anlamıştım ama kendimi bu kadar çabuk kaptırdığımı bilmemesi daha iyi olurdu.
    B:Ha şu kız ne olmuş ona
    M:Bitti mi yani?
    B: Ne bitti mi kanka birşey başlamamıştı ki.
    M:Yazık olmuş oysaki o kadar da güzel görünüyordunuz. Bu sözü kalbimden bir damar daha koparmıştı ama ne alakası vardı ki. Şimdi canımızın derdindeydim. Orada sadece aklımızı allak bullak eden şu konudan kurtulmak için konuşuyorduk zaten.

    Sustu sustum sustuk. Saat sekiz civarıydı artık uyumamak için tüm kaslarımı zorluyordum. Teklif etsemde kimse eve geri dönmek istemeyeceğinden otele gitmek gibi bir öneride bulundum. isteseler de istemeseler de geleceklerdi. Hemen bir kaç sokak altımızda bir otel vardı izbe bir yerdi ama ne yalan söyleyeyim rahat yatak sıcak yemek vardı o şu an bizim için lüks bir şeydi.

    Toparlanıp çıktık yola bir kaç dakika sonra otelden içeri girdik verdik nüfus cüzdanlarımızı yaptırdık kayıtlarımızı parayı da ellerini tutuşturunca aldık anahtarı ve çıktık odalarımıza. 4 Oda tuttuk ama çevşen 4 tane değil kimseninde zütü yemiyor çevşensiz oda da uyumaya özellikle Teonun. Neyse beyler geçtik bir odaya neyseki yataklar iki kişilik Teoyla Mete yatakta yattı ben koltukta Muhammet te odalarımızdan gitirdiğimiz yorganlarla yaptığımız yer yatağında.
    ···