Rezzzzzzzzzzzzz

Reservedddddddddďdddddddddd

Up up up

arkadaşlar bu günlük bu kadar yarın devam edicez

OKUDUĞUNUZ iÇiN TEŞEKKÜR EDERiM

iYi OKUMALAR...

Elleri yüzündeyken bağırmaya ve çığlık atmaya başladı wade ortalığı birbirine kattı…
Aynaları kırdı, duvarları yumrukluyor ve aynı zamanda çığlık atarak küfrediyordu…..
Odaya ilk anda iki tane asker girdi fakat onları oyuncak ayı gibi duvara fırlattı wade.
Sesi duyan diğer askerler odaya hücum ettiler….
Bu kadar çok askerle başa çıkamadığı zaman aralarından biri elindeki tüfeğin dipçiği ile suratına olanca hızı ile vurmuştu…..
Ortalık gene karardı….
Bu demek onun tekrar gelmesi anldıbına geliyordu….
- Naber patates surat nası gidiyor
- Neden bana bişi söylemedin
- Valla aslını istersen ben bile bu kadar kötü olacağını beklemiyordum…..yüzünün anasını s.kmişler resmen
- Ne olcak şimdi
- Kaçıcaz
- Nasıl
- Sadece kontrolü bana bırak wade……DEADPOOL’a
- Pekala
Wade gözlerini açtığı zaman artık wade gibi düşünmüyordu artık DEADPOOL gibi düşünüyordu sanki wade gitmiş o gelmişti.

O gece wade artık etrafta bir ayna bulup kendine bakmak istedi ne halde olduğunu hiç bilmiyordu hissettiği kadarıyla saçları artık yoktu ve vücudunda gözenekler oluşmuştu. Verilen ilaçlardandır diye düşündü odasının kapısındaki kilidi bir şekilde çözdü ve kapıyı açtı…
Etraf karanlıktı ve kimse yoktu sadece arada bir devriye gezen askerler vardı.
Onlara görünmeden bilmediği bir yola saptı önemli olan ayna bulmak ve kendine bakmak idi.
Bir köşeden döndüğü zaman ilerde tuvalet işaretine benzeyen bir işaret gördü. Tuvalet demek ayna demekti.
içeri girdi etraf karanlıktı el yordamı ile ışığı bulmaya çalıştı ama etrafta bir düğme bulamadı “hay s.kicem ya” dedi sesli olarak.
Sese duyarlı olan ışıklar yandı……
Aynada gördüğü surat karşısında çok korkmuş ve iki adım gerilemişti…..
Elleri ile yüzünü kontrol etti…..




“tanrım….tanrım….tanrım..bu bir kabus olsun…lütfen bu bir kabus olsun” diyordu sürekli ama değildi.
Yüzü harap olmuştu……
Kafasındaki ses tekrar ortaya çıktı ve “Bana merhaba de patlak mısır suratlı” dedi.

Yukarı bakarak sanki birine sesleniyormuş gibi “ BUNUNLA iŞiMiZ BiTTi ALABiLiRSiNiZ” diyerek bağırdı.
O sırada arkasındaki kapı açıldı….
Kapının ardını göremiyordu sadece ışık vardı.
içeri girdiği zaman her türden silahın, mühimmatın ve ekipmanın olduğu cephane benzeri bir yere geldi.
Hoparlörden “Proje X başarılı oldun ve üzerinde uygulanan bütün deneylere olumlu cevap verdin….artık Amerikan hükümetinin gizli operasyonlarında kullanılabileceksin….” Sesi geldi.

---
- Yalanını s.kerim senin orasıda öyle değil
- Ulan sen söylüyosun ben yazıyorum işte
- Tamam boşluğuma denk gelmiş orayı değiştir
- Nereyi
- Şu adamı derince çizdiğim dediğin yer
- Nası olcak söylede yaziyim o zaman
- Ben kılıcımı ile akıl ve zeka dolu hamlemi yaptığım zaman o p.ç kurusunun karnını çizmedim bağırsaklarını yere döktüm ve o bağırsakları ellerime alıp yukarı bakarak alın bunu bununla işim bitti dedim sonra s.kimi çıkartıp kalın bağırsağına sok...
- Dead
- Ne var….NE VAR!!!
- Yalanını s.kiyim senin bu ne biçim bi yalan
- Çok belli ettim dimi
- Evet
- O kalın bağırsak olayını söylemicektim
- Sus Dead….Sussssss
---

Silahlarla ile mücadeleyi çok çabuk bir şekilde kavrıyor ve karşı tarafın hareketini daha önceden görüp ona göre savunmasını yapabiliyordu.
Kendisiyle savaşan adamın yapmış olduğu hamleler her defasında boşa çıkıyor fakat tekrar kendisi hamle yaptığında bu sefer kendi hamlesi boşa çıkıyordu en sonunda kendisinden beklenmeyecek bir çeviklikle kılıcı ters yöne savurdu ve rakibinin karnını derin bir şekilde çizdi.
Rakibine gülümserken gözü çiziğe takıldı…
Hızlı bir şekilde iyileşmişti…..
Bu sefer rakibi wade’e bakarak gülümsemeye başladı…..

Rezerved

Wade eline katanaları aldı….
Kapıdan kendi ile aynı katanaları kullanan başka bir adam girdi.
Geldiği gibi kılıcı wade’in karnına sapladı. Wade acı içinde bağırdı sonra gözlerini açtı ve canının hiç acımadığını farketti “ yok artık ebesinin .mı” dedi sesli olarak. Elindeki kılıçlar ile mücadele vermeye başladı her seferinde bir yerleri kesiliyor fakat aynı anda iyileşiyordu.
Bu hoşuna gitmişti….

Üzerinde hiçbir şey yoktu.
Odanın tepesinde tek bir ışık yandı sadece ortayı aydınlatan ışık diğer tarafları aydınlatamıyordu. Odan ın tavanından aşağıya bir tane sopa düştü ve hoparlörden “çubuğu al wade” emri geldi wade odanın ortasındaki çubuğu aldı.
Odanın neresinden geldiğini bilmediği bir kapı açılma sesi geldi.
Odaya elinde aynı wade’in elinde olan çubuktan olan bir adam girdi. Adam wade’in karşısına geldiği gibi olan hızı ile vurmaya başladı önce kendini sakınan wade adamın sert vuruşlarına rağmen canının acımadığını hissettiği zaman ayağa kalktı ve onunla mücadele etmeye başladı fakat adam çok profesyoneldi ve wade ilk defa eline böyle bir silah alıyordu.
Adam wade’i çok fena benzetti vücudunda hiçbir morluk veya deforme belirtisi yoktu buna karşın çok fazla yorulmuştu.
ilk günler bu şekilde devam etti.
Karşılaştığı hiçbir yerde ayna olmaması veya kendini görebilecek hiçbir şeyin olmaması dikkatini çekmeye başlamıştı.
ilk günler sopa ile aldığı eğitim sonraki günlerde devam etti….
Ta ki..
Bir gün aynı odada yukardan iki tane katana düşene kadar….

Wade gözlerini açtığında ilk hissettiği çok fazla acı idi. o kadar fazla acıyordu ki nefes aldığında bile acıyordu.
Kafasını acıya rağmen etrafa çevirdiği zaman tek başına olmadığını gördü sıra sıra yan yana onlarca kişi vardı.
Beş dakika sonra yanına ameliyat masasındaki kadın geldi üzerinde değişik bir tür önlük vardı.
Üzeri kan ile kaplıydı.
“ hastamız bugün nasıllar “ dedi ve yan tarafındaki vanayı açmaya başladı kadın vanayı açtıkça wade’in vücudundaki acı daha fazlalaşıyordu.
“ ne yaptınız bana “ dedi wade acılar içinde….
“tedavi” diyerek cevap verdi kadın “seni tedavi ettik….kaç gündür bu haldesin biliyor musun ?... bir buçuk haftadır bu şekildesin teğmen….vücudundan kanser tamamen temizlendi….ciğerlerin….prostatın….beynin…eğer beyninde seninle konuşan bir adam varsa bu beynindeki kanserden dolayı teğmen…..tabi bunları babanın hayrına yapmadık teğmen bazı şeyleri gözden çıkarman gerektiğini de aklından çıkarma…..uyandığına göre artık çalışmalara başlamanın vakti gelmiş demektir.”
Bir saat sonra iri kıyım iki asker wade’in yanına geldiler ve onu alıp zifiri karanlığın olduğu bir odaya zütürdüler.

rezzzers

O ses gene gelmişti ama bu sefer tipi biraz değişmişti sanki.




- Sen koskoca bir malsın biliyomusun y.rrak mı vardı neden kabul ettin ki
- Ölücektim ama
- Çok farklı bi b.kmu oldu al gene öldün işte
- Ölmedim
- Ölmedin ama çokta farklı bi durumda değilsin wade

Wade tekerlekli sandalyeye oturdu ve 10 dakikalık bir yolculuktan sonra duvarlarında çeşitli X-Ray resimleri ve tam ortada ameliyat masası olan bir odaya geldiler.




Bayan bir doktor vardı odada “ hoş geldiniz Teğmen Wilson benim adım Doktor Paper sizinle tedavi esnasında ben ilgileneceğim” dedi ve ekledi “ lütfen masaya uzanın”
Wade masaya boylu boyunca uzandı ve kadına bakmaya başladı içinden kadının taş gibi olan vücudu geçiyordu.
Kadın arkasını dönüp konuşmaya başladı “ teğmen Wilson öncelikle kanser olduğunuzu ve bizim müdahalemiz dışında herhangi bir müdahalenin sizi kurtarmayacağını bilmeniz gerekiyor…..ve bu müdahale size baya bir acı verebilir” dedi ve elindeki koca şırıngayı wade’in karnına batırarak içindeki sıvıyı adamın karnından içeri boşalttı.
Gözleri kararmıştı wade’in……

Temiz bir duş aldıktan sonra yatağın üzerindeki kendisi için hazırlanan elbiseleri giydi ve yatağa girip uyumaya başladı……herzamanki gibi o ses gene oradaydı ama bu sefer karşısında konuşan sesin kendisi vardı….
Ve şuna benziyordu…..




- Ne kadar güzel bi yer değil mi wade….temizlendinmi bari…..kaç posta attın wade.
- S.ktir git artık beynimin içinden.
- Üzgünüm wade benim evim artık burası……..beni öldüremezsin……
Uyandığı zaman saatin kaç olduğunu bilmiyordu gene yatağı terden sırılsıklam olmuştu. Masanın üzerinde yeni elbiseler vardı üzerinde de giydikten sonra kapının yanındaki düğmeye bas seni alacaklar yazılıydı.
Denileni yaptı ve masanın üzerindekileri giydikten sonra kapının yanındaki düğmeye bastıktan 5 saniye sonra tekerlekli sandalye tutan bir kişi odadan içeri girdi. “ buyrun teğmen Wilson doktor sizi bekliyor” dedi

Biraz daha ilerledikten sonra araç durdu ve içindekiler indiler. Büyükçe bir kapıdan geçtikten
sonra temiz hijyenik bir odaya geldiler.




“ burası sizin odanız teğmen Wilson….lütfen kendi eviniz gibi davranın”
“ burası benim evim gibi davranabileceğim bir yer değil ne yazık ki..çok temiz..ahhhahahahhahahah”
Wade Wilson kendi başına gülmüş ama adamları güldürememişti…..
Askerler çıktılar odada wade yalnız kalmıştı.
Oda her yeri bembeyaz içinde sadece bir tane yatak,bir klozet ve banyo olan bir odaydı. içeri hiçbir şekilde bir ses girişi yoktu. Tamamen kendi ile başbaşa idi…

Aşağı yukarı 7 saatlik bir yolculuktan sonra çölün ortasında bir yere geldiler.
“eee” dedi “new yorktan 7 saatlik yolculuğu kumdan kale yapmak içinmi geldik ?”
Askerler espriden anlamamış bir şekilde aynı anda dönüp wade’e baktılar.
Şoför olan asker telsize “geldik” dedi.
Yer aşağıya doğru açılmaya başladı ve karanlığın içinde yolu aydınlatan sıra ışıklar yanmaya başladı.




Oldukça uzun bir yol önlerinde uzanıyordu.
“ hadi canım” dedi wade içinden.
Geldikleri yer full teknolojik heryerden ışıkların çıktığı , her köşeden bilim adamı tipli önlüklü adamların olduğu, askerlerin kol gezdiği bir yerdi.
“burası neresi “ diye sordu wade.
“burası” dedi şoförün yanındaki asker “ hükümetin çok gizli projelerinin yürütüldüğü askeri bir tesis….burada askeri teknolojiler geliştirilip hizmete sunulur…..ve siz Teğmen Wilson şu an askeri bir projesiniz.”

Wade Wilson hastaneden çıktığı zaman hemen eski arkadaşı Weasel’in işlettiği bara gitti ve içmeye başladı. Saatlerce içki içmişti aklından kanser olduğu ve öleceği düşüncesi bir türlü geçmiyordu.
Gecenin ilerleyen saatlerinde yanına askeri üniformalı kişiler geldi wade bu elbiseleri yakından tanıyordu.
“ Teğmen Wilson “ dedi aralarından biri “Amerikan hükümeti adına buradayız….hastane raporlarınızı inceledik ve sizi bu durumda bırakmak istemiyoruz”
“ ne varmış hastane raporlarımda ?”
- Teğmen Wilson sizi bu durumdan kurtarabilir tekrar eski sağlığınıza kavuşmanızı sağlayabiliriz…..sadece şurayı imzalayın yeter.
- Nasıl yapacaksınız peki bunu…..lanet bedenimin her köşesi s.ktimin kanseri ile kaplanmış durumda.
- Siz orasını bize bırakın Teğmen…..
Wade imzayı atmıştı zaten kaybedecek hiçbir şeyi kalmamıştı…..Peter’a telefon edip bir süre buralarda olamayacağını ve merak etmemesi gerektiğini söyledi.
Üniformalı adamlar “ lütfen bizi takip edin teğmen wade” dediler ve wade’i askeri bir araca bindirdiler.